Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 ve cariylik vardı.. 50 100 cariyesi olan var arkadaşlar... bunu islam dini getirmedi.. islam böle bir topluma geldi.. kölelik öyle kolay kolay kaldırılacak bir şey değil... biraz sosyoloji okuyan herkes bilir kültür değişiminnin ne kadar zaman gerektirdiğini... 23 yıl sadece vahiy süreci.. bir devrimi bir gecede yapablirsiniz ama o noktaya gelinceye kadar kaç yılı eskitir... Yahya Bey, Ben sosyoloji okudum. Burada birşeye dikkatiniz çekmek istiyorum. Sizce 300 küsür ilahı bir hamlede bir kenera atmak mı radikal bir karardır yoksa köleliği kaldırmak mı? 300 küsür ilahı bir hamlede yok edebilecek bir iradeye sahip olan Muhammed, acaba neden kölelik ve cariyeliği de aynı şekilde kaldırmaya yeltenmemiş? İnanç da bir kültür. Yüzyıllarca 300 küsür ilaha inananan bir toplumu değişmeye teşvik edebiliyor da, acaba neden yüzyıllarca köleliği beni msemiş bir kültürü değiştirmeye yeltenmiyor acaba Muhammed? Yüzyıllarca evlatlığını öz evladından ayırmayacak kadar yüce bir ahlak kuralı geliştirmiş olan bir toplumun bu kültürünü evlatlıklarınıza kendi evladınızmış gibi davranmayın diyerek tek hamlede değiştirmeyi becerebilen bir kişi, neden kölelik ve cariyelik gibi insanlık ayıbı bir konuya el atmamış? Neden yüzyıllarca öz olsun, evlatlık olsun, kendi çocuğunun karısıyla evlenmeyen bir toplumun bu kültürünü, evlatlığın karısı elinden alınabilir diyerek tek hamlede değiştirebilen bir kişi, acaba neden kölelik ve cariyelik gibi insanlık ayıbı bir konuya el atmamış? Saygılar. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 arkadaşım Bırain islam dini ne cehalet dini diyebilmen için ispat etmen gerek saygılar Sayın ipek, Sayın maraba yeterli bir cevap vermiş zaten. İstatistikler çok şey söyler. Taktik ve hamle ile İslam ile müslümanları ayırmak, islam'ı temize çıkarmak için müslümanları suçlamak bieşeyi değiştirmez sevgili kardeşim. her ideoloji teorisi ve uygulaması ile bir bütündür. Komunizm de süper bir düşüncedir, sadece Rus komünistleri iyi uygulayamadılar diyebilir miyiz? Komünizm, nasıl ki teorisiyle, uygulamasıyla bir bütün ise, İslam da öyledir. İslam'ı ve müslümanları ayrı ayrı ele alıp, müslümanları suçlamak şark kurnazlığından başka birşey değildir. İnsanlara masallar anlatan bir inanç sadece cehalet üretir. Alternatif düşünceye sahip olanları kebap yapmakla tehdit eden bir inanç sadece cehalet üretir. Çelişkilerle, masallarla, işkence tarifleriyle, erkek fantazileriyle süslü uyduruk bir kitaba dünyanın en değerli kitabı muamelesi yapmak cehalet üretir. ve bugün İslam dünyası diye ortaya çıkan tablo o kitrabın ve müellifinin ürettiği tablodur. Cehalet tablosudur. Klavuz yanlış ise, o klavuza bakarak hareket eden insanlara suçu yükleyip, klavuzu tenmize çıkaramazsınız. Asıl sorumlu klavuzdur. O klavuzun yazarıdır. Saygılar. Alıntı
Φ Atlet Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 BrainSplapper, bravo! Bana soyleyecek birsey birakmadiniz. Mamafih, ben yine de bir sey buldum, belki arkadaslar bunu ilginc bulurlar. Bir kitap vardir. Bu Kitap Ayatollah Khomeini tarafindan yazilmistir. Bu kitapla, Islamic Republic of Iran kurulmustur. Kitabin adi: "Tahrirolvasyleh". Arapca ismi "ahrir al Wasilah". Bu kitap Iranda Shah zamaninda yasak idi. Bence bu sacma kitap eger yasak olmamis iseydi, yani Iranlilar bunu okumus olsalardi, eminim ki, Ayatollah hic bir guc kazanamazdi. Cunku, genellikle, Islam dunyasinda insanlar okumazlar, yalniz kulaklarina soylenenleri tekrar ederler. Iste bu kitap burada : http://ethnikoi.org/iran.html Download edilebilir. Bu kitapta ki soyledikleri orneklerde: Bebeklerin seks yapacagini soyler. Insanlarin hayvanlar ile seks yapmasini soyler.. inanilmaz seyler. Ama, ilgi gostermek isteyenler okurlar burada... Iste bu Cehalet, kardesim. Saygilar, Celal Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 BrainSplapper, bravo! Bana soyleyecek birsey birakmadiniz. Mamafih, ben yine de bir sey buldum, belki arkadaslar bunu ilginc bulurlar. Bir kitap vardir. Bu Kitap Ayatollah Khomeini tarafindan yazilmistir. Bu kitapla, Islamic Republic of Iran kurulmustur. Kitabin adi: "Tahrirolvasyleh". Arapca ismi "ahrir al Wasilah". Bu kitap Iranda Shah zamaninda yasak idi. Bence bu sacma kitap eger yasak olmamis iseydi, yani Iranlilar bunu okumus olsalardi, eminim ki, Ayatollah hic bir guc kazanamazdi. Cunku, genellikle, Islam dunyasinda insanlar okumazlar, yalniz kulaklarina soylenenleri tekrar ederler. Iste bu kitap burada : http://ethnikoi.org/iran.html Download edilebilir. Bu kitapta ki soyledikleri orneklerde: Bebeklerin seks yapacagini soyler. Insanlarin hayvanlar ile seks yapmasini soyler.. inanilmaz seyler. Ama, ilgi gostermek isteyenler okurlar burada... Iste bu Cehalet, kardesim. Saygilar, Celal atlet,celal. Klavuzu karga olanın başı dertten kurtulmazmış sebebide aynen her (İslam karşıtı) gibi devamlı kopya soru ne idüğü belirsiz saçma sapan iddialar üstelik salık verdiğin kıtabı yazanın "AYETULLAH" olduğu iddiasıki birde "Humeyninin yazdığının söylenmesi tamda abd'nin İran üzerine uyguladığı baskıya rast gelmesi galiba düşündüğüm yargıyı güçlendiriyor devam nasıl olsa hiç bir şey saklı kalmaz değilmi sayın bilgi dolu atlet. Alıntı
Misafir magician Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Verdiginiz linkte ki yaziyi okudum. Begendim. Hosuma gitti. Dogrudur derim. Akif'in sözleri bu basligi benden daha iyi acikliyor. Demek ki, biz hem fikirdeyiz fakat bilmiyoruz. Tesekkurler. Saygilar, Celal Sizinle aynı fikirde olabilmemiz mümkün değil. Ben uygulamaları eleştiriyorum aynı Akif gibi. Zat-ı aliniz o medeniyetin inancını eleştiriyorsunuz. Sayın tokatlayıcıya hak vermeniz bunu gösteriyor. İstatistikler çok şey söyler. Taktik ve hamle ile İslam ile müslümanları ayırmak, islam'ı temize çıkarmak için müslümanları suçlamak bieşeyi değiştirmez sevgili kardeşim. her ideoloji teorisi ve uygulaması ile bir bütündür. Komunizm de süper bir düşüncedir, sadece Rus komünistleri iyi uygulayamadılar diyebilir miyiz? Komünizm, nasıl ki teorisiyle, uygulamasıyla bir bütün ise, İslam da öyledir. İslam'ı ve müslümanları ayrı ayrı ele alıp, müslümanları suçlamak şark kurnazlığından başka birşey değildir. İnsanlara masallar anlatan bir inanç sadece cehalet üretir. Alternatif düşünceye sahip olanları kebap yapmakla tehdit eden bir inanç sadece cehalet üretir. Çelişkilerle, masallarla, işkence tarifleriyle, erkek fantazileriyle süslü uyduruk bir kitaba dünyanın en değerli kitabı muamelesi yapmak cehalet üretir. ve bugün İslam dünyası diye ortaya çıkan tablo o kitrabın ve müellifinin ürettiği tablodur. Cehalet tablosudur. Klavuz yanlış ise, o klavuza bakarak hareket eden insanlara suçu yükleyip, klavuzu tenmize çıkaramazsınız. Asıl sorumlu klavuzdur. O klavuzun yazarıdır.[/b] Saygılar. Sayın tokatlayıcı hala aynı noktadasınız. Sadece medeniyet ve refah üretir dediğiniz “rasyonalist” batı düzeninin yanı başımızda ürettiği savaşı görmezlikten gelişinizi anlayamıyorum. Savaş nasıl başlamıştı. Irak’ta nükleer silah var. Şimdi sonuç ne? Pardon yokmuş. Biz de inandık. Onca insani felaketler yaşanırken bu silah harcama ve petrol amaçlı savaşı da getirip dine bağlayacaksınız ya neyse. İşinize böyle geliyor sizin. Rasyonalizm ve kapitalizm sayesinde ekonomik hayvan derecesine indirilen insanlığın bu durumunu, yeryüzü düzenini savunacak mısınız? Sırf elektiriği cep telefonunu, arabayı buldu diye. Refahı buldu ama insanlığını, ahlakını kaybetti insanlık. Yoksa klavuzunuzun yazarının çuvalladığını kabul edecek misiniz? Benim karşı olduğum batı halkları değil. Neye karşı olduğumu herhalde anladınız. İstatistik çok şey söyler demişsiniz? Peki o istatistik adı verilen bilim, ülkelerin kimler tarafından nasıl sömürüldüğünü söyleyebilir mi? O ülke kaynaklarının kimlerce iç edildiğini, ya da adı sayılan ülkelerin kimler tarafından nasıl iç ya da dış savaşlarla uğraştırıldığını? İktidara geçecek insanların kim tarafından belirlendiğini söyleyebilir mi istatistik? Eğitime ayrılan ya da ayrılması gereken payların nerelere gittiğini (silaha mı, yolsuzluğa mı), bunların neden buralara gittiğini sorguladınız mı ki istatistik bilimsel veriler verir diyebiliyorsunuz. Buna bilimsellik diyorsunuz ve bu noktada suçlamanız gereken son 200 yıldır dünyaya hakim olan rasyonalist fikirler midir? Yoksa İslam mıdır? Bunları da sorgulamıyorsunuz. Maksat İslam’a saldıran her yazının altına imza atmak olsun. Cehalet insanların inançlarına fantezi demektir. Ben de sizin Antik Yunan’dan kalan panteizminize fantezi ve masal derim ve cahil olurum. Kapitalist, emperyalist dünya suçlu diyorum. Sonuçta bu dünyanın klavuzu olan rasyonalist aydınların yazdığı kitapların tümünü çöpe mi atacağım. Dante’den Russel’e kadar bütün aydınlanmacıların yazdığı klavuzlara ve ortaya çıkardığı toplumlara bakın. Asıl sorumlu klavuzlar ve onların yazarları mı sayın tokatlayıcı? O zaman zatı alinizin klavuzunda çok daha büyük problemler var. Alıntı
Φ Atlet Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Sayın Atlet,Bu arkadaşlara cehaletin nerede olduğunu ispatlaman için öyle istatistiki rakamlar falan inandırıcı olmaz. Ya ne yapacaksın ? Kuranda yazıyormu onu getirmelisin. Ya da ümmi olacaksın. Başka türlü hiç olmaz. Bu da istatistiki bilgilerle sabittir. Sayin Maraba, Haklisiniz! Iste bu bir harika bilmece. Gericiler der ki ; ''Kuran Tanrı kelamıdır. Onu ancak tefsir bilginleri (âlimleri) anlar'' . Yani toplumlar kendi kendine okuyamaz. Onlara anlatilmali Kuranin ne dedigi. Kuran'ın anlaşılmasının önüne konan ketler yüzyıllardır devam ediyor. Bu hususta, Osmanlı zamanında, Tanrı kelamının Arapça olduğu, Arapçanın kutsal dil olduğu, başka dillere çevrilemeyeceğine dair fetvalar çıkmışti. Kuran'ın Türkçeye çevrilmesi ve anadilde ibadet Cumhuriyet dönemiyle basladi... Fakat, Hemen herkesin evinde hiç okunmasa da sırf hayır, bereket ve sevap olduğu için Kuran bulundurulur. Yüksek bir yere konur, kimse anlamak için okumaz, ezberlemeye çalışılır. Öyle ki hatmedenlerin de birçoğu anlamını bilmez. Evet bu kadar canlarini vermek isteyen Muslumanlar, Islam adina, Kurani okumazlar ve anlamazlar. Kendilerine Islam Alim diyenler, Kuranin okunmasını, kavranmasını istemezler, ''Kuran'ı herkes anlayamaz'', ''İnsan aklı acizdir'', ''Din akılla yürümez'' konusarak, insanlarin okumasina veya anlamasina engel olurlar. Evet, bu sekil de Cehalet devam eder ... Biz bunu anliyoruz cunku bu cesit manipuleler her din de oluyor. Hiristiyan toplumlarinda da bunu cok goruyoruz. Toplumlar din adina manipule oluyorlar. Fakay arada ki fark, bu toplumlar da fikir ve dusunce ozgurlugu var. Bu cesit sahte papazlari kolayca ortaya cikarip, herkes neyin ne oldugunu anliyor. Musluman toplumlarin da olan "yasak"lar buna izin vermiyor malesef ! Saygilar, Celal Alıntı
Φ NıEtZsChE Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 islam dini oldukça ince çizgide yürüyen bir dindir. Öncelikle her şeyi en üst boyuta taşır fakat bunu uygulamaya geçirirken her şey alt üst oluyor. İnsanların cehaletini sadece bir dine bağlamak ne kadar doğru bu tartışılır. ona bakılırsa annesi ve babası ateist olup o ailede dünyaya gelen ferdlerin hiç araştırmadan ateist olup ve üstelik cehaletin doruklarında gezen bir çok insan var. İşi sadece islama yükleyemeyiz. Bir de şu var ki tevrat daha tutucu bir dindir. Ya da hristiyanlığı ele alalım. İncili okurken kurallarını görünce oldukça şaşırmıştım. Kuranla kıyaslayınca hristiyanlığın daha da sert olduğunu düşünmöeye başladım. Ama tabi ki uygulaaya geçerken bu dinde de aksaklıklar fazlasıyla oluyor. Osmanlı döneminde yapılan en büyük hataysa matbaanın 500 yıl sonra ülkeye gelmesidir. Konuyu günümüze taşırsak ve günümüz koşullarıyla ele alırsak tarih bu günde eriyecektir. O yüzden o günün şartlarıyla yorumlamalıyız. Şunu da unutmamak gerekir ki cehaleti sadece çarşaf giyip hayatında bir çok şeye 'haram' gözüyle bakanlarda buluyoruz. Evet belki bu bir cehalet göstergesi şunu da düşünelim herhangi bir dine inanıpda 'haram' gözlüklerini kaldıran fakat günün koşullarını, tarihini, şartlarını, ülkesini bilmeyen üstelik hayatı sadece birilerinin cebine koyduğu para ve giydiği marka kıyafetler olan bir çok insan var. Bunları 'aydın' olarak mı tanımlayacaksınız? Üzgünüm ama o zaman sizin ölçütlerinizin bir ****** ölçütlerinden farkı yok.... Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Şunu da unutmamak gerekir ki cehaleti sadece çarşaf giyip hayatında bir çok şeye 'haram' gözüyle bakanlarda buluyoruz. Evet belki bu bir cehalet göstergesi şunu da düşünelim herhangi bir dine inanıpda 'haram' gözlüklerini kaldıran fakat günün koşullarını, tarihini, şartlarını, ülkesini bilmeyen üstelik hayatı sadece birilerinin cebine koyduğu para ve giydiği marka kıyafetler olan bir çok insan var. Bunları 'aydın' olarak mı tanımlayacaksınız? Üzgünüm ama o zaman sizin ölçütlerinizin bir cahilin ölçütlerinden farkı yok.... Kaldı ki bir çok şeye haram gözüyle bakana da hemen aydın dememize dair bir şey yok ama onlar belirli kalıplarla konuşan herkesi aydın ilan ediyorlar; çünkü sahte değerler peşindeler... Eleştirdikleriyle bir oluyorlar adeta... Saygılar... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Sizinle aynı fikirde olabilmemiz mümkün değil. Ben uygulamaları eleştiriyorum aynı Akif gibi. Zat-ı aliniz o medeniyetin inancını eleştiriyorsunuz. Sayın tokatlayıcıya hak vermeniz bunu gösteriyor..... Sayın magician, Rasyonel düşünce sisteminde kutsal, yasak ve tabu olmadığı için, kendi kendini eleştirecek, düzeltecek mekanizmayı bulur o sistem. Ama kutsalı, dokunulmazı, tabusu olan sistemler kendini eleştirecek, düzeltecek mekanizmayı oluşturamazlar. ABD Irak'ı işgal eder sudan sebepler gösterip, asıl niyetini gizleyerek. Ama aynı ABD yine bunu politikayı eleştirebilecek mekanizmaya da sahiptir. Bugün Dünya'da biz ABD'yi bir eleştiriyorsak, Amerikalılar bizden kat kat fazla eleştiriyorlar. Yani rasyonel sistem bu mekanizmayı oluşturabilecek bir mahiyete sahip. Kutsalı olan sistemlerde bu mümkün değildir. Öte yandan George Bush ve Neocon tayfasının en bariz özellikleri dinci olmalarıdır. Bush Allah'tan vahiy geldiği için Irak'ı ve Afganistan'ı işgal ettiğini bile söylemiştir. Irak'ın işgalinin altında yatan gerekçe petrolden ziyade Neoconlardaki dinci düşünce yapısıdır. Neoconların Irak'ı işgal etmekteki asıl amaçları petrolden ziyade, Tanrı'nın kulsal halkı kabul ettikleri yahudilerin develti İsrail'i o bölgede rahatsız edebilecek güce sahip tek Arap ülkesini yoketmektir. Türkiye'yi karşısına alabilecek kadar Kuzey Irak konusunda ABD'nin didişmesinin altında yatan sebep de aynıdır. Yoksa ABD Kürdün kara gözüne kara kaşına sevdalı değildir. Sorun petrol de değildir. ABD'nin dincileri, Arapların başına ikinci bir "müslüman israil" yaratarak, Arapların bütün dikkatini "yeni kaybedilen" bu topraklara çekmek ve Kutsal saydıkları israil'in rahat bırakılmasını sağlamaktır. Yani ABD'nin Irak işgali din kökenlidir. Semitik inanlardan beslenmiştir. Hatta, Irak'ın işgalini, Yahudileri ilk kez sürgüne gönderen Babil'den (Bugünkü Irak) alınan öc olarak gören şizofrenik tipler bile gördüm maalesef. (Saddam da birliklerine Hammurabi, Nebukadnezzar vs. gibi isimler vererek, bu şizofrenlere çanak tuttu, o da ayrı konu). Saygılarla. Alıntı
Φ LUCAS Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Ve bu din savaşında teknolojisi güçlü olan bilime akla daha çok yatırım yapan bir diğerini ezip geçmektedir,bu yüzyıllar boyu böyle olmuştur. Son yüzyıldaki bilimsel patlamayla iman gücü ortadan kaldırılmıştır. Alıntı
Misafir magician Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Irak'ın işgalinin altında yatan gerekçe petrolden ziyade Neoconlardaki dinci düşünce yapısıdır. Neoconların Irak'ı işgal etmekteki asıl amaçları petrolden ziyade, Tanrı'nın kulsal halkı kabul ettikleri yahudilerin develti İsrail'i o bölgede rahatsız edebilecek güce sahip tek Arap ülkesini yoketmektir. Bu adamlar son derece akılcı. O kadar akılcılar ki dinleri asıl amaçlarına bir perde olarak kullanıp çıkar peşinde koştuklarını gizliyorlar. Aslında hepsi ateist ama görmek istemiyorsunuz. Amaçları arasında kukla kürt devleti kurmak da var ama asıl amaç depolardaki silahları tüketmek petrole sahip olmak. Dini amaçları yok. Onları zengin eden de sömürüleri zaten. Aşağıdaki linkler belki savaşın nedenleri hakkında bir ipucu verir sizlere. ******************** Ve bu din savaşında teknolojisi güçlü olan bilime akla daha çok yatırım yapan bir diğerini ezip geçmektedir,bu yüzyıllar boyu böyle olmuştur. Son yüzyıldaki bilimsel patlamayla iman gücü ortadan kaldırılmıştır. Dediğim gibi hepsi ateist. Onları sınırlayacak herhangi bir ahlaki kaideleri olmadığı için böylesine kirli bir savaşı ve daha nicelerini başlattılar. İman gücünü elinden alarak bu hale getirdiler zaten Müslümanları. Onları birarada tutan güçtü o. "Bilim için bilim, kendisini dizginleyecek bir inançtan yoksul akıl" işte karşı olduğum da bu. Saf bilim ve akıl son yüzyılda ne gibi facialara yol açtı tarih kitaplarına bakmanız yeterli. Bilim için bilim atom bombasını üretti. Sayın slapper bilim klavuzuna bakarak atom bombası yapan insanlar var. 27. mesajınızın sonunda klavuzun ve yazarının suçundan bahsediyorsunuz. Atom bombasının üretiminde klavuzu yani bilim mi suçlayacağız sizin mantığınızla? Alıntı
Misafir magician Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Sayın Atlet,Bu arkadaşlara cehaletin nerede olduğunu ispatlaman için öyle istatistiki rakamlar falan inandırıcı olmaz. Ya ne yapacaksın ? Kuranda yazıyormu onu getirmelisin. Ya da ümmi olacaksın. Başka türlü hiç olmaz. Bu da istatistiki bilgilerle sabittir. Afrika Gerçekleri Sayılar kıtanın öyküsünü anlatıyor. Dünyadaki toplam kara alanı: %20 Nüfus: 900 milyon; dünyanın % 14'ü 25 yaşaltı nüfus yüzdesi: 71 Afrika kentsel nüfusunun yıllık büyüme oranı: Yılda % 3.5 Nüfusu en yüksek olan ülke: 131 milyonla Nijerya Nüfusu en yüksek olan kent: 16,9 milyonla Lagos (Nijerya) Mülteci sayısı: 15 milyon. Mültecilerin 3,3 milyonu çatışmalar nedeniyle ülkelerini terk etti, yaklaşık 12 milyonu da yaşadığı ülke içinde yer değiştirdi. Konuşulan dil sayısı: 2000' den fazla Müslüman sayısı: 358 milyon Hristiyan sayısı: 410 milyon Demokratik yönetim sayısı: Toplam 53 ulus içinde 19 Okur-yazar oranı (15 yaş ve üstü): %60 Okur-yazar oranı en yüksek olan ülke: Seyşeller; %92 Okur-yazar oranı en düşük olan ülke: Burkina Faso; %12,8 Geçimini tarımla sağlayan nüfus yüzdesi: %60 Ortalama gelir: Afrikalıların yüzde 50'si günde 1 dolardan az bir gelirle geçiniyor. En zengin ülke: Kişi başına 12.800 dolar GSYH'yla Mauritius En yoksul ülkeler: Burundi, Malavi, Sierra Leone ve Somali'nin GSYH'sı kişi başı 600 dolar En yaygın ölüm nedeni: AIDS Ortalama yaşam süresi beklentisi: Sahra-altı Afrika'da 46, Kuzey Afrika'da 67 yıl Bebek ölüm oranları (doğumdan 1 yaşına kadar): Sahra-altı Afrika'da binde 102, Kuzey Afrika'da binde 33. Yukarıdaki istatistiki bilgilere bakarak ben de Afrikalıları hristiyanlığın geri bıraktığını söylüyorum. Mantık abidesiyim doğrusu. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Afrika GerçekleriSayılar kıtanın öyküsünü anlatıyor. Dünyadaki toplam kara alanı: %20 Nüfus: 900 milyon; dünyanın % 14'ü 25 yaşaltı nüfus yüzdesi: 71 Afrika kentsel nüfusunun yıllık büyüme oranı: Yılda % 3.5 Nüfusu en yüksek olan ülke: 131 milyonla Nijerya Nüfusu en yüksek olan kent: 16,9 milyonla Lagos (Nijerya) Mülteci sayısı: 15 milyon. Mültecilerin 3,3 milyonu çatışmalar nedeniyle ülkelerini terk etti, yaklaşık 12 milyonu da yaşadığı ülke içinde yer değiştirdi. Konuşulan dil sayısı: 2000' den fazla Müslüman sayısı: 358 milyon Hristiyan sayısı: 410 milyon Demokratik yönetim sayısı: Toplam 53 ulus içinde 19 Okur-yazar oranı (15 yaş ve üstü): %60 Okur-yazar oranı en yüksek olan ülke: Seyşeller; %92 Okur-yazar oranı en düşük olan ülke: Burkina Faso; %12,8 Geçimini tarımla sağlayan nüfus yüzdesi: %60 Ortalama gelir: Afrikalıların yüzde 50'si günde 1 dolardan az bir gelirle geçiniyor. En zengin ülke: Kişi başına 12.800 dolar GSYH'yla Mauritius En yoksul ülkeler: Burundi, Malavi, Sierra Leone ve Somali'nin GSYH'sı kişi başı 600 dolar En yaygın ölüm nedeni: AIDS Ortalama yaşam süresi beklentisi: Sahra-altı Afrika'da 46, Kuzey Afrika'da 67 yıl Bebek ölüm oranları (doğumdan 1 yaşına kadar): Sahra-altı Afrika'da binde 102, Kuzey Afrika'da binde 33. Yukarıdaki istatistiki bilgilere bakarak ben de Afrikalıları hristiyanlığın geri bıraktığını söylüyorum. Mantık abidesiyim doğrusu. Çok az mantıklı olmuş bu, sorun Fransa seçimleridir aslında... Neyse, şaka bir yana... Buradan dahi gerçeğe ulaşmak istediğimizde hazcı, dünyevi, arada bir mistik olan çağın baskınına çıkarız yine... Paylaşım için teşekkürler... Saygılar... Alıntı
Φ yahya35 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Yahya Bey, Ben sosyoloji okudum. Burada birşeye dikkatiniz çekmek istiyorum. Sizce 300 küsür ilahı bir hamlede bir kenera atmak mı radikal bir karardır yoksa köleliği kaldırmak mı? 300 küsür ilahı bir hamlede yok edebilecek bir iradeye sahip olan Muhammed, acaba neden kölelik ve cariyeliği de aynı şekilde kaldırmaya yeltenmemiş? İnanç da bir kültür. Yüzyıllarca 300 küsür ilaha inananan bir toplumu değişmeye teşvik edebiliyor da, acaba neden yüzyıllarca köleliği beni msemiş bir kültürü değiştirmeye yeltenmiyor acaba Muhammed? Yüzyıllarca evlatlığını öz evladından ayırmayacak kadar yüce bir ahlak kuralı geliştirmiş olan bir toplumun bu kültürünü evlatlıklarınıza kendi evladınızmış gibi davranmayın diyerek tek hamlede değiştirmeyi becerebilen bir kişi, neden kölelik ve cariyelik gibi insanlık ayıbı bir konuya el atmamış? Neden yüzyıllarca öz olsun, evlatlık olsun, kendi çocuğunun karısıyla evlenmeyen bir toplumun bu kültürünü, evlatlığın karısı elinden alınabilir diyerek tek hamlede değiştirebilen bir kişi, acaba neden kölelik ve cariyelik gibi insanlık ayıbı bir konuya el atmamış? Saygılar. brain bey çok tanrıcılık itkadi bir mevzudur.. islamın özü zaten tevhiddir.. insanlara hakikatın tevhid olduğunu anlatır Kuran baştan sona... ama kölelik dediğim gibi toplumsal bir meseledir... islam dini zannedildiği gibi kıyamete değin geçerli kanunlar getirmemiştir... devlet sistemi, hukuk, ekonomi, toplum yapısı bunlar insanın insiyatifine bırakılmıştır... Allah kulunu yetkin görmek istiyor... insan da görüldüğü gibi köleliği kaldıracak yetkinliğe de ulaşmıştır... HANİF olan İbrahimin dinine uyarlar diye tanımlanır müslümanlar... BU KELİMEYİ ARAŞTIRIN... MUHAMMED ŞEHRUR, LÜGAVİ KURAN OKUMALARI okumanızı tavsiye ederim.. isterdim ki bu araştırmaları kendim yapıp burda nakledeyim ama malesef tatildeyim... kaynaklardan uzaktayım.. benden de saygılar Alıntı
Misafir magician Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Aşağıdaki linkler belki savaşın nedenleri hakkında bir ipucu verir sizlere. ******************** Çeşitli gazete haberleri: Savaşın petrol için yapıldığı iddiasıyla Irak'taki birliğini terk eden ve kendisini 'vicdani redci' olarak tanımlayan Amerikan askeri Camilo Mejia, firar suçundan 1 yıl hapis ve ordudan ihraç cezasına çarptırıldı. Askeri hakimin, 28 yaşındaki Mejia'yı, verebileceği en yüksek cezaya çarptırdığı belirtilirken, Mejia, daha önce yaptığı bir açıklamada, Irak'taki birliğine dönmediği için üzgün olmadığını, çünkü bu savaşın adil olmadığına inandığını söylemişti. Bush'tan itiraf: Irak'ın petrol geliri düşündüğümüz kadar yüksek değilmiş ABD Başkanı George Bush, Irak'ın petrol gelirlerinin umdukları kadar fazla olmaması nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını itiraf etti. NBC televizyonuna demeç veren Bush, “Irak'ın petrol gelirleri, savaştan önce düşündüğümüz kadar yüksek değilmiş” dedi. Irak'ın işgalinden önce ise Bush yönetimindeki “şahinler”, kamuoyunu ikna edebilmek için konuşurken, Irak savaşının Amerikan vergi mükelleflerine yük getirmeyeceğini, zira savaş yükünü petrol gelirlerinin karşılayacağını söylüyorlardı. Bush, Irak seçimlerinin arifesindeki açıklamasında, Irak'ta savaşın yine de gerekli olduğuna inandığını belirtti. Bush, “Dünya alem biliyordu ki, Saddam Hüseyin'in kitle imha silahları vardı ve bunları kullanmıştı. Dahası, teröristlere kucak açmıştı” diye konuştu. (aa) Tarih: 12/13/2005 9:44:38 AM SYDNEYAvustralya Savunma Bakanı Brendan Nelson, ABD öncülüğünde Irak'a yapılan askeri operasyonun, kitle imha silahları bahane edilerek petrol için yapıldığına dair görüşleri haklı çıkaracak bir açıklama yaptı. Nelson'un, Irak petrolünün güvence altına alınmasının, ülkenin işgalinde belirleyici bir faktör olduğuna dair demeci, büyük tepkiyle karşılandı. Nelson, ABC radyosuna yaptığı açıklamada, Ortadoğu'daki enerji güvenliğinin bir öncelik olarak belirlendiğini söyleyerek, “Sadece Irak değil, bütün bölge, başta petrol olmak üzere dünyanın geri kalanı için önemli bir enerji kaynağı. Avustralyalılar Irak'tan erken çekilme halinde neler olacağını düşünmek zorunda” diye konuştu. Avustralya, 2003 senesinde Irak'taki savaşa ABD'yle birlikte katıldı ve askeri alanda ABD'ye destek verdi. Avustralya'nın halen Irak'ta bin 575 askeri bulunuyor. Müslümanların “iblisleştirilmesi” ve Petrol Savaşları -Michel Chossudovsky 06 Ocak 2007 - 11. yy.dan 14.yy.a dek süren Haçlı Seferleri tarihçiler tarafından bazen “Avrupa Hıristiyanlarının, Kutsal Toprakları dinsiz Türklerden almak için tekrar tekrar yaptıkları askeri/dini akınlar” diye tanımlanırlar. Oysa Haçlı Seferlerinin gerçek amacının dinle pek bir ilişkisi yoktu. Haçlı Seferleri, doğu ticaret yollarını kontrol eden tüccar Müslüman toplumların egemenliğine karşı girişilen harekatlardı. Bu “Haklı Savaşlara”, bir propaganda ve endoktrinasyon kaynağı olan Katolik Kilisesinin desteği ile girişiliyordu, ve gene kilise desteği ile binlerce köylü ve şehir serserisi askere alınıyordu. Amerika'nın Orta Asya ve Ortadoğu'daki Haçlı Seferleri Kamuoyunun desteği için “Haklı savaş” kavramı çok önemlidir. Bir savaş ahlak ve din nedenleriyle sürdürülüyorsa, onun “haklı” olduğu iddia edilebilir. Amerika'nın Orta Asya'daki ve Ortadoğu'daki savaşları da Haçlı Seferlerinden farklı değil. “Terörizme karşı savaş,” Amerikalıları ve “medeni dünyayı” koruduğunu iddia ediyor. Bir din savaşı, bir medeniyetler çatışması olduğunu ileri sürüyor. Oysa gerçek amacı yörenin önemli petrol zenginliğini şirketlerin kontrolü altına almak, ve bu arada IMF ve artık Paul Wolfowitz'in başkanlığında olan Dünya Bankası'nın da yardımıyla, devlet kurumlarını özelleştirerek ülkelerin ekonomik varlıklarını yabancı sermayeye aktarmak. “Haklı Savaş” kavramı, bu savaşların insani amaçla sürdürüldüklerini iddia ediyor. Askeri harekatın gerçek nedenlerini kamufle ederek, işgalcilere ahlaki, ilkeli bir görünüm sağlıyor. Bugünkü şekliyle, vatanı tehdit eden “kötü ülkelere” ya da “İslamcı teröristlerin” üstüne gidilmesini öngörüyor. Bush yönetiminin Afganistan ve Irak işgalinde, savaş için “haklı nedenler” olduğu iddiası önemli bir rol oynadı. “Haklı Savaş” kavramı, kendini koruma hakkına bağlı olarak “ön vuruş” kavramıyla birlikte ABD askeri akademilerinde de öğretilen bir savaş doktrini oldu. Aynı zamanda, askerleri düşmanın kötülüğüne inandırmakta, medyayı yönlendirerek halkın desteğini sağlamakta da kullanılıyor. Petrol için savaş. Düşmanın “iblisleştirilmesi.” Savaş bir insanlık sorunu yaratır. Tarih boyunca, düşman tekrar tekrar “şeytan” olarak tanımlanmıştır. Haçlı Seferleri sırasında savaş, “dinsiz Türklerin” kötülenmesiyle açıklanmıştı. O zamanlar olduğu gibi şimdi de “İslamcı Terörizm” kavramı, petrol yataklarının ele geçirilmesinde kullanılıyor. “İslamo-faşizm” sözü, Müslüman ülkelerin değerlerini, kurumlarını ve sosyal dokularını aşağılamaya yarıyor, ve bu ülkelere tek seçenek olarak “batı demokrasisi” ve “serbest piyasa” kavramlarını sunuyor. ABD önderliğinde Ortadoğu ve Orta Asya'da sürdürülen savaşlar, dünyanın doğalgaz ve petrol kaynaklarının %60’ını ele geçirme amacından ibaret. İngiliz/Amerikalı petrol devleri yörenin petrol ve doğalgaz boru hatlarını kontrollerinde tutmak istiyorlar Suudi Arabistan, Irak, İran, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Yemen, Libya, Nijerya, Cezayir, Kazakistan, Azerbaycan, Malezya, Endonezya, Bruney, dünyanın toplam petrol rezervlerinin yüzde 66.2 ile 75.9 arasında bir miktarına sahip olan ülkeler. Buna karşın, ABD, dünyanın petrol rezervlerinin %2’sine sahip. Batı ülkeleri (Kanada, ABD, Norveç, İngiltere, Danimarka, ve Avustralya) dünya petrollerinin yaklaşık %4’ünü elinde tutuyor (Buna, Petrol ve Gaz Dergisinin yaptığı gibi Kanada'nın petrol kumları da eklenirse, o zaman % 16.5 a çıkıyor). Irak'ın ABD'den beş kat fazla petrolü var. Müslüman ülkeler, batı ülkelerinden 16 kat fazla petrole sahip. Müslüman olmayan petrol zengini ülkeler ise Venezüella, Rusya, Meksika, Çin ve Brezilya. “İblisleştirme,” şu anda, dünyanın petrol rezervlerinin dörtte üçüne sahip olan bir düşmana karşı uygulanıyor. “Şer ekseni”, “haydut ülkeler”, “başarısız ülkeler”, “İslamcı teröristler” gibi tanımlar ise ABD'nin “teröre karşı savaşı'nın” ideolojik dayanakları. Bu dayanaklar, petrol savaşlarında belli bir işe yarıyorlar çünkü Petrol savaşı, petrole sahip olanların iblisleştirilmesini gerektiriyor. Düşman, sivil halkın bile toplu olarak öldürülmesini haklı gösterebilecek şekilde “kötü” olarak tanımlanıyor. Ortadoğu ve Orta Asya yöreleri ağır bir şekilde askerileştiriliyor. Petrol yöreleri işaretleniyor. NATO gemileri Doğu Akdeniz'de konuşlandırılıyor. Terörizme karşı savaş kapsamında, ABD filosu, İran körfezine yerleştiriliyor. Asıl amaç, askeri harekat, üstü kapalı eylemler ve savaş propagandasıyla dokunun bozulması, ulusların çözülmesi, yörenin açık bir ekonomik alana çevrilmesi ve yöredeki doğal kaynakların ve petrol ve gaz boru hatlarının “serbest piyasa” denetiminde talan edilebilmesi. “İblisleştirme” aynı zamanda süregiden savaşlar için bir kamuoyu oluşturma yöntemi. Psikolojik savaş, Pentagon ve ABD'nin istihbarat sistemi ve savaş makinesi tarafından kullanılıyor. Amacı devlet başkanlarını öldürmekle sınırlı olmayıp, halklara uzanıyor. Batı'da yaşayan Müslümanları da hedef alıyor. Bir yandan ülkenin kaynaklarına el koyulurken, bir yandan da ulus devletler bölünüyor, iç savaşlar başlatılıyor, ve bunlara tepki olarak ta yeni milli bilinçler oluşuyor, etnik dayanışma başlıyor ve işgalcilere kafa tutuluyor. Eğer petrol, Hindu ya da Budistlerin çoğunlukta olduğu yörelerde olsaydı, şimdi onlar kötüleniyor, iblisleştiriliyor olacaklardı. Amerikan kaynaklı iç savaşlar, Nijerya, Sudan, Kolombiya, Somali, Yemen, Angola ve Çeçenistan’da da yaşandı. Sudan'ın Darfur bölgesinde ve Somali'de zengin petrol kaynakları olduğu biliniyor. Somali'de, dört Anglo/Amerikan petrol şirketi önemli ayrıcalıklar kazandı. Küreselleşme ve Dünya'nın Enerji Kaynaklarının Fethi Müslümanların toplu halde kötülenmesi ve iblisleştirilmesi, dünya çapında uygulanan ve ideolojik düzeyde, dünyanın enerji kaynaklarının fethini destekleyen bir olgu olup, Yeni Dünya Düzeni'nin geniş ekonomik ve politik mekanizmasının bir parçasıdır. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Çeşitli gazete haberleri:Savaşın petrol için yapıldığı iddiasıyla Irak'taki birliğini terk eden ve kendisini 'vicdani redci' olarak tanımlayan Amerikan askeri Camilo Mejia, firar suçundan 1 yıl hapis ve ordudan ihraç cezasına çarptırıldı... Bush'tan itiraf: Irak'ın petrol geliri düşündüğümüz kadar yüksek değilmiş ABD Başkanı George Bush, Irak'ın petrol gelirlerinin umdukları kadar fazla olmaması nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını itiraf etti. Avustralya Savunma Bakanı Brendan Nelson, ABD öncülüğünde Irak'a yapılan askeri operasyonun, kitle imha silahları bahane edilerek petrol için yapıldığına dair görüşleri haklı çıkaracak bir açıklama yaptı. Sevgili magician, Amekan dincileri, İsrail'i tehdit edebilecek tek Arap ülkesini yoketmek ve Arapların dikkatini Filistin'den uzaklaştıracak yeni bir "Müslüman İsrail" kurmak için Irak da kitle imha silahı var, o nedenle Irajk ile savaşmalıyoz diye herkesi ikna etmeye çalıştılar. İkna edemediler kimseyi. Sonra New York işini tezgahladılar. Bu tezgaha meze olmaya yatkın fanatik müslümanları da buldular ve kullandılar. Olayın etkisini büyütmek için Dincilerin kontrolündeki kurumlar adeta yardım etti New Yorka saldırı düzenleyen fanatiklere. İşin medyatik boyutunu büyütecek "sinema hilelerinden esinledikleri" efektleri de kullandılar. Kendi Savunma Bakanlıklarına (Pentagon) füze atmak, binaların çöküşünü dramatik hale getirmek için binaları "kontrollü patlatmak" vs. gibi. Canı yanan adama sakin ol demek güçtür, zordur. Bunu iyi hesapladılar. Bunu kullanarak, kitle imha silahı bahanesiyle giremedikleri Irak'a, Afganistan'ı da ara dayağına tabi tutarak dolaylı yolda girdiler. Canı yanan ve Amerikan dincilerinin söyleyebileceği herşeye inanmaya hazır bir Amerikan toplumu, ve canı yanan ABD'ye ses çıkaramayacak bir dünya kamuoyu yaratıldı. Ve bu şartlarda Irak'a girdiler. Önce "kitle imha silahları var" dediler, işgal gerçekleşti, şimdi "yokmuş yaw" dediler.Sonra herkesi "petrol için" oraya gittiklerine inandırdılar. Bu yalana herkes inanmaya hazırdı. Petrol fiyatları da artıyordu. Ama şimdi o yalana da gerek kalmıyor veya o yalanı da sürdürmenin imkanı yok. Iraklılara 1 litre vermeden tüm petrole ABD el koysa dahi, Irak Savaşına harcadığı parayı elde edemez. Google Search: Irak Savaşının ABD'ye maliyeti Google Search: Irak'ın tüm petrol gelirleri Kapitalist zihniyete bu kadar aykırı ve ekonomik olarak sürdürülmesi delilik olan bir savaş ancak dini bir fanatizmle yürütülebilir. Ve o dini fanatizm de Neoconlarda var. ABD Irak'a sadece petrol için girmiş olsa idi, Irak'daki devlet teşkilatı çökertmez, Şyeni seçtireceği hükümete istediği petyrol sözleşmelerini imzalatırdı. Ama asıl amaç petrol değildi. Önce kitle imha silahları bahane edildi, sonra petrol bahane edildi. Ama asıl amaçları, İsrail'i son Arap tehdidinden de kurtarmak ve Arapların dikkatini yeni "müslüman İsrail"e ççekmektir. Kürtlerle Araplar savaşmaya başladıktan sonra da neoconların orada işi kalmayacaktır. İsral rahatlayacaktır. Böylece görev tamamlanacaktır. Saygılar. Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Sevgili magician, yeni bir "Müslüman İsrail" kurmak için şimdi yahudi olan israili mülüman israilmi yapmak için savaş yapıldı diyorsunuz? açıklayabilirseniz sevinirim. Alıntı
Misafir magician Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 12 Temmuz , 2007 Kapitalist zihniyete bu kadar aykırı ve ekonomik olarak sürdürülmesi delilik olan bir savaş ancak dini bir fanatizmle yürütülebilir. Ve o dini fanatizm de Neoconlarda var. Kapitalizmin küresel ekonomik krizinin aşılmasının önemli yollarından biri savaştır. Şöyle diyeyim: Savaşın maliyeti olan 1 trilyon dolar kimlerden çıktı? Kimlerin cebine girdi? Bu harcama kimin için kazanç kimin için kayıp oldu? Petrolü satıp parasını cebine koyanlar kimler? Amerikan halkı mı? Çok uluslu petrol ve silah şirketleri mi? Ya da onların yan sanayileri mi? Bunları sorgularsan bu rakamın maliyet mi yoksa ekonomiyi canlandırma ümidi mi olduğunu sezebilirsin. Bu yüzden "kapitalist zihniyete aykırı (değil) ve sürdürülmesi delilik olan bu savaş bir dini fanatizmin" ürünü değil hüküm sürdükleri ekonomik düzenin krizlerini aşmak isteyenlerin çok rasyonel bir şekilde planlayıp başlattıkları bir savaştır. Ayrıca bu savaş sadece neoconların savaşıysa; o çok beğendiğiniz Clinton döneminde ambargo nedeniyle tıbbi malzeme yetersizliği ve eksik beslenme yüzünden Irak'ta çoğu çocuk 1 milyon sivilin ölmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 şimdi yahudi olan israili mülüman israilmi yapmak için savaş yapıldı diyorsunuz?açıklayabilirseniz sevinirim. Müslüman İsrail = Kürdistan Saygılar. Alıntı
Misafir magician Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 Ayrıca bu savaş sadece neoconların savaşıysa; o çok beğendiğiniz Clinton döneminde ambargo nedeniyle tıbbi malzeme yetersizliği ve eksik beslenme yüzünden Irak'ta çoğu çocuk 1 milyon sivilin ölmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sorum bekliyor Sayın Brain. Clinton'un da amacı müslüman israil mi kurmaktı? O da neocon muydu? Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 Müslüman İsrail = Kürdistan Saygılar. Çok öncelerde bir başlıkta da söylemiştim Kudüs'te yaşayan 50.000 civarı Yahudi Kürt olduğu iddialarını... Bir de buradan bakın... Yahudi Müslüman-Kürt akımı oluştursa bu Kürtleri Türklerle yakınlaştırır; bunu göze alamazlar; bu yüzden iki taraf için de dini bir birlikteliği önlemeye yönelik çalışıyorlar gözlemlediğim kadarıyla, burada da yükseltilen milliyetçilik ya da farklı da olsa sol akımlar etkili oluyor... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 Sorum bekliyor Sayın Brain. Clinton'un da amacı müslüman israil mi kurmaktı? O da neocon muydu? Clinton neocon değildi. Clinton'un amacı Kürdistan falan kurmak da değildi. Clinton bana göre, tanıdığım gelmiş geçmiş en iyi Amerikan lideridir. Türkiye de bile çok sevilen ender Amerikalı liderlerdendir. Clinton inanç ayrımı yapmayan bir adamdır. Clinton yaşam tarzı ve anlayışı açısından dinsiz bir adamdır. Gençliğinde, Vietnam savaşına "haksız savaş" oluğu için gitmemiş, kaçmıştır. Bosna'daki, Kosova'daki tradejiyi saldıranın dini ne, kurbanların dini ne diye bakmadan, durduran adamdır. Clinton, İsrail Başbakanı Yitzak Rabin'e Filistin'deki işgal edilmiş topraklardan çekilmeye zorlayan adamdır (Yitzak Rabin bu kararı açıkladıkran sonra, katledilmiştir) Neocon tayfası Clinton döneminde de Irak'ın işgal edilmesi gerektiği konusunda çok baskı yapmışlar, çok çabalamışlar ancak başarılı olamamışlardır. Clinton, İsrail düşmanı olarak algılanan bir liderdir. Neocon tayfası tarafından başına Levinski çorabı örülmeye çalışılmıştır. Dürüst davranarak oyunu bozmuştur. * Ambargoyu Clinton koymadı, ondan önce koyuldu ambargo. Ambargonun kalma şartları belli. Silah denetçileri serbest çalışacaklar, işlerini bitirecekler ve çıkacaklar. Ambargo da bitecekti Ama, Clinton döneminde Suudi Arabistan'daydım. Saddam 2 güne bir silah denetçilerini kovardı. Adamlara işlerini yaptırmazdı. Madem yenildin savaşta, adam gibi yenilgiyi kabul et, mızmızlık yapma. İşlerini bitirsinler çıksınlar. Ambargo da kalksın. Ama pahalı bir restoranda yediği kazığı bıçak çatal çalarak hafifletmeye çalışan adam bir adam gibi davrandı Saddam. halkına gösteri yapmak için, sürekli silah denetçilerini kovardı. Ayrıca Saddam düşmanları kötü göstermek, kendini iyi göstermek ve günlük sıkıntılardan bunalan insanları dışarıya karşı kullanmak için, ilaç ithalatına da izin vermemiştir, sivil tamiratlar (su şebekesi, elektrik şebekesi vs. vs.) yapılmasına da. Bildiğim kadarıyla ilaç ithalatında herhangi bir kısıtlama yoktu. Bazı şeylerin ithalatına Saddam izin vermemiş ve "bakın bütün bu sıkıntılar düşmanlarımızın koyduğu ambargo yüzünden oluyor" diye ortaya çıkmıştır. Clinton Irak'ı işgal etmeye yanaşmayan, ancak Saddam'ın da silahsızlandırılması gerektiğine inanan bir adamdır. Saddam bütün iktidarı boyunca kafası esmiş İran'a saldırmış, kafası esmiş Kuvet'e saldırmıştır. Yüzbinlerce İranlı ve Iraklının ölmesine neden olmuş bir adamdır Saddam. Saddam dünyanın en zengin petrol yataklarına sahip bir ülkeyi dünyanın en fakir ülkelerinden biri haline getirmeyi başarmıştır. Komşularına huzur vermemiştir. Bütün iktidarı savaşla geçmiştir. Hala o adamaın ambargo sırasında dürüst davrandığını ve halkının ihtiyaçlarını mı düşündüğünü sanıyorsunuz? Bilen, bilmeyen de bütün sıkıntı ambargo nedeniyle oldu sanıyor. Saygılar. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 Çok öncelerde bir başlıkta da söylemiştim Kudüs'te yaşayan 50.000 civarı Yahudi Kürt olduğu iddialarını... Ali Bey, Sorun ırk sorunu değil. Neoconların amacı, Arapların İsrail'i unutup "yeni yara" ya yönelmelerini sağlamaktır. Kuzey Irak'da Kürdistan da kurulsa, Türkmeneli de kurulsa, Araplar açısında yeni İsrail olacaktır. Yoksa neoconlar ne Türkün, ne de Kürdün kara gözüne kara kaşına sevdalı değiller. Konunun Yahudi Kürtlerle bir alakası yok yani. Saygılar. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2007 İran-Irak Savaşı: ABD, Vietnam Savaşı’ndan sonra kendi güvenliği açısından tehdit oluşturduğunu düşündüğü ülkelere doğrudan müdahale etmek yerine bölgesel jandarmalar vasıtasıyla küresel güvenliğini sağlamayı tercih etmekteydi. Bu durum Ortadoğu’da Şah rejimi altında İran’ın önemini arttırmıştı. Ancak İran’da Şah rejiminin İslam devrimi ile devrilmesi hem önemli bir petrol havzasının ABD denetiminden çıkmasına hem de ABD’nin bölgesel jandarmalarından birisini kaybetmesine neden oldu. 1979’dan sonra Irak bu konumu doldurmak için yeni bir aday olarak ön plana çıktı. Bu nedenle İran-Irak savaşı sırasında Saddam Hüseyin rejimi, ABD ve müttefikleri tarafından İran’ın oluşturduğu tehdite karşı ekonomik, askeri ve diplomatik yönlerden desteklenmiştir. 1. Ekonomik destek: Saddam Hüseyin bir yandan dışarıda İran’a diğer yandan da kendi halkına karşı bir savaş yürütmekte idi. Özellikle Kürtler’in yaşadığı bölgelerde tarımsal alanların ve bu alanlarda yaşayan insanların yok edilmesi Irak’ta tarımsal üretimin düşmesine neden olmuştur. Bu nedenle Irak halkının karşı karşıya kaldığı açlık tehlikesi ile ABD’nin sağladığı sübvanse edilmiş gıda desteği sayesinde başa çıkılmıştır. 2. Askeri destek: ABD ve müttefikleri Irak’a İran-Irak Savaşı boyunca ikili kullanıma uygun ekipman (kimyasal ve biyolojik silah yapımında kullanılabilir ekipmanlar) ve helikopterler gibi askeri amaçlı ekipmanlar temin etmiştir. 3. Diplomatik destek: ABD, 1988 yılında Saddam Hüseyin rejiminin Kürtler’e karşı giriştiği gaz saldırısının bir savaş suçu olarak gündeme gelmesini engellemiş, 1990’da Irak’a giden bir ABD ekibi Saddam’a verilen desteği tekrar dile getirmişlerdir. (Batı basınında Saddam rejiminin zulmünün bir simgesi olarak gösterilen 16 Mart 1988’deki Halepçe katliamı daha az bilinen ve 200,000 Kürd’ün öldürüldüğü Enfal Harekatı kapsamında gerçekleştirilmiştir.) 4. Savaşı bitiren hamle: Irak tüm bu desteklere rağmen 1979 devrimi sonrası askeri gücü çok zayıflayan İran gibi bir ülkeyi yenememiştir. ABD bir İran yolcu uçağını düşürerek İran’a bu savaşta Irak’ın arkasında olduğu mesajını vermiş, böylece İran, savaşta üstün olduğu bir dönemde hem Irak’a hem de ABD’ya karşı savaşamayacağını anlamış ve savaşı sona erdirecek adımı atmıştır. İran-Irak savaşının en önemli sonuçlarının birisi, her iki ülkenin de iflasın eşiğine gelmesi, petrol üretim altyapılarının tamamıyla tahrip olmasıdır. Bu nedenle her iki ülke de savaştan sonra petrol üretimini yabancı sermayeye açmak zorunda kalmıştır. (Irak petrolleri 1972’de İran petrolleri de 1979’da devletleştirilmişti.) Savaştan sonra, Japon petrol şirketleri her iki ülkede de anlaşmalar yapmışlardır. Bu arada İran ve Irak petrollerinin pazar dışı kalması petrol fiyatlarını yükseltmiş ve ABD’li petrol şirketlerinin kârlarını arttırmıştır. I. Körfez Savaşı: Irak, 2 Ağustos 1991’te Kuveyt üzerindeki tarihsel hak iddiasına dayanarak bu ülkeyi işgal etmiştir. Saddam Hüseyin, Kuveyt’i çok uzun süren Iran-Irak savaşının yol açtığı zararı karşılayacak olan bir savaş ganimeti ya da tazminatı olarak görmüştür. Saddam’ın Kuveyt’i işgal etmesinde arkasında güçlü bir ABD desteğini hissetmesinin önemli bir rolü olduğunu söyleyebiliriz. Yaptırımlar Dönemi ve Düşük Yoğunluklu Savaş (1991-2003) 6 Nisan 1991’de Irak, KİS üretimini sona erdirmesi ve BM silah denetim komisyonu UNSCOM’un faaliyetlerine izin vermesi yolundaki BM kararını kabul ettiğini açıklamıştır. Bundan sonra Yaptırımlar Rejimi, BM silah denetçilerinin Irak’taki faaliyetleri ve Irak’ın belli aralıklarla bombalanması ile karakterize edilen bir “düşük yoğunluklu savaş” dönemi başlamıştır. II. Körfez Savaşı’na kadar olan bu dönemde Irak halkına ciddi bir bedel ödettirilmiştir. ABD ve Britanya Irak’ın güneyinde ve kuzeyinde “uçuşa yasak bölgeler” tesis etmiş ve Irak’taki hedeflere Ocak 1993, Ocak 1996, Haziran 1996 ve Aralık 1998’de periyodik hava saldırıları düzenlemiştir. Bombardımanlar sırasında su arıtma tesisleri, kanalizasyon arıtma tesisleri, elektrik üretim tesisleri, iletişim merkezleri, ulaşım ağları ve köprüler gibi sivil hedefler vurularak Irak’ın sivil altyapısı tamamen çökertilmiştir. Altyapının çökmesi ve ambargo sonucu yetersiz beslenme ve salgın hastalıklar nedeniyle 500,000’e yakın çocuğun öldüğü tahmin edilmektedir. Bunların büyük bir bölümü tifo, difteri ve dizanteri gibi önlenebilir ve tedavi edilebilir hastalıklar sonucu gerçekleşmiştir. Bu nedenle bu saldırılar ABD basınında sıkça dile getirildiği gibi bir “yan hasar” değil planlanmış bir tür biyolojik savaş olarak nitelenebilir. I. Körfez Savaşı sırasında kullanılan seyreltilmiş uranyum başlıklı zırh delici mermilerin yol açtığı radyasyon kirliliği nedeniyle kanser vakalarında ciddi bir artış gözlenmiş, bundan en çok çocuklar etkilenmiş ve kemoterapi ilaçlarını bile kapsayan ambargo nedeniyle kanserden ölümler katlanmıştır. Bir çok yorumcu bunu “düşük yoğunluklu” bir nükleer savaş olarak nitelemektedir. Gıda dağıtımının karneye bağlanması halkı ayakta kalabilmek için bürokrasinin kurduğu dağıtım ağına muhtaç hale getirmiş ve Saddam’ı güçlendirmiştir. Telaviv’de yayınlanan Maarif gazetesi 2 Eylül 1994’te yayınladığı “Klinton sarayında hüküm süren yahudiler” adlı bir makalede hükümette yer alan yahudileri şöyle sıraladı: 1-Modlin Olbrayt: dışişleri bakanı Robert Rabin: Maliye bakanı 3-Viliyam Kohen: Savunma bakanı 4-Alen Grispen: Amerika banknot basma bankasının başkanı 5-Den Glikman: Tarım bakanı 6-George Tenet: CIA başkanı 7-Samuel Berg: Milli güvenlik konseyi başkanı 8-Olin Liberman: Amerikan sesi radyosu başkanı 9-Stuvart Ayzen Start: Avrupa işlerinden sorumlu devlet bakanı yardımcısı 10-Çarlen Barşovski: Amerikan ticaret temsilcisi 11-Suzan Tamases: Başkan eşi özel kalem müdürü 12-Ceni Sperling: Milli ekonomi konseyi başkanı 13-İra Megazin: Milli sağlık kurumu başkanı 14-Peter Tarnov, Dışişleri bakan yardımcısı 15-Alis Riolin, iktisat konseyi üyesi 16-Janet Yelen: İktisat konseyi üşebi 17-Ram Emanuel:Başkanın siyasi danışmanı18-Den Susnik: başkanın danışmanı 19-Cim Eştinberg: Milli güvenlik konseyi başkan yardımcısı 20-Robert Vayner: Uyuşturucu madde ile mücadele politikasının koordinatörü 21-Ci Futlik: Amerikalı yahudi topluluğu ile bağlantı sorumlusu 22- Tobert Naş: Devlet başkanı işleri sorumlusu 23-Jan Şern Bern: Devlet başkanı avukatı 24-Mark Pen: Milli güvenlik konseyinde CIA işleri uzmanı 25-Sandî Kristof: Amerika sağlık kurumu başkanı 26-Robert Börn Stiren: Kitle iletişim temsilcisi 27-Kit Baykin: Başkanın özel işler yardımcısı 28-Cef Ehr: Başkanın özel işler yardımcısı 29-Tom Ep Eştayn: Başkanın sağlık işleri danışmanı 30-Cidit Fedr: Milli güvenlik konseyi üyesi 31-Richard Finberg: Başkan yardımcısı 32-Herşel Gober: sağlık ve beslenme bakan yardımcısı 33- Stiv Kesler:Beyaz Saray danışmanı 34-Rom Klim, terbiye bakanı yardımcısı 35- Margaret Hamburg: Basın işleri başkanı 36-Karn Alder: Dış işleri bakanlığı, siyasi bölüm başkanı 37-Samuel teviz: Milli güvenlik konseyi üyesi 38-Standli Res: milli güvenlik konseyi üyesi39-Sifter:Barış grubu başkanı 40-Alen Segal:Beyaz saray başkanı yardımcısı 41-Ceymz B. Robin: Devlet bakanı yardımcısı 42-Deyvid Lipton: Maliye bakanlığında devlet bakanı yardımcısı 43-Lani B. Brayer: Başkanın özel danışmanı 44-Richard Halbruk: Natoda (özel görevle) bağlantı sorumlusu 45-Kont Epfel: Beyaz sarada danışman yardımcısı 46- Cul Celayn: Emekliler bakanlığı başkanı 47-Sidni Belmen Tal:Başkan eşi özel danışmanı 48-Deyvid Kesler: Beslenme bakanlığı başkanı 49-Set Vaksman: Beyaz Saray’da yargı işleri müdürü 50-Mark Pen; Beyaz Saray anket bölümü başkanı 51-Denis Ras: Başkanın dış işleri bakanlığında özel temsilcisi 52-Harvard Şahiro: FBI danışmanları başkanı 53- Lani Deyvis: Beyaz Saray özel danışmanı 54-Salî Ketsen: Beyaz Saray bütçe dairesi başkanı 55-Katlin Koh: FBI işleri başkanı 56-Can Potseta: Beyaz saray işleri başkan yardımcısı 57- Alen Blinder: Amerika federal banka başkan yardımcısı 58- Janet yelen: İktisat danışman konseyi başkanı 59-Ren Klin: Başkan yardımcısı ofisi başkanı 60-Jozef Liberman: Elgore’un önerdiği başkan yardımcısı ALINTI. Yukarıdaki alıntıdan maksat "ABD" politikasının hiç bir zaman değişmeyeceğidir şu başkanmış,bu başkanmış hepsi dezonfarmasyon içerikli haberlerdir dolayısı ile "İsrail" ortadoğu'da kurulduğundan beri yaşananları dikkatle incelendiğinde beş aşağı,beş yukarı her şey apaçık görülür. Saddam acaba kimdi? ABD,İngiltere destekli bir despot değilmi idi ne olduda birden gözden düştü baba bush neden ilk körfez savaşında saddamın işini bitirmedide oğul bush ikinci körfez savaşında saddamı devirdi aslında dikkatli bir insan (gazete,dergi,tv) iyi bir inceleme ile her şeyi görür. Alıntı
Φ Atlet Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2007 Afrika GerçekleriSayılar kıtanın öyküsünü anlatıyor. Dünyadaki toplam kara alanı: %20 Nüfus: 900 milyon; dünyanın % 14'ü 25 yaşaltı nüfus yüzdesi: 71 Afrika kentsel nüfusunun yıllık büyüme oranı: Yılda % 3.5 Nüfusu en yüksek olan ülke: 131 milyonla Nijerya Nüfusu en yüksek olan kent: 16,9 milyonla Lagos (Nijerya) Mülteci sayısı: 15 milyon. Mültecilerin 3,3 milyonu çatışmalar nedeniyle ülkelerini terk etti, yaklaşık 12 milyonu da yaşadığı ülke içinde yer değiştirdi. Konuşulan dil sayısı: 2000' den fazla Müslüman sayısı: 358 milyon Hristiyan sayısı: 410 milyon Demokratik yönetim sayısı: Toplam 53 ulus içinde 19 Okur-yazar oranı (15 yaş ve üstü): %60 Okur-yazar oranı en yüksek olan ülke: Seyşeller; %92 Okur-yazar oranı en düşük olan ülke: Burkina Faso; %12,8 Geçimini tarımla sağlayan nüfus yüzdesi: %60 Ortalama gelir: Afrikalıların yüzde 50'si günde 1 dolardan az bir gelirle geçiniyor. En zengin ülke: Kişi başına 12.800 dolar GSYH'yla Mauritius En yoksul ülkeler: Burundi, Malavi, Sierra Leone ve Somali'nin GSYH'sı kişi başı 600 dolar En yaygın ölüm nedeni: AIDS Ortalama yaşam süresi beklentisi: Sahra-altı Afrika'da 46, Kuzey Afrika'da 67 yıl Bebek ölüm oranları (doğumdan 1 yaşına kadar): Sahra-altı Afrika'da binde 102, Kuzey Afrika'da binde 33. Yukarıdaki istatistiki bilgilere bakarak ben de Afrikalıları hristiyanlığın geri bıraktığını söylüyorum. Mantık abidesiyim doğrusu. Sayin Magician, Bu konuya istatistikler kullanmaya dondugunuze tesekkurler. Fakat, daha dogru bir acidan bakilinca, goruyoruz ki; Afrika kitasina bakilinca, Muslumanlarin en cok oldugu yerlerde (kirmizi ulkeler) en cok sefaletlik var. Ager dikkatli bakarsan, Afrika da , en az Musluman olan ulkede (Guney Afrika), en basarili ve en gelismis ulkedir Afrika da. Buna tesaduf mu dersiniz? Saygilar, Celal Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.