Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Irmak_Ada

Φ Yeni Üyeler
  • İçerik Sayısı

    6
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Irmak_Ada - Başarıları

Çaylak

Çaylak (2/14)

  • İlk İleti
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Irmak_Ada

    Bu SoN

    Bu son gidişin miydi anlayamadım sevgili.. Hani hep giderdin ve gelirdin ya geriye, bu da onlardan biri miydi..? Uzun zaman oldu bu sefer, söylemek ve sormak zor geliyor ama bu senin son gidişin miydi sevgili...? Küçük bir oyun oynuyor gibiyiz sanki. Ben ebe olmuşum sen saklanan...Nerelere saklandın da bulamıyorum seni. “Ah işte ordasın” dediğim yerlerden hep başkaları çıkıyor, herkes hep bir ağızdan, dalga geçer gibi, “çanak çömlek patladı” diyor,bense garip bir umutsuzlukla geri dönüyorum ağacıma, kaldığım yerden seni aramaya başlamak için. Bu son gidişin miydi, anlayamadım sevgili..Göremeyeceğimi sandığım zamanlarda birden karşıma çıkıyor, içimde yeni yangınlar bırakarak geri dönüyorsun. Kimlerin yanına dönüyorsun da uzun sürüyor sessizliklerin? Gittiğin yerlerde bana benzeyen ve tanıdık bir şeyler var mı bari.? Gülmeyi unuttuğun zamanlar, kimleri çağırıyorsun yanına..? Hüzünlerini kovan yürekli biri var mı yani..? Hani bir anda gelip de o puslu havayı dağıtan, seni içmeden sarhoş eden ve güldüren, hüzünlerini bulamayacağın yerlere saklayan biri..Sen dayanamazsın yalnızlığa. Dokunmak ve karışmak istersin. Yalnız kalmak sana acılarını hatırlatır..bir kadının teninde istemeyerek bıraktığın acıları. Yalnız kalmak sana çocukluğunun masum düşlerini hatırlatır..ağlamak istersin ama ağlayamazsın. Yalnız kalmak sana tutunamadığın sevgileri hatırlatır; çaresizliğini, yıkılmışlığını...arkanda bıraktığın, dokunmaya korktuğun özlemleri. Yalnız kalmak sana göre değil sevgili..Sen yalnızlığında kendinle karşılaşır ve ürkersin yüreğinin saatlerce sana karşıt konuşmalarından. Bu yüzden merak ediyorum ya, başkalarına da ‘hüzün kovan kuşum’ diye sesleniyor musun acaba..? ......................... Bu son gidişin miydi, anlayamadım sevgili.. Hani birden için çocuklar gibi şımarmak istediğinde, parmakların telefona gider, arar ve kusardın ya, dizginleyemediğin coşkunu ve manyaklığını..hani bir tek ben anlardım ya, senin bu ani çıkışlarını, serseriliğini ve türk dil kurumunda bulunmayan hafif meşrep kelimelerini ve cümlelerini..hani kimseyle böyle konuşulmaz deyip de, sınırlarını aşardık ya gereksiz kibarlığın ve nazlanmaların..Uzun zaman oldu içimizdeki bu deliliği ve bastırılmışlığı dışa vurmayalı. Bu yüzden merak ettim, bu senin son gidişin miydi sevgili, anlayamadım... Söylenmemiş ve çoğaltılabilecek bütün sözleri kendi adına söyledin ve gittin.. Umuduma, çılgınlığıma ve kadınlığımın senin yanındayken güzelleştiğine inanırken, yokluğunu mutlu edemeyeceğime inandın ve gittin..Sana karışıp, yüreğine akmama izin verip, beni göklere çıkartırken; bir anda yere indirdin, midemi bulandırdın ve ayrılığı sıkıştırdın parmaklarımın arasına, gittin..Ne kadar değerli ve farklı olduğumu anlatmakta zorluk çeken sen; yalnızlığımın en ıssız, en karanlık ve en savunmasız zamanlarında beni dinlemedin, gelmedin ve gittin... sen beni gerçekten sevmedin sevgili. Kendini daha ne kadar kandırabilirsin bilmiyorum ama sen acı çekmeyi seviyorsun...bense balonlar patlatmayı, uçurtmalar uçurmayı ve yaşamayı seviyorum her şeye rağmen. Sen korkularını seviyorsun..bense, korkularımın üzerine gitmeyi, savaşmayı ve hatta gülmeyi kaybederken bile...Artık biliyorum, bu senin son gidişindi sevgili ve benim son bekleyişim, son vazgeçişim sevdandan... ....................... Artık gelsen de ne işe yarar ki..? Ben; sana olan kırgınlığımı, yokluğunu, özlemini, umutsuzluğunu sevmeye başladım. Ben senin giderken bende unuttuğun ve zaman zaman öksüzlüğüne ağlayan sevdanı sevmeye başladım. Ben senin artık beni unutan, merak etmeyen ve değer vermeyen yüreğini sevmeye başladım. Şimdi hangi tende üşüyorsun da titrediğini hissediyorum kilometreler ötesinden? Ben senin başka mevsimleri tanımak isteyen o heyecanlı ama tutunamayan bakışlarını sevmeye başladım. Artık gelsen de ne işe yarar ki..? Parçaladığın sevgimi toparlayabilecek ve çiçekler toplayıp yollarıma serebilecek kadar güçlü değilsin sen. Sen, ben değilsin. Hiç olmadın ve olamazsın..O sakladığın yüreğine hiç almadın beni, hiç özlemedin, gözlerin hiç uzaklara dalmadı, belki de şerefime hiç kadeh kaldırmadın. Bu yüzden bu senin son gidişin olsun sevgili, ayrılığın hakkını ver. Böyle bir sevgiyi terk edebilecek kadar yürekli oldun, beni unutacak kadar da korkusuz ol. Özleme, yolunu yolumdan geçirme, sesime düşme, salaş meyhane masalarında konuşmalarımı arama, rakının yanında anma adımı..ayrılığın hakkını ver. Çünkü bunu sen istedin.. Bu senin son gidişin olsun sevgili, bıraktığın son acı olsun. Ve ben senin yaşayamadığın son sevda olayım...
  2. Gökyüzü, Ağustos ayı boyunca evrenin en hoş olaylarından biri olan meteor (yıldız) yağmurlarına sahne oluyor. Meteor yağmurunun en yoğun olacağı 12 Ağustos Cumartesi gecesi gözlerini gökyüzüne çevirenler yıldızların kayışına çıplak gözle tanık olabilecekler. Ankara Üniversitesi Rasathanesi yetkililerinden alınan bilgiye göre, gökyüzünün insanlara sunduğu hoş sürprizlerden birisi olan meteor yağmurları, yılın belirli mevsimlerinde yaşanıyor. Dünyanın yörüngesinin kuyruklu yıldız yörüngeleri ile kesiştiği hallerde, kuyruklu yıldız atmosfere hızla girmeye başlıyor. Bu esnada göktaşları yanan parçalar halinde atmosferde ışıklı yollar bırakıyor. Halk arasında “yıldız yağmuru” adı verilen bu görüntülere yaz aylarında daha sık rastlanıyor. Yetkililer, meteor yağmuru denilen olayı şu şekilde açıklıyor: “Ağustos aylarında yoğunlaşan bu olay, dünya yörüngesi ile bir kuyruklu yıldız yörüngesinin kesiştiği bölgelerde, kuyruklu yıldızdan arta kalan maddenin dünyanın kütle çekim etkisine kapılıp, atmosferde yüksek hızlarda hareket ederken yanıp toz haline gelmesiyle görülen parıldamalardır. Perseid meteor yağmurlarının kaynağı da güneş etrafındaki turunu 130 yılda tamamlayan Swift-Tuttle kuyruklu yıldızından arta kalan maddedir. Perseidler olarak adlandırılmasının nedeni ise akan yıldızların çıkış noktasının Perseus (Kahraman) takımyıldızı doğrultusunda olmasıdır.” Meteor denilen farklı renklerdeki parlak taşlar atmosfere Ağustos ayı başından itibaren yoğun olarak girmeye başlıyor. Bu yıl en yoğun meteor yağışı 12 Ağustos gecesi olacak. O gece havanın açık olması halinde gökyüzü, izleyenlerine saatte 70-100 civarında akan yıldız görme şansı verecek. Evreni farklı biçimde görmek isteyenlerin, gözlerini özellikle saat 21.00'den sonra gökyüzüne çevirmeleri gerekiyor. RASATHANEDE YILDIZ PARTİSİ Ankara Üniversitesi Rasathanesi, “Perseid Meteor Yağmuru” dolayısıyla Ahlatlıbel'deki tesislerde 11 Ağustos Cuma ve 12 Ağustos Cumartesi günleri çeşitli etkinlikler düzenleyecek. Etkinliklerde, gökyüzü tanıtımı ve gözlemevleriyle ilgili sunumların yanı sıra teleskoplarla ay, Jüpiter, Andromeda galaksisi ve yıldız kümeleri ile çıplak gözle akanyıldız gözlemi yapılacak. Hem gök cisimlerini izlemek, hem de bolca dilek tutup yıldızların akışına tanık olmak isteyenler, 12 Ağustos gecesi saat 20.00'den itibaren Ahlatlıbel'deki Ankara Üniversitesi Rasathanesi'ne bekleniyor. Beste Önkol Vira Dergisi Editör Alıntı
  3. Irmak_Ada

    ArAjMaN

    ..Vakitsiz bir sonbahara yakalandık Yaz düşünde çok sarardık yaza varmadan Bir adım bir adım daha büyüsün artık Bir çok anı sıcak henüz yüreğe kattık Gözlerimde canlanıyor gülüşün içten Çok arkadaş kaybetmişim hiç kararmadım Beni yormayın beni kırmayın Anlamazsanız kalsın hiç dokunmayın... Yaz düşünde çok özledik yaza varmayı .....Çok arkadaş kaybetmişim dalgınlardayım Beni yormayın beni kırmayın Anlamazsanız kalsın hiç dokunmayın
  4. Irmak_Ada

    ArAjMaN

    Bu yaralar aşk yarası yanarım ince ince Vurur gecenin bir yarısı tenden kurşun sekince Anam ağlar yüzüm gülmez gurbet elde sessizce Taşlar yastık yıldız yorgan aşk yarası içinde Sende durma vur dağlara öyküler anlat sulara Türküler yak doruğundan koş yarınlara... tşk ederim
  5. Irmak_Ada

    ArAjMaN

    Zamanlardır ilk defa, gözleri gülen bir mutluluğun içinde kayboldum. Ne kadar yabancıydı mutluluk hayatımda var olduğunda, cümleler kurmak ve kendimi anlatmak. Yazmanın büyüsü, mutsuzlukta sanırdım. Bir dokunuşun, bir gülüşün ve kısaca mutluluğun bir gün beni yeniden kalemlerle buluşturabileceğini ben hiçbir zaman düşünmemiştim. Özledim gülüşlerini… Kurak topraklardan yeşil çam ormanlarına yürüyüşteyim. Doruğa uzanan bir dağın eteğindeyim. Ve her sabah güneş doğarken ben yeni bir keşifteyim. Herkes rüyalara dalmakteyken ben düşünce üzerine düşünce üretmekteyim. Ben aşkın belki ilk kez kaderini ellerimle değiştirmekteyim. Özledim seni…. Bazen buğu, bazen şarkı, bazen düş. Aslında her şey birbiri ardına saklı bir gülüş. Ve mutluluk da cümle kurmak aslında. Nedense bir türlü bilinmeyen gerçekliğinde. Kışın pusu, yazın nemi. Özledim gözlerini… Bir uykudan uyanmanın huysuzluğu üzerimde. Kolları açıp sevgiliye dolamanın hevesi geceden sabaha eren yolda ve zamanda. Marmara ikliminden çaldığım bir sıcaklık kalbimin tam ortasında. Yıllardır süren kaçışların intikamı. Mutsuzluklarla ettiğim bir alaya dönüşüyor mutluluğun içimde gün be gün büyüyen zaferi. Her şeye inat, zamana isyanla bırakmalardayım kendimi. Özledim sesini… Mutluluğun şarkısı olsun bu yazdığım. Belki yazdığım yüzlerce yazının içinde bir ilk. Mutluluğun şarkısı. Sözleri bana bestesi sana ait bir şarkı bu. Geçmişle geleceğin aranjmanı. Veda edilen mutsuzlukların son notası. Seni çok seviyorum, var mı dahası ?
  6. Irmak_Ada

    Kusursuz AşK

    Artık gitme demeyeceğim, zaten iyice hazırsın bu sefer. Herşeyi yanında götür; anılarımızı, umutlarımızı, sevgimi de al belki lâzım olur. Tek kelime etmesem diyorum, ama etmeliyim, sana bilmediğin bir şeyden bahsetmeliyim; kendimden. Evet, onca zaman tanıdığını sandığın benden. Hırçın yanımı gördün daha çok, oysa öyle uysal bir çocukmuşum ki. Neydi beni zaman zaman hoyrat yapan? Sanırım, düşünmedin. Birini ayrı tutsam da renklerin hepsini sevdim, mevsimleri de. Aslında çok şey var sevdiğim, kavgalar ve savaşlar dışında bir de niye olursa olsun vedalaşma anları, İsterdim ki uyumlu halimi yaşasaydın daima ama bana hep vurgun saatlerinde geldin, ya da sen vurdun. Uzaklara bakardım uysal çocukluğumda içimde dolmayan derin boşluğumla, denizden gelecek bir gemi bekledim durdum, sonra yıldızlara baktım yıllarca ve sen sandığım bir yıldıza. Kadınlar, erkekler, çocuklar ve şehirler tanıdım, çoğunu da sevdim. Aşklarım da oldu, hem de uğruna ölebileceğim aşklar, ama en çok seni sevdim. Ve şimdi gidiyorsun, evet git içimdeki melek sana dua edecek. Sanırım kahrolmayacağım bu veda sahnesine - senin baban öldü mü? Bu gidiş ölümden beter olamaz. Hangisi doğru bilmiyorum, Seni uğurlayıp öylece kalmak mı? Yoksa, benim uyumamı bekleyip gitmen, benim de sensiz sabaha uyanmam mı? Bence şimdi git, hayır gitme! Yani git de önce üstümü ört, ben uzanayım şöyle, ışığı kapat ve git. Hayır hayır gitme! Yani git de ışığı yak git, ben karanlıktan korkuyorum da! Hem sensizlik hem karanlık bu kadarı fazla. Üstümü de örtme bu şevkat de fazla, ışıkların hepsi açık olsun. İçim burkuluyor sen nasıl gidersen git. Dur, burayı iyi dinle; birkez daha söylüyorum ve son kez. Seni seviyorum. Sen giderken ben içimden haykıracağım 'kusursuz bir aşktı bu' diye. Kusursuz bir aşktı benim sana büyüttüğüm sen ne yaşadın bilmiyorum...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.