Legendary tarafından postalanan herşey
-
Oğlak Burcu Günlük Yorumu
Oğlak Burcu Bu günlerde zihniniz çok açık. Özellikle mesleki konularda bundan yararlanabilirsiniz. Bu da sizin yararınıza olacak. Fikirleriniz çevreniz tarafından takdirle karşılanıyor. Sevildiğinizi bilin ve ona göre davranın. Gereksiz kuruntulara kapılmayın.
-
Yay Burcu Günlük Yorumu
Yay Burcu Bugün maddi konularda şanslı bir gündesiniz. Parasal ödülü olan bir başarı kazanabilir ya da herhangi bir yerden ummadığınız bir para alabilirsiniz. Bu durumun çevrenin kıskançlığını çekmesi ihtimali de güçlüdür. Bugün arkadaşlarınızı arayıp sorduğunuz veya bir araya geldiğiniz takdirde çok olumlu sonuçlar alabilirsiniz.
-
Akrep Burcu Günlük Yorumu
Akrep Burcu Bugün birçok alanda şansınız oldukça yüksek. İleriye yönelik olumlu ve pratik değeri olan kararlar almanız mümkündür. Dargın olduğunuz kimseler varsa onlarla barışmanız, yoksa yeni dostlar edinmeniz mümkündür. Duygusal ilişkileriniz de bugün için sizi sevindirecek gelişmelere açıktır. Bazı konularda ciddi sözler verebilir, yeni bilgiler edinebilir ve yeni yeni projeler için kafa yorabilirsiniz.
-
Terazi Burcu Günlük Yorumu
Terazi Burcu Bugün sizin için bazı sorunlarınızdan kurtulma günü olabilir. Bütün yapmanız gereken kendi insiyatifinizi kullanarak ve kimseden bir yardım veya teşvik beklemeden harekete geçmektir. Gününüz sakin başlayıp son derece hareketli devam edebilir. Duygusal ilişkileriniz için de şanslı bir gündesiniz. Eğer duygusal ilişkilerinizde bozuk giden bir durum varsa onu düzeltebilirsiniz.
-
Başak Burcu Günlük Yorumu
Başak Burcu Bugün sağlam ve dengeli bir gününüzdesiniz. Çevrenizdeki kişilerle uyumlu bir iletişim içindesiniz. Karşı cinsin istek ve düşüncelerini sezgisel olarak anlayıp, gereken karşılığı verebilecek yapıdasınız. Gelecek için hazırlık ve plan yapabilmek için iyi zamandasınız. Bütün hayatınızı değiştirecek olan büyük sürprizlere hazır olmalısınız.
-
Aslan Burcu Günlük Yorumu
Aslan Burcu Maddi açıdan sıkıntılı bir gün geçireceksiniz. Geleceğe yönelik maddi girişimlerde bulunmaktan kaçının. Yatırım amaçlı bir girişiminiz nedeniyle zarara uğrayabilirsiniz. İş yerinizde sizin için önemli olabilecek bir konumda olan kişilerle tartışırken dikkatli olmanız gerekmektedir. Karşınızdaki kişi tarafından yanlış anlaşılabilir hoş olmayan durumlarla karşılaşabilirsiniz.
-
Yengeç Burcu Günlük Yorumu
Yengeç Burcu Bugün beklemediğiniz yerden bir para gelecek. Böylece önceki borçlarınızı da kapatacaksınız. İşte dikkatli olun ve kimseyle tartışmayın. Akılcı olmalı ve hakkınızı korumalısınız. Bunun için gerekli zeka ve yetenek sizde mevcut. Sevdiğinizle uzun bir yola çıkabilirsiniz.
-
İkizler Burcu Günlük Yorumu
İkizler Burcu Aşırı yoğun çalışma temposuna bir süre ara verip ortam değiştirmeye gereksinim duyabilirsiniz. İş yerinizde gerek patronunuzun gerekse de bazı arkadaşlarınızın olumsuz tutumları nedeniyle sorunlarınız olabilir. Karşı cins ilişkilerinizde bazı tatsızlıklar yaşayabilirsiniz. Çok arzu ettiğiniz kişinin, sizinle aynı duyguları paylaşmadığını anlayıp, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.
-
Boğa Burcu Günlük Yorumu
Boğa Burcu Bugün çevrenizdeki kişilerin bazı yalanlarıyla karşılaşmanız mümkündür. İleriye yönelik olumlu kararlar alarak yeni çıkış yolları bulabileceksiniz. Duygusal ilişkileriniz ikinci planda olmakla beraber sizi mutlu etmeye yetecek seviyededir. Değişik yaklaşımlarınızla özellikle iş yerinde üstlerinizin dikkatini çekip onların takdirlerini kazanabilirsiniz.
-
Koç Burcu Günlük Yorumu
Koç Burcu Hayatınızda birçok olumlu değişiklik meydana gelebilir. Beklenmedik şeyler yapmaya eğilimlisiniz. Uzun yolculuklara çıkabilirsiniz. Hayat şartlarınızda düzelme olabilir. Eğer zaten iyiyse bunun daha da iyiye gitmesini bekleyebilirsiniz. Bu dönemde her tür ilişkiniz başarılıdır. İnsanlarla iş birlikleri ya da ortaklıklar kurabilir, başarılı ekip çalışmaları yapabilirsiniz.
-
Johannes Kepler (1571-1630)
Johannes Kepler (1571-1630) Babası yoksul bir paralı asker, annesi de bir hancının kızıydı. Başlangıçtan beri bozuk olan sağlığının üç yaşında yakalandığı ve gözleriyle ellerinin zayıf kalmasına neden olan, çicek hastalığından sonra daha da kötüleşmesi nedeniyle ailesi din adamı olarak yetiştirilmesine karar verdi. Çok yoksul bir aileden gelmesine karşın üstün zekasıyla küçük yaşta dikkatleri çeken Kepler, Württemberg dükünün yardımıyla Tübingen Universite'sinde sürdürdüğü öğrenimini 1588 de bitirdi. 1591'de aynı üniversitede lisansüstü çalışmasını tamamladı. Michael Mästlin'in Tübingen'deki astronomi derslerini izleyerek Copernik sistemini benimsemesi Keplerin sonraki yaşamı açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Daha sonra başladığı ilahiyat öğreniminin son yılında iken Graz'da ki Lutherci lisede boşalan matematik öğretmenliğine atandı. Böylece ilahiyat öğrenimini bırakmış oldu. 1594'te gittiği Graz'da evrenin yapısına ilişkin araştırmalarına başladı. Platoncu felsefenin ve Pythagorasçı matematiğin etkisiyle evrende var olduğuna inandığı matematiksel uyumu ortaya koymaya çalıştı. Bu amaçla eski yunalılardan beri bilinen ve Platon cisimleri olarak adlandırılan beş düzgün çokyüzlüden yararlanmayı düşündü. Uzay da yalnız bu beş düzgün çokyüzlünün var olabileceği eski yunanlılarca kanıtlanmıştı. Bu beş düzgün çokyüzlü şunlardı. Dörtyüzlü (yüzleri dört eşkenar üçgen olan piramid),küp,sekizyüzlü(sekiz eşkenar üçgen), onikiyüzlü(oniki düzgün beşgen) ve yirmi yüzlü(yirmiş eşkenar üçgen). Bu çok yüzlüler köşelerinden geçen birer küre içine yerleştirilebildikleri gibi bunların içine yüzlerine orta noktalarından teğet olacak biçimde birer küre yerleştirilebilir. Copernik astronomisi her biri bir küre üzerinde dolanan altı gezegen tanıyordu. Kepler bu altı gezegenin üzerinde dolandığı kürelerin aralarında beş ploton cismi bulunacak biçimde iç içe yerleşmiş durumda olduklarını öne sürdü. Kepler 1600'de, o sıralarda imparatorluk matematikçiliğine atanan Tycho Brahe'nin yanına gitti ve onun asistanı oldu. Brahe ertesi yıl ölünce imparatorluk matematikçiliğine atandı. Kepler yıldızların insanların yaşamlarını yönlendirdiği yolundaki boş inancı redetmesine karşın, evren ile insan arasında belirli bir uyum olduğuna inanıyordu ve astrolojiye dayanan öngörüleriyle ün yapmıştı. Tycho Brahe'nin araştırma grubunda Kepler'e Mars'ın incelemesi görevi verilmişti. Ama o önce ışığın atmosferde kırılması olgusunu incelemek gerektiği kanısına vardı. Dış uzaydaki gökcisimlerinden gelen ışık ışınlarının, Yeri çevreleyen yoğın atmosfere girdiklerinde nasıl kırıldığı konusundaki araştırmalarının sonuçlarını Ad vitellionem Paralipomena Quibus Astronomiae Pars Optica Traditur(astronomideki optik konuların incelenmesi konusunda Vitellio'ya ek) gibi alçakgönüllü bir başlık altında yayımladı. Brahe'nin gözlem sonuçlarını dairelerden oluşan ve düşünebildiği her türden yörünge biçimine uydurmaya çalışıp başarıya ulaşamayan Kepler, Kopernik'in görüşlerinden de esinlenerek, dairesel olmayan yörüngeleride ele aldı. Ve doğru sonuca ulaştı. Mars odaklarından birinde Güneş bulunan eliptik bir yörüngede dolanıyordu. Gezegenler yörüngede dolanırken eşit zaman aralıklarında eşit yol almıyordu ama gezegeni güneşe birleştiren doğru parçası eşit zaman aralıklarında eşit alanlar tarıyordu Bu iki yasa bügün Kepler'in birinci ve ikinci yasası olarak bilinir. Keplarin üçünçü yasası ise Gezgenlerin güneşe olan ortalama uzaklıklarının üçünçü kuvveti , yörüngedeki dolanma sürelerinin karesiyle orantılıdır. Bu üç yasa yarım yüzyıl sonra Isaac Newton'un evrensel kütle çekimi yasasını bulmasında belirleyici rol oynamıştır. Kaynakça : Ana Britannica
-
Mikolaj Copernicus(Kopernik) 1473-1543
Mikolaj Copernicus(Kopernik) 1473-1543 Mikolaj Kopernik döneminin astronomi bilgisini kökten değişikliğe uğratmış, en büyük bilginlerden biridir. Dünya'nın her 24 saatte bir kendi çevresinde bir kez döndüğünü, yılda bir kez de Güneş'in çevresinde dolandığını, öte yandan Dünya ile bazı başka gezegenlerin bugün Güneş sistemi denen sistemi oluşturduğunu açıklayarak, astronomi biliminin gelişmesine büyük bir katkıda bulunmuştur Bu gerçekler bugün bize çok doğal ve basitmiş gibi görünür, ama Kopernik zamanında insanlar hâlâ 2. yüzyılda Mısır'da yaşamış olan astronom Batlamyus'un kuramına inanıyorlardı. Batlamyus'a göre Dünya evrenin merkezinde hareketsiz duruyor, Güneş, Ay, yıldızlar ve öteki gezegenler de Dünya'nın çevresinde dolanıyordu. Kopernik, Batlamyus'un bu sonuca, geceleri Kuzey Kutbu'nun çevresinde ağır ağır hareket eden Büyükayı'yı izleyerek vardığını düşündü. Kendisi ise Güneş'in, Ay'ın ve yıldızların doğup batmasına, Dünya'nın kendi çevresinde dönüyor olmasının yol açtığını anladı. Aslında onun kurduğu sistem de tümüyle doğru değildi. Kopernik'e göre Güneş evrenin merkezinde sabit bir yerde hareketsiz halde duruyor, gezegenler onun çevresinde dolanıyor ve daha ötelerde de Güneş gibi hareketsiz duran başka yıldızlar bulunuyordu. Daha sonraları Güneş'in evrendeki sayısız yıldızdan yalnızca biri olduğu ve tüm bu yıldızların gezegenler ile birlikte uzayda sürekli hareket ettiği ortaya çıkarıldı. Ama gene de Kopernik'in, Dünya'nın evrenin merkezinde bulunmadığını ve öteki gezegenler ile birlikte Güneş'in çevresinde dolandığını bulması, çok önemli bir adımdı. O dönemde bu kuram çok zor kabul edildi. Kopernik'in kuramının yanlış yönlerini ise 17. yüzyılda İtalyan astronom Galilei ortaya çıkardı. Kopernik Polonyalı idi. Polonya ve İtalya' da astronomi ve matematik okudu, ayrıca doktor olmak amacıyla tıp öğrenimi gördü. Bir süre Roma'da matematik dersleri verdi ve daha sonra Polonya'ya geçerek Frombork'a yerleşti. Burada katedral kurulu temsilciliği yaptı, ayrıca çevredeki yoksul insanları tedavi etti. Kopernik astronomi üzerine görüşlerini, De hypothesibus motuum coelestiumase constitutis commentariolus ("Gökcisimlerinin Devinimine İlişkin Varsayımlar Üzerine Yorum") adlı büyük kitabında ayrıntılı biçimde açıkladı. Kitap, Kopernik'in ölümünden kısa bir süre önce, 1543'te yayımlandı. Kaynakça:Temel Britannica Ayrıca bakınız http://www.turkish-m...aus-copernicus/
-
Hipparkhos (Yaklaşık İÖ 190-127)
Hipparkhos Yaklaşık İÖ 190-127). Eski Yunanlı astronomi ve matematik bilgini Hip-parkhos Anadolu'daki Nikaia (bugünkü İznik) kentinde doğdu. Daha çok yıldızlara ilişkin gözlemleriyle tanınırsa da, matematiğin bir dalı olan trigonometriyi bulan ve yeryüzündeki her noktanın yerini enlem-boylam dereceleriyle belirtme yöntemini ilk uygulayan da Hipparkhos'tur. Gözlemlerinin çoğunu Akdeniz'in doğusundaki Rodos Adası'nda, İÖ 146-127 yılları arasında yapan Hipparkhos, 850 yıldızı içeren bir yıldız katoloğu hazırladı. Bu katologdaki yıldızları "kadir denen" parlaklık derecelerine göre 6 sınıfa ayırmıştı. Bu sınıflamaya göre en parlak yıldızlar birinci kadirden, çıplak gözle belli belirsiz görülebilen en sönük yıldızlar ise altıncı kadirdendi. Yıldızların parlaklıkları bugün de kadir cinsinden ölçülür. İS 2. yüzyılda yaşayan ünlü astronom Batlamyus da Hipparkhos'un çalışmalarından çok yararlanmıştır. "ılım noktalarının yalpalaması" olayını ilk bulan astronom da gene Hipparkhos'tur. Tutulum dairesinin (Güneş'in gökyüzündeki görünür hareketinin yörüngesi) gök ekvatoru (ekvatorun gökyüzündeki izdüşümü) ile kesişmesi noktası olan iki ılım noktası vardır. Gece ile gündüzün süresi eşitlendiği için "gündönümü" de denen bu sanal noktalardan biri kuzey yarıküreye, öbürü güney yarıküreye rastlar. Güneş ekvatorun güneyinden kuzeyine geçerken 21 Mart'ta kuzey yarıküredeki ılım noktasından, yani bahar ılımı ya da bahar dönümü noktasından, kuzeyden güneye geçerken de 21 Eylül'de güz ılımı ya da güz dönümü noktasından geçer. Bu ılım noktaları tutulum dairesi boyunca çok yavaş olarak hareket eder. Ilım noktalarının yalpalaması adı verilen bu harekete bağlı olarak da yıldızların görünen konumları değişir. Hipparkhos, ılım noktalarının gökyüzündeki yerinin her yıl biraz değiştiğini fark etmişti. Gerçekten de bu noktalar tutulum dairesi üzerinde yavaşça geriye doğru kayar ve yeniden başlangıç noktasına gelinceye kadar bu gerileme sürer. Titiz bir gözlemci olan ve vardığı sonuçları kendisinden önceki astronomların gözlem sonuçlarıyla karşılaştıran Hipparkhos bu olayı gözlemlemiş, ama nedenini açıklayamamıştı. Çünkü o da çağdaşları gibi Dünya'nın düz olduğuna ve evrenin merkezinde hareketsiz durduğuna inanıyordu. Bugün ılım noktalarının gerilemesinin, Dünya'nın dönme ekseninin çok yavaş ve dairesel bir yalpalama hareketi yapmasından kaynaklandığı biliniyor. Bu nedenle, Hipparkhos'un gözlemlediği bu olaya ılım noktalarının gerilemesi ya da yalpalaması denir. Dünya ekseninin bu dairesel hareketinin bir tam dönüşü 26 bin yıl sürer. Buna göre, günümüzde Kutup yıldızının hemen yanında olan kuzey gök kutbu öteden beri aynı konumda olamaz. Yaklaşık 13 bin yıl önce bu nokta parlak Vega yıldızının yakınındaydı. 13 bin yıl sonra gene Vega'ya yaklaşacaktır. Hipparkhos, ılım noktalarının gerilemesi olayından yararlanarak yılın uzunluğunu ilk kez kesin olarak saptayabildi. Güneş'in aynı ılım noktasından art arda iki geçişi arasındaki süre olan dönence yılının uzunluğu, çağdaş ölçümlerle yapılan hesaplara göre Hipparkhos'un bulduğu değerden yalnızca 6,5 dakika kısadır. Kaynakça:Temel Britannica
-
Galileo Galilei (1564-1642)
Galileo Galilei'nin Ottavio Leoni tarafından çizilen portresi Galileo Galilei Modern fiziğin ve teleskopik astronominin kurucularından olan İtalyan bilim adamı Galileo Galilei, 15 Şubat 1564'te İtalya'nın Pisa şehrinde doğdu. 1633'te "İki Kainat Sistemi Üzerine Konuşmalar"kitabı yasaklandı ve Kutsal Engizisyon'ca müebbet hapse mahkum edildi. Cezası kendi evinde göz hapsine çevrildi. Yetmiş yaşında hapsedilen Galileo kör oldu ve 1642 yılında hayatını kaybetti. Tanınmış müzikçi Vincenzo Galilei'nin oğlu olan Galileo, ilk eğitimini ailesinin 1574 de taşındığı Floransa yakınlarındaki Vallombrosa Manastırında aldı. 1581'de tıp öğrenimi görmek üzere Pisa üniversite'sine girdi. Raslantı sonucu bir geometri dersinin de etkisiyle Toscana sarayında öğretmenlik yapan Ostilio Ricci'den matematik ve fizik dersleri almaya başladı. Mali durumunun elvermemesi nedeniyle 1585'de üniversiteden ayrılmak zorunda kaldı. Floransa'ya dönerek akademide ders vermeye başladı. 1586'da hidrostatik teraziyi bulan ve bu buluşunu bir makaleyle açıklayan Galilei'nin ünü bütün Italya'ya yayıldı. 1589'da yazdığı katı cisimlerin ağırlık merkezlerine ilişkin inceleme Pisaa Universite'sinde matematik dalında öğretim üyeliğine getirilmesini sağladı. Burada hareket üzerine araştırmalara başlayan Galilei ilk olarak ağırlıkları farklı cisimlerin farklı hızlarda düşeceklerine ilişkin Aristoteles'ci görüşü çürüttü. 1592'de Padova'da matematik profesörü olarak çalışmaya başlıyan Galilei bu görevi 18 yıl sürdürdü ve buluşlarının önemli bir bölümünü burada gerçekleştirdi. 1604 sıralarında düşen cisimlerin düzgün hızlanan hareket yaptığını kuramsal olarak kanıtladı. Yaptığı teleskoplar, mercek yüzeylerinin eğrilik derecesini denetlemek amacıyla geliştirdiği yöntem sayesinde, astronomi gözlemlerinde kullanılabilecek ilk teleskoplar olarak kısa sürede avrupa'nın her yanında aranmaya başladı. Astronomi alanındaki bulgularını Sidereus Nuncius (yıldızların habercisi) adıyla yayımladı. Teleskopla gerçekleştirdiği gözlemlerden etkilenen Venedik senatosu Galilei' nin Padova üniversitesinde yaşam boyu profesör olarak kalmasına karar verdi. Ama Galilei Toscana grandükünün sarayın baş felsefecisi ve matematikcisi olma önerisini kabul ederek 1610 yazında Padova'dan ayrıldı. Teleskopla yaptığı gözlemlerin Copernik'i doğrulaması, Aristoteles'ci profesörlerin ona karşı cephe almasına yol açtı. Ve Galileo'yu kilise yetkililerinin gözünde karalamaya çalıştılar. Bir yandanda dine karşı ve uydurma olduğunu iddia ettikleri sözlerini gerekçe göstererek Galilei 'yi Enkizisyon 'a gizlice ihbar ettiler. Kardinal Bellarmine konuya özel bir önem verek Galilei'yi 26 şubat 1616' da huzuruna kabul etmiş, bundan böyle bu öğretiye bağlı kalmasının ve onu savunmasının yasaklanmış olduğu konusunda onu uyarmış, ama konunun salt matematiksel bir varsayım olarak tartışılabileceğini bildirmişti. Bu olayı izleyen yedi yıl boyunca Floransa yakınlarındaki Bellosguardo'daki evine çekilmiş olarak yaşadı. Galilei 1616 kararını yürürlükten kaldırabilmek umuduyla 1624 'de Roma'ya gitti. Bunu başaramadıysada papadan dünya sistemleri üzerine yazı yazma izni aldı. Floransa'ya dönen Galilei büyük yapıtı Dialogo sopra i due massimi sistemi del mondo, ptolemaico e copernicano(iki büyük yer sistemi, Ptolemaios ve kopernik sistemleri üzerine konuşmalar) üzerinde yıllar sürecek çalışmasına başladı. kitap 1632'de yayımlandı. Papaya kitabın tarafsız görünen başlığına karşın aslında Copernik sisteminin güçlü ve pervasız bir savunusu olduğu belirtildi. Tam bu sırada Galilei'nin dosyasında bir belgenin varlığı keşfedildi. 26 şubat 1616'da Bellarmine'nin huzurunda Galilei'nin ne biçimde olursa olsun Copernikciliği anlatması yada tartışması Enkizisyon'un ceza yaptırımına bağlanarak özellikle yasaklanmıştı. Böylece kitap için elde edilmiş olan iznin sahtecilikle ve usülsüz biçimde alındığına karar verildi. 16 haziran da mahkum oldu.Hüküm hapis cezasını içeriyordu. Ama papa bu cezayı ev hapsine çevirdi. Ve Galilei yaşamının son sekiz yılını Floransa yakınlarında Arcetri'deki evinde geçirdi. Galilei'nin bilime en büyük katkılarından biri mekaniğin bir bilim dalı olarak kurulmasındaki payıdır. Kuvvet kavramının mekanikte oynadığı rolü açıkca kavrayıp ortaya koyabilen ilk bilim adamıdır. Isaac Newton'un yüzyılın sonlarına doğru mekanikte gerçekleştirdiği büyük atılımın önünü açan da Galilei olmuştur. Ayrıca Galilei geçmişte birbirinden hep ayrı tutulmuş olan matematik ile fiziğin ilişkili olduğunu ve birbirlerine destek olabileceğini kavrayan ilk bilim adamıdır. Onun uyguladığı en önemli ve tümüyle kendine özgü yöntem, deneyle hesaplamayı birlikte yürütmesi olmuştur. Bu yöntem somutun soyuta dönüştürülebilmesini ve deney sonuçlarının sürekli ve düzenli bir biçimde karşılaştırılabilmesini olanaklı kılmıştır. Modern anlamda deney kavramını oluşturan Galilei bu kavram için cimento(sınav) terimini kullanıyordu. Galilei'ni tüm yapıtları ilk olarak 1842-56 arasında Le opera di Galileo Galilei adıyla yayımlanmıştır. Toplu yapıtlarının çok daha geniş ve eksiksiz biçimi Galilei uzmanı Antonio Favaro'nun derlediği Le opere di Galileo Galilei adlı yapıttır. Kaynakça : Ana Britannica
-
Edmond Halley (8.Kasım 1656-14 Ocak 1742)
Edmond Halley Edmond Halley (bazen Edmund olarak da geçer) (d. 8 Kasım 1656 - ö. 14 Ocak 1742), İngiliz gökbilimci, jeofizikçi, matematikçi, meteorolog, fizikçi ve mucit.Biyografi ve kariyerLondra, Haggerston'da doğdu. Biyografi ve kariyer Londra, Haggerston'da doğdu. Aynı adı taşıyan babası Edmond Halley zengin bir sabun yapımcısı idi. Çocukken matematik ile çok ilgiliydi. İlk olarak St Paul's School'da okudu, 1673'ten itibaren Oxford'daki The Queen's College'a devam etti. Bu sıralarda 17 yaşındaydı. Daha öğrenci iken güneş sistemi ve güneş lekeleri ile ilgili makaleler yayımladı. 1675'te Kraliyet astronomu Flamsteed'in yanında çalışmaya başladı ve hem Oxford hem de Greenwich'deki gözlemlerde ona yardımcı oldu. Merkür'ün tutulmasını gözlemledi. 1676 yılında, bitirme sınavlarına girmeden Oxford Üniversitesi'ni bıraktı. Güney yarıküre yıldızlarını incelemek amacı ile güney Atlas Okyanusu adalarından St. Helena'ya gitti. Kasım 1678'de İngiltere'ye geri döndü. Ertesi yıl, 341 güney yıldızının ayrıntılarını içeren Catalogus Stellarum Australium adlı eseri yayımladı. Yıldız haritası'na yaptığı bu katkılar onun Tycho Brahe ile karşılaştırılacak kadar ünlenmesine yol açtı. Oxford'dan diplomasını aldı ve Kraliyet Cemiyeti üyeliğine (Fellow of the Royal Society) seçildi. 1686'da seyahatinin ikinci bölümünü yayımladı. Bu bölümde alize rüzgarları ve muson yağmurlarını konu alan bir makale ve harita yer alıyordu. Burada güneş ısısının dünya atmosferinin hareketlerindeki etkisini gösterdi. Aynı zamanda barometrik basınç ile deniz seviyesinden yükseklik arasında bir ilişki olduğunu da gösterdi. Haritaları, yeni gelişmekte olan, bilgiyi görselleştirme tekniklerine önemli katkı sağladı. 1682'de Mary Tooke ile evlendi ve Islington'a yerleşti. Zamanının büyük kısmını ay gözlemleri ile geçirmesine rağmen yer çekimi ile de ilgilendi. Kepler'in gezegensel hareket yasaları'nın kanıtlanması kafasını kurcalayan bir problem idi. Ağustos 1684'te Cambridge Üniversitesi'nde Isaac Newton ile bunu tartışmak üzere buluştu. Newton problemi çözmüş ama çözümü yayımlamamıştı. Halley onu yayımlamaya ikna etti. Newton Philosophiae Naturalis Principia Mathematicayı (1687) yazdı ve Halley'in parası ile yayımladı. Yaptığı birçok katkının yanında Newton'u Principiayı yazmaya ikna etmesi ve masraflarını ödeyerek yayımlanmasını sağlaması, birçokları tarafından bilime yaptığı en büyük katkı sayılmaktadır. 1693'te nüfus kayıtlarının düzenliliğiyle tanınan Alman-Polonya kenti Breslau'nun (Wroclaw) ölüm yaşı kayıtlarını analiz ettiği bir makale yayımladı. Bu makale, İngiliz hükümetine hayat sigortası fiyatlarını alıcının yaşına bağlı olarak ayarlama imkânı verdi. Halley'nin çalışmaları aktüeryanın gelişimine büyük katkıda bulundu. John Graunt'ın daha ilkel çalışmalarından sonra gelen Breslau hayat tablosu, demografi tarihinde önemli bir olay olarak değerlendirilmektedir. 1690'da uzun süre su altında kalabilen ve sualtı araştırmaları için penceresi bulunan bir araç olan dalma çanının planlarını tamamladı. Halley'in dalma çanında hava, yüzeyden gönderilen ağırlık bağlanmış varillerle sağlanıyordu. 1698'de Dünya manyetizmasını kapsamlı olarak incelemek amacı ile HMS Paramore adlı geminin komutasına getirildi. Bu görevi, Atlas Okyanusu'nda iki sene süren ve 52° kuzey ilâ 52° güney enlemlerine uzanan bir yolculukla tamamladı. Sonuçlar Pusula Sapmasının Genel Haritası (General Chart of the Variation of the Compass) (1701) adlı kitapta yayımlandı. Bu, türünün ilk haritası ve isogonlar (ya da halley çizgileri) içeren ilk haritaydı. Kasım 1703'te Oxford Üniversitesi'nde geometri profesörlüğüne getirildi ve 1710'da fahri hukuk doktoru ünvanı aldı. 1705'te tarihsel astronomi yöntemlerine dayanarak 1406, 1531 ve 1697'de görülen kuyruklu yıldızların farklı değil tek bir kuyruklu yıldız olduğunu ve bu yıldızın 1758'de geri döneceğini öne sürdüğü Synopsis Astronomia Cometicae'yi yayımladı. Kuyruklu yıldız hesaplanan tarihte geri döndüğünde Halley Kuyruklu Yıldızı olarak anılmaya başlandı. 1716'da Halley, Venüs'ün Güneş'in önünden geçiş süresinin hassas bir şekilde ölçülerek Dünya ile Güneş arasındaki uzaklığın hesaplanmasını önerdi. 1718'de kendi astrometrik hesaplarını eski Yunanlılarınki ile karşılaştırarak "sabit" yıldızların hareket ettiklerini keşfetti. 1720'de John Flamsteed'in varisi olarak ölümüne kadar sürdüreceği Kraliyet Astronomu görevine getirildi. Londra'nın güneydoğusunda bulunan Lee'deki St. Margaret's Kilisesi'nde defnedildi. İçi boş Dünya 1692'de Halley içi boş Dünya fikrini ortaya attı. Bu fikre göre Dünya 800 km. kalınlığında bir kabuktan, eşmerkezli iki iç kabuktan ve en içte yaklaşık Venüs, Mars ve Merkür'ün çaplarında bir çekirdekten oluşuyordu. Bu iki kabuk atmosfer tarafından birbirinden ayrılıyordu ve her birinin ayrı manyetik kutupları vardı. Küreler değişik süratlerde hareket ediyordu. Halley bu düzeni anormal pusula ölçümlerini açıklamak için ortaya attı. İçerideki atmosferi ışık saçan bir şekilde hayal etmişti ve kaçan gazların kutup ışıkları'nı oluşturduğuna inanmıştı. Halley ve Principia Principia'nın ortaya çıkmasında Halley'in katkısı büyüktür. O sıralarda gezegenlerin elips şeklinde yörüngeler izlediği biliniyor ama nedeni bilinmiyordu. Halley, iki bilimadamı (Robert Hooke ve Sir Christopher Wren) ile bu konuda iddiaya girdi ve konu ile ilgili bilgi almak üzere Isaac Newton'a başvurdu. Bu buluşma hakkındaki bilgileri Newton'un sırdaşı Abraham DeMoivre'ın notlarından öğreniyoruz. Sorunun temeli matematiğin ters kare yasası ile ilgilidir. Newton, Halley'e bunu hesapladığını söyler ama hesaplarını bulamaz. Halley'in ısrarları üzerine problemi tekrar çözer ve iki yıl inzivaya çekilerek şaheseri Principia'yı tamamlar. Halley'in katkısı Principia'yı yazması için Newton'a baskı yapmak ile sınırlı kalmaz. Maddi durumu çok iyi olmamasına rağmen kitabın basım masraflarını karşılar ve Newton ile bazı bilimadamları arasında çıkan anlaşmazlıklarda arabuluculuk yapar. "Halley'in dehası, Newton'ın daha büyük matematiksel dehasını farketmesi ve Principia Mathematica'nın basım masraflarını kendi cebinden ödemesi idi, çünkü Kraliyet Cemiyeti o sırada meteliksizdi." Halley ve kuyrukluyıldız Halley adını taşıyan kuyrukluyıldız sanılanın aksine Edmund Halley tarafından keşfedilmemiştir. Halley, sadece 1406, 1531, 1697 yılında başkaları tarafından gözlemlenen kuyrukluyıldızların aslında tek ve aynı kuyrukluyıldız olduğunu anlamış ve 1758 yılında geri döneceğini tahmin etmişti. Kuyrukluyıldız geri döndüğünde Halley hayatta değildi ama astromomi dünyası tarafından Halley Kuyrukluyıldızı olarak anılıyordu. Halley ismi alanlar Halley Kuyrukluyıldızı — Halley, kuyrukluyıldızın geri dönüşünü tahmin etti. Mars'taki Halley krateri Ay'daki Halley krateri Halley Araştırma İstasyonu, Antarktika Kaynakça:bibilgi
-
Astronomide Bir Öncü:El Battânî
Astronomide Bir Öncü:El Battânî Yusuf KARAOSMANOĞLU El-Battânî, Harran’ın1 Battân kasabasında doğdu (859–929). Asıl adı Muhammet bin Cabir bin Sinan er-Rakki el-Harranî’dir. Ebu Abdullah künyesi ve Battânî ismiyle meşhur olmuştur. Dünyanın gelmiş geçmiş en meşhur 20 astronomundan biri kabul edilir. Battânî, ilimdeki gâyesini şu esas üzerine bina eder: “İnsan, Allah’ın (cc) varlığını, birliğini, kudretini ve eserlerinin mükemmelliğini başta astronomi olmak üzere, ilimler sayesinde öğrenebilir. Meselâ şu görünen yıldızlar, üstünde yaşadığımız bu dünya ve dünyanın hareketleri Allah’ın (cc) varlık ve birliğinin açık bir delilidir.” Güneş sistemini tespiti Battânî’nin çalışmalarının tamamı astronomiyle ilgilidir. Battânî bugünkü Halep’in 160 km doğusunda Fırat nehri kıyısındaki Rakka şehrinde bir rasathane (gözlem evi) yapmış; Güneş ve Ay’ın görünür çaplarında yıl boyunca meydana gelen değişiklikleri ölçmede, önceki ilim adamlarının yaptığı çalışmalara katkılarda bulunmuş; Güneş, Ay ve gezegenlerin hareketlerini, yörüngelerini daha doğru bir şekilde belirlemeye çalışmıştır. Güneş’in Dünya’dan en uzak bulunduğu noktadaki hareketini keşfetmiş, Dünya’nınkine göre Güneş’in yörünge eğimini ve Dünya’nın dönüş eksenindeki değişme değerlerini bulmuştur. Kendisinden beş asır sonra gelen Kopernik’in 23° 35ı olarak bulduğu Dünya’nın ekliptik eğimini o, 23° olarak hesaplamış, bugün bilinen açı değerini yaklaşık yarım dakikalık bir farkla bulmayı başarmıştır. Güneş ve Ay tutulmaları Battânî, kendi geliştirdiği güneş saati zâtü’l-halak,2 duvara tespit edilmiş büyük kadran3 ve daha sonraları triguetum (zâtü’ş-şubeteyn) adı verilecek âlet ile, Rakka’da, bazı fezâ hâdiselerinin yanı sıra, Güneş ve Ay tutulmalarını rasat etmiş ve elde ettiği bilgilerle Ay ve gezegen hareketleri hakkındaki bilgileri düzeltmiş, yeni Ay’ın görülme şartlarını tayine yarayan bir usûl geliştirmiştir. Yaptığı gözlemlerle tam 489 yıldızı sınıflamayı başarmıştır. Battânî, yaptığı bu son derece hassas rasatlar neticesi güneş yılını (tropik seneyi) ilk defa 365 gün 5 saat 46 dakika 32 saniye olarak gerçek değere çok yakın hesaplamıştır. Çağımızdaki son derece gelişmiş teleskoplar ve ilmî hesaplamalar neticesi ise bu değer, 365 gün 5 saat 48 dakika 46 saniye olarak hesaplanmıştır. Kıble tayini konusundaki çalışmaları Battânî, Müslümanlar için büyük ehemmiyet arz eden kıble yönünün farklı coğrafyalarda hesaplanabilmesine yönelik çalışmalar yapmıştır. Kıble doğrultusu belirlenecek yerin ve Mekke’nin boylam ve enlemini tespit etmiş, bu ikisinin farkını alıp kıble doğrultusunu bulmuştur. Hazırlanan cizlere, usturlablara ve rubu tahtalarına kıble cetvellerini eklemiştir. Matematik, trigonometri ve diğer çalışmaları Trigonometrinin gerçek mucidi olarak da kabul edilen Battânî, astronomi çalışmaları sırasında matematik ve trigonometriden faydalanmış (bu konuda “ilk” kabul edilir), küre ve düzlem trigonometrisi üzerinde araştırmalar yapmıştır. Bilhassa astronomik cetvel (zic) hazırlarken trigonometriyi çok iyi kullanmıştır. Battânî’nin keşif ve başarılarından bazıları şöyledir: 1- Matematik alanında Yunan kirişi yerine sinüsleri kullanan ilk ilim adamıdır. 2- İlk defa kotanjant kavramını geliştirmiş ve dereceli bir tablo oluşturmuştur. 3- Ay’ın boylamda ortalama hareketini tespit etmiştir 4- Güneş ve Ay’ın görünür çaplarını ölçmüştür. 5- Güneş’te bir yıl, Ay’da ise bir ay zarfında gözlenen değişiklikleri hesaplamıştır. 6- Ay’ın tutulma derecesinin hesabı için çok sağlam bir metot geliştirmiştir. 7- Küre trigonometrisinin ba–zı problemlerini ortografik projeksiyon yardımıyla incelemiştir. 8- Dik üçgenleri inceleyerek geometrideki temel kavramlardan sinüs, kosinüs, tanjant, kotanjant, sekant ve kosekantın tariflerini yapan ve bunları gerçek mânâda ilk defa kullanan kişidir. 9- Gerçek astronomik cetveli (zic, yıllık) hazırlayan ilk ilim adamıdır. 10- Sıfırdan 90 dereceye kadar açıların trigonometrik değerlerini hesaplamıştır. 11- Cebir çözüm metotlarını trigonometrik denklemlere uygulamıştır. 12- Yukarıda bahsi geçen bütün matematik ve trigonometri teknikleri Batı Avrupa’da 15. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar Kopernik, Kepler, Tycho Brahe ve Galile gibi ilim adamları tarafından da kullanılmıştır. Eserleri Orta Çağ Batı dünyasında eserleri ilk defa Lâtinceye çevrilen Müslüman ilim adamı olan Battânî, yaşadığı devrin en önemli astronomu ve matematikçisidir. Batı, Battânî’nin astronomideki hizmetlerinin değerini ortaya koymak adına Ay’a onun ismini vermiştir. Ay, Ay haritalarında Albategnus (el-Battânî) olarak kaydedildiğinden, Battânî Batı’da ‘Albategnus’ olarak şöhret bulmuştur. 1)Kitabe’l-Zic: Bir astronomi cetvelleri kitabı olan bu eser 57 bahisten müteşekkildir. Battânî bunu yazma sebebini, diğer ziclerde gördüğü yanlışlık ve farklılıklardan yola çıkarak gök cisimlerinin hareketleri konusundaki teorileri iyileştirme ve neticeleri yeni gözlemlere dayanarak geliştirme olarak açıklar. Bu eser Battânî’nin en hacimli, en fazla bilinen ve günümüze kadar ulaşan tek kitabıdır. Özellikle hesap ve rasatların neticelerini içine alan bir almanak özelliğindeki bu eser yalnız İslâm dünyasında değil, Orta Çağ Avrupa’sında ve Rönesans’ın ilk devirlerinde küre trigonometrisi sahasında önemli bir kaynak olmuştur. Bu eserde, tespit edilmiş her yıldızın uzaydaki yeri, yörüngesi ve hareketleri hesaplanmıştır. Astronomi ve küre trigonometrisinin gelişmesinde belirleyici tesiri olan bu kitap, yazılışından üç asır sonra Batı’da anlaşılmış, 12. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar tercüme ve şerhleri önce Lâtinceye, sonra da İspanyolcaya çevrilmiştir. Tycho Brahe’nin ve G.B. Ricioli’nin eserlerinde Kitabe’l-Zic’den ne kadar çok iktibas yaptıkları, Kepler ve Galile’nin de Battânî’nin tespitleriyle yakından ilgilendikleri bilinmektedir. Kitabın, 20. yüzyılın başlarında Arapça aslıyla birlikte yeniden baskısı yapılmıştır. 2) Kitâb ü Mârifeti’l-Metâlii’l-Bürûc fî mâ Beyne Erbaati’l-Felek: Astronomiye dâir bu eserde, 12 burcun gök küresinin dörtte birindeki doğuş noktalarından, Ay ve yıldızların doğuş yerlerinden ve Ay’ın tutulmasından bahsedilir. Battânî’nin, boylamları 0°’den 36°’ye tekabül eden yıldızların doğuş yerlerini gösteren cetveline benzer cetveller bugün modern astronomide kullanılmaktadır. 3) Risâletü’n fi Tahkik-i Akdari’l-İttisalat: Yıdızların yan yana gelme ölçülerinin araştırılmasıyla alâkalı olan bu eserde yıldızların ışıklarını göndermeleri, enlemlerden ve küre trigonometrisinden faydalanılarak izâh edilmektedir. Battânî’nin astronomiyle alâkalı diğer eserleri şunlardır: 4) Risâletü’n fi Ameliyyati’t-Tercimi’d-Dakika 5) Kitab u Ta’dili’l-Kevakib 6) İlmü’n-Nücûm 7) Kitabü’n fi İlmi’l-Felek 8 )Kitabün an Daireti’l-Bürüc ve’l-Kubbeti’ş- Şemsiyye 9) Muhtasarun Ii Kütübi Batlemyüsi’l-Felekiyye 10) Risâletü’n fi Mikdari’l İttisalati’l-Felekiyye Kimler, hakkında ne dedi? Battânî, Sâbiî Cetvelleri adıyla şöhret bulan yıldız kataloglarını hazırlarken Avrupalılar astronomi cetvellerini hesaplamak bir yana, Müslümanlarınkine eş rasatları bile henüz yapamamışlardı. Battânî’nin buluşlarını, Batılılar asırlarca sonra kullanabilmiş ve sahip çıkmıştır. Eserlerinden Batı’da çok faydalanılan ve bir deha olarak kabul edilen Battânî, yazdığı eserlerin Lâtinceye tercümelerinde Albategni veya Albategnus adıyla isimlendirilmiştir. Battânî’den ve çalışmalarından haleflerinden Birûnî takdirle söz etmekte, Sa’îde’l-Endülüsî ise, Tabakâtü’l-Ümem adlı eserinde, Battânî’yi İslâm bilim tarihinde, yıldız ve gezegenlerin hareketlerini doğru gözlemleyebilen bir âlim olarak gördüğünü ifade etmiştir. Batı dünyasında Gibbs ve Kremers gibi ünlü oryantalistler, Battânî’de müthiş bir zekâ bulunduğunu, onun, İslâm dünyasındaki her çeşit kültürü içine alan bir ansiklopedi gibi olduğunu belirtmişlerdir. Onsekizinci asrın Fransız astronomu Laland Battânî’yi gelmiş geçmiş en büyük 20 astronom arasında sayarken, bilim tarihçisi G. Sarton, onu çağının en büyük Müslüman astronomi âlimi olarak kabul etmiş, bir başka bilim tarihçisi Erich Bell ise, trigonometriye cebir ilmini uygulayan ilk bilim adamının Battânî olduğunu kaydetmiştir. Paris İslâm Enstitüsü profesörlerinden Jacques Risler, yeni trigonometrinin mucidinin ve trigonometrik bağıntıları bugün kullanılan şekliyle formülleştirenin Battânî olduğunu, Batı dünyasına trigonometriyi onun öğrettiğini büyük bir cesaretle ifade etmiştir. Prof. Philip K. Hitti ise, Batı’da matematik bilginlerinin tanjant hakkında Battânî’den ancak beş asır sonra bilgi sahibi olabildiğini söylemiştir. M. Charles ise, Battânî’den söz ederken, onun sinüs ve kosinüs tabirlerini ilk kullanan kişi olduğunu, bunları güneş saati hesaplamasında geliştirdiğini, ona uzayan gölge adını verdiğini, buna da modern geometride tanjant dendiğini belirtmiştir. Görüldüğü gibi, bizim dünyamızın el-Battânî gibi parlak insanları kendilerine bahşedilmiş zekâ ve kabiliyetleri, insanlığın ortak mirası olan bilimin gelişmesi istikametinde kullanmışlar ve bu sahada asırlarca eskimeyen keşif ve icatlara vesile olmuşlardır. Köklerimizin ilim ve araştırmayla yoğrulduğu dikkate alındığında, bu maziden ilham alan günümüz genç nesillerinin de yakın bir gelecekte ilim dünyasına tekrar önemli katkılarda bulunacağına, olimpiyatlarda gösterilen başarıların da bunun müjdecisi olduğuna inanıyoruz Kaynakça:turksestudent
-
Güneş Sistemi
Güneş Sistemi; Güneş, onun çekim etkisi altında kalan sekiz gezegen ile onların bilinen 166 uydusu, beş cüce gezegen (Ceres, Plüton, Eris, Haumea, Makemake) ile onların bilinen altı uydusu, ve milyarlarca küçük gökcisminden oluşur. Küçük cisimler kategorisine asteroitler, Kuiper kuşağı nesneleri, kuyrukluyıldızlar, göktaşları ve gezegenler arası toz girer. Güneş Sistemi; Güneş, dört yerbenzeri iç gezegen, küçük, kaya ve metal içerikli asteroitlerden oluşan bir asteroit kuşağı, dört gaz devi dış gezegen, ve Kuiper kuşağı denen buzsu cisimlerden oluşan ikinci bir kuşaktan ibarettir. Kuiper kuşağının ötesinde ise seyrek disk, gündurgun (heliopause) ve en son olarak da varsayımsal Oort bulutu bulunur. Güneş'ten olan uzaklıklarına göre gezegenler sırasıyla Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, ve Neptün'dür. Bu sekiz gezegenin altısının çevresinde doğal uydular döner. Ayrıca dış gezegenlerin her birinin toz ve diğer parçacıklardan oluşan halkaları vardır. Dünya dışındaki tüm gezegenler adlarını Yunan-Roma mitolojisi tanrılarından alır. Beş cüce gezegen ise; Kuiper kuşağında yer alan Plüton, Haumea ve Makemake; asteroit kuşağındaki en büyük cisim olan Ceres ve seyrek diskte yer alan Eris'tir. Eris bilinen en büyük cüce gezegendir. Terimler Güneş etrafındaki bir yörüngede dolanan cisimler genel olarak üçe ayrılır: Gezegenler, Cüce Gezegenler ve Küçük Güneş Sistemi Cisimleri. Güneş'in etrafında dolanan, kendine küresel bir biçim verecek kadar kütlesi olan ve yörüngesinin yakın çevresini (doğal uyduları dışında) temizlemiş gökcisimlerine gezegen denir. Bilinen sekiz gezegen vardır: Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün. 24 Ağustos 2006'da Uluslararası Astronomi Birliği (IAU), Plüton'u dışarıda bırakarak "gezegen" teriminin tanımlamasını değiştirdi. Plüton ile birlikte, Eris, Ceres, Haumea ve Makemake yeni 'cüce gezegen' sınıflaması içerisinde tanımlandı.Cüce gezegenler, kütle çekimleri dairesel bir şekle sahip olmalarına yeten fakat yörüngeleri etrafındaki diğer cisimleri temizlemeye yetmeyen gökcisimleridir. Cüce gezegen sınıflamasına aday gösterilen gökcisimleri ise Vesta, Pallas, Hygiea ve Charon'dur. (IAU tarafından Charon'un uydu mu yoksa ikili bir sisteminin parçası mı olduğuna henüz karar verilmemiştir. IAU'da Charon'un cüce gezegen olduğuna dair görüşler daha fazla olduğu için, söz konusu karar netleştiğinde Charon'da cüce gezegen olarak sınıflandırılacaktır.) Plüton, 1930 yılındaki keşfinden, 2006 yılına kadar geçen sürede Güneş Sistemi'nin dokuzuncu gezegeni olarak kabul edilmiştir. Ancak 20. yüzyılın sonlarında ve 21. yüzyılın başlarında Plüton'a benzer birçok gökcismi keşfedilmiştir. Bu cisimlerin arasında en çok dikkati çeken Plüton'dan daha büyük olan Eris'tir. Bunların dışında kalan ve Güneş'in etrafında dolanan gökcisimlerine Küçük Güneş Sistemi Cisimleri denir. Doğal uydular ya da aylar Güneş'in çevresinde değil de gezegenlerin, cüce gezegenlerin ya da küçük Güneş Sistemi cisimlerinin etrafında dolanan gökcisimleridir. Bir gezegenin Güneş'ten olan uzaklığı kendi yılı boyunca değişir. Güneş'e en çok yaklaştığı duruma günberi, en uzak olduğu duruma da günöte denir. Gökbilimciler, Güneş Sistemi içindeki uzaklıkları genellikle astronomi birimi (AB) ile ölçer. Bir AB, Güneş ile Dünya arasındaki yaklaşık uzaklıktır ve kabaca 149.598.000 km.'dir. Plüton Güneş'ten yaklaşık 38 AB uzaktayken Jüpiter kabaca 5,2 AB uzaklıktadır. Yıldızlararası uzaklık birimlerinin en bilineni olan bir ışık yılı kabaca 63.240 AB'dir. Güneş Sistemi bazen gayri resmi olarak farklı bölgelere ayrılır. İç Güneş Sistemi, dört yerbenzeri gezegenden ve asteroit kuşağından oluşur. Bazıları dış Güneş Sistemi tanımını asteroitlerin ötesindeki her şey olarak yapar. Diğerleri ise dört gaz devini "orta bölge" olarak tanımlayıp dış Güneş Sistemini Neptün ötesi bölge olarak nitelendirir. Yapısı Güneş Sistemi'nin asıl bileşeni elbetteki sistemin bilinen kütlesinin % 99,86'sını oluşturan ve çekim kuvveti ile sistemi bir arada tutan anakolda yeralan G2V tipi bir sarı cüce olan Güneş'tir. Sistemin kalan kütlesinin % 90'ından fazlasını da Güneş'in etrafında dolanan en büyük iki gökcismi olan Jüpiter ve Satürn oluşturur. Güneş etrafında dolanan büyük gökcisimlerinin çoğu Dünya'nın yörüngesinin tutulum adı verilen düzleminde bulunur. Gezegenler tutuluma çok yakın bulunurken kuyruklu yıldızlar ve Kuiper kuşağı gökcisimleri tutulum çemberi ile büyük açılar yapar. Clementine uzay sondasından çekilen ve Ay'ın ardından gelen günışığıyla görünen tutulum çemberi. Soldan sağa: Merkür, Mars, Satürn. Gezegenlerin hepsi ve diğer gökcisimlerinin çoğu, Güneş'in kuzey kutbunun üzerindeki bir noktasından bakıldığında, Güneş'in çevresindeki yörüngede saat yönünün tersinde dolanmaktadırlar. Ancak Halley kuyruklu yıldızı gibi istisnalar bulunur. Gökcisimleri Güneş'in çevresinde Kepler yasalarına uygun olarak devinirler. Her gökcismi, odak noktalarından birinde Güneş'in bulunduğu yaklaşık bir elips yörünge üzerinde hareket eder. Güneş'e daha yakın olan gökcisimleri daha hızlı hareket eder. Gezegenlerin yörüngeleri hemen hemen daireseldir ama birçok kuyruklu yıldız, asteroit ve Kuiper kuşağı gökcisimleri oldukça dar eliptik yörüngeler izler. Güneş Sistemi gösterimlerinde çok büyük uzaklıkları tasvir etme zorluğuna karşı, yörüngeler genellikle eşit uzaklıkta gösterilir. Gerçekte, birkaç istisna dışında bir gezegen ya da kuşağın Güneş'e olan uzaklığı arttıkça bir önceki yörünge ile olan uzaklığı da büyür. Örneğin Venüs, Merkür'den 0,33 AB daha dışarıdadır, Satürn ise Jüpiter'den 4,3 AB daha uzaktadır. Neptün de Uranüs'ten 10,5 AB daha uzaktadır. Bu yörünge uzaklıkları arasında bağıntı kurmaya çalışan Titius-Bode yasası gibi bazı girişimler olmuş ama kabul gören bir teori çıkmamıştır. Oluşumu ve evrimi Güneş Sistemi'nin ilk olarak Emanuel Swedenborg tarafından 1734 yılında öne sürülen, daha sonra Immanuel Kant tarafından 1755 yılında genişletilen bulutsu varsayıma uygun olarak oluştuğuna inanılmaktadır. Benzer bir teori Pierre-Simon Laplace tarafından bağımsız olarak 1796'da üretilmiştir. Bu teoriye göre Güneş Sistemi 4,6 milyar yıl önce dev bir moleküler bulutun çökmesi sonucu oluşmuştur. Bu ilk bulutun birkaç ışık yılı genişliğinde olduğu ve birkaç yıldızın doğumuna sebep olduğu sanılmaktadır. Çok eski göktaşlarının incelenmesi sonucunda, ancak çok büyük patlayan yıldızların merkezinde oluşabilecek kimyasal elementlere rastlanması Güneş'in bir yıldız kümesi içinde ve birkaç süpernova patlamasının yakınında oluştuğuna işaret eder. Bu süpernovalardan gelen şok dalgası çevrede bulunan bulutun içinde yüksek yoğunluk bölgeleri oluşturarak iç gaz basıncını yenecek ve içe çöküşe neden olacak kütleçekimsel kuvvetlerin oluşmasına izin vererek Güneş'in oluşmasını tetiklemiş olabilir. Sanatçı gözüyle gezegen öncesi disk Sonradan Güneş Sistemi olacak olan ve güneş öncesi bulutsu olarak bilinen bölge 7.000 ile 20.000 AB çapında ve Güneş'in kütlesinden biraz daha fazla bir kütleye sahipti (0,1 ile 0,001 güneş kütlesi kadar). Bulutsu içe doğru çöktükçe açısal momentumun korunması nedeniyle daha da hızlı dönmeye başladı. Bulutsunun içindeki maddeler yoğunlaştıkça içindeki atomlar artan frekanslarla çarpışmaya başladı. Hemen hemen kütlenin tamamının toplandığı merkezin sıcaklığı, etrafındaki diske göre giderek daha da arttı. Kütleçekimi, gaz basıncı, manyetik alanlar ve dönüş, küçülen bulutsuyu etkiledikçe kabaca 200 AB çapında, kendi etrafında dönen gezegen öncesi bir diske dönüştü ve merkezde sıcak ve yoğun bir önyıldız oluştu. Güneş'in evriminin bu dönemine benzeyen, genç, birleşme öncesi güneş kütlesine sahip T Tauri yıldızları üzerine yapılan incelemeler sıklıkla gezegen oluşumu öncesi disklerin bu tür yıldızlarla bir arada bulunduğunu gösterir. Bu diskler birkaç yüz astronomik birim genişliğe ve en sıcak oldukları noktada ancak bin kelvin sıcaklığa ulaşırlar. Yaklaşık 100 milyon yıl sonra içeri çöken bulutsunun merkezinde bulunan hidrojenin yoğunluğu ve basıncı önyıldızın nükleer füzyona başlamasına yetecek miktara gelmişti. Termal enerjinin kütleçekimsel daralmaya karşı durabildiği hidrostatik dengeye ulaşana kadar bu artış devam etti. İşte bu noktada güneş artık tam bir yıldız olmuştu. Geride kalan gaz ve tozdan ibaret güneş bulutsusundan çeşitli gezegenler oluşmuştur. Bu oluşumun kaynaşma süreciyle olduğuna inanılmaktadır. Kaynaşma; gezegenlerin merkezde yeralan önyıldız çevresinde dönen toz taneleri olarak başlamaları, yavaş yavaş bir ile on metre çapında topaklar hâline gelmeleri, daha sonra çarpışarak 5 km çapında gezegenciklere dönüşmeleri, ve sonraki birkaç milyon yıl boyunca çarpışmalara devam ederek her yıl kabaca 15 cm kadar büyümeleri sürecidir. İç Güneş Sistemi, su ve metan gibi uçucu moleküllerin yoğunlaşmasına izin vermeyecek kadar çok sıcaktı, dolayısıyla oluşan gezegencikler gezegen öncesi diskin yalnızca 0,6% kütlesinden ibaretti ve genel olarak silikatlar ve metaller gibi yüksek erime noktasına sahip olan kimyasal bileşiklerden oluşmuşlardı. Bu kayasal gökcisimleri sonunda yerbenzeri gezegenler oldu. Daha ötelerde Jüpiter'in kütleçekimsel etkisi gezegen öncesi gökcisimlerinin biraraya gelmesini engelledi ve geride asteroit kuşağı kaldı. Daha da ötede, donma hattının gerisinde, daha uçucu olan buzlu bileşiklerin katı kalabileceği yerde, Jüpiter ve Satürn gaz devi hâline geldi. Uranüs ve Neptün daha az madde yakalayabildi ve çekirdeklerinin hidrojen bileşiklerinden oluşan buzdan meydana geldiğine inanıldığı için buz devi olarak bilinirler. Genç Güneş enerji üretmeye başladıktan sonra güneş rüzgârı gezegen öncesi diskte bulunan gaz ve tozu yıldızlararası uzaya doğru gönderdi ve böylece gezegenlerin oluşumunu durdurdu. T Tauri yıldızları daha kararlı ve eski yıldızlara nazaran daha güçlü yıldız rüzgârlarına sahiptir. Gökbilimciler Güneş Sisteminin güneş anakoldan uzaklaşmaya başlayıncaya kadar bugünkü hâliyle kalacağını tahmin etmektedir. Güneş hidrojen yakıtını yaktıkça geride kalan yakıtı yakabilmek için giderek ısınır, dolayısıyla da daha hızlı yakmaya devam eder. Sonuç olarak kabaca her 1,1 milyar yılda bir yüzde on oranında parlaklığı artmaktadır. Tahminlere göre bugünden yaklaşık 6,4 milyar yıl sonra Güneş'in çekirdeği o kadar sıcak olacak ki daha az yoğun olan üst katmanlarda da hidrojen kaynaşması oluşmaya başlayacak. Bunun sonunda Güneş şu anki çapının kabaca 100 katı kadar genişleyecek ve bir Kırmızı dev olacaktır. Sonra da oldukça artmış olan yüzey alanı nedeniyle soğumaya başlayacak ve parlaklığını yitirecektir. En sonunda Güneş'in dış katmanları ayrılacak ve geride olağanüstü derecede yoğun bir gökcismi olan beyaz cüce kalacaktır. Bu beyaz cüce Güneş'in ilk kütlesinin yarısına sahip olacak ancak büyüklüğü dünya kadar olacaktır. Kaynakça:Vikipedi
-
Gezegenler
Gezegenler Güneş'in etrafında dolanan gökcisimlerine gezegen adı verilir. Dar anlamıyla, Güneş Sistemi içinde, Güneş'in doğrudan uydusu olan ve Uluslararası Gökbilim Birliği (IAU) tarafından bu tanıma uygun bulunmuş 8 gök cismini belirlemede kullanılır. Güneş Sistemi'nde, resmi olarak kabul edilen 'sekiz gezegen'den başka, bu cisimlerle boyut, yörünge ve fiziksel özellikler açısından aynı gruba konabilecek yeni gök cisimlerinin keşfedilmesi, bir yandan da başka yıldızların etrafında da Güneş Sistemi gezegenlerine benzer gök cisimlerinin dolandığının saptanması, 'gezegen' tanımının sınırlarının bulanıklaşmasına neden olmuştur. Uluslararası Gökbilim Birliği'nin (IAU), 1919 yılından bu yana kabul ettiği Güneş Sistemi'nin 8 gezegeni, Güneş'e yakınlık sıralarına göre şunlardır: 1.Merkür 2.Venus 3.Dünya 4.Mars 5.Jupiter 6.Satürn 7 Uranüs 8 Neptün Bu 8 gezegenin dışında daha önce gezegen olarak tanımlanan Plüton IAU'nun yeni tanımlamasına göre Cüce Gezegen olarak kabul edilmektedir. Bu gezegenlerin en büyüğü Salakto'dır. 1995 yılında Michel Mayor ve Didier Queloz tarafından 51 Pegasi adlı yıldızın çevresinde dönen bir gök cismi keşfedildiğinde, bu cismin 'gezegen' olarak tanımlanması uygun görüldü. 1995-2005 yılları arasında yapılan gözlemlerle, 100'ü aşkın değişik yıldız çevresinde dolanan 150'den fazla gezegen bulundu. Güneş Sistemi gezegenleri ile karıştırılmaması için bu cisimlere 'Güneş dışı gezegenler' veya Güneş Sistemi dışı gezegenler adı verilmektedir. Yine karışıklığı önlemek amacıyla, bu tür gezegenlerin yıldızları ile birlikte oluşturdukları sistemlere genel olarak gezegen sistemi ya da 'yıldız sistemi' adı verilmektedir. 'Güneş Sistemi' adı ise, yalnızca özel ad olarak Güneş ve uydularının oluşturduğu gezegen sistemini tanımlamada kullanılır. ek olarak 1996 yılında amerikalı uzay bilimcisi Arthur Frank Elbourn 'un yapmış olduğu bir takım araştırmalar uzay hakkında daha da fazla bilgi almamızı sağlamıştır. Arthur Frank Elbourn un yapmış olduğu çalışmlarda 10 olan gezegen sayısı aslında 12 gezegen vardi. Goono ve Afelbourn ismi verdiği iki gezegen daha keşfetti. NASA tarafından doğrulanan bu gezegenler fazla medyaya duyurulmadı. Tarih boyunca gezegen kavramı Hollandalı gökbilimci Kuiper tarafından kuramsal olarak ortaya atılan ve bugün Kuiper kuşağı olarak bilinen bölge, Güneş'ten 30-50 A.Ü (astronomi ünitesi-gökbilim birimi) yani yaklaşık 4,5-7,5 milyar km. uzaklıktaki alanı kaplar ve Güneş çevresinde dönen çok sayıda küçük gök cisminin bu aralıkta yer aldıklarına 1950'lerden bu yana inanılmaktadır. 1992 yılında, o ana dek Kuiper kuşağının bilinen tek üyesi Plüton gezegeni iken, (15760) 1992 QB1 geçici adıyla tanınan 'ilk Kuiper kuşağı cismi'nin bulunması ve bunu kısa sürede çok sayıda yenilerinin izlemesi ile bu yeni gök cisimi sınıfı bir kavram olarak netleşmeye başladı. Plüton'un bilimsel anlamda bu sınıfın bir üyesi olduğu gökbilim çevreleri tarafından kabul edilirken, hala bir gezegen olarak kabul edilip edilmeyeceği konusu popüler bir tartışma biçimini aldı. Uluslararası Gökbilim Birliği (IAU) 1999 yılında Plüton'un resmi olarak Güneş sistemi'nin dokuzuncu gezegeni kabul edildiğini ve bunun değiştirilmesinin düşünülmediğini açıklayan bir bildiri yayınlamak zorunda kaldı. 200 yılında Plüton'un yarısı çapındaki 50000 Quaoar'ın, 2004'te ise neredeyse Plüton büyüklüğünde 90377 Sedna'nın keşfi, Plüton'un diğer Kuiper kuşağı cisimlerinden (Kuiper Belt Objects-KBO) fazla ayrıcalıklı olmadığını göstermesi bakımından önemli görüldü. 29 Temmuz 2005'de üç yeni Kuiper kuşağı cisimi daha bulunduğu açıklandı. Bunlardan 2003 UB313 adlı olanı, Plüton'dan daha büyük olması nedeni ile bazılarınca 10.cu gezegen ilan edilirken bir yandan da Plüton'un gezegen sıfatının gözden geçirilmesi tartışmaları yeniden alevlendi. Kaynakça:Vikipedi
-
Balık Burcu Günlük Yorumu
Balık Burcu Aşk ve iş yaşantısındaki sorunların aynı anda ortaya çıkması, bunalmanıza ve kendinizi çok çaresiz hissetmenize neden oluyor. Öncelikle sakin olun, sonra güvendiğiniz kişilerden yardım isteyin. Göreceksiniz her şey düzelecek. Profesyonel yaşamın gereklerini yerine getirmeniz ve saygı çerçevesinde ilişkiler kurmanız, kariyer hedeflerinize ulaşmanız açısından çok daha iyi sonuç verecektir. Alım satım meselelerinde birtakım sıkıntılar, önümüzdeki günler içinde kapınızı çalabilir.
-
Kova Burcu Günlük Yorumu
Kova Burcu Sevgilinizin uzun süredir sizden gizlediği bir sırrın ortaya çıkması sizi çok rahatsız edebilir. Ama her şeyi bilmeniz, tüm olaylara hakim olmanız gerekmiyor ki. Biraz daha toleranslı olmayı deneyin. Önemli ve değişik bir dönem geçiriyorsunuz. İş yaşamında beklemediğiniz olayların patlak vermesi, sizi karar almaya zorlayabilir. Alışveriş yaparken daha akıllıca ve işinize yarayacak şeyler almalısınız. Kuşku ve endişe dolu duygu ve düşünceler, siz de psikolojik bazı problemlere yol açabilir.
-
Oğlak Burcu Günlük Yorumu
Oğlak Burcu Yakın dostlarınızdan aldığınız haberler, sizi oldukça mutlu ederken anılarınız da canlanabilir. Bazı paylaşımlara ihtiyacınız var ve sizin için gerekli olan tek şey; sevgi desteği. Alacağınız bir haber sizi motive ederek, hareket kazandıracak.
-
Yay Burcu Günlük Yorumu
Yay Burcu Hayatınızda bazı yenilikler yaşayabileceğiniz bir gün. Bu yenilikler aşk veya çalışma hayatınızla ilgili olabilir. İleriye yönelik olarak olumlu ve pratik kararlar almanız olası. İşleriniz yoğun da olsa, bunların üstesinden gelebilecek kadar enerjiniz var. Özellikle yakın zamanda yapmanız gereken ve sizi düşündüren bazı ödemeleriniz varsa onlarla ilgili ferahlatıcı gelişmeler olabilir. Borç olarak dağıttığınız paraları geri toplamakta güçlük çekiyorsunuz.
-
Akrep Burcu Günlük Yorumu
Akrep Burcu Aşk size yeni sürprizler hazırlamaya çalışabilir. Aşka hazırlıksız görüntünüzü yok etmeniz gerekiyor. Akşama doğru sosyal ve kültürel konulara ilginiz artabilir. Tek başınıza çekici bulmadığınız sosyalliklere, bu sıralar karşılaşabileceğiniz yeni insanlarla katılabilirsiniz. Ailevi bir sorunla ilgili alacağınız haberler moralinizi daha da yükseltecek. İş yerinde uzun süredir kafanızı kurcalayan bir konu yakın bir arkadaşınızın yardımıyla sonuca ulaşacak. Uykunuza dikkat ederseniz kendinizi daha sağlıklı hissedebilirsiniz.
-
Terazi Burcu Günlük Yorumu
Terazi Burcu Partnerinizle her şey yolunda. Birbirinize daha çok zaman ayırmaya başladınız. Bu da ilişkiniz açısından olumlu bir gelişme. İş yerinde daha resmi, daha mesafeli davranışlarla problemli ilişkilerinizi geliştirebilir, istediğiniz doğrultuda yönlendirebilirsiniz. Günlük sorunları göz ardı etmeniz, bazı detayları gözden kaçırmanıza yol açabiliyor. Belli konularda duygusallıktan arınıp, işlerinize yoğunlaşmalısınız. Parayla ilgili sıkıntılar, bugünlerde size her zamankinden daha çekilmez gelebilir.
-
Başak Burcu Günlük Yorumu
Başak Burcu Uzun süredir yaşadığınız bazı duygusal karmaşalar, sizi yanlış yönlendirmeye çok elverişli görünüyor. Çok acil almanız gereken kararlarınızı bir süre ertelemeniz sizin için iyi olacak. İş yerindeki çalışmalarınızı kararlı bir biçimde sürdüreceksiniz. Bazı endişeler duyabilir veya duygularınız harekete geçebilir. Ancak sabırlı ve sakin davranmayı başarabilirseniz bunların üstesinden geleceksiniz. Uzaklardan gelecek ziyaretçileriniz var. Parasal sıkıntılarınız giderek azalıyor. Sağlığınızı ikinci plana atmayın.