Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

cenneti_beklerken

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    19
  • Katılım

  • Son Ziyaret

cenneti_beklerken tarafından postalanan herşey

  1. cenneti_beklerken doğum gününüz kutlu olsun!

  2. Herkese saygılar 1- Arkadaşlar inanmak bir hakediştir, yani insanın kalbinde Allah inancının bulunması için onu haketmesi gerekir. Haketmeyenler ya müslüman değildir, ya da müslümanım dese de ecel onu alana kadar bir şekilde imanını yitirir. 2- Allah'a imanı haketmek için belirli bir mertebede bulunmak gerekir. Ateistlere tavsiyem; kalplerinin yumuşaması adına bi süre iyilik yapıp fenalık adına ne varsa uzak durmaları. Eğer bu konuda bir sıkıntıları yoksa, kalplerindeki manevi sorunlara odaklanarak, kibir, haset, egoizm ve benzeri unsurlardan kendilerini arındırmaya çalışmaları. 3- Bu sayılanları sağlamaya yanaşmayan ateistler için yapılacak fazla bir şey yoktur, oyüzden cennet yoldaşlarının iyi niyetli cevaplarını anlamakla beraber, yaptıkları işin boşa kürek çekmek olduğunu söylemeliyim. Bununla beraber, kalbi ışığa kapalı olanların varlığını sorun edip de, inancınızı anlatmayı, paylaşmayı ihmal etmemelisiniz. Ama inat çukurunda bulunmayanlara karşı daha fazla verim alırsınız. 4- Şeytanın benim için hazırladığı vesveseler ile, bazı ateistlerin yorumlarının benzerlik taşıdığını görüyorum. Bu da ateizm aldanışının kaynağını bize işaret etmeye yarayabilir. Elbette her türlü vesveseye karşı İslamın cevabı vardır, tabi anlayana. 5- Bir arkadaş bebeğin anne karnında suda nasıl boğulmadığını, bunun bir mucize olduğunu yazmış. Karıncanın adımları bile Allah'ı anlatıyor aslında. Ama görmeye göz lazım. Allah katındaki konumu belirli bir seviyenin altında kalanların kalbi ışıktan hoşlanmaz. Ellerinde hiçbir delil olmamasına karşın, "bu yol mantık yoludur" diyerek çelişkiler içerisinde boğuşurlar. Kimileri de halinden memnundur bile. Allah negüzel buyurmuş: "O, diriltendir, öldürendir. Gece ile gündüzün birbirini takib etmesi de O’na aittir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?" (23/80) "Nihayet refah ve bolluk içinde olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman, bakmışsın ki feryat edip duruyorlar. Boşuna feryat edip durmayın bugün. Zira bizden yardım görmeyeceksiniz. Çünkü âyetlerim size okunurdu da siz buna karşı büyüklük taslayarak arkanızı döner geceleyin toplanıp hezeyanlar savururdunuz." (23/64,65,66,67) "Cennet Allah’a karşı gelmekten sakınanlara uzak olmayacak şekilde yaklaştırılacak. Onlara şöyle denir: İşte bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden, onun emrini gözeten için, görmediği halde sırf saygıdan dolayı Rahmân’dan korkan ve O’na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir. Oraya esenlikle girin. İşte bu, ebedilik günüdür." (26/31,32,33,34)
  3. İnanan insanlar inanmayanlardan üstündür, ben büyüklenmiyorum, Rabbim inananları inkarcılardan üstün tutuyor. Haysiyet, şeref ve benzeri kavramları kaybedenler zaten Mümin olamazlar, "GERÇEK MANADA İMANI OLANLAR" bu vasıfları elbette korurlar. İmandan mahrum olanlar için bu kavramları korumak da dediğiniz gibi bir artı sayılabilir. Sonuçta cehennem de seviye seviye, haysiyetli bir kafir (farkındayım tamlamadaki çelişkinin), haysiyetten yoksun bir kafirden daha üstündür muhtemelen ve cehennemde ona göre sınıflandırılacaktır. Tabi son cümlelerim benim yorumum, inancı kaynağından öğreniniz. Maraba: bu çağa çağdaş olmaya pek meraklı olmamakla beraber; İslam Zamanların üstündedir, arınmanın güzelleşmenin, üstünleşmenin yoludur. Tek gerçek yoldur. Arapların mevcut haline bakıp rahatsızlık duyanlardansanız bu rahatsızlığı paylaşmamak mümkün değil, ancak insanların hatalarını da İslama yüklemek, mazoşist bi insanın, kendisine zulmetmeye hazır bir insanın yapabileceği edinebileceği bir bakış açısıdır. SEN BOŞUNA YORULMA HERKESİN İNANCI KENDİNE sözü belki de sizden duyduğum en anlamlı söz, çabalamıyorum artık, İslamın da ne bana ne de benim zavallı çabalarıma ihtiyacı var. Sadece yapmam gerekeni gerektiği kadar yapmaya çalışıyorum. Yine de önerilerimi gözden geçirin. Kendi düşüncelerenize karşı da aynı sertlikte olun. Tutunacak bir dalınız kalmadığında, islamı daha sağlıklı inceleyeceğinizi umuyorum. İnansanız da inanmasanız da, ALLAHA EMANET OLUN dualarımdasınız.
  4. PİŞMANIM Ah akılsız kafam, sen Ayetleri hadisleri bi kenara bırak, inkar edenlerle laf dalaşına gir. Belki niyetim iyi, ama tek taraflı iyi niyetle işler yürümüyor. Neden Rabbinin emirlerini, Peygamberinin hadislerini hiçe sayarak bu seviyeden muhabbetlere katılıyorsun ahmak kafam. Hayatta yapabildiği en iyi şey inatlaşmak olanlar, sanki karşısındaki kendisinden bir şey istiyormuş, hatta sanki kötü birşey istiyormuş gibi ayak diretenler, kelimeleri orasından burasından çekip cevap verdiğini sananlar, senin bireysel hatalarını islam inancına yükleyecek kadar görüş zaafiyeti içinde olanlar, laf ebeliği yaparak yanıbaşındaki şeytanın sırtını sıvazlamasından haz duyan ama sonra pişmanlıktan çılgına dönecek olanlarla ne diye aynı masaya oturur da dil dökersin. 1. Ayetin sonunu atlamadım, sadece eklemye gerek görmedim çünkü konun özü Misak Hadisesiydi. 2. Allahın adaletinden şüphe edenler, onun ayetlerini sağa sola çekmekten haya etmezler. annenin babanın evladına duyduğu sevgiden çok çok daha yoğun sevgiyle kuluna merhamet eden Rabbimizi, tüm eksiklerden ve olumsuzluklardan tenzih ederim. 3. Cümleye bakarmısınız: "Allahtan daha çok kıralcı.." utançdan başım öne düşüyor, ama benmiyim utanması gereken acaba. 4. Kafası birazcık çalışan biri: "Hz. Muhammed de insandı, ve Allah onun için "zalim" ve benzeri kelimeleri kullanabilirmi, "Habibim" diyor Peygamberimize" diye düşünür. İnkar edenler, inkar ettikleri zaman Allahın yarattığı kul olmaktan çıktıklarını mı sanıyorlar, o ayetteki son nitelemler bahsettiğim gibi ya inkarcılara hitap ediyor, ya da tüm insanlara hitap ediyor: EVET CEHALETİM BÜYÜK, EVET NEFSİME ZULMEDİYORUM ZAMAN ZAMAN, GÜNAHLARA GİRİYORUM" hiçbir itirazım yok. hayır arkadaş, sen inkar gözlüğünü takanlardansın. SAYIN MUKİ: 1. Kuran tümüyle kulağa hoş gelir. Ben sadece konuyla ilgili olanları kendimce seçiyorum ve koyuyorum. 2. Kuranı baştan sona okuyun, yorulmayın konusunda size 100% katılıyorum. Ahmaklık ettim çabaladım. Karşımdakilerin iyiliğini düşündüğümden çabaladım. Ama görüyorum ki, gözleri gerçeğe kapalı olanlara hakikatten bahsettikçe, gözlerini daha sıkı yummayı marifet zannediyorlar. Yazık kendilerine ne yaptıklarını keşke bilseler. 3. Keşke dediğiniz gibi inancı kaynağından öğrenseler, bu konuda istekli olsalar, yalan yanlış bilgilerle ayak diretmeseler. Ayak diretmeyi amaç bellemeseler. Keşke günü geldiğinde Keşke demeyecek olsalar. Tövbe kapısı hep açık, ne olur dinleseniz güzel sözler söyleyen, iyiliğinizi isteyen bu genci. Ne kaybedersiniz. İman yoksa, kaybedecek ne varki. 4. Ateist zeka demek, olayların iç yüzünü kavramaya kapalı olanlar için kullandığım ve sanırım benim icad ettiğim bir tabir. Aşağılamama lüzum yok, Kuran ayetlerini okursanız, inkarcıların ne düzeyde olduğu (inkar ederek ölenleri kastediyorum, Tövbe edenler benden bin kat daha üstün mertebelere gelebilir hiç şüphesiz, ve keşke inkar edenler tövbe etse de benden kat kat daha iyi düzeylere gelseler mertebe anlamında, hiç dert etmem hatta sevinirim onlar adına) apaçık anlatılmıştır. Artı olarak benim aşağılamama ne gerek var. ARKADAŞLAR, KALBİNİ KIRDIĞIM OLDUYSA ÖZÜR DİLERİM, EKSİKLERİM HATALARIM VARSA BUNLAR BU 21 YAŞINDAKİ GENCİ BAĞLAR, İSLAMI SAMİMİ OLARAK ARAŞTIRIP İNCELEYİN, BENİM AKIL EDİP DE SİZE YÖNELTEMEDİĞİM SİLAHLARI SİZ KENDİNİZE DOĞRULTUN, VİCDANINIZA KULAK VERİN, BÜYÜKLENEREK KÜÇÜLMEK YERİNE, ACİZLİĞİNİZİ İTİRAF EDEREK YÜCELİN. SÖYLEYECEKLERİM BUNLARDIR. O GÜN, AYDINLIK YÜZLERLE KARŞILAŞMAK ÜMİDİYLE.. -ARTIK CEVAP YAZMAYACAĞIM- SAYGILAR
  5. Sayın HOPPA: "Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok ********" işte ayetin tamamı, umarım size sürekli şüphelenmeyi emreden ve kuruntularda debelendiren şeytanınız tatmin olmuştur. Zalim ve ***** olmasının nedeni, inkarcılığıdır. "insan" kelimesi Kuran'da bazı yerlerde "Kafir İnsan" kelimesini karşılar. Çünkü insanların çoğu cehennemliktir, verdiği sözü tutma başarısını gösterenler müstesna. başarılı olanlardan olmanız dileğiyle. ayrıca: insanın var olması muhteşem bir şeydir, sonsuza dek var olacak olması insanın aklını çıkartacak kadar baş döndürücüdür. insana verilen bu muazzam nimet, yerin göğün herşeyin Allah'ı işaret etmesi, sınırsız evrenin büyüleyiciliği.. görülemeyecek kadar küçük bir canlı tarafından yataklara düşürülen, hastalığından günden güne eriyen insanın, Allahın halifesi ünvanını taşıması (taşıyabilenler için bu sözüm) ve bu karşıtlığın mükemmel bir şekilde bir araya getirilişi.. üzerine bastığımızı bile farkedemeyeceğimiz bir örümceğin, programlandığı üzre müthiş bir dizaynla ağ örebilmesi... sayılamayacak kadar fazla neden, Allahı anlatıyorken, insanların nankörlüğü ve inkar çukuruna saplanıp kalması, cehaleti seçmesi, gerçek sevgiyi tatmaktan yüz çevirmesi affedilemeyecek işlerdir. Şüphesiz Allah en doğrusunu bilir. Şüphesiz dilediğini affeder, doğru yola iletir. Yani: ezelde verilmiş bir söz olmasaydı da insan pek ala imtihana tabi tutulabilirdi, ezelde edilen bu teklifin insana verilen nimetlerden olduğunu görüp şükretmek yerine, üstüne üstelik bu teklifi de yalanlayıvermek "inkarcılara" yakışır yalnızca. İMAN insanlara verilen en büyük nimettir, SINIRSIZ ADALET gereği iman hakedenlere verilir, bunun yanısıra Yaratıcı CÖMERT ve AFFEDİCİDİR. Kalplerine iman güneşi doğmamış olanların, kibir inkar ve inattan arınıp, iyiliğe ve sevgiye dayalı işlere odaklanması gerekir. güzellikler, sevgi, gözyaşı, kalbi yumuşatan unsurlardır. Kalpteki pası giderir, kilitleri kırar. kalplerini bu kıvama getirdikten sonra Kuranı Kerim okumalarını inanmayanlara öneririm. kibir, inat, inkar ile varılacak yer yoktur, verilen mühleti anlamsız sorularla tüketmek akıl ile mantık ile bağdaşmaz. 5 yaşındaki çocuk da sayısız soru üretebilir, peki ürettiği bu sorulara yanıt alamadığında annesine babasına güveni azalır mı, veya bu sorulara alamadığı yanıtlar onun büyümesine engelmidir. Gider yapması gerekeni yapar, oyununu oynar. Ve bu çocuk büyüdüğünde, çocukluğunda cevapsız kalan sorularının cevaplarıyla net bir şekilde buluşur, iyiki annemi babamı bu anlamsız sorular yüzünden kırmamışım, iyiki onlara güvenim azalmamış der. ANLATILAN çocuk; sürekli sorular yağdırıp gerçeği inkar noktasına gelen, aldığı net cevaplardan tatmin olmak yerine yeni anlamsız sorular üretip, bu soruları cevaplamayı imanın ön koşulu sayan "inanmayanlar" grubudur. ANLATILAN anne baba ise; "iman"dır. evet elbette bazı sorular sorulacak, ve zaten temel soruların cevapları, Allahın varlığını aşikar bir şekilde ortaya koyacaktır. tıpkı çocuğun gelişimi için önemli bilgileri ona vermek, önemli sorularını cevaplandırmak gibi. Nu çocuğun gelişimi için önemlidir. Yani bu; insanın imanının olgunlaşması için gereklidir. Selim bir kalp, zaten imanın tadına varmış, ve sonsuzluğa odaklanmıştır. Artık herşey o insan için Allahı işaret eder, olaylara takılıp kalmak yerine, sebep sonuç ilişkisine bakar, sebep sonuç ilişkisinin de ötesinde bu unsurlara hükmeden Rabbine teslim olur. Anlattıklarım, illaki birilerine fayda verecektir ki amacım da bu. Anlattıklarımı peşinen reddedecek ve maalesef hemen büyüklenecek olanlar için ise yapılacak fazla birşey yoktur. Çözüm kendilerindedir, seçimlerindedir. Herkese saygılar, cevaplayamama ihtimalim var, bir iki sene önceki gibi ahmak, kibirli, sorduğu soruların fazlalığına güvenip, o ***** kafasıyla herşeye tepeden bakan "ben" gibi olmayın. olanınız varsa da çıkış yolunu bulması zor değil, tüm benliğinizi ışığın kuşatıvermesi zor değil. dua etmeyi deneyin, arkası gelecektir. Allaha emanet olun, görüşemezsek KİB
  6. Dünyanın en zor sorusunu sormanın pek de gereği olmadığını kavramış bulunduğumuzu umuyorum, dünyanın en kolay sorusunu sormadan zora atlamak da John Amos Comenius'un eğitim felsefesine aykırı. Önce kolayını soralım o halde: Bu kusursuz sistemi minicik sinek kanadından galaksilere kadar yaratan güç, herşeyi en ince detayına kadar dizayn ediyorsa, ve bize de hayat iksirini tattırıp sonsuzu vaadediyorsa, varoluş amacımıza uygun yaşamak için neler yapmalıyız? 1. Varoluş amacımız nedir? 2. Bizim için hazırlanan Mucizevi Kitap varoluş amacımızı bildirip, iyiliği, güzelliği emredip, çirkinlikten bayağılaşmaktan alıkoymayı mı hedefliyor? 3. O halde insanların bazıları neden bundan "çirkin bir işi" görmüş gibi rahatsız olup kendisini rahmet ışığının dışına atıyor, bunda şeytanın rolü ne? 4. Yaratılış sürecinde, iradesiyle gerçekleştirdiği ilk tercihi "İnsan olmayı seçmek" olan insan, neden "bana mı sordunuz doğururken" ya da " ben bu sistemi kabul etmiyorum arkadaş" diyerek gülünç durumlara düşüyor, maalesef bununla da kalmayıp kendisi için hazırladığı "ego setti" nin arkasında "kör, sağır, ve dilsizi" oynuyor ve karşılaşmayı ummadığı, ya da isyan içerisinde beklediği eceli gelip çatınca kendisine lanetler yağdırıyor? Hepsinin cevabı belli, bunların cevabını bilenlerin yaşadığı huzur bile Allah'ın varlığının delili. Fikri tuzaklara düşmek zor değil, düşenlerin çırpınışlarını anlamak da zor değil. Kibir ve inat'tan arınmak ve gerçeğin çoşkusundan mest olmak ise hiç zor değil. Fakat âyetlerimizi inkar etmiş ve kafir olarak ölmüşlere gelince, işte Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onların üstünedir. (Bakara 161) Şeytan onlara (birçok) va’dde bulunur ve onları kuruntulara sürükler. Oysa şeytan, ancak aldatmak için onlara vaadde bulunuyor. (Nisa 120)
  7. "Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi." (Ahzâb 72) Güzel arkadaşım ben durumu ateist zekaya uygun hale getirebilmek için yorum katarak anlattım. Misak hâdisesi olarak bilinen bu hadiseden habersiz olman benim sorunum değil. Uzunca yazdığım yazımı okumaya gerek görmemen de, gözlerinin kapalı kalmasına duyduğun arzunun göstergesi olsa gerek. Herzaman tekrarladığım gibi: ben versoy, tarafsız ve diğer arkadaşlar için emek harcamıyorum, bu sayfayı gözden geçirenlere bir faydam olur umuduyla yazıyorum. "Biz, peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. İnkar edenler ise, hakkı batılla çürütmek için mücadele ederler. Âyetlerimizi ve kendilerine yapılan uyarıları alaya alırlar." (Kehf 56) İslam için milyarlarca somut neden varken, ısrarla kanıt istiyorsunuzya, bu ayete bak sonra da aynaya bak. her ayeti ayrı mucize olan Kuran-ı Kerim'den yüz çevirenlere benim zavallı çabalarım mı tesir edecek. Allaha emanet olun.
  8. SAYIN BELDEGAH: Yazdıklarımı cevaplamadan önce keşke dikkatlice okusaydınız da size faydası dokunabilseydi. Vermiş olduğunuz cevaplar oldukça yetersiz olmakla beraber, iyi niyetle yanıtlıyorum: 1. Evet aklı herşeye muktedir değildir, kalbinde yaratıcının varlığını hissetmeyenler yani inanmayanlar için "insan en tepededir", dolayısıyla akıl unsurunun herşeyi çözeceğini düşünmek bu insanlar için doğaldır. Zaten büyüklenmek, kibir gibi kavramlar inkar edenlerin doğasında vardır. Ancak bilinmelidir ki, bacak kadar çocuk bir yetişkinin işlerini kavrayamayabiliyor. yaratılmışların, Yaratıcının her işini kavramayı umması düşünülemez. SERT FELSEFE adlı kullanıcı da zekayı hafife aldığımı, ********** düşünmüş. HAYIR, akıl insanı insan yapan unsurlardandır! Akıl İmana ulaşana kadar belli oranda gereklidir! Zaten Kuran'ı Kerim aklı olanlara gönderilmiştir, ve Akıl sahibi olanlar sorumludur bu imtihandan! Benim kastettiğim ise, işin kalbi boyutunu atlayıp, beş duyusundan aldığı verilerle herşeyi açıklayabileceğini sanan, kalbi devre dışı bırakan yaklaşımın yanlışlığıdır. Aynı zamanda bu yaklaşım, Tanrı kavramını irdelerken ******* atıp tutmaktan gocunmaz, bu da işin çürüklüğüne delildir. Akılı olan herkes, var oluş amacını sorgulayabilir, "nereden geldik, var olan herşey tesadüfler sonucu mu oluştu, evrim denen kavram neden hiçbirşeyi açıklayamıyor, güçlü güçsüzü ezerek evrimleşecekse doğadaki bu sevginin dayanışmanın sırrı ne, küçücük bir arıya bal yapmayı öğreten ne. akıl bu sorular için gereklidir, daha sonra ardından iman gelir, iman geldikten sonra akılda herşey yerli yerine oturur. ve varoluş amacına uygun şekilde, kişi aklını olabildiğince performansıyla kullanır. Artık aklını ne için kullanması gerektiğini biliyordur. 2. Allahın bize öğrettiğinden başka birşey bilemeyiz diyorum, aldığım yanıt ise "Allah sizi bir sınıfa mı topladı." Yaratıcı herşeye hükmeder, sebep- sonuç ilişkisini yaratandır O. ve bu sebep sonuç ilişkisine dayalı olarak dilediğine dilediğini verir. Bunu yaparken de sınırsız adaletli ve cömerttir. İnanmayan inkarcı insan ise, sahip olduğu herşeyi kendisi yaptı elde etti sanır, çocuk kanı içerek göbek yapan ülkelerin zihniyetine ne kadar benziyor değil mi. Arkadaşım Beni yaratan da Allah tır, bana öğreten de Allahtır, Veren de alan da Allahtır. Yaptığı herşeyin bir hikmeti ve hayrı vardır. Sistemi Kusursuzdur. Ve yarattıklarını kullarının isteklerine bağlar. Sebep-sonuç ilişkisinin ardındaki Hükümdarı görebilmeniz için beş duyu organınıza bukadar güvenmekten vazgeçin. Çünkü aynı duyular, saçma sapan ilaçlarla bile yanıltılabiliyor. Ayrıca Allah öğretirken dilediğini aracı olarak kullanır, Peygamber gönderir dinini öğretir, kuşun kanadına baktırır uçak yaptırır. 3. Yukarıdakileri okuyunca bu çıkışınızın gülünçlüğünü algılayabileceğinizi umuyorum. Akılın İlahi planları kavrama konusunda çoğu zaman yetersiz kalması, Akılın insanı insan yapan üstünleştiren bir unsur olmasının önüne geçmez. Elbette akıl sorgulamamız için yaratılmıştır, yukarıyı tekrar okuyun lütfen. 4. Allah Rahman ve Rahimdir. Allah çalışana verir, kafir müslüman ayırmadan çalışana hakkını bu dünyada verir. Ama bazı çalışmalar vardır ki sonsuza uzanmanızı sağlar, bazı çalışmaların ise sonsuzluk yolunda bir karşılığı yoktur. Önemli olan yaptığımız çalışmaların hayırlı sonuçlanmasını, işe yaramasını dilemektir. Bir Mümin bunu elbette yapacaktır. Elbette Rabbisiyle sürekli dertleşecek, sürekli O'na yönelecektir. Teknoloji, bilim ve benzeri konularda gelişmek, çalışmakla çabalamakla olur. Bu işin birinci kısmıdır. Ancak bu çalışmayı gerçekleştirirken faydalı sonuçlar doğurmasını istemek başka birşeydir. Uğraşıp durduğun şeylerin topluma insanlığa faydalı olmasını dilemek.. Beyin cerrahları insalığa faydalı olmayı amaçlamıyorlarmı, kalplerinde bunun çoşkusunu yaşamıyorlarmı. m=c2 yi bulan einstein, toplumun zararını mı diledi. 5. Yukarıyı okursan bunun da cevabını satır aralarında bulursun ama söyleyeyim, cerrahın ateist olması, elinden iş gelmeyen bi ahmak oLmasını gerektirmez. Çalışmak altın kuraldır ve işini iyi yapıyorsa başarı muhtemeldir. Ama başarı kesin değildir. Allah dilemezse başarı gelmez. Bunun için kul dua eder. Allah dilerse bi kafirin eliyle de faydalı işler yaratabilir. Nobel ödüllü bir genetik bilimcinin akıl almaz çalışmaları başka bir şeydir, bu genetik bilimcinin küçücük bir kızı yıllarca istismar edecek kalitesizlike olması başka birşeydir. 6. Burda sorulan sorular, kişinin kalbine yaptığı yolculukta kendi zihnine takılan sorulardır. Cümlemi yanlış anlamışsınız. 7. İslam gerçek hayatla, o ayılıp bayıldığınız maddi ve beş duyuya hitap eden hayatla da zıt düşmez, çelişki hiçbir alanda yoktur. Allah herşeyi kuşatandır ve O'nun varlığının ötesinde hiçbirşey yoktur. Bizler O'ndanız ve O'na döndürüleceğiz. Ne yani Allah gökte oturuyor da biz de yerde çabalıyoruz öylemi? Allah herşeyi kuşatır, en ince detayına kadar planlar. Sevgilinin gözlerinde bile kendini belli eder. 8. İki tane kuzuyu kopyalayan bir beyne hayran olan arkadaşım, gökleri, kainatı, bu kusursuz sistemi ve o övünüp durduğun beynini sana veren Allahın kudretini nasıl göremiyorsun. Allahın bu kudretini gördükten sonra nasıl beynini ön plana çıkarabilirsin, nasıl gücünü sınırsız sanırsın. Allah dilerse canlıyı sperm ve yumurtadan da yaratır, dilerse genetikçi bir insanın eliyle de kopyalatır. Dilerse hiçbir sebebe gerek kalmadan direkt olarak da yaratır: Hz. İsa. 9. Güzel arkadaşım, cümlemi "inat gözlüğünü" çıkararak okursan, mantığı yoksaymadığımı görebilirsin. Sadece şeytanın aklımızı yanıltmak için didinip durduğunu, bu konuda da yapılması gerekenin hem mantığı sonuna kadar kullanmak, hemde "Dua müminin silahıdır" anlayışından hareketle kendimizi vesveselere karşı daha güçlü tutmak olduğunu belirtmiştim. Nolur konuyu kişiselleştirip de inat tuzağına düşüverme. 10. Üzülmemek elde değil. Arkadaşım lütfen inanmasanda dini bilgini belli düzeye çek ki tartışmada belli düzeyi koruyabilelim. "Biri buna herşeyi en baştan anlatsın" noktasına gelmeyeyim, rica ediyorum. İnsanın ilk tercihi, bu imtihanı kabul etmektir. Allah bize bu imtihanı, cenneti, cehennemi, hepsini gösterdikten sonra, bizden söz almıştır. Bu sözü kendi irademizle verdik, ve dünyaya gönderildiğimizde bu sözü hatırlamayacağımızı bilerek verdik bu sözü. Bu söz, bizim Allahın halifesi olma şerefini ve sorumluluğunu taşıma sözümüzdü. Bu süreçte anne karnında hazırlanmış olan bedenlerimize yerleştirildik, bedenimize can geldi. Çocukluk dönemini de atlattık ve artık Rabbimizin bizim için gönderdiği kılavuzu anlayabilecek yaştaydık. Öğrendik, tasdik ettik. Bu kusursuzluğu aşikar kitaba teslim olduk. İyiliği, güzelliği emreden, kötülükten çirkinlikten alıkoyan bu kitaba. Artık dileyen inanır, dileyen inkar eder. İnkar edenler ise verdiği sözü tutmamanın ezikliğiyle pişmanlıktan kendisine sonsuza dek lanet eder. Unutma arkadaşım, Allah adaletlidir, herşeyin açıklaması vardır. Zihine takılan bir soru söyleyim: Allah kendi kendisini yaratabilirmi. Böyle saçma sapan bir soruyu çözümlemek midir İman etmenin ön koşulu. Şunu anlayalım ki, 2000li yıllara teknolojik ataklarla gelmiş olmanın insanoğluna yüklediği şımarıklık, iman ışığını yudumlamada engellerden biridir. İnsan güneşin gezegenlerin bu sistemin varlığına hayret etmez, ama internet çağındayız diye kasılır durur. *********. 11. İnsanların bazıları olumsuzluk çirkinlik peşinde değildir ama ortaya faydalı bir şey koymaları da şeytanın çabalarıyla engellenir, saçma sapan çalışmaların peşine düşer, kendisine verilen değerli zamanı çöpe atar. şeytan da bu grup insanlar için bunu hedefler zaten. 12. Dini yaratan ve abartan toplumdur diyen birine karşı verilecek cevabım yok bu madde için. İslamın nerden geldiğini albaştan anlatacak değilim, inanmayan insana da hiçbir sözün fayda vermeyeceğini de bilirim Allah dilemedikçe. Zaten burdaki amacım: genç beyinler zehirlenmesin, bu sayfayı gördüğünde yanılgıya düşmesin, "İslam herşeyi açıklıyor" gerçeğini özümsesin. 13. Maddeleyerek yazmak benim stilim. hiçbir yerden kes yapıştır yapmadan emek veriyorum. Bütün bunların ANLAŞILMAMASI bilgisizlikle mümkündür. "Vardır bir hikmeti" diyemeyenler, büyüklük taslayarak kendilerini küçültenlerdir. Vizelerim var, cevaplayamazsam "haklı olduğunuz" yanılgısına düşmeyin lütfen. Egonuzdan sıyrılın, benden iyi biliyorsunuz bunu: Asıl bilgi, hiçbirşey bilmediğini bilmektir. SAYGILAR
  9. Herkese saygılar 1. Gözlem ve deneyle inanca ulaşılmaz, duyularımızın algılayamadığı bir çok unsur var. ışığın sesin belli frekanslarını algılayamıyoruz bu bilimsel bir gerçek. Hal böyleyken nasıl oluyor da yalnızca gözlemleri baş tacı ediyorlar. Beş duyunun algıyla ilgili olduğunu, algılamada aldanmaların olabileceğini bile bile nasıl ahkam kesiyorlar. Gözlemleriniz size "EVRİM" diyor, kalbimiz bize İslam diyor. hadi koymaya çalışın aynı kefeye, bir yanda saçma sapan bir teori, diğer yanda hakikatler. bir yanda sebep-sonuç ilişkisine tapanlar, diğer yanda bu sebep-sonuç ilişkisine hükmedeni ilah edinenler. 2. VERSOY olması lazım ismi, bir arkadaş bu başlıktaki önceki yazıma cevap yazmış uzun süre yoktum cevaplayamadım. Ah güzel arkadaşım, kocaman yazımı nasıl bir ruh haliyle okudun da anlamamayı başarabildin. a) Allah bizi yaratırken, insan olmayı, bu imtihana girmeyi isteyip istemememizi sormuştur. İmtihanın ne olduğunu, cenneti cehennemi göstermiştir. ve demiştir ki, dünyaya gönderildiğinde, ezelde verdiğin bu sözü hatırlamayacaksın bak ona göre kabul et edeceksen, dünya hayatında sana kılavuz göndereceğim, aynı zamanda yarattığım herşey sana beni anlatacak, ağ yapmaya programlanmış bir örümcek minik bir sinek bile sana beni hatırlatacak. kılavuzlarıma uy. çünkü ben sana iyilikten, güzellikten başka bir şey emretmiyorum. Biz bu serüveni kabul edenleriz. Rabbimizin yeryüzündeki halifeleriyiz. Yaratılmışların en üstünlerinden olma potansiyeline sahibiz. İnsan gibi yaşayanlar bu üstünlüğü hakeder. Bununla beraber aşağılara doğru seyahat etmek isteyenlere mühlet verilir, pişmanlıktan kilitlenip kalacakları güne kadar. Tövbe kapısı hep açıktır, eğer Allah'ı seviyorum, teslim olmak istiyorum noktasındaysanız, bilinki geçmiş günahlarınızdan arınma ve yükselme safhasındasınız. b ) Allahın kuluna verdiği en büyük nimet imandır, o da hakeden kula verilir. Kalpleri kötülükle, inatla, inkarla katılaşanlar iman edemezler, anlayamazlar. İç güdüleriyle yaşar hale gelirler. İyilik yapanlar, hatalarından pişmanlık duyanlar, sevgiyi seçenler için ise zaman zaman zorlu, ama harika bir serüven vardır. Var olma amacına uygun yaşayanların mükafatıdır bu. Sevgiyi seçenlere sonsuzluk verilir. Kiri Pası seçenlere de rahmetten uzak sonsuza dek sürecek pişmanlık tattırılır, kişi kendine lanet eder durur. c) Özü temiz, ama kalpleri zihinleri bulanık, sorgulayarak anlamaya çalışırken mantık hatalarına saplanmış kalmış, egosuyla hareket ettiği için, vicdandaki rahatsızlığına rağmen gerçeği kabul etmek yerine inatlaşan bir grup da vardır ki, müminler o gruba tatlı dille gerçeği anlatmalıdır. Bu grup art niyetli değildir, kalplerindeki kilidi bir kırabilse gözyaşları yanaklarını ıslatacaktır. Hiçliğini itiraf ederek yücelecek, Allahın halifesi olma ünvanına hak kazanacak, ve her an her saniye meleklerin hayran bakışları arasında Rabbinin hükümlerini uygulayacaktır. O Arkadaşlar için dua edelim, ve gönül yıkmadan çabalayalım. Saygılar.
  10. SAYIN BRAINSLAPPER: Zaten imzanızda yer alan hadis ve ayetlere bakıp, bu hadis ve ayetlere getirdiğiniz ve üzücü bulduğum yorum üzerine 5. maddeyi yazmıştım. Bu arada fotoğraflarızda Hacerül Esved ile ilgili yanlış ve yanlışa yöneltmeyi amaçlayan bir bilgi yer alıyor. O bilgiyi bulduğunuz kaynağı ciddiye almamanızı öneririm, eğer o bilginin kaynağı sizseniz, konuya selim bir kalple yaklaşmanız yararınıza olacaktır, çok soru sormak değil, nitelikli sorular sormak ve anlamaya açık olmak dileğiyle. Saygılar
  11. SAYIN TARAFSIZ Bir kaç haftadır yazamıyordum, görüyorumki arkadaşlarımız boş durmamış. Sayın "tarafsız", yazdıklarınız inanan biri olarak beni incitmekle beraber, yine de bu konudaki gayretiniz ilgimi çekmiyor değil. "SİZİN GİBİ DÜŞÜNEN BİRKAÇ ARKADAŞ DA DESTEK OLUNCA İŞ YİNE BULANDIKÇA BULANMIŞ, KARMAŞIKLIK DİZ BOYU OLMUŞ, GÖZLERİNİ IŞIĞA KAPATANLAR KENDİLERİNE HAZIRLADIKLARI GECEDE EL YORDAMIYLA GERÇEĞİ MINCIKLAMAYA KALKMIŞ". ancak, yazdıklarım neden çarptırılmış, neden bir iki cümlelik cevaplarla savuşturulmuş, ve neden bilgi eksikliğinin giderilmesi için en ufak bir çalışma içine girilmemiş anlamıyorum. aslında anlıyorum ama anlamazdan gelmek istiyorum, çünkü ecel bizi alana kadar vakit var, dolayısıyla parmaklarıma kramp da girse size faydalı olabilmek için çabalıyorum. 1. Dinde zorlama yoktur, cehennem gerçektir ve kulların bunu bilmeye hakkı vardır. Kuran-ı Kerim'e bıyık altından gülerek bakanların zaten cehennem konusunu takmayacakları açıktır. yani zorlanma durumu söz konusu değildir. 2. Minicik yavrular, ateizmin pençesinde büyümek zorunda değildir. her aile çocuğunu dilediği gibi yetiştirir, inanan insan ise çocuğunun sonsuz mutluluğu için çırpındığından, onu elbette gerekli donanımlarla (sevgi, dürüstlük, hoşgörü..) yetiştirecektir. 3. Cehennem korkusu olumsuz birşey değildir, çünkü cehenneme girecek olanlar, kötülüğü benimseyenler ve iyilikten alıkoyanlardır. kararmış bir kalple ecele kavuşanlardır. önemli olan cehenneme girmek değil, cehenneme girecek mertebede olmaktır. çünkü Allah adaletlidir, ve eğer cehennemi hakediyorsanız, o gün geldiğinde Rabbinize mızmızlanmak yerine kendinizi kınarsınız. Çünkü Allah adaletlidir ve müthiş cömerttir. 4. İslam bir hayal değildir, gerçeğin ta kendisidir. tek yoldur. kusursuzdur. 2x2=4 sonucundan daha aşikardır, ancak inanmayan kalplere hiçbir delil yetmeyecektir, ve bu kalpler; şeytanlarının kulaklarına fısıldadığı cümlelerle cevap yetiştirmeye çalışacaklardır. 5. KAİNAT HZ. MUHAMMED (S.A.V.) HÜRMETİNE YARATILMIŞTIR, HZ. MUHAMMED SEVGİSİ KALBİ KUŞATMADIKÇA İMAN ELBETTE OLGUNLAŞMAZ, ÇÜNKÜ HZ. MUHAMMED SEVGİDİR, HZ. MUHAMMED "YAŞAYAN BİR KURAN" OLARAK DEĞERLENDİRİLMİŞTİR. UNUTULMAMALIDIR Kİ ANNEMİZİ BABAMIZI EVLATLARIMIZI HERŞEYİMİZİ VEREN ALLAHTIR, ALLAH İSE EN ÇOK MUHAMMED'İ SEVİYOR, ELBETTE KALBİMİZ O'NUN AŞKIYLA ATACAKTIR. YOKSA ALLAH KÖTÜLÜĞÜ ÇİRKİNLİĞİ Mİ EMREDİYOR, YOKSA MUHAMMED (S.A.V.) KÖTÜLÜĞÜMÜZÜ MÜ İSTİYOR? ELBETTE HAYIR. O HALDE BU RAHATSIZLIK NEDEN, YOKSA "şeytanın" RAHATSIZLIĞI MI DİLE GETİRİLİYOR BAZI ARKADAŞLARIN AÇIKLAMALARINDA. 6. Madem art niyet yok, neden söylenenler anlaşılmıyor. Madem art niyet yok, neden bilgiler arttırılmadan karşı koyulmaya devam ediliyor. 7. Hristiyanlık musevilik inançlarının kutsal kitapları tahrif edilmiştir. Kuran'ı Kerim tamamlayıcıdr, kapsayıcıdır, Kuran ile beraber diğer kitapların geçerliliği kalmamıştır, zaten tahrif edilen hangi kitap geçerli kalabilirki. Kuran'ı Kerim son kitap, Muhammed son peygamberdir. İslam Allah'ın inanmamızı istediği dindir, başka din yoktur. ve özü sevgidir. 8. Gelin daha akıllıca bir iş yapalım, kusursuz bi inancı hata bulmak amacı ile sorgulayarak yorulup üzülmeyin, ATEİZMİ SORGULAYALIM, EVRİMİ SORGULAYALIM. onların savunulacak bi tarafı olmadığını gördüğümüzde ne olacak, kısacık ve uyduruk bi ömür için dünyaya gelmiş olsaydım, sonsuzluğa inanmayıp, kendimi et parçası sanıp, öldüğümde solucanların etimi yiyeceğini sansaydım, yaşamaya bir dakika daha tahammül gösteremezdim. bi insan olarak sizleri gerçekten seviyorum, ne olur sağlıklı düşünün de günü geldiğinde birbirimize aydınlık yüzlerle gülümseyelim. HERKESE SAYGILAR
  12. 1. inanmayanlara söyleyecek sözümüz "yolun açık olsun" değildir. inanmamakta inat edenlere, ne söylenilirse söylenilsin anlamamakta diretenlere "yolun açık olsun" denir.ha yolu açık mı olur kapalı mı, zaten bilen bilir. 2. paragraflar süren ve "acaba karşımdakine faydam dokunabilirmi" amacı güderek yazdığım yazımdan, bir iki satır alıp, kendinizce cevap geliştirmişsiniz. "Olayların dönüp dönüp dolaşacağı yer"de dilediğiniz kadar zaman geçirebilirsiniz, çünkü inanan insanlar, sizin kalbinizde iman ışığı yakmak zorunda değillerdir, yalnızca kalplerinin güzelliğinden ötürü size faydalı olmayı amaçlamaktadırlar. "yeryüzünde tek başınıza var olsaydınız, inatlaşacak kimse kalmadığında aynı bakış açınızı koruyabilirmiydiniz, yoksa 'hop kardeşim ben burdayım ama niye burdayım amacım ne' sorusuna mı odaklanırdınız." vicdanınıza danışın. 3. İslam her soruya cevap verir, genç arkadaşlar inancını kaynağından öğrensin, akılları bulanmasın. 4. İnanan insan kimsenin cehennemde yanmasını istemez, ancak; Allaha hakaret içinde olanlara (Allahı yoksaymak da hakarettir), Allahın düşmanlığını kazanan insanlara, merhamet edilecek değildir. Allah adildir, ve Allahın sevmediği kullara sevgi duymak gibi bir çelişki içinde olamayız, bizim kimi dost edindiğimiz açıktır, ve dost edindiğimiz yani Rabbimiz, iyilikten güzellikten başkasını emretmez. Bunca rahmetine ve merhametine karşın hala isyan ve inkar içinde olanlar varsa, elimizden geleni anlatmalı, yok eğer karşı taraf isyanını inkarını sürdürüyorsa da "yolun açık olsun" noktasına gelmeliyiz. ve görüyorumki, bizim diyaloğumuz bu noktaya geldi "tarafsız" 5. sana, buzamana kadar yazdığım tüm yazıları okumanı, hatta beni de bırak, Kuranı Kerim okumanı, durgun bir kalple incelemeni öneririm. 6. ben İslam Alimi değilim, fikirlerimde yanlışlarım varsa bu beni bağlar. eğer varsa eksikliklerimden ben sorumluyum. Eğer samimi isen gerçekten araştırır ve doğru bilgiye ulaşırsın. 7. daha yazmayı düşünmüyorum, Saygılar. (ateizmin eksiklerini araştırmaya başlarsan, vicdanını yorulmaktan kurtarırsın, zira Kuranda eksik bulamadığın halde hala eksik var gibi gösteriyorsan bu seni çok da olumsuz noktalara sürükler Allah korusun))
  13. :) 1. felsefe kitaplarına iman edenler kendilerini gülünç hallere sokar. 2. felsefe, İslam ile temellendirildiğinde anlamlıdır, aksi halde kuruntudan ibarettir. maraba diyor ki: "Yetişmek, öğrenmek çağında olan bir çocuk için ortada kötü olgularda olsun. Mesela o evde sigara içilsin, yalan söylensin vs olumsuz şeyler olsun. Sonradan çocuk ayni şeyleri yapınca çocuğu, Allah'ın daha doğrusu Allah adına yargılayıcıların yaptıkları gibi kaynar kazanda haşlayalım ne derece insanca, mantıkça." 3. sebep- sonuç ilişkisine dayalı yaratılan bir sistemden bahsediyoruz. sebepler, sonuca ulaşmayı hedefler. ancak irademiz var, birisi bana küfür ettiğinde, ona aynı şekilde küfür etme ihtiyacı doğar elbette. ancak ben küfür etmemeyi seçerim, çünkü olumsuz etki nekadar yoğun olursa olsun, insanlar doğru olanı seçmekle mükelleftir. Allahın adaleti sonsuzdur. Bu serüvene katılmayı insan kabul etmiştir, insanın ilk seçimi: "insan olmayı istemektir." yeryüzüne gönderildiğinde, kendisine Peygamber gönderileceğini bilerek, cenneti cehennemi bilerek bu serüvene katılmayı istemiştir, Rabbisine söz vermiştir. verilen bu söz ise yeryüzünde hatırlanmayacaktır, Allahın gönderdiği kılavuzlarla bildirilecektir. yani seçim insanındır. imtihan edileceğini biliyordu insan, "insan olma serüvenine katılmayı seçerken.." 4. cehennem gereklidir, cehennem olmasaydı adalet de olmazdı. Allah'ı inkar edenler, tövbe etmezlerse, verdikleri sözde durmadıklarından ve bunca delile rağmen iman etmediklerinden ebediyyen cehennemde kalacaktır. cehennemde de derecelendirmeler vardır, en acıklı azabı münafıklar tadacaktır. cehenneme girmek azaptan ziyade utanç vericidir, Allahın rahmetinden uzak kalmayı başarabilen insan, zaten cehenneme kendisi koşarak girecektir o utançla. Allah adaletlidir, şüphesiz insanları yanlışa iten sebeplerin şiddeti büyük ise, Allah bunu görendir, kullarına karşı adil ve cömerttir. 5. samimi bir kalple Rabbisine teslim olan için korku yoktur, Allah ihlas sahibi kullarının tövbelerini kabul eder, onların ayıplarını örter, derecelerini yükseltir. Allahtan af dilemek çok büyük bir erdemdir, ve samimi tövbeler kabul edilir. eğer cehennemi saplantı haline getirmiş olanların sıkıntısı geçmişte işlediği büyük bir günah ise, bilmelidir ki af kapısı her an her saniye açıktır, arınmak ve tertemiz olmak için Rablerine teslim olanları Allah yüzüstü bırakmaz. hepimizin günaharı vardır, önemli olan vicdandaki sızıdan korkmamak, günahlarını çirkin işlerini Rabbe itiraf edebilmektir, bu acizlik ve pişmanlık itirafından sonra yükseliş başlar. yol zorludur, ancak sonsuz saadet ile kıyaslanamaz bu yorgunluk, kalpteki huzur yorgunluğu sıkıntıyı alır götürür. 6. cehalet inat ile birleşirse, kalp katılaşır. şaşı bakan şaşı görür. unutmayın, eğer Allah size kendisini düşündürüyor, ve benim yoluma gir, diyorsa, sizi seviyordur. günahlarınız ne boyutta olursa olsun, arınıp tertemiz olmanız için, yüksek derecelere kavuşmanız için yapmanız gereken kalbinizi ışığa açmaktır, cennete adımlamaktır, inkar etmek değildir. 7. İslam çelişki barındırmaz, mantıksızlık içermez, inatla ateizmi savunanların hiçbir delili yoktur, delilleri olmadığı gibi tahammülsüzlükleri nedeniyle Allah inancıyla uğraşmaktadırlar kendilerince. keskin sirke küpüne zarar verir. İslam tertemiz bir ışık hüzmesi gibi durmaktadır ve duracaktır. hatalar çirkinlikler, insanları bağlar. müslüman birinin hatası, İslamı lekelemez. önyargısızca, içten bir kalple konuya yaklaşınız, kendinize zulmetmeyiniz. Saygılar
  14. sayın "tarafsız": 1. "tarafsız" diye bir nick alırken neyi amaçladığınızı sormak bana düşmez, ama bu konuda bir taraf olduğunuz açıktır. 2. ben "milyonlarca hurafe ve farklı görüş arasında bir de islam var, gelin size onu anlatayam" tarzı gülünç bir yaklaşımla konuya yaklaşmadım, dolayısıyla aslında bahsettiğiniz yazımı yazmakta güttüğüm amaç, inananların burada yazılanlardan duydukları rahatsızlığa tercüman olmak, ve yine kardeşlerimle dertleşmek, onlara kendimce destek olmak, kendimce fikir vermek idi. 3. yazımda da açıkça bahsettiğim gibi, inanmayanlar ve bu konuda inat içerisinde bulunanlara söylecek sözüm yoktur. eğer "ben inanmıyorum ama art niyetli de değilim, sadece tercihim bu yönde" diyorsanız, ve "eğer bana geçerli delilleri sunabilirsen neden inanmayayım ki" diyorsanız, o halde seve seve fikrimi sizinle paylaşırım. bahsettiğiniz yazım ise tamamen kardeşlerime yönelikti, yani sizin tarafın bu yazımdan olumlu bir sonuç elde edebileceğini zaten ummuyordum, ve özel bi çaba içerisinde de değildim. gereken sonucu kardeşlerim çıkarmıştır, müsterih olunuz. 4. kalpleri güneş gibi aydınlatan İslam inancı (ki tek yoldur), kendisini savunmak gereğini hissetmez, çünkü kusursuzluğu aşikardır, ve inanmayanları da kendisine katmayı hedefler. İslam'a dil uzatanlar hakkında, ya da İslamı anlamaya kapalı olanlar hakkında, yine İslam dini gerekli bilgiyi bize sunar, dolayısıyla "ben inanmıyorum" diyen birine karşı gösterilmesi gereken yaklaşım: "yolun açık olsun"dur. İnananlar da insandır ve hata yapabilirler, inananların hataları,İslamı bağlamaz. 5. "karşı taraf" ın fikirlerini söylemesi doğal karşılanabilir, ama inanca saygı sınırları aşılmışsa, art niyet kokusu geliyorsa, iftiralar mevcutsa, elbette müdahale edilecektir. 'kurandaki çelişkiler, muhammedin şehveti, muhammedin karısı" tarzı yaklaşımlar İnananları incitir, tahrik eder, buna rağmen inananlar kendilerine yakışanı yapmalıdırlar. yapmaları gereken ise, bulundukları safı belli etmektir, çirkinlik içinde olanlar varsa kınamaktır. genç beyinlerin kirlenmesini önlemek için de fikri mücadele içine girmek, ayrıca yasal yoldan haklarını savunmaktır. 6. bahsettiğiniz yazımda muhatap olarak kardeşlerimi aldığımı söylemekle beraber, yine de cevap vereyim. inanan insan "Kuranda çelişki vardır abi" derse inanmıyordur zaten. bununla beraber Kuranda çelişki vardır diyenler iftira, saptırma, yanıltma içermeyen bilgilerle delillerini getirmelidirler. inanmanın ne olduğunu inanmayana anlatmak zordur, eğer inanıyorsanız teslim olursunuz ve "sorgulayarak özümseme" yoluna girersiniz. sorguladıkça imanınız pekişir. sorgulamaktaki amaç ise eksik yanlışlık bulmak değildir, zira eksik ya da yanlış bulunacağına inanmıyorsunuzdur, sorgulamaktaki amaç daha iyi özümsemek ve bahsettiğim gibi imanın pekişmesi güçlenmesidir. 7. inanmayan insan, inandığı birşey olmadığı için "fikirlerini sorgularken eksik ya da yanlış arayabilir". ve tüm fikirler değişebilir. oysa müslümanlar, kendi fikirlerini değil, Allahın ayetlerini, kendilerince yaymaya çalışırlar, inanmayanların kurtuluşa ermelerine vesile olmak için ve temiz beyinlerin kirlenmemesi için seve seve çabalarlar. yani inanmak kalptedir. ateistlerin fikirleri ise neden değişime kapalı olsun ki, siz değilmisiniz sorgulamayı isteyen, o halde gereken delillerle karşılaştığınızda neden fikrinizi gözden geçirmek yerine, canla başla çırpınıyorsunuz. bunun cevabı sıraladığım Kur'an ayetlerinde açıktır. siz fikrinizi özgürleştirdiğinizi sanıyorsunuz, oysa siz de "inanmamaya inanır" hale gelmiş durumdasınız. ne mutlu ışığı tadan ve ebediyen tadacak olan kalplere. 8. ben ateist değilimki nerden çıkardın, diyorsanız, o halde ya konuya uzaksınız, ya da bu konuda tarafsız olmanın gülünç olduğunu göremiyorsunuz. 9. bahsettiğim gibi tarafsanız, cevaplarımın sizi tatmin etmesi için, "inatçılık" gibi bir dostunuzun bulunmaması gerekir. Saygılar
  15. "insanların en duyarlı olduğu konu"ya yeterince duyarlı olunmadığını görüyorum, tabiiki kardeşlerim istisna, ancak, bir bilgisizlik mi söz konusu, yoksa insanların düşüncelerini bulandırarak kalpteki imanı zedelemek mi amaçlanıyor? bu sorularımın cevabını, aklı yerinde bi mümin, işi egosuna dökmemiş bi mümin, gayet güzel bilecektir. 1. inanmayanların, "Kuran'da çelişki yoktur abi" demesini bekleyen kim. 2. eğer aramızda varsa "art niyetlilerin" size tebessümle yaklaşıp, "ya bak bu konuda haklıymışsın, bi yaşıma daha girdim" demesini bekleyen kim. 3. "inat çukuruna" ve "isyan batağına" düşmüş olan varsa aramızda ki sanmıyorum, onlara söz anlatabileceğine inanan kim. 4. inancımızı kaynağından öğreneceğiz, Kuran-ı Kerim ve Hz. Muhammed (s.a.v.) 5. iftiralar, yanlış bilgiler, eksik bilgiler varsa birilerinin dilinde, kimsenin şüphesi olmasın gayet açık ve net bir şekilde hepsinin İslam açısından cevabı vardır. "şüphe üzerinden yola çıkıp birilerinin peşine takılarak; ileride, yapayalnız bırakıldığını ve ne kötü bir ortaklık kurduğunu" görecek olan kimselere mi itimad edeceğiz. 6. eğer karşı tarafta art niyet yoksa, şüphesiz islam inancımızı anlatmayı emreder. 7. eğer karşı tarafta art niyet varsa, "siz onlardan yüz çevirin, onlar yakında bilecekler" der. 8. Kuran- Kerim'de zerre kadar çelişki yoktur. Kuran-ı Kerim Allah kelamıdır. ve bu ayetler; gerektiğinde Peygamberimizi de eleştiriverir ve Kur'an "O Üstün İnsan'ın" da kendisi için hazırlanan ebedi makama ulaşmasını hedefler. 9. İslam ışık hüzmesi gibi berraktır. eğer alim olmalarına rağmen inanan insanlar arasında fark göze çarpıyorsa, unutulmamalıdır ki, "suyun rengi kabındandır" 10. herkes bilmelidir ki, inananlarla inanmayanlar arasındaki "fikri savaş" kıyamete kadar sürecektir. ancak aradaki fark şudur ki, inanmayanlar aslında kalpleriyle ve vicdanlarıyla savaşmaktadır, ve bu savaşta ne kötü saftadırlar. 11. inanan insanın kalbinde huzur vardır, elbette sıkıntıyla imtihanla zaman zaman göğüsü sıkışacaktır, elbette kimilerinin günahları, inananların kalbini burkacaktır. "öncekilerin başına gelenler, sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız. peygamber ve arkadaşları bile "Allahın yardımı ne zaman" diyorlardı" 12. TERTEMİZ AMA NET OLMAYAN KALPLERİ İMANA ÇAĞIRMAK VE KALPLERİNİ İMAN İLE AYDINLATMAK DURURKEN, SİZİ BUNDAN ALIKOYAN NEDİR, ZATEN ÇOĞUNUZ FARKINDA Kİ İNANMAYANLAR VE BU KONUDA İNAT EDENLER İÇİN YAPILACAK FAZLA BİR ŞEY YOKTUR. "onların görüşü onlara, BİZİM DİNİMİZ BİZE.." kardeşlerime sevgiler. 1. Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerimden uzaklaştıracağım. (Onlar) her âyeti görseler de ona iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama sapıklık yolunu görseler onu (hemen)yol edinirler. Bu, onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep gaflet içinde olmaları sebebiyledir (Ar'af 146) 2. Şüphesiz Allah katında, yeryüzünde yürüyen canlıların en kötüsü, inkar edenlerdir. Artık onlar iman etmezler. (Enfal 55) 3. Onları, gaflet içinde bulunup iman etmezlerken işin bitirileceği o pişmanlık günüyle uyar. (Meryem 39) 4. Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler. (Yasin 7) 5. Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir. (Bakara 153) 6. Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslam’a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır. (Bakara 208) 7. İnkar edenlere dünya hayatı süslü gösterildi. Onlar iman edenlerle alay etmektedirler. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise, kıyamet günü bunların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir. (Bakara 212) 8. Allah iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kafirlerin velileri ise tâğuttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara (sürükleyip) çıkarır. Onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalırlar (Bakara 257) Cumhuriyet Bayramımız Kutlu olsun
  16. Hz. Aişe annemizin Peygamberimizle evliliği konusunda "iftira ve hakaret" içermeyen gerçek bilgiye ulaşmak isteyenler aşağıdaki linkten yararlanabilirler. unutulmamalıdır ki, çevresel etkenlerden ötürü bazı bölgelerde insanlar daha erken ergenliğe girmektedir. bedenleri daha hızlı gelişmekte, ve henüz 13 yaşındayken 18 yaşındaki kız görünümüne sahip olmaktadırlar. ergenlik erken atlatıldığı için zihnen daha hızlı olgunlaşılır, reşit denilebilecek hale gelinir. samimi kalplerin temiz kalması ümidiyle. link şu: http://www.islamicevaplar.org/ihlas.asp?siir_id=103 saygılar.
  17. bu nasıl bir başlıktır. serinkanlılığı korumak demek, kimse kusura bakmasın ama midemin kabul etmediği konularda rahatsızlığımı ifade etmemden beni alıkoyamaz. 1. "hz. Muhammed (s.a.v)" denmelidir, istense de istenmese de bu denmelidir, ****** kimsenin haddine değil ve şüphesiz ******** edenler kendilerini küçültürler. 2. "tanrı" kelimesi de neyin nesi, biz mi hiçbirşey bilmiyoruz, yoksa karşımızdakiler mi art niyetli ya da korkunç derecede bilgisiz. İslam'da "Allah" vardır, siz kendi tanrılarınıza tapabilirisiniz istediğiniz gibi lakap da takabilirsiniz, o taptıklarınızın size fayda sağlamayacağını gördüğünüz güne kadar. ya da ateistseniz, dilediğiniz gibi bıyık altından gülebilirsiniz, size merhametle tebessüm eden yüzlerin sizde uyandıracağı pişmanlık hissine kadar. ancak İslam dinine dil uzatamazsınız. İslam dininin içermediği unsurları varmışcasına gösteremezsiniz, çarpıtamazsınız. hurafeleri kesin gerçeklik gibi algılatmaya çalışamazsınız. 3. şehvet her insana yaratılışta verilen bir özelliktir, amacına uygun kullanmamız istenmektedir, olması gerekenler ve olmaması gerekenler açıktır. "muhammedin şehveti" şeklinde bir tamlama kurmak, bu tamlamayı kuranın aynadaki görüntüsü hakkında ipuçları verebilir. 4. ******, ****** dolu olanlar, *** **** ****, kendilerini davranış ve görüşleriyle belli ederler, şüphesiz şeytanın vesveselerini dinlemek, aldatılmak için can atmaktır. İnanç anlamında bilgisini sağlamlaştıranlar, inancını Kuran ve hz. Muhammed (s.a.v.) den öğrenenler ve olabildiğince gelişenler, göreceklerdir ki, kafa bulandırmaya çalışanların kullandığı materyaller kocaman bir sıfırdır. kimse yetersiz bilgisinden ötürü, bilgili olduğunu zannettiği birine sürekli başını sallayarak onay vermesin. güvenmek, güvendiğiniz insanın profiliyle ilgilidir. profili isyan kokanlara güvenilmez ki bilgisi karşısında başımızı doğrularcasına sallayalım. www.diyanet.gov.tr size her konuda yardımcı olabilir, resmi bi sitedir ve hedefleri arasında "kafa bulandırmayı amaç edenlerin iftiralarını çürütmek, ya da doğru bilgiyi sunup sonuca sizin varmanızı sağlamak" da vardır. 5. Atatürk gençliği olarak, önümüze sürülen her bilgiye kanmamak, sorgulamak, araştırmak ve milletimize faydalı olmakla mükellefiz. tertemiz beyinlerimizin zehirlenmeye çalışıldığı açıktır, kalbimizi ve beynimizi kirden pastan korumamız, bilgimizi arttırmakla mümkündür. bilgiye de güvenilir insanlar aracılığıyla ulaşmak gerekir. 6. Hz. Peygamber ile ilgili bir konuda "karısı" gibi köy kahvesinde söylenmesi bile hoş karşılanmayan bir kelimenin kullanılması, oldukça manidardır ve rencide edicidir. unutulmamalıdır ki, bi kalpte Allah korkusu ve sevgisi yok ise, o boşluğu şeytanın tıslamaları doldurur. 7. kardeşlerime gelince, arkadaşlar kalbinizin burkulması inancınızın alametidir. benim gibi rahatsız olmanız çok doğaldır, ve inşallah dünya sahnesi son bulduğunda, "tüm iftiracılar" "hasetçiler" "isyankarlar" "büyüklük taslayanlar" "fesatçılar" eğer tövbe etmeden ayrılırlarsa bu sahneden, ne yaptıklarını, kendilerine ne derece zarar verdiklerini göreceklerdir. birbirleriyle bu konuda ortaklık edenler, bunun ne kötü bir ortaklık olduğu gerçeğiyle yüzyüze geleceklerdir. 8. herkes inancında özgürdür, kimse kimseyi yargılayamaz, kimse kimsenin inancına dil uzatamaz, insan hakları evrenseldir, art niyet sahiplerine duyurulur. 9. başlığa konu olan yazının bir kısmını daha gördüm ki, dehşete düşmemek elde değil. "gerdek" ten bahsediliyor ve Hz. Muhammed (s.a.v.) hakkında aklımı çıkartan bir iftirada bulunuluyor. ****** ***** bence de. amin.
  18. ************* ************* a) kader ve özgürlük hakkında 1. bu serüvene katılmayı "ezelde" insan istemiştir, cennet cazip gelmiştir, ve insan ilk seçimini "insan olmayı kabul ederek" yapmıştır. anne karnında hazırlanan minik bedene de böylece ruh getirilir, bebe canlanır. insan, kendisine verilen minik bedenle çıkar hayat serüvenine. Rabbisine söz vermiştir, "sana teslim olucam, ve göndereceğin kılavuzu takip edeceğim.." ancak oyunun kuralları bellidir: "verilen bu söz, dünyadaki yaşamda hatırlanmayacaktır." ve böyle bir sözü daha önce Rabbimize verdiğimiz bize bildirilecektir, ki bildirildi. Kılavuzumuz Kuran, Muhammed (s.a.v.) dir. dört yaşındaki bi çocuğun meraklı gözlerle keşfe çıkması da temelde "kılavuz arayışı"dır. kaderimiz elbette bellidir, bütün bu sistemi var eden Allah'ın, bilmeyeceği zerre kadar bilgi olabilirmi. ancak, o yüksek ilmiyle, bize seçim yapma hakkı tanımıştır. "madem bana söz verdin, senden 'beni sevmeni ve bu sevginin gereğini yerine getirmeni' istiyorum" demiştir. irade bizdedir, bu iradeyi dilediğimiz yönde kullanabiliriz, seçim bizim. seçimlerimizin ne olacağının Allah tarafından bilinmesi, özgür iradeye sahip olmamızı engellemez. seçimlerimizden sorumlu tutulmamızın nedeni de vermiş olduğumuz bu sözdür, hatta söz vermemiş olsaydık bile, bunca nimete nankörlük etmek, Allahı işaret eden bunca delili görmezden gelmek bile sorumlu tutulmamız için yeterdi. akıl var mantık var, muhabbet kuşunun desenine tesadüf diyenlere bu sözlerin tesiri nasıl olabilir ki. şüphesiz Allahın dilediğinden başkası hidayete ermez, hidayete ermemelerinin sebebi ise kendi seçimleridir. Allah hakedene hakkını fazlasıyla verir, sınırsız adaletlidir. 2. ikinci sorunun cevabı da yukarıda yazılı zaten. bu arada parantez içindeki yorum gözüme ilişti, çevresel faktörlerden falan bahsediyor. ortada bir imtihan söz konusuysa, seçim yapabilmek için elbette faktörler olacaktır, iyi ve kötü olacaktır. babasından dayak yiyen bir çocuğun, büyüdüğünde oğlunu dövdüğü sık görülür. etki- tepki. oysa iradesi vardı ve dayak atmanın yanlış olduğunu biliyordu. hata yaptı, ve hatalar cezayı hakettirir. "şeytanın ihlaslı müminlere bi etkisi yoktur". olumsuz çevre koşullarına vesile olan da; şeytanın insanı kışkırtmasıdır. dolayısıyla insan seçimini olumlu yönde yapma şansına herzaman sahiptir. yaratılışı gereği hata da yapacaktır elbette. hatalar olmasa nasıl af dileyip göz yaşı dökerek yücelirdik. Allah tüm eksiklerden münezzehtir, kötülüğü şerri Allah yaratır, ancak bu yaratmayı da şeytanın ve özgür irade verilenlerin seçimleriyle yapar. dolayısıyla mükemmel bi sistem söz konusu, zaten aksi beklenemezdi. 3. seçme yeteneğimiz var, fakat bazı şeyleri seçmemiz bekleniyor, ne anlamı var denmiş. gülmemek için özel çaba sarfediyorum çünkü gülmek esnemeyi beraberinde getiriyor uyumamalıyım. varsayalım ki seçme yeteneğimizle ne seçersek seçelim farketmeyecekti. e asıl şimdi ne anlamı kaldı seçme yeteneğimizin??? seçme yeteneği= irade. iradenin veriliş amacı da, bu imtihanda "doğruyu, güzeli, temizi, sevgiyi" seçmektir. iyiliği seçiyorum ve seçimimin bi anlamı oluyor, aksi takdirde seçmemin ne anlamı olurdu ki. bakalım daha komik soru varmı. 4. bu soru komik değil, üzücü. Allaha ezelde söz verdiğimizi söylemiştim, dolayısıyla sözünde durmayan elbette cezayı hak eder. ayrıca, insan neden kendisini yaratana aykırı davranmayı seçmek istesin, yoksa Allah o insana kötü şeyler mi emrediyor. yoksa git kan dök, tecavüz et, zinaya yelten, teşhirci ol, alkole batıp batıp çık trajikomik hallere gir, şehevi duygularının peşinden git, konserde ittirmece oyna, yeme içme kendine eziyet et mi diyor Rabbimiz. hayır, su gibi temiz olun diyor, arının yücelin diyor, tövbe edin ki paçanıza bulaşan çamurlardan kurtarıvereyim sizi diyor. sonsuz cenneti vaadediyorum size diyor. sevin sevilin diyor. kul hakkını gözetin diyor. ama laf ebesiyiz ya, "ilginç" sorular sorup kafa bulandırmaya çalışıyoruz cılız bakışaçımızla. bu cevaplar da tatmin etmediyse, bizahmet "tanrının var olduğunu farzedelim" yerine, "tanrının olmadığını farzedelim" sorusunu sorun da içine düştüğünüz çıkmaz sizi belki dehşete düşürür. 5.Allah elbette herşeyi biliyor, aynı şeyi kaç kere vurgulamam gerekiyor bilmiyorum, soruların seviyesine bakılırsa bir iki defa vurgulamam yetmeyecek. ortada bir imtihan söz konusu, özgür iradeli bireyler söz konusu, ezelde verilen söz yani yapılan bir anlaşma söz konusu, bu anlaşamada kılavuzun gönderileceğine dair veri söz konusu, seçim yapma yetisinin gereği olarak kılavuza uyanlar ve kılavuzdan yüz çevirenler ayrımı söz konusu. yaratılan bu müthiş sistemin özeti budur. evrim de güzel neyse siz onla takılın, "banane bana uymasaydın" demesin de peşinden koştuklarınız size sonra. "belli olan birşeyi değiştirmek için değildir kılavuzların gönderilme sebebi, kılavuzların peygamberlerin neyi değiştirip değiştirmeyecekleri de zaten bellidir".. hey allahım ya. 6. yukarıyı okursanız bu zırvanın cevabını satır aralarından bulursunuz. neyse azimliyim bu gece. sen kim oluyorsun da tanrıya savaş açıyorsun, seni var eden seni yok edemeyecekmidir, tanrının yarattıklarının sayısı arttıkça, yaratılanların yaratana karşı bir üstünlüğü olacak öyle mi. o da güzel. ayrıca, tanrı diye kestirp attığın, senin varolma sebebin. seni rızıklandıran, hareketlerini yaratan o. o olmadığı zaman sen nasıl varolacaksın, yoksa onu yok etmeyeceksin de ellerinden zincirleyecekmisin. soru sayısı arttıkça ateistlerin elleri güçleniyor sanmıyordur umarım kimse. çünkü soruların kalitesi ortada. Allah adildir, adaletiyle herşeyi kuşatandır, ölümden sonrasına inanmayanlar için dünya adaletsiz gelir. tanrı tanrı diye zırvalıyorlar hatta o üztün zekalarıyla tanrıya savaş açalım diyorlar da, ölümden sonrasını nasıl göremiyorlar. yoksa kısacık hayatlarında mı yenecekler tanrıyı. değmez ki kısacık hayat için tanrıyı dövüp azarlamak. zaten öleceksin. ha pardon tanrıyı öldürürsen sen ölemezsinki, yoksa yaşaman için neden mi kalmaz tanrı ölürse. yanı görüldüğü gibi kocaman bi zırva. tut neresinden tutarsan. imtihan bilinci olmayanlar, ölümden ötesine bakamayanlar adaletten söz ediyorlar, sen önce nefsine adaletli ol, çünkü şüphesiz kendine zulmediyorsun ve bu zulmü itiraf edeceksin zamanı gelince. B. adalet hakkında 1. tuvalette tam olarak neler yaptığını keşfedemeyen insanın artisliğine bakın hele. bu bedenin insana verildiği okadar belli ki. yap robotunu, yapay zekaları olsun, zekayla iş bitiyormu, senin de zekan var ama nelerden bahsediyorsun. seçim yapma şansı olan robotların, yapacakları seçimleri içeren yazılımları olacaktır. dolayısıyla onların özgür iradesi olmayacaktır ki "kölelik" durumu söz konusu olsun. zaten kainattaki her canlı insanın emrindedir, bunu Allah veriyor bize ve bizi üstün tutuyor yüceltiyor. insan robot icad ettiğinde aslında o robotu Allah yaratıyor insanın eliyle. tıpkı şöyle: ben bu yazıyı yazmak istiyorum ve allah benim elimle bu yazıyı yaratıyor. o halde biz robot icat edince Allahın sisteminin ötesinde, onun etki alanı dışında bişey icad etmiycez. böyle bişey mümkün değil zaten, Allah'tır herşeyi var eden. Ayrıca, biz Allaha köle gibi itaat etmiyoruz, Sadece bir kulun Rabbine itaat etmesi gibi itaat ediyoruz, inanan insanlar bunu severek yapar, çünkü Allah iyiliği ve güzelliği emrediyor. inanmayan insanın kalbi ise inananlara karşı hasetle dolarsa bu kölelik zırvasını atar ortaya. çünkü uzanamadığı ciğere pis demektedir. köle halinden memnunsa sana ne oluyor be adam (ki köle olmadığını söylemiştim). asıl kendisi şeytana kölelik etmektedir ya, farkına varamaz bunun. 2. hala yazılımdan bahsediyor, senin yazacağın kıytırık yazılımla bu müthiş kainat bir mi. kaldı ki "özgür irade söz konusu" diyoruz iki saattir, ben kötülüğü, ateizmi seçersem Allah'ın suçu mu, seçim benim. yazılım ise seçim yapamaz, özgür iradesi yoktur, nasıl yazıldıysa öyle işler. oysa Allah insanı tertemiz yaratır, ama insan seçimleriyle düşürür derecesini ya da yükseltir. 3. Kuranı kerim hem zaman üstü bi kitaptır, hem de İslamın yayılmasını hedeflediğinden o günün koşullarını da göz önünde bulundurmak zorundadır, ve okadar mükemmeldir ki, o günün koşullarını göz önünde bulundururken zamandan bağımsız dersler verir insanlara. Kuran cahilliyenin alıp başını gittiği bi devirde inmiştir yeryüzüne, kölelik o dönemde oldukça doğaldır. kuran ve hadisler köleliği teşvik etmeyi bırakın, köleleri serbest bırakmayı öğütler. cehalet diz boyu. 4. ben kolumu kaldırmak isterim, Allah kolumu kaldırmayı yaratır. seçim benimdir, ben vesile olurum, Allah da yaratır. sen ateist olmayı seçersin, Allahı tanımazdan gelirsin, "nankörlük" edersin, Allah da kalbini mühürler, katılaştırır. yani bu sonuca neden olan senin tutumundur. şimdi af dilersen, tövbe edip göz yaşı dökersen, arınmayı hedeflersen, saygısızlığını itiraf edip samimiyetle pişman olursan, iyiliği emreder kötülükten alıkoyarsan, bak bakalım mühür mü kalıyor yoksa katılık mı kalıyor. "tövbe edip halini düzeltenler başka, onlar kurtuluşa erenlerdir" diyor Allah. 5. Afrikanın ilkel kabilesinde yaşayan ve hiçbişekilde dış dünyayla irtibat kuramayan insanlar için farklı bir statü söz konusudur, ne cehennem ne cennet, ikisinden ayrı bir yer, ya da cennetin en düşük mertebesi. eğer o insanlar "medeni" hayatta yaşasaydı belki de kafir olmayı seçeceklerdi, nereden bilebilirsin. Allah'ın adaletinden şüphe duyuyordun değil mi, ozaman sen şeytanından dinle cevabını. 6. Ezelde verilen sözden bahsetmiştim, bu imtihanı insan seçti. bakınız, sayfanın başı. dolayısıyla kendi seçtiğimiz bir şeyin sonuçlarına elbette katlanıcaz. ama hala meraktayasan müjdemi isterim, ölümden sonra bütün bunların cevabını net bişekilde görerek alıcaksın, ve hımm doğruymuş diyeceksin, dilersen bekle o günü, golf falan oyna zaman geçer. 7. Demek yalan atmaya da başladın şimdi. cıx cıx cıx. yakışıyormu, ateist dedik merhamet ettik bağrımıza bastık birşeyler anlatmaya kalktık belden aşağı vuruyorsun. kadınlara yürüyen et yığını muamelesi yapılan bi devirde, kızların diri diri toprağa gömüldüğü bi devirde, gökten kusursuz bir ışık iniyor (kuran) kadın haklarını düzenliyor, kadınları boşama hususna ve miras hukukuna kadar herşeyi düzenliyor, kadınlar insan olduğunu anlıyor, sen kalkıp ne zırvalıyorsun. üstelik böyle bi devirde yüze vurmayı yasaklıyor, dövme konusuna gelince, o konu net olmamakla beraber, orada bahsedilen dövme, "sevgilisini kaybetmek istemeyen bi kızın, erkek arkadaşına tutku ve aşkla kıyamayarak şamar atmasına benzer." ya da eşinin ateşe adımlamasına tahammül edemeyen bi erkeğin kıymayarak kadınını dürtmesine. bakın şamar bile diyemiyorum çünkü dinimiz yasaklıyor. kadınlar aklen eksik değildir, sadece daha duygusaldırlar ve yönlendirilme ihtiyacı hissederler. hangi kıza sorarsanız sorun, erkeğinin yanına kıvrılıp çocuklar gibi uyumaktır hayali. erkekler ise bedenen de güçlü yaratılmışlardır ve aşırı duygusal da olmadıklarından "sahiplenen ve yönlendiren" konumunda yaratılmışlardır. tabi günümüzde yaratılışın aksine hareketler ve sloganlar oluyorsa da sonuçları trajikomiktir. unutulmamalıdır ki, kadına şiddet varsa, bu dinden kaynaklanmaz, erkeğin ************ bunun kaynağı. şahitlik konusuna gülüp geçiyorum. 8. dünyaya "batıl" hakimse, bunun sorumlusu islam değil, müslümanların tembelliği ve değişime kapalılığıdır. sorgulayarak özümsemek esastır. ama her müslüman da oxford mezunu değil. gerçi oxford mezunu olmak müslüman olmanın yanında lafı yapılacak bir şey değildir. ama müslüman birinin oxford mezunu olması gerçek faydayı doğurur. tabiiki her müslüman da değişime kapalı değildir o ayrı. 9. kendince ironi yaptığını zanneden bu bacaksıza şunu söylemeliyim ki, Allah herşeyden gizlidir, ama herşeyde kendini belli eder. Allahın 99 isminde bunu bulabilirsin. güneşin batışı sana bişey ifade etmiyorsa, bu muhteşem sistemi ahengi evrim diye geçiştiriyorsan, kusursuz Kuran'ı kenara koyup Darwinin evrim teorisini baş tacı ediyorsan acaba Allah mı gizlidir, yoksa senin aklın senden saklanmış da saklambaç mı oynuyor. C.uzaylılar hakkında:) 1. insanı üstün kılan, elini kaldırdığında karşıki dağların striptiz yapması değildir. insanı üstün kılan "özgür iradesiyle Rabbisini sevmeyi tercih edebilecek potansiyele sahip olması, ve gözyaşı döküp tövbe etmesi"dir. ve en önemlisi: "kainatın yaratılış sebebi Hz. Muhammed (s.a.v.)" dir. Yaratan, yarattığını üstünlük açısından değerlendiriyor, ama bizim ateist "banane banane ben üstün değilim ki diyor".. tıpkı, Azazil=İblis=Şeytan gibi. o da aynı soruyu sormuyormuydu. 2. bu uygarlıkların bizden kat kat zeki olduğunu nereden çıkardın, kurana iman etmiyorsun, ************** 3. kardeşim sanane uzaylıların hayat hikayesinden, biz ne bilelim, tutturmuşsun kısa pantolonlu ************. 11.000 alem var deniyor, bu alemlerin hepsini bilmek gibi bir yükümlülüğümüz mü var, olsa bildirirdi Rabbimiz. 4. merhamet duygularım kabardı yine bu adama. arkadaş zuzaylıların avukatı olmuş. D. Doğa ve Evrim Hakkında 1. Allah herşeyi sebep sonuç ilişkisine dayandırıyor bu muhteşem sistemde, ancak yaratılan sebepler sonsuza dek sürecek diye bir şart koşan kim, Allah bana bunları yazdırarak senin imana gelmene ya da inadını arttırmana vesile olabilir, ama belki de hiç yazmayacağım bundan sonra. yani sebep ortadan kalktı, ama benim şu an bunları yazmam anlamlı ve işe yarıyor, görevini yapıyor. dinozorlar da gereğini yerine getirmişlerdir ve "mission complete" deyip ayrılmışlardır bu arenadan. Kainatın Hz. Muhammed için yaratıldığını bilseydin, zırvalamazdın böyle. 2. HY'nın evrim teorisinin çöküşü ile ilgili eserlerine ve bu eserler karşısında nasıl aciz kaldıklarına bakarak bu sorunun da cevabını vermeniz mümkündür. ayrıca, maymuna benzeyen dedikleri çoğu fosil sahtedir, gerçekten benzeyenler varsa da denebilir ki "darwin de maymuna benziyor ama insan". evrim teorisi, varlığı açıklayabiliyormu; hayır. diyorki o ondan oluştu, öbürü bundan zıpladı, diğeri şurdan fırtladı. peki bunun öncesi nereye dayanıyor. ses yok. ya peki madem evrim diyorsunuz, güçlü güçsüzü ezer diyorsunuz, bu "sevgi merhamet" de neyin nesi. ya da bu muhteşem sistem de neyin nesi. tesadüfen mi oluştu yoksa? tesaadüfen oluşmasının imkanı yok. ayrıca türler arasında geçiş olması için mutasyon gerekir, ve mutasyon da yıpratıcıdır öldürücüdür dolayısıyla nesil ilerleyemez. hem hani türler arasındaki geçişi belgeleyecek olan ara formların fosilleri. yok. ha var ama fiyaskoydu sahteymiş. kandırmayın kendinizi artık. siz kaybedersiniz gerçi. 3. vücut özellikleriyle, türler arası geçiş olayı farklı kavramlardır. sebep sonuç ilişkisinden dolayı, bazı farklılıklar elbette görülür. saçlarını sertçe tarayan bi topluluk kel olunca bunu evrimle mi izah edeceksiniz. güneşin dik geldiği yerlerde çocuklar siyahi doğuyorsa bunu evrimle mi izah edeceksiniz. o halde teori değil zırvanın ta kendisi bu. 4. imtihanın gereği olarak Allah kusursuz bir de illüzyon yaratmıştır. dileyen batıla kapılıp gider, dileyen sadakatinden ödün vermez, Rabbine teslim olur. evrimin yığınla kanıtını bırak, bir tane doğru düzgün kanıtı yoktur. kanıt kanıt diye gezdirdiği zırvalar da islami açıdan açıklaması mümkün unsurlardır. ancak evrimin yığınla cevaplayamadığı konu vardır. islam ise kusursuzdur, kalbe indirdği huzur bile Rabbi kanıtlmaya yeter. inanmak istemedikten sonra insanlara peygamberler söz geçirememişler, ben kimimki. bilim evrim diye gezip duracak tabiiki, çünkü bilimin kalbi yok. gördüğüne inanıyor, hükümdarı bırakıp, askerlerine tapıyor. E. Mantıksal Sorular ve Paradokslar 1. insan, aklıyla herşeyi kavrayabileceğini mi sanıyor. öyleyse önce kendi beynini çözsün. Allah kendisini yok etmek ister mi, kendisini yok eden, kendisini yokluktan var da edebilir. ne yani bunları bilmekmidir Allaha inanmanın ön koşulu. iğne olmaktan korkan bi çocuğun zamandan kazanmak için zırvalamasına benziyor bu sorunuz. 2. Tanrının ikinci bir tanrı yaratmaya gücü yeterse o ikinci tanrıya mı inanacaksın, ozaman sipariş edelim bitane. aa ama sen inanmıyordunki tüh. boşver. mutlak güç sahibi, gücüne ortak birini istemez, ve oluşacak varlık kendisinden olacağı için yine Allaha muhtaç olacaktır. deli kuyuya taş atınca çıkarması zor oluyor ne yapayım. 3. birden fazla olmak güç değildir. Allah zaten herşeyi kuşatır, birden fazla olmaya ihtiyacı yoktur. Allah benim elimle de kendisini belli eder, ya da şeytanı da planında bişeye vesile kılar. biz yerde Allah gökyüzünde mi sanıyorsunuz. Allah herşeyi kuşatır, sınırsızdır. Yunus'un dediği gibi, bir ben vardır benden içeri. ve bu tarz ***** ****** sorular, ilmimizin kavrayamayacağı cevaplara yönelten sorular, islamı zor durumda bırakmaz, aksine insan aklının acizliğini gözler önüne serer. bukadar aciz bir varlık neye güveniyor da kibirlenip büyüklük taslıyor. tanrıyı küçümsemeye kalkıyor. bunun sorgulanması lazım. 4. Allah'ın kendi yetkisini sınırlamaya gücü yetermi. soruya bak. senin kendini yemeye gücün yeter mi. yetmiyormu. aa çok acizsin. bunun güçle ne ilgisi var. Allah hertürlü eksiklikten münezzehtir. bi de paradoks demişsiniz bende bişey sandım. 5. hı hı öyle. nerden bilelim abicim, bakkal amcaya sor o söyler. 6. şeytanın ayak oyunları bunlar. kadir olmayı kullanıyor, oysa bir acizliği ve küçültmeyi hedefliyor. bu şuna benziyor, sen kendine en ağır hakaretleri edebilecek şerefe sahipmisin. ne değilmisin. ******* *****. 7. 99 isim sadece insanlara yönelik olandır. bizim Allahı hakkıyla bilmemiz imkansızdır. Allahın başka yaratılmışlar için başka alemler için başka sıfatları da vardır. İnsan Allahın halifesi olma görevini üstlenmiştir. İnsan Allahın sanat eseridir. dolayısıyla eserde sanatçıyı tanıyabilirsiniz ama başka bi eserinde sanatçının başka yönlerini de tanırsınız. bilmediğimiz bir sürü kainat var, Allahı hakkıyla tanımamız mümkün olamaz. Allahı nasıl 99isime sığdırabilirsiniz. İnsanların bilgisine sunulan kısımıdır bu. 8. Allah dilediğini yaratmaya kadirdir. ol der, o da oluverir. yanlış, çirkin vs. eksikliktir ve Allah tüm noksanlardan münezzehtir. insanın hem bukadar aciz, hemde yaratılmışların en üstünü olması onun aynı anda iki zıtlığı nasıl ahenk içinde yaratabileceğinin göstergesidir. daire, kare gibi isimleri biz koyarız Allahın izniyle. daire yaratmasını mı istiyorsun kare mi. daire şeklindeyse daire olur. kare şeklindeyse kare. ama özel bi siparişin varsa Allahtan, merak etme o sana hazırlamıştır hazırlayacağını. 9. Allah zamanı yaratandır. onun evveli ve sonrası yoktur. zaman bizler içindir. Sizin sandığınız Tanrı cennette terlikle yürüyen bi figürmüdür de ne yapıyordu neredeydi gibi sorular soruyorsunuz. hem siz tanrıya inanmıyordunuz. derdiniz imanı keşfetmek mi, yoksa inananlara haset edip onların kafasını bulandırmaya çalışmak mı. eğer kafa bulandırmaksa niyetiniz, olmuyor, çünkü alaya alınıyorsunuz. böyle sorulara insanlar bitarafıyla gülüyor. islamın veremeyeceği hiçbir cevap yoktur, insanlar ya ******** de bilmiyordur bu cevabı, ya da bu cevabı bilmeye yetkileri yoktur. İnsanın Allahın her işine burnunu sokmasını, anlamasını beklemek *********. 10. Allah geleceği bilir, çünkü kendisi yaratıyori elbette işlemi kendisi yapacağından ötürü neyin ne olacağını bilecektir. allah vaadinden dönmez, cehennem olacak dediyse olacaktır. 11. düşünmek, yemek, içmek vs. insana özgü davranışlardır. kurgulamak da öyle. Allahın bunlara ihtiyacı yoktur. ol der, o da oluverir. bukadar basit. gelecek ve geçmiş gibi kavramlar da insan içindir. geleceği yok ki kurgulasın. ne yani, Allah zamanı yarattıktan sonra, yarattığı zamanın emrine mi girdi de Allahın geleceği geçmişi olsun. cehalet tahsille gitmez bazen. çok şey bildiğinizi sanarsınız, oysa zihniniz kullanılmaz kağıt ************. kalbinizi imana açarsanız şüphesiz bu size benim anlatmaya çalıştığımdan çok daha ötesini anlatacaktır ve "haa böyleymiş" diyip bu sorulara gülüp geçeceksinizdir. seçim sizin, tik tak tik tak.. (bu arada muhatap olarak bu soruları buraya getiren arkadaşı almıyorum elbette, ben sadece zihniyeti eleştiriyorum. buraya bu konuyu taşıyan arkadaşa teşekkürler) bugünkü yazıma ek olarak, belirtmeliyim ki bunlar sadece benim görüşlerimdir. bilgimin yetersizliği konusunda itiraz edemem. din alimi değilim, herhangi bir yetkiyle de konuşmuyorum. benim yazdığım kelimeler inancımızı tam anlamıyla ortaya koyamayabilir, hepimiz gibi ben de öğrenme yarışındayım. eksiklerim vardır, hatta yanlış bilgilerim de olabilir. önceki büyük yorumumu gecenin bi saatinde yazdığımdan ötürü, kelime hataları ya da üslupta sıkıntı ile karşılaşılmış olabilir. inancını öğrenmeye çalışan, bilgisini artırmaya çalışan, ve zaman zaman heyecanına yenik düşüp işi "egosuna dökebilen" bu 21 yaşındaki genci anlamanızı umuyorum. inanç elbette kimsenin tekelinde değildir, inancımızın kaynağı: Kuran-ı Kerim ve Hz. Muhammed (s.a.v.) dir. ve her kulun asli görevi inancını kaynağından öğrenmeye çalışmak, araştırmaktır. hurafelere ve "o öyle diyor"lara boğulmamak için, islamı kaynağından öğrenmeye çalışmak gerekir. eğer uzunca bi yorum yazan 21 yaşındaki bir gençten islamın kesin doğrularını öğrenmeye niyetleniyorsanız yaptığınız yanlıştır. zira bu gencin sözleri fetva niteliği taşımaz, mantığa aykırı davranmışsa, eksik bilgiye sahipse, hatta çarpıtıyorsa, sorun bu gençtedir, yani bendedir. İslam kusursuzdur, ışık hüzmesidir. Tek yoldur. İslamı kaynağından, önyargısızca öğrenmeye çalışınız, samimi bir kalple arınma ve basamakları bir bir tırmanma yoluna giriniz, kalbinizde yaşayacağınız duygular; "benim önceki yorumumda iyi niyetle aktardığım cevapların" sizde uyandıracağı etkinin çok çok üstünde olacaktır. ateizmin sorduğu sorular, art niyet taşıyor mudur, ya da öğrenmeyi mi amaçlıyor gerçekten, bunu sizin takdirinize bırakıyorum. Ancak tüm eksikliğime ve bilgimin yetersizliğine rağmen yazdığım büyük yorumdaki amacım, meydanın boş kalmamasıydı, yani İslamın her soruya verebilecek bir yanıtının olduğunun bilinmesiydi. verdiğim yanıtlar beğenilmeyebilir, beğenilebilir de. ancak mesele benim yanıtlarım veya senin yanıtların değildir. "doğru bilgi" kusursuz kaynaktan alınmalıdır. bu bilginin gereği kalpte, fiili hayatta yaşanmalıdır. ateizmin yönelttiği soruları cevaplarken, "senin inancın sana, benim dinim bana" noktasından hareket edilmeli, ve olabildiğince sade öğütlerle karşındakine faydalı olmaya çalışılmalıdır. eğer art niyet söz konusuysa, cevaplama işlemi bırakılmalı, Allah'a o kişinin iyiye güzele kavuşması, kalbinin manevi ışıkla dolması için dua edilmelidir. yineliyorum, inancımızı benim gibi genç bi çaylaktan değil, Kuranı Kerimden öğrenelim ve Peygamberimizin sünnetinden öğrenelim. yazımdaki hatalar, eksiklikler cehalet tamamen beni bağlar. İslam bütün eksikliklerden uzaktır Allahın izniyle. Bununla beraber, yukarıda sıralanan soruların zaman zaman gülünç olduğu da aşikardır, bazen de maalesef saygısızlık içermektedir. ve o sorularda geçen "tanrı kavramı" ile Allah'ın uzaktan yakından ilgisi yoktur. bu konuda da "tanrı" öznesiyle sorulmuş sorulara, büyük bir cehaletle "Allah" öznesiyle cevap verdiğim için özür dilerim. Allah duaları çokça kabul edendir, dualarımız "ortaya yi birşeyler çıkarmaya çalışırken başarısız olma tehlikesiyle yüzyüze olanların, bilmeden yanlış yapabilme noktasında olanların" yanında olsun, Allah ilmimizi artırsın, niyetimizi güzelleştirsin, niyetimizin sonucu olan işlerimizi de faydalı ve amaca uygun kılsın. Saygılar.
  19. ********* ********* bu foruma yeni üye oldum, dini konulardan 1. forumda yorumum var bu da 2. yorumum olacak, olabildiğince serinkanlı olmaktı niyetim fakat bi seferlik serinkanlılığı rafa kaldırmak istiyorum özür dileyerek. ****************. konuya gelirsek, Atatürk ve hz. Muhammed illa bir konuda yanyana getirilecekse, Atatürk'ümüzün; hz Peygamberimizin katıldığı savaşlardaki stratejisini övdüğü görüşleri ile yanyana getirilebilir. Atatürk'ün Hz. Muhammed'e saygı duyduğu tartışılmazdır. Nitekim Muhammed (s.a.v.) aşığı Mehmet Akif Ersoy'a "Kuran meali yazması için öneride bulunması" bunun en güzel örneğidir. ***************** gencecik beyinlerin zehirlenmesine de hiç bir vatandaşımızın göz yumması mümkün olmamalı. samsunluyum. bandırma vapurunu gezdim ve gözlerim doldu, Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğraflarına bakarken sanki aileden birinin fotoğrafına bakıyormuşum, sanki daha önce beraber yaşamışım onunla zaman geçirmişim de özlemini duyuyormuşum gibi hissettim. oradan da şehitlerimiz için hazırlanan anıta baktım, isimlerini saygıyla okudum. Türklük gururum zirveye vurdu, "Ne mutlu Türküm diyene" sesleri yankılandı kalbimde. eminim, sizlerin de derinden yaşadığı duygulardır bunlar. vatanına, milletine, bayrağına, Atatürk'üne saygısı olanlar yaşar bu duyguları. peki, Atatürk'ümüzü din düşmanı gibi göstermeye çalışanlar ne yaşıyor, kalpleri hangi karanlık oyunun veya ne tarz bi cehaletin pençesinde kıvranıyor. ya da ırkçılığın zavallılık olduğunu nasıl göremiyorlar. bu topraktan değiller mi de Mevlana'nın hoşgörüsünden haberleri yok, ki dünya Mevlana'yı konuşuyor. Arap diye burun kıvıran, Kürt diye de burun kıvırır, Çerkez, Laz diye de burun kıvırır. bu mu Türklük anlayışı. bu mu insanı üstün tutan çağdaş bakış açısı. "hayır, onlar bilmezler. kördürler, sağırdırlar, onlar anlamazlar..." elbette bizler neyin ne olduğunu biliyoruz, yarın şehitlerimiz için, Türk Bayraklarımızla gelincik tarlasına çeviricez meydanları, kardeş kardeşe, Anıtkabir'i ziyaret edicez, bazı "tahsilli **********" eğitmiş olamamanın mahcubiyetiyle. Şehitler ölmez, Vatan bölünmez diycez. Kalbimiz sevgi dolu, aşk dolu. Saygılar arkadaşlar Allah'a emanet olun Cumhuriyet Bayramımız Kutlu olsun
  20. 1. akıl herşeyi çözmeye muktedir değildir 2. Allahın bize öğrettiğinden başka hiçbirşey bilemeyiz 3. elbette aklımızı kullanmalıyız, sorgulayarak özümsemeli ve ilmimizi arttırması için Rabbimize dua etmeliyiz 4. faydalı ilimlerle uğraşmayı dilemeliyiz 5. "onlar çalışmışlardır, fakat boşuna yorulmuşlardır" ayetine muhatap olmamak için aklımızı kullanırken öncelikler belirlemeli, ve bu kısacık ömrümüzde artısı daha fazla olan şeylerle meşgul olmalıyız 6. Allahı ve onun işlerini tam anlamıyla asla bilemeyiz, sorduğumuz sorular cevapsız kalacaksa, bunun nedeni cevabını almaya yetkimizin olmamasıdır. islamda her soruya verilecek bi cevap vardır. 7. islam çelişki barındırmaz, mantıksızlık içermez. kusursuzdur, ışık hüzmesi gibi berraktır. 8. beyin, Allahın sunduğu verilerden sentezler yapar. beynin gücü çok sınırlıdır (evrim teorisini kabul edebilen beyinler olduğuna göre baya sınırlıdır) ancak kalp, sonsuza açılan kapıdır. ilham yoluyla, içinden çıkılamaz gibi görülen sorular cevap buluverir, öğrenmeden biliverilir. bu da kalp güzelliği ve mertebe ile ilgilidir. 9. şeytan mantığımızı bize karşı silah olarak kullanır, bizim silahımız ise dualarımızdır. eğer şeytanın vesveseleri virüs ise, kendisini Rabbine teslim edenlerin mantığı anti-virüslerle desteklenir. 10. zihine takılan her soru cevaplandırılmak zorunda değildir, elbette cevabı vardır, ama ya cevabı ölümden sonra alacaksak? 11. şeytan, "zamanını olumsuz şeylerle geçirmeyenler"in, "zamanını boş şeylerle geçirenler" olmasını hedefler. 12. inanç, kaynağından öğrenilir. insanlar, toplumlar kusurludur, müslüman olan bir toplumun içinde meydana gelen olumsuzluk, müslümanlığı bağlamaz. insan varsa, hata da vardır. 13. bütün bu sayılanların anlaşılması, kalbin olumsuz duygulardan (ben merkezcilik, kibir, nefret, haset, intikam hissi, egoyu ön plana çıkarma vs..) olabildiğince arınmış olmasıyla ve belli oranda bilgi birikimiyle mümkündür. saygılar, ben burdayım, ayrıca "hasan sabbah" nickli kullanıcı için dua edelim, oldukça gelişigüzel de olsa dua duadır.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.