Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2007 Yani yasa bir hak verdiyse, suçu ne olursa olsun hiçkimseyi özel olarak o haktan mahrum bırakamazsın. bu ali arkadaşımızın söylediği gibi azap veriyorsa, tek çözüm yeri meclistir. Olay yasadan çok uygulama ile ilgili... Bu arada ben de doğrudan belirli makamlara yüklenmeyi hoş bulmuyorum ama ortada sorun olabilecek bir şey olmasına rağmen başka zaman olsa forumu altüst edecek arkadaşlar üzerinde durmadan geçiştirmek istediler; tekrar teşekkür ediyorum gerekli yerlere başvuran arkadaşlara... Alıntı
Misafir taunus Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2007 bu işin sorumlusu dilekçeyi kabul eden savcılar, muayene eden doktorlar, onaylayan adli tıp ve mühür imza makamı adalet bakanlığı tayfası. (farzedelim yani)Siz de bana deyin ki; bunun sorumlusu Cumhurbaşkanı. Bu mudur demeye çalıştığınız? bardağın yarısı dolu. yarısı boş. buyrun. cezaevinde ölüm döşeğindeki adama kanun dilekçe verme hakkı vermişse bu adam bunu kullanır.yetkili makamlar o dilekçeyi kabul etmek zorunda.savcının kabul etmeme gibi bir lüksü yok. doktor da muayenesini yapmak zorunda onun da kabul etmeme lüksü yok. doktor hastanın durumuna göre karar verip yetkililere rapor verir. doktor teröre smepati duyuyorsa o doktorun suçu. bu iş cumhurbaşkanının önüne gelene kadar bir çok kişinin önünden geeçr. cumhurbaşkanına çamur atmaya bahane aramsın kimse. adam doktor mu nerdne bislin hastanın gerçek durumunu. Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2007 cezaevinde ölüm döşeğindeki adama kanun dilekçe verme hakkı vermişse bu adam bunu kullanır.yetkili makamlar o dilekçeyi kabul etmek zorunda.savcının kabul etmeme gibi bir lüksü yok. doktor da muayenesini yapmak zorunda onun da kabul etmeme lüksü yok. doktor hastanın durumuna göre karar verip yetkililere rapor verir. doktor teröre smepati duyuyorsa o doktorun suçu. bu iş cumhurbaşkanının önüne gelene kadar bir çok kişinin önünden geeçr. cumhurbaşkanına çamur atmaya bahane aramsın kimse. adam doktor mu nerdne bislin hastanın gerçek durumunu. Bu cevabın adresi ben değilim ama birilerinin görmesi gerekir, dursun bakalım. Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2007 Ya arkadaşlar ben şahsen şaşırdım. Bu konu hala tartışılıyor mu ? Yani ben foruma ara vermeden öncede tartışılıyordu. Bunun pek tartışılacak tarafıda yokki. Yasalar sağlık durumu el vermeyen kişilerin cezasının infaz edilemeyeceğini söylüyorsa. Kişi ister karşılıksız çek yazan birisi olsun. İster yedi çocuğa tecavüz etmiş bir sapık olsun, isterse terorist olsun, isterse kapkaççı olsun. Herkese uygulanır. kanunlar kişilere göre uygulanmazki. daha önce defalarca yazdım ben bunu. Heyet mahkumun sağlık durumunun cezayı çekmesine imkan tanımayacak kadar kötü olduğunu rapor ederse, mahkum bu aftan yararlanır. Bu mahkum hangi suçu işlerse işlesin. Çünkü yasaların "genellik" ilkesi vardır. Yani hasta mahkumlara böyle bir hak verildiyse, suçu ne olursa olsun her mahkum yararlanır. Bunu Cumhurbaşkanının suçu gibi göstermek. bencede çok koyu art niyet içeriyor. Zira bunun çözüm yeri meclistir. Yasa değiştirilerek mahkumun salıverilmesi değil, açık cezaevine yerleştirilmesi, veyahut sağlık koşullarına uygun cezaevelri inşa edilmeside sağlanabilir. ama bunları yapmayıp "bakın cumhurbaşkanı teröristleri affediyor" demek. koyu bir artniyet içerir. ve çok büyük haksızlık olur. Nasılki bir kişi ne suç işlerse işlesin, ancak kanunun suçuna verdiği cezayı verebiliyorsak mahkemelerde. kişi ne suç işlerse işlesin, cezasının infazıda kanunun belirlediği şekilde olur. Yani unutmayalım, nasıl geçmişte "teröristleri kapsamayacak af " ilan edildi, ama sonra davalar açıldı ve "yasaların genelliği" ilkesi gereğince terör suçundan hapis olunanlarda aftan yararlandı. Yani yasa bir hak verdiyse, suçu ne olursa olsun hiçkimseyi özel olarak o haktan mahrum bırakamazsın. bu ali arkadaşımızın söylediği gibi azap veriyorsa, tek çözüm yeri meclistir. Bir müddettir yokmuşsunuz, pek farkedememiştik, fakat yine yazılanları okumadan ileti göndermeye devam ediyorsunuz, yazılan 3 sayfadaki iletileri incelerseniz, düşüncenizden başka hakikatler olduğuna da şahit olacaksınız, lakin hala okuyarak düşünce üretiyormusunuz onu bilemem! eeee Necip Fazıl ne demiş ''üstatlar okumaz yazar'', siz de okumadan yazdığınıza göre size de üstat diyebiliriz... bozan Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2007 Bir müddettir yokmuşsunuz, pek farkedememiştik, fakat yine yazılanları okumadan ileti göndermeye devam ediyorsunuz, yazılan 3 sayfadaki iletileri incelerseniz, düşüncenizden başka hakikatler olduğuna da şahit olacaksınız, lakin hala okuyarak düşünce üretiyormusunuz onu bilemem! eeee Necip Fazıl ne demiş ''üstatlar okumaz yazar'', siz de okumadan yazdığınıza göre size de üstat diyebiliriz... bozan yazılan tüm iletileri okudum yazmadan önce, "Başka" herhangi bir hakikat görmedim. kişi kendi yazdığı herşeyi "hakikat" sanıyorsa, bence mahkum olursa onuda affedebilirler. Arkadaşlar da defalarca yazmış. Adalet Bakanlığına bağlı birimleri, makum hakkında tüm işlemleri yapıyor, işlemler neticesinde Af gerekçesi görülürse, onay için Cumhurbaşkanına sunuluyor. Cumhurbaşkanı kendi raportörlerinin incelemesinden sonra, dosyada eksik veyahut usulsuzluk yoksa onaylıyor. Tabi bunu "Cumhurbaşkanı teroristleri affediyor" olarak sunmaya çalışmak, art niyetin, hukuku ,işine geldiği gibi çarpıtmanın açık bir şeklidir. Olaya teknik açıdan bakmış bir arkadaş ve "9 dosyayı iade etmiş, demekki insiyatifi var" demiş. Tabi bu arkadaşta, raportörlerin onaylanmayan 9 dosyada eksikler, usulsuzluk, yanlışlıklar olabileceğini hiç olasılık dahilinde görmeyip. Cumhurbaşkanının insiyatifine vermiş. Bu kampanya gericiliğin elli yıllık ucuz belden aşağı vurma çabalarından birisi sadece. Adalet bakanının soru önergesine verdiği cevapta görüldüğü gibi. Konu hükümeti ve Adalet bakanlığını ilgilendiren bir konudur. Adalet bakanı soru önergesine verdiği cevapta açık olarak "biz inceliyoruz, affedilmesi gerektiğine kannat getirirsek dosyayı onay için cumhurbaşkanına sunuyoruz, oda dosyada eksik görmezse onaylıyor" demiştir kısaca. Ancak amaç, fikirlerinden nefret ettikleri insanı karalamak olunca. geminin bu kadar azıya alınmasıda normal. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 9 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 9 Temmuz , 2007 EK BİLGİ: Cumhurbaşkanı Hastanelerdeki "Mühür" bölümü değildir. Önüne gelen evraka imza atmaz. Yoksa Cumhurreisimiz böyle biri mi? Yani her eylemi AKP'nin evraklarını onaylamak mı? O Halde onu da suçlamanız gerekir. Bahsi geçen Cumhurreisi 75 yaşın üzerinde sağlık durumu gerçekten kötü olan ve 5 yıldan az hürriyeti bağlayıcı cezaya çarptırılmış birini affetmemiştir hatırlandığı üzere...Bu olay bile göstermektedir ki, Cumhurreisinin af yetkisini kullanıp kullanmamakta takdir hakkı vardır. Önüne gelen af dosyası suçlunun suçunu yaşını, sağlık durumunu göstermektedir. Cumhurbaşkanı af yetkisini kullanırken dosya münderacatından haberdardır. Böylesi bir durumda suçluyu affettiğinde sonuçlarından demokrasi içerisinde sorumludur. Siz PKK'lı ve hükümlü birini affediyorsunuz. AAA, dışarı çıkmış ve çatışmada ölmüş. Yaaa, ben sadece bana getirilen dosyayı imzaladım diyemezsiniz. O zaman iki şey sorulur. Bir niye şu dosyayı da imzalamadınız o zaman... İki niye affettiğiniz adamın sağlık durumunu bir de gözlerinizle müşahade etmediniz. Bu yetkiyi böyle hoyrat niye kullandınız... Hadi hayırlı tıraşlar... gerçekten hayırlı traşlar. ama yersek.... Sözünü ettiğiniz kişi Erbakan sanırım. Peki Erbakan Cumhurbaşkanlığı affından yararlanmak için başvuruda bulundu mu ? Hayır bulunmadı. O halde neden, Cumhurbaşkanı Erbakanı affetmedi diyorsunuz. Bu arkadaş çarpıtmış. Ancak Sezer'in Erbakan'ı affetmediği gibi bir olay sözkonusu değildir. Çünkü Erbakan bu haktan yararlanmak istememiştir. Onun yerine AKP Erbakan'ı hapisten kurtaracak bir yasa çıkarmıştır. Sezer'de "kişiye özel yasa çıkarılmaz" gerekçesiyle yasayı veto etmiştir. Bir kişiyi hapisten kurtarmak için yasa çıkarmak ne kadar demokrasiyle bağdaşır bunun yorumunu başkalarına bırakıyorum. Bir kişinin sağlık durumu cezasını çekmesine engelse, kişi adalet bakanlığına başvurup cumhurbaşkanlığı affından yararlanabilir, her sağlık durumu kötü olan mahkum gibi.. Ancak tabi raporun gelmesi gerekir. Numune hastanesinden Erbakana verilen rapor uzun süre beklenmesine rağmen Başsavcılığa getirilmemişti yanlış hatırlamıyorsam. Ondan sonra AKP yeni bir yasa çıkarararak erbakana ev hapsi getirecek bir düzenleme yapmıştı. Adalet bakanlığı olarak, mahkumun talebini heyete sevkedeceksiniz, heyet rapor verecek, raporu inceleyip affedilmesi gerektiğine karar verirseniz. Onay için Cumhurbaşkanına göndereceksiniz, cumhurbaşkanıda, dosyada eksik yoksa, ve mahkum için verilen sağlık raporu, bakanlığın tespiti mahkumun affedilmesi yönündeyse affı onaylayacak. Ondan sonra, "aa bakın cumhurbaşkanı teroristleri affediyor" diyeceksiniz. Yada cumhurbaşkanlığı adalet bakanlığının heyetinden sonra, mahkumu soyup birde kendisi muayene etmeliydi herhalde. Dimi Adalet bakanlığının raporu var diye, mahkumun sağlık durumu kötü demek değildir ya. Birde sen muayene et ofisinde. "Gözlerle müşahede etmek" mi ? Mahkum Cumhurbaşkanının karşısına mı çıkıyor affedilirken Yada cumhurbaşkanı cezaevine ziyarete mi gidiyor mahkumu ama yok artık ya. bir adama duyulan nefret bu kadar mantıksızlaştırabilirmi insanı. Heyet, sağlık raporu, adalet bakanlığı tespitleri... bunlar tanıdık geldimi. Yok ama şöyle olmalı. Cumhurbaşkanı mahkumu karşısına alıp. gözle bir müşahede etmeli. sonra bir el ense çekip yoklamalı. ona göre karar vermeli Alıntı
Misafir karabekir Gönderi tarihi: 9 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 9 Temmuz , 2007 Hoşgeldin CYRANO, 1.si dikkat etmediğin birşey var. Seninle çok uzun zamandır tanışıyor ve tartışıyoruz. Ben Bekir. İkincisi, tartışmaya azami araştırmayı yaparak cevap veririm bunu da hatırlıyorsundur.. Üçüncüsü, yazıları okumadığın Erbakan'la ilgili bölümün çoktan kapandığı ve Taylan'dan bu yüzden özür dilediğimdir. Yanlış hatırlıyormuşum o bir yasa metni imiş dedim zaten. Cumhurbaşkanımızda o yasa metnini kişiye özel düzenleme olmamasına rağmen kişiye özel düzenleme olmaz diyerek göndermişti. O yasa metni içerisinde Erbakan'ın adı geçmemektedir bu da demektir ki, bu yasa metni Erbakan'la durumları benzer herkese uygulanacaktır. Ancak, iade edilen kanun, anyı zamanda Erbakan'ın af dosyası Cumhurbaşkanımızın önüne gelmiş olsaydı dahi Cumhurbaşkanımızca af edilmeyeceğine delil teşkil ederdi diye kapatmışım. Dosyalardan 1 tanesi sağlık durumu nedeniyle filan değil hiç neden belirtilmeden geri iade edilmiştir dedim. Bu da göstermektedir ki, Cumhurbaşkanı isterse hiç bir gerekçe göstermeden dosyayı iade edebilir. Başkaca söylediğim bir şey ise bu konunun adalet'in, yargının yetkisi alanına girmesi cihetiyle Cumhurbaşkanına verilmiş olan bu yetkinin kaldırılması gerektiğidir. Yine daha başka söylediğim bir şey ise; Cumhurbaşkanımız sırf teröristleri af etmek derdinde değildir. Bu mantıksızdır. Ama ortada bir de yanlışlık var gibi görülmektedir. Niye büyük çoğunluk militan. Dosyaların içerisinden, mahkumun durumundan kurul sonuna kadar haberdardır ki, 9 dosya bunu göstermektedir. Ortada bazı garip meseleler var ve kimse içinden çıkamıyor...Anayasamız bu af yetkisinin kullanılmasını Cumhurbaşkanına vermiş bir kurula değil. Hadi kurul oluşturuldu sorumluluk kurulda değil Anayasamıza göre Cumhurbaşkanında. Bu yetki durumu uyanlara illaki uygulanacaktır demiyor anayasanın maddesi...isteyen inceleyebilir o maddeyi...Cumhurbaşkanı Anayasa değişikliklerini dahi veto edebiliyorken kendisine bir hak ve yetki olarak verilmiş bir şeyi mecburen uyguladı uygulamak zorundaydı diyemeyiz...Benim merakımı cezbeden bir mesele de Cumhurbaşkanlığımız bu söylentiler ayyuka çıktıktan sonra acaba sağlık durumları nedeniyle mahkumlara gerekli raporları verenler hakkında inceleme-araştırma-soruşturma başlatmış mıdır şu Cumhurbaşkanlığına bağlı anayasal kuruma...Yoksa onların yetkisini aşıyor mu bu...bilmem...Belki de... Neyse, siz geri dönüp bir okuyun...Selamlar ile... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2007 tekrar merhaba bekir. öncelikle belirteyimki, Bekir nickini Karabekir yapman üzerinden bir çok espri türetebilirim, konularla alakalı olarak espriydi buda. Açıkçası bunları yazanın sen olduğunu görünce şimdi gerçekten biraz şaşırdım. Bu topic artniyetli bir topictir. Gerçek bilindiği halde, ısrarla ve kasıtla "Cumhurbaşkanı teröristleri affediyor" çamurunu atmak için açılmış ve onun için uğraşılan bir topictir. Şahsen senin bunun farkında olduğunu biliyorum. Şimdi, "niye büyük çoğunluk" diye sormuşsun. ben senin bu ülkede 6 yıldır ölüm oruçlarının sürdüğünü bildiğinden eminim. Ölüm Oruçlarının katılan mahkumların üzerinde nasıl bir fiziksel hasar yarattığını ve ölüm orucu sonucu yakalanılan Wernicke Korsakoff adlı hastalığın cezaevinde tedavisinin mümkün olmadığını bildiğindende eminim. Bu hastalık sonucunda hafıza kaybına ( geçmişini unutmak değil sadece, ateşe dokununca acı çekileceğini dahi unutmak) uğrayan mahkumların tek başına hayatlarına devam edemiyecekleri için cezalarının infazının imkansız hale geldiğini bildiğinede eminim. Türkiye'nin dünyadaki en çok b1 eksikliğine bağlı ( ölümcül olmayan alkole bağlı Werniche Korsakoff değil) Wernicke Korsakoff hastalığı vakasına sahip olduğunu dahası bu yüzden Wernicke Korsakoff'ın teşhisi ve tedavisinde en çok uzmanın Türkiyeden yetiştiğinide unutmayalım. Yasa, mahkumların hangi hallerde infazlarının kaldırılacağını belirtmiş. Bunun prosedurunede göstermiştir. Cumhurbaşkanına şu sorulabilir ancak, "Neden hukuğu uyguluyorsun" Yada şunu söyliyebilirsin. A örneği, yasanın affa tabi olması için şart koştuğu hallerden hiçbirine uymadığı halde affedilmiştir. Ancak bunun yerine, Affetmeme yetkisi var neden affetmiyor dersen. Bundan çıkan cumhurbaşkanından "hukuğu uygulamamasını beklemek, ve hukuğu uyguladığı için onu suçlamak " olur. Senin verdiğin örneklerde görüldüğü gibi. Cumhurbaşkanı yasanın belirlediği şartlara haiz olmadıkları için 9 mahkumun af talebini, ( ki mahkumlarında değil adalet bakanlığının hazırlayıp gönderdiği dosya) geri çevirdiğini anlıyoruz. Yani makam, tüm dosyaları en ince ayrıntısına kadar incelemekte ve ancak yasanın affedilmesini emrettiği kişileri affetmektedir. Bunu cumhurbaşkanımı söylemektedir. Hayır, yasa söylemektedir. Ve cumhurbaşkanı bu yasayı uygulamıştır bu onun görevidir. Çok çok kez dile getirdiğim gibi. Yasayla ilgili bir sorun varsa, çözüm makamı meclistir. Ancak o yasayı uygulayan Cumhurbaşkanını "Teröristleri affediyor" diyerek karalamanın insafla alakası olmadığı gibi. art niyetli ve kasıtlı bir kampanyadır. Cumhurbaşkanı affıyla salıverilen terorist tekrar suç işlemiş. Bu durumun cezasını bitirip salıverilen bir mahkumun tekrar suç işlemesinden hiçbir farkı yoktur. Çünkü ikiside yasanın ön gördüğü şekilde, birisi cezasını tamamlamıştır, diğeri sağlık ve diğer sebeplerle cezasının infazı imkansız hale geldiği için salıverilmiştir. Yasa şöylemi demektedir. Sağlık sebebiyle mahkumu affetmek için onun bir daha suç işlemeyeceğinden emin olmak gerekir. Böyle bir şart mı vardır. Yada böyle bir şart olabilirmi. O zaman cezası dolsa bile teroristleri cezaevinden salmamak gerekir. Çünkü yine eylem yapabilirler. senin anlatmak istediğim şeyi anladığını düşünüyorum. Yani burada Cumhurbaşkanı nın tek yaptığı var olan yasayı uygulamaktır. Şu iddia edilebilir ancak : "Cumhurbaşkanı usulsuz bir şekilde, sağlık durumu affı gerektirecek kadar kötü olmayan bir mahkumu kasıtlı olarak affetmiştir" böyle bir iddia olursa, iddia sahibi bunu ispatlar o zaman bakarız. ancak "Neden Cumhurbaşkanı yasayı uyguluyor, veya neden Hukuğu uyguluyor imkanı var, yasayı uygulamasın" demenin hiçbir mantığı yoktur. Bu durum rahatsızlık veriyorsa, "Cumhurbaşkanı teroristleri affediyor" diyerek kasıtlı çamur atmak yerine. Sorunun asıl muhatabına yani yasa koyucu olan meclis ve hükümete yasa değişikliğiyle tedavinin mümkün olacağı yarı açık cezaevleri yapılıp. bu yasanın değiştirilmesi istenir. akilane ve iyi niyetli yapıcı olan budur. diğeri sadece kötü niyetli bir kelime oyunudur. Alıntı
Misafir karabekir Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2007 Selamlar CYRANO, Topicin ardniyetli olarak açılmış olması bizim yazdığımız metinleri ardniyetli bir hale getirmez. Ben, konunun içerisinde ve daha önce de duyduğum bir metne takıldım ve o metin üzerinden cevap verme gereği hissettim. Sonradan konunun garip bir şekilde bir muammaya açılmakta olduğunu gördüm. Cumhurbaşkanlığı sekreterliği ile bazıları bu olay çerçevesinde sadece Adalet Bakanlığını suçlayıcı bir tavır sergilemişti. Ancak Adalet Bakanlığı yapması gerekeni yapıyor, Cumhurbaşkanlığı da dosya münderacatı tamamsa genelde onaylıyor. Ve hatta onaylamadığı af dosyası yok gibi. Yani herkes, yapması gerekeni yapıyor. O halde ortadaki yanlış nedir. Bir yanlış var mıdır? Konuya katılmamdaki iki nedenden 1.si konuya takıldığım yer olan Cumhurbaşkanlığının af dosyalarını onaylamamak gibi bir hakkının olmadığının belirtilmesiydi. Bu yüzden Cumhurbaşkanımız hastanelerdeki mühür bölümü değildir ister onaylar istemezse onaylamaz dedim. İkincisi, hapishanelerde af kapsamına girecek çok fazla insan var. Ancak, af dosyalarına baktığımızda bir organize varmış gibi görülüyor. Affedilen kişilerin büyük kısmı terör örgütü mensubu, daha da garip olan bu insanların gerçekten hasta olmadıklarını aftan sonra çatışmalarda ölmeleriyle öğreniyoruz. Demek ki, bir yerde bir sorun var. Bir yerde bir hinlik var. Hasta olmayan ve çoğunluğu terör örgütü mensubu olan bu kişiler bu dosyaları nasıl tamamla/t/mışlardır. Bu soruşturma gerektiren bir vakıadır. Bir mahkumun, belirtilen prosedürü tamamlayarak Cumhurbaşkanına dosyasını ulaştırması gerçekten çok zordur ancak bu teröristler nasıl başarıyorsa dosyayı tamamlıyorlar... Bu iki mesele üzerinden hareketle konunun üzerinde durmak gerekiyor. Hele de bugünlerde sürekli şehitlerimizi görünce konu biraz da bu sebeple tartışılıyor... Ben hiçkimsenin af yetkisine sahip olmasını istemiyorum. Herkes yargılanmalı, bir kişi ceza çekmesine lüzum görülmüyorsa yargılanması aşamasında bu konu hakim tarafından kararlaştırılmalıdır. Ben meclisin af yetkisine sahip olmasını da istemiyorum. Her af verilmiş mahkeme kararlarını askıya almak demektir. Mahkeme kararını ortadan kaldırmak demektir. Eğer suçlunun durumu özel bir bakımı gerektiriyorsa devlet buna uygun ceza ve bakımevlerini inşaa etmek zorundadır...Bu da ayrı bir paragraf olsun... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 Affedilen kimselerin çoğunluğunun neden terör suçundan mahkum olanlar olduğunu açıkladım zaten. 6 yıldır süren ölüm oruçları var. Ölüm orucuna katılan mahkumlar belli bir günden sonra b1 eksikliğine bağlı Wernicke Korsakoff adlı hastalığa yakalanıyor ve bu hastalığın cezaevinde tedavisi mümkün olmadığı gibi. Bu hastalığa yakalanan kişinin tek başına yaşamını sürdürmesi mümkün olmadığı için affediliyor. tek başına yaşamına sürdüremiyecek kadar ağır hasta olanların cezası infaz edilemiyor. Buradaki af yetkisi kişisel bir af yetkisi değil. Bunun böyle olmadığını iyi biliyorsun. Bu af yetkisi, adalet sisteminin bir parçası. Bunda onay makamının Cumhurbaşkanı olmasının amacıda, hükümetlerin neticede siyasi partilerden oluşması, ve iktidar olan siyasi partilerin içinde ortak fikir geleneğinden gelen örgüt üyelerinin affı için kulis yapılamaması. Affedilen mahkumun tekrar suç işlemesine gelince. Tedavisinin içeride yapılmasının mümkün olmadığı durumlarda, Mahkumun tedavisinin sağlıklı olarak yapılması için mahkum geçici olarak affedilir. Mahkum eski sağlığına kavuştuğunda ise, tekrar cezasının infazına devam edilir. Bu sıkıntı yaratıyorsa, mahkum tedavisi dışarıda tamamlandıktan sonra teslim olmayıp kaçıyorsa, bunla ilgili düzenlemelerde yine hükümetin görevidir. Malesef yazdığında çarpıtma görüyorum. "Hasta olmayan kişiler" demişsin. Buna herhangi bir dayanağın var mı ?. Bu iddian için yani. Böyle bir vakaya örnek verebilirmisin. Yok hasta mahkum affedilmiş sonra çatışmalara katılmış diyorsan, iyide tedavi denen bir şey var. Yani, hastalığı gerekçesiyle affedilip daha sonra, tedavi olup iyileşen bir kişi suç işlediğinde bunu "hasta olmayan birisi affedilmiş" olarak sunmak nasıl bir şey ? Ki ben bugüne kadar böyle bir vaka duymadım. Yani affedilen bir mahkum için aslında sahte veya eksik rapor düzenlendiği gibi. Aksine senin aldığın cevapta Makamın ne kadar titiz ve ince davrandığı ortadadır. Af, şu değildir "içeride öleceğine dışarıda ölsün" böyle bir af olmadığı için salıverilen kişinin yaşaması garipsenmemeli. Af, hastalık yönüyle, sağlık şartları yüzünden affedilmezse öleceği kesin olan kişiler içindir, kanser, böbrek yetmezliği, Wernicke Korsakoff hastalıkları gibi. Ki eğer, dosyanın cumhurbaşkanlığına sevkinde, rapor alınma sürecinde vs, de herhangi bir usulsuzluk, rüşvet, veyahut buna benzer şeyler varsa. Bununda sorumlusu Adalet Bakanlığıdır. Kısacası neresinden bakarsak bakalım, Cumhurbaşkanına isnat edilecek en ufak bir şey bile yoktur. Daha önce söylediğim gibi onu ancak "Neden hukuğu uyguluyorsun" la suçlayabiliriz. Alıntı
Misafir karabekir Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2007 Selamlar... Sanırım mesele hakkında söylenecek pek fazla birşey kalmadı. Ben kendi adıma son sözlerimi söyleyip bitirmek istiyorum. Müsadenle... Buradaki af yetkisi kişisel bir af yetkisi değil. Bunun böyle olmadığını iyi biliyorsun. Bu af yetkisi, adalet sisteminin bir parçası. Bunda onay makamının Cumhurbaşkanı olmasının amacıda, hükümetlerin neticede siyasi partilerden oluşması, ve iktidar olan siyasi partilerin içinde ortak fikir geleneğinden gelen örgüt üyelerinin affı için kulis yapılamaması. Bana kalırsa her af, adaleti askıya alan müdahaledir. Adalet sistemi içerisinde af kurumu değil, mahkumun durumuna göre cezaya hükmetme yetkisi hakimlere tanınmalıdır… Affedilen mahkumun tekrar suç işlemesine gelince. Tedavisinin içeride yapılmasının mümkün olmadığı durumlarda, Mahkumun tedavisinin sağlıklı olarak yapılması için mahkum geçici olarak affedilir. Mahkum eski sağlığına kavuştuğunda ise, tekrar cezasının infazına devam edilir. Bu sıkıntı yaratıyorsa, mahkum tedavisi dışarıda tamamlandıktan sonra teslim olmayıp kaçıyorsa, bunla ilgili düzenlemelerde yine hükümetin görevidir. Cumhurbaşkanının kullandığı af yetkisi geçici süreli bir af yetkisi değildir. Cumhurbaşkanı birinin cezasını hafifletebilir veya affına karar vererek cezasını kaldırabilir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanının affına uğramış biri geçici olarak, tedavisinin tamamlanması için dışarı salınmaz. Ortada bir kaçaklık durumu yoktur. Hatta, bahsini ettiğimiz dosyalardan 4 tanesinde af prosedürü tamamlandığı halde mahkumların kaçak olmaları nedeniyle af edilmelerinin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Kaçak, basit ve herkesin anlamıyla yakalanamayan olarak tercüme edilebilir. Yakalanamayan ise en azından bu güce sahip olan anlamına gelir. Düşünsenize, af prosedürünü tamamlamış kaçaklarımız dahi mevcut… Malesef yazdığında çarpıtma görüyorum. "Hasta olmayan kişiler" demişsin. Buna herhangi bir dayanağın var mı ?. Bu iddian için yani. Böyle bir vakaya örnek verebilirmisin. Yok hasta mahkum affedilmiş sonra çatışmalara katılmış diyorsan, iyide tedavi denen bir şey var. Hasta olmayan kişilerle, askerimizle çarpışırken dağda ölen teröristi kastettim. Kastımdan fazlası anlaşıldı ise özür diliyorum. Affedilen herkesin hasta olmadığını zannetmek, varsaymak kadar akıl tutulmasına uğramadım hala. Bu iddiayı ispat edebilmiş olsaydım sağlık raporu veren herkesinde aynı zamanda yargılanma yolunu açmış olurdum. Bunu ispat etmek benim şu anki gücümü aşmaktadır. Ben sadece burada yorum yapıyorum. Diyorum ki, bu adamlar dağa çıkıp, gezebildiklerine, gizlenebilip, saklanabildiklerine göre ya hastalıkları hastalık değildi ya bu işte bir iş var diyorum. Bir kişinin tedavi ile iyileşmesi mümkün ise onun hapishaneden afla çıkartılması pek kolay değildir. Hastalıkla ilgili madde sürekli hastalık olarak geçmektedir. Hastalığın sürekliliği biraz garip bir kavramdır ancak affa uğrayanlar bu maddeden kurtulmuşlardır. Adalet Bakanlığı mahkumların tedavisinden sorumlu bir kurumdur. Tedavi ile iyileşmeleri mümkün olan kişileri affetmek değil tedavilerinin devletçe yapılması esastır. Dolayısıyla eğer tedavileri mümkün olan kişileri (bu kişilerin işlediği suçlar o kadar basit suçlar olmadığı içi dışarı salmamak daha da önemlidir) dışarı salmaya yarayacak prosedürü işleten adli tıp veya sağlık kurulları varsa onların sorumluluğu cihetine gidilmelidir. Yani, hastalığı gerekçesiyle affedilip daha sonra, tedavi olup iyileşen bir kişi suç işlediğinde bunu "hasta olmayan birisi affedilmiş" olarak sunmak nasıl bir şey ?Ki ben bugüne kadar böyle bir vaka duymadım. Yani affedilen bir mahkum için aslında sahte veya eksik rapor düzenlendiği gibi. Aksine senin aldığın cevapta Makamın ne kadar titiz ve ince davrandığı ortadadır. Bir ara bir arkadaşım da böyle bir savunma yapmıştı ve aldığı cevap şuydu: Senin görmemen, bilmemen böyle bir şey olmadığı anlamına gelmez. Olduğu anlamına da gelmez. Hukuk nazarında ispatlanamayan şey hükme esas alınmaz ancak yok da denemez. Biz de burada kesin bir ispattan bahsetmiyoruz ancak ortadaki mevcut durum . Kişi, hastalığı nedeniyle değil sürekli hastalığı nedeniyle affedilmiştir. Ancak, gördük ki, bu kişinin hastalığı sürekli değil iyileşti. Veya aslında hastalığı yoktu ama böyle bir rapor verildi. Bunu ayırt edemiyoruz faraziyeler üzerinden gidiyoruz. Dağ-Tepe-Bayır gezmek hayli meşakkatli işlerdir. Avcılık yaptığımdan biliyorum. Bunun için iyi bir kondisyon ve vücut gerekir. Kendimizi övmüş gibi olduk. Şaka bir yana, bir kişi affa uğradıktan çok ta uzun olmayan bir süre sonra askerle çatışma neticesinde ölü olarak ele geçirilirse bu duruma oha…denir. Ne, nasıl, hadi ya gibi seslenişlerde bulunuruz ama…Aklımıza bu ama meselesi büyük harflerle takılır. AMA olur. Nasıl olur…Ben, Cumhurbaşkanlığı Makamını ilk başlarda eleştirdim. Bu yetki bu kadar hoyrat kullanılmaz dedim. Ancak 9 dosyanın iade gerekçesini gördükten sonra hoyratça kullanılmadığını anladım. Sadece biraz fazla af dosyası vardı diğer Cumhurbaşkanlarına nazara belki diğerleri af konusunda cimri davranmışlardı o kadar…İşte bu yüzden birkaç yazımdan beridir Cumhurbaşkanlığı kendisine bağlı olan Kuruma (Devlet Denetleme Kurumu) bir inceleme yaptırtmış mıdır, Adalet Bakanlığı Müfettişleri bir inceleme yapmış mıdır diye soruyorum. Zira ortada garip bir şeyler var… Af, şu değildir "içeride öleceğine dışarıda ölsün" böyle bir af olmadığı için salıverilen kişinin yaşaması garipsenmemeli. Af, hastalık yönüyle, sağlık şartları yüzünden affedilmezse öleceği kesin olan kişiler içindir, kanser, böbrek yetmezliği, Wernicke Korsakoff hastalıkları gibi. Af, aslında biraz odur. Anayasa dersimizde bize anlatılan veya benim aklımda kalan, Cumhurbaşkanı iyileşmesi kabil olmayan veya yaşlı olan bundan sonra suç işlemesi pek de mümkün görülmeyen aslında aklımıza bunu işi bitmiş olarak kodlamıştık kişileri af edebilir. Bu demek değildir ki, af edilen kişiler illaki ölecek. Tamam hepimiz birgün öleceğiz o ayrı hikaye, ama af edilen herkes kısa bir süre sonra ölecek demek değildir haklısınız. Ancak, af edilip de dağda ölen veya başkaca eyleme katılan kişi sayısı az değildir. Teröreödül diye bir site vardı ama yalan ama doğru (bir sürü belge koymuşlar sitelerine) af edilen kişilerin daha sonra katıldıkları eylemlere kadar her şeyi yazmışlar. Ben son olarak 3 kişinin böyle öldüğünü okumuştum. Bu nasıl hastalık bu nasıl iyileşme…. Ki eğer, dosyanın cumhurbaşkanlığına sevkinde, rapor alınma sürecinde vs, de herhangi bir usulsuzluk, rüşvet, veyahut buna benzer şeyler varsa. Bununda sorumlusu Adalet Bakanlığıdır. Bunun sorumlusu Ne Cumhurbaşkanı ne de Adalet Bakanlığıdır. Hukuka aykırı eylemi yapmanın sorumluluğu, yapandadır. Niye araştırmadınız denebilir ancak herkes doktor değildir bilemeyebilirler…Burada geçmişe dönük olarak bu raporların verilmesinde bir usulsüzlük var mıdır soruşturma ve geleceğe yönelik olarak Mahkumların hastalıklarının tedavisinin yapılmasına ilişkin yeni bir kanun ve Cumhurbaşkanının af yetkisini kaldıracak bir anayasa değişikliği gerekir. Birçok ülkede Cumhurbaşkanlarının af yetkisi vardır ancak bu yetkiyi uygulayan çok da fazla değildir özellikle terör örgütleri için daha da az uygulamaktadırlar. Kemal Gözler’in beyanı bu yöndedir karşılaştırmalı bir incelemesi mevcut. Cumhurbaşkanının böyle tek tek kişileri af prosedürüne alması, affı uygulaması bir çözüm değildir bu konuda hakimlere takdir hakkı tanıyan bir düzenlemenin yapılması şarttır. Kısacası neresinden bakarsak bakalım, Cumhurbaşkanına isnat edilecek en ufak bir şey bile yoktur.Daha önce söylediğim gibi onu ancak "Neden hukuğu uyguluyorsun" la suçlayabiliriz. Kişiye verilen hakkı kullanması, kullanma şekli sorgulanabilir. Bir hak, bir yetki birilerine verildi dile bu illaki uygulanacak demek değildir. Örnek olarak Cumhurbaşkanının rektörleri ataması bir yetki/haktır. Üç kişi arasından seçim yaptığı (bir-iki yıl evvel yaşandı) bir atamada niye şunu değil de bunu atamıştır Cumhurbaşkanı diye sorguladık. Bugün aklı evvel bir savcı çıkıp da darbe yapan bir adamı Anayasal düzeni ortadan kaldırmakla suçlayan bir iddianame hazırlayıp dava açmaya çalışması durumunda; ona:”saçmalama” deriz. Halbuki bu onun yetkisi dahilinde olanş, görevine giren bir konudur. Veya şapka kanununa muhalefetten biri hakkında dava açşa yine aynı şeyi söyleriz. Örnekler konuya tam uymayabilir ancak, bu kanunu (hukuku değil o farklı bir şeydir) neden uyguluyorsun meselesine uygundur. Uygulamazsan olmaz mıydı diyebiliriz. Ama bir yetki ya kullanılır ya kullanılmaz birine kullanıp birine kullanmazsanız bu “hukuka” aykırı olur. O, 9 kişiden en azından biri Cumhurbaşkanını bu şekilde suçluyordur şimdi belki de. Ancak kimseyi vicdanının sesini dinlediği için eleştiremeyebiliriz. Eğer Cumhurbaşkanımız burada vicdanının sesini dinleyerek hareket etti ve bu kişilerin iyileşmesinin kabil olmadığını ve daha fazla ızdırap çekmemelerini esas alıp da aff etti ise bu bir büyüklüktür. Yok önüne dosya geldi ve sekreterlik olumlu görüş bildirdi diye imzalıyorsa bu hayretler uyandırıcı olur…Prosedür tamamlanmıştır haydi dışarı. Kimseyi suçlamaya çalışmıyorum bir art niyetim de yok. Ama aklıma Türkiye de yaşadığımız ve burada torpille her şeyin olabileceği geliyor ve bir türlü gitmiyor. Yok artık bu kadar da olmaz dediğim ne varsa o kadar olduğu tarihsel bilgiyle sabit maalesef…Ben, en azından bu konuda bir araştırma yapılmasını istiyorum. Araştırmanın neticesi belki kimsenin suçlu olmadığını ortaya koyacaktır ancak yapılmazsa ortada bir suç var mı yok mu bunu dahi öğrenemeyeceğiz… Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 19 Temmuz , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 19 Temmuz , 2007 Selamlar... Sanırım mesele hakkında söylenecek pek fazla birşey kalmadı. Ben kendi adıma son sözlerimi söyleyip bitirmek istiyorum. Müsadenle... Bana kalırsa her af, adaleti askıya alan müdahaledir. Adalet sistemi içerisinde af kurumu değil, mahkumun durumuna göre cezaya hükmetme yetkisi hakimlere tanınmalıdır? . . . Kimseyi suçlamaya çalışmıyorum bir art niyetim de yok. Ama aklıma Türkiye de yaşadığımız ve burada torpille her şeyin olabileceği geliyor ve bir türlü gitmiyor. Yok artık bu kadar da olmaz dediğim ne varsa o kadar olduğu tarihsel bilgiyle sabit maalesef?Ben, en azından bu konuda bir araştırma yapılmasını istiyorum. Araştırmanın neticesi belki kimsenin suçlu olmadığını ortaya koyacaktır ancak yapılmazsa ortada bir suç var mı yok mu bunu dahi öğrenemeyeceğiz? ben hiçkimsenin o kadar saf olduğuna inanmıyorum... yani hiçkimse önüne gelen dosyaya bakmadan hadi affedelim demez...hükümetin bir teklifini 15 gün düşünen bir kişi böyle yapmaz... peki neden turp gibi adamlar serbest kalmış??? bozan Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.