Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Cabir

Φ Yeni Üyeler
  • İçerik Sayısı

    8
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Cabir - Başarıları

Çırak

Çırak (3/14)

  • İçerik Başlatan
  • İlk İleti
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. SÜNNET, AIDS HASTALIĞINA YAKALANMA OLASILIĞINI AZALTIYOR Bu güne kadar dünya çapında yapılan 40’tan fazla araştırmanın sonuçları, sünnetli erkeklerin AIDS hastalığına yakalanma riskinin, aynı koşullarda yaşayan sünnetsiz erkeklere göre daha düşük olduğunu gösterdi. Özellikle Afrika’da birbirine yakın bölgelerde yaşayan gruplar üzerinde yapılan mukayeseli çalışmaların sonuçları sünnetli olmanın AIDS hastalığı etkeni olan HIV virusu enfeksiyonunu azaltıcı yönde etki ettiği konusunda ikna edici veriler sağlamıştı. Son olarak Amerikada’ki Jones Hopkins Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan bir araştırma grubunun Hindistan’da yaptığı ve geçtiğimiz Mart ayında dünyaca ünlü Lancet dergisinde yayınlanan araştırmanın sonuçları da sünnet uygulamasının, HIV enfeksiyonuna maruz kalma olasılığını azalttığını teyid etti. Bu güne kadar yapılan araştırmaların sonuçları genel olarak gözden geçirildiğinde, sünnetin HIV enfeksiyonuna yakalanma olasılığını sekizde bire varan oranlara düşürdüğü görülmektedir. Sünnet AIDS hastalığından nasıl koruyor ? Bilim adamlarının yaptığı açıklamaya göre, AIDS hastalığı yapan HIV virüsü, cinsel temas yoluyla bulaşma sırasında, insan vücuduna Langerhans Hücreleri adı verilen hücrelerden girer. Bu hücrelerin üzerinde bulunan CD4 ve CCR5 reseptörleri virüsün vücuda girmesinde bir çeşit kapı rolü oynar. Langerhans hücrelerinin miktarı sünnet derisinde çok fazladır. Sünnet işlemi sırasında sünnet derisinin alınması, bu hücrelerin ve dolayısıyla HIV virüsünün vücuda girme kapılarının sayısının azalmasını sağlar. Sünnet aynı zamanda bel soğukluğuna ve frengiye yakalanma riskini azaltmak yoluyla da AIDS hastalığına yakalanma olasılığını azaltır. Konunun uzmanları, bu türden bir hastalığı olan kişilerin, cinsel organları çevresinde bulunan deri ve mukozalarda meydana gelen zedelenmelerin de HIV virüsunun vucuda girmesini kolaylaştırıcı etki yaptığını belirtmektedir. Cinsel temas yoluyla bulaşan diğer hastalıklara yakalanma olasılığının azalması, aynı zamanda HIV enfeksiyonuna maruz kalma olasılığını da azaltmış olmaktadır. Sünnetin diğer yararları Amerikalı Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanlarını çatısı altında toplayan Amerikan Pediatristler Akademisi (AAP) tarafından Amerikan toplumunu sünnet konusunda bilgilendirmek amacıyla yayınlanan bildiride, sünnetin yararları aşağıdaki şekilde özetlenmektedir: · Sünnet, idrar yolu enfeksiyonlarına yakalanma riskini azaltmaktadır. Sünnet edilmemiş erkek bebeklerde idrar yolu enfeksiyonuna yakalanma olasılığı, sünnetli bebeklere göre 10 kat daha fazladır. · Sünnet, seyrek görülen bir kanser türü olmasına rağmen, erkeklik organi kanserine yakalanma olasılığını belirgin bir şekilde azaltmaktadır. · Sünnet AIDS de dahil olmak üzere cinsel temas yoluyla geçen hastalıklara yakalanma olasılığını azaltmaktadır. · Sünnet, erkeklik organii iltihaplardan korumaktadır. · Sünnet fimozis adı verilen, sünnet derisinin geriye çekilmesini engelleyen darlıkların oluşmasını engellemektedir. · Sünnet genital hijyeni kolaylaştırmaktadır. Sünnetli erkeklerin eşlerinde rahim boynu kanseri daha az görülüyor Sünnetin diğer enfeksiyonların yanı sıra kadınlarda rahim boynu kanserinin en önemli sebeplerinden biri olan İnsan Papilloma Virüsü (HPV) enfeksiyonuna yakalanma riskini de azalttığı bildirilmektedir. Yapılan araştırmalar, sünnetsiz erkeklerde insan papilloma virus enfeksiyonu sıklığının sünnetsiz erkeklere göre üç kat fazla olduğunu göstermiştir. Bunun sonucu olarak sünnetsiz erkeklerin eşlerinde rahim boynu kanseri, sünnetli erkeklerin eşlerine göre 2.5 kat daha sık görülmektedir. Sünnetin başta AIDS olmak üzere cinsel temas yoluyla bulaşan hastalıkları önleyici bir etkisinin olduğunun bilinmesi, sünnetli erkekleri bu hastalıklara karşı koruyucu tedbirleri ihmal etme konusunda kesinlikle gevşekliğe sevketmemelidir. Çünkü sünnet bu hastalıklara yakalanma oranını azaltsa da, sünnetli olmak tek başına yeterince koruma sağlayan bir özellik olarak düşünülmemelidir. Bu yazdıklarım yalnızca bir kaç örnektir...Şüphesiz ''biliyorum'' denilen sahte bilgilerden uzaklaşıp temiz bir zihinle bakılır ve araştırılırsa görülecektir ki Allah vardır,birdir ve hertürlü eksiklikten uzak ve münezzehtir.İslâm Allah'ın gönderdiği Mutlak Doğru Hayat şekli ve kurtuluşa sebep dindir.Kur'an Allah'ın sözüdür ve Son Resul Muhammed (S.A.V.) Allah'ın takdiri ile istisnasız her zaman doğru söylemiştir... '''İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklar; ki akıl erdiresiniz.''' (BAKARA SURESİ / 242)
  2. Tüm dünya çapında istisnasız tüm hayatı kapsayan yoğun bir ümitsizlik telkini verilmekte tüm insanlara...Sabah kalkıp gittiğiniz işyerinizde,hiç dışarı çıkmasanızda evinizde,okullarda ve bir çok ortamda karşıkarşıyasınız şeytanın ve yardımcılarının ümitsizliğe sebep olan telkinlerine...İçinde bulunduğunuz zorluklar sanki hiç bitmeyecekmiş,sanki karşılaştığınız herhangi bir sıkıntı size bir daha çıkmamak üzere yapışıp kalacakmış,sanki aşırı borcunuzu ödemek için istisnasız tüm yollar kapanmış,sanki herhangi bir sebepten dolayı ayrıldığınız işten sonra artık mahvolmuşsunuzdur yada istisnasız benzeri her ne varsa siz ondan sonra artık kesinlikle istediğiniz,düşlediğiniz,aradığınız huzurla karşılaşmayacak,karşılaşamayacaksınız gibi hisler ve düşünceler içinde olmanız isteniyor...Etrafınızda gördüğünüz tüm şeytan taraftarları sizlere hep olumsuzluk gibi gördükleri şeyleri korku ve tedirginlikle anlatıp sizi paniklere sevk etmeye ve sanki geceden sonra artık bir daha sabah gelmeyecekmiş gibi durumlarda hissetmenize sebep olmaya çalışıyor...Tüm bu telkinler alternatifi olmayan doğru düşünceler gibi gösterilmeye çalışılıyor...Düşününki taa dün sabahın erken saatlerinden başlayan bir sağanak yağmurun içindesiniz ve pencereden bakınca insanların zorluklar içinde kaçıştığını görüyorsunuz.Arabalar tekerlerini aşan su birikintilerinin içinde mahzur kalmış...Şiddetli gök gürültüleri bir biri ardına geliyor.Gitgide soğumakta hava.Ve hala yağmakta yağmur şiddetli bir şekilde...Böylesi veya benzeri tüm durum ve ortamlar size öylesine ümitsizlikle anlatılırki devamlı bir şekilde...Size bu telkinleri verenlerin bir kısmıda size verdiği ümitsizlik telkinlerini kendiside taa derinlerinde hissetmektedir zaten... Sanki artık bu durumdan bir kurtuluş yoktur...Kesinlikle herkes mahvolacaktır...Tüm dünyayı seller kaplayacaktır...Biraz sonra kendide dahil herkes yükselen sel sularında boğulacaktır... O halde yapılması gereken sızlanmak,ağlamak,dert yanmak, panik dolu bir hal ve tedirgin korku dolu bakışlarla tüm insanlara ve tüm herşeye olan güveninizi tamamen yitirmiş bir şekilde evinizin içinde oraya buraya koşuşturmak yada bir köşeye çekilip öylece kalakalmak...İstisnasız tüm herşeye tek bir bakış açısı ile TEK BİR GÖZLE BAKMANIZ İSTENİYOR şeytanın ahirzaman yardımcıları tarafından...Onlar o gözle bakıyorlar...Çünkü tek bir KANLI GÖZ var onlarda...Size bu telkinleri veren şeytan yardımcılarının bir kısmıda tüm dünyanın kaos içinde kaldığını artık yapacak bir şey olmadığı telkinlerini vererek sizi evinizde,işyerinizde,yolculukta ve benzeri bir çok yerde hipnotize ederek önce sizin ümitsizliklere sevkinize sebep olmak sonra kendilerinin sebep olduğu bu FİTNE VE KAOS ortamı için başka birilerinin ortaya çıkması için çalışmalar yapmakla meşguller...Önce karıştırıp sonra karıştırdığı yeri düzene koyma yalanı ile ortaya çıkacak bir MUTLAK SAHTEKAR hazırlama durumu içindeler şeytan ve yardımcıları...onlar yeryüzünde FESAT ÇIKARANLARDIR...ISLAH EDİCİLERİZ DİYEN ŞEYTAN VE YARDIMCILARIDIR...'''Kendilerine: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde: "Biz sadece ıslah edicileriz" derler.''' (BAKARA SURESİ / 11) Şimdi siz eğer İnanmışlarsanız yapmanız gereken sabah gözlerinizi uykudan açıp bir daha yeniden gece uykuya yatıncaya kadar karşılaştığınız,başınıza gelen küçük büyük istisnasız herşeyin Allah'tan olduğu MUTLAK GERÇEK'ini bilmek ve Allah'ın tüm dünya hayatı boyunca insan ve cinleri tüm yaşamları ile imtihana tabi tuttuğunu UNUTMAMAKTIR...Herşey Alemlerin Rabbi Allah'ın dilemesi ve taktir etmesi ile olur...O'ndan habersiz kainatta hiç şey olmaz...'''Gaybın anahtarları O'nun katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve her şey) apaçık bir kitaptadır.''' (EN'AM SURESİ / 59) Eğer yerden bir toz zerresi havalanıp gözünüze girerek rahasız olmanıza sebep oldu ise sizin yapmanız gereken ne toz zerresini suçlamak,ne kendinizi başka biryerden değilde oradan geçtiğiniz için suçlamak,ne rüzgarı suçlamak ve nede istisnasız hiç kimseyi suçlayarak çıldıracak hallere gelmek değildir...O toz zerresinin gözünüze girmesi Allah'ın isteği ve taktiri iledir...O hali istisnasız her hali ile size Allah yaşatmıştır...'''Her nerede olursanız, ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile. Onlara bir iyilik dokunsa: "Bu, Allah'tandır" derler; onlara bir kötülük dokunsa: "Bu sendendir" derler. De ki: "Tümü Allah'tandır." Fakat, ne oluyor ki bu topluluğa, hiç bir sözü anlamaya çalışmıyorlar?''' (NİSA SURESİ / 78) Ve siz tüm dünyada tüm dünya hayatınızın istisnasız her anı ile imtihandasınız...'''Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.'''(BAKARA SURESİ / 155) '''Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz bize döndürüleceksiniz.''' (ENBİYA SURESİ / 35) İnanmışlarsanız yapmanız gereken Allah'ın sizi yaşattığı bu ve diğer istisnasız tüm hayatınızda karşılaştığınız herşeye Alemlerin Rabbi Allah'ın emrettiği şekilde tepki vermek ve ''sabır gösterenleri müjdele'' emrine uyarak sabır içinde olmaktır...Kesinlikle unutmayınki her ne hal içinde bulunursanız bulunun,siz ve tüm dünya bundan önce içinde bulunduğu tüm zorlukların en üstünde tarifi imkansız görülen her ne türlü zorluklar içinde bulunursa bulunsun istisnasız tüm onlar Allah'ın dilemesi ile ve taktir etmesi ile olmuştur ve o olayları ve istisnasız herşeyi yaratıp yaşatan Allah'tır...Ve yine unutmayın ki zorlukları yaratanda kolaylıları yaratanda Allah'tır...Her zorluktan sonra bir kolaylık yaratan Alemlerin Rabbi Allah (C.C.) HER TÜRLÜ YANLIŞ BİLİNME VE TÜM EKSİKLİKLERDEN MÜNEZZEH VE UZAKTIR...'''Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır.''' (İNŞİRAH SURESİ / 5) '''Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır.''' (İNŞİRAH SURESİ / 6) İstisnasız her türlü zorluktan kurtaran Alemlerin Rabbi Allah'tır...'''De ki: "Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarmaktadır ki, siz (açıktan ve) gizliden gizliye ona yalvararak dua etmektesiniz: -Andolsun, bizi bundan kurtarırsan, gerçekten şükredenlerden oluruz." (EN'AM SURESİ / 63) O halde siz inanmışlarsanız yapmanız gereken İblisin ve ahir zaman yardımcılarının yoğun telkin ve hipnotize ederek yaptığı büyülere kapılmadan Alemlerin Rabbi Allah'ın '''Ben cinleride insanlarıda ancak bana ibadet etsinler diye yarattım''' (ZARİAT 56) Emrine göre yaşamak ve her halinizle O'na teslim olarak O'na yönelmektir...'''Hayır, kim (güzel davranış ve) iyilikte bulunarak kendisini Allah'a teslim ederse, artık onun Rabbi katında ecri vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.''' (BAKARA SURESİ / 112) Müjdeyi görmektesiniz değilmi?...O halde nasıl ümitsizlik ve benzeri durumlara düşebilirsiniz ki sizin yapmanız gereken tam aksi olarak sevinç ve şevk içinde olmaktır...Çünkü size bu müjdeyi istisnasız tüm herşeyin YOKTAN YARATICISI VE SAHİBİ ALLAH veriyor...'''Allah, takva sahiplerini (inanarak ve inançlarını uygulayarak) zafere ulaşmaları dolayısıyla kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz ve onlar hüzne kapılmayacaklardır.''' (ZÜMER SURESİ / 61) Haydi şimdi şevk içinde neşeler ve ümitle Allah'a yönelin ve Elinizden gelenin en fazlası ile O'nun rızasını arayın...Daha fazlasını yapmak için Dua edin...Unutmayın eğer MUTLAK ANLAMDA İMAN ETMİŞSENİZ SİZLER ÜSTÜN OLANLARSINIZ...'''Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz.''' (AL-İ İMRAN SURESİ / 139)
  3. Şüphesiz herkesin istisnasız hernerede bulunuyor olursa olsun,orada bir bulunuş gayesi vardır... Bir markette bulunuyorsa gayesi alışveriştir veya marketin personelidir iş için oradadır...Bir durakta ise gayesi otobüs beklemektir...Hastanede ise gaye hastalığı için tedavi olmaktır...Lokantada ise yemek yemedir gayesi...Benzeri olarak her nerede bulunuyorsa orada kesinlikle bir amaç,bir gaye için bulunmaktadır...Peki istisnasız olarak herkes için ortak bir mekan olan dünyada bulunuş gayesi nedir?... Öyle ya herkes farklı gayelerle farklı yerlerdedir ama ortak olarak herkesin bulunduğu yer dünyadır...Dünya istisnasız için ortak bir mekandır...O halde herkes için dünyada bulunuş gayeside ortaktır...Nedir bu gaye?... Şüphesiz bu ortak gaye hiç bir insan yada cin tarafından belirlenemeyecek,onları ve istisnasız tüm kainatı aşan Kusursuz ve Sonsuz Bir Güç gerektirir...Çünkü belirlenecek bu gaye tüm kainatın ve istisnasız içindeki herşey için geçerli olacak ve tarihin en başından en sonuna kadar hiç bozulmadan,kendisinde eksiklik görülmeden istisnasız tüm zamanlarda ve tüm insan ve cin topluluklarına hitap eder bir gaye olmalıdırki ortak mekan olarak bulunulan dünyada gelmiş geçmiş tüm insan ve cinlere hitap edebilen bir halde olmuş olsun... Bu gayeyi belirleyebilecek tüm kainatı ve istisnasız içindeki herşeyi Yaratan,dünlerini,bugünlerini ve yarınlarını gizlisi-açığı ile bilen,tüm kainata ve içindeki herşeye ve tüm zamanlara istisnasız her an Hakim Olan, Sonsuz Bir Güç Sahibi olmalıdır...Ve Nitekim O Güç Sahibi Alemlerin Rabbi Olan,Ortağı ve Yardımcısı Olmayan,Kendisinden Başka İlah Bulunmayan,Her Türlü yanlış bilinmeden ve Eksiklikten Uzak,Münezzeh Olan Allah'tır... '''Şüphesiz bu, gerçek bir olayın haberidir. Allah'tan başka ilah yoktur. Ve şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.'''(AL-İ İMRAN SURESİ / 62) '''Andolsun, "Allah üçün üçüncüsüdür" diyenler küfre düşmüştür. Oysa tek bir ilahtan başka ilah yoktur. Eğer söylemekte olduklarından vazgeçmezlerse, onlardan inkâr edenlere mutlaka (acı) bir azab dokunacaktır.'''(MAİDE SURESİ / 73) '''O, Allah'tır, kendisinden başka ilah yoktur. İlkte de, sonda da hamd O'nundur. Hüküm O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz. '''(KASAS SURESİ / 70) '''Allah'ın emri geldi, artık onda acele etmeyin. O (Allah), şirk koştukları şeylerden münezzeh ve yücedir.''' (NAHL SURESİ / 1) Yarattığı insan ve cin topluluğuna neden yarattığını bildirmiştir... '''Ben cinleride insanlarıda ancak bana ibadet,kulluk etsinler diye yarattım''' (ZARİYAT SURESİ / 56) Evet ortak mekan olan dünyada bulunuş gayesi budur...Bu Mutlak Doğru'dur...Şüphesiz eğer düşünülürse görülecektirki hiçbirşeyde gayesizlik yoktur hatta gayesizlik bile bir gayedir...Dünyada bulunuş ve yaratılışı gayeside Rabbimiz Tarafından bildirilmiştir...Dünya ise başından sonuna kadar herşeyile imtihandır...İstisnasız tüm yaşananlarsa tüm dünya hayatının imtihan olduğu imtihanın bir parçasıdır... '''Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.''' (BAKARA SURESİ / 155) '''İşte orada, her nefis önceden yaptıklarıyla imtihana çekilmiş olacak ve onlar asıl-gerçek mevlaları olan Allah'a döndürülecekler. Yalan yere uydurdukları da, kendilerinden kaybolup uzaklaşacaklar.''' (YUNUS SURESİ / 30) Tüm kainatı ve içindeki herşeyi Yoktan Yaratan dünyayı bir imtihan yeri kılan Allah şüphesiz imtihana son verecek ve gelmiş geçmiş tüm canlılar Allah tarafından yeniden diriltilerek istisnasız tüm dünya hayatından akıllardan geçmesi bile mümkün olmayan ince ayrıntılarına kadar Allah'a hesap vereceklerdir... '''Sonra gerçek mevlaları olan Allah'a döndürülürler. Haberiniz olsun; hüküm yalnızca O'nundur. Ve O, hesap görenlerin en süratli olanıdır.'''(EN'AM SURESİ / 62) '''Şüphesiz din (hesap ve ceza) da mutlaka gerçekleşecektir.'''(ZARİYAT SURESİ / 6) '''Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hiç bir nefis hiç bir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak biz yeteriz.'''(ENBİYA SURESİ / 47) Evet...Allahu Ekber...İşte Mutlak Gerçek ortadadır...Kaçışı olmayana O GÜN mutlaka gerçekleşecektir...Bu Allah'ın Vaadidir...Ve şüphesiz Allah Vaadinden Dönmeyendir... '''İşte hesap günü size va'dedilen budur.''' (SAD SURESİ / 53) O halde bu Mutlak Doğru'dan sonra geriye yapılacak tek bir şey kalmaktadır...O da yaratılış gayesine göre yaşamak,Tüm dünya hayatını Allah'ın emir ve yasakları doğrultusunda geçirmektir...Şüphesiz yapılması gereken en akıllıca hareket budur...Bunun aksi bir davranış içinde bulunmak,Allah'ın emirlerine karşı inkâra giderek şeytanın ''hayat senin kurallarınıda sen koy'' telkinlerine kapılıp,kendince belirlenen kurallara ve sahte sistem,din,ideolojilere göre yaşamak SONSUZ AZAPLA karşılaşmaya sebep olacaktır... '''Gerçekten Allah'a ve Resûlü'ne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla) başkaldıranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi alçaltılmışlardır. Oysa biz apaçık ayetler indirdik. Kafirler için küçültücü bir azap vardır.''' (MÜCADELE SURESİ / 5)
  4. Sizi Mutlak Gerçek'e davet ediyor bundan dolayı hiç bir karşılık beklemiyorum... Gerçek şu ki tüm insanlar istedikleri gibi inanmak ve başkalarına zarar vermemek kaydıyla diledikleri şekilde yaşamakta serbesttirler...Fakat tüm insanlarda çok güzel bir şey vardır...Beyin...Evet...Yani insan düşünebilen bir canlıdır... O halde düşünmeli değilmisiniz?...Tüm kainatta asırlardır aksamadan süregelen kusurdan uzak bir düzen vardır...Şüphesiz evinize gittiğiniz zaman gördüğünüz düzen size o düzeni sağlayanı hatırlatır...Ya annenizdir veya evin hizmetleri ile görevlendirilen başka herhangi biri...Ayakkabılar bir yerde,kanepe,koltuklar bir yerde,tablolar bir yerde yani herşey kendince uygun olduğu düşünülen yerinde...Onlar kendi kararları ile yerleşmediler oraya...Sizde bilirsinizki evinize girerken çıkardığınız ayakkaplarınız siz yerleştirmedikçe ayakkabılığa çıkmayacaklardır...Evet.Evinizde bir düzen vardır...Kendiliğinden oluşmayan o düzen size annenizin yada hizmetli kişinin işbaşında olarak yine görevini yaptığını düşünürsünüz...Öyle bilirsiniz...Hiç kimse sizde dahil odasına girince içeride gördüğü düzen karşısında şaşkınlık geçirip eşyalara hitaben ''afferin size hepiniz yerinizi bilmişsiniz'' demez...Bir anda alışkanlık halinde bir düşünce küçücük bir düşünce geçer zihninizden ''evin biri tarafından düzenlenmiş olduğuna dair'' Ve siz bilirsinizki o ev bir kaç gün temizlenmese,bulaşıklar yıkanmasa,toz alınmasa,yerlerinden kaldırılıp alınan eşyalar tekrar yerlerine konulmazsa içeride savaş yaşanmış gibi bir hal çıkacaktır ortaya...Kokan bulaşık kaplarında belki bakteriler üreyecek,kurtlanmalar olacak,pencelereler açılıp havalandırma yapılmadığı için böcekler ve kokular saracak dört bir yanı ve içeri girince içinize bir ağırlık çökecek,burnunuzu kapatmak zorunda olarak karanlıklar içinde sanacaksınız kendinizi...Oysa böyle olmaz ve siz evinize gidince tertemiz ve düzenli bir ortamla karşılaşırsınız...Bu tüm hayatınızda böyle değilmidir?...Saatiniz kurmazsanız bir müddet sonra duracaktır...Birkaç gün boyamadığınız,boyatmadığınız ayakkabılarınız toz sebebi ile mat bir görünümde olacaktır...Ve istisnasız bakım yapmadığınız düzen sağlamadığınız herşey bozulmaya başlayacaktır... Haydi sizi bir büyü gibi saran önyargılardan uzak olarak,şu an zihninizdeki tüm ''biliyorum'' dediklerinizi bir kenara bir an için bırakarak DÜŞÜNÜN...Tüm kainat nasıl vardır?...Siz nasıl varsınız?...Tüm kainatta asırlardır bozulmadan,aksamadan süregelen düzen nasıl vardır...Küçücük evinizde bile bir kaç gün düzen olmazsa zincirleme karmaşalar çıkacakken ortaya evinizle kıyası bile yapılmayacak muazzam büyüklükteki kainattaki düzen neden bozulmadan devam eder?...Milimetrik bir ince ayarlama ile güneş oraya nasıl yerleştirilmiştir ve asırlardır yerinden sapmamaktadır...Evet...Gerçek Şu ki Tüm kainatta görülen kusursuz düzen O Düzeni Var Eden'in delilidir...Düşünürseniz göreceksinizki saatiniz kendiliğinden siz sabah kalkasınız diye ayarlanmaz...Siz ayarlarsınız onu...Saatinizin kendiliğinden ayarlanmayacağını hiç akıldan bile geçirmeyip,saatinizdeki ayarla kıyası dahi yapılmayacak güneşteki ayar için düşünmemeniz MUTLAK YANLIŞ OLAN bir harekettir... Gerçek Şu ki istisnasız tüm düzenler bir düzen sahibini gerektirir...Tüm kainatın ve içindeki istisnasız herşeyin yoktan var edeni ve düzen sağlayanı Alemlerin Rabbi Allah'tır...Hayır...Bu sizin sandığınız gibi ne herhangi bir felsefik düşünce yada benzeri olarak insan ürünü olan başka bir düşünce değildir...Bu Mutlak Gerçek'in ta kendisidir...O yaratıcı kendisini bilecek aklı yarattığı insana vermiş ve kendisini yarattıklarına bildirmiştir...: '''Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir.''' (FURKAN SURESİ / 2) Bu ayeti okuyunca daha önce olan ''peki Allah'ı kim yaratmıştır'' (Allah'ı tenzih ederim) şeklindeki düşünceyi silin kafanızdan...Çünkü yaratmaya O başlamıştır,O'ndan önce ne zaman,ne mekan,ne istisnasız hiç bir şey yoktu...O tüm eksikliklerden uzak,münezzeh olandır...Ki bu MUTLAK GERÇEK'İ yine Kendisi bildiriyor...: '''De ki: O Allah, birdir. Allah, Samed'dir (her şey O'na muhtaçtır, daimdir, hiç bir şeye ihtiyacı olmayandır). O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. Ve hiç bir şey O'nun dengi değildir.''' (İHLAS SURESİ / 1-2-3-4) Şüphesiz bu MUTLAK GERÇEK'tir...Sizinde yapmanız gereken tüm bunlara karşın daha öncelerin devam ede gelen düşüncelerini kendinize ''hazır kararlar'' alıp bu önyargı ile hepsine bir çizgi çekmek değil temiz bir zihinle düşünmektir...Şuda bir gerçekki inkâr güzel gösterilmekte,Allah'ın varlığını kabul etmemek (Allah'ı tenzih ederim) gerçeği bulmuş olmak yada akıllılık gibi şeyler olarak gösteriliyor...Unutmayın herkes gibi sizde öleceksiniz...Ölüm ise ''sonsuz uyku'' değildir...Allah istisnasız herkesi yeniden diriltecek ve dünyadaki tüm yaşantısından hesaba çekecektir...Tüm bunları düşünmeli ve akıllıca davranışlar içine girmelisiniz...Biri siz evdeyken size telefon açsa ve ''sizin evin önünde yangın çıktı'' dediğini düşünün... Sizin yapmanız gereken akıllıca hareket ona gülüp geçmek yada ''bilgiçlik'' hallerine girmek değildir şüphesiz...Yapmanız gereken akıllıca hareket kapınızın önünde bir yangın olduğu ihtimalini göz ardı edip geçmek değildir...Böyle bir göz ardı şüphesiz kimseye değil size zarar verecektir.Kapıyır açınca kendinizi gülüp geçtiğiniz ateşin içinde bulacaksınız...Bilmelisinizki Allah'ı inkâr HÜSRANDAN başka bir şey değildir... '''De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" De ki: "Allah'ındır." O, rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizi kendisinde şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Nefislerini hüsrana uğratanlar, işte onlar inanmayanlardır.''' (EN'AM SURESİ / 12) Allah'ın kulu ve kölesi...
  5. Hiç kimse en küçüğünden en büyüğüne hiç bir düğme,evet basit bir düğme için başka bir eşyadan yada başka herhangi bir malzemeden zaman içinde değişimler geçirerek bu hale gelmiştir diye bahsedemez...Yada bir ceket veya pantolon için,bir uçak,bir ev için,bir robot için,bir kalem için benzeri açıklamalar yapmaz...Tüm hepsi için ''yapılmıştır'' der...Yani bir uçak kendiliğinden parçaların özel kararı ile bir araya gelmemiş yada etraftaki plastiklerden,metal parçalardan zaman içinde küçük değişikliklerle şimdiki haline gelmemiştir ve geçen zamandada şimdiki halinden başka bir hale gelmeyecektir...Herkesinde düşüncesi böyledir şüphesiz...Kimse kendi ceketinin pantolonundan yada başka herhangi bir kumaş parçasından evrimleştiğini düşünmez...O halde bir düğme,bir uçak yada ceketle kıyasının dahi yapılması mümkün olmayan en gözle görülmeyeninden, en iri kütlelisine kadar tüm canlılar içinde kendiliğinden,uzun yıllar içindeki değişimlerle bu halde gelmiş şeklindeki açıklama ve tezlerde MUTLAK YANLIŞTIR... Şüphe yokki istisnasız her ne varsa her halinde anlaşılan ve görülen kusursuzlukla bellidirki ''yaratılmıştır'' Tüm kainatı ve içindeki istisnasız herşeyi yaratansa Alemlerin Rabbi Allah'tır... '''Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir.''' (FURKAN SURESİ / 2) Evet...MUTLAK GERÇEK budur...O Allah'ki ayettede belirtildiği gibi Tek Olan,Eşi,Benzeri,Ortağı Olmayan'dır...Her türlü yanlış bilinme ve eksikliklerden uzak,münezzeh Olan'dır... '''Allah; sizi yarattı, sonra size rızık verdi, sonra sizi öldürmekte, daha sonra sizi diriltmektedir. Ortaklarınızdan bunlardan herhangi birini yapacak var mı? O, şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir.'''(RUM SURESİ / 40) O Allah'ki ilk insan ve ilk Resul Adem (A.S.)'ide sonrakileride (A.S.) Musa (A.S.)'yıda İsa (A.S.)'yıda ve son olarak Muhammed (S.A.V.) gönderip İslâm'ı istisnasız herkese Bildiren'dir... '''Gerçek şu ki, Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti; '''(AL-İ İMRAN SURESİ / 33) '''Ve hidayete eresiniz diye Musa'ya Kitab'ı ve Furkan'ı verdik.''' (BAKARA SURESİ / 53) '''Hani Musa ile kırk gece için sözleşmiştik. Ama sonra siz, onun arkasından buzağıyı (tanrı) edinmiş ve (böylece) zalimler olmuştunuz.''' (BAKARA SURESİ / 51) '''Andolsun, biz Musa'ya kitabı verdik ve ardından peşpeşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu'l-Kudüs'le teyid ettik. Demek, size ne zaman bir elçi nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak bir kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek misiniz?''' (BAKARA SURESİ / 87) '''Deyin ki: "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile peygamberlere Rabbinden verilene iman ettik. Onlardan hiç birini diğerinden ayırdetmeyiz ve biz O'na teslim olmuşlarız.'''(BAKARA SURESİ / 136) '''Ve ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.''' (EN'AM SURESİ / 84) '''Muhammed, sizin erkeklerinizden hiç birinin babası değildir; ancak o, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi bilendir.''' (AHZAB SURESİ / 40) '''İman edip salih amellerde bulunan ve Muhammed'e indirilen (Kur'an)a -ki o Rablerinden bir haktır- İman edenlerin (Allah), kötülüklerini örtüp-bağışlamış, durumlarını düzeltip-ıslah etmiştir.''' (MUHAMMED SURESİ / 2) Evet...Şüphesiz tüm bunlar MUTLAK DOĞRU'NUN ta kendisidir...O halde herkim ve herne halde olursanız olun yapmanız gereken TEK OLAN Allah'a teslim olmak,Emir ve Yasakları doğrultusunda yaşamaktır...Şüphesiz O Allah'ki İslâm'ı tüm sahteler üzerine hakim kılacak Olup,Vaadi Hak Olan'dır... '''Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile.''' (SAFF SURESİ / 9) '''Eğer kendisiyle dağların yürütüldüğü, yerin parçalandığı veya ölülerin konuşturulduğu bir Kur'an olsaydı (yine bu Kur'an olurdu). Hayır, emrin tümü Allah'ındır. İman edenler hâlâ anlamadılar mı ki, eğer Allah dilemiş olsaydı, insanların tümünü hidayete erdirmiş olurdu. İnkâr edenler, Allah'ın va'di gelinceye kadar, yaptıkları dolayısıyla ya başlarına çetin bir bela çatacak veya yurtlarının yakınına inecek. Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez. (Veya miadını şaşırmaz.)''' (RA'D SURESİ / 31) '''Orada ebedi olarak kalıcıdırlar. Allah'ın va'di haktır. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.''' (LOKMAN SURESİ / 9) ALLAH'IN KULU VE KÖLESİ...
  6. Mutlak Doğru yalnızca bir şahıs,yada kurum-kuruluş veya istisnasız benzeri hiç kimse için değil,istisnasız tüm kainat ve içindeki herkes için; Sevsede-sevmesede,kabul etsede etmesede,bilsede-bilmesede,istisnasız benzeri her türlü duruma girsede-girmesede geçerli olan Kesin Gerçek'tir. İslam Mutlak Doğru'dur.Çünkü İslam kimsenin şahsi hal ve durumuna göre ortaya atılmış insani veya benzeri bir fikir,felsefe yada ideolojiler topluluğu değildir.O Alemlerin Rabbi Allah'ın Dini'dir.Gerçek Şu ki; Tüm Elçileride Allah göndermiştir.Alemlerin Rabbi Allah tüm elçilerini İslam üzere göndermiş, gönderilen tüm elçiler gönderildiği zamanlarda,gönderildiği kavimlere hep her zaman İslam'ı tebliğ etmişlerdir. '''Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile.''' (SAFF SURESİ / 9) Ne İsa (A.S.)'ın Dini Hristiyanlık, Ne Musa (A.S.)'ın Dini Yahudilik değildi. '''De ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere iman ettik. Onlardan hiç biri arasında ayrılık gözetmeyiz. Ve biz O'na teslim olmuşlarız." (AL-İ İMRAN SURESİ / 84) İlk İnsan ve İlk Elçi Adem (A.S.)'dan son elçi Muhammed (A.S.M)'a kadar gelen tüm elçiler hep İslam'ı tebliğ etmişlerdir.Muhammed (A.S.) ise Son zamanda yani Ahir zamanda kıyamete kadar tüm insan ve cin topluluğuna Rahmet olarak gönderilmiştir... '''Biz seni alemler için yalnızca bir rahmet olarak gönderdik.''' (ENBİYA SURESİ / 107) Şüphesiz mülk Allah'ındır. '''(Yine) Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Sizin Allah'tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur.''' (BAKARA SURESİ / 107) Evet...Ve Şüphesiz O her türlü yanlış bilinmelerden ve tüm eksikliklerden münezzeh,uzaktır.'''Allah; sizi yarattı, sonra size rızık verdi, sonra sizi öldürmekte, daha sonra sizi diriltmektedir. Ortaklarınızdan bunlardan herhangi birini yapacak var mı? O, şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir.'''(RUM SURESİ / 40)Evet...Ve şüphesiz istisnasız her şey O'nun kontrolündedir.'''Peki onlar, Allah'ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese de- O'na teslim olmuştur ve O'na döndürülmektedirler.''' (AL-İ İMRAN SURESİ / 83) '''Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiç bir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır.)''' (HUD SURESİ / 56) Evet...Madem böyledir...Allah yarattığı insan ve cin topluluğuna İslam'ı göndermiştir.'''Hiç şüphesiz din, Allah katında İslam'dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki "kıskançlık ve hakka başkaldırma" (bağy) yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerini inkâr ederse, (bilsin ki) gerçekten Allah, hesabı pek çabuk görendir.''' (AL-İ İMRAN SURESİ / 19)Ve madem Allah katında Din İslam'dır, o halde İslam Mutlak Doğru'dur. Evet İslam tek din değildir...Ondan başka irili ufaklı bir çok din, fikir sistemi ve ideoloji vardır...Şimdi bile biri kalkıp kendi ismini ekleyerek bir sistem icad edip bu sisteme göre yaşayabilir,bu sistemi kendine din olarak benimseyebilir.Kendince mutlak doğru olarak benimseyip oda kendince benimsediği bu din için benim mutlak doğrum diyebilir.Başka herşeye kapayabilir gözlerini...Arkadaşlarınıda,ailesinide bu din içine katabilir veya istisnasız benzeri hertürlü durum içinde olabilir. Bu herkesin kendi seçimidir.Herkes dilediği gibi yaşamakta serbesttir.Kişi dilerse İslam'a tabii olur.Kurtulur...Dilerse İslam'ın dışında başka herhangi bir dine tabii olur ve başkalarını rahatsız etmemek şartı ile dilediği dini yaşayabilir...Rabbimiz buyururki; '''Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir.''' (BAKARA SURESİ / 256) Görüldüğü gibi bu serbestiyette yine yalnızca İslam'da vardır...Herkes kurtuluşuda,mahvoluşuda seçmekte özgürdür...Fakat ''bu doğrudur bu yanlış'' veya ''benim mutlak doğrum'' benzeri düşüncelerle fikir beyan edilirse bilinmelidirki herkes için bir mutlak doğru olamaz.Herkesin kendine göre kendince kabul ettiği doğruları olabilir yalnızca. Fakat birde İstisnasız tüm kainat ve içindeki herşey için Mutlak Doğru vardırki O'da bir kaç tane değil bir tanedir...Kim her ne yaparsa yapsın Mutlak Doğru hiç bir zaman değişmez,olmadığı anlamına gelmez tıpkı ölmüş olan bir insan için ''o ölmedi hala dünyada'' demenin onun ölmüş olduğu Mutlak Gerçek'ini değiştirmeyeceği ve olmamış anlamına gelmeyeceği gibi...İşte O Mutlak Doğru İslam'dır... Bu Mutlak Doğru karşısında yapılması gerekense; ''benim mutlak doğrum'' benzeri Mutlak Yanlış düşünce ve hallerden uzaklaşıp Mutlak Doğru'ya tabi olmaktır.Bunun aksi olan davranışlar içinde ısrarlı bir şekilde kalmaya devam etmek kayba uğramaktan başka bir şey değildir...'''Kim İslam'dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır.''' (AL-İ İMRAN SURESİ / 85) '''Allah, kimin göğsünü İslam'a açmışsa, artık o, Rabbinden bir nur üzerinedir, (öyle) değil mi? Fakat Allah'ın zikrinden (yana) kalpleri katılaşmış olanların vay haline. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.''' (ZÜMER SURESİ / 22) '''Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile.''' (SAFF SURESİ / 9) ALLAH'IN KULU VE KÖLESİ...
  7. Cabir

    İSLÂM=MUTLAK DOĞRU

    Mutlak Doğru yalnızca bir şahıs,yada kurum-kuruluş veya istisnasız benzeri hiç kimse için değil,istisnasız tüm kainat ve içindeki herkes için; Sevsede-sevmesede,kabul etsede etmesede,bilsede-bilmesede,istisnasız benzeri her türlü duruma girsede-girmesede geçerli olan Kesin Gerçek'tir. İslam Mutlak Doğru'dur.Çünkü İslam kimsenin şahsi hal ve durumuna göre ortaya atılmış insani veya benzeri bir fikir,felsefe yada ideolojiler topluluğu değildir.O Alemlerin Rabbi Allah'ın Dini'dir.Gerçek Şu ki; Tüm Elçileride Allah göndermiştir.Alemlerin Rabbi Allah tüm elçilerini İslam üzere göndermiş, gönderilen tüm elçiler gönderildiği zamanlarda,gönderildiği kavimlere hep her zaman İslam'ı tebliğ etmişlerdir. '''Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile.''' (SAFF SURESİ / 9) Ne İsa (A.S.)'ın Dini Hristiyanlık, Ne Musa (A.S.)'ın Dini Yahudilik değildi. '''De ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere iman ettik. Onlardan hiç biri arasında ayrılık gözetmeyiz. Ve biz O'na teslim olmuşlarız." (AL-İ İMRAN SURESİ / 84) İlk İnsan ve İlk Elçi Adem (A.S.)'dan son elçi Muhammed (A.S.M)'a kadar gelen tüm elçiler hep İslam'ı tebliğ etmişlerdir.Muhammed (A.S.) ise Son zamanda yani Ahir zamanda kıyamete kadar tüm insan ve cin topluluğuna Rahmet olarak gönderilmiştir... '''Biz seni alemler için yalnızca bir rahmet olarak gönderdik.''' (ENBİYA SURESİ / 107) Şüphesiz mülk Allah'ındır. '''(Yine) Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Sizin Allah'tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur.''' (BAKARA SURESİ / 107) Evet...Ve Şüphesiz O her türlü yanlış bilinmelerden ve tüm eksikliklerden münezzeh,uzaktır.'''Allah; sizi yarattı, sonra size rızık verdi, sonra sizi öldürmekte, daha sonra sizi diriltmektedir. Ortaklarınızdan bunlardan herhangi birini yapacak var mı? O, şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir.'''(RUM SURESİ / 40)Evet...Ve şüphesiz istisnasız her şey O'nun kontrolündedir.'''Peki onlar, Allah'ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese de- O'na teslim olmuştur ve O'na döndürülmektedirler.''' (AL-İ İMRAN SURESİ / 83) '''Ben gerçekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiç bir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır.)''' (HUD SURESİ / 56) Evet...Madem böyledir...Allah yarattığı insan ve cin topluluğuna İslam'ı göndermiştir.'''Hiç şüphesiz din, Allah katında İslam'dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki "kıskançlık ve hakka başkaldırma" (bağy) yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerini inkâr ederse, (bilsin ki) gerçekten Allah, hesabı pek çabuk görendir.''' (AL-İ İMRAN SURESİ / 19)Ve madem Allah katında Din İslam'dır, o halde İslam Mutlak Doğru'dur. Evet İslam tek din değildir...Ondan başka irili ufaklı bir çok din, fikir sistemi ve ideoloji vardır...Şimdi bile biri kalkıp kendi ismini ekleyerek bir sistem icad edip bu sisteme göre yaşayabilir,bu sistemi kendine din olarak benimseyebilir.Kendince mutlak doğru olarak benimseyip oda kendince benimsediği bu din için benim mutlak doğrum diyebilir.Başka herşeye kapayabilir gözlerini...Arkadaşlarınıda,ailesinide bu din içine katabilir veya istisnasız benzeri hertürlü durum içinde olabilir. Bu herkesin kendi seçimidir.Herkes dilediği gibi yaşamakta serbesttir.Kişi dilerse İslam'a tabii olur.Kurtulur...Dilerse İslam'ın dışında başka herhangi bir dine tabii olur ve başkalarını rahatsız etmemek şartı ile dilediği dini yaşayabilir...Rabbimiz buyururki; '''Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir.''' (BAKARA SURESİ / 256) Görüldüğü gibi bu serbestiyette yine yalnızca İslam'da vardır...Herkes kurtuluşuda,mahvoluşuda seçmekte özgürdür...Fakat ''bu doğrudur bu yanlış'' veya ''benim mutlak doğrum'' benzeri düşüncelerle fikir beyan edilirse bilinmelidirki herkes için bir mutlak doğru olamaz.Herkesin kendine göre kendince kabul ettiği doğruları olabilir yalnızca. Fakat birde İstisnasız tüm kainat ve içindeki herşey için Mutlak Doğru vardırki O'da bir kaç tane değil bir tanedir...Kim her ne yaparsa yapsın Mutlak Doğru hiç bir zaman değişmez,olmadığı anlamına gelmez tıpkı ölmüş olan bir insan için ''o ölmedi hala dünyada'' demenin onun ölmüş olduğu Mutlak Gerçek'ini değiştirmeyeceği ve olmamış anlamına gelmeyeceği gibi...İşte O Mutlak Doğru İslam'dır... Bu Mutlak Doğru karşısında yapılması gerekense; ''benim mutlak doğrum'' benzeri Mutlak Yanlış düşünce ve hallerden uzaklaşıp Mutlak Doğru'ya tabi olmaktır.Bunun aksi olan davranışlar içinde ısrarlı bir şekilde kalmaya devam etmek kayba uğramaktan başka bir şey değildir...'''Kim İslam'dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır.''' (AL-İ İMRAN SURESİ / 85) '''Allah, kimin göğsünü İslam'a açmışsa, artık o, Rabbinden bir nur üzerinedir, (öyle) değil mi? Fakat Allah'ın zikrinden (yana) kalpleri katılaşmış olanların vay haline. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.''' (ZÜMER SURESİ / 22) '''Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile.''' (SAFF SURESİ / 9) ALLAH'IN KULU VE KÖLESİ...
  8. Cabir

    DÜŞÜNÜN...

    Kendinizi kalabalık bir resim galerisinde düşünün...Düşünün ki çok geniş katılımlı bir resim sergisindesiniz ve dikkatli bakışlarınız Leonardo Da Vincinin Mona lisa adlı eserinde...Sizinle beraber aynı tabloda bakışları dolaşan bir kaç kişi ve yanınızda sergiye beraber geldiğiniz birde arkadaşınız var...Yorumlarınızı paylaşıyor,hayranlık dolu ortak cümleler kuruyorsunuz...Tablodan ayrılmayan bakışlarınız resmin her bir kıvrımını ayrı bir hayranlıkla doşaşıyor...Mükemmel bir sanat şaheseri ile karşı karşıya olduğunuzu düşünüyorsunuz...Aynı düşünceler tablodan gözlerini ayırmadan hayranlık dolu cümlelerini ard arda sıralayan diğerlerindede var...Şüphesiz siz leonardo da vinciyle hiç karşı karşıya gelmediniz,onu hiç görmediniz...Ne ona misafirliğe gidip bir çay içiminde sohbetler ettiniz nede onu evinize davet etme durumunuz olmadı...Siz onu okul sıralarından,kitaplardan,çeşitli anlatımlardan tanıdınız...Onu ''ünlü bir ressam'' olarak bildiniz...Şimdi eserlerinden biri olan mona lisa ile karşı karşıyasınız...Şüphe yokki okul sıralarında okuduğunuz kitaplarda ve ders sırasında leonardo da vinciden bahsedilip eserleri gösterilirken,anlatılırken itiraz edip o eserlerden örneğin mona lisanın leonarda da vinci tarafından değilde kendiliğinden ortaya çıktığını yada önce küçücük bir nokta olarak ortaya çıkıp sonra zaman içinde küçük değişimler geçirerek bu günki haline geldiğini söylemediniz...Hatta böyle bir düşünce aklınızdan bile geçmedi...Kesinlikle ne siz, ne herhangi bir tanıdığınız önce nokta olarak başlayan ve zaman içinde o noktanın geçirdiği değişikliklerle önce elleri,gözleri kirpikleri sonra yüzü sonra kolları sonra bedeni ve nihayet tüm tablo böylece ortaya çıktı düşüncesi içinde olmadı...Zaten muhtemelen böyle bir düşünceden söz eden birininde ya şaka yaptığını yada sağlıklı düşünce ve bakıştan uzak olduğunu bilirdiniz...Öyle ya şüphesiz o tablo için tek söylenecek şey biri tarafından özen ve dikkatle yapıldığıdır...Elbette başka bir alternatif söz konusu değildir...O tablo yapılmıştır ve kendisini yapanın delilidir...Çeşitli renkteki boyalar bir araya gelerek vardıkları ortak bir karar neticesi resmin üzerinde kendilerince uygun yerlere yerleşmemişlerdir yada önceden tek noktadan ibaret olan resim zaman içinde geçirdiği değişikliklerle ve bu değişiklikler neticesi gelişip gelişmiş bir nokta olarak daha önce olmayan şeyi yani boyayı üretmeye başlaması ile resimdeki boyalar çıkmamıştır ortaya...Evet resimdeki renkler leonardo da vincinin kullanımı ve eklemesi ile olmuştur...leonardo da vinci boş bir kağıda o resmi her hali ile yapmıştır...Bundan başka bir durum kesinlikle söz konusu değildir...Şimdi karşısında hayranlıkla izlediğiniz o resim bir ressamın eseridir...Şüphesiz siz zaten bunu böyle bilerek izlediniz,izlemekte ve hayranlıklar duymaktasınız... Hadi buyrun...Şimdi bir boy aynasının karşısına geçin o aynada gördüğünüz ve hiç bir resimle karşılaştırması,kıyası dahi yapılamayacak kusursuzlukta olan,aynadaki ''ben'' dediğiniz görüntüye bakın...Her şey yerli yerinde ve Mutlak Olması Gerektiği gibi değilmi?...En zeki olduğunu söyleyen biri bile ''şu burnumun yanına nefes almak için ek bir alet yapılsaydı daha güzel olurdu'' veya ''ağzıma daha güzel yemek yemek için birkaç parça taktırmalıyım'' gibi düşünceler içine girmedi...Çünkü ''ben'' dediğiniz bedeninizdeki istisnasız herşey Mutlak Bir Uygunluk İçindedir...Elleriniz,gözleriniz,bakışlarınızdaki ahenk ve kusursuz uyum,ayaklarınız,burnunuz,kaşlarınız,kirpikleriniz ve tüm bedeninizle sizde şüphesiz kendiliğinizden ortaya çıkmadınız...Yada tek hücreli bir canlı olarak başlayıp uzun zamana yayılan değişimlerle aynada gördüğünüz ve ''ben'' dediğiniz hale gelmediniz...Siz ancak dünde,ondaki önceki günde ve milyarlarca yıl öncede ancak şimdi bulunduğunuz kusursuz halinizde olmalıydınızki yaşayabilesiniz...Yaşamanız için vücudunuzda her an sizin müdahaleniz dışında kan dolaşımı olmaktadır...Vücudunuzda kan olmalı ve aksamayan bir dolaşımla her organınıza ulaşmalıdır ki ancak o zaman yaşayabilirsiniz...Siz nefes almalısınız yaşamak için...Nefes almanızdaki küçücük bir aksama sizin hep baktığınız aynaya artık bakamaz halde olmanıza sebep olacaktır...Sizin kesintisiz her an nefes almak için şu anki akciğer sistemine sahip olmalısınız...Milyarlarca yıl öncede bu günde...Ancak bu şekildeki bir akciğer sistemi ile nefes alabilir ancak nefes alabilirseniz yaşayabilirsiniz çünkü...Sizin yada şu an dünyada bulunan istisnasız tüm canlıların yaşamak için şu an içinde bulundukları donatım içinde olmaları gereklidir istisnasız her zaman...Bu kusursuz sistemde olagelen bir değişiklik örneğin akciğerin değişim geçirmeye başlaması şu anki nefes alma sisteminin değişmesi ve canlının ölümü olacaktır...Çünkü canlı ancak şu anki nefes alma sistemi ile yaşayacak haldedir...Şu an tüm canlılar içindeki bulundukları sistemlerle yaşayacak haldedirler...Tıpkı bundan milyarlarca yıl önce hatta en başta olduğu gibi...Bu dengede küçücük bir değişim canlıdaki yaşam durması demektir...Evet şüphesiz bu kusursuz denge, o kusursuz denge içinde bulunan canlıların kararı ve düzenlemesi yada benzeri başka bir şey değildir...Mutlak Gerçek Şuki siz sizi Yoktan Var Eden Yüce Yaratıcı'nın Varlığı'nın delillerinden birisiniz...Tıpkı tüm kainat ve içinde bulunan istisnasız herşey gibi...O Yüce Yaratıcı tüm kainatı ve sizi ve elinizde bulunan 'benim'' dediğiniz herşeyide ''ben yaptım'' dediğiniz herşeyide Sonsuz İlmi ve Sonsuz Gücü ile Yaratan Allah'tır (C.C.)... "Oysa sizi de, yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır." (SAFFAT SURESİ / 96) '''Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir.'''(FURKAN SURESİ / 2) Size düşense bu MUTLAK GERÇEK karşısında etkisinde bulunduğunuz tüm büyülü hallerden sıyrılmak ve MUTLAK GERÇEK'i kabul edip hayatınızı buna göre düzenlemektir...Mutlak Gerçek ortada iken Mutlak Yalan üzerine bir hayat kurmak ve böyle yaşamak başından sonuna tüm hayat için yalnızca HÜSRAN'DIR... '''Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Kıyamet-saatinin kopacağı gün, (işte) o gün, batılda olanlar hüsrana uğrayacaklardır.''CASİYE SURESİ / 27) Allah'ın kulu ve kölesi...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.