Evet keşke kalsaydım da şebonun konserine gitseydik Ahmet
Ama ben naptım haftasonu gitmedik diye Alp'i alıp Çarşamba'dan yazlığa ailemin yanına gittim!
Bu akşam dönerken Yaren'e dedim ki:
-"Yaren eve girince unutturma yeri öpücem hatta evin herbir köşesini öpücem,gözünü sevdiğim evim "dedim.
Tabi Yarenden o tam da beklediğim cevabı aldım hemen
-"Annnneeee wc'yi de öpücen mi"!!!
Şu son beş günden birkaç sonuç çıkardım.
İlki şu;
Babamla birlikte kalabilme limiti
Beynimi uyuşturup, düşüncelerimden sıyrılmak istediğim zamanlarım vardır...Bütün günümü doldurur,oradan oraya koşturur, yorgun bir bedenle yatağa girerim ki, uykuya dalacağım zaman dilimim en aza insin.Böylece o aralıkta da düşünceler üşüşmeyecektir başıma...Birkaç gündür blogumu açıyorum bir şeyler karalayayım diyorum olmuyor yapamıyorum..."Neden acaba" dedim önce bi, ama sonra aklıma geldi.Ben düşünmüyorum ki
Her neyse bugün bir şiir okudum,dedim ki; "kızım sen düşünmesen de senin yerine,
Geçtiğimiz hafta perşembe sabahı,cep telefonumun sesiyle uyandım.Gözlerim kapalı yatağın içinde el yordamıyla tel'imi aranırken bir yandan da söyleniyorum."Ah yaren ahhhhh"
Yaren her yaz olduğu gibi tatil başladığından beri babasıyla sabahları işe gidiyor.E tabi gider orada "hadi yaren eve bir süpürge tut yada hadi biraz kardeşinle ilgilen" diyen birileri yok!Sadece akşamdan yarın havuza gidicez falan dersem,bilin ki yaren ertesi gün evde!
Yarenin bir huyu var.İş yerine adım attığı andan
Adam tüm günün yorgunluğuyla bir yandan araba kullanıyor bir yandan da,gelecek hafta iş için Uzakdoğu'ya gidişini karısına nasıl söyleyeceğini düşünüyordu.
Evin kapısına geldiğinde yine içeride ortalık kopuyordu!Ah çocuklarrrr!.Oysa ki karısını sakin bulmayı ummuştu.Vereceği haberi ona bu ruh halinde vermesi ,intahardan farksızdı.
Derin bir nefes alarak bastı zile.içeriden "babam geldi,babam geldi" çığlıkları arasında kapı açıldı.
Ona her zaman şu malum şarkıyı söyleten kadın açtı ka
Ürkekçe bana uzatılan karneye bakmama gerek yoktu aslında...
Türkçe>>>5
Sosyal>>>5
İngilizce>>>5
Matematikkkk!!!eh onu sölemeyeyim artık...Ama kötü,çok kötüüü (
Ne diyebilirdim ki ona; benden aldığı genler yüzünden kızmaya hakkım var mıydı?
Sayılarla asla yıldızım barışmamıştı benimde,ben hep harfleri sevmiştim galiba...
Kendine bir sayı seç deseniz sıfırı seçerim ben...Bilmemm... kolaya mı kaçtım yine...
Sadece kendi kendine bölünüp d
Bu gece bir dileğim var...Sabah gözümü açtıp, pencereden baktığımda ışıl ışıl bir güneşle karşılaşayım.Yarın sahilde uzun uzun yürümek istiyorum.Geçenlerde hava tam da istediğim gibiydi, sahilden yürüye yürüye annemlere gittim.Ama banklarda oturup etrafıma bakınmaktan yarım saatte yürüdüğüm yol bir saat sürmüş.Oturup martıları,karşıya gidip gelen vapurları izlemek,mis gibi deniz kokusunu ciğerlerime doldurmak,o güzel havayı iliklerimde hissedip kendimi ödüllendirmek istedim.Önümden arkamdan geçe
=> Tengeriin Boşig <=
Bu şarkı blogumda var...
Hemde iki ayrı kişinin ağzından...
"Oasis"in parçasıdır: WonderWall...
"Lost" dizisinde Charlie, yağmur altında söylüyordu...
Çok sevdiğim bir şarkıdır...
Türkçe sözlerini de yazdım, çok anlamlı...
Bence ablacım, bir kere bile olsa dinle bu şarkıyı...
Sözlerini anlayarak...
Hissedeceksin...
Bu sabah alelade bır sabahtı belkı birçokları için.Gözümü ilk açtığımda belki benim içinde...
Ama her sabah coşkuyla kucakladığım güneş, bu sabah geceden kalma,kendinin ateşböceği sanılmasından korkmayan bır yıldızdan, ses ile gelmisti.
Belkide öylesine kendi kendine bir mırıldanmaydı.Ortaya ,bosluga bırakılmıstı sadece.Güneşin yüklenip getirdiği bu sesten payımı almalımıydım? Evet almalıydım,aldımda...
Yüzümde kocaman bır gülümsemeyle ,oğlumla bir kendimi attım sokağa.Onu öpe koklaya okul
Şimdi efendim bilirsiniz bu erkek milletinin askerlik anıları pek meşhurdur..Döner döner anlatırlar,ömrü hayatlarına yayarlar bu anıları..Misal babam:
Her içki sofrasında;"Ben Heybeli Ada da Paşa'nın konağında aşçı yamağı iken" diye başlar anlatmaya..Noktasından virgülüne ezberlemişizdir aslında anlattıklarını da,yine de;
-"eeeeeee" diye dinleriz birbirimize bakarak ve de kıs kıs gülerek...Ama en komiği, aynı öfkeyle ve tam da aynı yerde annemin lafı babamın ağzına tıkayışıdır;
-"Yaptı
Hani bazen
Elektrikler kesiliverir aniden...
Bir ateş ve bir muma ulaşmak için
Karanlığa rağmen emin adımlarla ilerlersin...
Sağa sola çarpmadan,takılıp düşmeden
Kör karanlığa rağmen ulaşırsın ateşe ve muma...
Çünkü etrafında neler olduğunu bilirsin ezbere...
Bazen de
Kör olursun aydınlıkta...
Bildiğin bütün ezberleri unutmuşsundur...
Önünde ki eşyalara bile takılıp düşersin...
Pencerenden göz kırpan güneş bile güler haline...
Ve o zaman;
Bakınırsın etrafına
Bir değnek ararsın
Gülemedim ki hiç
hasta yatağının başucunda
haberi bu yüzden
yoktur annemin
sol yanağımdaki
gamzeden
Komodinin üstündeki
ilaçların sayısı arttıkça
kutularından yaptığım
gökdelenin uzamasına
sevinirdim
Ve bilmezdim
annemin yaşantısındaki
renkliliğin yalnızca
raflarda dizili
kavonozların içindeki
reçeller olduğunu.
Sunay Akın
Bugün sabaha karşı yatağa girdiğimde bütün hücrelerim" uyu uyuuu" diye bağırıyordu amma velakin beynim vıdı vıdıcı bir kadın gibi hala çan çan ötüyordu.Ya sus be kadın.. Ah o anda bir çıktı alabilsem beynimden neler dökülecek neler kağıda...Ama yok takadim yok bugünlerde..
Bu içsel çığlıklarımla yatakta boğuşurken nereden geldiğini anlamadığım bir türtükle yataktan kalkıp mutfağa koştum,derin dondurucudan gece çıkardığım eti koydum önüme...Sonra kenara ittim.Bir kase çıkardım dolaptan bu sef
Masada önüne sürülen kahve fincanını görünce yüzünü buruşturup "yine miiii" dedi kadın... Genç kız, "yine yine yinee" deyip şirinlik yapıyordu karşısında... Çok da zor değildi aslında geçiştirmek; "sana haber var, yolun var, bir de balık gibi kısmetin var" dedin mi tamam. Ancak ağzından çıkacakları sabırsızlıkla ve heyecanla bekleyen tazecik yeni pırpır etmeye başlamış bir yürekse iş değişir, diye düşünüp sıkıntıyla kıpırdandı...
O, düşlerinin gerçekleşeceğini müjdeleyen masalsı bir fal b
Kutlu olsun doğum günün, kötülükler uzak olsun
Mutlu ol ömrünce, üzülmeler sana yasak olsun
Kalbin kırılmasında, üzerinde kir pasak olsun
Sen üzülme sakın, üzülmelerim sana feda olsun
İyi ki doğdun, iyi ki vermiş yaradan seni bizlere
Yıldırım gibi çaktın, güneş gibi açtın üstümüze
Söz oldun, mani oldun, saz oldun bestemize
Kutlu olsun doğum günün,nice mutlu senelere
Manitamız MELİKE...
Her yıl ki yeni yıl coşkum yok,çünkü gözlerim de yüreğim de puslu bu aralar...
Dudaklarımdan ŞÜKÜR kelimesi, daha bir sık dökülüyor...
Çocuklarıma sarılırken,yemek yerken,sıcak yatağıma girerken...
Sevdiklerim hayatta olduğu için...Çok şükür!
Ama şükrederken bir yandan da içim burkuluyor çünkü ben sıcacık evimde bunlar için şükrederken,acı çeken,yemeği bırakın içmek için temiz su bulamayan,yatağı boşverin,korkudan ve acıdan uyuyamayan,evlatları,sevdikleri gözlerinin önünde kurşu
Ya sabah beri hemşomun yazısını başlık yapmak için aklım burada ama iş öyle çok ki bir türlü elim ermedi
Temizlik var,ütüler dağlarca!Bitmiyorrrrr bitiremiyorum Nolur nolurrr bana toz tutmayan ev,kirlenmeyen çamaşırlar icad edin. Olmaz derseniz Afrika'ya ışınlayın Oradaki bir kabile reisinin kızı olayım
(yanlız bakarmısınız illa prenses olcam )
Evettt Sevgili hemşom sessiz sessiz gelmiş yazmış bloguma,ay ben onu başlık yapmazmıyımmmm
------------------------------------------
Karanlık bir limanda
seni bekliyorum anne
ufka bakıyorum hep
bir türlü gelmiyorsun
seslenmek istiyorum
bağırmak istiyorum
Annneeeeeeee
(ohhh içim ısındı)
ne güzel kelime
"ANNE"
ama bağıramıyorum ki,seslenemiyorum ki
sesim yok henüz
ağzım,dudaklarımda.
"benim yaşam gemim doldu diyorsun"
küçücüğüm ben
fazla yer kaplamam
bir bilet bana da kes anne
söz bak çok seveceğim seni
karşılıksız
sınırsız
gücün kuvvetin olacağım
Yenilgi
Yenilgi, yenilgim, yalnızlığım ve kimsesizliğim.
Binlerce yengiden de bana değerli olan sen!
Dünyadaki tüm parlak başarılardan
sensin yüreğime yakın olanı!
Yenilgi, yenilgim, baskaldırım
ve de benim kendimle tanışmam.
Sayendedir ki, hala ben ayağı yere basan
ve solmuş defneler peşinde koşmayan
biri olduğumun bilincindeyim;
ve sende, yalnızlığımı buldum
ve de herkesten uzak,
ve de gururlu olmayı.
Yenilgi, yenilgim, benim parlak kılıcım
ve de kalkanım.
Kızım bacılığım yaa,heyecandan uyku tutmuyor beni.Bi daha gelişinde söleme bana sen, cee yap eniyisi
Azcık daha sıcak olsaydı foçaya denize girmeye götürürdüm seni..
aaa niye Çeşme değil dersen;
Evet oranında denizi güzeldir ama nedense bana hep havuzda yüzüyormuşum hissi verir.
Bi defa çorba gibidir...Ben suya girdim mi iğne iğne batmalı tenime
Sonra çok sığdır, oysa ben ayaklarım yerden kesilsin isterim...
Denizin dibinde ne bir yosun,ne bir deniz kestanesi bulamazsın
Özlem...
Su ne kadar önemlidir ki aktığı sürece…ışık ne kadar önemlidir ki yandığı sürece…insan ne kadar önemlidir ki yanındayken… … …
En çok kaybettiği değerler için ağlarmış insan…kıymet bilmek, yanındayken yokluğunu hissetmek, avuçlarının sıcaklığında terlerken ellerin, bir kutup ayazında üşüdüğünü düşünmek veya beraberken oturup bir ayrılıp mektubu yazmak…hangi ilişkide hangisini düşündük ve ne kadar kıymet bildik sahip olduğumuz değerleri yitirmemek adına…
Neleri göze almalı,
Sokaklarca yollarca yürüyorum
Her adım bir çığlık
Her adım bir damla gözyaşı
Yanından geçip gittiğim herşey flu
Onlar mı gerçekten renksiz
yoksa ben mi görmüyorum
Sokaklarca yollaca yürüyorum
Sanki dünyanın bütün sesleri içimde
Koca bir kulak gibi yürüyorum.
İçimdeki sesleri susturmaya uğraşırken
Aniden susuyorlar.
Tıs pıs, dilsiz ve dudaksız oluyor içim
Ve fırtına kopuyor
Güçlü bir kanat sesiyle irkiliyorum aniden
Uzaklarda bir güvercin havalanıyor
Işık çakıyor gözlerim
Hayatın yüzü; bazen bir dostun, bazen bir düşmanın
Bazen bir hasmın, bazen de bir sevgilinin yüzü gibi
Hayatın yüzü;
Gözü önünde olmalı insanın!
Dostum diyor ki bana:
İyi bak hayatın yüzüne!
Hayatın yüzü benim yüzüme benziyor; iyi bak benim yüzüme Benimkinde hayatın yüzünü görmeye çalış
İyi bak hayatın yüzüne
Önüne, arkana; sağına, soluna; üstüne, altına iyi bak
Ama Bir de “kalbine” doğru bak hayatın,,, hayatın gerçeğine doğru bak!
Baktığın sanılsın, diye değil;
Susarak Özlüyorum (işte buna bıçak çekiyorum)
Sözcüklerim varmiyor uzaklarına
Birer birer düşüyor bütün öpmelerim
Ağır yenilgiler alarak
Adresinde yoklugunu kıyamet bilerek
Sadece susarak özlüyorum seni
Hiç tanımadan, ne garip
Sadece susarak özlüyorum seni
Hiç tanımadan, ne garip
Sense uzak, çok uzakta
Bir deniz gibisin resimlerde
Dokunsan Dersim olur, göçerim mecburen
Duydum çok sonradan, adın önemli değil
Acın aynı tadı veriyor zaten
Adresinde yokluğunu kıyamet biler
Bu sabah bir cümle düştü ruhuma,belki öylesine,belki de okuduklarımın tesiriyle dedim önce...Cümle şu;
"Basit yaşayacaksın basit"
Bu şiiri herkes bilir ya,bende çok severim,açtım tekrar tekrar okudum...
Bugün bu şiir, sabah güneşiyle geldi bana,ruhuma görünmez birşey üfledi sanki o cümleyi...Asıl tuhaf olan şu,öyle şaşırdım ki görünce...Tarihte bugünü yaparken,bir de baktım ölüm yıldönümüymüş bugün.
Basit yaşayacaksın. BASİT
Mesela susayınca su içecek kadar basit...
Dör