Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

rina's Blog

  • başlık
    90
  • yorum
    249
  • görüntü
    77.293

AŞK ÜZERİNE NUTUK.........


rina

691 görüntü

:wub: Kalem erbabı için aşk üzerine yazı yazmak cüret ister. “Taş” dediğimizde elle tutulan, gözle görülen bir maddeden bahsetmiş oluruz. Varlık alemindeki bir objeyi tanımlamak kolay, ancak aşk gibi tecrübi bir olguyu açıklamak maharet ister. Çünkü tecrübeler şahsidir.

Aşk dokunulması muhal bir ahu mudur? Bir muhal üzerine bilgelik taslamak, nutuk atmak ne kadar etik? Aşk, tam olarak anlayamadığımız bir gizilgüç mü? İskender Pala’nın “Babil’de Ölüm, İstanbul’da Aşk” romanında “Aşkı bilen biri için yedi gerçek sır vardır, ona sahip olan dünyaya sahip olur.” der. Yoksa Leyla ile Mecnun Romeo ile Juliet hikayeleri bu sırra ulaşanların hikayesi midir?..

Aşk dediğimiz, beton yapıların tıka basa meta’ doldurulan odalarında bulmaya çalıştığımız bir biblo eşya mıdır üzeri kalp figürleriyle bezenmiş olan? Para ile kendisine ulaşabileceğimiz bir eşya mıdır?.. Okul sıralarına küçük çakılarla derince masa üstlerine kazınan cümlelerde veya çeşmelerin alınlıklarına yazılan dörtlüklerde arasak abesle iştigal mi olur? Kordon boylarında, hıyabanlarda, denizin latif dalgalarının okşadığı sahillerde aradığımız, pastanelerin izbe köşelerinde bulmaya çalıştığımız, televizyonların siyah-beyaz yayınladığı melodram Yeşilçam filmlerinde izini sürdüğümüz o şey, yani o tek hece sokaktan bağırarak geçen yüzü çizgilerle dolu eskicinin kirli ve yırtık ceketinin iç cebinde olmasın. Veya Unesco’nun ilan ettiği aşk yılından haberi olmayan elleri yağlı, yüzü kirli motor ustası çırağının 12-13 anahtarı sıkıca kavrayan ellerine koyduğu yüreğinde olmasın...

Aşkı taşlaşmış kalplerde aramak, havaya, suya, toprağa düşen cemrelerde aramak beyhudedir. Havanın kirli yüzünde, betonla perdelenmiş toprakta, kirletilmiş suda cemre aramak kadar anlamsız cemrelerde aşk aramak. Şu teknolojik çağda demire, çeliğe ve betona cemre düşürmek teknolojinin robotlaştırdığı bedenlere aşkı anlayan kalp takabilmek kadar zor bir iş...

Güzele meyletmek insana özgü bir vasıf değil, ancak hayvan için de güzelliğin ahlaki bir anlamı yok. Bedeni abideleştiren, şehevî taşkınlığı körükleyen, aklı azgınlaştıran zamanenin aşktan anladığı nedir acaba? Bir yerde mükemmelliği görmekse aşk; Stendhal’in “sevginin billurlaşması” dediği belki de budur. Giyinmek gibi temel bir ihtiyacı modaya, barınmayı, mimariye, nesli devam ettirmeyi aşka irca etmek ruhumuzun fiyakası mı, fıtratımızın gereği mi?..

Bütün peygamberlerin çobanlık yaptığı bilgisiyle peygamber mesleğini icra eden münzevi kişilerin çıkınında arasak aşkı hata mı etmiş oluruz? “Ya ben İstanbulu alırım ya da İstanbul beni.” cümlesini bir celî sülüs levha olarak duvara assak. Aşk kelimesini tam olarak anlatmış olur muyuz? ...

Feleklerin deveran edişinde aşkı arasak… Aşk cezbedir desek, zemme duçar olur muyuz? Kalem acizdir, onu tutan el aceleci yaratılmıştır... inlove.gif

0 Yorum


Önerilen Yorumlar

Gösterilecek hiç bir yorum yok

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.