Neresinden tutsam zamanın tam ortasında kalıyorum,
Ne bir fazla ileri nede bir fazla geri...
Seslenişlerin içinde yankılanıyorum sadece,
Boşlukta çarpıp yüzüme vuruyor namelerim...
Dilimde tarifsiz bir nakarat,
Hep benim sonumu anlatan hazin notalar...
Gölgesine düşmüşüm tan yerinin,
Bir ıslak bakışlardaki kahrolmuşluğumun..
Hoyratsız akşamlarda yağmurlardan nasibini almış,
Sahibi meçhul bir sebepsiz besteyim...
Vakitsiz ayrılıkların kadınıyım ben,
Tıpkı nedensiz sevmelerim gibi...
G
Eski bir tarih kitabının sayfalarından çaldım seni,
Usulca ve sesizce okudum...
Derinlerde bir hüzün satırı buldum,
Ve hiç kimseye göstermeden akıttım gözyaşlarımı...
Okudukça anladığım,anladıkça paylaştığım,
Paylaşmaktan sakındığım bir hikayeydi bu...
Gökkuşağının ipiyle salıncak yapıp,
Düşler ülkesinde gökyüzüne varana kadar,
Seni sorunsuzca yüceltmek istedim...
Belki yosun kokan ırmaklarda sandal yapıp,
Seni mavinin derinliğine indirmek istedim...
Gül fideleri dikmeliydim, toprak k
Son duraktan bineceksin arkadaş sevda gemisine,
Öyle senden önce benden sonrası olmayacak...
Almayacaksın başka limandan yolcu,
Tabiri caizse süt liman olacaksın...
Yelkenlerini hep sevda rüzgarlarına bırakacaksın,
Rotaya falan gerek yok yani,
Karşına çıkan buz dağlarında ,
Öyle dümeni sağa sola kıvırmayacaksın boşa,
Tam yol ileri giderken....
Batmaz demeyip sıkı sıkı sarılacaksın,
Güçlü dalgalar vurduğunda gemini,
Fare kılığında saklanmayacaksın,
İlk sen terk etmeyeceksin bu gemiyi.
Kör kuyulara atılan Yusuf misali,
Sabrını sonuna kadar diremelisin,
Elbet o sabrın sonunda Rabbim selametini gösterecek...
Ateşlere atılan İbrahim misali,
İnandığından vazgeçmeyeceksin,
Bu ateşlere atan Rabbim,
Gün olur sana güller yağdırır...
Güllerin içindeyken bile vazgeçme...
Firavunun öfkesinden ve kibirinden,
Bitmek bilmeyen gazabından ve şerrinden,
Allah'a sığınan H.Z Musa misali,
Etrafında dolanan insan kılığındaki yılanlardan,
Allah'a sığınmaktan korkma....
Yolunu şaşırıp ş
Oğul ;
İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, gün batarken ölürler!
Unutmaki dünya sandığın kadar büyük değildir.
İki paralık güneşe aldanıp sonra da karda, ayazda kavrulup gitme!
Güçlüsün, akıllısın, söz sahibisin!
Ama ;
Bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen,
Sabah rüzgarında savrulup gidersin.
Öfken ve benliğin bir olup aklını yener!
Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın.
Azminden dönme!
Çıktığın yolu, taşıyacağın yükü iyi bil!
Her işin gereğini vaktind
Leyla sevmek hoştur amma
Mecnun olmak başkadır başka...
Sarap içmek hoştur amma
Ayık olmak başkadır başka...
Yare varmak hoştur amma
Yaren olmak başkadır başka...
Ates olmak hoştur amma
Yanık olmak başkadır başka...
Talip olmak hostur amma
Dengin bulmak başkadır başka...
Aşık olmak hoştur amma
Sadık olmak başkadır başka...
Öfkem volkan lavlarım güneş boyu,
Deniz dediğin de ne bir ufak kuyu,
Şu deli yüreğimi söndürmez suyu..
Buzullar tutamaz bu ateşi,
Kestim işi koydum başı,
Bir oldu beş duyu, hepsi de ateş duyu...
Çıkma önüme koca dağ yıkıl git,
Budur benim tufan olup yağdığım vakit,
Hangi güç vurabilir bana kilit...
Yusuf idim davut oldum,
Bulut oldum, barut oldum,
Bir oldu beş duyu, hepsi de ateş duyu...
Sildim dünyayı,Kara sevdayı
Kuru sevdayı,Koptu deli yüreğim
Koptu kıyamet...
Anlat bana yüreğim anlat,
Sensin benim deli yarim...
Anlat bana,
Oydu gecen,
Ilık rüzgar gibi esen
Anlat bana yüreğim anlat
Gözüm değince gözüne
Fırtınaydı kopan
Aşk buydu,Deli gönlüme akan
Kapıldım şavkına,Takıldım aşkına
Düştüm peşine,Deli yarim
Ah bir sarılsam,Adarım canımı
Duysa feryadımı,Deli Yarim...
Ben ağlarım hep,
Ağlarım...
Can çekişte rüyalarım,
Ben ağlarım hep,
Ağlarım...
Dinmek bilmez,
Gözyaşlarım....
Söz geçmez ,Yoldan çıkmış aşkıma
Baktı
Sana bir çiçek çizdim;
Asla solmasın diye...
Senden başkası bakmasın; hiç kimse görmesin,
Koklamasın diye...
Gözyaşlarımla sulayıp büyüttüm,
Ölmesin,her zaman hatırlansın diye...
Sana bir çiçek gönderiyorum,
Artık büyütemiyorum;
Ölmesin diye,
Ben unutuyorum,
Sen,asla unutma
Artık sen büyüt diye...
Gitme diyemedim sana hiç
Gözlerim gözlerinde kaldı
Susus çicek büyür mü hiç?
Su sende, çicek bende kaldı...
Yağmur yağıyor. Mutfak camındayım.
Nasıl üşüdüğümü bilemezsin. Menekşelerim çiçek vermiyor artık anne.
Söylediğin gibi hep dibinden su verdim ama…
Şimdi telefon açsam sana, sesini duymak da yetmiyor ki.
Hep aynı cümleler; “Babamlar nasıl, ilacını aldın mı?”
Nedenini bilmediğim bir ağlamak var içimde.
Bir yerlere sığdıramıyorum yüreğimi. Bazen mutfakta
dalıp giderdin yemek yaparken, tahta kaşıkla
tencerenin başında öylece ne düşünürdün acaba?
Özlemek çok fena anne. Anlamak seni; d
Sen bu satırları okurken ben cok uzaklarda olacağım...
Böyle başlardı bütün bildiğimiz mektuplar,
Biliyormusun? Bu ikimizin hikayesi,
Şu anda nerdesin, ne yapmaktasın;
Bildiğim yerlerdemisin yoksa hiç görmediğim bir evin penceresinde mi,
Sevdiklerin özlemi sardımı nicedir kalbini,
Pişman mısın başlamadıkların için, iç cekiyorsundur şimdi
Düşünüpte yazmadığın yazıpta yollamadığın mektupları saklıyormusun hala,
Kafanda hep aynı cümle biliyorum ne olacak halim,
Ah, biriktirdiğimiz
Kaç gece yatağımda uykusuz,
Bir oyana bir bu yana dönüp durdum.
Görmek için düşümde hayalimde,
Duymak için sesini.
Kaç kere ellerim uzandı telefona.
Aşkı oyun bilirdin sen,aklıma geldi.
VAZGEÇTİM...
Gezip durdum perişan halde,
Kah sahillerde,kah cadde boylarında.
Hayal kurup sen diye,
Ağaçlara dağlara taşlara sarıldım.
Elleri güldürecektim halime,
İhanetin aklıma geldi.
VAZGEÇTİM...
Kahırdan başka ne vardı sanki verdiğin,
Acılardan zevk alır hale getirmiştin.
Yine de görmek
Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum
Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin, açıl
Örtün karanlıkları masmavi denizlerde
Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl
O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde
Bil ki seni bekliyorum
Bir sabah gün doğarken aç perdelerini, bak
Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar
Kendini tadılmamış derin bir hazza bırak
Dökülsün
Sana şiirler okuyacağım, gitme
Güneşler doğacak yalnızlığımdan
sana bir ışık getireceğim
Büyük aydınlığımdan
Sana bir dolu umut getireceğim
Küçük ellerine sığmayacak
Sana Afrika gecelerini getireceğim
Sımsıcak
Sana çiçekler getireceğim
Bozulmuş güz bahçelerinden
Sana bir serinlik getireceğim
Yağmur tanelerinden
Sana avuç avuç yıldız getireceğim
Güneşimden başka
Sana engin denizlerin maviliğini getireceğim
Köpük köpük dalga dalga
Sana bir rüzgar getirec
Vakit tamam, seni terk ediyorum.
Bütün alışkanlıklardan öteye...
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum.
Doymadım inan, kanmadım sevgine.
Korkulu geceleri sayar gibi,
Birden bire bir yıldız kayar gibi,
Ellerim kurtulacak ellerinden
Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi.
Aşk sa bitti, gül se hiç dermedik
Bul kendini kuytularda hadi dal
Sen bir suydun, sen bir ilaçtın.
Hoşçakal iki gözüm hoşçakal.
Vakit tamam seni terk ediyorum
Bu incecik bir veda havasıdır
Parmak uçlarına değen sı
Bilseydim vaktinden önce gideceğini,
Açmazdım pencelerimi,
Doğan güneş misali ışığını ver diye...
Şimdi gözlerim yollarda,
Bir umutla gelmeni beklemekteyken,
Biliyorum ki sen hiç bir zaman gelemeyeceksin bana..
Tren raylarında uzayıp giden sevdamız,
Artık dönüşü olmayan bir yoldadır...
Vagonlar taşıyamaz bu ağır yükü,
Yürekten verilmiş sevda sözünü...
Biliyorum, birgün geleceksin yollarıma,
Sana geldim,seninle ölmeye geldim...
Sensizliğimde kanayan yüreğimi vermeye geldim,
Göz
Her yaşamın kendine özgü hikayesi olduğu gibi her ölümünde mutlak bir hikayesi vardır...Erkek veya Kız çocuk hiç fark etmez, etkileri çok büyüktür...Sol yanınız hep boştur...Cümlede ismi geçince boğazınız düğümlenir...Gözleriniz dolar da ağlamamak için kendinizi varolan gücünüzle sıkarsınız...Ağlamanın güçsüzlüğünüze olan işaretidir diye düşünürsünüz...Sonra kendinizi kimsenin olmadığı bie yere kapar saatlerce ağlarsınız...Kendiniz tüm gücünüzle sıkarsınız yine..Sesinizi kimseler duymasın diye..
Buz gibi bir ekranda sıcak bir merhabaydın sen,
En gerçekten daha gerçektin.
Rotasını, klavyeye dokunan parmaklarımızın çizdiği yolculukta
aynı durakta karşılaştık biz.Sıcacık bir merhabaydın sen buz
bir ekranda.Yalnızdık ,yolu yok yalnızdık,bir şekilde yalnız.
Gerçek yaşam içindeki sanallığımızdan kaçıp,sanal yaşamdaki
gerçekliğe soyunmamışmıydık cebimizdeki yalnızlık ağırlaşınca.
Sonra çıplaklığımıza kelimelerimizi giyinmemişmiydik!
Açıp tüm gizlerimizin önünü,istediğimizce özgür,diled