Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Varoluş..  

54 üye oy verdi

  1. 1. Nasıl var olduk..?

    • Yaratılış..
      37
    • Evrim..
      17


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

qrupolem arkadaşım ben bu forumda iki yıldır yazıyorum..

Böyle çıkışlar çok gördüm..

Bırak H.Y falan, konuyu hiç kişileştirme, beni yargılamayıda bırak..

Varsa fikrin yaz..

Benim fikirlerim H.Y ilede örtüşür, x.y ilede örtüşür, kişilere odaklanma, fikirlere odaklan her kimin fikri olursa olsun fikir fikirdir..

 

 

Saygılar..

  • Cevaplar 113
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:
Beslenme alışkanlığının değişmesi sonucu, sadece birey bazında olan bir durum.

DNA 'da bir değişim söz konusu değil.

Doğal beslenen toplumlarda bu sorun gözlemlenmemiştir.

20 lik dişler işe yaramaz, çiğneme 20 lik dişlerde olmaz, dolayısıyla gereksizdir

 

En sevdiğim konu bu aslında.

Burada sorayım:

Acaba bir kediye elbise giydirsek,bu kedinin bir kaç nesil sonraki hali,

tüysüzmü olacaktı ?

 

milyonlarca yıl sonraki hali tüysüz olabilirdi, ihtimaldir

 

bir kaç nesil demek 100 yıl demek bir kedi için

 

100 yıl ile 100 milyon yıl arasında fark vardır

 

 

Kadınların göğüsleri olacaksa, erkeklerde de olacaktır
neden kadınların ki şişkin ve daha çok sütlü ?

 

Vücuttaki bağışıklık sisteminin bir parçasıdır,

kör bağırsakta bulunan mikropların çoğalmasını önler.

istediğin yere bak..!

 

vücuttaki bağışıklık sistemini başka organlar düzenler

 

apandis gerekli bir organ değildir, 20 lik diş gibi

 

google dan bakınız

 

 

Evet sıradaki
öncekilerin yüzeysel olamadan yanlışlanması gerekiyor

 

xlark tades yüzeysel olmadan açıklayın dedi

 

20 lik dişlerle, tüyleri günlerce tartıştık, bana göre tutarlı cevaplar verdim, size göre tutarlı olmaması gerçeği değiştirmez..

 

20 lik dişlerin ne işe yaradığını örneklemedin

 

ama ben sana bir işe yaramdığını örnekledim

 

hangisi gerçeğe daha yakın

 

okuyucalar karar verecekler

Gönderi tarihi:
name='TARAFSIZ' date='Mar 4 2007, 06:18 PM' post='490978']20 lik dişler işe yaramaz, çiğneme 20 lik dişlerde olmaz, dolayısıyla gereksizdir

Vallahi tarafsız, kimin neyi neresiyle çiğneyeceğine karışamam ama,

yirmi yaş dişlerinin şuan itibariyle,

beslenmeden kaynaklanan,

kalorisi yüksek ama yumuşak besinler alınmış olmasından,

diğer dişler gibi olmadığını biliyorum.

Bak hatta batılı toplumlarda dikkatli beslenen

veya doğal beslenen kişilerde bu sorun yok yani.

milyonlarca yıl sonraki hali tüysüz olabilirdi, ihtimaldir

bir kaç nesil demek 100 yıl demek bir kedi için

100 yıl ile 100 milyon yıl arasında fark vardır

Gözlemleyemediğiniz,

fosil-vs.. kanıtlarınız yok...

ama bir ihtimaldir tutturmuş gidiyorsunuz.

Olabilir evet.

Mesela ben şuan uçabilirm..

Buda bir ihtimal :stuart:

 

 

neden kadınların ki şişkin ve daha çok sütlü ?

Çocuk kimden çıkıyor tarafsız?

Erkekten mi ?

Bizim buralarda kadın bu işi yapar

Sizde farklımı yoksa :)

 

 

 

vücuttaki bağışıklık sistemini başka organlar düzenler
Bu cümleni düzeltelim.

Bağışıklık sistemini başka organlar düzenler değil,

Bağışıklık sistemini başka organlarda düzenler...olmalıydı..!

 

 

 

20 lik dişlerin ne işe yaradığını örneklemedin

Anlamıyorsunki ben ne yapayım :lol:

 

ama ben sana bir işe yaramdığını örnekledim
Tek yaptığın muhalefet oldu.

 

 

hangisi gerçeğe daha yakın

 

okuyucalar karar verecekler

Geçmiş olsun.

 

Gönderi tarihi:
qrupolem arkadaşım ben bu forumda iki yıldır yazıyorum..

Böyle çıkışlar çok gördüm..

Bırak H.Y falan, konuyu hiç kişileştirme, beni yargılamayıda bırak..

Varsa fikrin yaz..

Benim fikirlerim H.Y ilede örtüşür, x.y ilede örtüşür, kişilere odaklanma, fikirlere odaklan her kimin fikri olursa olsun fikir fikirdir..

 

 

Saygılar..

 

Evet çok haklısın "fikirlere odaklan her kimin fikri olursa olsun fikir fikirdir.." sende aynısını yapmalısın,

bu konuda ilk yazdığım iletiyi bu dediğin bakışla değerlendirip, öyle yeniden başlıyabilirsin.

Biri yapmaya çalıştığını algılayıp"çaktırmadan inançlarını bilimsel gerçeklermiş gibi dayatmaya çalışıyorsun. " diyerek seni eleştirdi diye kişileştirmeyi, yargılamayı,kişilere odaklanmayı başlatıp,ardından bunun böyle olmaması şeklinde ahkam kesmek, "böyle Çıkışlar çok gördüm" demek.? Sanırım birde kendini herkesten farklı bir yere koyursun.

 

*****

Gönderi tarihi:
Evet çok haklısın "fikirlere odaklan her kimin fikri olursa olsun fikir fikirdir.." sende aynısını yapmalısın, bu konuda ilk yazdığım iletiyi bu dediğin bakışla değerlendirip, öyle yeniden başlıyabilirsin.Biri yapmaya çalıştığını algılayıp"çaktırmadan inançlarını bilimsel gerçeklermiş gibi dayatmaya çalışıyorsun. " diyerek seni eleştirdi diye kişileştirmeyi, yargılamayı,kişilere odaklanmayı başlatıp,ardından bunun böyle olmaması şeklinde ahkam kesmek böyle Çıkışlar çok gördüm demek.? Sanırım birde kendini herkesten farklı bir yere koyursun.

 

Arkadaşım konu ile ilgili fikirlerini bekliyorum..

Bak bende seni çok iyi analiz ettim ama yazıyormuyum buraya, yazmıyorum değil mi.

Çünkü burası insan analiz bölümü değil..

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
Arkadaşım konu ile ilgili fikirlerini bekliyorum..

Bak bende seni çok iyi analiz ettim ama yazıyormuyum buraya, yazmıyorum değil mi.

Çünkü burası insan analiz bölümü değil..

 

 

Saygılar..

 

Oysa ben ilk iletimde görüşlerimi dile getirmiştim öyle değil mi?

 

Ama sen fikir demene karşın Evrimin türlerin devamı üzerine temel görüşü yerine kendi yaradılış savını destekleyecek başka ifadeler ön gördüğün için.Yazdıklarıma ben kullanmadığım halde tesadüfü ekleyip konuyu kendi istediğin tarafa çekmeye Çalıştın.Beni şimdi kalkmış fikirsiz olarak lanse etmeye çalışıyorsun.Nede olsa önce yazılanlar geride kaldı konuya sonradan dahil olanlar bu son yazdıklarınla anlamaya çalışacaklar konuyu.

Neyse yeniden alıntılayalım olsun bitsin.Belki bu sefer türlerin devamı üzerine konu başka yerlere çekilmeden cevap gelebilir.

 

Evrim böyle bir şeydir işte.Bir tanecik bir şey yer değiştirir, o canlı varlık evrimini farklı bir düzeyde değiştirerek gelişimine,değişimine devam eder.Eğer gelişimine olumlu olarak devam edebilirse, var olmaya, olumsuzsa yok olmaya doğru yaşam çizgisini devam ettirir.

 

Tüm canlılar doğumundan ölümüne değişimine evrimine devam eder.Ve kendisi yok olduğunda evrimin devamına katkı için kendi genlerinin olumlu yapı taşlarını taşıyan bir diğer canlıyı ardında bırakır.

Benim satırlarımda tesadüf yada yaradılıştan bahsediliyor mu. Yada bir dayatma varmı?

Ve ben özellikle polemik oluşmasın diye senin ifadelerinide alıntılamadım.

Sadece görüşlerimi ifade etmeye çalıştım.

Oysa sen kelimelerle oynayıp konuyu kendi istediğin tarafa çekmeye çalışıyorsun.

Şöyle bir dur kendine bak! hangi türün devamı için yaşama merhaba dedin.

Yarın kendi türünün devamı için bir çanlının oluşumuna katkıda bulunacaksın.

Yada evdeki köpeğin,yada kedin,yada beslediğimiz küçük yada büyük baş hayvanlar,

onlarda türlerinin devamı için üremeye devam edecekler.

 

Türünün devamı için gerekeni istesende istemesende yapacaksın.

İşin bir gerçek tarafı bu.

Bilimsel pencereden bakarsan Evrim.

Dinsel pencereden bakarsan yaratılış.

Seç beyen al. Tercih senin.

 

Ama senin derdin başka, "çaktırmadan inançlarını bilimsel gerçeklermiş gibi dayatmaya çalışıyorsun. "

Gönderi tarihi:

DNA yeni özellikler kazanmaz...

İlk olduğu günden buyana neyse o dur..

Bakın varyasyonlar evrimin delili değildir..

İnsanların çoğu işi burada karıştırıyor..

Bir canlı daha yumurtadayken yada annesinin karnındayken, dış etkenlere maruz kalarak değişiklik gösterebilir , ama DNA sı değişmez..

Bakın burası çok ince bir çizgi..

Örneğin ana rahmine düştüğü andaki DNA sına x diyelim..

Bu x hiç değişmez, bu x DNA daki bilgiler canlı üzerinde kendini göstermeye başlar, kiminin saçı sarı kinin gözü yeşil vs vs..

Ama bu esnada dış etkenler, anne gıdası, güneş ışığının anneyele muhataplığının seyrekliği yada sıklığı, alınan kimyasallar gibi nedenlerle yine DNA değişmeden fizyoloji değişebilir..

Ve bir sonraki nesle, yine bu değişmeyen DNA aktarılır, yine bir sonraki nesil dış etkenlere maruz kalır..

Bu böyle devam eder gider..

Yani yeni bir tür meydana gelmez..

 

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
Vallahi tarafsız, kimin neyi neresiyle çiğneyeceğine karışamam ama,

yirmi yaş dişlerinin şuan itibariyle,

beslenmeden kaynaklanan,

kalorisi yüksek ama yumuşak besinler alınmış olmasından,

diğer dişler gibi olmadığını biliyorum.

beslenmeye göre evrim mi geçirmişler ?

 

googledan ve diş doktorlarından detaylı bilgi almanı öneririm

 

http://www.hekimim.com/merak_ettikleriniz/...ik/yirmilik.htm

 

yada Türkiye'nin resmi bilim sitesinde antropoloji bilim dalına bakabilirsin

 

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ett...mp;soru_id=5030

 

Gözlemleyemediğiniz,

fosil-vs.. kanıtlarınız yok...

ama bir ihtimaldir tutturmuş gidiyorsunuz.

Olabilir evet.

Mesela ben şuan uçabilirm..

Buda bir ihtimal

 

kanıtlar zaten olmaz, teoriden bahsediyoruz, bilim dalıdır bu (antropoloji)

 

ama şuan senin kendi kaynağınla uçabilmen imkansız, böyle bir ihtimal yok

 

eğer milyarlarca yıllık bir süreç düşünürsek yaşam tarzına göre insanlar uçabilirler, ihtimaldir

 

Çocuk kimden çıkıyor tarafsız?

Erkekten mi ?

Bizim buralarda kadın bu işi yapar

Sizde farklımı yoksa

kadınların göğüsleri olacaksa erkeklerdede olacaktır dedin, bu kadar bilimsel açıklayınca bende biliyorsun diye soru sordum.

 

Anlamıyorsunki ben ne yapayım

Tek yaptığın muhalefet oldu

Geçmiş olsun.

 

sağol teşekkürler

Gönderi tarihi:
Cine , şeytana inanmakla akıllı yaratılışa inanamanın farkını göremiyorum. Yaşamın oluşumunu bilim en güzel şekilde, ayrıntılarıyla açıklamaktadır.

 

Dediniz..

Bilmin varoluşla ilgili açıklamalarından birşeyler yazar mısınız, aydınlatmış olursunuz bizleri.. :)

Tamam hadi böyle diyorsunuz, bilim en güzel şekilde açıklamış diyorsunuz, bu yargıya nereden vardınız..?

Bilmin varoluşla ilgili açıklamalrını anladınız mı..?

Eğer anladıysanız bana mutasyonla, varyasyonun farkını yazabilirmisiniz..

Evrim açısından mutasyonların rolü nedir, varyasyonlar evrimi destekler mi..?

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
Her birimiz günden en az bir kere aynaya bakarız..

Dikkatlice kendinizi bir süzün, tasarım harici bir şeye karar verebilecek misiniz..?

Uzuvlardaki simetri, estedik ve fonksiyonellik sizi şaşırtmıyor mu..?

Bunları tesadüflere bağlamak nasıl bir düşüncedir..?

Yorumlarınızı ve anket cevabınızı bekliyorum...

 

Saygılar..

 

 

 

....Daha kolay anlaşılır bir örnek ise şöyle: Balta girmemiş bir ormanda bir heykele rastlarsanız, bundan çıkardığınız sonuç ne olur? Doğal faktörlerin bu heykeli oluşturmuş olmaları ihtimali çok çok küçük olduğu (yani böyle bir alternatif "imkansız" olduğu) için, heykelin tasarlanmış olduğu sonucuna varırsınız. Akıllı Tasarım teorisyenleri, canlıların kompleks mekanizmalarının, bir ormanda bulunan heykelden çok daha açık birer "tasarım kanıtı" olduğunu savunuyorlar.

 

 

Bilim İçin Bir Dönüm Noktası

 

Kuşkusuz Akıllı Tasarım konusundaki bu çalışmalar, önemli bir soruyu da beraberinde getiriyor: Tasarımcı kim? Canlıları dizayn eden bilinç, kimin bilinci?

 

Akıllı Tasarım teorisyenleri, bu sorunun cevabının, bilimin alanı dışında kaldığını belirtiyorlar. Onlara göre bilimin yaşamın kökeni hakkında varabileceği sonuç, canlılığın tasarlanmış olduğunu tespit etmekten ibaret. Yani, bu tasarımın sahibi kim, amacı nedir gibi soruların, kendi alanlarından çıkıp dinin veya felsefenin ilgi alanına girdiğini düşünüyorlar. Profesör Philip Johnson'a göre, "herkes bu sorulara kendi inançlarına ve düşüncelerine göre cevap arayabilir, ama önemli olan bilimin, hayatı amaçsız bir rastlantılar zinciri olarak gören Darwinist teoriyi reddediyor olması."

 

Akılı Tasarım teorisi, hem bilim dünyasını hem de toplumu derinden etkileyeceğe benziyor. William Dembski, teoriyi yeni bir bilimsel devrim olarak niteliyor. Nitekim son 10 yılda ABD'de büyük bir Akıllı Tasarım fırtınası esiyor. Teorinin Behe, Johnson, Dembski gibi öncüleri, ABD'nin saygın üniversitelerinde bilimsel konferanslarda söz alıyor, Darwinist bilim adamlarıyla tartışmalara katılıyor ve teorinin her geçen gün daha fazla yayılması için çalışıyorlar. Darwinistler ise, her ne kadar teoriyi çeşitli suçlama ve saldırılarla diskalifiye etmeye çalışsalar da, bunun 150 yıldır karşılaştıkları en ciddi bilimsel meydan okuma olduğunda birleşiyorlar.

 

Akılı Tasarım teorisinin en önemli mesajı, tüm doğayı "planlanmamış, amaçlanmamış bir rastlantılar yığını" olarak gören ortodoks biyoloji anlayışının geçersiz olduğunu savunması. Michael Behe, bu yeni anlayışın bilim dünyası tarafından kabullenilmesinin kolay olmadığını, ancak zaten hiç bir bilimsel devrimin kolay gerçekleşmediğini belirtiyor:

 

"Hayatın üstün bir akıl tarafından tasarlanmış olduğu anlayışı, hayatı basit doğa kanunlarının bir sonucu olarak algılamaya alışkın bizlerde bir şok etkisi yaratmış durumda. Ama diğer yüzyıllar da benzer şokları yaşamışlardı ve şoklardan kaçmak için bir neden de yok."

Bilim dünyası bu "şok"u kabullenecek mi, bunu zaman gösterecek.

 

 

 

mustafaakyol.org/

Gönderi tarihi:

Astro fizikçi sir james jean derki:

Sadece şu dünyanın tesadüfen oluşması için ;yeryüzündeki tüm kumları alın ve elinizle saçın,bu kum tanelerinin her birinin , birinin yeryüzünün bir yerini diğerinin öbür bir tarafını oluşturması ve her maddenin gerekli yerde bulunması hangi nispette mümkünse, işte yeryüzününde ''tesadüfen'' şu anki halini alması o ihtimaller kadar mümkündür.

Benim iddiam ; eninde sonunda yaratılışçı düşünce EZİCİ bir şekilde kazanacaktır.

Taki şu ayet iyice parlasın ;

"Biz onlara, ufuklarda ve kendi nefislerinde mucizelerimizi göstereceğiz ki, o (Kur'ân ve Kur'ân'ın getirdikleri )’nin gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin herşeye şâhid olması yetmez mi?" (Fussilet/53)

Gönderi tarihi:
Astro fizikçi sir james jean derki:

Sadece şu dünyanın tesadüfen oluşması için ;yeryüzündeki tüm kumları alın ve elinizle saçın,bu kum tanelerinin her birinin , birinin yeryüzünün bir yerini diğerinin öbür bir tarafını oluşturması ve her maddenin gerekli yerde bulunması hangi nispette mümkünse, işte yeryüzününde ''tesadüfen'' şu anki halini alması o ihtimaller kadar mümkündür.

Benim iddiam ; eninde sonunda yaratılışçı düşünce EZİCİ bir şekilde kazanacaktır.

Taki şu ayet iyice parlasın ;

"Biz onlara, ufuklarda ve kendi nefislerinde mucizelerimizi göstereceğiz ki, o (Kur'ân ve Kur'ân'ın getirdikleri )’nin gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin herşeye şâhid olması yetmez mi?" (Fussilet/53)

 

:clover::clover::clover:

 

İşin en garibi tesadüflerin bilimden sayılıması..

Dahada garibi, tesafülere inanmayanların bilim dışı sayılması..:)

Gönderi tarihi:
20 lik dişler

 

hadi yüzeysel söylem olmadan açıkla bakalım

 

bizde aydınlanalım

 

ama yüzeysel olmayacak, seninde istediğin gibi

 

daha sonra bayanların aldırdıkları, yada ensedeki tüylere geçeriz

 

daha sonrada erkeğin memelerine geçeriz

 

ondan sonrada apandise geçeriz

 

bunlar açıklandıktan sonra daha sonrakilere geçeriz

evet evrimcilerin evrim teoriside boşa çıktı ki biltek-tübitak ve akademiler hala inceliyor değil mi ?

 

onlarda iptal olsun o zaman

 

burada çok yanlış ve saçma bir düşünce görüyorum. Biz inançlılar bilimi inkar etmeyiz ama, ateistler sadece bilimi kabul eder. Yani biz inanıyoruz diye cahil deyiliz yani, ekolojik denge kötüye gittiğinden bazı hastalıklar ortaya çıkabilir mesela fakat yaratılışla hiç bir alakası yoktur, sonrasıysa tamamen biz insanlara kalmış bir şey söz konusudur, biz doğaya zarar verirsek, şayet ozon tabakasının kirlenmesine yol açıyorsak, getireceği zararları da biliyoruz ama kendimizi engellemiyoruz. Yani şimdi kanser niye var diye, Allah'a suç atılacaksa çok mantıksız olur. Madem bilimsel yaklaşılıyor, mantıklı yaklaşılsın lütfen.

 

Bilim meraklıları hep şöle der; kanıt kanıt kanıt... Peki, Arap yarımadasında cahilliğin hat sınırı yaşanıyorken, kız çocukları doğar doğmaz gömülüyorken, putlara tapılıyorken, tıbbi bilgiler yokken, aynı zamanda yani cahiliye döneminde indirilen Kur'an nasıl oluyorda bir takım bilimsel bilgiler verebiliyor, haa bu arada ben 'su 100 derecede kaynar yazıyor Kur'an'da' demiyorum tabiyki.

Elbette Kuran bir bilim kitabı değildir. Fakat çeşitli ayetlerinde, son derece özlü ve hikmetli bir anlatım içinde aktarılan bazı bilimsel gerçekler ancak 20. yüzyıl teknolojisi ile keşfedilmiştir. Kuran'ın indirildiği dönemde bilimsel olarak saptanması mümkün olmayan bu bilgiler günümüz insanına Kuran'ın Allah sözü olduğunu bir kez daha ispatlamaktadır. Alın kanıt işte, daha inanmayacak ne olabilir ki... Mantıksız bi düşünce yapısından başka...

 

 

 

''Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz.'' (Zariyat Suresi, 47)

*İzafiyet teorisi, Einstein

 

 

 

Kuran'da göklerin yaratılışı hakkında bilgi verilen bir başka ayet ise şöyledir:

O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30)

*Gerçekten de Big Bang'in ilk anını düşündüğümüzde, evrenin tüm maddesinin tek bir noktada toplandığını görürüz. Diğer bir deyişle herşey, hatta henüz yaratılmamış olan "gökler ve yer" bile bu noktanın içinde, birbiriyle iç içe, ayrılmaz durumdadırlar. Ardından bu nokta şiddetli bir patlamayla yarılıp ayrılmaktadır. Allah'ın evreni yoktan var ettiğini bir kez daha ortaya koyan Big Bang, bilimsel delillerle ispatlanan bir teoridir. Bazı bilim adamları Big Bang'e alternatifler üretmeye çalışmışlarsa da, elde edilen deliller Big Bang'in bilim dünyasında kesin bir kabul görmesiyle sonuçlanmıştır.

 

 

 

O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4)

"Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştır?" (Nuh Suresi, 15)

Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir. (Furkan Suresi, 2)

*Materyalist felsefe, evrendeki ve doğadaki tüm sistemlerin kendi kendine işleyen birer makine gibi olduğu ve bunlardaki kusursuz düzen ve dengenin yaratıcısının rastlantılar olduğu iddiasıyla ortaya çıktı. Ancak günümüzde, materyalizmin ve onun sözde bilimsel dayanağı olan Darwinizm'in geçersizliği, bilimsel olarak ortaya konmuş durumdadır.

 

 

 

20. yüzyılda birbiri ardına gelen bilimsel bulgular, hem astrofizik hem de biyoloji alanlarında, evrenin ve canlıların yaratıldığını ispatladı. Bir yandan Darwinizm'in tezleri bir bir çökerken, diğer yandan da evrenin yoktan yaratıldığını gösteren Big Bang teorisi ve maddesel dünyada büyük bir tasarım ve "hassas ayar" (fine tuning) bulunduğunu gösteren bulgular, materyalizm iddialarının asılsızlığını bir kez daha gösterdi.

 

 

Kur'an'da cebelitarık boğazında akdenizin suyuyla, atlas okyanusunun suyunun birbirine karışmadığı yazılıdır, ve gerçektende öyle değil midir!

 

 

Daha kanıt mı istiyorsunuz, size yetmezki!

 

Big Bang'in patlama hızından atomların fiziksel dengelerine, dört temel kuvvetin oranlarından yıldızların simya işlemlerine, Güneş'in yaydığı ışığın cinsinden suyun akışkanlık değerine, Ay'ın Dünya'ya olan uzaklığından atmosferdeki gazların oranına, Dünya'nın Güneş'e olan uzaklığından ekseninin yörüngesine olan eğimine, Dünya'nın kendi etrafındaki dönüş hızından Dünya üzerindeki okyanusların, dağların fonksiyonlarına kadar her detay bizim yaşamımız için olağanüstü derecede uygundur. Bugün bilim dünyası evrenin bu özelliklerini, "İnsani İlke" (Anthropic Principle) ve "İnce Ayar" (Fine Tuning) kavramlarıyla ifade etmektedir. Bu kavramlar, evrenin, amaçsız, başıboş, tesadüfi bir madde yığını olmadığını, aksine insan yaşamını gözeten bir amaca göre, hassas bir biçimde tasarlandığını özetlemektedir.

 

 

Big Bang'in patlama hızı:

____________________

Evrenin oluşum anı olan Big Bang'de kurulan dengeler, evrenin tesadüfen oluşamayacağının göstergelerinden biridir. Avustralya'daki Adelaide Üniversitesi'nden ünlü, matematiksel fizik profesörü Paul Davies'e göre, Big Bang'in ardından gerçekleşen genişleme hızı eğer milyar kere milyarda bir oranda (1/1018) bile farklı olsaydı, evren ortaya çıkamazdı.12Stephen Hawking de, Zamanın Kısa Tarihi isimli eserinde evrenin genişleme hızındaki bu olağanüstü dengeyi şöyle kabul eder:

 

Evrenin genişleme hızı o kadar kritik bir noktadadır ki, Big Bang'ten sonraki birinci saniyede bu oran eğer yüz bin milyon kere milyonda bir daha küçük olsaydı evren şimdiki durumuna gelmeden içine çökerdi.

 

Dört kuvvet:

 

Bugün modern fiziğin kabul ettiği "dört temel kuvvet"in -yerçekimi kuvveti, elektromanyetik kuvvet, güçlü nükleer kuvvet ve zayıf nükleer kuvvet- iletişimi ve dengesi sayesinde, evrendeki tüm fiziksel hareketler ve yapılar meydana gelir. Bu kuvvetler, birbirlerinden olağanüstü derecede farklı değerlere sahiptirler. Ünlü moleküler biyolog Michael Denton, bu kuvvetler arasındaki hassas dengeyi şöyle açıklamaktadır:

 

Eğer yerçekimi kuvveti bir trilyon kat daha güçlü olsaydı, o zaman evren çok daha küçük bir yer olurdu ve ömrü de çok daha kısa sürerdi. Ortalama bir yıldızın kütlesi, şu anki Güneşimiz'den bir trilyon kat daha küçük olurdu ve yaşama süresi de bir yıl kadar olabilirdi. Öte yandan, eğer yerçekimi kuvveti birazcık bile daha güçsüz olsaydı, hiçbir yıldız ya da galaksi asla oluşamazdı. Diğer kuvvetler arasındaki dengeler de son derece hassastır. Eğer güçlü nükleer kuvvet birazcık bile daha zayıf olsaydı, o zaman evrendeki tek kararlı element hidrojen olurdu. Başka hiçbir atom olamazdı. Eğer güçlü nükleer kuvvet, elektromanyetik kuvvete göre birazcık bile daha güçlü olsaydı, o zaman da evrendeki tek kararlı element, çekirdeğinde iki proton bulunduran bir atom olurdu. Bu durumda evrende hiç hidrojen olmayacak ve yıldızlar ve galaksiler, eğer oluşsalar bile, şu anki yapılarından çok farklı olacaklardı. Açıkçası, eğer bu temel güçler ve değişkenler şu anda sahip oldukları değerlere tam tamına sahip olmasalar, hiçbir yıldız, süpernova, gezegen ve atom olmayacaktı. Hayat da olmayacaktı.

 

Yerçekimi:

- Eğer daha güçlü olsaydı: Dünya atmosferi çok fazla amonyak ve metan biriktirir, bu da yaşam için çok olumsuz olurdu.

 

- Eğer daha zayıf olsaydı: Dünya atmosferi çok fazla su kaybeder, canlılık mümkün olmazdı.

 

 

 

Güneş'e uzaklık:

- Eğer daha fazla olsaydı: Gezegen çok soğur, atmosferdeki su döngüsü olumsuz etkilenir, gezegen buzul çağına girerdi.

 

- Eğer daha yakın olsaydı: Gezegen kavrulur, atmosferdeki su döngüsü olumsuz etkilenir, yaşam imkansızlaşırdı.

 

 

 

Yerkabuğunun kalınlığı:

- Eğer daha kalın olsaydı: Atmosferden yerkabuğuna çok fazla miktarda oksijen transfer edilirdi.

 

- Eğer daha ince olsaydı: Hayatı imkansız kılacak kadar fazla sayıda volkanik hareket olurdu.

 

 

 

Dünya'nın kendi çevresindeki dönme hızı:

- Eğer daha yavaş olsaydı: Gece gündüz arası ısı farkları çok yüksek olurdu.

 

- Eğer daha hızlı olsaydı: Atmosfer rüzgarları çok çok büyük hızlara ulaşır, kasırgalar ve tufanlar hayatı imkansızlaştırırdı.

 

 

 

Dünya'nın manyetik alanı:

- Eğer daha güçlü olsaydı: Çok sert elektromanyetik fırtınalar olurdu.

 

- Eğer daha zayıf olsaydı: Güneş rüzgarı denilen ve Güneş'ten fırlatılan zararlı partiküllere karşı Dünya'nın koruması kalkardı. Her iki durumda da yaşam imkansız olurdu.

 

 

 

Atmosferdeki oksijen ve azot oranı:

- Eğer daha fazla olsaydı: Yaşamsal fonksiyonlar olumsuz şekilde hızlanırdı.

 

- Eğer daha az olsaydı: Yaşamsal fonksiyonlar olumsuz şekilde yavaşlardı.

 

 

 

Atmosferdeki karbondioksit ve su oranı:

- Eğer daha fazla olsaydı: Atmosfer çok fazla ısınırdı.

 

- Eğer daha az olsaydı: Atmosfer ısısı düşerdi.

 

 

 

Ozon tabakasının kalınlığı:

- Eğer daha fazla olsaydı: Yeryüzü ısısı çok düşerdi.

 

- Eğer daha az olsaydı: Yeryüzü aşırı ısınır, Güneş'ten gelen zararlı ultraviole ışınlarına karşı bir koruma kalmazdı.

 

Sismik (deprem) hareketleri:

- Eğer daha fazla olsaydı: Canlılar için sürekli bir yıkım olurdu.

 

- Eğer daha az olsaydı: Okyanus zeminindeki besinler suya karışmaz, okyanus ve deniz yaşamı dolayısıyla bütün Dünya canlıları olumsuz etkilenirdi.

 

 

 

Dünya'nın ekseninin eğikliği:

Dünyanın ekseni yörüngesine 23 derecelik bir açıyla eğim yapar. Mevsimler bu eğim sayesinde oluşur. Bu eğim şimdiki değerinden daha fazla ya da daha az olsaydı, mevsimler arasındaki sıcaklık farkı aşırı boyutlara ulaşacağından yeryüzü üzerinde dayanılmaz sıcaklıkta yazlar ve aşırı soğuk kışlar yaşanırdı.

 

 

 

Güneş'in büyüklüğü:

Güneş'in yerinde daha küçük bir yıldızın var olması, Dünya'nın aşırı derecede soğumasına, büyük bir yıldızın var olması ise Dünya'nın sıcaktan kavrulmasına neden olurdu.

 

 

 

Ay ile Dünya arasındaki çekim etkisi:

- Eğer daha fazla olsaydı: Ay'ın şiddetli çekiminin, atmosfer şartları, Dünya'nın kendi eksenindeki dönüş hızı ve okyanuslardaki gelgitler üzerinde çok sert etkileri olurdu.

 

- Eğer daha az olsaydı: Şiddetli iklim değişikliklerine neden olurdu.

 

Ay ile Dünya arasındaki mesafe:

 

- Eğer biraz daha yakın olsaydı, Ay Dünya'ya çarpardı.

 

- Eğer biraz daha uzak olsaydı Ay uzayda kaybolur giderdi.

 

- Eğer biraz daha az yakın olsaydı, Ay'ın Dünya üzerinde meydana getirdiği gel-gitler tehlikeli boyutlarda büyürdü. Okyanus dalgaları, kıtaların alçak yerlerini kaplardı. Bunun sonucunda ortaya çıkan sürtünme okyanusların ısısını artırır ve Dünya'da yaşam için gerekli olan hassas ısı dengesi yok olurdu.

 

- Eğer biraz daha az uzakta olsaydı, gelgit olayları azalırdı ve bu da okyanusların daha hareketsiz olmasına neden olurdu. Durgun su denizdeki hayatı tehlikeye sokar, bununla birlikte soluduğumuz havadaki oksijen oranı tehlikeye girerdi.

 

Ve daha pek çok kanıt.... Hala kanıt istiyorsunuz!

 

Mantıkta rastgeleye yer yoktur! Asıl mantıklı olan budur!

 

Öyleyse bilimde herşey rastgeledir demektir bu; mesela nasıl nefes alıyoruz; rast gele, solunum sistemi mi, o da ne? (!)

 

Kuran'da pek çok ayette kullanılan gök kelimesi tüm evreni ifade etmek için kullanıldığı gibi, Dünya göğünü ifade etmek için de kullanılır. Kelimenin bu anlamı düşünüldüğünde, Dünya göğünün, bir başka deyişle atmosferin, 7 katmandan oluştuğu sonucu ortaya çıkmaktadır.

 

 

Nitekim bugün Dünya atmosferinin üst üste dizilmiş farklı katmanlardan meydana geldiği bilinmektedir.

Kimyasal içerik veya hava sıcaklığı ölçü alınarak yapılan tanımlamalarda, Dünya'nın atmosferi 7 katman olarak belirlenmiştir. Bugün halen 48 saatlik hava durumu tahminlerinde kullanılan ve "Limited Fine Mesh Model" (LFMII) olarak adlandırılan atmosfer modeline göre de atmosfer 7 katmandır. Modern jeolojik tanımlamalara göre atmosferin 7 katmanı şu şekilde sıralanmaktadır:

 

1- Troposfer

2- Stratosfer

3- Mezosfer

4- Termosfer

5- Ekzosfer

6- İyonosfer

7- Manyetosfer

 

Bu konuyla ilgili bir diğer mucizevi yön ise Fussilet Suresi'nin 12. ayetinde geçen "Her bir göğe emrini vahyetti" ifadesinde yer almaktadır. Yani ayette Allah'ın her tabakayı belli bir görevle görevlendirdiği belirtilmektedir. İleriki bölümlerde daha detaylı inceleyeceğimiz gibi, yukarıda saydığımız tabakaların her birinin insanların ve yeryüzündeki tüm canlıların yararı açısından çok hayati görevleri vardır. Yağmurların oluşmasından zararlı ışınların engellenmesine, radyo dalgalarının yansıtılmasından göktaşlarının zararsız hale getirilmesine kadar her tabakanın kendine özgü bir işlevi bulunmaktadır.

 

Aşağıdaki ayetler ise bize atmosferin 7 katmanının görünümü ile ilgili bilgi vermektedir:

 

"Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştır?" (Nuh Suresi, 15)

 

O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır... (Mülk Suresi, 3)

 

 

Bütün bunlar kanıt işte, yoksa Hz. Muhammed sadece bütün bunları bilen çok zeki bir insan mıydı!

Gönderi tarihi:

angel cara

 

benden alıntı yapmışsın ama yazdığım konuyla ilgili bir cevap vermemişsin

 

birde üstüne bir sürü iddia ortaya atmışsın

 

karmakarışık oldum

 

 

Evrim açısından mutasyonların rolü nedir, varyasyonlar evrimi destekler mi..?

 

ikiside evrimi destekler

 

netice itibariyle bir değişim söz konusu

Gönderi tarihi:
20 lik dişler

 

hadi yüzeysel söylem olmadan açıkla bakalım

 

bizde aydınlanalım

 

ama yüzeysel olmayacak, seninde istediğin gibi

 

daha sonra bayanların aldırdıkları, yada ensedeki tüylere geçeriz

 

daha sonrada erkeğin memelerine geçeriz

 

ondan sonrada apandise geçeriz

 

bunlar açıklandıktan sonra daha sonrakilere geçeriz

evet evrimcilerin evrim teoriside boşa çıktı ki biltek-tübitak ve akademiler hala inceliyor değil mi ?

 

onlarda iptal olsun o zaman

burada çok yanlış ve saçma bir düşünce görüyorum. Biz inançlılar bilimi inkar etmeyiz ama, ateistler sadece bilimi kabul eder. Yani biz inanıyoruz diye cahil değiliz yani, ekolojik denge kötüye gittiğinden bazı hastalıklar ortaya çıkabilir mesela fakat yaratılışla hiç bir alakası yoktur, sonrasıysa tamamen biz insanlara kalmış bir şey söz konusudur, biz doğaya zarar verirsek, şayet ozon tabakasının kirlenmesine yol açıyorsak, getireceği zararları da biliyoruz ama kendimizi engellemiyoruz. Yani şimdi kanser niye var diye, Allah'a suç atılacaksa çok mantıksız olur. Madem bilimsel yaklaşılıyor, mantıklı yaklaşılsın lütfen'''' diye cevap yazmıştım, ama sanırım bu cevabımın sana olduğunu anlayamamışsın.

 

angel cara

 

benden alıntı yapmışsın ama yazdığım konuyla ilgili bir cevap vermemişsin

 

birde üstüne bir sürü iddia ortaya atmışsın

 

karmakarışık oldum

ikiside evrimi destekler

 

netice itibariyle bir değişim söz konusu

 

Mesela tüylerden bahsetmişsin, bak görüntü olarak insanlar tüylerini aldırıyor olabilir ama istenmeyen yerlerdeki tüyler tahrişi önlemek içindir mesela koltuk altı. Yani bilimsel yaklaşıyorsan eğer mantıklı yaklaşmalısın! Bunun yaradılışın muntazamsızlığıyla bir tutman mantıksız, çünkü o tüylerin bile bilimsel olarak bir nedeni vardır. Kaşlar ve kiprikler niye, gözümüze toz girmesin diye, burnumuzdakiler hava akımını yavaşlatsın, hava ısınsın diye, ciğerlerimize soğuk gitmesin diye, kulaklarımızdakiler de yine kirleri tutsun diye. Yani insan vücudunda senin fazlalık olarak gördüklerin bilimsel olarak da bir işe yarıyor. Bilimi savunan biri gibi yazmamışsın.

 

Ayrıca biz inançlı insanlar bilime karşı değiliz, bilimi savunan bazı insanların ateistik düşüncelerine karşıyız. Bu cahil olduğumuzu göstermez ve bilime soğuk baktığımız ve karşı çıktığımız anlamına gelmez. Bu yüzden bilimi savunarak yazacaksan eğer, mantıklı olsun lütfen.

Gönderi tarihi:
Mesela tüylerden bahsetmişsin, bak görüntü olarak insanlar tüylerini aldırıyor olabilir ama istenmeyen yerlerdeki tüyler tahrişi önlemek içindir mesela koltuk altı
o zaman neden insanlar tüylerini aldırıyor

 

Yani bilimsel yaklaşıyorsan eğer mantıklı yaklaşmalısın

 

zaten bilimsel yaklaşıyorum, yaptığım başka bir şey yok

 

Kaşlar ve kiprikler niye, gözümüze toz girmesin diye, burnumuzdakiler hava akımını yavaşlatsın, hava ısınsın diye, ciğerlerimize soğuk gitmesin diye, kulaklarımızdakiler de yine kirleri tutsun diye.
bunlar için bir şey demedim zaten, ilahi boyuttan bahsediyoruz, mükemmel tasarımdan bahsediyoruz

 

kadının bacaklarındaki tüyler niye ve neden aldırılıyorlar ?

 

yirmilik dişler niye ?

 

ve daha önce yazdığım diğer uzuvlar niye ?

 

Bu yüzden bilimi savunarak yazacaksan eğer, mantıklı olsun lütfen.

 

ben bilimi savunmadım ki !!!

Gönderi tarihi:

Son derece mantıklı cevaplar verdim ama demekki olmayınca olmuyor..

Tasarımdaki mükemmelliği kabul etmediniz, gerçi tasarımıda kabul etmediniz..

Değişik bir mantık kullanayım, bakalım olacak mı..

20 lik dişler dişçiler para kazansın diye var..

Kadınlardaki tüyler ağda malzemeleri satanlar para kazansın diye var.. :)

Oldumu şimdi..?

Yine mi olmadı.. :(

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
o zaman neden insanlar tüylerini aldırıyor

zaten bilimsel yaklaşıyorum, yaptığım başka bir şey yok

 

bunlar için bir şey demedim zaten, ilahi boyuttan bahsediyoruz, mükemmel tasarımdan bahsediyoruz

 

kadının bacaklarındaki tüyler niye ve neden aldırılıyorlar ?

 

yirmilik dişler niye ?

 

ve daha önce yazdığım diğer uzuvlar niye ?

ben bilimi savunmadım ki !!!

tüyler görüntü güzelliği olsun diye alınıyor. bu insanların oluşturduğu bir şey.

yirmilik dişlerin de vardır bi güzelliği :)

Sen beni güldürdün Allah da seni güldürsün :lol::D:) Umarım bu dediğime alınmamışsındır, üslubun çok eğlenceli de :)

Bence biraz daha büyük düşün. Rica etsem daha geniş düşünsen olur mu?

Gönderi tarihi:
tüyler görüntü güzelliği olsun diye alınıyor. bu insanların oluşturduğu bir şey.
görüntü güzelliği mükemmellik için iyidir, eğer mükemmel olmak için tüyler alınıyorsa,

demekki alınmadan önceki hal mükemmel değildir

 

yirmilik dişlerin de vardır bi güzelliği

 

ne gibi ?

 

Sen beni güldürdün Allah da seni güldürsün Umarım bu dediğime alınmamışsındır, üslubun çok eğlenceli de
ben kimseye alınmam, sadece gerçekleri düşünürüm, bulamıyorsam sorgularım

 

Bence biraz daha büyük düşün. Rica etsem daha geniş düşünsen olur mu?

 

nasihat vermekten daha iyi olan bir şey var !

 

bilgi vermek

Gönderi tarihi:
tüyler görüntü güzelliği olsun diye alınıyor. bu insanların oluşturduğu bir şey.
görüntü güzelliği mükemmellik için iyidir, eğer mükemmel olmak için tüyler alınıyorsa,

demekki alınmadan önceki hal mükemmel değildir

 

yirmilik dişlerin de vardır bi güzelliği

 

ne gibi ?

 

Sen beni güldürdün Allah da seni güldürsün Umarım bu dediğime alınmamışsındır, üslubun çok eğlenceli de
ben kimseye alınmam, sadece gerçekleri düşünürüm, bulamıyorsam sorgularım

 

Bence biraz daha büyük düşün. Rica etsem daha geniş düşünsen olur mu?

 

nasihat vermekten daha iyi olan bir şey var !

 

bilgi vermek

 

* * *

 

20 lik dişler dişçiler para kazansın diye var..

Kadınlardaki tüyler ağda malzemeleri satanlar para kazansın diye var..

Oldumu şimdi..?

Yine mi olmadı..

 

evet bu işin içinde para kazanmak var bu doğru

 

ama tüylerini aldıran biri para harcamak için aldırmıyor

 

20 lik dişlerini çektiren biri para harcamak için çektirmiyor

 

saygılar

Gönderi tarihi:
görüntü güzelliği mükemmellik için iyidir, eğer mükemmel olmak için tüyler alınıyorsa,

demekki alınmadan önceki hal mükemmel değildir

Ama belki en başından alınmasa böyle beğenebilirdik ama alınmış işte ve biz öyle beğeniyoruz, ama bunun mükemmelikle ilgisi yok, çünkü sonuçta olması gerektiği için var, üst üste gelen iki deri arasında kıllar vardır bu da tahrişi önler. Anlatabiliyor muyum?

 

ben kimseye alınmam, sadece gerçekleri düşünürüm, bulamıyorsam sorgularım

nasihat vermekten daha iyi olan bir şey var !

bilgi vermek

1.si ben de sorgularım çünkü düşünüyoruz, elimizde değil düşünmemek, her an bir şeyler düşünür haldeyiz.

2.si ben nasihat vermedim. Bunda nasihat verilecek ne buldun? Eğer bu bahsettiklerinden başka şeyler de söylesen daha iyi olur sadece, çünkü aynı şeylere cevap yazmaktan sıkıldım anlatabiliyor muyum? Benim amacım zaten burda bilgi alış verişi yapmaktan başka bir şey değil. Beni yanlış anlgılamışsın.

 

20lik dişlere gelince; bu dişler düzgün ve normal çıktıysa çekilmesi gerekmiyor.

Gönderi tarihi:
Ama belki en başından alınmasa böyle beğenebilirdik ama alınmış işte ve biz öyle beğeniyoruz, ama bunun mükemmelikle ilgisi yok, çünkü sonuçta olması gerektiği için var, üst üste gelen iki deri arasında kıllar vardır bu da tahrişi önler. Anlatabiliyor muyum?

 

hayır anlatamıyorsun

 

çünkü tüyler alınıyor

 

tüyler alındıktan sonra deri tahriş olsaydı tüyler alınmazdı

 

koltuk altı tüyleri ise mutlaka ve mutlaka alınmalıdır

 

aksi halde çok pis bir koku oluşturur, ayrıca deodorant sürülmesini zorlaştırır ve etksizleştirir

 

zaten bu nedenle koltuk altı tüyleri alınıyor, eğer alındıktan sonra büyük bir sorun olsaydı alınmazdı

 

Bacak tüylerini aldıran bir bayan yada koltuk altı tüylerini traş eden(ağdayla kökündende oluyor) bir bayan yada erkek kendini daha rahat hissediyor

 

20lik dişlere gelince; bu dişler düzgün ve normal çıktıysa çekilmesi gerekmiyor.

 

olay bu değil, olay 20 lik dişlerin hiçbir işe yaramadığı (sağlam olsa bile)

 

2.si ben nasihat vermedim. Bunda nasihat verilecek ne buldun?

 

"Bence biraz daha büyük düşün. Rica etsem daha geniş düşünsen olur mu? "

 

dedin

Gönderi tarihi:
hay?r anlatam?yorsun

 

çünkü tüyler al?n?yor

 

tüyler al?nd?ktan sonra deri tahri? olsayd? tüyler al?nmazd?

 

koltuk alt? tüyleri ise mutlaka ve mutlaka al?nmal?d?r

 

aksi halde çok pis bir koku olu?turur, ayr?ca deodorant sürülmesini zorla?t?r?r ve etksizle?tirir

 

zaten bu nedenle koltuk alt? tüyleri al?n?yor, e?er al?nd?ktan sonra büyük bir sorun olsayd? al?nmazd?

 

Bacak tüylerini ald?ran bir bayan yada koltuk alt? tüylerini tra? eden(a?dayla kökündende oluyor) bir bayan yada erkek kendini daha rahat hissediyor

Bak olay sadece tüylerden ve 20lik di?lerden ibaret de?il!

 

olay bu de?il, olay 20 lik di?lerin hiçbir i?e yaramad??? (sa?lam olsa bile)
Var ya insan?n di?i gibisi yoktur biliyor musun??? ?nsan?n di?i kanal tedavisi yap?ls?n ama yeter ki çekilmesin. Belki 20lik di?ler di?i çok fazla çürüyüp çekilen insanlar içindir. Kemik yap?s? insandan insana de?i?ir.

 

Ayr?ca bilimsel konu?ay?m; Ben evrime hem inan?yorum hem inanm?yorum yani bir nevi -bir yere kadar- inan?yorum;

?nsanlar?n maymundan geldi?ine inanm?yorum, öyleyse maymunlar nerden geldi????

Ama ?una inan?yorum, de?i?en ya?am ko?ullar? insanlar? hayvanlar? tüm canl?lar? etkiler. 21. yüzy?lday?z ve yedi?imiz ?eyler, içti?imiz ?eyler, ya?am ko?ullar?m?z ve yapt???m?z her?ey o kadar de?i?mi?tir ki. ?nsan var oldu?undan beri de de?i?mektedir ve insanlar da bu de?i?ime biyolojik olarak uyum sa?lamaktad?r, mesela her neslin önceki nesilden biraz daha uzun olmas? gibi. Yani 20lik di?lerin çok eski zamanlarda bir sorun te?kil etmedi?ini bilemeyiz. ?nsanlar?n a??z burun çene yap?lar?n?n de?i?ip de?i?medi?ini bilemeyiz, 20lik di?ler yava? yava? buna uyum sa?layacak belki de.

 

"Bence biraz daha büyük dü?ün. Rica etsem daha geni? dü?ünsen olur mu? "

 

dedin

Dedim çünkü art?k gülesim geliyor :) Tüylerde tak?ld?k a?da tra? falan :) Yani art?k b?kt?m tüy laf?n? duymaktan!!! Çünkü hep ayn? ?ey.............

Gönderi tarihi:
Ama şuna inanıyorum, değişen yaşam koşulları insanları hayvanları tüm canlıları etkiler. 21. yüzyıldayız ve yediğimiz şeyler, içtiğimiz şeyler, yaşam koşullarımız ve yaptığımız herşey insan var olduğundan beri değişmektedir ve insanlar da bu değişime biyolojik olarak uyum sağlamaktadır,

 

Sevgili angel bu bahsettiğin şey evrim değildir..

Evrime delil teşkil etmez..

Bir çok kimsenin kafasını bu tür bilgilerle karışmaktadır..

İnsan geni çok zengin çeşitlilik gösterir..

İnsan değişik şartlarda ve ortamlarda yaşabilmesi için yaratan, genlere öylesine muazzam çeşitlilik koymuşturki burada akıl durmaktadır..

Bu olaya varyasyon denir..

Varyasyonlarla evrime delil teşkil etmezler..

Varyasyonlarda genetik bilgi nesilden nesile aktarılmaz..

Ama evrime göre aktarılır..

Aslında karıştırdıkları nokta bu nokta..

Doğal şartlar henüz anne karnında yeni oluşmakta olan embiryoyu, ortam şartlarına göre etkileyip değiştirmektedir.

Ama bir sonraki nesle yine o sabit gen kopyalanmaktadır..

Bu yüzden gen zenginliğiyle evrim teorisi karışmasın..

 

 

Saygılar..

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.