Bazı Maddeleri Tanımlamak İçin Eşya Kelimesini Kullanıyoruz.
Örnek: Dolap bir eşyadır. Sandalye bir eşyadır.
Peki Başka Hangi Kelimler Maddeyi Tanımlamak İçin Kullanılıyor
Dünya Yemekleri ve Batılı Ülkeler - World Dishes and Western Countries
Batılı ülkeler birkaç ülkenin yemeğine aşina oldukları için yemek kültürünü o bir kaç ülkenin mutfağına bağlamışlar. Eğer bildikleri bir yemeği başka bir ülkenin yaptığını gördüklerinde hemen o yemeği yargılıyor ve kendi damak tatlarına ve alışık olduğu Tatlara göre değerlendiriyorlar. Internet yaygınlaştıkça aynı yemeklerin farklı ülkelerde yapıldığının farkına varıyorlar ve kendi bildikleri yemeklerin geldiği ülkenin o
YouTube'da Aile dizisinden bir klibe denk geldim ve aşağıdakileri duydum:
"Beni denemiş haspam neymiş bak ne kadar da çok seviyormuşum onu
Öyle bir zehir ki bu çok sevmek bütün kötülüğü çok severek yapıyoruz birbirimize
Öyle miktar belirtmeden sadece dümdüz sevemiyoruz ha ya çok seveceğiz her şeyden çok seveceğiz ya da kanımızla canımızla nefret edeceğiz aileden böyle gördük çünkü
Sonra büyüdük yalnız sevilen yalnız çocuklar olduk"
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Makyaj Altında Boğulan Kadınlara Neden 'SU GİBİ' Görünüyorsun Derler Anlamıyorum (Ben Sadelikten Bahsediyorum)
Sadelik sadece 'su gibi' olabilir. Çuvallar dolusu makyaj malzemesiyle ortaya çıkan görüntüler değil tabi ki.
Hadi bakalım dökülün eteğinizdekileri...
Kendinle barışık olmak
İç Benliğinle Bağlantı Kurmak
Çevrenizle barışık olmak
Önceliği Kendinize vermek
Bakış Açınızı Değiştirmek
Sınırlarınızı Belirlemek
Doğayla Barışık olmak
Şu and iyi bir yerde olsanız bile bulunduğun durumu yeniden analiz etmek ve kabul etmek
Günlük hayatın gürültüsünü kulak ardı etmek ...
Sistemler oluşturmak
Meditasyon yapmak
Restoratif yoga yapmak
Doğada zaman geçirmek
Günlük tutmak ve duygularınızı se
Bu konuda kendimi hep eleştirmişimdir. Yazılı medya yerine hep bilgisayarı tercih ediyorum.. Siz ne düşünüyorsunuz. Bilgisayar başında harcanan zamanın 20 dakikası size yeterli diyorlar gerisini sadece oturmak için veya gereksiz şeyler için harcanıyormuş...
Küçükken Benim Kendime Ait Hiç Odam veya Yatağım Olmadı - Hep Kanepelerde, oturma odasında veya başkalarına ait yerlerde uyudum
Televizyon veya sinema seyrederken gördüğüm o güzel çocuk odaları birden sanki hep özlemini duyduğum şey haline geliyor. Nedendir bilinmez ama insanın kendine ait bir odada büyümesi ve yatağında hep kendi kokusunu duyması güzel olabilir di diye düşündürttüler bana. Ah o filmler yok mu!
Kendi odanda kendi yatağında ve kendi annen/baban seni kitap okutarak uyutu
Mutluluk İçin Biraz da Şanslı Doğmalısınız...
Aile (Geniş ve Mutlu Bir Aile - sizinle ilgilenen ve sevgiyi karşılıksız sağlayan bir aile)
Anne (Sevgi dolu, güçlü, kendine özgü ayakları üstünde duran bir anne)
Baba (Sevgi dolu, güçlü, kendine özgü ayakları üstünde duran bir baba)
Kardeşler (Sevgiden başka gösterecekleri hiç bir şey olmayan kardeşler)
Babaanne, Anneanne, Dede (Karşılıksız sevginin kaynağı olacak ve sizinle ilgilenecek dede ve nineler)
Yaşadığınız yer
İnsana Özgü Farklı Karakterler
Kaos Bağımlısı
Kahkaha Bağımlısı
Dedikodu Bağımlısı
Kötü Şeyler Bağımlısı
Her Şey Bağımlısı
Hadi bakalım listeyi genişletelim
Pansiyon: Çingenem
Yer: Karaöz / Kumluca / Antalya
Yıl: 2006
Zakkum çiçekleriyle kaplıydı. Salaş mı salaş fakat bir o kadarda sevimli sahipleri vardı. Alçak gönüllü sevecen ve çok güzel insanlardı.
Koca bir dağın yamacında sanki kendince ben buradayım diye haykıran bir pansiyondu. Pansiyondan denize veya denizden pansiyona gitmek oldukça çetrefilli bir yürüyüş gerektiriyordu ama çok neşeli bir yürüyüş...
Acaba hala orada mı? merak ediyorum. Oraya yolu düşen birisi
Anna Caterina Antonacci "Habanera" from Carmen
Atomic Fireballs - Caviar & Chitlins
Bob Schneider - 40 Dogs (like Romeo and Juliet)
Volver (Estrella Morente)
Rigoletto La Dona e mobile
Jean-Pierre Ponnelle'nin klasik fimlerden Verdi'nin trajedisinin gösterimi...
Kothbiro - Ayub Ogada - The Constant Gardener
Africa Calling - Ayub Ogada - Kenya
Karmaşık bir iş bu, hiç beklenmedik dönüşler, düşüşler, çıkışlar içeriyor. Neden öyle olduğunu anlamadığınız bir çok olayı yaşıyorsunuz, belki de anlamamak için çaba sarf ediyorsunuz kim bilebilir. Sonuçta birlikteliğiniz devam ediyor ve çok mutlu hissediyorsunuz.
Birden üstünüzdeki ilginin bıkkınlığını yaşıyorsunuz. Yaşadığınız bıkkınlık, anlatılmaz bir hal alıyor. Öyle ki baktığınız her yerde o ilgiyi görüyorsunuz.
O gün geliyor: yatağa yaklaşırken onun vücudunun çok kıvrak bir yılan
Vancouver - Kanada Kış Olimpiyatları açılışını seyrederken Kanada'nın o zengin kültürel yapısını yansıtması beni o kadar etkiledi ki kendi içimde birçok parçaya ve farklılığa büründüm ve anlamaya çalıştım.
Nedir bu kültürel zenginlik, nasıl onere edilir ve yaşatılmaya çalışılır? Kim bu zenginliği anlayabilir veya onore eder?
Nasıl bir insandır? Hoşgören, anlamaya çalışan, onore eden, yaşatan ve saygın bir bakış açısı ile onu kabul eden???
Her Wetsuweten insanı ayağını yere vurduğu
Neden böyle oluyor diye düşünüyorsunuz? Acaba önceden farkına varsaydın ne değişir di sorusu geliyor aklına..!
Onu da bir çırpıda kendine uyduruveriyor ve uzun atlayarak bir çırpıda kendi haklılığında kayboluveriyorsun.
Nedendir bilinmez bu toplumumuzda yaygın bir olay gibi geliyor bana.
Ölmeden, gitmeden veya terk etmeden güzelliklerin, saygınlıkların veya başarıların farkına varmak istemiyoruz..!
Şımarık bir yapımız mı var! Yoksa kendimizi küçük düşürmekten mi korkuyoruz! y
Başlık güzeldi değil mi? Evet öyle bir insanla yaşamak ne kadar zor hiç düşündünüz mü?
Size bir alıntı yapacağım, bu alıntı bir filmin tanıtımında geçmişti ama filmin ismini hatırlamıyorum:
Türkçesi: Dünyayı başkalarının gözünden görene kadar bütün yaşamını kim olduğunu bilmeden yaşayabilirsin..
Özellikle kendime baktığımda gerçekten o kadar ihtiyacımız varki bu alıntıya sadece denemek bile size bir çok şey kazandıracak ve herzaman gördüğünüz şeyleri değiştirecek.
Herzaman
Denklem veya formül böyle kurulmuş.
Denklemi kuran bilinmiyor!
Denklemi kuranı görende bilinmiyor!
Yaşamın her basamağında karşınıza çıkan aşk yaşamınız üzerinde etkilimi-etkisizmi onuda kendi kendinize sormanız gerekirken ağlamaktan veya ağlamaya itilmekten bir türlü düşünemiyorsunuz. Gittikçe daralan tünelde kendi içinizde karşılık bekleyen sorular dururken kendi dışınıza angaje olup böylece devam ederek ölmeyi beklediğiniz söyleniyor ve bunu çok akıllı birisi söylemişti diye