Zıplanacak içerik

Legendary

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Legendary tarafından postalanan herşey

  1. Legendary şurada bir takvim etkinliği gönderdi: Etkinlik Takvimi

    SOĞUK KIŞ GÜNLERİ CAZLA ISINACAK ANKARA - Elif Koçak- Türkiye`deki caz sanatçılarına destek olmanın yanı sıra caz müziğinin tanınması için de önemli rol oynayan Ankara Uluslararası Caz Festivali, 13. yılında seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor. Ankara Caz Derneği ve LEO Organizasyon`un birlikte yürüttüğü ve her yıl farklı bir tema ile sanatseverlerle buluşan Ankara Caz Festivali`nin 13`üncüsü 4-20 Şubat tarihlerinde yapılacak. Festival bu yıl, `Caz ve Piyano` temasıyla düzenlenecek ve pek çok yerli ve yabancı grup, başkentli sanatseverlerle buluşacak. Festival Yönetmeni Özlem Oktar Varoğlu, `Bütün konserleri Bilkent`te gerçekleştireceğiz` dedi. CAZIN USTALARI BAŞKENTLİLERLE BULUŞACAK Festivalin 15 Ocakta Fransız elçiliğinde gerçekleştirilecek basın açılışı ve plaket törenine, dünyanın en önemli caz piyanistlerinden Jacky Terrasson katılacak. Sanatçı, 17 Ocakta saat 19.00`da Bilkent Konser Salonu`nda biletli konser vercek. Michiel Borstlap, Antoine Herve gibi dünya çapındaki piyano ustalarının yanı sıra Aydın Esen, Nilüfer Verdi, Aşkın Arsunan, Ayşe Tütüncü, Burçin Büke, Kerem Görsev, Fahir Atakoğlu gibi Türkiye`den birçok değerli caz sanatçısı 4 Şubat–20 Şubat tarihlerinde gerçekleştirilecek festivalde Ankaralı caz severlerle buluşacak. Festivalde konserlerin yanı sıra, müzik eğitiminin önemini vurgulayan atölye çalışmaları da yer alacak. 13. yılında, Ankara Uluslararası Caz Festivali`nin olmazsa olmazı, Türkiye`nin en önemli büyük orkestralarından Hava Kuvvetleri Komutanlığı Cazın Kartalları Orkestrası, protokol konserini gerçekleştirecek. Sadece davetiyeyle izlenebilecek konserde, solist olarak piyano ustası İlham Gencer yer alacak. Davetliler, davetiyelerini Ankara Caz Derneği`nden temin edebilecek. Festivalle ilgili detaylı bilgiye, -www.ankaracazfestivali.org- veya -www.leo.com.tr- adresinden ulaşılabilecek. AA Kaynakça:Tümgazeteler
  2. 5TAŞ ÇOCUK TİYATROSU SAHNEDE İSTANBUL - Püren Group bünyesinde faaliyet gösteren 5Taş Çocuk Tiyatrosu, yarı yıl tatilinde yedi oyunu çocuklarla buluşturacak. Konuya ilişkin yazılı açıklamada, Cevahir Sahnesinde eserlerini sahneleyecek 5Taş Çocuk Tiyatrosunun genel sanat yönetmenliğini Ercüment Doğan`ın yaptığı belirtildi. Açıklamada, 5Taş Çocuk Tiyatrosunun yarı yıl tatili boyunca; ``Hansel ve Gretel``, ``Akıl Adası``, ``Şirinler``, ``Taş Devri``, ``Ah Bir Büyük Olsam``, ``Bir Prenses Masalı`` ve ``Akıl Adası`` adlı oyunları sahneye koyacağı kaydedildi. Yarıyıl tatili 22 Ocak'ta başlıyor-8 Şubat'ta okullar açılıyor. Kaynakça:Tümgazeteler
  3. Genç Robert H. Goddard (1882-1945), Massachusetts’deki evinden parlak, mavi göğe baktığı zamanlar gözlerini bir türlü bu alemden ayıramazdı.Pırıl pırıl hava hep aynı biçimde sürüp gider gibiydi.Ama Robert lisede havanın sürekli olmadığını öğrendi.Yukarılarda bir yerde atmosfer inceliyor ve bitiyor, uzay başlıyordu. Goddard, roket atölyesinde arkadaşlarıyla yaptıkları bir roketi incelerken. görülüyor Acaba yeryuvarlağının çevresindeki bu hava tabakasının kalınlığı ne kadardı? On yedi yaşındaki delikanlı göğe baktığı zamanlar kendi kendine şu soruları soruyordu: Uzay nerede başlıyordu? Elli mil yukarıda mı? İki yüz mil yukarıda mı? 1899 yılında bu soruların yanıtlarını kimse bilmiyordu.Robert Goddard, bu bilinmeyen bölgede balonla uçuşlar yapmış insanlar üzerine heyecan verici öyküler okumuştu.Bu insanlar atmosfer konusunda önemli keşiflerde bulunmuşlardı.Keşiflerden biri de, soluk almak için gereksinme duyduğumuz oksijenin yeryüzünden ancak birkaç mil yukarılara kadar çıktığıydı.Oksijen azlığı baloncuların üç, dört milden çok yükselmelerine engel olmuştu.Açık balon sepetleri içinde daha yukarılara uçmak yürekliliğini göstermiş olan bazı kimseler de havasızlıktan boğulmuşlardı. İçlerinde gereç taşıyan hava gözleme balonları insanlı balonlardan daha çok yükselebiliyor; dış havanın balonları şişiren gaz basıncından daha az olduğu noktaya çıkıyordu.O noktalarda balon patlıyor ve yere düşüyordu.Ama hava gözleme balonlarının çıktığı yükseklik de yirmi milden çok değildi.Robert Goddard bundan çok fazla olan yükseklikleri keşfetmeyi hayalediyordu. Genç adam, uzayın eşiğine gereçler göndermenin bir yolu olacağına inanmıştı.Eğer hava fişeklerinin daha büyükleri yapılabilirse, bunların çok büyük yüksekliklere ulaşabileceği üzerine içinde güçlü bir duygu vardı.Bu roketlerin, gereği kadar büyüklükte yapıldıkları zaman, yerçekiminden kurtulabileceklerine inanıyordu.Koleje başlayınca matematik, fizik ve kimya okumaya karar verdi. O zaman uzay konusunda kendisi de ilgi çekici keşiflerde bulunabilecekti. Robert Goddard bu yolda ilerledi.Kolejde, hava fişeği düşüncesinin doğru olduğunu öğrendi.Roketler; uçmak için, ya da uçarken kendilerini destekleyecek dış havaya gereksinme duymayan motorlardı.Robert Goddard bu sonuca kendi kendine vardı.Onu yıllarca süren çalışmalardan kurtarabilecek olan Tsiolkovsky’nin kitabı İngilizceye çevrilmemiş, içine kapanık kasaba öğretmeninin yazdıkları kendi ülkesinde bile unutulmuştu.Goddard bu yüzden işe başından işaret vermek ve can kurtarmak için kullanılan yalınç barut roketleriyle işe başladı. Üç yıl sonra ise, roketin havasız bir ortamda işleyebileceğini kanıtlamak için havası alınmış cam bir tank içinde katı yakıtla çalışan bir roketin itiş gücünü ölçmüştü.Onun bu deneyi, roketin ancak atmosferde çalışabileceği düşüncesinin de çürümesine neden olmuştur. Robert Goddard’ın bundan sonraki çalışmaları arasında uçakların ve balonların erişemeyeceği yukarı atmosferde araştırma yapacak ve veri toplayacak roketler geliştirme düşünceleri yer alır.16 Mart 1926 yılında Massachusetts’de gerçekleştirdiği sıvı yakıtla çalışan dünyanın ilk roketi onu unutulmayanlar arasına sokmuştur.Deneyin yapılacağı sabah hava bulutlu ve çok soğuktu.New England tepelerinde hala kar vardı.Goddard ve yardımcıları roketi metal atış rampasına yerleştirip yakıt koyuncaya kadar soğuk iliklerine işledi. Goddard’ın ilk sıvı yakıtlı roketi bugün atış rampalarından fırlatılan gümüş kolanları pek andırmıyordu.Roketin alt yanında huni biçimi başlıklı iki depo vardı.Bu depolara sıvı oksijenle benzin konmuştu.İnce borular benzinle oksijeni roketin burnundaki küçük motora götürüyordu.Bu boruların bir görevi de roket parçalarını bir arada tutmaktı.Roket çirkin görünüşüne karşılık geçmişin barut roketlerinden ileriye doğru dev bir adım meydana getiriyordu. Roket, yüzyıllarca önce Wan Hoo’nun uçan makinesinin ateşlenmesi gibi uzun bir sırığın ucuna bağlanmış bir meşaleyle ateşlendi.Meşale roket motorundaki bir açıklığa tutuldu.Tutulur tutulmaz da korkunç bir gürültüyle roket havaya fırladı.Goddard ve arkadaşları canlarını kurtarmak için dört bir yana dağıldılar. Başlarını arkaya çevirdikleri zaman da roketin ateşten bir kuyruk salıvermiş olduğu halde yükseldiğini gördüler.Roket saman damının az yukarısına kadar yükseldi.Sonra yana döndü.Motor sustu.Roket düştü.Tüm uçuş iki bucuk saniye sürmüş ama bu süre içinde roket saatte ortalama 103 kilometrelik bir hız yapmıştı.Goddard daha büyük daha iyi sıvı yakıtlı bir motor yapmak üzere çalışmalara başladı. Robert Goddard sıvı yakıtlı roketinin önünde görülüyor. Tarih 16 Mart 1926. Üç yıl sonra 1929’da Auburn çiftliğinden başka bir roket yükseldi.Bu roket bir öncekinden yalnız daha büyük değil.Daha da gürültülüydü.Ateşlemenin yeni garip gürültüsü kilometrelerce ötelerde duyuldu.Auburn kasabasının itfaye müdürü gürültü yerine koştu yerde bir roket döküntüsüyle karşılaşınca bunların ormana düşüp çevreye ateşe verebileceğini de hesaba katan bir ileri görüşlülükle genç profesöre bundan sonraki deneyleri için başka bir yer bulmasını öğütledi. İtfaye müdürünün sert konuşması roketi başarılı bir uçuş yapmış olan Goddard bu deneyle roketlerin yukarı doğru bir yol izlemeleri için kontrol altında tutulmaları gerektiğini öğrendi. Kaynakça: Milliyet yayınları-Bilim Dünyası Ansiklopedisi-UZAY- The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL
  4. Uzay çalışmalarının öncülerinden olan Tsiolkovsky’nin (1857-1935) Kaluga’daki evi.Bugün müze olarak kullanılan bu ahşap ev, her gün yüzlerce turist tarafından gezilmektedir (üstte). <<Yepyeni düşüncelerle dolu bir insan, düşüncelerini gerçekleştirene kadar tuhaf bir insandır...>> Mark Twain Moskova’nın güney batısında yer alan küçük bir kent olan Kaluga’da, Konstantin Eduardovich Tsiolkovsky adlı bir öğretmenin heykeli, aradan hayli uzun zaman geçmesine rağmen bütün görkemiyle ayakta durmaktadır.Aynı öğretmenin bugün müze olarak kullanılan ahşap evi ise, kenti gezmeye gelen yüzlerce turist tarafından dolaşılmaktadır. Konstantin Eduardovich Tsiolkovsky (1857-1935) Uzay biliminin öncülerinden biri olan Tsiolkovsky, asıl geçim kaynağı ormancılık olan Kaluga’da dünyaya gelmişti.On yaşındayken kızıldan yatağa düştü.Hastalık onu sağır bıraktı.Bu yüzden de okulundaki öğretmeni izlemesi çok güçleşti.Dersleri ona evde annesi vermeye başladı. Küçük Tsiolkovsky, kendi yaşındaki çocuklarla çok az oynuyor, vaktinin çoğunu köydeki yaşlılardan edindiği kitapları okumakla geçiriyordu.Kendi kendine yaptığı bu çalışmalarla Tsiolkovsky iyi bir eğitim gördü.En sevdiği kitaplar, matematik, kimya ve fizikten söz eden yapıtlardı.On altı yaşına gelince, babası daha iyi bir eğitim yapabilmesi için, onun büyük bir kente gitmesi gerektiğine karar verdi.Hedef.Moskova’ydı... Genç Tsiolkovsky, büyük kentte bilimsel kitaplarla dolu kitaplıklar buldu.Üstelik, çevre üniversitelerinde sık sık matematik, fizik ve kimya konularında konferanslar da veriliyordu.Ama, yoksul bir aileden gelmesi, istediği gibi çalışmalar yapmasını engelliyordu.Nitekim, üç yıllık bir çalışma ve eğitimden sonra, bir deri bir kemik kaldı Tsiolkovsky.Babası, onun yaşamını hiçe sayarak çalıştığını görünce, oğlunu köye götürdü. Genç Tsiolkovsky ise köy okulundaki öğrencilere matematik dersi vererek babasına daha fazla yük olmamaya çalıştı.Bir fizikçi olarak ün kazanmak için de çalışıyordu bir yandan da... Tsiolkovsky gazlar konusunda yeni kuramları olduğuna inanıyor, tümboş vakitlerini gazlar üzerinde deneyler yapara geçiriyordu. Çalışmaları bitince notlarını ‘St.Petersburg Fizik ve Kimya Derneği’ ne yolladı.Genç bilim adamının notları derneğin yönetim kurulunu oluşturan ünlü bilim adamlarını şaşkına çevirdi.Tsiolkovsky’nin keşifleri doğruydu.Ama yalnız ortada bir sorun vardı: Bu isimsiz kasaba delikanlısının buluşları yıllar önce başka bilim adamları tarafından keşfedilmişti...Yönetim kurulu üyeleri ne yapacaklarını şaşırmışlardı.Acaba onlarla alay mı ediliyordu.Durum öyle gibiydi. Ama konu üzerine biraz kafa yorunca gerçeği anlamakta geçikmediler.Bilim çevreleirnden uzakta, tek başına çalışan Tsiolkovsky, yaptığı işin kendinden çok önce ele alındığını bilme olasılığından tümüyle yoksundu. Bu durum Tsiolkovsky’nin hızını kesmedi.Çalışmalarını sürdürdü.Kısa bir süre sonra derneğe başka notlar da yolladı ve üye seçildi.Sonunda bir bilim adamı olarak kabül edilmişti. Tsiolkovsky, bilim adamlarını ileride çözmek zorunda kalacakları sorunların bir bölümünü daha o zamandan görmüştü.Bu amaçla bir çok çalışma yapmıştıBu çalışmalardan biri roket motorunu, patlayıcı yakıttan çıkacak büyük ısıdan koruma sorunuydu.Tsiolkovsky, bu büyük ısıyı yine roketin içinde bulunan soğuk oksijenle gidermeyi planlıyordu. 1895 yılında da bu kuramlarını içeren ‘Dünyayı ve Gökyüzünü Düşlerken’ adlı yapıtını yayımladı.Kitabında insan yapısı bir araçla uzaya yönelebilmeyi planlamıştı Tsiolkovsky. Dünya adlı bu görkemli gezegenden uzaklaşıp, atmosfer dışına yaklaşık 300 versi kadar çıkınca, onun da ‘Ay’a benzer bir şey olduğunu görebiliriz. (Verst: Rus uzaklık ölçüsü birimi.1 verst: 1.967 metre) Tsiolkovsky ‘nin hazırladığı uzay gemisi, elips biçimindeki eski bir gözyaşı şişesini andırıyordu.Geminin bir bölümü yakıt deposu, bir bölümü de yolcu kabini olarak düşünülmüştü.Depodaki sıvı oksijen ve hidrojen karışımı yakıt ateşlendikten sonra çeşitli borulardan geçiyor, böylece rokete ateşleme gücü sağlanıyordu. Bilim adamının düşünceleri gerçeğe o kadar yakındı ki, yıllar sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin uzaya insan taşıdığı dev Satürn V roketlerinde de buna benzer bir ateşleme sistemi kullanılacaktı. Tsiolkovsky, roketin atmosfer dışındaki hareketlerini eksoz gazıyla sağlamayı planlıyordu.Onun uzay gemisi kabini ile ilgili yaptığı planlarında kabinin yaşam kurtarıcı bazı bölümlere de sahip olduğu görülür.Bunların en başında, karbondioksit ve kokuların emilmesine yarayan bir sistem geliştirdi.Ayrıca gemi personelinin havalanma sırasında sırtları roket makinesine dayanmış olarak, sırt üstü yatmaları gereğinin önemininde farkına varmıştır. Bu konuda önerdiği ilginç görüşlerden biri de, aşırı sıcaklığa ya da soğuğa karşı uzay gemilerinin çift duvarlı yapılmasıydı.Bugün uzay çalışmalarıyla gerçekleştirilmiş olanuzayda yürüme hareketinin düşünce olarak önerilmesi de onun tarafından olmuştur.Ama onun bu konuda yanıldığı tek nokta, bu işin yaklaşık yüzyıl sonra gerçekleşeceğini söylemesiydi. Uzay çalışmaları içinde öncülerden olan Tsiolkovsky, ayrıca uçuşun çeşitli evrelerinde roketin parçalarının ayrılması ve uçuşun ancak bu şekilde gerçekleşebileceği düşüncesini de ortaya atmıştır.Çalışmalarını daha da ilerletmiş, uzay istasyonlarını planlamış, parçaların nasıl tek tek katlanmış olarak uzaya götürülebileceğini ve orada açılarak monte edilebileceğini anlatmıştır. Kaynakça: Milliyet yayınları-Bilim Dünyası Ansiklopedisi-UZAY- The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL
  5. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Uzay Teknolojisi
    Quantum Potansiyeli özümüzün bizi şartlandırması dolayısıyla evrenin dolu ve ona göre de boş olduğunu algılar, bunun dışında potansiyel olarak farklı boyutlarında neler olduğunu değerlendiremeyiz. Halbuki, maddenin derinliğine indiğimizde sırasıyla maddesel, moleküler, atomik, parçacıklar ve nihayetinde kuvvet alanlarının bulunduğu boyuta ulaşmış oluruz. Evrenimizin boş olarak algıladığımız kısımlarında bu kuvvet alanları bulunur. Bunlar sırasıyla güçlü, zayıf nükleer, elektromagnetik ve gravitasyonel kuvvet alanlarıdır. İlk ikisi atomaltı boyutlarda geçerli iken elektromagnetik kuvvet hem mikroskobik hem de makroskobik uzayda geçerlidir. Gravitasyonel kuvvet ise tüm evrende hüküm sürer. Fakat quantum düzeyindeki birtakım gözlemler daha derin boyutta yeni bir alanın mevcudiyetini zorunlu kılmaktadır. Radyoaktif bir maddenin kütlesinde yarılanma süresi ya da maddenin radyasyonunun yarısını yaymasının alacağı zamanın bu kütledeki atomların sayısıyla belirlenmesi (çünkü kütle azalırsa yarılanma süresi etkilenmektedir), çift yarıklı deneyde 100 farazi parçacığın aralıktan teker teker geçmelerine izin verildiğinde parçacıkların % 10 unun A bölgesine çarpmasından sonra, yarıktan geçen öteki parçacıkların sanki ihtimaller hesabını biliyormuşçasına bölgeden kaçmaları, bir elektronun plazma içinde bütünün bilgisine sahip olarak hareket etmesi gibi nedenler bu görüşü doğrulamaktadır. Bu da bize quantum altı düzeyde ayrı ayrı parçacıkların bağlantılı olduğunun işaretlerini vermektedir . "O halde bağlantının yapısı nasıldır?" Neils Bhor, atom altı parçacıklar gözlemlenmedikleri zaman var olmuyorlarsa, bağımsız nesneler olarak düşünülemeyeceğini ve bölünmez sistemin parçaları olması gerektiğini, başka türlü düşünmenin anlamsız olduğunu belirterek bu soruyu yanıtladı. Jhon Wheeler de astrofizikte kurt deliği olarak bilinen iki uzay zaman noktasını bir üst boyutta bağlayan Eınsteın-Rosen köprülerini kuantum düzeyine monte ederek Kuantum Köpüğü kavramıyla açıklamaya çalışmıştır.(Yani uzay-zamandaki bütün noktalar birbirleriyle çaprazlama bir biçimde Kuantum köpüğündeki kabarcıklar vasıtasıyla bağlantılıdır.) Her ne kadar Bhor un ve Wheeler in görüşleri doğru olsa da, David Bhom, quantum altı düzeydeki karşılıklı bağlantıların yapısını en iyi ve her şeyi kapsayacak biçimde açıklayarak buna Quantum Potansiyel Alanı adını verdi . Bu alanın özellikleri, sistemi alışılmışın dışında açıklayarak hayret verici sonuçlara götürmektedir. Bunlar , Bütünsellik ve Mekânsızlık özellikleridir. (Zaman, mekân ile mevcuttur .Mekânsızlığın bulunduğu bir yerde zaman da yoktur. Böylece, bu özellikle tanımlanan şeyin yok olduğu sonucuna gidilir .Yok olan bir şeyin de bütünselliğinden bahsedilemeyeceğinden, bir şeyin aynı anda hem mekânsızlık hem de bütünsellik özelliğine sahip olması anlamsızdır.Dolayısıyla bu, bir nesnenin varlığı onun aynı zamanda yokluğudur anlamına gelir. Yani var olan şeyin varlığı hükmidir,bir kabulden ibarettir. Başka bir deyişle her şey quantum potansiyelinde yok olarak mevcuttur.) Bunu şöyle açıklayabiliriz,algıladığımız evrende tüm nesnelerin belirgin bir yeri olmasına karşın QPA ( Kuantum Potansiyel Alanı ) düzeyinde yer kaplama özelliği yoktur, bununla birlikte uzaydaki herhangi bir nokta diğer noktaların tümüyle eşitlenmekte, böylece bir şeyin diğer şeyden ayrılığı da ortadan kalkmaktadır. Başka bir özelliği de bu alanın tıpkı yerçekimi gibi uzayın tümüne egemen olmasıdır. Ancak yerçekimli, manyetik ve diğerler alanların tersine bu alanın etkisi, aralarındaki uzaklıktan ötürü azalmıyor, karmaşık bir biçimde hemen hemen fark edilmez düzeyde, uzayın her yerinde aynı güce sahip oluyor. Tüm bu özelliklerden çıkan sonuç ise ; parça adı altında bütünün kendisi olduğudur. Bir anlamda parçacıklar şeklinde nitelendirilen, aslında tek bir parçacığın çoğul görüntüsüdür .Yani tüm parçacıklar kendi boyutlarında Tek ve aynı parçacığın kendisidir. Örnek verirsek; sonsuz foton denizindeki fotonlar, aslında tek bir fotonun kendisidir, aynı şekilde elektron, proton .vb) ve Rölativite teoremi uyarınca da tüm evreni boyutlarıyla içinde barındıran bir foton, aynı zamanda o evreni oluşturandır. Böylece, tüm parçacıkların birbirleriyle QP de karşılıklı olarak uzay-zaman içindeki her noktanın diğer noktalarla ne şekilde bağlantılı olduğunu açıklamaktadır .Bu da QP de var kabul edilen evrenimizi uçsuz bucaksız bir hayal uzayı kılar .Yani bir hayaldeki uzay-zaman algılamalarımız, biz onları tasavvur ettiğimiz derecede mevcut olup bir hacme vb e sahip değillerdir. Başka bir deyişle, her şey bu QP nin çalkantılı denizinden düzenlenerek dalgalanmanın birbirlerine göre bakış açısından bize göre yoğunlaşma şeklinde algılanıp madde olarak açığa çıkmasından ibarettir. Enerji titreşimlerinin yoğunlaştığında aldığı isim de diyebiliriz. Dolayısıyla madde kabulüne dayanan evren anlayışından yola çıkarak gelinen ilk nokta olan Big-Bang görüşü,QP düzeyinden bakış açısına göre anlamsızlaşmaktadır. Çünkü Big-Bang patlaması ve sonraki süreçler de aynı şekilde düzenlenmektedir. David Bhom buna Her şeyin altında yatan bir düzenin ikinci kademede ortaya çıkış görüntüsünden başka bir şey değildir. Bu düzeni kuran, düzenin aynı zamanda kendisi. Bir ve Tek... Bu da algıladığımız evrendeki tüm oluşumların ötede dıştan biri tarafından oluşturulmayıp, kendiliğinden meydana geldiğini de açıklamaktadır. Kenan Keskin Kaynakça: AHMED FEVZİ YÜKSEL; Dün / Bugün
  6. Balık Burcu Buram buram aşk kokan bir gün sizi bekliyor. Bu sıralarda ikili ilişkilerdeki başarı şansınız çok yüksek. Arkadaşlarınız aracılığıyla tanıyacağınız bir insandan beklemediğiniz kadar etkilenebilirsiniz. İş hayatınızda değişik açılımlar, değişik düşünceler söz konusu olabilir. Gelişmeleri sizden yana çevirmeniz gerekiyor. Sonuçsuz kalacak ve size zaman kaybettirecek tartışmalardan kaçınmalısınız. Para darlığınızı, masrafları kısarak ve küçük ilave işler yaparak en aza indirmeye çalışın.
  7. Kova Burcu Duygusal ilişkilerinizde gergin ortamlar oluşabilir. Karşınızdaki insanı yanıltmadan samimi olarak dinlemeniz ve cevap vermeniz, ilişkiniz açısından önemli olacak. Bu süre içinde özellikle aşk konusunda hiçbir yenilik yapmamanız iyi olur. Mesleğinizle ilgili aldığınız kararlara harfiyen uyduğunuz için başarı grafiğiniz oldukça yüksek. Bunu kendini beğenmişlik sınırlarına da taşımıyorsunuz. Para durumunuzdaki düzelmeler bugünlerde iyice belirginleşecek.
  8. Sevgili birce sen iste yeter ki ;aşağıdan başlarım Sizin emeğinizin yanında yaptıklarımın lafı dahi olmaz Sevgiler
  9. Oğlak Burcu Ay'ın olumlu etkisini fiziksel anlamda hissediyorsunuz. Bugün, ikili ilişkilerinizde duygusal davranmaktan kaçınmalısınız. Yaşamınızı renklendirmek adına yapacağınız çalışmalar ön plana çıkıyor. Başarılı sonuçlar alacaksınız.
  10. Yay Burcu Özel hayatınızda geçmişe yönelik bazı konular yeniden gündeme gelmeye başladı. Bu durum sevgilinizle aranızda bazı sorunlar yaşamanıza neden olsa da, bunu fazla dert etmeyin. Çünkü ikna edici konuşmalarınızla partnerinizi etkileyecek ve sorunların üstesinden geleceksiniz. İş yerindeki sıkıntılar sürecek, ancak bir yandan da ferahlayacaksınız. Size önem veren kimselerle yoğun iletişiminiz olabilir. Bu insanların nabzına göre şerbet vermeli ve onların anladığı dilden konuşmalısınız.
  11. Akrep Burcu Özel hayatınızı ilgilendiren ve sizi huzursuz edecek bazı haberler nedeniyle ilişkinizde gerilimli anlar yaşayabilirsiniz. Şartları fazla zorlamayın ve huzurunuzu bozacak kimselerden uzak durun. İş yerinde rakip olduğunuz birine karşı dikkatli olmanız gerekiyor. İş aktiviteniz söz konusu kişinin hesaplarına uymadığı için size karşı bazı uygulamalara girebilir. İşinizle ilgili haberlere tam olarak doğrulanana kadar inanmayın. Finans durumunuz iç açıcı değil, yeni bir bütçe yapmanızda fayda var.
  12. Terazi Burcu Sevdiğinizle ilişkinizde de sizi rahatsız eden durumlarda ‘hayır’ demeyi öğrenmeye ihtiyacınız var. Bu sizi gerilimden kurtaracak mutlu olmanıza yardım edecek. Mesleki anlamda kendinizi garanti altında almak, güvende ve sağlamda hissetmek istiyorsunuz. Bugün iş yerinizde sizin sorumluluğunuzda olmayan işlere de koşarak amirlerinizin gözüne girmeye çalışacaksınız. Giderlerinizde artış olabilir. Beklenmedik gelişmeler için harcamalarınıza dikkat edin.
  13. Başak Burcu Beraber olduğunuz kişiye olan duygularınız derinleşiyor. Ama duygularınızı sevdiğinize açıkça ifade edemiyor olmanız, kendinizi baskı altında hissetmenize neden oluyor. Bu durumun yarattığı baskıdan kurtulmak için yaratıcılığınızı harekete geçirin. Bir projeniz için kaynak arayışınızda bu kadar umutsuzluğa düşmeyin. Birkaç güne kalmadan sevineceğiniz haberleriniz olabilir. Zor günler geride kalıyor. Bugünlerde bir satın alma işiniz var, iyi masraf yapacaksınız
  14. Aslan Burcu Özel hayatınızda sorun haline geleceğine ihtimal vermediğiniz basit görünen küçük bir problem, büyüme belirtileri gösteriyor, önleminizi almalısınız. Bu kadar stres yapmaya değmez. İyi niyetli biri olmanıza karşılık, iş çevrenizde huzursuz edici olaylar ve yıpratıcı dedikodularla karşılaşabilirsiniz. Bazı kimselerin, özel hayatınızı araştırmaları ve bununla ilgili kulisler yaparak sizi yıpratmaya çalışmaları mümkün olabilir. Çözümsüz para tartışmalarından uzak kalmalısınız.
  15. Yengeç Burcu Bugün partneriniz tarafından ciddi şekilde kırılabilirsiniz. Bu insan kırıcı sözler sarf edebilir. Kalbiniz boşsa karşı cinsten, size oldukça parlak görünen birisiyle tanışmanız ve ümit verici ilişkiler içine girmeniz, olasıdır. Aynı konu üzerinde çalıştığınız ve rekabet halinde olduğunuz kişi, farklı birtakım baskılar deneyebilir. Soğukkanlılığınızı bozmayın. Maddi anlamda bazı ilerlemeler kaydedecek, bir süre önce oluşan kayıplarınızı telafi edebileceksiniz. İhmal ettiğiniz doktor ziyaretini daha fazla ertelemeyin.
  16. İkizler Burcu İlişkiniz üzerinde biraz düşünmeli ve yanlışlardan ders almalısınız. Aşkınızla ilgili ciddi kararlar vermek için olumlu bir dönem. Yaptığınız işler beğeniliyor ve işlerinizi faydalı noktalar koyarak bitiriyorsunuz, içine çekildiğiniz kabuktan başınızı çıkartırsanız işinizde mükemmel başarılar sizi bekliyor. Bugünden bazı borçları nasıl kapatacağınızı düşünmeniz, bazı gerginlikler yaratabilir. Önünüzde kara, kara düşünerek geçireceğiniz günler var, ama arkası aydınlık.
  17. KUAZARLAR Konumları çok iyi bilinen bazı radyo kaynaklarının gözlendikleri yerlerde optik galaksi bulunamamıştır. Bununla beraber, bazı hâllerde radyo kaynağı ile aynı konumda olan sönük, yıldızımsı nesnelerin fotoğrafı çekilmiştir. Böyle bir nesne ilk kez 1960 yılında 3C48 numaralı radyo kaynağının bulunduğu yerde keşfedilmiştir. Bu keşfi T. Matthevvs ve A.Sandage Amerikan Astronomi Derneği'nin 107 nci toplantısında aynı yıl açıklamışlardır Cambridge kataloguna göre 3C48 olarak bilinen bu ilk nesneden sonra, 1963 te 3C273 ve 1967 ye gelindiğinde 150'nin üzerinde benzer nesne gözlenmiştir. Bir yıldız gibi küçük göründüğünden bunlara "yıldızımsı nesne" (quasi- stellar object=quasar) adı verilmiştir. Kuazarlar şimdiye kadar gözlenebilen en uzak cisimlerdir. Evrenin gözlenebilir en uç sınırlarmdadırlar. Hem optik hem de radyo bandında müthiş enerji yayarlar. Tipik bir kuazarın yaydığı enerji, Güneş'in enerjisinden 10 trilyon kez daha fazladır. Bu enerji patlama şeklinde yayılmaktadır. Böyle bir enerjiyi tek başına uzaya yayabilen bir cismin kütlesinin çok büyük olması gerekir ki bunun da Güneş'in bir milyar katı civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu nedenle kuazarların galaksi çekirdekleri olabileceği düşünülmektedir. 3C273 isimli radyo kaynağı araştırıldığında, kuazarın tayfı alınabilecek kadar parlak olduğu belirlenmiştir. Bu belirlemeden sonra kuazarların yüksek kırmızıya kayma gösterdikleri keşfi yapılmıştır. (Kırmızıya kayma, ışık yayan kaynağın gözlemciden göreceli olarak uzaklaşması sonucu söz konusu kaynaktan gelen fotonlarm daha düşük enerjilere veya daha düşük frekanslara olan kaymasıdır.) Eğer bu Ooppler kaymasından kaynaklanıyor ise 3C273 bizden ışık hızının % 16 sı bir hızla uzaklaşmaktadır. Benzer şekilde 3C48 kuazarının da bizden, ışık hızının %37 si kadar bir hızla uzaklaştığı bulunmuştur. Galaksilerde bu kadar yüksek uzaklaşma hızı gözlenmemektedir. Uzaklaşma hızlarından, bize olan uzaklıkları Hubble yasası yolu ile tayin edilebilmektedir. 1965 yılında yapılan radyo gözlemler. 3C273'ün radyo ışınımı akı yoğunluğunu, 3 yılda % 40 artırdığını göstermiştir. Bu gözlemler kuazarlarda zaman zaman radyo patlamaları olduğuna işarettir. 3C273, radyo yayını şiddetinde değişkenlik gösteren en aktif kuazarlar arasındadır. Bu tür değişken kuazarlar, optik bandta da değişkem. göstermektedir. Radyo frekanslarındaki müthiş aktivite kuazarların çekirdeğinden periyodik olarak yüksek enerjili elektron bulutlarının atılması ile açıklanabilir. Bununla beraber elektron bulutlarının çekirdekten dışarıya atılmasını sağlayan mekanizmayı besleyen enerji kaynağının ne olduğu tam olarak bilinmemektedir. Kuazarlardaki bu büyük enerji gereksinmesinin, merkezdeki büyük kütleli kara deliklerin çekimi sonucu merkeze düşen maddenin ortaya çıkardığı çekim enerjisi ite karşılandığı düşünülmektedir. Daha önce, 3C48 ve 3C273 ün yüksek kırmızıya kayma gösterdiklerinden söz edilmişti. Genel olarak kuazarlar, yüksek kırmızıya kayma göstermektedir. Birçok kuazarda kırmızıya kayma miktarının 2 ve daha yüksek olduğu bulundu. Burada kırmızıya kayma miktarı, ışık hızına yakın bir hızla hareket eden kaynaktan bize gelen ışığın dalga boyundaki farklılaşmanın, kaynaktan yayıldığı andaki dalga boyuna oranının ölçüsüdür. Bu da kuazarlarm bizden uzaklaşma hızlarının ışık hızının %80 yöresinde olduğunu gösterir. Yüksek kırmızıya kayma veya hızlarla ilgili başka açıklamalar önerilmiş ise de, kuazarlarm bizden uzaklaşma hızları tüm uzak galaksilerin uzaklaşmalarına neden olan evrenin genişlemesinden kaynaklandığı yaygın kabul görmüştür. Bu demektir ki kuazarlar çok uzakta, evrenin en uç noktalarında bulunmalıdırlar. Bize gelen ışık zaman içinde yol katettiğinden, uzağa bakmak, veya uzağı, görmek demek, geçmişe bakmak veya geçmişi görmek demektir. Bu nedenle kuazarlar evrenin çok erken dönemine ait bilgileri bize göndermektedir. Bununla beraber bu evreyi incelemek için henüz yeterli veriye sahip değiliz. Kaynakça:Hacettepe
  18. Boğa Burcu Sevgilinize gereken önemi göstermediğiniz ve zaman ayırmadığınız sürece kendinizi huzurlu hissetmeniz mümkün olmayacak. Dolayısıyla bugünü onunla geçirip, ihtiyaçlarıyla ilgilenmeli ve vicdanınızı da rahatlatmalısınız. Bugün katılacağınız bir toplantıda kendinizi çok huzursuz hissedebilirsiniz. Ancak bu deneyim uzun vadede oldukça verimli ve kazançlı sonuçların ortaya çıkmasına neden olacak. Size verilmesi gereken bir paranın gecikmesi söz konusu olabilir.
  19. Koç Burcu Tutarlı ve kendinizle barışıksınız. Ama bu, bir süredir yaşananlarda sorumluluğunuz olmadığı anlamına gelmiyor. Partnerinizi anlamaya çalışın; kendinizi de yeniden tanıyacaksınız. Son günlerdeki yoğunluk, bir nefes aldırma sürecine girebilir. İşinizle ilgili yeni bir sistem oluşturmaya, belli düzenler içinde çalışmaya ihtiyacınız var. Önümüzdeki günlerde ilginç öneriler, size bağlayıcı kararlar aldırabilir. Beklediğiniz bir paranın gecikmesi sinirlerinizi gerebilir. Rahatsızlığınız için hemen doktor ve ilaca sarılmayın.
  20. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Uzay Teknolojisi
    BAZI UZAY TERİMLERİ Bazı uzay terimlerinin anlamlarını vererek konuya girmek yararlı olacaktır. Uzay araçlarının fırlatmak için kullanılan roketlere fırlatma araçları denir. Bir roket geriye doğru püskürttüğü sıcak gaz kütlesinin itme kuvveti’ yle çalışır; itme kuvveti roketin ileri doğru yol almasının sağlar. Bazı fırlatma araçlarında bu itme kuvveti birkaç bin tona çıkabilir. Roket itmesi için kullanılan yakıt maddeleri ile bu yakıtı yakan oksijene iticiler denir. Yakıt, gazyağı gibi bir petrol türevi olabilir; oksijen ise genellikle sıvı haldedir. Fırlatma aracının ( yani roket aracının ) hızı, kademelendirme’yle artırılabilir; kademelendirme, üst üste oturtulmuş ve sırayla ateşlenen birkaç roketi bir arada kullanmak demektir. Her roket kademesindeki yanma sona erince, o kademe gruptan ayrılır ve yere düşer. Uzay araştırmaları bilimine astronotik denir. Uzay yolculuğuna katılanlara ise astronot olarak adlandırılır, ama Ruslar bunlara kozmonot derler. Fırlatma aracı ile uzaya taşınan yük ise uzay aracıdır. İçinde mürettebat bulunan araçlar insanlı uzay aracı olarak tanımlanır. İnsansız uzay araçları ise yalnızca aletler, radyo donanımları taşır. Mürettebat kabini kapsül ya da modül olarak adlandırılır. İki uzay aracının uzayda buluşup birbiriyle birleşmesine kenetlenme denir. Mekik, yeniden kullanılabilen insanlı uzay aracıdır. Uzay arcının Dünya çevresinde izlediği yol o aracın yörüngesidir. Dünya çevresinde belirli bir yörüngede dolanan insansız uzay araçları yapma uydu olarak tanımlanır. Ay’ a, Güneş’e, gezegenlere yada uzayın derinliklerine gönderilen insansız uzay araçlarına sonda denir. Dünya’nın çevresinde bir yörünge de dolanmakta olan ve zaman zaman astronotlarca ziyaret edilen uzay araçları uzay istasyonu olarak adlandırılır. Açık küme: Galaktik küme. Belli bir şekilleri olmayan ve gemelde galaktik düzlemde bulunan yıldız kümeleri. Akan yıldız: Yer’in atmosferine girince sürtünmeden dolayı ısınarak akkor haline gelen ve ardında bir ışık çizgisi bırakarak geçen meteor. Albedo ( Aklık, Aklık derecesi ): Bir cismin ışığı yansıtma gücü; cismin yansıttığı ışınımın, aldığı ışınıma oranı. Almanak ( Gök Günlüğü ) : Önemli gök cisimlerinin yer, uzaklık, parlaklık vb. değerlerini, her yıl, bir yıl boyunca her gün için veren kaynak kitap. Alt kavuşum: İç gezegenlerin ve Ay’ın Güneş – Gezegen – Yer olmak üzere aynı doğru üzerinde bulunma durumu. Asteroit Kuşağı : Astereoitlerin çoğunun bulunduğu Mars ile Jüpiter yörüngeleri arasındaki kuşak. Asteroit : Küçük gezegen. Atmosfer : Bir gezegeni saran gaz katmanı veya bir yıldızın görünen üst katmanları. Atmosferik Kızarma : Atmosferden geçen bir gök cismine ait ışığın mavi dalga boylarının daha fazla saçılması sonucu kalan kırmızı dalga boylu ışınım nedeniyle gök cisminin daha kırmızı görünmesi. Atmosferik Soğurma : Atmosferden geçen ışığın maddeyle etkileşmesi sonucu zayıflaması. Aynalı Teleskop : Yansıtmalı teleskop; objektifi ayna olan teleskop. Batmayan yıldız : Günlük hareketinde ufkun altına inmeyen yıldız. Doğmayan Yıldız : Günlük hareketinde ufkun üstüne çıkmayan yıldız. Dolunay : Uzanım açısının 1800 olduğu Ay evresi. Görünen Ay yüzeyinin Güneş ışığı ile tamamen aydınlandığı evre. Galaksi : Milyonlarca yıldızdan oluşmuş yıldız kümelerinden, bulutsu ve gaz bulutlarından oluşmuş Samanyolu gibi bağımsız uzay adası. Galileo Uyduları : Jüpiter gezegeninin en parlak ve en büyük dört uydusu: lo, Euroupa, Ganymeda, Callisto’dur. Gel - Git Olayı : Büyük denizlerde suların yükselmesi ve altı saat sonra normal düzeyin altına inmesi olayı. ( Bu olay Ay’ın yeryüzündeki çekim etkisinden doğar. ) Gezegen : Güneş çevresinde dolanan ondan aldığı ışığı yansıtan gökcisimlerinin ortak adı. Gökyüzünde yıldızlara göre sürekli yer değiştirirler. Dokuz büyük gezegen: Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn. Uranus, Neptün ve Pluton’dur. Gökbirimi : (GB) Yer- Güneş merkezleri arasındaki ortalama uzaklık. 1 GB = 149.6 * 106 km Gök cismi: Uzaydaki cisimlerden her biri; Güneş, Ay, Yer, Yıldızlar vb. Gök Taşı : Gökyüzünden Yer’e düşen her çeşit taş. Güneş Takvimi: Güneş’in görünürdeki günlük ve yıllık hareketine göre düzenlenen takvim. Hilal: Yarıdan azı görünen Ay veya gezegenin evresi. Uzanım açısının 900 den küçük olması halinde oluşur. Işık yılı: Işığın bir yılda aldığı yol. IY = 3* 10 8 * 365* 24*60*60 m = 9.47* 10 15 m Jülien Takvimi: Julius Cesar’ın düzenlettiği takvim. Bu takvimde dörde bölünebilen yıllar 366 gün, bölünemeyenler ve 400’ e bölünebilenler 365 gün alır. Bugün kullandığımız takvim bu takvimdir. M.Ö. 46 yılında başlatılmıştır. Karacisim: üzerine düşen bütün dalga boylarındaki ışığı hiç yansıtmadan olduğu gibi soğuran ve sonra tekrar yayan sanal cisim. Yaydığı ışınım sadece sıcaklığa bağlıdır. Karadelik: Evren de bulunduğu sanılan en yoğun madde. Karadelikten kaçma hızı ışık hızından daha büyük olduğu için oradan ışık bile kurtulamaz. Kozmoz: Evren. Kutup Yıldızı ( Demir Kazık ) : Küçük Ayı’nın en parlak yıldızı. Kuyruklu Yıldız: Zaman zaman çok kısa bir süre gökyüzünde görülen, parlakça, bulutumsu yapıda, bir başı, bir ya da birkaç kuyruğu olan gök cismi. Küçük gezegen: Asteroit. Meteor: Gezegenler arasında dolaşan taş parçacıklarından her biri. ( yere düşenlere göktaşı denir.) Nova: Parlaklığı birden bire artan (10-13 kadir) ve maksimuma ulaştıktan sonra parlaklığı yavaş yavaş azalan değişen yıldız. Radyo Teleskop: Gök cisimlerinin yaydığı radyo ışınımını gözlemek amacıyla geliştirilen teleskop. Renk artığı:Yıldızın görünür rengi ile gerçek rengi arasındaki fark. Yıldızın mavi ışığı yıldızlar arası madde tarafından daha çok soğrulduğu için daha soğuk ve daha kırmızımsı görünür. Samanyolu: Gök küreyi bir büyük daire boyunca saran milyarlarca yıldız ve gaz bulutundan oluşmuş donuk ışıklı kuşak. Güneş sisteminin de içinde bulunduğu galaksi. Süpernova: Üst nova. Parlaklığı birdenbire 19 kadir yöresinde değişerek parlayan değişen yıldız türü. Takım Yıldız: Gökyüzünde rasgele serpilmiş yıldızların oluşturduğu yapay bölgeler. Eskiden gökyüzünün değişik bölgeleri hayvanlara ve eşyalara benzetilmiş, böylece gökyüzü 88 takım yıldızına ayrılmıştır. Büyük Ayı, Küçük Ayı, Akrep, Herkül, Çoban gibi. Ufuk: Çevren. Üst geçiş: Yıldızların meridyenden en büyük yükseklikteki geçişi. Yansıtmalı Teleskop: Aynalı teleskop. Yeni Ay: Hilal. Yıldız Kümesi: Uzayda bir araya gelmiş yıldız topluluğu Kaynakça: Hacettepe.öğrenci
  21. Güneş sistemini oluşturan parçalardan biri olan kuyruklu yıldızlar gaz ve toz bulutlarından oluşmuşlardır. Çekirdek, saç ya da bürücük ve kuyruk olmak üzere üç kısımdan meydana gelmişlerdir. Kendiliğinden ısı ve ışık saçmazlar. Güneşten aldıkları ışığı yansıtırlar. Kuyruk kısmı güneşe yaklaştıkça oluşmaya başlar ve güneşin karşı yönüne doğru uzar. Gök yüzünün en görkemli küçük cisimleri kuyruklu yıldızlardır. Yörüngelerinde hareket ederken güneş sisteminin iç bölgelerine ve özellikle Yer'e yaklaştıklarında uzun kuyrukları, gök yüzünün büyük bir bölümünü kapsar. Dikkatli incelendiğinde, arka plândaki yıldızlara göre hareketli olduğu hemen anlaşılır. Ne yazık ki böyle görkemli görünen kuyruklu yıldızların sayısı çok çok azdır. Sönük olanların sayısı ise fazladır ve sadece teleskoplarla gözlenebilir. Kuyruklu yıldızlar, güneş sisteminin dışından bir hiperbolik yani açık bir yörünge izleyerek Güneş'e çok değişik yönlerden yaklaşırlar, yani yörüngelerinin ekliptik düzleminde olma koşulu yoktur. Bunlara aniden görünen cisimler denilir, ne zaman ortaya çıkacakları bilinmez. Bir bölümü de güneş sistemine bu şekilde girdikten sonra büyük gezegenlerin çekim etkisi ile yörüngelerini değiştirerek kapalı elips yörüngelerde dolaşmaya başlarlar ve güneş sisteminin içinde kalırlar. Bunlara da dönemsel kuyruklu yıldızlar denir ve bir daha ne zaman görünecekleri kesin olarak bilinir. Dönemsel kuyruklu yıldızların en güzel örneği Halley'dir. Kayıtlı ilk gözlemi i.ö. 467 yılında yapılan Halley, son kez 1986 yılında gözlendi, ingiliz gök bilimci Edmund Halley onun 1682 yılında yapılan gözlemlerini inceledi ve yaklaşık her 76 yılda bir gözüken bu görkemli cismin aynı kuyruklu yıldız olduğunu kanıtladı. Bu nedenle ona Halley kuyruklu yıldızı adı verildi. Bugün kuyruklu yıldızlara, onu keşfedenin (Enke ky.) veya keşfedenlerin (ikeya-Seki ky.) adları verilmektedir. Amatör gök bilimcilerin en çok uğraş verdiği bir araştırma alanıdır. Yılda yaklaşık 20-30 ky. keşfedilmektedir. Bu keşiflerde amatör gök bilimcilerin katkısı oldukça fazladır. Aşağıda açıklandığı gibi bu tür cisimler Güneş'e yaklaştıkça parlaklıkları arttığından, amatör gök bilimciler bir kuyruklu yıldız keşfedebilmek için, sabahleyin Güneş doğmadan önce doğu, akşam vakti Güneş battıktan sonra ise batı ufkunu uzun süre dürbünle tararlar. Bu zor gözlem tekniğinin yanında ayrıca bilgiye de gereksinim vardır. Taradıkları bölgelerdeki bulutsuları (yıldızlararası bulutlar) ezbere bilmeleri gerekir, çünkü bunların görünüşü kuyruklu yıldızların görünüşü ile hemen hemen aynıdır. Bir kuyruklu yıldızın fotoğrafı çekildiğinde onun parlak bir baş bölgesi ve bu bölgenin içinde bir çekirdeği olduğu ve son olarak da sönük bir kuyruğu olduğu görülür. Kuyruk her zaman Güneş'in aksi yönünde uzanır. Örneğin, Güneş battıktan sonra batı ufkunda bir kuyruklu yıldız görürseniz onun kuyruğu gök yüzüne doğrudur. Çıplak gözle kuyruk kısa gözükmesine karşın teleskopla bakıldığında veya fotoğrafı çekildiğinde onun çıplak gözle görülenden daha uzun olduğu anlaşılır. Çekirdek, bu cismin tek katı olan bölgesidir ve boyutu 1-20 km arasındadır. Yapılan ayrıntılı araştırmalardan, çekirdeğin kirli buzdan, yani toz ve buz karışımından oluştuğu bulunmuştur. Baş ve kuyruk bölgesi ise gaz ve tozdan oluşmuştur. Kuyruklu yıldız Güneş'e yaklaştıkça Güneş ışınları çekirdeği ısıtır ve buz buharlaşmaya başlar ve buharlaşan gazlar serbest kalan tozlarla birlikte çekirdeği sarar. Güneş ışınlarının ışınım basıncı ile bu gaz ve tozlar, doğal olarak Güneş'in aksi yönünde sürüklenmeye başlar ve kuyruğu oluşturur. Bu nedenle kuyruklu yıldız Güneş'e yaklaştıkça kuyruğu büyür, uzaklaştıkça kuyruk yavaş yavaş küçülür. Kuyruklu yıldızların güneş sistemi düzlemine çok değişik açılarda geldiği daha önce belirtilmişti. Yörüngelerinin bu özelliğinden, onların Güneş sistemini saran uzayda disk benzeri değil de küresel bir hacimden geldiklerini söyleyebiliriz. 1950 yılında Hollandalı bilim adamı Jan Oort, o zamana kadar gözlenen kuyruklu yıldız yörüngelerini inceleyerek bu küresel kuşağın Güneş'ten 50000 GB uzaklıkta yer aldığını ileri sürdü. Milyonlarca kuyruklu yıldızın bulunduğu bu kuşağa Oort bulutu adı verildi. Güneş sisteminden çok uzakta olan bu bölgede yer alan kuyruklu yıldızlara, Güneş'in uyguladığı çekim kuvveti kadar diğer yakın yıldızların uyguladığı çekim kuvveti de önem kazanır. Bulutta meydana gelen tedirginlikler sonucu kuşaktan ayrılan kuyruklu yıldızın güneş sistemine gelerek geri kuşağa dönmesi yaklaşık 30 milyon yıl alır. Bunlara uzun dönemli kuyruklu yıldızlar diyoruz. Uzun dönemliler eğer yörüngelerinde hareket ederken Jüpiter'in yeteri kadar yakınından geçerlerse onun çekim etkisiyle yörüngeleri değişir ve artık güneş sistemi içinde dolanmaya başlarlar. Bunlara da kısa dönemli kuyruklu yıldızlar denir. Bunların içinde en kısa döneme sahip olan Encke (3.3 yıl), bilinen en uzun döneme sahip olan Rigollet (151 yıl) ve en meşhur olanı ise Halley (76 yıl) kuyruklu yıldızıdır. Halley'in 1986 ziyareti sırasında Giotto uzay aracı, ilk kez bir kuyruklu yıldızın çekirdeğinin ayrıntılı fotoğraflarını çekmeyi başardı. Kısa dönemli kuyruklu yıldızlar Güneş'e her yaklaştıklarında buharlaşma süreci ile önemli ölçüde kütle kaybederler. Bu nedenle dönemli bir kuyruklu yıldız bir gün ölebilir. Halley'in son gelişi çok sönük oldu ve Güneş'ten uzaklaşırken iyice parçalandığı dolayısıyla bir daha yani 2062 yılı ziyaretini yapamayacağı ileri sürülmektedir. Kaynakça: Öğrenci Hacettepe The Time Machine Project © 2005 Cetin BAL
  22. Bir süpernova patlaması ilk önce nasa'nın resmi sitesinde Hubble adlı teleskopla görüntülendi. Süpernova patlamasını gerçeğe en yakın animasyonlarla burada ve burada göstermişler. Bir yıldızın sonu, Muazzam bir patlama ile sona eriyor. Bizim güneşimizin de sonu böyle olacak. Bir nebula bulutu olmak... Kaynakça:Bildirgeç
  23. Süpernova, enerjisi biten Büyük Yıldızların şiddetle patlaması durumuna verilen addır. Bir süpernovanın parlaklığı Güneş'in parlaklığının yüz milyon katına varabilir. Başlangıçta yapısı, iyonize madde olan plazma şeklindeki bir süpernovanın parlaklığını yitirmesi haftalar ya da aylar sürebilir. Bu süre zarfında yaydığı enerji, güneşin 10 milyar yılda yayacağı enerjiden daha fazladır. Bu patlamalar, maddenin evrende bir noktadan başka noktalara taşınması işine yarar. Patlama sonucunda dağılan yıldız artıklarının, evrenin başka köşelerinde birikerek yeniden yıldızlar ya da yıldız sistemleri oluşturduğu varsayılmaktadır. Bu varsayıma göre, Güneş, Güneş Sistemi içindeki gezegenler ve bu arada elbette bizim Dünyamız da, çok eski zamanlarda gerçekleşmiş bir süpernova patlamasının sonucunda ortaya çıkmıştır. 18 Eylül 2006 tarihinde R Quimby ve P. Mondol tarafından keşfedilen SN2006 gy isimli süpernovanın şimdiye kadar gözlemlenmiş en parlak süpernova olduğu açıklandı. SN2006 gy süpernovasının meydana geldiği galaksi NGC 1260, bize 238 milyon ışık yılı uzaklıkta. Yani süpernovadan gelen ışığın dünyamıza ulaşması 238 milyon yıl sürdü. Süpernova tarafından fırlatılan gaz kabuk yıldızlararası ortama ilerlerken, yeni meydana gelen ağır elementleri de yıldızlararası ortama katarak zenginleştirir; buna da süpernova kalıntısı denir. Tarihte, gözlenen süpernova patlaması ile birlikte, sadece yarım düzine süpernova kalıntısı eşleştirilmiştir. 1572'de Tycuho, 1604'de Kepler ve 1054 yılında Çinli astronomların gözlediği süpernovalar bunlara örnektir. Kepler Süpernovası Cygnus takımyıldızında bulunan, Dünyaya 2500 ışık yılı uzaklıktaki ve Cygnus Düğümü olarak bilinen bir süpernova kalıntısına ait süpernova yaklaşık 15 000 yıl önce patlamıştır. Bugün bile devam edegelen patlamadan kalan şok dalgaları çevresindeki yıldızlararası ortamı hala itmektedir ve içindeki gazı ısıtıp X ışını yaymaya devam etmektedir. 1054'teki bir süpernova patlamasının artıklarından oluşan Yengeç Bulutsusu 1054 yılında Çin ve Japon kayıtlarına alınan Yengeç Bulutsusu (Crab Nebula) bir süpernova neticesi oluşmuş olup, bize uzaklığının 7000 ışık yılı olmasına rağmen haftalarca Venüs'ten daha parlak görünmüş ve yaklaşık iki yıl boyunca da gözle rahat görünen parlaklığa sahip olmuştur. Bugün bile bulutsu saatte 4 milyon km hızla genişlemekte olup gama ışınlarından X ışınlarına, UV, optik, infared ve radyo dalgalarına kadar bütün dalgaboylarında ışınım yayınlamaktadır. Kaynakça:Vikipedi
  24. Balık Burcu Bugün çevrenizdeki kimselerle aranızda bazı fikir ayrılıkları yaşayabilir hatta büyük bir tartışmaya girebilirsiniz. Konuşmalarınızda özellikle alaycı tavırlara girmemeye çalışmalısınız. Bu sıralar, büyüklerinizin ya da dostlarınızın akıllıca tavsiyelere kulak vermeniz gereken dönemdir. Aşk hayatınız karışık ve heyecanlı. Bu konuda dik kafalılık etmeye eğilimlisiniz.
  25. Kova Burcu Bugün alınganlığınız üzerinizde ve düşüncesiz sözler sarf etmeye eğilimlisiniz. Size yöneltilen her eleştiriyi yıkıcı olarak algılamayın. Ayrıca sakar ve kazalara açık durumdasınız. Bazı konularda anlama zorluğu da çekmeniz olasıdır. Bunlara dikkat ederseniz günü az hasarla atlatabilirsiniz. Bugün duygusal ilişkilerinizde de çok dikkatli davranmalısınız.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.