Gönderi tarihi: 15 Mayıs , 2007 18 yıl İrticanın Dibi Yoktur... Amerika Irak'ı işgal ederken ne düşünüyordu: - Diktatör Saddam 'ı devireceğiz, yerine demokrasiyi kuracağız; halk bizi çiçeklerle bekliyor... Ne oldu?.. Irak nerdeee?.. Demokrasi nerdeee?.. *** Amerika bir yandan Irak'ı işgal ederken öte yandan Türkiye için ne düşünüyordu?.. "Ilımlı İslam Devleti Modeli..." Kafaya bak sen!.. Irak için demokrasi... Atatürk 'ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti için İslam Devleti Modeli... *** Amerika'nın Irak'a dönük projesi fos çıktı... Peki, Türkiye'ye dönük projesinden ne haber?.. Gelen giden haberlere, yorumlara, aklıevvellerin el altından ve üstünden tezgâhlanan söylentilerine bakılırsa, Amerika'nın aklı başına gelmeye başlamış... Diyorlarmış ki: - Ilımlı İslam Devleti Modeli macerası hem Türkiye'ye uymadı, hem Amerika'ya zarar verdi... *** İslam kutsal bir dindir... Ama, ister ılımlısı olsun, ister radikali, "İslam Devleti Modeli" nin gerçek adı nedir?.. Tek sözcük: İrtica!.. Peki, irtica nedir?.. *** İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad Tahran sokaklarında kadın avına çıkmıştı... O kadının başörtüsünden taşan saçı, bu kadının türbanından taşan perçemi tesettüre uygun muydu, değil miydi?.. İrtica budur!.. Ama, irtica elbette bu noktada da durmaz... Ahmedinejad aynı günlerde eski ve yaşlı kadın öğretmeninin elini öperken fotoğrafçının objektifine yakalanmasın mı!.. İran'daki Hizbullahçılarda tepki kıyamete dönüştü... *** Mürteci ne diyordu: - Müslüman İran halkı, şeriata aykırı bu tür davranışları affedemez!.. İrticanın dibi yoktur!.. İslam Devleti'nin ılımlısı, yumuşağı, serti olmaz!.. Allah adına ahkâm kesmek bir devletin düzeninde ağır basmaya başladı mı, insan silinir gider... İnsanın yerini kim alır?.. Mürteci!.. *** İşin en kötü yanı, yüce Allah, Hazreti Peygamber, Kuranıkerim adına konuşan mürteci sürüsünün devlet düzeninde iktidarı ele geçirdikten sonra, gün geçtikçe azmasıdır... Bu takımdan biri, yolda yürüyen Bektaşi'nin ensesine okkalı bir tokat vurmuş... Baba hızla dönüp bakınca açıklamış: - Ne bakıyorsun Erenler, bu tokat Allah'tandı... Bektaşi: - İmanım, demiş, elbette öyledir; ama, Allah'ın bu işi hangi ********* eliyle yaptırdığına bakıyorum... Ilımlı İslam Devleti mi?.. Amerika bu işi hangi ******** marifetiyle Türkiye'de tezgâhlamak istiyor?.. Sorunun yanıtını siz verin!.. İLHAN SELÇUK ........................................................................ .......................................................................... ............................................................................... Evet bende diyorumki Takiyenin dibi yoktur.,,Bütün Türkiye bu takiyeyi soluksuz takip etmelidir,.,. Degerlerimiz adina,.enbüyük degerlerimiz bizim degerlerimiz,.,Bir örnegimi,.,. Müslüman Laik Türkiyemiz,.,sıkıntımız ne.,.!!!,.,.,,Ayasofyami,.,Türbanmi yoksa bizim bilmedigimiz ,,birseylermi var,., Buyrun Takiyenin dibi yoktur,,.!!! Saygilar yamyam frankfurt
Gönderi tarihi: 15 Mayıs , 2007 18 yıl Dini konulara girmek istemiyorum cünkü burasi dinle ilgili forum degil ama sadece sunu söylemek istiyorum ki,Allah'in emri ,Kuranda böyle yaziyor diye insanlara dayatilan bircok sey yanlistir,Kuranla ilgisi yoktur,ayetler carpitilmaktadir.Israil kaynakli uydurmalar Islama mal edilmektedir.Israil yani Yahudilerin bu ayetleri hadisleri carpitmalarinin nedenlerini bilmekteyiz,ama onlari Islam adina müslümanlara empoze edenlerin kalplerinin incelenmesi gerekir.Türkiyedede maalesef bircok kisi bu yanlisliklari bile bile bu ayet ve hadisleri sadece ve sadece Türkiye Cumhuriyetine, Demokrasi ve Laiklige ve Atatürkcülüge karsi bir arac olarak kullanmaktadirlar.Türbanda bunlardan biridir. saygilarla
Gönderi tarihi: 15 Mayıs , 2007 18 yıl Yazar Erdoğan'ın çok gizli buluşması 15 Mayıs 2007 Ankara kulisleri Başbakan Erdoğan’ın önceki akşam yaptığı çok gizli görüşmeyle çalkalanıyor. Tayyip Erdoğan’ın bir dönem Necmettin Erbakan’ın veliahdı durumundaki Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’la görüştüğü öne sürülüyor. Bu haberin kulislere sızması üzerine AKP ve Saadet Partisi içinde dalgalanmalar oldu. Görüşme henüz doğrulanmadı. Ancak kulislerde yapılan yorum şu: “Numan Kurtulmuş bir süredir Saadet Partisi içinde bir kongre yapılmasını istiyordu. Birçok ilden Kurtulmuş’un aday olması ve Recai Kutan’ın yerine genel başkan seçilmesi isteniyordu. Bunun için uzunca bir süredir görüşmeler yapılıyor, Saadet Partisi içinde tartışmalar yaşanıyordu. Son olarak Recai Kutan hastalığı gerekçesiyle Kurtulmuş’un adaylığını onayladı.” Bu yorumdan sonra kulislere düşün bilgiler ise şöyle: “ Saadet Partisi, hala bir oy potansiyeline sahip. Bu oyda kesin olarak AKP’den alınan oy. Saadet Partisi bu haliyle seçime girerse AKP’den oy çalmış olacak ancak barajı geçemediği için oylar da boşa gidecek. Oğuzhan Asiltürk ve Şevket kazan gibi isimler Kurtulmuş’un adaylığına karşı çıktılar. “ Evet işte bütün bu yorumlar ve bilgiler Ankara kulislerine yayılan “Kurtulmuş Erdoğan’la görüştü” söylentisini kuvvetlendirdi. Eğer Kurtulmuş AKP’den aday olursa bugüne kadar yaptığı eleştirileri de kabul etmiş olacağından henüz kesin bir karara varılmadığı belirtiliyor. Şu an bir iddia olarak kulislerde konuşulan bu gelişmenin sonuçları bekleniyor. ........................................................................................................................................................................... YÜZYILIN TAKİYESİ,,,..Daha neler yasatacak bu güzel Ülkemizde,.,düsünce ayni düsünce Hadi canim sende ,,,degistim diyenler varya.,.,!!! ACABA SEVKET KAZAN BEY EFENDI NEREDELER yamyam frankurt
Gönderi tarihi: 16 Mayıs , 2007 18 yıl Yazar ÜLKE OLARAK TAKIYENIN NERESINDEYIZ Arkadaslar,,., benim anlamadigim bir sey var Avrupa olsun ister pakistan ve ABD olsun , Mahkemede hic kimse Bin ladini övemez. övse hakkinda hemen dava acilip cezaevine girer,, hatta Türkiyemizde,bile öyledir,.,. Bu tabiki uluslar arasi demiyecem,.,,.bu batinin Arzusudur.,.,tabiiki dogrudur., hemen agzini acti diye ceza yemesi,.,.o ayri konu,.,!!! Ben sadece bir Türk genci olarak,.,Düsünüyorum.,Bin ladin kadar degerlerimizi saldiran,. leyla zanaya ve onun gibi bölücülere neden dava acilmaz,,!!!,.,.., Leyla Zana, Barzani, Talabani ve Öcalan,a minnettar .................................................... Herhalde batida bize minnettar.,,. .................................. Bizler niye böyleyiz,, neyi bekliyoruz ................. Saygilar yamyam frankfurt
Gönderi tarihi: 16 Mayıs , 2007 18 yıl Bin Ladini Amerika yetiştirdi ve şimdi kendi yarattığı canavarla danışıklı olarak döğüşüyor... Elbette Ladini Avrupa'da ya da dünyanın bilmem neresinde övemezsiniz... Çünkü o İslami teröristtir... Yani Amerikanın deyimiyle... Ama Leyla Zana ve saz ekibini eleştirmeye kalktığınızda Dtp'yi kapatmaya kalktığınızda Avrupa'dan ve Amerika'dan hemen heyetler gelir, inceleme yaparlar, sonra sizi demokrasi yoksunu ve faşist ilan ederler... Talabani, Barzani, Zana, Ahmet Türk (bu adamın bu soyadını neden taşıdığını hiç bilemiyorum) onlar Türkiye aleyhine konuşmalar yaptıklarında bu heyetler zevkten dört köşe olurlar... Onlar köşe oldukça bunlar dahada azar ve daha edepsizleşirler... Abileri ve dayıları var nede olsa...
Gönderi tarihi: 17 Mayıs , 2007 18 yıl Yazar Danıştay Saldırısının Yıldönümü Yargı mensupları, hayatını kaybeden Mustafa Yücel Özbilgin'i andı. TÜM HABERLER Danıştay'a yapılan silahlı saldırının yıldönümünde saldırıyı lanetleyen yargı mensupları, hayatını kaybeden Mustafa Yücel Özbilgin'i andı. Danıştay'daki törene saldırıda hayatını kaybeden Özbilgin'in ailesi, yüksek yargı organlarının başkanları ile üyeleri katıldı. Törende önce "Yargı Şehidi Mustafa Yücel Özbilgin" konulu slayt gösterisi sunuldu. Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, saldırının hedefinin Türkiye Cumhuriyeti ve Türk ulusu olduğunu söyledi. Çörtoğlu: " Bu olay cumhuriyetle barışık olmayan, laik devlet düzenini özümsemeyen ve ülkemizin temel kurum ve kuruluşlarını hedef alan zihniyete karşı her zaman dikkatli olunması gerektiğini en acı şekilde bize hatırlatmıştır." Sezer, Arınç, Erdoğan ve Kasırga Birer Mesaj Gönderdi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de Danıştay'a gönderdiği mesajda, "Türkiye Cumhuriyeti'ne ve kurumlarına yönelen tehditler ve saldırılar ulusumuzu ve devletimizi yıldıramayacak, çağdaş Türkiye'yi kimse yolundan döndüremeyecektir. Türk ulusu, Türkiye Cumhuriyeti'nin yıkılmaz kurumları, ülkeyi karanlığa sürüklemek isteyenlere hak ettikleri yanıtı verecektir."dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç, Danıştay'a yapılan ve milleti derinden yaralayan silahlı saldırıyı tekrar lanetlediğini belirtti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da,yayımladığı mesajda, "Geçen yıl menfur bir saldırıda kaybettiğimiz Danıştay Hakimi Mustafa Yücel Özbilgin başta olmak üzere bütün demokrasi ve hukuk şehitlerimizi rahmetle anıyorum" dedi. Adalet Bakanı Fahri Kasırga da, yargıya ve yargıca yapılan her türlü saldırının, Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Türk ulusuna yönelik olduğunu belirtti. Danıştay ve Yargıtay üyeleri, saldırısının birinci yılı nedeniyle Anıtkabir'i ziyaret etti. Özbilgin, mezarı başında da anıldı. Mustafa Yücel Özbilgin, 17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay 2'inci Dairesi'ne düzenlenen silahlı saldırıda yaşamını yitirmişti. Saldırının Failinin Yargılanması Sürüyor Saldırının faili Alparslan Arslan ile 8 sanığın yargılanması Ankara'da 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde sürüyor. Danıştay üyelerini terör örgütlerine hedef göstermekle suçlanan Anadolu'da Vakit gazetesinin sahibi ile sorumlu yazı işleri müdürünün yargılanmasına ise İstanbul'da devam ediliyor. .............................................................................................. Allah rahmet eylesin yamyam frankfurt
Gönderi tarihi: 18 Mayıs , 2007 18 yıl Yazar ARTIK MEDYAMIZ HÜKÜMETLE COK iC iCELER ZATEN HAYATLARI POLITIKA yukardaki resme baktigim zaman ,,Baba ogul edasi,ni görür gibi oluyorum tabii hangisi baba hangisi ogul onu ,,tanimlamasi zor.,. Saygilar yamyam frankfurt
Gönderi tarihi: 21 Mayıs , 2007 18 yıl Yazar Bu yol Türkiye için son umuttur... Bu yol Türkiye için son umuttur... Siyasal İslam ve Bölücü /Ayrılıkçı hareketten kaynaklanan bir büyük tehdit altında bulunan Türkiye'de, özgürlükçü (liberal) sağın ve halkçı (demokratik) solun kendi içlerinde bütünleşerek bir işbirliğine ya da birlikteliğe gitme arayışlarının yoğun hale geldiği; bu yolda umutların yeşerdiği bir dönemde; Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ''Cumhuriyet Düşmanı'' bir kişi hakkında aldığı beraat kararı, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğinden kaygı duyan tüm yurttaşları endişeye sevk etmiştir!.. Mahkemelerine, yargıçlarına güvenen, yargı kararlarına büyük saygı gösteren Türk toplumu, bu kararın hukuksal gerekçelere uygun olduğundan kuşku duymasa da; yurttaşların birçoğu, bu kararla doğacak sonuçların ne gibi gelişmelere yol açacağını düşünmeye başlamıştır... Bir erken seçimin gündemde olduğu Türkiye'de, bu kararla bağlantılı olarak ortaya çıkacak gelişmelerin tüm siyasal dengeleri altüst etmesi olasılığı belirmiştir... Sürdürülen çabalar Geleceği göremedikleri için 2002 seçimlerinde kendi içlerinde bütünleşmeyi ve iki kanat arasında birlikteliği sağlayamayan ''özgürlükçü sağ'' ve ''halkçı sol'' için ortaya çıkan bu gelişme karşısında artık tek çıkar yol kalmıştır: ''Ulusal Bütünleşme İçin Birliktelik!..'' Türkiye'de ''sağ'' ın bütünleşme koşullarının giderek arttığı bir ortamda, ''sol'' un da bütünleşmeye gitmesi kaçınılmaz görünmektedir. Ne var ki, her iki kanadın birliktelik olasılığı, Türkiye'yi yörüngede tutmak isteyen bir küresel gücü önlem almaya yönlendirmiştir. Çünkü ulusal bütünleşmeyi gerçekleştirebilecek bir ''Özgürlükçü Sağ/Halkçı Sol Koalisyonu'' , ABD'nin ''Ilımlı İslam'' ve ''Büyük Ortadoğu'' planlarını bozacaktır. Böyle bir koalisyonun oluşturulma aşaması öncesinde atılacak tek adım; ABD'deki emin adamın, ''Cumhuriyet Düşmanı'' nın Türkiye'ye gönderilmesidir. Oyunun sondan bir önceki sahnesi bu olacaktır... Olurlar ve olmazlar İran'da 56 yıllık monarşiyi yıkan siyasal İslam, bugün Türkiye'de 83 yıllık Cumhuriyeti tehdit altında tutmaktadır. Şubat 1979'da İran'da gerçekleştirilen İslam Devrimi ile İran'ın 27 yılda geldiği nokta ortadadır. İran bugün çağdışı ''Siyasal İslam'' ın koyduğu kurallarla çizilmiş sınırlar içerisinde, karanlık bir yaşamla baş başadır. Türkiye'de yaşamakta olup da İran'a özlem duyanlar bile bu resimden korkar olmuşlardır... İran'da devrim çok süratli gelişmiştir. Yönetim ve Silahlı Kuvvetler ilk günlerde dağılmıştır. El ilanları ve duvarlara asılan pankartlarla ''Asker; Humeyni 'nin Emri ile Firar Et'' çağrılarıyla parçalanan Silahlı Kuvvetler, yetişmiş kadrolarını ve komuta kademesinin tümünü başlangıçta kaybetmiş, bir yıl sonra Irak'la girişilen savaş (1980- 1988) bu nedenle yönetilemez hale gelmiştir. Hapsedilen ve emekli edilenler hariç sadece kurşuna dizilerek öldürülen generallerin ve amirallerin sayısı 30'u bulmuştur. (Silahlı Kuvvetlerde, Emniyet Teşkilatında, Haber Alma Teşkilatında SAVAK'ta görevli general ve amirallerin, üst düzey yöneticilerin idam kararları, maiyetlerindeki görevliler tarafından infaz edilmiştir.) Bu arada ideolojik nedenlerle, ''özgürlük ve demokrasi'' sloganlarıyla monarşik yönetime karşı çıkarak mollalarla birlikte hareket eden ve ''İran İslam Cumhuriyeti'' özlemiyle mollalara destek veren, Halkın Fedaileri, Halkın Mücahitleri, Yasadışı Komünist Partisi/TUDEH gibi sol kanattaki bütün örgütler tasfiye edilmiş ve yandaşlarının tümü idam edilmiştir. Devrim sonrasında yönetim mollaların eline geçince ilk uygulama kadınların tesettüre (örtünmeye) sokulması olmuştur... Örtünmeyen kadınların yüzüne yollarda kezzap atılmış ya da yüzleri jiletle parçalanmıştır... Kız ve erkek çocukların okulları ilk günden ayrılmıştır... İçki satan yerler tümüyle tahrip edilmiş ve kapatılmıştır... Müzik ve eğlence programlarının tamamı yasaklanmıştır... Sahipsiz kalan taşınır ve taşınmaz malların hepsi yağmalanmıştır... Eğer ''Bunların hiçbiri Türkiye'de olmaz'' diye düşünenler varsa, geçmişin ve bugünün Türkiye'sinden fotoğrafları yan yana koyarak gelinmiş olan noktayı görmeli ve düşüncelerinin sağlamlığını irdelemelidirler... Tekrarlanan sahneler Air France'ın 1 Şubat 1979 tarihli Paris-Tahran seferiyle İran'a dönen Humeyni'yi örnek alarak, elinde Pan American'ın Washington- Ankara seferi için açık tarihli bilet bulunduran bir ''Cumhuriyet Düşmanı'' bugün yola çıkmak için sabırsızlanmaktadır. Onun gibi, onu karşılayacaklar da sabırsızlanmaya başlamıştır. Bu kişinin yetiştirmeleri onun yolunu gözlemektedirler. Küçük yaştan itibaren beyinleri şekillendirilerek yaratılmış bir neslin mensupları olarak, artık devleti ele geçirme zamanının geldiğini düşünmekte ve ''Cumhuriyet Düşmanı'' nın liderliğini beklemektedirler. Uçaktan iner inmez onun da ''Ben değiştim'' diyeceğini umut etmektedirler... ''Laik Türkiye Cumhuriyeti, İslam çizgisinden ve Osmanlı yolundan ayrılmıştır'' ,''Allah ve Peygamber emirleri yerine Türkiye'de Atatürk' ün emirleri geçerlidir'' diyen Humeyni'nin Türkiye'deki temsilcileri, bugün ondan daha da ileri gitmişler; işgal ettikleri makamları, bulundukları konumları unutmuş görünerek, başta ''Laiklik'' olmak üzere ''Türkiye Cumhuriyeti'' nin anayasal niteliklerini tartışmaya açacak kadar; devletin en yüce makamlarına, anayasal kurum ve kuruluşlarına saldıracak kadar derin bir ihanet çukuru içine düşmüşlerdir. Bu resim içinde Türkiye'de şeriat ve bölücülük tehlikesi olmadığını söyleyenler de boy göstermiştir. Onların bu kapsamdaki söylemleri belli bir maksada yöneliktir. Bu yolda alınabilecek önlemlerin başlangıçtan itibaren etkisiz kılınması için bir taktiktir. Amaç; tehdidi yok göstererek, şeriat ve bölücülüğe karşı alınabilecek önlemleri engellemek, oluşabilecek direnci önceden yok etmektir! ''Bu millet istedikten sonra laiklik tabii ki elden gidecek'' diyenlerin ve ona destek verenlerin başka türlü düşünmesi zaten mümkün değildir!.. Türkiye İran olabilir mi? ''Türkiye İran olmaz'' , ''olmayacak'' diyebilenler varsa; bugünden tezi yok ortaya çıkmalıdırlar!.. Ulus tümlüğü ve ülke bütünlüğünden yana olan; ''Laiklik'' başta olmak üzere, Cumhuriyetin anayasa ile belirlenmiş temel niteliklerinde hiçbir görüş ayrılığı bulunmayan, ''Atatürk İlke ve Devrimleri'' ni aynı biçimde algılayan, yalnızca isimleri farklı olan ''özgürlükçü sağ'' ın ve de ''halkçı sol'' un liderleri, parti örgütlerinin temsilcileri, her iki hareketin destekçileri, sivil toplum örgütleri ve tüm yurtseverler bir kutsal görev için hemen mücadeleye soyunmalı ve yola koyulmalıdırlar... Bugün Türkiye'de, ''Laik Cumhuriyet'' in ''İslam Cumhuriyeti'' ne dönüştürülmesi planı, İran arşivinden yararlanılarak oluşturulmaktadır... Bu arşivde yer alan yöntemler kullanılmaktadır... Bölücü ayrılıkçılarla, şeriatçılarla, ikinci cumhuriyetçilerle; özet olarak tüm Cumhuriyet karşıtları ile dayanışma içinde olan bir ''Cumhuriyet Düşmanı'' , şimdi Amerika'da kendisine tahsis edilmiş bir konutta, ''Humeyni'nin Tahran'a Dönüşü'' adlı bir filmi seyretmekte; Esenboğa'da kendisini uçağın merdivenlerinde karşılayan, dizi dibine diz çöküp el öpmeyi çok seven bir başka ''Cumhuriyet Düşmanı'' nın kolunda merdivenlerden aşağı doğru indiğini düşlemektedir... Bugün Türkiye'nin üzerinde dolaşan bir kara buluttur!.. Türkiye'nin geleceği tehlikelerle doludur!.. Kurtuluş için tek yol ''Ulusal Bütünleşme İçin Birliktelik'' yoludur. Bu yol Türkiye için son umuttur... Bu yol Türkiye için son umuttur
Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 18 yıl ****** ******** ****** onun bütün konusmalarina ve siyasi yasamina bakildiginda bu gercekleri görmek kadar zahmetsiz ve korkutucu birsey olamaz.Türkiyeyi yöneten kisi ayni zamanda ABDnin vatandasidir. saygilarla
Gönderi tarihi: 22 Mayıs , 2007 18 yıl Yazar DESTEK ....TAM GAZ terör örgütüne destek oldugu icin ABD,yi elestiren terörle mücadele temsilcisini apar topar medya kanali ile görevden alip...kenara koyanlara destek gecikmedi... .............................. EVET SÜRÜYOR .....tesekkürler Büyük Baba ......... yamyam frankfurt
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.