Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İMAM ŞAMİL(Kafkas kartalı)


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

SONUNU DÜŞÜNEN HİÇ BİR ZAMAN CESUR OLAMAZ.

 

O na (Rus çarına) söyleyin

Başında bulunduğum bu kahramanların kalplerinde

kökleşen zafer imanı kökünden kazınmadıkça ve en

genç muhariplerimden en ihtiyar naiplerime kadar,bu

mübarek vatanı son dağına,son köyüne ve en son kaya

parcasına kadar karış,karış müdefaa etmekten beni hiç

bir kuvvet men edemeyecektir.Bu uğurda tüm evlad ve

ayalimi kılıçtan geçirseniz,en son müridimi yok ederseniz

tek başıma ve en son nefesime kadar sizinle yine dögüşeceğim.

son cevabım budur.

 

1797 yılında Dağıstan’ın Gimri köyünde doğan İmam Şamil’in babası bölgenin yerli halklarından Avar Türklerine mensup Dengau Muhammed’dir. 15 yaşında iken at binip kılıç kuşanan genç Şamil, 20 yaşına geldiğinde iki metreyi aşan boyu ile birçok spor dalında üstün yetenek sahibi olmuştu. İmam Şamil, iyi bir eğitim almasının yanı sıra kendinden önce imamet makamında bulunan Gazi Muhammed ve Hamzat Beg’in müşavirliğini yaparak kendini bu alanda da yetiştirdi. Son derece sade ve kanaatkar bir hayatı vardı.

İmam Şamil, bazıları dinî ve siyasî, muhtelif zamanlarda beş defa evlenmiş ve bu izdivaçlarından altı oğlu ve beş kızı oldu. Şamil, devlet başkanı seçildikten sonra, Ruslara karşı daha etkili savaşmak için idari ve askerî teşkilatları yeniden tanzim etti, eğitime ve sanata önem verdi. Güçlü hitabeti, kararlı tutumu, otoritesi ve askerî dehasıyla ünü kısa zamanda geniş topluluklar tarafından duyulmuştu.

 

Şamil, imam seçildiği 1834 yılından 1859 yılına kadar Rusya’nın gücüne rağmen, tam 25 sene yılmadan mücadelesini sürdürdü.

 

Rus kuvvetlerine karşı büyük zayiatlar veren İmam Şamil’in, kısıtlı sayıdaki askerleri de günden güne erimişti. 1839’da Ahulgo tepesindeki savaşta, on bini aşkın üstün donanımlı Rus ordusunun kuşatmasına 80 gün direnişi harp tarihine geçmiştir. Şamil bu savaşta eşi Cevheret, oğlu Said ve kızkardeşi Mesedo’yu kaybetmiş, 8 yaşındaki oğlu Cemaleddin’i de Ruslara rehin vermek zorunda kalmıştır.

 

Rus komutanlarından Milyutin, Ahulgo savaşı hakkında hatıratında şöyle yazar:

 

 

Teslim olmak yok!

 

 

“Teslim olmayı katiyen reddeden dağlılar, hiçbir ümitleri kalmadığı halde kahramanca dövüştüler. Kadınlar, çocuklar ellerindeki kamalarla Ruslara hücum ediyor, süngülerin önünde göz kırpmadan can veriyorlardı.” Rusların engellemesiyle dost ülkelerden yardım gelmeyince İmam Şamil’in, nihayet elindeki bütün kuvvet kaynakları tükenir ve 1859’un 6 Eylül’ünde 70 bin kişilik Rus ordusuna, yanında birkaç yüz kişi kalıncaya kadar direndikten sonra teslim olur.

 

Rus Çarı II. Aleksandr, Şamil’i, sarayın kapısında son derece nazik karşılar ve kendisine olan hayranlığını dile getirir. İmam Şamil, bir ay kadar sarayda misafir edildikten sonra, saygın tutsak olarak esaret yıllarını geçireceği Kaluga’ya gönderilir. Şamil ve ailesine esaret çok ağır gelir. Kendisinin saçları beyazlar, kızı ile gelini vereme yakalanarak ölürler. Aradan on yıl geçtikten sonra Çar, İmam’ın hacca gitmesine izin verir. Ancak bir tedbir olarak oğlu Muhammed Şefi’yi alıkoyar ve haccı ifa ettikten sonra Rusya’ya dönmesini şart koşar. Şamil, 1870 yılında Rusya’dan ayrılarak önce İstanbul’a uğrar. Sultan Abdülaziz tarafından karşılanarak sarayda ağırlanır. Şamil’in İstanbul’a uğradığı haberi duyulduğunda, halk bu efsane kahramanı görebilmek için saray kapılarına akın etmişti.

 

Şamil, Sultan’ın kendisine tahsis ettiği gemi ile yola koyulur. Mekke’de, şehrin ileri gelenleri ve mahşeri bir kalabalık tarafından karşılanır. İmam’ın hacda bulunduğunu duyan binlerce Müslüman onu görmek için büyük izdiham meydana getirdi. Hükümet, bu izdihamı İmam Şamil’i Kâbe’nin üstüne çıkararak engelleyebildi.

 

Şamil, hac farîzasını yerine getirdikten sonra Medine’ye geçer. Medine’de hastalanarak yatağa düşen İmam, burada 74 yaşında iken vefat eder. Hayatını, ülkesinin bağımsızlığına adayan, askerî dehasını dünyaya kabul ettiren Kafkas Kartalı, Cennet-ül-Bakî Kabristanı’na defnedildi.

 

Salih Yusufoğlu

Gönderi tarihi:

Kuzey Kafkas ulusal birliğinin ve çeçenistanın kurucusu ve ilk devlet başkanı İmam Mansurun ölümünden sonra, gazavatın diğer imamları, Gazi Muhammed ve Hamzat Bek'in manevi yönden liderliklerinin üstün olmasına karşın, siyasi ve askeri konularda İmam Mansur stratejisini devam ettirememeleri. Devletleşme çabalarındaki durağanlıklarıyla çeçen direnişi 30 yıl boyunca başıbozuklar adı verilen küçük çetelerle yürütülen savaştan ibaret olmuştu.

 

İmam Hamzat'In yardımcısı olan İmam Şamil küçük yaşından itibaren, İmam Mansurun askeri ve siyasi taktikleri, stratejileri konusunda eğitim gördü. İlk askeri dehasını aslında, Hamzata karşı ansızın ayaklanan Taşkof Hacı'Nın birliklerini, üçyüz süvarisiyle basıp dağıtmasıyla gösterdi.

 

Gimri müdafasında gösterdiği üstün komutanlık ve kişisel cesaretiyle, devletleşme ve birlik konusundaki fikirleriyle bu genç İmam sadece çeçenistanda değil, bütün weynah klanlarında adından sözettirir, ve göz doldurur oldu.

 

Zira çeçenistan söz konusu olunca, yasal, geleneksel, dini yetkiden çok, bilinen en etkili yetki türü geçerliydi oda "Karizmatik Yetki"

 

İmam Mnasur'un esir düşmesi ve 1794 te ölmesinden sonra, Gazi Muhammed ve Hamzat Bek gazavatın ve muridizmin bütün kuzey kafkasyadaki imamları olsalarda. siyasi ve dini yönden tam tahakküm sağamış çok büyük liderler olsalarda. Mansur'un askeri liderlik yeteneklerine sahip olamadıklar için. her köşe başında, her köyde ayrı bir silahlı çete, dağlarında "başıbozuklar" adı verilen fedailerin savaştığı, çeçenistanı tekrar bütünlüklü bir silahlı güç altında toplamayı başaramamışlardı.

 

Oysa artık Çeçenistan'dan bir çok komutan Gimri ye gelip, İmam Şamilin huzurunda bağlılık yeminleri ediyor ve sakalını öpüyordu. Çeçenler ve lezgiler arasında, artık yeni komutanlarını buldukları fikri gitgide yayılıyordu.

 

İmam Şamil in bu hızlı yükselişi karşısında, ilk çatlak ses yardımcısı Ahmet Beyden yükseldi. Ahmet bey rusların desteğiyle 3000 askeriyle kendisine karşı ayaklansada,İmam Şamil, bir gün içerisinde ayaklanmayı bastırdı. ve ayaklananlardan hiçbirini sağ bırakmayarak hainlere karşı hayatı boyunca göstereceği sert tavrın ne olduğunuda göstermiş oldu.

 

En yakın adamının ayaklanması, İmam Şamili bir an önce savaşı başlatması gerektiğine inandırdı. 1838 in ilkbaharında, 10 bin kadar çeçen ve lezgi savaşçısıyla, Çeçenistana doğru ilerlemeye başladı. Şamilin elçilerinin gönderdiği okuntuları alan Dağıstan beyleride silahlı güçlerini, tez elden sarp elbruz ve weynah yamaçlarından ruslara sezdirmeden geçirerek Şamil komutasına verdiler.

 

İmam Şamil'den böyle bir harekat bekleyen, Çarın seçme generali Grabe de çeçenistana doğru ilerlemekteydi. İmam Şamil hem kendi komutanlarını hemde General Grabe'i şaşırtan bir hamle yaparak. Yüzlerce yıllık dağlı savunma staretejiisinin aksine. yamaçlarda düşmanı karşılayıp püskürtmek yerine 5000 süvarisii birsini kendisinin, diğer ikisini seçme komutanları Surhay Ali ve Mahofhacı'nın komuta ettiği üç müfrezeye ayırarak, hareket halindeki rus ordusuna saldırdı.

 

Saldırı neticesidne Surhay Ali Bey'in müfrezesindeki üçbin atlı bir kaç yüz atlı kalana kadar kırıldı kaybedildi. İmam Şamilde kendi müfrezesinden 800 kadar atlıyı kaybetmişti. Mahofhacı nında süvarilerinin yarısını kaybetmesi üzerine, çeçen birlikleri Ahulgoh kalesine doğru çekildi. Verdiği ağır kayıplara rağmen, Çeçen süvarilerin büyük bir kısmını yok ettiğini düşünen General Grabe Şamil'in ana taktiğinin bu olduğu ve bundada başarısız olduğuna inandı. ve Ahulgoh kalesine doğru ilerledi.

 

Aslında burada Şeyh Şamilin tarihin gördüğü enbüyük gerilla lideri olmasının sırrı yatmaktaydı. Zira şamil süvari birliklerinin büyük bir kısmını feda etmişti. Ama savaştaki en önemli şeyi başarmıştı. Çünkü bu muharebe bundan sonra Şamil'in çizdiği rotada ilerleyecek yani savaşın insiyatifi tarih boyunca olduğu gibi Rus Ordusunun değil çeçenlerin elinde olacaktı.

 

Ahılgoh müdafası çok sert ve çetin geçti. Ruslar bölgedeki tüm birliklerini ahılgoh üzerine sevkettiler. ve kaleyi kuşatmaya gelen rus birliklerine kale yamaçlarında bekleyen çeçen muhariplerce ağır kayıplar verdirildi. Yamaçlardaki dev kayaları aşağı yuvarlayan çeçenler, rus birliklerinin düzenini bozuyor, sabit silahlarını istikametsizleştiriyor ve ardından hucuma geçiyorlardı.

 

Düşman Ahılgoh kapılarına geldiğinde, artık değil o kale onun gibi onlarca kaleyi ele geçirmeye bedel olabilecek kadar askerini kaybetmişlerdi. Ve ruslar ahılgoh a yaklaştıklarında, Çeçen savaş kulelerinden Surhay la karşılaştılar. Çeçenistanın büyük şehit komutanı Ali beye adını verecek olan bu kule, rusları aylarca ahılgoh önlerinde oyaladı. İmam Şamil bu süre zarfından Ahılgoh taki kadınları ve çocukları çeçenistanın içlerine kaçırdı. Surhay Ali beyin şehit olmasıyla Surhay Kulesinin de düşmesinin ardından, Ahılgoh kapılarındaki kanlı kılıç savaşları başladı. Geri çekilip cephe atışı yöntemiyle savaşacak vakti bulamayan rus ordusu kılıç ve süngü muharebesini kabul etmek zorunda kaldı. Günlerce süren kanlı çarpışmalardan sonra, Ahılgoh düştü. Bir kule ve bir kalenin ele geçirilmesi için bu kadar büyük kayıplar veren Çarın tek tesellisi, Ahılgoh ta bulunan İmam Şamilin ölüsünün yada dirisinin taç giyme töreninden önce kendisine sunulmasıydı.

 

İmam Şamil Kale düşene ve tüm noktaları düşman eline geçene kadar, kalede kaldı ve savaştı. Artık kale düşmanın eline geçtiğindede. Yeminli muhafızlarıyla beraber son bir yarma saldırısı düzenleyerek kuşatmayı yardı ve çeçenistanın içlerine doğru çekildi. Şamili ellerinden kaçıran ruslar bir çok subayı ve askeri, askeri mahkemede yargıalyıp idam ettiler.

 

Suheda, Salih Yusufoğlu sanki yazısında, Şeyh Şamilin Ahılgo kalesinin müdafası sırasında, teslim olduğu gibi bir anlatım olmuş. yada yazının dizimi böyle bir anlam çıkarıyor. ama. Ahılgo müdafası 1838 de olmuş ve Şamil kuşatmayı yararak son anda kurtulmuştur

 

 

İmam Şamilin bu savaşta gösterdiği büyük komuta kabiliyeti ve dehası. Son adamıda kaleyi terkedene kadar, kalede kalması. Artık tüm çeçenler tarafından Yeni bir İmam Mansur olarak kabul edilmesini sağladı. Ve artık o Çeçenistanın tek ve tartışılmaz lideriydi.

 

Çeçenler ve Ruslar arasında yapılan en büyük savaş olan Dargo muharebesindede , General Grabein ordularını bozguna uğratıp. Püskürtmesiyle, Çarın mevcut ordularının tümünü çeçenistana göndermedikçe çeçenistanı alamıyacağını anlamasını sağladı.

 

İmam Şamil bu dönemde büyük sorunlarla karşılaştı. Benim fikrine göre bunlardan ikisi en büyük sorunlardı.. Birincisi Çerkes topraklarına gönderdiği elçiler, Çerkeslerin Yalnızca ulusal nitelikteki birliğe katılacaklarını, İmam Şamilin Şeyhlik ünvanını tanımadıklarını ve dini açıdan liderliğine biat etmiyecekleri cevabını getirdiler. Bunda birincil etken, Çerkesler Şafi mezhebinin kendi örf kültür ve geleneklerine uygun olmadığını. Hanefilikten vazgeçmiyeceklerini ve Şeriat yönetimini kendi idari sistemlerine uygun görmediklerini bildirdiler. İmam şamil böylece kuzey kafkasyayı tek bir devlet ve idare altında toplama hayalinin mümkün olamıyacağını anlamıştı. Bu onun için İmam Mansurun devletleşme düşüncesini hayata geçirmek için çok önemli bir noktaydı.

 

İkinci büyük sorunu. Çeçenlerin "başıbozukluk" günleriden beri ruslara yaptığı o eşşiz süvari saldırılarıyla. Rusların on yıllar boyu, saldırılarına karşı bir taktik geliştiremediği ve çeçenistanın ikinci imamı olan, kahraman Hacı Muratla arasının açılmasıydı. Hacı Murat Şeyh Şamile bağlılık yemini etmiş olsada. Şamilin merkezi askeri idare staretejisine aykırı hareket ediyor. Düşmana şamilin planlarına hasar verecek ölçüde kontrolsuz baskınlar ve saldırılar yapıyordu. İmam Şamil'İn nakiplerinin anılarında anlattığına göre. Nakipler Hacı Murat meselesini açtıkça, İmam Şamil konuyu kapatıyor ve çeçenistanın bu büyük kahramanını cezalandırmaktan kaçınıyordu.

 

o Hacı Muradki, 1500 kişilik bir rus birliğine bir kaç yüz çeçen süvarisi saldırınca. O rus birliğinde bulunan çeçen esirlerden bir kaç kurnazı. Süvarileri gösterip "Hacı Murat Geliyor, Hacı Murat geliyor" diye bağırdığında, rus birliği ağır silahlarını ve esirleride bırakıp. panikle ormanlık alana çekilmişlerdir.

 

şunu belirtmeliyimki, bu noktadan sonra, Hacı Murat ve Şeyh Şamil arasında olup bitenler, tamamen varsayımlar ve tutarsızlık gösteren yorumlardır. Zira bu konuda bugün net olarak bilinen bir bilgi yoktur.

 

Hacı Murat'ın rusların safına geçtiği.

 

Şeyh Şamile artık biat etmiyeceğini açıklayıp. Şeyh Şamilin yakın fedailerinden Ahmedov'n düello teklifini kabul edilip. Ahmedov tarafından Şamil'İn evinin bahçesinde düelloda öldürüldüğü

 

Ruslar tarafından esir edilip kürek cezasına çarptırıldığı

 

Ruslara düzenlediği bir baskın sırasında şehit olduğu

 

Kısacaı bu dört rivayetten hangisinin gerçek olduğu hangisinin yalan olduğu konusunda hiçbir net bilgi yoktur. Bilinen Şeyh Şamille hacı murat ın arasının açıldığı ve Hacı Murat'ın ölümüne kadar ( artık hangi şekilde öldüyse) bir daha beraber olmadıklarıdır.

 

(Çeçenler bu iki büyük kahramandan hangisinin haklı olduğu vs ile hiç ilgilenmezler. ne olmuş olursa olsun. İkiside ömürlerini çeçenistanın bağımsızlığına adamış iki dev savaşçıdır.)

 

İmam Şamil çok büyük askeri ve siyasi başarılar, göstersede. Üstüne gönderilen tüm rus ordularını bozguna uğratsada. Başka bir düşman sonunu hazırlamaktaydı bu büyük direnişin. ZAMAN. Ruslar artık kendi sanayi devrimini tamamlamış ve ordularını çağın modern silahlarıyla donatmaya başlamışlardı. Önden fitille doldurmalı tüfekler, artık rus ordusunun modern piyade tüfekleri karşısında zayıf kalıyor. Çeçen süvarilerinin efsanevi saldırıları, rus mitralyözleri ve topları karşısında eski etkilerini ve güçlerini kaybediyorlardı.

 

Şamilin, bir kaç yüz muhafızına kadar, savaştığı ve sonunda teslim olduğu savaş, hem osmanlı hem, Osmanlının müttefikleri, hemde çerkesleri kapsadığından. Çok uzun bir konudur.

 

Ama kısacağı, Gerek Abdi Paşa gerekse Osmanlının müttefikleri, Rusların modern siahlarla donatılmış ordusuna karşı, Şeyh Şamile vaadettikleri yardımı ve malzemeyi göndermediler.

 

Bizzat Çarlık rusya başkomutanı, prens Baryatinski ve general Yevdokimof komutasındaki rus ordularının yoğun saldırıları sonucunda. sıkışan İmam Şamil ve savaşçıları, bir kaç yüz asker kalana kadar, savaştılar.

 

ve sonunda İmam Şamil yıllardır kabuslarına konu olduğu, kan kusturduğu rus ordusunun erinden generaline kadar, onu gören herkesin esas duruşa geçtiği bir şekilde teslim oldu.

 

İmam Mansur'un iade talebinde olduğu gibi. Ruslar Osmanlı'Nın Şeyh Şamil'İn kendilerine verilmesi konusundaki taleplerini . Şeyh Şamil'in Osmanlı tebaasından olmadığı ve çeçen olduğu gerekçesiyle kabul etmediler.

 

Rus Çarı İmam Şamil'e esir olduğunu hissettirmemek için çabalasada. O bir yırtıcı kuştur.

 

Yiğit Tuncay'ın boran şiirinde anlatıldığı gibi.

 

"Diğer evcil kuşlarla aynı kafese kapatılır

Hiçbir evcil kuşu yaklaştırmaz yanına

Hele birde evcilleştirmek için

Kanadının tüylerini yoldularmı

Yemez artık yemini

Ya açlıktan ölür

Yada kafesin duvarına vura vura kendini öldürür

Sesi çığlıktır artık. Turna indirir

Ya, Ölümdür. Ya , Gökyüzüdür boran kuşu"

 

Esareti kaldıramamış. Nice kuşatmaları, savaşları görüp geçirmiş. atının üstünde bir kartal gibi yaşıyan bu büyük Savaşçı esaretinin daha birinci yılında 20 yılda yaşlanamdığı kadar yaşlanmıştır.

 

Esaretin manevi acısına daha fazla dayanamamış. Hac için gittiği kutsal topraklarda, ebediyete intikal etmiştir.

 

 

Aziz anısı ve büyük mirası. Şamil soylu tüm çeçen yiğitleri tarafından o günden bu güne sürdürülmektedir.

 

Ha Marje Şamil. Ha Marje, kafkasyanın asil kartalı.

  • 4 hafta sonra...
  • 10 ay sonra...
Gönderi tarihi:

Büyük Lider ölüm yıldönümünün yaklaştığı şu günde (04.02.1871) seni bir kez daha rahmetle sevgiyle yad ediyoruz.Adını nesilden nesile yaşatmak bizim sana vefa borcumuzdur.

Ruhun şad mekanın cennet olsun.

 

 

Şamil, Kafkas dağlarının hürriyet güneşidir.

Şamil, atalarımın öz be öz kardeşidir.

Şamil'i bilmeyen atasını ne bilir?

Şair diyor ki;

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır!

Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır!

Ben de diyorum ki;

Benim vatanımın sınırları Edirne'de başlayıp Kars'ta bitmez!

Hazar'ımın hürriyet, hürriyet diye çırpındığı kıyılardan başlar,

Taa Viyana kapılarında biter.

Ağlama ey gözleri bulutlu yar

Kur, Aras coştukça,

Tuna, Volga taştıkça

Benim türkülerim söylenecek,

Benim şarkılarım okunacak

Hazar çalkalandıkça

Benim ay-yıldızlı bayrağım dalgalanacak

Sormayın kimlerdenem, haralıyam a dostlar

Gönülden fırtınalı boralıyam a dostlar

Kızıl bir kurşun aldım, yaralıyam a dostlar

Ben bilirem

Senin de eğninde ganlı bir libasın var

Bu şarkılar, türküler

Türkü söyler türküler

Yaşar kalpte ülküler

Bu ses aslan sesidir, bu ses bozkurt sesidir

Bu ses, demir perdeyi damla damla eriten

Katerina Petro'yu deli eden

Şeyh Şamil'in sesidir!

 

 

 

Bu videoyu izlerken gözleri dolmayan bizden değildir...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.