Φ kralx Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Sayın xlark tades... O isimlerini saydığınız kimseler; Madde Yoktur, Tanrı Vardır dememişlerdir kesinlikle... O kimseler, deyişleriyle her şeyin özünde Tanrı'nın olduğunu söylemişlerdir... Yani Madde'nin özünde... Yani "Hakikatin/Gerçeğin/Özün" "Tanrı" olduğunu söylemişlerdir... Özü nitelemişlerdir... Sayın Boşig.. Ben Mevlanadan bir örnekleme yapmadım. İmam-ı Rabbaniyle, Muhyittin-i Arabiden sözler yazdım ve her ikisininde maddenin hayal olduğunu söylediklerini ıspatladım.. Ama senin bahsettiğin büyükler madde mutlak vardır demişler mi..? Aacaba maddeyi (kaim) sabit durağan varlık olarakmı öğretmişler.. Maddenin özünde tanrı vardır dedikleri sözler nelerdir.. Tamam o bunu söyledi şu bunu söyledi diyoruzda, söylenen sözlerinide yazın lütfen kaynağıyla, ki, belki siz o sözleri farklı tefsir ettiniz.. Burayada yazınki bizde bakalım görelim yorumlayalım.. Ben nasılki İmam-ı Rabbaniden Muhyiddin-i Arabiden yazdım kaynağıyla.. Acaba ne demişler madde hakkında, yada kendilerini ve eşyayı nasıl tanımlamışlar.. Allah'ı nasıl tanımlamışlar.. Birde şunu belirteyim.. Ben madde mutlak yok demiyorum.. Ama algıladığımız şeyler sadece algıdır, asıllarının ne olduğunu kimse bilemez ve bilmelerinede imkan yoktur'u ve dolayısıyla maddeyi tartışıyorum.. Çünkü herşey zihnimizde olup bitiyor, asla parfümün kendi kokusunu duymuyoruz, beyinimizdeki şeklini biliyoruz.. Şu halde; acaba oradaki şey madde mi yoksa bize sıklıkla gönderilen belli kodlar yada niteliğini bilmediğimiz birşeyler mi..? Saygılar.. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 kralx'in iddiası islam dinini kökünden dinamitler. Dumur olmamın nedeni de budur. Zira müslüman bir kişi madde yoktur diyemez. Dediği an islamı reddetmiş olur. Çünkü madde, islami inanca göre "yaratılanlardır. Yaratılanlar "hayal" olunca Allah'ın yaratma eylemi de "hayal" olacaktır. Halbuki İslami inanca göre Allah'ın en büyük özelliği yaratmasıdır, yoktan var etmesidir. kralx'in madde yoktur demesi, İslam'in Allah'a atfettiği yaratıcılık sıfatını hayale dönüştürür. Bakın madde yokturla, madde gibi gösterilen yada gönderilen "x" leri karıştırmayalım.. Ruhumuza gönderilen şeyler herneyse onlarda yaratılmıştır.. Belki madde vardırda.. Ama emin değiliz çünkü maddenin aslıyla asla muhatap değiliz.. Ne olup bitiyorsa bilincimizde olup bitiyor.. Şaşıracak bir durum yok.. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Sayın Brain;Bu eşleştirmeniz bir çok yönden isabetli değildir.. 1- İnaçlılar irade sahibi ve kudret sahibi bir yaratıcıyı bilirler, doğa irade sahibi olamaz, irade edecek mekanizması bütün yada tekil olarak yoktur.. "Vahdet-i Vücut inancına göre Herşey Tanrı ise, bugün belirlenen veya henüz belirlenmeyen madde ve türevlerinin hepsi birden, adı ne olursa olsun, ister doğa, ister Tanrı, yaşamı oluşturan şeydir. İradesi nedir, nasıldır, ben de bilemem, sen de. 2- Doğa kitap gönderemez, hiç bir islam alimi Kur'an-ı Kerim'i reddetmez, özetle doğa kitap gönderemez.. Tanrı adını verdiğin şey de kitap göndermez. Birileri gönderdiğini iddia eder. 3- Doğa bozunuma yatkındır ve bozulur değişir mesela galaksimiz vega yıldızına doğru çok süreatli bir şekilde ilerlemektedir ve belkide bir gün çarpacak yok olacaktır. Böyle olunca yaratıcı yok olmuş olur ki, bu abestir, yaratıcı yok olmaz.. Bu soruyu Vahdet,i Vücutçu arkadaşımız cevaplasın. Çünkü bana göre Tanrı'nın varlığıda yokluğu da ispatlanamaz. Varlığını veya yokluğunu ispatlayamayacağım şeyin yok olup olmayacağına ilişkin spekülasyon yapamam. , Herşey yok olacaksa, herşeyle birlikte bu herşeyde bulunan "hakk" adını verdiği şeyin yok olup olmayacağının cevabını Tanrı Herşeydedir diyen arkadaşımız versin.. Her yönden ve her bakımdan Ateizimle diğer izmler eşleştirilemez..Ve ayrıyeten sayın Boşig kardeşim doğru söylemektedir.. Panteizmle Fenafillah'ı karıştırıyorsunuz.. Boşig in dediği gibi bırakın kendileri, kendilerini anlatsınlar.. Sayın boşig'in bazı düşünceleri henüz "olgunlaşmamış". Hatırladığım kadarıyla bir başlıkta, katakuta "PKK mensupları özgürlük savaşçısıdır, çünkü onlar kendini böyle tanımlıyor" demişti, boşig'e inat olsun diye. boşig de buna itiraz etti. Onlar terörist dedi. nasıl ki, PKK'yı kendini tanımladığı biçimi ile kabul etmiyoruz. O adamların da bir şekilde açıkça müslüman değiliz dememiş olmaları, onların ne olduğu gerçeğini değiştirmez. Bak nediyor Hz. Mevlana.."Ben Yaşadıkça Kur'an'ın Bendesiyim Ben, Hz. Muhammed Mustafa'nın Yolunun Tozuyum Biri Benden Bundan Başkasını Naklederse Ondan Da Bizarım, " Bundan 10 yıl önceki düşüncelerimi birisi buraya alıntılasa benim harikulade bir müslüman olduğumu iddia edebilir. Ahiret inancı olmayan bir düşünce sahibi, ne kadar müslümanım diye bağırısa bağırsın, müslüman değildir. Vahdet-i Vücut inancında da ahiret inancı yoktur. Saygılar. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Sayın Brain her ne kadar konu dağılmasın diye mücadele etsemde, gördüğüm yanlış bilgilere müdahale etmek durumnda kalıyorum.. Böyle oluncada konu elbette dağılıyor.. Bakın iki soru soaracağım.. 1- Vahdet-i Vücut nedir..? 2- Hz. Mevlana Vahdet-i Vücut inancındamıdır, buna deliliniz nedir.. Cevabınıza göre devam edeceğim.. Şimdilik maddenin olmadığı tartışmasına girmiyorum.. Saygılar. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Sayın Brain her ne kadar konu dağılmasın diye mücadele etsemde, gördüğüm yanlış bilgilere müdahale etmek durumnda kalıyorum..Böyle oluncada konu elbette dağılıyor.. Bakın iki soru soaracağım.. 1- Vahdet-i Vücut nedir..? 2- Hz. Mevlana Vahdet-i Vücut inancındamıdır, buna deliliniz nedir.. Cevabınıza göre devam edeceğim.. Şimdilik maddenin olmadığı tartışmasına girmiyorum.. Sayın kralx, ve sayın boşig, Bilginin zor ulaşıldığı bir dönemde değiliz. Google var, çağımızın "bileni". Tıklayınız: Google Search: Mevlana Vahdet-i Vücut Arama sonucu çıkan hangi linki tıklarsan tıkla. Hepsinde Vahdet-i Vücut inancının Kuran ile taban tabana zıt olduğu ve Mevlana'nın Vahdet-i Vücut anlayışına sahip olduğu yazılıdır. Bir siteden alıntılar İslâm'la kök olarak, mahiyet ve keyfiyet olarak benzerliği bir yana, taban tabana zıt olan bir dinin 'İslâm'ın özü" olarak tanıtılması büyük felâkettir. Büyük oranda müslüman okur-yazar takımına da bulaşan bu kiri temizlemek her mümin'e vazifedir. Hinduizm (Brahmanizm)'in kutsal kitabı olan Vedalar'ın tefsiri sayılan Vadenta'nın öğretilerinin temel itibariyle vahdet-i vücut'tan ibaret olduğu da konunun uzmanları tarafından kaydedilmektedir. (3) ... Brahmanizm'in bir uzantısı olan Budizm de, inziva, riyazet ve çileyle 'Nirvana'ya ulaşmanın mümkün olabileceğini iddia etmektedir ki; 'nirvana', sofilerin 'fenafillah' olarak adlandırdıkları hayali mertebeyle, tıpatıp örtüşmektedir. ... 'Enel Hakk' (Ben Allah'ım), 'Mâfi'l cübbeti illaallah' (Cübbemin içinde Allah'tan başka bir şey yoktur) diyen, Hallac-ı Mansur. 'Subhani mâ'azama şâ'ni' (kendimi noksan sıfatlardan tenzih ederim. Benim şanım ne yücedir) diyen, Beyazid-i Bistami... (Benim şu iğreti kalıbımın içinde Allah'tan başka kimse yoktur) diyen Cüneyd-i Bağdadî (11) hep İbni Arabi gibi, vahdet-i vücud denen küfrü teyid etmişlerdir. ... Vahdet-i vücud, gayta'tan şeytan'a, lağım faresinden -Ebu-Leheb'e, solucan'dan-Firavn'a, bir fahişeden-homoseksüele kadar herşeyin İlah olduğunu iddia etmektir. Başka bir siteden alıntılar Celaleddin Rumî, şeyhi ve maşuku Şems'in telkinleriyle batini ilim dedikleri sapkınlıklara kendini o kadar kaptırmış ki, tamamen kendi zihninin ürünü olan ve Hüsameddin Çelebt'nin (vahiy katibi demek daha doğru olur herhalde) kaleme aldığı şiirlerini, yani tamamen beşer ürünü olan sözleri, Alemlerin Rabbi Allah'dan inzal olunan Kur'an-ı Kerim'le boy ölçüştürmüştür. Gerçi, değil boy ölçüştürmek, Kur'an'dan yüce sayması da mümkündür, çünkü ilahlık makamına ulaşan bir kişi için bu sıradan bir iştir. Tasavvuf dîni ulularının kendilerini değil peygamberden, Allah'dan bile yüce saymaları (Sultan Veled, Maarif, 20) yadırganacak bir inanış değildir. Dolayısıyla Mesnevi'nin Kur'an'la eşdeğer, hatta ondan da üstün görülmesine şaşmamak gerekir. Celaleddin Rumi, Mesnevinin Arapça dibacesinde kitabıyla ilgili aynen şunları söylüyor: "Mesnevi-i Kerîm, salih elçiler (katipler) eliyle yazılmıştır. Ona temiz (mutahhar) olanlardan başkasının el sürmesine mani olurlar. Mesnevi Alemlerin Rabbinden indirilmelidir. Bâtıl onun önünden de, arkasından da yaklaşamaz. Allah onu korur ve gözetir... Mesnevinin başka lâkapları da vardır. O lâkapları Allahu Teala vermiştir. Fakat bu azıyla yetiniyoruz." (Mesnevi, 14). Bunlar sadece örnek. Yukarıda da söyledim: arama sonucu çıkan hangi linki tıklarsan tıkla. Hepsinde Vahdet-i Vücut inancının Kuran ile taban tabana zıt olduğu ve Mevlana'nın Vahdet-i Vücut anlayışına sahip olduğu yazılıdır. Mevlana, Arabi, Bektaşi, Yunus Emre, Hallac-ı Mansur, Ömer Hayyam gibi düşünürlerin ve bu kişilerle aynı inancı paylaştığını söyleyen boşig'in neden müslüman olmadıklarını iddia ettiğimi, neden daha çok budizmi çağrıştırdığını ileri sürdüğümü göreceksiz o sitelerin hepsinde. Saygılar... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Neden güldün..?Kafam çok dingin ve gayet normalim.. Buyur tartışalım arkadaşım.. Bana maddenin var olduğunu kanıtla.. Neden dumura uğradığın cevabını vermiştim. Dumur vaziyetteyim, zira zaman ve maddinin algıdan ibaret olduğunu ispat edeceğim derken, diğer bütün savunduğun şeyleri yıkıyorsun.... Ama başka bir başlıkta, enes34 de vermiş sana bir cevap. Allah'tan başka mevcud, varlık olmadığına inanmayı gerektirecek ne bir ayet, ne bir hadis vardır. Saygılar. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Konu dışına çıkıyoruz ama, birkaç şey eklemek istiyorum. "Tanrı herşeydir" ile "Tanrı Herşeydedir" senin de dediğin gibi farklı anlama gelir. Tanrı Herşeydedir demek Vahdeti Vücutçuluk düşüncesi değildir. Zira Tanrı Herşeydedir dediğiniz zaman, ikinci söylediğiniz şey ortaya çıkar "Tanrı Özdedir" Bu da Şu sonuca götürür. "Öz"in dışanda da "birşeyler" vardır anlamına gelir ki, öz ve özden gayrıları gibi bir ikili yapı ortaya çıkar, varlığın birliği (vahdet-i vücut) iddiası ortadan kalkar. Öz de, özden gayrısı da, "vahid/tek/birlik halinde" olmalıdır ki "Vahdet-i Vücut" inanışı olabilsin. Bu da ancak Herşey Tanrı'dır veya Tanrı herşeydir felsefesi ile mümkündür. Yapmayın Sayın BrainSlapper... Yani tamam bilmesem bunu inanıcam ama dediğinizin "Vahdet-i Vücut"un mantığıyla yada anlayışıyla alaksı yoktur... Sizinki sadece basit bir mantık yürütme... Vahet-i Vücut ile Panteizm yada Panenteizm'in aralarındaki farkları size önceki yazılarımda defalarca anlattım... Ama görünen o ki "Öğrenme" gerçekleşmemiş... "Ene'l Hakk" düşüncei apaçık ortadadır... Sizin "Panteist/Şamanist" olarak adlandırdığınız Ahmed Yesevi, Divan-ı Hikmet'ine "Bismillahirrahmanirrahim" diye başlıyor... Sizin "Panteist/Şamanist" olarak adlandırdığınız Mevlana Fih-i Ma-fih'inde ve Mesnevi'sinde sırf Kur'an-ı anlatıyor... Sizin "Panteist/Şamanist" olarak adlandırdığınız Yunus Emre referans olarak Mevlana'yı alıyor, Kur'an-ı alıyor... Sizin "Panteist/Şamanist" olarak adlandırdığınız Muhiyiddin Arabi Kur'an-dan başkasına inanmıyor... Sizin "Panteist/Şamanist" olarak adlandırdığınız Hallac-ı Mansur öldürülmeden önce namaz kılıyor... Sizin "Panteist/Şamanist" olarak adlandırdığınız Nesimi "Allah" demekten başını kaldırmıyor... Sizin "Panteist/Şamanist" olarak adlandırdığınız İbn-i Sina "Allah'ım aradım, senden başkasını bulamadım" diyor... vs... vs... vs... Defalarca size anlattım Panteizm ile Vahdet-i Vücut arasındaki farkı... Üstelik diyorum, okuyun tüm iletilerimi; "Ben, Şahsen, Bizzat, Kendim Vahdet-i Vücutçuyum..." Bende 2 sene önce "Ben Panteistim" diye dolanırken "Mevlana"yı "Yunus"u çok iyi anladığımı sanıyordum. Panteist sanıyordum onları... Aradaki farkı çözmek zor değil aslında ancak önyargıları ve kalıplarınızı aşmanız zor... Kaç kere okunuz Mesnevi'yi, Fih-i Ma-fih'i, Yunus'u, Muhiyiddin Arabi'yi, Nur'ul Arabi'yi yada kaç kere Vahdet-i Vücut anlayışının yada bu anlayışa sahip insanların arasında bulundunuz bilmiyorum (aslında sanmıyorum) ancak ben bunu yaşıyorum ve; "Son derece emin olarak söyleyebilirim ki adı geçen kimseler kesinlikle ve kesinlikle Panteist değillerdir..." Bunu çokça anlattık, isteyen arayıp bulabilirler... İsterseniz tekrar tekrarda açıklayabilirim ayrıntısı ile... Bakınız, İslam'daki bir çok şey'in "Mısır Kökenli" olduğu iddianız konusunda size karşı çıkmıyorum ama Panteizm ile Vahdet-i Vücut arasındaki fark açıktır ve ortadadır. İkiside aynı şey değildir... Konuyu dağıtmak istemiyorum ancak bu yanlış anlaşılmaya da müsaade edemem... Saygılarımla... Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Bilginin zor ulaşıldığı bir dönemde değiliz.Google var, çağımızın "bileni". Tıklayınız: Google Search: Mevlana Vahdet-i Vücut Arama sonucu çıkan hangi linki tıklarsan tıkla. Hepsinde Vahdet-i Vücut inancının Kuran ile taban tabana zıt olduğu ve Mevlana'nın Vahdet-i Vücut anlayışına sahip olduğu yazılıdır. Ya isterseniz o Müslüman!, ispatı kendinden belli kaynakları vermeyin hı? Aynı alimlerin fikirlerin yüzünde "Kader" inancını Kur'anda geçtiğinden çok çok farklı anlamıyla öğrenmediniz mi? Aynı alimler değil mi Hz. Muhammed'in torununu katleden adamın babasını yerden göğe sığdıramayanlar? Aynı alimler değil mi Hurafeleri "Din" diye yutturanlar? Aynı alimler değil mi Hallac-ı Mansuru, Nesimi'yi katlettiripte, korkudan Ahmed Yesevi'ye, Mevlana'ya dokunamayanlar? Yani Vahdet-i Vücut konusunda referans gösterdiğiniz adamların yada google'da kaynak olarak çıkan adamların ne oldukları kendilerinden bellidir. Oysa diyorum ki, gidin Mevlananın kendisinden öğrenin neymiş kendisi, Yunus'tan öğrenin... Eminim bir kere bile Mesnevi'yi okumadınız... bilginin kaynağı google değil maalesef, kitabın kendisidir. Ben size yollayayım isterseniz Mesnevi'yi yada fih-i ma-fih'i ben yollayayım size e-kitap olarak? Yunus'un Divanını yada Ahmed Yesevi'nin Divan-ı Hikmet'ini göndereyim... Kendiniz okuyun, görürsünüz... Ben size "Güdümlü Alimlerin" dediklerine inanmayın derim... Yemdir onlar... Saygılarımla... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Konuyu dağıtmak istemiyorum ancak bu yanlış anlaşılmaya da müsaade edemem... Parolayı söylüyorum: Google !!! "Panteist/Şamanist" Burada açıık bir yanlışlık yapıyorsunuz kanaatindeyim: Panteist/Şamanist ifadesini Pantesit veya Şamanist anlamına gelecek şekilde paralel anlamlı olarak yazdıysanız, sizinle hemfikir değillim. Ben, Panteist ifadesini kullanınca siz Paganist mi anlıyorsunuz? Bu itirazlar bu nedenle mi ortaya çıkıyor acaba diye alıma geldi de. Çünkü Panteist/şamanist ifadesi eş veya yakın anlamlı olarak kullanılamaz. Paganist/Şamanist ifadesi eş veya yakın anlamlı olarak kullanılabilir. Saygılar. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2007 Ben size yollayayım isterseniz Mesnevi'yi yada fih-i ma-fih'i ben yollayayım size e-kitap olarak? Yunus'un Divanını yada Ahmed Yesevi'nin Divan-ı Hikmet'ini göndereyim... Kendiniz okuyun, görürsünüz... Memnun ve müteşekkir olurum. özel mesaj atın lütfen... Saygılar. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Belki madde vardırda..Ama emin değiliz çünkü maddenin aslıyla asla muhatap değiliz.. xlark tades, sen bu Aralar olasılıklarla konuşmaya başladın, düşünen insan öyledir zaten (bana göre) biz maddenin aslıyla muhatap değilde neresiyle muhatabız. Bir şeye vardır(gerçektir) diyebilmemiz için, duyu organlarımızdan aldığımız verilerin algı merkezinde oluşturduğu bilince ihtiyacımız var. Yani bir şeyin varlığını ve gerçekliğini başka türlü anlayamayız zaten. Başka bir yöntem ve doğa yok Maddeye bakıp onu duyu organlarımızla algılayabiliyorsak, madde kesinlikle ve şüphesiz olarak vardır ve gerçektir. Aksini kesinlikle ispat edemezsiniz. Sen istediğin kadar, madde yoktur, hayaldir de !!! kimde doğru söylediğine inanmaz "gözlerime mi inanayım sana mı inanayım" diye bir söz vardır. iki şeyi karıştırıyorsunuz. "gerçek" duyu organlarımızla algıladığımız bilinçtir "hayal" duyu organlarımızla algıladığımız verilerin depolanarak, beyinde oluşturduğu bilinçtir. sonuç olarak DUYU ORGANLARIMIZLA ALGI MERKEZİMİZE GELEN VERİLER KESİNLİKLE GERÇEKTİR VE DOLAYISIYLA ALGILANAN ŞEY GERÇEKTİR. DUYU ORGANLARIMIZ DIŞINDA BEYNİMİZE GÖNDERİLEN SİNYALLER HAYALDİR. (EN AZINDAN ŞİMDİKİ TEKNOLOJİYLE) Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Parolayı söylüyorum: Google !!! Sayın BrainSlapper, Google'a "Evim" yazınca H.Y'de çıkıyor karşımıza, ona'da mı inanalım Google'da çıkıyor diye? Hatta biliyorsunuz, "Evrim"i savunan sağlam sitelerin Dns ayarları bozuluyormuş bu aralar bilmem kimlerce... Yani "Evrim" yazınca hep evrimin yalan olduğunu söyleyen siteler çıkıyor... Yapmayın, rica ederim... Burada açıık bir yanlışlık yapıyorsunuz kanaatindeyim: Panteist/Şamanist ifadesini Pantesit veya Şamanist anlamına gelecek şekilde paralel anlamlı olarak yazdıysanız, sizinle hemfikir değillim. Ben, Panteist ifadesini kullanınca siz Paganist mi anlıyorsunuz? Bu itirazlar bu nedenle mi ortaya çıkıyor acaba diye alıma geldi de. Çünkü Panteist/şamanist ifadesi eş veya yakın anlamlı olarak kullanılamaz. Paganist/Şamanist ifadesi eş veya yakın anlamlı olarak kullanılabilir. Saygılar. Panteizm ile Şamanizm'i tabii ki aynı yada yakın anlamlı tutmuyorun Sayın BrainSlapper. Siz geçmiş iletilerinizden birinde adı geçen kimselerin İslam öğretilerini Şamanizm ile birleştirdiklerini söylemiştiniz hatırlarsanız... Ona vurgu yapmak için o şekilde yazdım... Saygılarımla... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Sayın BrainSlapper, Google'a "Evim" yazınca H.Y'de çıkıyor karşımıza, ona'da mı inanalım Google'da çıkıyor diye? Hatta biliyorsunuz, "Evrim"i savunan sağlam sitelerin Dns ayarları bozuluyormuş bu aralar bilmem kimlerce... Yani "Evrim" yazınca hep evrimin yalan olduğunu söyleyen siteler çıkıyor... Yapmayın, rica ederim...... Tek bir siteye bakın demedim. Panteizm ile Şamanizm'i tabii ki aynı yada yakın anlamlı tutmuyorun Sayın BrainSlapper. Siz geçmiş iletilerinizden birinde adı geçen kimselerin İslam öğretilerini Şamanizm ile birleştirdiklerini söylemiştiniz hatırlarsanız... Ona vurgu yapmak için o şekilde yazdım...... Şamanistik unsurlardan etkilenmek ile, Şamanizm aynı şey değildir. Ben yazılarımda "/" işaretini "cümlenin vermeye çalıştığı mesaja göre birbirlerinin yerine konabilecek ifadeler" için kullanıyorum da. Şamanizm/Mecusilik (Mecusi: Magician: Büyücü) büyücülere/kahinlere dayanan inanç sistemleridir. (/ işaretinin doğru kullanımı) Şamanizm/Mecusilik/İslam inancında ateşe tapıcılık vardır. (/ işaretinin yanlış kullanımı, zira Şamanizm ve İslam'da ateşe tapıcılık yoktur.) Neyse, konuya dönelim. İmla tartışmasını özelden yapalım... Burada konu: Madde var mı yok mu... Maddenin olmaması iddiası, İslami düşünceye uygun mu... Maddenin olmaması diğer düşünce sistemlerine uygun mu... Saygılar. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Maddenin yokluğunu birde şu yolla ele alacağım.. Bu tamamen kendi çıkarımımdır.. Madde basitçe neydi..? Madde ağırlığı olan kütlesi olan ve boşlukta yer kaplayandı dimi.. Şimdi ağırlığını ele alalım.. Normalde maddenin ağırlığı diye bir kavram yoktur.. Maddeye ağırlık kavramını yükleyen kütle çekiminden başka birşey değildir.. Örneğin dünyada 60 kg gelen bir insan, ay yüzeyine 6 kg gelmektedir.. Uzayda ise ağırlıksızdır.. Dev yıldızlar ve gezegenler boşlukta durmaktadırlar.. Çünkü alt üst diye bir kavram yokki bir yere düşşün.. Görüldüğü üzere maddenin ağırlığıda yoktur.. Algı olarak maddeyi zaten elektirik sinyaleiryle algılıyoruz ve hiç bir zaman maddenin aslıyla muhatap değiliz.. Saygılar.. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Neyse, konuya dönelim. İmla tartışmasını özelden yapalım... İmla konusunun tartışılacak bir yanı yok, çünkü haklısınız zaten; bu apaçık ortada... "/" Kullanımını yanlış yapmışım... Ancak o kelimelerin "Yakın" anlamlı olduklarını nitelemek istememiştim... Açıkladım. Burada konu: Madde var mı yok mu...Maddenin olmaması iddiası, İslami düşünceye uygun mu... Maddenin olmaması diğer düşünce sistemlerine uygun mu... "Madde Yok" diye bir tanımlamaya katılmıyorum. Bu anlam nereden çıkarıldı onu da anlamış değilim aslında... Adı geçen kimselerce asıl ima edilen şey; Maddi varlığın bir araç olduğudur. Hakikat'e ulaşmak için kullanılan bir araçtır... O aracı hakkıyla kullanırsanız, ölmeden önce ölürsünüz, Yani "Maddi Ölüm" artık size bir şey ifade etmez... Cennet, Cehennem size bir şey ifade etmez... "Ödül, Ceza" size bir şey ifade etmez... Siz çünkü bunları aşıp, direkt olarak "Tanrı"yı arzuluyorsunuzdur zaten... Bir reklam vardı ya hani; "Daha Fazlasını İste" diye... Şimdi, bu aşamaya varmanın en temel şartı, öncelikle bir "Bedene" sahip olmaktır... Canlı bir bedende var olmadan, kişi "Hakikat"e ulaşamaz... Yani "Madde" olmadan gerçeği kavrayamazsınız... Çünkü "Madde"nin varlığı anlaşıldıktan sonra, Ve o maddenin ardındaki anlaşıldıktan sonra, Yani kişinin kendi benliğine yönelip, kendi maddi varlığını, Ve buradan dışarıya doğru tüm varlıkların özünü kavradıktan sonra Tanrı'ya ulaşabileceğini niteler o kimseler... Dolayısıyla; "Madde Yoktur" tanımlaması tek başına çok yüzeysel bir tanımlamadır... Eğer "Ciddi ciddi" söyleniyorsa, bir o kadar da "Fantastik" bir tanımlamadır... Kısacası: "Madde Var..." Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Normalde maddenin ağırlığı diye bir kavram yoktur..ağırlık, yer çekimi için kullanılan bir kavramdır dolayısıyla gezegenler için geçerlidir. önemli olan maddenin ağırlığı değil maddenin kütlesidir belli bir ağırlı olan değil, belli bir kütlesi olan diye tanımlama yapmalıyız. Görüldüğü üzere maddenin ağırlığıda yoktur.. maddenin ağılığı yoktur ama maddenin kütlesi vardır. Önemli olan maddenin ağırlığı değil kütlesidir. kütle uzayın her yerinde geçerlidir, ama ağırlık geçerli değildir. dolayısıyla kütlesi olan herşey maddedir. Eğer bahsettiğiniz maddenin kütlesi varsa, duyu organlarımızla algılanabiliyorsa, o madde vardır ve gerçektir. Algı olarak maddeyi zaten elektirik sinyaleiryle algılıyoruz ve hiç bir zaman maddenin aslıyla muhatap değiliz.. Zaten madde duyu organlarıyla algılanıp, elektrik sinyalleri olarak beyinde depolanır. Bunda maddenin olmadığına dair bir veri yoktur. Madde var ki algı merkezimize gelmektedir. Olmayan şey, algı merkezimizde gönderilmez. Hayal ile gerçeği açıklamıştım zaten ikisini karıştırmayalım. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Evet görüldüğü üzere ağırlık madde için varlığını kanıtlayıcı bir kavram değildir.. Zihnimizde algıladığımız o şeyler'in gerçekten madde olduğuna bir delil yoktur.. Bir kaynaktan gönderilen seri kodlarda olabilir.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Zihnimizde algıladığımız o şeyler'in gerçekten madde olduğuna bir delil yoktur.. zihnimizde algıdağımız şeyler, zaten madde değildir. buna katılıyorum yani düşünce bir madde değildir ama düşünceyi yaratan maddedir !!!! ne düşünürsen düşün, ne algılarsan algıla hepsi maddeden gelir. kısacası madde vardır, gerçektir, herşey maddeyle olup bitmektedir. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Evet görüldüğü üzere.. Gördüğümüz ev daha doğrusu zihnimizdeki ev o ev değildir.. Tamamen elektirk sinyallerini algılarız.. Bu sinyallerin o kaynaktan geldiği hiç bir şeyi değiştirmez.. Bize gönderilen seri sinyaller de olabilir.. Gerçeğe hiç bir şekilde ulaşamayız.. Saygılar.. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Zihnimizde algıladığımız o şeyler'in gerçekten madde olduğuna bir delil yoktur.. Ben hala olmayan bir şeyin olmayan şeyleri nasıl algılayabildiğini algılayabilmiş değilim.. Demek ki neymiş ; tanrı olmayan bir şeyin, olmayan şeyleri nasıl algılayabildiğini algılayabilmem için beynime bir sinyal göndermiyormuş. Gönderseydi, olmayan bir şeyin olmayan şeyleri nasıl algılayabildiğini algılayabilirdim. Kralx; öncelikle bu söylediklerinde bir haklılık payı oluşturabilmen için beynin maddesel gerçekliğini kabul etmen gerekiyor. Eğer beynin maddesel gerçekliğini kabul etmez isen, algıyı ve algıya giden süreci izah edemez, tökezlenir kalırsın. Beynin kendisi de mi bir algı? Bu ne demektir biliyor musun? Bu, bir ucunu elinde tuttuğun ipin, bir ucunun olmadığını iddia etmekle aynı şeydir... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Kralx; öncelikle bu söylediklerinde bir haklılık payı oluşturabilmen için beynin maddesel gerçekliğini kabul etmen gerekiyor. Eğer beynin maddesel gerçekliğini kabul etmez isen, algıyı ve algıya giden süreci izah edemez, tökezlenir kalırsın. Beynin kendisi de mi bir algı? Bunu 4. kez açıklıyorum.. Direkt muhatap ruhtur.. Konun daha iyi anlaşılması için şimdilik dış dünya ile ilgili algıları incelerken beyni ve sinirleri var kabul etmem gerektiğini daha öncedende söylemiştim.. Çünkü ruh diye girersem konunun ayrıntıları anlaşılmayacaktır.. Tek algı merkezi ruhtur.. Hüküm ve karar ruhtadır algıda ruhtadır.. Değilse yağ ve proteinlerden ibaret bir beyin neyi algılasın neyi düşünsün.. Aslında beyinde ruha algılattırılan bir algıdır.. Dikkat edin dışarlarda yada içimizde kesinlikle hiç bir şey yoktur demiyorum, ama maddeninde olmama ihtimalini konuşuyorum.. Madde yerine seri kodlar olabilir diyorum.. Tıpkı üç boyutlu PC oyunlarının kodları gibi.. Kodlar ekran kartı vasıtası ile adam, silah, ev, araba oluyor..! Saygılar.. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Bunu 4. kez açıklıyorum..Direkt muhatap ruhtur.. Konun daha iyi anlaşılması için şimdilik dış dünya ile ilgili algıları incelerken beyni ve sinirleri var kabul etmem gerektiğini daha öncedende söylemiştim.. Çünkü ruh diye girersem konunun ayrıntıları anlaşılmayacaktır.. Tek algı merkezi ruhtur.. Hüküm ve karar ruhtadır algıda ruhtadır.. Değilse yağ ve proteinlerden ibaret bir beyin neyi algılasın neyi düşünsün.. Aslında beyinde ruha algılattırılan bir algıdır.. Dikkat edin dışarlarda yada içimizde kesinlikle hiç bir şey yoktur demiyorum, ama maddeninde olmama ihtimalini konuşuyorum.. Madde yerine seri kodlar olabilir diyorum.. Tıpkı üç boyutlu PC oyunlarının kodları gibi.. Kodlar ekran kartı vasıtası ile adam, silah, ev, araba oluyor..! Saygılar.. Sen daha bunları açıklamadan ben baştan konunun matrixvari yorumlardan ibaret olacağını söylemiştim. Kralx ister "ruh" de, ister "beyin" de ya da "PC" de, ne dersen de, söylediklerinde ön koşul algılayıcının maddi bir gerçekliğinin olmasıdır. Zira "sinyal" dediğin şey de maddi bir gerçeklik için gereklidir. Algılayıcının maddi bir gerçekliği yok ise, zaten sinyale de gerek yoktur. Eğer öyleyse senin burada anlattığın tüm beyindi, algıydı, sinyaldi vs. gibi şeyler boşlukta ve desteksiz kalır. Ruh için sinyale gerek yoktur. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Sayın Yamyam matrixle falan işimiz yok.. evet algılayıcının maddi bir gerçekliği yok.. Yani sizin tarif ettiğiniz madde bakımından.. Bu durumda maddeyede ihtiyaç yok ve hatta belkide madde yok.. Sinyal dediğimiz şey ise, madde değildir.. Bilmediğimiz birşeydir.. Belki diyorum.. Neden belki diyorum, çünkü maddeyi sadece algılıyoruz.. Algı ise tamamen elektiriksel bişi.. Saygılar.. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Düşünüyorum öyleyse Varım... Ya da; Dokunuyorum Öyleyse Var... Descartes; Tanrı'ya inanan biri olarak, Tanrı'nın varlığını ispat için En başta "Varlığı" kabul ederek yola çıkmış... Yani Maddi Varlık "Var"... Bunu tartışmak bile aslında bence pek gerekli değil; ortada çünkü... Ve ben hala kimin ne söylemek istediğini anlamış değilim... Yani; "Madde Yok" ise ne olacak? Tanımlamamız gereken ne? "Madde Var" ise ne olacak? Tanımlamamız gereken ne? Maddenin varlığı Tanrı'yı "Yok" mu kılıyor? Tanrı'nın varlığı Madde'yi "Yok" mu kılıyor? Nedir yani, tartışma nereye varacak? Kim ne demek istiyor? Farkında mısınız bilmiyorum ancak kanımca ilerleyemiyoruz... Not: "Evrenin Algılardan İbaret Olduğu" görüşünü savunan bir Felsefe akımı vardı ancak adını unuttum... Sayın xlark tades'in iddiaları üzerine, bu akımı anımsamak için Sayın BrainSlapper'in tavsiyesi ile "Google"a başvurdum... Arama motoruna "Evren Algılardan İbarettir" yazdım... Karşıma sayfalar dolusu "Kim" çıktı bilin bakalım... Sayın BrainSlapper ve Sayın Xlark Tades... Umarım adınız geçiyor diye beni yanlış anlamazsınız... Kimseyi nitelemek veya itham etmek değil amacım... Sadece rastladığım bişeyi söyledim o kadar... Saygılarımla... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2007 Sevgili Boşig aslında bir teoriyle yola çıktım.. Tartışma iddalı olsun diyede iddalı bir başlık atayım dedim.. Olabilirki yanılıyorumdur diye Adminede Öm attım, başlığı değiştirirmisiniz diye.. Bakın hiç bir itikada eksi yönde etki etmek istemem, haşa bunun sorumluluğu ağırdır. İmam-ı Rabbani ve Muhyiddin- Arabi den naklettiğim bir kaç yazınında ışığında, madde değilde her bir şeyin vehim olabileceği konusunda tartıştım.. Maddeyi beynimizde sadece elektrik sinyaleriyle algıladığımız için, gerçekte orada duran şey madde değilde seri kodlar olamazmı dedim.. Çünkü içimizden dışarıya çıkıpta onun ne olduğuna nasıl emin olacağız.. Algılarımız elektirik sinyallerinden başka biş değildir.. Buradan nereye gideceksiniz diyorusun.. Bir yere gittiğimiz yok.. Maddenin gerçekte var olma olasılığının iyi düşünülmesi ve yalnızca Allah var bilincinin bilinmesidir.. Mutlak varlık ve mutlak kudret odur.. Diğer herşey sıfatların tecellisi, vehim, gölge, zıldir.. Diyorum gibi bişey.. Saygılar.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.