Zıplanacak içerik

cenneti_beklerken

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  1. Herkese saygılar 1- Arkadaşlar inanmak bir hakediştir, yani insanın kalbinde Allah inancının bulunması için onu haketmesi gerekir. Haketmeyenler ya müslüman değildir, ya da müslümanım dese de ecel onu alana kadar bir şekilde imanını yitirir. 2- Allah'a imanı haketmek için belirli bir mertebede bulunmak gerekir. Ateistlere tavsiyem; kalplerinin yumuşaması adına bi süre iyilik yapıp fenalık adına ne varsa uzak durmaları. Eğer bu konuda bir sıkıntıları yoksa, kalplerindeki manevi sorunlara odaklanarak, kibir, haset, egoizm ve benzeri unsurlardan kendilerini arındırmaya çalışmaları. 3- Bu sayılanları sağlamaya yanaşmayan ateistler için yapılacak fazla bir şey yoktur, oyüzden cennet yoldaşlarının iyi niyetli cevaplarını anlamakla beraber, yaptıkları işin boşa kürek çekmek olduğunu söylemeliyim. Bununla beraber, kalbi ışığa kapalı olanların varlığını sorun edip de, inancınızı anlatmayı, paylaşmayı ihmal etmemelisiniz. Ama inat çukurunda bulunmayanlara karşı daha fazla verim alırsınız. 4- Şeytanın benim için hazırladığı vesveseler ile, bazı ateistlerin yorumlarının benzerlik taşıdığını görüyorum. Bu da ateizm aldanışının kaynağını bize işaret etmeye yarayabilir. Elbette her türlü vesveseye karşı İslamın cevabı vardır, tabi anlayana. 5- Bir arkadaş bebeğin anne karnında suda nasıl boğulmadığını, bunun bir mucize olduğunu yazmış. Karıncanın adımları bile Allah'ı anlatıyor aslında. Ama görmeye göz lazım. Allah katındaki konumu belirli bir seviyenin altında kalanların kalbi ışıktan hoşlanmaz. Ellerinde hiçbir delil olmamasına karşın, "bu yol mantık yoludur" diyerek çelişkiler içerisinde boğuşurlar. Kimileri de halinden memnundur bile. Allah negüzel buyurmuş: "O, diriltendir, öldürendir. Gece ile gündüzün birbirini takib etmesi de O’na aittir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?" (23/80) "Nihayet refah ve bolluk içinde olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman, bakmışsın ki feryat edip duruyorlar. Boşuna feryat edip durmayın bugün. Zira bizden yardım görmeyeceksiniz. Çünkü âyetlerim size okunurdu da siz buna karşı büyüklük taslayarak arkanızı döner geceleyin toplanıp hezeyanlar savururdunuz." (23/64,65,66,67) "Cennet Allah’a karşı gelmekten sakınanlara uzak olmayacak şekilde yaklaştırılacak. Onlara şöyle denir: İşte bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden, onun emrini gözeten için, görmediği halde sırf saygıdan dolayı Rahmân’dan korkan ve O’na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir. Oraya esenlikle girin. İşte bu, ebedilik günüdür." (26/31,32,33,34)
  2. rıza şunu başlattı cenneti_beklerken
  3. İnanan insanlar inanmayanlardan üstündür, ben büyüklenmiyorum, Rabbim inananları inkarcılardan üstün tutuyor. Haysiyet, şeref ve benzeri kavramları kaybedenler zaten Mümin olamazlar, "GERÇEK MANADA İMANI OLANLAR" bu vasıfları elbette korurlar. İmandan mahrum olanlar için bu kavramları korumak da dediğiniz gibi bir artı sayılabilir. Sonuçta cehennem de seviye seviye, haysiyetli bir kafir (farkındayım tamlamadaki çelişkinin), haysiyetten yoksun bir kafirden daha üstündür muhtemelen ve cehennemde ona göre sınıflandırılacaktır. Tabi son cümlelerim benim yorumum, inancı kaynağından öğreniniz. Maraba: bu çağa çağdaş olmaya pek meraklı olmamakla beraber; İslam Zamanların üstündedir, arınmanın güzelleşmenin, üstünleşmenin yoludur. Tek gerçek yoldur. Arapların mevcut haline bakıp rahatsızlık duyanlardansanız bu rahatsızlığı paylaşmamak mümkün değil, ancak insanların hatalarını da İslama yüklemek, mazoşist bi insanın, kendisine zulmetmeye hazır bir insanın yapabileceği edinebileceği bir bakış açısıdır. SEN BOŞUNA YORULMA HERKESİN İNANCI KENDİNE sözü belki de sizden duyduğum en anlamlı söz, çabalamıyorum artık, İslamın da ne bana ne de benim zavallı çabalarıma ihtiyacı var. Sadece yapmam gerekeni gerektiği kadar yapmaya çalışıyorum. Yine de önerilerimi gözden geçirin. Kendi düşüncelerenize karşı da aynı sertlikte olun. Tutunacak bir dalınız kalmadığında, islamı daha sağlıklı inceleyeceğinizi umuyorum. İnansanız da inanmasanız da, ALLAHA EMANET OLUN dualarımdasınız.
  4. PİŞMANIM Ah akılsız kafam, sen Ayetleri hadisleri bi kenara bırak, inkar edenlerle laf dalaşına gir. Belki niyetim iyi, ama tek taraflı iyi niyetle işler yürümüyor. Neden Rabbinin emirlerini, Peygamberinin hadislerini hiçe sayarak bu seviyeden muhabbetlere katılıyorsun ahmak kafam. Hayatta yapabildiği en iyi şey inatlaşmak olanlar, sanki karşısındaki kendisinden bir şey istiyormuş, hatta sanki kötü birşey istiyormuş gibi ayak diretenler, kelimeleri orasından burasından çekip cevap verdiğini sananlar, senin bireysel hatalarını islam inancına yükleyecek kadar görüş zaafiyeti içinde olanlar, laf ebeliği yaparak yanıbaşındaki şeytanın sırtını sıvazlamasından haz duyan ama sonra pişmanlıktan çılgına dönecek olanlarla ne diye aynı masaya oturur da dil dökersin. 1. Ayetin sonunu atlamadım, sadece eklemye gerek görmedim çünkü konun özü Misak Hadisesiydi. 2. Allahın adaletinden şüphe edenler, onun ayetlerini sağa sola çekmekten haya etmezler. annenin babanın evladına duyduğu sevgiden çok çok daha yoğun sevgiyle kuluna merhamet eden Rabbimizi, tüm eksiklerden ve olumsuzluklardan tenzih ederim. 3. Cümleye bakarmısınız: "Allahtan daha çok kıralcı.." utançdan başım öne düşüyor, ama benmiyim utanması gereken acaba. 4. Kafası birazcık çalışan biri: "Hz. Muhammed de insandı, ve Allah onun için "zalim" ve benzeri kelimeleri kullanabilirmi, "Habibim" diyor Peygamberimize" diye düşünür. İnkar edenler, inkar ettikleri zaman Allahın yarattığı kul olmaktan çıktıklarını mı sanıyorlar, o ayetteki son nitelemler bahsettiğim gibi ya inkarcılara hitap ediyor, ya da tüm insanlara hitap ediyor: EVET CEHALETİM BÜYÜK, EVET NEFSİME ZULMEDİYORUM ZAMAN ZAMAN, GÜNAHLARA GİRİYORUM" hiçbir itirazım yok. hayır arkadaş, sen inkar gözlüğünü takanlardansın. SAYIN MUKİ: 1. Kuran tümüyle kulağa hoş gelir. Ben sadece konuyla ilgili olanları kendimce seçiyorum ve koyuyorum. 2. Kuranı baştan sona okuyun, yorulmayın konusunda size 100% katılıyorum. Ahmaklık ettim çabaladım. Karşımdakilerin iyiliğini düşündüğümden çabaladım. Ama görüyorum ki, gözleri gerçeğe kapalı olanlara hakikatten bahsettikçe, gözlerini daha sıkı yummayı marifet zannediyorlar. Yazık kendilerine ne yaptıklarını keşke bilseler. 3. Keşke dediğiniz gibi inancı kaynağından öğrenseler, bu konuda istekli olsalar, yalan yanlış bilgilerle ayak diretmeseler. Ayak diretmeyi amaç bellemeseler. Keşke günü geldiğinde Keşke demeyecek olsalar. Tövbe kapısı hep açık, ne olur dinleseniz güzel sözler söyleyen, iyiliğinizi isteyen bu genci. Ne kaybedersiniz. İman yoksa, kaybedecek ne varki. 4. Ateist zeka demek, olayların iç yüzünü kavramaya kapalı olanlar için kullandığım ve sanırım benim icad ettiğim bir tabir. Aşağılamama lüzum yok, Kuran ayetlerini okursanız, inkarcıların ne düzeyde olduğu (inkar ederek ölenleri kastediyorum, Tövbe edenler benden bin kat daha üstün mertebelere gelebilir hiç şüphesiz, ve keşke inkar edenler tövbe etse de benden kat kat daha iyi düzeylere gelseler mertebe anlamında, hiç dert etmem hatta sevinirim onlar adına) apaçık anlatılmıştır. Artı olarak benim aşağılamama ne gerek var. ARKADAŞLAR, KALBİNİ KIRDIĞIM OLDUYSA ÖZÜR DİLERİM, EKSİKLERİM HATALARIM VARSA BUNLAR BU 21 YAŞINDAKİ GENCİ BAĞLAR, İSLAMI SAMİMİ OLARAK ARAŞTIRIP İNCELEYİN, BENİM AKIL EDİP DE SİZE YÖNELTEMEDİĞİM SİLAHLARI SİZ KENDİNİZE DOĞRULTUN, VİCDANINIZA KULAK VERİN, BÜYÜKLENEREK KÜÇÜLMEK YERİNE, ACİZLİĞİNİZİ İTİRAF EDEREK YÜCELİN. SÖYLEYECEKLERİM BUNLARDIR. O GÜN, AYDINLIK YÜZLERLE KARŞILAŞMAK ÜMİDİYLE.. -ARTIK CEVAP YAZMAYACAĞIM- SAYGILAR
  5. Sayın HOPPA: "Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok ********" işte ayetin tamamı, umarım size sürekli şüphelenmeyi emreden ve kuruntularda debelendiren şeytanınız tatmin olmuştur. Zalim ve ***** olmasının nedeni, inkarcılığıdır. "insan" kelimesi Kuran'da bazı yerlerde "Kafir İnsan" kelimesini karşılar. Çünkü insanların çoğu cehennemliktir, verdiği sözü tutma başarısını gösterenler müstesna. başarılı olanlardan olmanız dileğiyle. ayrıca: insanın var olması muhteşem bir şeydir, sonsuza dek var olacak olması insanın aklını çıkartacak kadar baş döndürücüdür. insana verilen bu muazzam nimet, yerin göğün herşeyin Allah'ı işaret etmesi, sınırsız evrenin büyüleyiciliği.. görülemeyecek kadar küçük bir canlı tarafından yataklara düşürülen, hastalığından günden güne eriyen insanın, Allahın halifesi ünvanını taşıması (taşıyabilenler için bu sözüm) ve bu karşıtlığın mükemmel bir şekilde bir araya getirilişi.. üzerine bastığımızı bile farkedemeyeceğimiz bir örümceğin, programlandığı üzre müthiş bir dizaynla ağ örebilmesi... sayılamayacak kadar fazla neden, Allahı anlatıyorken, insanların nankörlüğü ve inkar çukuruna saplanıp kalması, cehaleti seçmesi, gerçek sevgiyi tatmaktan yüz çevirmesi affedilemeyecek işlerdir. Şüphesiz Allah en doğrusunu bilir. Şüphesiz dilediğini affeder, doğru yola iletir. Yani: ezelde verilmiş bir söz olmasaydı da insan pek ala imtihana tabi tutulabilirdi, ezelde edilen bu teklifin insana verilen nimetlerden olduğunu görüp şükretmek yerine, üstüne üstelik bu teklifi de yalanlayıvermek "inkarcılara" yakışır yalnızca. İMAN insanlara verilen en büyük nimettir, SINIRSIZ ADALET gereği iman hakedenlere verilir, bunun yanısıra Yaratıcı CÖMERT ve AFFEDİCİDİR. Kalplerine iman güneşi doğmamış olanların, kibir inkar ve inattan arınıp, iyiliğe ve sevgiye dayalı işlere odaklanması gerekir. güzellikler, sevgi, gözyaşı, kalbi yumuşatan unsurlardır. Kalpteki pası giderir, kilitleri kırar. kalplerini bu kıvama getirdikten sonra Kuranı Kerim okumalarını inanmayanlara öneririm. kibir, inat, inkar ile varılacak yer yoktur, verilen mühleti anlamsız sorularla tüketmek akıl ile mantık ile bağdaşmaz. 5 yaşındaki çocuk da sayısız soru üretebilir, peki ürettiği bu sorulara yanıt alamadığında annesine babasına güveni azalır mı, veya bu sorulara alamadığı yanıtlar onun büyümesine engelmidir. Gider yapması gerekeni yapar, oyununu oynar. Ve bu çocuk büyüdüğünde, çocukluğunda cevapsız kalan sorularının cevaplarıyla net bir şekilde buluşur, iyiki annemi babamı bu anlamsız sorular yüzünden kırmamışım, iyiki onlara güvenim azalmamış der. ANLATILAN çocuk; sürekli sorular yağdırıp gerçeği inkar noktasına gelen, aldığı net cevaplardan tatmin olmak yerine yeni anlamsız sorular üretip, bu soruları cevaplamayı imanın ön koşulu sayan "inanmayanlar" grubudur. ANLATILAN anne baba ise; "iman"dır. evet elbette bazı sorular sorulacak, ve zaten temel soruların cevapları, Allahın varlığını aşikar bir şekilde ortaya koyacaktır. tıpkı çocuğun gelişimi için önemli bilgileri ona vermek, önemli sorularını cevaplandırmak gibi. Nu çocuğun gelişimi için önemlidir. Yani bu; insanın imanının olgunlaşması için gereklidir. Selim bir kalp, zaten imanın tadına varmış, ve sonsuzluğa odaklanmıştır. Artık herşey o insan için Allahı işaret eder, olaylara takılıp kalmak yerine, sebep sonuç ilişkisine bakar, sebep sonuç ilişkisinin de ötesinde bu unsurlara hükmeden Rabbine teslim olur. Anlattıklarım, illaki birilerine fayda verecektir ki amacım da bu. Anlattıklarımı peşinen reddedecek ve maalesef hemen büyüklenecek olanlar için ise yapılacak fazla birşey yoktur. Çözüm kendilerindedir, seçimlerindedir. Herkese saygılar, cevaplayamama ihtimalim var, bir iki sene önceki gibi ahmak, kibirli, sorduğu soruların fazlalığına güvenip, o ***** kafasıyla herşeye tepeden bakan "ben" gibi olmayın. olanınız varsa da çıkış yolunu bulması zor değil, tüm benliğinizi ışığın kuşatıvermesi zor değil. dua etmeyi deneyin, arkası gelecektir. Allaha emanet olun, görüşemezsek KİB
  6. Dünyanın en zor sorusunu sormanın pek de gereği olmadığını kavramış bulunduğumuzu umuyorum, dünyanın en kolay sorusunu sormadan zora atlamak da John Amos Comenius'un eğitim felsefesine aykırı. Önce kolayını soralım o halde: Bu kusursuz sistemi minicik sinek kanadından galaksilere kadar yaratan güç, herşeyi en ince detayına kadar dizayn ediyorsa, ve bize de hayat iksirini tattırıp sonsuzu vaadediyorsa, varoluş amacımıza uygun yaşamak için neler yapmalıyız? 1. Varoluş amacımız nedir? 2. Bizim için hazırlanan Mucizevi Kitap varoluş amacımızı bildirip, iyiliği, güzelliği emredip, çirkinlikten bayağılaşmaktan alıkoymayı mı hedefliyor? 3. O halde insanların bazıları neden bundan "çirkin bir işi" görmüş gibi rahatsız olup kendisini rahmet ışığının dışına atıyor, bunda şeytanın rolü ne? 4. Yaratılış sürecinde, iradesiyle gerçekleştirdiği ilk tercihi "İnsan olmayı seçmek" olan insan, neden "bana mı sordunuz doğururken" ya da " ben bu sistemi kabul etmiyorum arkadaş" diyerek gülünç durumlara düşüyor, maalesef bununla da kalmayıp kendisi için hazırladığı "ego setti" nin arkasında "kör, sağır, ve dilsizi" oynuyor ve karşılaşmayı ummadığı, ya da isyan içerisinde beklediği eceli gelip çatınca kendisine lanetler yağdırıyor? Hepsinin cevabı belli, bunların cevabını bilenlerin yaşadığı huzur bile Allah'ın varlığının delili. Fikri tuzaklara düşmek zor değil, düşenlerin çırpınışlarını anlamak da zor değil. Kibir ve inat'tan arınmak ve gerçeğin çoşkusundan mest olmak ise hiç zor değil. Fakat âyetlerimizi inkar etmiş ve kafir olarak ölmüşlere gelince, işte Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların üstünedir. (Bakara 161) Şeytan onlara (birçok) va’dde bulunur ve onları kuruntulara sürükler. Oysa şeytan, ancak aldatmak için onlara vaadde bulunuyor. (Nisa 120)
  7. "Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi." (Ahzâb 72) Güzel arkadaşım ben durumu ateist zekaya uygun hale getirebilmek için yorum katarak anlattım. Misak hâdisesi olarak bilinen bu hadiseden habersiz olman benim sorunum değil. Uzunca yazdığım yazımı okumaya gerek görmemen de, gözlerinin kapalı kalmasına duyduğun arzunun göstergesi olsa gerek. Herzaman tekrarladığım gibi: ben versoy, tarafsız ve diğer arkadaşlar için emek harcamıyorum, bu sayfayı gözden geçirenlere bir faydam olur umuduyla yazıyorum. "Biz, peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. İnkar edenler ise, hakkı batılla çürütmek için mücadele ederler. Âyetlerimizi ve kendilerine yapılan uyarıları alaya alırlar." (Kehf 56) İslam için milyarlarca somut neden varken, ısrarla kanıt istiyorsunuzya, bu ayete bak sonra da aynaya bak. her ayeti ayrı mucize olan Kuran-ı Kerim'den yüz çevirenlere benim zavallı çabalarım mı tesir edecek. Allaha emanet olun.
  8. SAYIN BELDEGAH: Yazdıklarımı cevaplamadan önce keşke dikkatlice okusaydınız da size faydası dokunabilseydi. Vermiş olduğunuz cevaplar oldukça yetersiz olmakla beraber, iyi niyetle yanıtlıyorum: 1. Evet aklı herşeye muktedir değildir, kalbinde yaratıcının varlığını hissetmeyenler yani inanmayanlar için "insan en tepededir", dolayısıyla akıl unsurunun herşeyi çözeceğini düşünmek bu insanlar için doğaldır. Zaten büyüklenmek, kibir gibi kavramlar inkar edenlerin doğasında vardır. Ancak bilinmelidir ki, bacak kadar çocuk bir yetişkinin işlerini kavrayamayabiliyor. yaratılmışların, Yaratıcının her işini kavramayı umması düşünülemez. SERT FELSEFE adlı kullanıcı da zekayı hafife aldığımı, ********** düşünmüş. HAYIR, akıl insanı insan yapan unsurlardandır! Akıl İmana ulaşana kadar belli oranda gereklidir! Zaten Kuran'ı Kerim aklı olanlara gönderilmiştir, ve Akıl sahibi olanlar sorumludur bu imtihandan! Benim kastettiğim ise, işin kalbi boyutunu atlayıp, beş duyusundan aldığı verilerle herşeyi açıklayabileceğini sanan, kalbi devre dışı bırakan yaklaşımın yanlışlığıdır. Aynı zamanda bu yaklaşım, Tanrı kavramını irdelerken ******* atıp tutmaktan gocunmaz, bu da işin çürüklüğüne delildir. Akılı olan herkes, var oluş amacını sorgulayabilir, "nereden geldik, var olan herşey tesadüfler sonucu mu oluştu, evrim denen kavram neden hiçbirşeyi açıklayamıyor, güçlü güçsüzü ezerek evrimleşecekse doğadaki bu sevginin dayanışmanın sırrı ne, küçücük bir arıya bal yapmayı öğreten ne. akıl bu sorular için gereklidir, daha sonra ardından iman gelir, iman geldikten sonra akılda herşey yerli yerine oturur. ve varoluş amacına uygun şekilde, kişi aklını olabildiğince performansıyla kullanır. Artık aklını ne için kullanması gerektiğini biliyordur. 2. Allahın bize öğrettiğinden başka birşey bilemeyiz diyorum, aldığım yanıt ise "Allah sizi bir sınıfa mı topladı." Yaratıcı herşeye hükmeder, sebep- sonuç ilişkisini yaratandır O. ve bu sebep sonuç ilişkisine dayalı olarak dilediğine dilediğini verir. Bunu yaparken de sınırsız adaletli ve cömerttir. İnanmayan inkarcı insan ise, sahip olduğu herşeyi kendisi yaptı elde etti sanır, çocuk kanı içerek göbek yapan ülkelerin zihniyetine ne kadar benziyor değil mi. Arkadaşım Beni yaratan da Allah tır, bana öğreten de Allahtır, Veren de alan da Allahtır. Yaptığı herşeyin bir hikmeti ve hayrı vardır. Sistemi Kusursuzdur. Ve yarattıklarını kullarının isteklerine bağlar. Sebep-sonuç ilişkisinin ardındaki Hükümdarı görebilmeniz için beş duyu organınıza bukadar güvenmekten vazgeçin. Çünkü aynı duyular, saçma sapan ilaçlarla bile yanıltılabiliyor. Ayrıca Allah öğretirken dilediğini aracı olarak kullanır, Peygamber gönderir dinini öğretir, kuşun kanadına baktırır uçak yaptırır. 3. Yukarıdakileri okuyunca bu çıkışınızın gülünçlüğünü algılayabileceğinizi umuyorum. Akılın İlahi planları kavrama konusunda çoğu zaman yetersiz kalması, Akılın insanı insan yapan üstünleştiren bir unsur olmasının önüne geçmez. Elbette akıl sorgulamamız için yaratılmıştır, yukarıyı tekrar okuyun lütfen. 4. Allah Rahman ve Rahimdir. Allah çalışana verir, kafir müslüman ayırmadan çalışana hakkını bu dünyada verir. Ama bazı çalışmalar vardır ki sonsuza uzanmanızı sağlar, bazı çalışmaların ise sonsuzluk yolunda bir karşılığı yoktur. Önemli olan yaptığımız çalışmaların hayırlı sonuçlanmasını, işe yaramasını dilemektir. Bir Mümin bunu elbette yapacaktır. Elbette Rabbisiyle sürekli dertleşecek, sürekli O'na yönelecektir. Teknoloji, bilim ve benzeri konularda gelişmek, çalışmakla çabalamakla olur. Bu işin birinci kısmıdır. Ancak bu çalışmayı gerçekleştirirken faydalı sonuçlar doğurmasını istemek başka birşeydir. Uğraşıp durduğun şeylerin topluma insanlığa faydalı olmasını dilemek.. Beyin cerrahları insalığa faydalı olmayı amaçlamıyorlarmı, kalplerinde bunun çoşkusunu yaşamıyorlarmı. m=c2 yi bulan einstein, toplumun zararını mı diledi. 5. Yukarıyı okursan bunun da cevabını satır aralarında bulursun ama söyleyeyim, cerrahın ateist olması, elinden iş gelmeyen bi ahmak oLmasını gerektirmez. Çalışmak altın kuraldır ve işini iyi yapıyorsa başarı muhtemeldir. Ama başarı kesin değildir. Allah dilemezse başarı gelmez. Bunun için kul dua eder. Allah dilerse bi kafirin eliyle de faydalı işler yaratabilir. Nobel ödüllü bir genetik bilimcinin akıl almaz çalışmaları başka bir şeydir, bu genetik bilimcinin küçücük bir kızı yıllarca istismar edecek kalitesizlike olması başka birşeydir. 6. Burda sorulan sorular, kişinin kalbine yaptığı yolculukta kendi zihnine takılan sorulardır. Cümlemi yanlış anlamışsınız. 7. İslam gerçek hayatla, o ayılıp bayıldığınız maddi ve beş duyuya hitap eden hayatla da zıt düşmez, çelişki hiçbir alanda yoktur. Allah herşeyi kuşatandır ve O'nun varlığının ötesinde hiçbirşey yoktur. Bizler O'ndanız ve O'na döndürüleceğiz. Ne yani Allah gökte oturuyor da biz de yerde çabalıyoruz öylemi? Allah herşeyi kuşatır, en ince detayına kadar planlar. Sevgilinin gözlerinde bile kendini belli eder. 8. İki tane kuzuyu kopyalayan bir beyne hayran olan arkadaşım, gökleri, kainatı, bu kusursuz sistemi ve o övünüp durduğun beynini sana veren Allahın kudretini nasıl göremiyorsun. Allahın bu kudretini gördükten sonra nasıl beynini ön plana çıkarabilirsin, nasıl gücünü sınırsız sanırsın. Allah dilerse canlıyı sperm ve yumurtadan da yaratır, dilerse genetikçi bir insanın eliyle de kopyalatır. Dilerse hiçbir sebebe gerek kalmadan direkt olarak da yaratır: Hz. İsa. 9. Güzel arkadaşım, cümlemi "inat gözlüğünü" çıkararak okursan, mantığı yoksaymadığımı görebilirsin. Sadece şeytanın aklımızı yanıltmak için didinip durduğunu, bu konuda da yapılması gerekenin hem mantığı sonuna kadar kullanmak, hemde "Dua müminin silahıdır" anlayışından hareketle kendimizi vesveselere karşı daha güçlü tutmak olduğunu belirtmiştim. Nolur konuyu kişiselleştirip de inat tuzağına düşüverme. 10. Üzülmemek elde değil. Arkadaşım lütfen inanmasanda dini bilgini belli düzeye çek ki tartışmada belli düzeyi koruyabilelim. "Biri buna herşeyi en baştan anlatsın" noktasına gelmeyeyim, rica ediyorum. İnsanın ilk tercihi, bu imtihanı kabul etmektir. Allah bize bu imtihanı, cenneti, cehennemi, hepsini gösterdikten sonra, bizden söz almıştır. Bu sözü kendi irademizle verdik, ve dünyaya gönderildiğimizde bu sözü hatırlamayacağımızı bilerek verdik bu sözü. Bu söz, bizim Allahın halifesi olma şerefini ve sorumluluğunu taşıma sözümüzdü. Bu süreçte anne karnında hazırlanmış olan bedenlerimize yerleştirildik, bedenimize can geldi. Çocukluk dönemini de atlattık ve artık Rabbimizin bizim için gönderdiği kılavuzu anlayabilecek yaştaydık. Öğrendik, tasdik ettik. Bu kusursuzluğu aşikar kitaba teslim olduk. İyiliği, güzelliği emreden, kötülükten çirkinlikten alıkoyan bu kitaba. Artık dileyen inanır, dileyen inkar eder. İnkar edenler ise verdiği sözü tutmamanın ezikliğiyle pişmanlıktan kendisine sonsuza dek lanet eder. Unutma arkadaşım, Allah adaletlidir, herşeyin açıklaması vardır. Zihine takılan bir soru söyleyim: Allah kendi kendisini yaratabilirmi. Böyle saçma sapan bir soruyu çözümlemek midir İman etmenin ön koşulu. Şunu anlayalım ki, 2000li yıllara teknolojik ataklarla gelmiş olmanın insanoğluna yüklediği şımarıklık, iman ışığını yudumlamada engellerden biridir. İnsan güneşin gezegenlerin bu sistemin varlığına hayret etmez, ama internet çağındayız diye kasılır durur. *********. 11. İnsanların bazıları olumsuzluk çirkinlik peşinde değildir ama ortaya faydalı bir şey koymaları da şeytanın çabalarıyla engellenir, saçma sapan çalışmaların peşine düşer, kendisine verilen değerli zamanı çöpe atar. şeytan da bu grup insanlar için bunu hedefler zaten. 12. Dini yaratan ve abartan toplumdur diyen birine karşı verilecek cevabım yok bu madde için. İslamın nerden geldiğini albaştan anlatacak değilim, inanmayan insana da hiçbir sözün fayda vermeyeceğini de bilirim Allah dilemedikçe. Zaten burdaki amacım: genç beyinler zehirlenmesin, bu sayfayı gördüğünde yanılgıya düşmesin, "İslam herşeyi açıklıyor" gerçeğini özümsesin. 13. Maddeleyerek yazmak benim stilim. hiçbir yerden kes yapıştır yapmadan emek veriyorum. Bütün bunların ANLAŞILMAMASI bilgisizlikle mümkündür. "Vardır bir hikmeti" diyemeyenler, büyüklük taslayarak kendilerini küçültenlerdir. Vizelerim var, cevaplayamazsam "haklı olduğunuz" yanılgısına düşmeyin lütfen. Egonuzdan sıyrılın, benden iyi biliyorsunuz bunu: Asıl bilgi, hiçbirşey bilmediğini bilmektir. SAYGILAR
  9. Herkese saygılar 1. Gözlem ve deneyle inanca ulaşılmaz, duyularımızın algılayamadığı bir çok unsur var. ışığın sesin belli frekanslarını algılayamıyoruz bu bilimsel bir gerçek. Hal böyleyken nasıl oluyor da yalnızca gözlemleri baş tacı ediyorlar. Beş duyunun algıyla ilgili olduğunu, algılamada aldanmaların olabileceğini bile bile nasıl ahkam kesiyorlar. Gözlemleriniz size "EVRİM" diyor, kalbimiz bize İslam diyor. hadi koymaya çalışın aynı kefeye, bir yanda saçma sapan bir teori, diğer yanda hakikatler. bir yanda sebep-sonuç ilişkisine tapanlar, diğer yanda bu sebep-sonuç ilişkisine hükmedeni ilah edinenler. 2. VERSOY olması lazım ismi, bir arkadaş bu başlıktaki önceki yazıma cevap yazmış uzun süre yoktum cevaplayamadım. Ah güzel arkadaşım, kocaman yazımı nasıl bir ruh haliyle okudun da anlamamayı başarabildin. a) Allah bizi yaratırken, insan olmayı, bu imtihana girmeyi isteyip istemememizi sormuştur. İmtihanın ne olduğunu, cenneti cehennemi göstermiştir. ve demiştir ki, dünyaya gönderildiğinde, ezelde verdiğin bu sözü hatırlamayacaksın bak ona göre kabul et edeceksen, dünya hayatında sana kılavuz göndereceğim, aynı zamanda yarattığım herşey sana beni anlatacak, ağ yapmaya programlanmış bir örümcek minik bir sinek bile sana beni hatırlatacak. kılavuzlarıma uy. çünkü ben sana iyilikten, güzellikten başka bir şey emretmiyorum. Biz bu serüveni kabul edenleriz. Rabbimizin yeryüzündeki halifeleriyiz. Yaratılmışların en üstünlerinden olma potansiyeline sahibiz. İnsan gibi yaşayanlar bu üstünlüğü hakeder. Bununla beraber aşağılara doğru seyahat etmek isteyenlere mühlet verilir, pişmanlıktan kilitlenip kalacakları güne kadar. Tövbe kapısı hep açıktır, eğer Allah'ı seviyorum, teslim olmak istiyorum noktasındaysanız, bilinki geçmiş günahlarınızdan arınma ve yükselme safhasındasınız. b ) Allahın kuluna verdiği en büyük nimet imandır, o da hakeden kula verilir. Kalpleri kötülükle, inatla, inkarla katılaşanlar iman edemezler, anlayamazlar. İç güdüleriyle yaşar hale gelirler. İyilik yapanlar, hatalarından pişmanlık duyanlar, sevgiyi seçenler için ise zaman zaman zorlu, ama harika bir serüven vardır. Var olma amacına uygun yaşayanların mükafatıdır bu. Sevgiyi seçenlere sonsuzluk verilir. Kiri Pası seçenlere de rahmetten uzak sonsuza dek sürecek pişmanlık tattırılır, kişi kendine lanet eder durur. c) Özü temiz, ama kalpleri zihinleri bulanık, sorgulayarak anlamaya çalışırken mantık hatalarına saplanmış kalmış, egosuyla hareket ettiği için, vicdandaki rahatsızlığına rağmen gerçeği kabul etmek yerine inatlaşan bir grup da vardır ki, müminler o gruba tatlı dille gerçeği anlatmalıdır. Bu grup art niyetli değildir, kalplerindeki kilidi bir kırabilse gözyaşları yanaklarını ıslatacaktır. Hiçliğini itiraf ederek yücelecek, Allahın halifesi olma ünvanına hak kazanacak, ve her an her saniye meleklerin hayran bakışları arasında Rabbinin hükümlerini uygulayacaktır. O Arkadaşlar için dua edelim, ve gönül yıkmadan çabalayalım. Saygılar.
  10. SAYIN BRAINSLAPPER: Zaten imzanızda yer alan hadis ve ayetlere bakıp, bu hadis ve ayetlere getirdiğiniz ve üzücü bulduğum yorum üzerine 5. maddeyi yazmıştım. Bu arada fotoğraflarızda Hacerül Esved ile ilgili yanlış ve yanlışa yöneltmeyi amaçlayan bir bilgi yer alıyor. O bilgiyi bulduğunuz kaynağı ciddiye almamanızı öneririm, eğer o bilginin kaynağı sizseniz, konuya selim bir kalple yaklaşmanız yararınıza olacaktır, çok soru sormak değil, nitelikli sorular sormak ve anlamaya açık olmak dileğiyle. Saygılar
  11. SAYIN TARAFSIZ Bir kaç haftadır yazamıyordum, görüyorumki arkadaşlarımız boş durmamış. Sayın "tarafsız", yazdıklarınız inanan biri olarak beni incitmekle beraber, yine de bu konudaki gayretiniz ilgimi çekmiyor değil. "SİZİN GİBİ DÜŞÜNEN BİRKAÇ ARKADAŞ DA DESTEK OLUNCA İŞ YİNE BULANDIKÇA BULANMIŞ, KARMAŞIKLIK DİZ BOYU OLMUŞ, GÖZLERİNİ IŞIĞA KAPATANLAR KENDİLERİNE HAZIRLADIKLARI GECEDE EL YORDAMIYLA GERÇEĞİ MINCIKLAMAYA KALKMIŞ". ancak, yazdıklarım neden çarptırılmış, neden bir iki cümlelik cevaplarla savuşturulmuş, ve neden bilgi eksikliğinin giderilmesi için en ufak bir çalışma içine girilmemiş anlamıyorum. aslında anlıyorum ama anlamazdan gelmek istiyorum, çünkü ecel bizi alana kadar vakit var, dolayısıyla parmaklarıma kramp da girse size faydalı olabilmek için çabalıyorum. 1. Dinde zorlama yoktur, cehennem gerçektir ve kulların bunu bilmeye hakkı vardır. Kuran-ı Kerim'e bıyık altından gülerek bakanların zaten cehennem konusunu takmayacakları açıktır. yani zorlanma durumu söz konusu değildir. 2. Minicik yavrular, ateizmin pençesinde büyümek zorunda değildir. her aile çocuğunu dilediği gibi yetiştirir, inanan insan ise çocuğunun sonsuz mutluluğu için çırpındığından, onu elbette gerekli donanımlarla (sevgi, dürüstlük, hoşgörü..) yetiştirecektir. 3. Cehennem korkusu olumsuz birşey değildir, çünkü cehenneme girecek olanlar, kötülüğü benimseyenler ve iyilikten alıkoyanlardır. kararmış bir kalple ecele kavuşanlardır. önemli olan cehenneme girmek değil, cehenneme girecek mertebede olmaktır. çünkü Allah adaletlidir, ve eğer cehennemi hakediyorsanız, o gün geldiğinde Rabbinize mızmızlanmak yerine kendinizi kınarsınız. Çünkü Allah adaletlidir ve müthiş cömerttir. 4. İslam bir hayal değildir, gerçeğin ta kendisidir. tek yoldur. kusursuzdur. 2x2=4 sonucundan daha aşikardır, ancak inanmayan kalplere hiçbir delil yetmeyecektir, ve bu kalpler; şeytanlarının kulaklarına fısıldadığı cümlelerle cevap yetiştirmeye çalışacaklardır. 5. KAİNAT HZ. MUHAMMED (S.A.V.) HÜRMETİNE YARATILMIŞTIR, HZ. MUHAMMED SEVGİSİ KALBİ KUŞATMADIKÇA İMAN ELBETTE OLGUNLAŞMAZ, ÇÜNKÜ HZ. MUHAMMED SEVGİDİR, HZ. MUHAMMED "YAŞAYAN BİR KURAN" OLARAK DEĞERLENDİRİLMİŞTİR. UNUTULMAMALIDIR Kİ ANNEMİZİ BABAMIZI EVLATLARIMIZI HERŞEYİMİZİ VEREN ALLAHTIR, ALLAH İSE EN ÇOK MUHAMMED'İ SEVİYOR, ELBETTE KALBİMİZ O'NUN AŞKIYLA ATACAKTIR. YOKSA ALLAH KÖTÜLÜĞÜ ÇİRKİNLİĞİ Mİ EMREDİYOR, YOKSA MUHAMMED (S.A.V.) KÖTÜLÜĞÜMÜZÜ MÜ İSTİYOR? ELBETTE HAYIR. O HALDE BU RAHATSIZLIK NEDEN, YOKSA "şeytanın" RAHATSIZLIĞI MI DİLE GETİRİLİYOR BAZI ARKADAŞLARIN AÇIKLAMALARINDA. 6. Madem art niyet yok, neden söylenenler anlaşılmıyor. Madem art niyet yok, neden bilgiler arttırılmadan karşı koyulmaya devam ediliyor. 7. Hristiyanlık musevilik inançlarının kutsal kitapları tahrif edilmiştir. Kuran'ı Kerim tamamlayıcıdr, kapsayıcıdır, Kuran ile beraber diğer kitapların geçerliliği kalmamıştır, zaten tahrif edilen hangi kitap geçerli kalabilirki. Kuran'ı Kerim son kitap, Muhammed son peygamberdir. İslam Allah'ın inanmamızı istediği dindir, başka din yoktur. ve özü sevgidir. 8. Gelin daha akıllıca bir iş yapalım, kusursuz bi inancı hata bulmak amacı ile sorgulayarak yorulup üzülmeyin, ATEİZMİ SORGULAYALIM, EVRİMİ SORGULAYALIM. onların savunulacak bi tarafı olmadığını gördüğümüzde ne olacak, kısacık ve uyduruk bi ömür için dünyaya gelmiş olsaydım, sonsuzluğa inanmayıp, kendimi et parçası sanıp, öldüğümde solucanların etimi yiyeceğini sansaydım, yaşamaya bir dakika daha tahammül gösteremezdim. bi insan olarak sizleri gerçekten seviyorum, ne olur sağlıklı düşünün de günü geldiğinde birbirimize aydınlık yüzlerle gülümseyelim. HERKESE SAYGILAR
  12. 1. inanmayanlara söyleyecek sözümüz "yolun açık olsun" değildir. inanmamakta inat edenlere, ne söylenilirse söylenilsin anlamamakta diretenlere "yolun açık olsun" denir.ha yolu açık mı olur kapalı mı, zaten bilen bilir. 2. paragraflar süren ve "acaba karşımdakine faydam dokunabilirmi" amacı güderek yazdığım yazımdan, bir iki satır alıp, kendinizce cevap geliştirmişsiniz. "Olayların dönüp dönüp dolaşacağı yer"de dilediğiniz kadar zaman geçirebilirsiniz, çünkü inanan insanlar, sizin kalbinizde iman ışığı yakmak zorunda değillerdir, yalnızca kalplerinin güzelliğinden ötürü size faydalı olmayı amaçlamaktadırlar. "yeryüzünde tek başınıza var olsaydınız, inatlaşacak kimse kalmadığında aynı bakış açınızı koruyabilirmiydiniz, yoksa 'hop kardeşim ben burdayım ama niye burdayım amacım ne' sorusuna mı odaklanırdınız." vicdanınıza danışın. 3. İslam her soruya cevap verir, genç arkadaşlar inancını kaynağından öğrensin, akılları bulanmasın. 4. İnanan insan kimsenin cehennemde yanmasını istemez, ancak; Allaha hakaret içinde olanlara (Allahı yoksaymak da hakarettir), Allahın düşmanlığını kazanan insanlara, merhamet edilecek değildir. Allah adildir, ve Allahın sevmediği kullara sevgi duymak gibi bir çelişki içinde olamayız, bizim kimi dost edindiğimiz açıktır, ve dost edindiğimiz yani Rabbimiz, iyilikten güzellikten başkasını emretmez. Bunca rahmetine ve merhametine karşın hala isyan ve inkar içinde olanlar varsa, elimizden geleni anlatmalı, yok eğer karşı taraf isyanını inkarını sürdürüyorsa da "yolun açık olsun" noktasına gelmeliyiz. ve görüyorumki, bizim diyaloğumuz bu noktaya geldi "tarafsız" 5. sana, buzamana kadar yazdığım tüm yazıları okumanı, hatta beni de bırak, Kuranı Kerim okumanı, durgun bir kalple incelemeni öneririm. 6. ben İslam Alimi değilim, fikirlerimde yanlışlarım varsa bu beni bağlar. eğer varsa eksikliklerimden ben sorumluyum. Eğer samimi isen gerçekten araştırır ve doğru bilgiye ulaşırsın. 7. daha yazmayı düşünmüyorum, Saygılar. (ateizmin eksiklerini araştırmaya başlarsan, vicdanını yorulmaktan kurtarırsın, zira Kuranda eksik bulamadığın halde hala eksik var gibi gösteriyorsan bu seni çok da olumsuz noktalara sürükler Allah korusun))
  13. :) 1. felsefe kitaplarına iman edenler kendilerini gülünç hallere sokar. 2. felsefe, İslam ile temellendirildiğinde anlamlıdır, aksi halde kuruntudan ibarettir. maraba diyor ki: "Yetişmek, öğrenmek çağında olan bir çocuk için ortada kötü olgularda olsun. Mesela o evde sigara içilsin, yalan söylensin vs olumsuz şeyler olsun. Sonradan çocuk ayni şeyleri yapınca çocuğu, Allah'ın daha doğrusu Allah adına yargılayıcıların yaptıkları gibi kaynar kazanda haşlayalım ne derece insanca, mantıkça." 3. sebep- sonuç ilişkisine dayalı yaratılan bir sistemden bahsediyoruz. sebepler, sonuca ulaşmayı hedefler. ancak irademiz var, birisi bana küfür ettiğinde, ona aynı şekilde küfür etme ihtiyacı doğar elbette. ancak ben küfür etmemeyi seçerim, çünkü olumsuz etki nekadar yoğun olursa olsun, insanlar doğru olanı seçmekle mükelleftir. Allahın adaleti sonsuzdur. Bu serüvene katılmayı insan kabul etmiştir, insanın ilk seçimi: "insan olmayı istemektir." yeryüzüne gönderildiğinde, kendisine Peygamber gönderileceğini bilerek, cenneti cehennemi bilerek bu serüvene katılmayı istemiştir, Rabbisine söz vermiştir. verilen bu söz ise yeryüzünde hatırlanmayacaktır, Allahın gönderdiği kılavuzlarla bildirilecektir. yani seçim insanındır. imtihan edileceğini biliyordu insan, "insan olma serüvenine katılmayı seçerken.." 4. cehennem gereklidir, cehennem olmasaydı adalet de olmazdı. Allah'ı inkar edenler, tövbe etmezlerse, verdikleri sözde durmadıklarından ve bunca delile rağmen iman etmediklerinden ebediyyen cehennemde kalacaktır. cehennemde de derecelendirmeler vardır, en acıklı azabı münafıklar tadacaktır. cehenneme girmek azaptan ziyade utanç vericidir, Allahın rahmetinden uzak kalmayı başarabilen insan, zaten cehenneme kendisi koşarak girecektir o utançla. Allah adaletlidir, şüphesiz insanları yanlışa iten sebeplerin şiddeti büyük ise, Allah bunu görendir, kullarına karşı adil ve cömerttir. 5. samimi bir kalple Rabbisine teslim olan için korku yoktur, Allah ihlas sahibi kullarının tövbelerini kabul eder, onların ayıplarını örter, derecelerini yükseltir. Allahtan af dilemek çok büyük bir erdemdir, ve samimi tövbeler kabul edilir. eğer cehennemi saplantı haline getirmiş olanların sıkıntısı geçmişte işlediği büyük bir günah ise, bilmelidir ki af kapısı her an her saniye açıktır, arınmak ve tertemiz olmak için Rablerine teslim olanları Allah yüzüstü bırakmaz. hepimizin günaharı vardır, önemli olan vicdandaki sızıdan korkmamak, günahlarını çirkin işlerini Rabbe itiraf edebilmektir, bu acizlik ve pişmanlık itirafından sonra yükseliş başlar. yol zorludur, ancak sonsuz saadet ile kıyaslanamaz bu yorgunluk, kalpteki huzur yorgunluğu sıkıntıyı alır götürür. 6. cehalet inat ile birleşirse, kalp katılaşır. şaşı bakan şaşı görür. unutmayın, eğer Allah size kendisini düşündürüyor, ve benim yoluma gir, diyorsa, sizi seviyordur. günahlarınız ne boyutta olursa olsun, arınıp tertemiz olmanız için, yüksek derecelere kavuşmanız için yapmanız gereken kalbinizi ışığa açmaktır, cennete adımlamaktır, inkar etmek değildir. 7. İslam çelişki barındırmaz, mantıksızlık içermez, inatla ateizmi savunanların hiçbir delili yoktur, delilleri olmadığı gibi tahammülsüzlükleri nedeniyle Allah inancıyla uğraşmaktadırlar kendilerince. keskin sirke küpüne zarar verir. İslam tertemiz bir ışık hüzmesi gibi durmaktadır ve duracaktır. hatalar çirkinlikler, insanları bağlar. müslüman birinin hatası, İslamı lekelemez. önyargısızca, içten bir kalple konuya yaklaşınız, kendinize zulmetmeyiniz. Saygılar
  14. sayın "tarafsız": 1. "tarafsız" diye bir nick alırken neyi amaçladığınızı sormak bana düşmez, ama bu konuda bir taraf olduğunuz açıktır. 2. ben "milyonlarca hurafe ve farklı görüş arasında bir de islam var, gelin size onu anlatayam" tarzı gülünç bir yaklaşımla konuya yaklaşmadım, dolayısıyla aslında bahsettiğiniz yazımı yazmakta güttüğüm amaç, inananların burada yazılanlardan duydukları rahatsızlığa tercüman olmak, ve yine kardeşlerimle dertleşmek, onlara kendimce destek olmak, kendimce fikir vermek idi. 3. yazımda da açıkça bahsettiğim gibi, inanmayanlar ve bu konuda inat içerisinde bulunanlara söylecek sözüm yoktur. eğer "ben inanmıyorum ama art niyetli de değilim, sadece tercihim bu yönde" diyorsanız, ve "eğer bana geçerli delilleri sunabilirsen neden inanmayayım ki" diyorsanız, o halde seve seve fikrimi sizinle paylaşırım. bahsettiğiniz yazım ise tamamen kardeşlerime yönelikti, yani sizin tarafın bu yazımdan olumlu bir sonuç elde edebileceğini zaten ummuyordum, ve özel bi çaba içerisinde de değildim. gereken sonucu kardeşlerim çıkarmıştır, müsterih olunuz. 4. kalpleri güneş gibi aydınlatan İslam inancı (ki tek yoldur), kendisini savunmak gereğini hissetmez, çünkü kusursuzluğu aşikardır, ve inanmayanları da kendisine katmayı hedefler. İslam'a dil uzatanlar hakkında, ya da İslamı anlamaya kapalı olanlar hakkında, yine İslam dini gerekli bilgiyi bize sunar, dolayısıyla "ben inanmıyorum" diyen birine karşı gösterilmesi gereken yaklaşım: "yolun açık olsun"dur. İnananlar da insandır ve hata yapabilirler, inananların hataları,İslamı bağlamaz. 5. "karşı taraf" ın fikirlerini söylemesi doğal karşılanabilir, ama inanca saygı sınırları aşılmışsa, art niyet kokusu geliyorsa, iftiralar mevcutsa, elbette müdahale edilecektir. 'kurandaki çelişkiler, muhammedin şehveti, muhammedin karısı" tarzı yaklaşımlar İnananları incitir, tahrik eder, buna rağmen inananlar kendilerine yakışanı yapmalıdırlar. yapmaları gereken ise, bulundukları safı belli etmektir, çirkinlik içinde olanlar varsa kınamaktır. genç beyinlerin kirlenmesini önlemek için de fikri mücadele içine girmek, ayrıca yasal yoldan haklarını savunmaktır. 6. bahsettiğiniz yazımda muhatap olarak kardeşlerimi aldığımı söylemekle beraber, yine de cevap vereyim. inanan insan "Kuranda çelişki vardır abi" derse inanmıyordur zaten. bununla beraber Kuranda çelişki vardır diyenler iftira, saptırma, yanıltma içermeyen bilgilerle delillerini getirmelidirler. inanmanın ne olduğunu inanmayana anlatmak zordur, eğer inanıyorsanız teslim olursunuz ve "sorgulayarak özümseme" yoluna girersiniz. sorguladıkça imanınız pekişir. sorgulamaktaki amaç ise eksik yanlışlık bulmak değildir, zira eksik ya da yanlış bulunacağına inanmıyorsunuzdur, sorgulamaktaki amaç daha iyi özümsemek ve bahsettiğim gibi imanın pekişmesi güçlenmesidir. 7. inanmayan insan, inandığı birşey olmadığı için "fikirlerini sorgularken eksik ya da yanlış arayabilir". ve tüm fikirler değişebilir. oysa müslümanlar, kendi fikirlerini değil, Allahın ayetlerini, kendilerince yaymaya çalışırlar, inanmayanların kurtuluşa ermelerine vesile olmak için ve temiz beyinlerin kirlenmemesi için seve seve çabalarlar. yani inanmak kalptedir. ateistlerin fikirleri ise neden değişime kapalı olsun ki, siz değilmisiniz sorgulamayı isteyen, o halde gereken delillerle karşılaştığınızda neden fikrinizi gözden geçirmek yerine, canla başla çırpınıyorsunuz. bunun cevabı sıraladığım Kur'an ayetlerinde açıktır. siz fikrinizi özgürleştirdiğinizi sanıyorsunuz, oysa siz de "inanmamaya inanır" hale gelmiş durumdasınız. ne mutlu ışığı tadan ve ebediyen tadacak olan kalplere. 8. ben ateist değilimki nerden çıkardın, diyorsanız, o halde ya konuya uzaksınız, ya da bu konuda tarafsız olmanın gülünç olduğunu göremiyorsunuz. 9. bahsettiğim gibi tarafsanız, cevaplarımın sizi tatmin etmesi için, "inatçılık" gibi bir dostunuzun bulunmaması gerekir. Saygılar
  15. "insanların en duyarlı olduğu konu"ya yeterince duyarlı olunmadığını görüyorum, tabiiki kardeşlerim istisna, ancak, bir bilgisizlik mi söz konusu, yoksa insanların düşüncelerini bulandırarak kalpteki imanı zedelemek mi amaçlanıyor? bu sorularımın cevabını, aklı yerinde bi mümin, işi egosuna dökmemiş bi mümin, gayet güzel bilecektir. 1. inanmayanların, "Kuran'da çelişki yoktur abi" demesini bekleyen kim. 2. eğer aramızda varsa "art niyetlilerin" size tebessümle yaklaşıp, "ya bak bu konuda haklıymışsın, bi yaşıma daha girdim" demesini bekleyen kim. 3. "inat çukuruna" ve "isyan batağına" düşmüş olan varsa aramızda ki sanmıyorum, onlara söz anlatabileceğine inanan kim. 4. inancımızı kaynağından öğreneceğiz, Kuran-ı Kerim ve Hz. Muhammed (s.a.v.) 5. iftiralar, yanlış bilgiler, eksik bilgiler varsa birilerinin dilinde, kimsenin şüphesi olmasın gayet açık ve net bir şekilde hepsinin İslam açısından cevabı vardır. "şüphe üzerinden yola çıkıp birilerinin peşine takılarak; ileride, yapayalnız bırakıldığını ve ne kötü bir ortaklık kurduğunu" görecek olan kimselere mi itimad edeceğiz. 6. eğer karşı tarafta art niyet yoksa, şüphesiz islam inancımızı anlatmayı emreder. 7. eğer karşı tarafta art niyet varsa, "siz onlardan yüz çevirin, onlar yakında bilecekler" der. 8. Kuran- Kerim'de zerre kadar çelişki yoktur. Kuran-ı Kerim Allah kelamıdır. ve bu ayetler; gerektiğinde Peygamberimizi de eleştiriverir ve Kur'an "O Üstün İnsan'ın" da kendisi için hazırlanan ebedi makama ulaşmasını hedefler. 9. İslam ışık hüzmesi gibi berraktır. eğer alim olmalarına rağmen inanan insanlar arasında fark göze çarpıyorsa, unutulmamalıdır ki, "suyun rengi kabındandır" 10. herkes bilmelidir ki, inananlarla inanmayanlar arasındaki "fikri savaş" kıyamete kadar sürecektir. ancak aradaki fark şudur ki, inanmayanlar aslında kalpleriyle ve vicdanlarıyla savaşmaktadır, ve bu savaşta ne kötü saftadırlar. 11. inanan insanın kalbinde huzur vardır, elbette sıkıntıyla imtihanla zaman zaman göğüsü sıkışacaktır, elbette kimilerinin günahları, inananların kalbini burkacaktır. "öncekilerin başına gelenler, sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız. peygamber ve arkadaşları bile "Allahın yardımı ne zaman" diyorlardı" 12. TERTEMİZ AMA NET OLMAYAN KALPLERİ İMANA ÇAĞIRMAK VE KALPLERİNİ İMAN İLE AYDINLATMAK DURURKEN, SİZİ BUNDAN ALIKOYAN NEDİR, ZATEN ÇOĞUNUZ FARKINDA Kİ İNANMAYANLAR VE BU KONUDA İNAT EDENLER İÇİN YAPILACAK FAZLA BİR ŞEY YOKTUR. "onların görüşü onlara, BİZİM DİNİMİZ BİZE.." kardeşlerime sevgiler. 1. Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerimden uzaklaştıracağım. (Onlar) her âyeti görseler de ona iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama sapıklık yolunu görseler onu (hemen)yol edinirler. Bu, onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep gaflet içinde olmaları sebebiyledir (Ar'af 146) 2. Şüphesiz Allah katında, yeryüzünde yürüyen canlıların en kötüsü, inkar edenlerdir. Artık onlar iman etmezler. (Enfal 55) 3. Onları, gaflet içinde bulunup iman etmezlerken işin bitirileceği o pişmanlık günüyle uyar. (Meryem 39) 4. Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler. (Yasin 7) 5. Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir. (Bakara 153) 6. Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslam’a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır. (Bakara 208) 7. İnkar edenlere dünya hayatı süslü gösterildi. Onlar iman edenlerle alay etmektedirler. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise, kıyamet günü bunların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir. (Bakara 212) 8. Allah iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kafirlerin velileri ise tâğuttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara (sürükleyip) çıkarır. Onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalırlar (Bakara 257) Cumhuriyet Bayramımız Kutlu olsun
  16. Hz. Aişe annemizin Peygamberimizle evliliği konusunda "iftira ve hakaret" içermeyen gerçek bilgiye ulaşmak isteyenler aşağıdaki linkten yararlanabilirler. unutulmamalıdır ki, çevresel etkenlerden ötürü bazı bölgelerde insanlar daha erken ergenliğe girmektedir. bedenleri daha hızlı gelişmekte, ve henüz 13 yaşındayken 18 yaşındaki kız görünümüne sahip olmaktadırlar. ergenlik erken atlatıldığı için zihnen daha hızlı olgunlaşılır, reşit denilebilecek hale gelinir. samimi kalplerin temiz kalması ümidiyle. link şu: http://www.islamicevaplar.org/ihlas.asp?siir_id=103 saygılar.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.