Zıplanacak içerik

Pantheaa

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  1. şunu anlamıyorum, gerçi çabuk geçmişsiniz ama ben yine de sormak istiyorum... Yani nasıl, dünya evrenin merkezindedir? bunu ilk defa duyuyorum... Tüm dinlerde mi bu inanç var, yoksa sadece İslam'da mı? yada her hangi bir dinde böyle bir inanç var mı? yada İslam'da böyle bir inanç gerçekten var mı? Ayrıca, eğer Uzaylı dediğimiz "Akıllı" bir varlık ise, niçin onları insan olarak nitelemeyelim? Bi filozof şöyle der "Eğer Koyunlar da düşünebilseydi, kasaplar katil olmuş olurdu" yani insanlarla, insan olmayanları ayıran temel özellik "Akıl" yani "Düşünce"dir... yada, maymunlarda düşünür falan diyeceklere örnekle, temel olarak şöyle ifade edelim "Anlamladırabilen=idrak edebilen"dir insan olan... Yani Cem Yılmaz'ın dediği gibi "Uzaylı da olsa, insan insandır.". Yani ister evrime inanın, ister dine, insan olmanı temel mantığı bizim formumuza sahip olmak değildir... Evrime inanıyorsanız eğer, niçin diğer evrenlerde yaşam olmasın ki? bence ateistler için daha inanılası bir olgu diğer evrenlerde yaşamın olması. Çünkü her ne kadar bizim formumuz belki ideal form olarak görülse de, evrimcilere göre Evrim hiç bir zaman durmaz ve ilerler... Diğer gezegenlerde de sadece Suyun olması bile "Yaşam Var mı?" sorusunu sordurmaktadır... Eğer ideal form bizimkiyse eğer, oksijenli yaşamlarda da, evrimsel süreç içersinde bize benzeyen evrilmeler görülmesi olağandır. Yani bakın kesin bir sonuç değil ama, bizden daha gelişmiş yada bizden daha geride yaşam formları olabilir. Eğer dünyaya ulaşan gök-taşlarının taşıdıkları buz kütlelerinin, dünyadaki suları ve dolayısı ile yaşamı oluşturdukları düşünülüyorsa, aynı meteorların, diğer gezegenlere de düşebilme ihtimali oldukça yüksektir. Kaldı ki diğer sistemlerde dünyamıza çok benzeyen gezegenlere rastlanmış ancak doğal ortamı konusunda henüz bilgi edinilmemiştir. Yani sonsuz bir evrende her şey mümkündür... İster İnançlı olun, ister inançsız...
  2. ya Haksöz arkadaşım, sen hala burada mısın yaa? bi süredir yazmıyodun da? naaptın, o sürede bunları mı bulabildin? hala eski tas eski hamam... çığırtkanlık yapıyosun hala "çelişki, çelişki" diye... valla bu çelişki konusuna niye bu kadar takıldın bilmiyorum ama söylediklerimizi duymazdan geldiğin çok açık be kardeşim... ve öyle ki inandırıcılığını yitirmiş durumdasın, söyliim... insan biraz okurda, bi kere anlamaya çalışır... ma sen söylemiştin zaten, "kafama göre yorumluyorum" diye... sen kafana göre takıl o zaman buralarda...
  3. Siyasal olarak soruyorsan eğer, İslam dini kuralları yada anlayışı bakımından Ümmetliliği içeren yada öngören bir Yönetim dini değildir ve tarihin hiç bir döneminde de İslam bir Yönetim dini olmamıştır. Hz. Muhammed 622de kendi yazdırdığı Medine Sözleşmesinde, herkesin kendi cemaati (dinsel olarak Yahudi ve Müslümanların), kendi içlerindeki anlaşmazlıklarında kendi dinlerince hüküm verilmesinin öngörüldüğü anlaşılıyor. Ayrıca yine Hendek savaşında, Müslümanlar ile Müşrikler arasında tarafsız olacaklarını söyleyen ancak bunu yapmayan Yahudilere, kendi inançlarınca ceza verilmiştir. Bunun örnekleri çoktur, İslam Siyasal manada bir Yönetim dini değildir. En büyük örneği 622 Medine Sözleşmesidir ve bu sözleşme İlk İnsan Hakları sözleşmesi olarak kabul edilmelidir. Bence bulup, içeriğini okumalısınız. Başka açıdan bakarsak eğer, İslam dini ile diğer inançları ben ayrı görmüyorum. Adem'den bu yana indirilen tek Dinin "İslam" olduğuna inanıyorum ve İslam içinde böyledir. Yani Yahudilik yada Hıristiyanlık aslında İslam Dininin önceki idrakleridir. İslamda boşuna "Dinin Tamamlanmış Olması" inancı yoktur. Mesela bunun yansımasını Yahudilikte de görürüz. Yahudilikte'de önceki peygamberlerin indirdikleri din "Yahudiliktir". Bunun asıl manası "İslam" olmasıdır. Yahudiliğin bu inancı taşımasının temel nedeni, İslam ile aynı kökenden gelip başkalaşmış olmasıdır. Tek Din olan İslam'ın bu özelliğini taşıması pek normaldir. Çünkü her peygamberin bildirdiği aynıdır. diğer dinler derken, ben hepsinin aynı kökenden geldiğini ve aynı kökene ait olduklarını düşünüyorum ve biliyorum. Ve İslam her indirildiğinde belli özellikler getirmiştir insanlara.
  4. arkadaşım, şu tabirinizle, bırakın İslam'ı bilmenizi, İslam'ın Din anlayışının bile ne olduğundan zerre kadar haberdar değilsiniz... Allah Dinleri bölmüş... tabi canım tabi...
  5. Siz bir yazınızda "Ben Müslümanken Ateist oldum, o yüzden İslamı'da biliyorum, Ateizmi'de, ama bir Müslüman Ateizmi bilemez" gibi bi iddiada bulunmuştunuz, ki orda da bunun saçma bi iddia olduğunu belirtmiştik, ki bu yazınızda yine bizi haklı çıkaran bir yazıdır... Zira İslamiyeti hiç anlamamışsınız... Yazınızdan bu çok çok belli... Saygılarımla...
  6. Bence öncelikle İznik Konsülünün falan savunmasını yapmadan önce; o Dört İncilin, birbirleri ile ayet ayet mukayeseli karşılaştırmasını bi yapın bakalım... Merak ediyorum ne göreceksiniz... Bence her Müslüman İncili ayrıntısı ile okuyup, hepsini birbiri ile ayet ayet karşılaştırmalı... Neye, niçin inanmaması gerektiğini bilmeli... Yoksa böyle bir çok Misyonere ve Ülkenin sonunda parçalanmasına engel olamıcaz... Önce yavaştan yavaştan inandırıyosunuz insanları çelişkilerinize, sonra o çelişkileri İmanlaştırıp inanılmaz bir körbağla saplantılı hale getiriyorsunuz... Niçhe'nin çok güzel bir lafı vardır "Hırisitiyanlığın güçlü olmasının tek nedeni, 2000 yıldır aynı şeyleri tekrarlamaktan usanmamış olmasıdır.". Hıristiyanlık hep çelişkilerini bile körbağla savunduğu için bu haldedir...
  7. Pantheaa şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Katiller, 'Eğer yakalanmasaydık öldürmeye devam edecektik' dediler. Yaklaşık 60 saatte 2 bin kilometreye yakın yol alan bu sırada Bursa, Kocaeli, Sakarya, Mersin ve Ankara'da yedi kişiyi öldüren, iki kişiyi yaralayan Mehmet Karaaslan ve Yiğit Bekçe sonunda Ankara Kızılcahamam'da tüfekleri ateş almayınca yakalandı. Zanlıları ele veren ilk üç cinayette kullandıkları otomobilin üzerindeki 'Dalgana bak' yazısıydı. Türkiye'yi dehşete düşüren cinayetler serisi iki kişinin Bursa- Sakarya yolu üzerinde durdurulmasıyla başladı. Cinayetten sabıkalı Mehmet Karaaslan ve üç suçtan aranan Yiğit Bekçe, kullandıkları Renault Clio ile polise yaklaştı. Otomobili kullanan Bekçe, arandığı için Mehmet Karaaslan'ın bir akrabasına ait ehliyeti polise gösterdi. Polis, ehliyetin sahte olduğunu anlayınca ikili gaza basıp kaçmayı başardı. DALGANA BAK' YAZISI Kaçarken kullandıkları otomobille kaza yapan ikili Akyazı'ya giderek otomobili bıraktı. Ve oto kiralama işi yapan Aykut Okumuş'tan günlüğü 60 YTL'ye beyaz renkli, bir Şahin kiraladılar. Kapılarında 'Dalgana bak' yazan beyaz renkli Şahin cuma gecesi Bursa'daki kestane şekeri satıcısının önünden uzaklaştığında geride 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Hüseyin Çalışkan'ın kanlar içinde yatan cesedi vardı... İkili pompalı tüfeklerini tekrar ateşlediğinde aradan beş saat geçmişti ve bu defa İzmit'te bir pişmaniyecide çalışan 21 yaşındaki Fatih Kılıç can vermişti... Sekiz saat sonra Sakarya Hendek yakınlarındaki petrol istasyonun Mehmet Çakır öldürüldü... NAZİRE OLSUN' DİYE Sakarya'daki son cinayeti gören ve zanlıların vurup, öldü diye bıraktığı bir çoban, beyaz Şahin'in plakasını alamadı ama kapısındaki 'Dalgana bak' yazısını unutmadı. Bu bilgi üzerine Sakarya Jandarma Alay Komutanlığı İstihbarat Şubesi ekipleri oto kiralama şirketini tespit etti. Gözaltına alınan Şirketin sahibi Aykut Okumuş beyaz Şahin'i Akyazılı Mehmet Karaaslan'a kiraladığını anlattı. Bunun üzerine Karaaslan'ın cep telefonu takibe alındı. Sakarya'dan Mersin'e gelen katillerönceki sabah erken saatlerde Özkan Köse'yi katledip Hatay'a geçtiler. Otomobilleri burada yanmış halde bulundu. Adana'ya giden katiller Bekir Ciritçi'yi öldürdüler. Oradan Ankara'ya yol aldılar. Dün de Ankara'da benzin istasyonunda Enver Ayçik ve Necati Yücel'i acımasızca katlettiler. Jandarma Ankara'da araçlarını yakarak ormana kaçmaya çalışan katillerin izini bulundu. Jandarmaya ateş etmek isteyen katiller, pompalı tutukluk yapınca yakalandı. Esrar ve hap kullandıklarını belirten zanlılar, sırf birbirlerine nazire olsun diye, 'Cinayet öyle işlenmez böyle işlenir' diyerek cinayet işlediklerini söyledi. Adli Tıp'tan Jandarma Komutanlığı'na girişte de zanlı Yiğit Bekçe, 'niye öldürdükleri' sorusuna 'Zevk için' cevabını verdi. İLK CİNAYET 14'ÜNDE Sakarya'nın Akyazı ilçesinde yaşayan evli ve 2 çocuk babası Mehmet Karaaslan 14 yaşındayken cinayet işledi, 1996'da girdiği cezaevinden 3 yıl sonra afla çıktı. Bursa Gemlik'te yaşayan Yiğit Bekçe'nin de 18 ayrı suçtan sabıkası olduğu 3 olaydan arandığı bildirildi Birbirlerini suçladılar İki katil zanlısı, Mehmet Karaaslan ve Yiğit Bekçe, Ankara Gölbaşı İlçe Jandarma Komutanlığı'nda sorguya alındı. Cinayetleri anlatan zanlılar, suçları birbirlerinin üzerine attığı öğrenildi. Yiğit Bekçe'nin 'Ben sadece Gemlik'te bir adam yaraladım çünkü o da beni yaralamıştı. Mehmet'ten korkuyordum. Sürekli cinayet işliyordu. Ne diyorsa yapmak zorundaydım' dediği belirtildi. Karaaslan ise 'Yiğit gözünü kırpmadan adam vuruyordu. Bir keresinde beni de tehdit etti. Benim çok cinayetim var. Adamın ailesini kaldırırım deyince bende korktum. Çünkü çok rahat bir şekilde adam öldürüyordu. Gölbaşı'ndaki cinayetleri ise ben işledim. Camları silmek için bez istedim. Adam beni tersleyince öldürdüm' dediği öğrenildi. 60 saate 7 kişiyi öldürdüler 19 EKİM Saat 23.15 Pompalı katiller ilk olarak Bursa- Gemlik'teki Balıkpazarında Melih Süren'i yaraladılar ve sonra kaçtılar 20 EKİM Saat 23.30 Bursa-Osmangazi-Ovakça beldesinde kestane şekeri dükkanındaki Hüseyin Çalışkan'ı gözünden vurarak öldürdüler. 21 EKİM Saat 07.00 5.5 saat sonra aynı güzergahta Kocaeli'nde pişmaniye dükkanında çalışan Fatih Kılıç'ı da gözünden vurarak öldürdüler. 21 EKİM Saat 13.00 Sakarya-Hendek'te akaryakıt istasyonunda pompacı Mehmet Çakır'ı öldürüp Dursun Dere'yi yaraladılar. 22 EKİM Saat 08.00 Mersin-Erdemli-Tömük beldesinde market sahibi Özcan Köse'yi feci şekilde dövdükten sonra bıçaklayarak öldürdüler. 22 EKİM Saat 12.30 Sakarya'dan kiraladıkları ve bütun suçlarda kullandıkları aracı Hatay'ın Erzin ilçesinde Otoyol'da yaktılar. Saat 20.00 22 EKİM Mersin'de oğluyla seyahat eden Bekir Cirit'çiyi öldürerek 33 NZ 802 plakalı otomobilini gasp ettiler. Saat 03.00 23 EKİM Gölbaşı'ndaki Aypek akaryakıt istasyonuna gelerek Necati Yücel ve Enver Ayçik'i öldürdüler..
  8. Sonsuz zaman diye birşey yoktur... Özelikle Din açısında ele alalım: Zaman Allah tarafından yaratılmıştır... yaratılmış olan her şeyin bir sonu vardır (ancak Allah yarattıklarından ayrıdır)... Mesela sayıya +1 eklediğiniz sürece devamlı artacaktır ve sonsuza kadar gidecektir... Yada A noktasından, B noktasına gideceğiniz zaman her bir sonraki adımınız, devamlı olarak bir önceki adımınızın yarısı kadar olursa, hedefe sonsuz zamanda varırsınız (yada varamazsınız) gibi bir sonuç çıkar... ancak bu Hedefin var olmadığını göstermez... Sonuçta A noktasından çıkan maddenin hedefi, ne olursa olsun B noktasına ulaşmaktır ve ulaşabilmesi için bir sıçrama yapması gerekir. İşte "Yaratılma" noktasından çıkan zamanda "Kıyamet" noktasına bu şekilde ulaşmaya çalışır ve o Sıçramayı yaptıracak olan şeyde "İsrafil"in Sur'a üflemesidir... Sur bizim maddeleştirdiğimiz gibi Borazan yada Boru falan değildir tam olarak... Kur'an da öyle geçiyor tabii ki ama, ben onun manevi bir imge olduğunu düşünüyorum ve Zaman kavramını ortadan kaldıracak olayın "Sur Üflemesi" dene şey olduğunu düşünüyorum. Çünkü Kıyamet ve Mahşer günü artık zaman kalkacak ve herşey Aslına Geri Dönecektir... İnna Lillahi, İnna İleyhi Raciun = Şüphesiz Gelişimiz O'ndandır ve Yine Dönüşümüzde O'na Olacaktır. İlla ki gördüğümüz anlamı ile yargılamamalıyız bence... Anlatmak istediğim şey, Zaman sonsuz değildir ve Allah zamandan ayrıdır... zaten Kıyamet gününde de "Zaman" ortadan kaldırılacağı için İnsanlar, Zaman'dan ayrı olan Allah'ın huzuruna çıkabileceklerdir. Sonsuz zaman diye bir şey olmadığı için, Sonsuz Zamanın geçilmesi diye bir şeyde olamaz...
  9. Arkadaşım, peki İmanlı bir Kürt ile Kafir bir Türk olarak iki Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı getirilse karşına, ikisinden hangisini seçerdin acaba... Ayrıca son derece Mutedil/Ilımlı gördüm seni? Oysa önceki yazılarında köpürüyordun kinini? Bence bu son üslubuna devam et, daha güzel... Bide gördüm ki, Hakk'tan Görmenin ne olduğunu yavaş yavaş anlamaya başlamışsın sanırım... Ancak şu var ki, Milliyetçilik bizim için moda değildir, bu konuda çok yanılıyorsunuz... Bu Milliyetçilikle alakalı bir Konu açtık ve CYRANO arkadaşında katkısı oldu, isterseniz bi göz atın Milliyetçilik neymiş ne değilmiş... Biz Milliyetçilikten ne anlıyoruz anlarsınız belki... Arkadaşım Bizi (yada beni) Geri zekalı olarak atfedebilirsin, ki muhtemelen bu şekilde bi yazıyı ben yazsayydım, ceza yerdim... Ama hiç merak etmeyin ben senin ne yazdığını ve ne dediğini çok iyi anlıyorum ve görüyorum... Burada Cumhuriyeti sevdiğinizi söyleyip Atatürk'e açıktan laf çarptığınızı da gördük... Bu Vatana saygı duyuyor alabilirsiniz, ancak Sevmeseniz bile Atatürk'e saygı duymadığınız sürece, sizin ve diğer kimselerin Vatan Sevgisinden duyduğum şüphe hep baki kalacaktır... Çünkü bu topraklar, Nurcuların yada Said Nursi'nin "Deccal" dediği Atatürk ve "Deccal'in Yolundan Gidenler" dediği atalarımız sayesinde kuruldu... En azından benim gördüğüm Nurcuların samimiyetine inanabilmem için, hepsiyle tekrar konuşmam ve Fikirlerinin değiştiğini anlamam gerek, ancak hepsi Atatürk'e Deccal diyor... ve sizinde aksini söylediğinizi görmedim... En azından Atatürk hakkındaki, Nursi'ye bağlı görüşlerinizin ne olduğunu söylemediniz. Gerçi bi ipucu verdiniz bir keresinde ama, yeterli olmadı... O yüzden bana burada Cumhuriyet sevgisiymiş, Vatan sevgisiymiş falan... Milliyetçilikten bahsetmeyin efendim... Milliyetçilik bir ateştir ve insanın içine girdimi sönmek nedir bilmez merak etmeyin... Moda değildir yani... Siz Hakk için seviyorsunuz ancak biz de farklı bir sebepten Milliyetçi değiliz... Nursi'nin de milliyetçi olduğunu gördüm ya, artık gam yemem sanırım :) Atatürk'e Saygı duymadan Türkiye Türk Milliyetçisi sayılamazsınız arkadaşım, kaldı ki zaten değilsiniz öyle değil mi?
  10. Arkadaşım İslam2ın din anlayışı hakkında hiç bir şey bilmiyorsun... söylediğin şu iki-üç cümle tüm bilgini çok net bir şekilde ortaya koyuyor...
  11. Ama şu unutulmamalı ki, Milliyetçilik dine karşı değildir... Sağcılık yada solculuk değildir... dincilik ya da dinsizlik değildir... Milliyetçilik sadece ve sadece vatanperverlikle alakalıdır... Kurtuluş savaşına katılan her zümreden inan göz önüne alınırsa bu daha iyi anlaşılır sanıyorum... Kimisi bu ülkeye din bağıyla kimisi başka bir bağla bağlı olabilir... herkes Milliyetçilik altında birleşmelidir...
  12. Ya komediye bak yaa... Bana gitmiş kimin fikrini kanıt getirmiş... Kardeşim, sen daha Hakk nedir onu bilmiyorsun, bide Milliyetçiliğin ne olduğunu mu senden yada tarikinden öğrencem? Ön yargılarından kurtulması gereken sensin arkadaşım; Zira insanlar arasında temel bir ayrım gözeten sensin... Oysa biz Din, Dil, Irk, Renk gibi ayrımlar yapmıyoruz... Sense en başta Din ayrımı yapıyorsun... Sanırım Fikri Gelişimde kimlerin daha ileride olduğu apaçık ortada... Daha az önce Bayram namazında hoca bile vaaz verdi bu konuda... düşün yani, adam dedi ki; "İslam sevmeyi emreder, kim olursa olsun komşun açken tok yatamazsın. Dünyanın neresinde olursanız olun, dünya bir gemidir ve bir tarafından su alırsa o gemi batar... Kim olursa olsun haksızlığa uğruyorsa ve onun bunu görmesine göz yumuyorsan o geminin batmasına göz yumarsın..." valla bizim hoca Nurcu değil, benim izlediğim Tasavvufu da izlemiyor, ama işte Allah söyletiyor kardeşim Hakk olanı...
  13. Arkadaşım Yazdığım yazı, sizin yazdığınız yazıyı desteklemek, birazda farklı açıdan bakmak içindi, yani sizin Osmanlı ile Türk Tarihini birbirinden soyutladığınızı düşünmüyorum ancak burada soyutlamak isteyenlar var... Ayrıca Türkiye Türklüğü hakkındaki görüşlerinize katılıyorum ve Tarihimizle yüzleşmemiz gerektiğini düşünüyorum... Bernard Lewis konusunda da haklısınız, Tarih ve Politika farklıdır ancak yine de nasıl ki Milletlerin Tarihleri ile yüzleşme ihtiyacımız varsa, Tarihçilerin ve o tarihi yapanların kimlikleri ile de yüzleşmemiz gerekir... Bu konuda en sevdiğim örnek Wilson'dur... Bize hep Wilson'un çok iyi biri olduğu, o meşhur prensiplerinin bize çok yararlı olduğu, adeta savaşı bitidiği söylenir, ancak Wilsonun gerçek kimliği ise bir Türk Düşmanı olmasıdır... bunun gibi şeyleri de ortaya koymalıyız diye düşündüm sadece... Saygılarımla...
  14. Yani siz şimdi Hz. Muhammed'e inanıyo musunuz? yani Cebraile falan inandığınıza göre? Bakın Ay hakkındaki verileri biliyorum, hatta hatırlarsanız bu konudaki bazı iddiaları da yazmıştım ama, Evrim yada Dünyadaki yaşamın Uzaylılarca başlatıldığı olayı bana mantıksız geliyor... Ama şu var ki, bir çok kimse Yecüc-Mecüc kavminin Uzaylılar olduklarını iddia ediyorlar... Hz. Zülkarneyn'in Demirden Set örmesini ise uzayda, demir yoğunluklu bir kuşak olarak ifade ediyorlar. bi adam bu hadisenin anlatıldığı Kur'an-daki ayetlerin bu kuşağın falan koordinatlarını verdiğini söylüyordu... Tamam uzayda canlılar olabilir ancak dünyadaki yaşamı onların başlattıkları bence çok mantıksız... Bakın, sizin bu dedikleriniz sizin bildiklerinizle sınırlı... Ben şahsen Uzaylıların bizden çokta farklı bir yapıda olduklarını düşünmüyorum. Yani düşünsenize, adamlar ışık ötesi bi yolculuk yapcak makinelere falan sahipler ve nedense çırılçıplak geliyolar dünyaya... onu bırakın işleri güçleri yok gri yada yeşil dandik giysiler mi giyiyolar? hepsi palavra... Uzaylılar o kadar gelişmişlerse, mutlaka Biyolojik giysilerle geliyorlar. Çünkü bizim bile çağımız biyolojik eşyalara doğru yol alıyo neredeyse... Bu konuda filmler bile yapıldı... "Yıldız Çocuk" yada ne biliim "Derin Darbe" gibi filmle bence bi nevi ipucu... orda da vardı, biyolojik giysileri vardı uzaylıların. Yani bence onlar da insan formunda veya biraz farklılar... Ama ne olursa olsun, düşünebildikleri için onlarda insan türü içine girmektedirler. Yani onlarda akıllıdırlar ve bu yüzden insandırlar diyebiliriz, yani insan türüne koyabiliriz. zaten dediğim gibi, bizim formumuzdan pekte farklı olduklarını düşünmüyorum. biz hep biraz fantastik düşündüğümüz için onları öyle yeşil, küçük boylu, koca-siyah gözlü bir halde lanse etmişiz bence... Kur'an uzaylıların olup olmadığı ile ilgili kesin bir ifade kullanmamıştır...
  15. Bakın Uzaylıların olduğuna bende inanıyorum ama sizin kadar kaptırmış değilim kendimi Hz. Adem'in falan 600 yıl yaşadığı falan hep Dinsel bilgilerdir, sizin Dinsel bilgilere bu kadar güvendiğinizi bilmiyordum... Ama hala Hz. Muhammed'in Ay'ın yarılcaanı nerden bildiği hakkında bişii dememişsiniz. ve Ay tek bir kere mi ayrıldı o şekilde. eğer öyle bir özelliği varsa ayın, mutlaka belirli zamanlarda aynı olayı tekrarlıyo olması lazım gelir... yani Uzaylılar Ay'ı sadece Hz. Muhammed için bir kereliğine yarılsın diye ayarlamadılar heralde...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.