Φ kralx Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2007 Akraba evliliğinden kolu kısa olan adam, yine akraba evliliğinden kolu kısa olan başka bir kadınla evleniyor.Bu kabile yüzyıllardır birbiriyle evlenmiş. Artık yamukluk had safaya varmış. Nerede olmuş bu olay..? Böyle bir olay yok.. Olamazda.. Eğer bu doğru olsaydı şuan yeryüzündne yaşayan milyonlarca insan nesilden dolayı sakat olmuş olacaktı.. Daha ilk nesilde bile, örneğin akraba evliliği yapmış olanaların çocuklarından biri sakat biri sağlam.. Buna ne diceksiniz..? Daha ilk nesil bakın.. İkinci nesil'e zaten hiç bir sakatlık aktarılmıyor.. İki koluda sakat olan aileler var, özürlü kişiler birbirleriy evlendiriliyorlar, ama çocukları çok sağlam.. Bunu nasıl açıklayacaksınız..? La boheme ve Brain gerçekten biyoloji biliyor musunuz..? Biliyorsanız bu yazdıklarınızı biyolojiyle nasıl eşleştirirsiniz..? Saygılar.. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2007 La boheme ve Brain gerçekten biyoloji biliyor musunuz..? Biyoloji bilmiyoruz da, kafadan mı sallıyoruz? Sadece yakın akraba evliliğine örnek verdik. Daha bunun radyasyon düzeyi var, buzul çağları var, volkanik dönemi var.. Var oğlu var.. Bu dönemlerde olan mutasyonlar aktarılmadı mı sonraki nesillere? Madem aktarılmadı: Insan renklerini havava ve adem'e dayandırarak açıkla, becerebiliyosan. Ki bu da sadece 50-100 bin yıllık insanlık tarihinde olmuş birşey, evrenin ve dünyanın yaşı konusunda 15 milyar yıldan bahsediliyor. Saygılar. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2007 Adem ve Havva olayı sık sık gündeme geliyor.. Onuda açıklayalım.. İnsanda zengin çeşitlilikte gen bilgisi vardır.. Örneğin hem annesinin hem babasının göz rengi yeşil olmamasına rağmen, doğan çocuk yeşil gözlü olabiliyor.. Yada hem annesi hem babası sakat olmayan bir çocuk sakat doğabiliyor.. Burada hem gen zenginliği hemde bozuk gen olayı vardır.. Adem ve havvadaki gen zenginliği kendilerinden sonraki nesillerde, mesela ilk evlatlarında yada onların çocuklarında yavaş yavaş değişik görünümler halinde ortaya çıkmıştır.. Saygılar.. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2007 Adem ve Havva olayı sık sık gündeme geliyor..Onuda açıklayalım.. İnsanda zengin çeşitlilikte gen bilgisi vardır.. Örneğin hem annesinin hem babasının göz rengi yeşil olmamasına rağmen, doğan çocuk yeşil gözlü olabiliyor.. Yada hem annesi hem babası sakat olmayan bir çocuk sakat doğabiliyor.. Burada hem gen zenginliği hemde bozuk gen olayı vardır.. Adem ve havvadaki gen zenginliği kendilerinden sonraki nesillerde, mesela ilk evlatlarında yada onların çocuklarında yavaş yavaş değişik görünümler halinde ortaya çıkmıştır.. Sayın kralx, Adem ve Havva'daki gen zenginliği diyorsun, o da kabul. Burada sana anlatmak istediğimiz şey: Mutasyon belirli bir noktadan sonra kalıcı olmuş. Zencilerden hiç mavi gözlü sarı saçlı çocuk doğmaması gibi. O genler kaybolmuş. neden acaba? Demekki biryertlerde bir dış etki hasıl olmuş ve kalıcı etki yapmış. Bu sadece insanlık tarihinde olan birşey. Bir de milyarlarca yılı düşün. neler olmuş olabilir. Saygılar. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2007 Sayın kralx, Adem ve Havva'daki gen zenginliği diyorsun, o da kabul. Burada sana anlatmak istediğimiz şey: Mutasyon belirli bir noktadan sonra kalıcı olmuş. Zencilerden hiç mavi gözlü sarı saçlı çocuk doğmaması gibi. O genler kaybolmuş. neden acaba? Demekki biryertlerde bir dış etki hasıl olmuş ve kalıcı etki yapmış. Bu sadece insanlık tarihinde olan birşey. Bir de milyarlarca yılı düşün. neler olmuş olabilir. Saygılar. Anlatmak istediklerinizi çok iyi anladığımdan emin olabilirsin.. Mutasyonlar belirli bir noktadan sonra kalıcı olmuş diyorsun.. Ademle havvaya da kabul diyorsun. İyide ben Adem ve Havva olayında, genlerdeki zengin çeşitlilikten bahsesiyorum, sense mutasyon diyorsun.. İkisi zıt şeylerdir.. O noktaya kadar mutasyonla gelinmediki durmuş olsun.. Mutasyonlar genetik bilgiyi tahrip etmektan öteye geçemezler.. Mutasyonu tetikleyen etkenleri bilim belirlemiştir, x ışınlarına uzun süre maruz kalma, radyoaktif etki altında kalma, bazı kimyasallar vs.. Sonuç sakatılık yada ölümdür.. Yani mutasyonlar bırakın gelişmiş bireyler meydana getirmeyi, gelimiş bir tek hücre dahi meydana getiremezler.. Eğer bilme inanıyorsanız bilmin söyledeği şey budur.. Saygılar.. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Ademle havvaya da kabul diyorsun. Senin varsayımını, hipotezi idrelemek için varsaymak, o varsayımı "gerçek" kabul etmek değildir. Mutasyonlar genetik bilgiyi tahrip etmektan öteye geçemezler..Mutasyonu tetikleyen etkenleri bilim belirlemiştir, x ışınlarına uzun süre maruz kalma, radyoaktif etki altında kalma, bazı kimyasallar vs.. Sonuç sakatılık yada ölümdür.. Sayın kralx, Mutasyonlar, genlerin yapısını bozar, deforme eder, değiştirir. Bozulan, deforme edilen, değiştirilen de sonuçta gendir. Dünyanın ilk dönemlerinde radyasyon, volkanik gazlar vs gibi çok çeşitli faktörler bulunduğunu bilim söylüyor. Bu faktörlerin canlılar üzerinde büyük kalıcı etkiler yaptığı kesindir. Dinazorlar yokolmuştur. Ama dinazorlara benzer küçük sürüngenler var. Bukalemun ve ebvai çeşit micro-dinazor görünümlü yaratık var. Bunlar nasıl oluştu? Yani mutasyonlar bırakın gelişmiş bireyler meydana getirmeyi, gelimiş bir tek hücre dahi meydana getiremezler.. Sihirli çubuk işini yapmıyor mutasyonlar zaten. Mecvcut canlıları, hücreleri dönüştürüyor. Evrimleştiriyor. Değiştiriyor. Saygılar. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Örneğin hem annesinin hem babasının göz rengi yeşil olmamasına rağmen, doğan çocuk yeşil gözlü olabiliyor.. ama zenci olamıyor yada çekik gözlü zenci bir insan sadece ebeveynleri zenci olan insanlardan çıkar çekik gözlülerde aynı bir japon ırktan, hiçbir zaman yuvarlak gözlü yada zenci bir bebek çıkmaz Adem ile Havvdan, çekik göz, sarışın, zenci, mavi göz vs bir ırkın çıkması mümkün değil hadi çıktı diyelim, sonraki nesil bu özellikleri devam ettirmek zorunda hadi ettirdi diyelim zenciler, çekik gözlüler, sarışınlar hep bir arada olmalıydı, yani karmakarışırık bir ırk oluşmalıydı hadi oluştu diyelim nerede bunlar ? iklim değişikliklerine göre evrim mi geçirdiler ? Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Mutasyonlar, genlerin yapısını bozar, deforme eder, değiştirir.Bozulan, deforme edilen, değiştirilen de sonuçta gendir. Bozuk genden gelişmiş bir yapı nasıl çıkacak..? Örneğin gözümüz yoktu, ama nasıl bir tasadüftür nasıl bir mutasyondurki, gözümüz oluvermiş.. Gözdeki gelişmişlikle, kanser hücresini eşleştirebilir misin..? Biri gelişmişliğin örneği diğer bozunumun örneğidir.. Bu değişimleri vücudun o muhteşem savunma sistemi yok edebildiği kadar yok ediyor.. Aslında hemen hemen her gün vücudumuzda olağan dışı bir şeyler oluyor ama immün sistem bunu düzeltiyor.. Ya düzeltmediği şeyler..? İşte hastaklık sakatlık ve ölüm.. Saygılar... Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2007 Örneğin gözümüz yoktu, ama nasıl bir tasadüftür nasıl bir mutasyondurki, gözümüz oluvermiş..gözü yapan canlı organizmadır, canlı organizma akıllıdır, göz yapabilir, yapıyorda zaten gördüğün gibi ama, gözün nasıl olduğunu açıklasak bile diyeceksinki peki o ortam ilk nasıl sağlanmıştır ? onuda açıklasak diyeceksinki peki hiçbir şey yokken bunlar nasıl var olmuş ? onuda açıklasak diyeceksinki peki hiç birşey yoktan var olur mu ? onuda açıklasak diyeceksin ki herşeyi yaratan, yoktan vareden Allah'tır ve sonra bizde sana inanacağız, Allah'a iman edeceğiz, namaz kılıp oruç tutacağız !!! süper !!! Aslında hemen hemen her gün vücudumuzda olağan dışı bir şeyler oluyor ama immün sistem bunu düzeltiyor..Ya düzeltmediği şeyler..? İşte hastaklık sakatlık ve ölüm.. canlı organizma kapasitesi dışındaki olumsuz etkenlere karşı koyamaz ve aksaklılağa uğrar yada cansızlaşır ölür. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2007 Kralx; okumadan, bilmeden, öğrenmeden "Kendi bilgi ve niteliklerini överek karşısındakini kandıran, dolandıran" birinin "Aldatmak amacıyla bilerek ve gerçeğe aykırı olarak söylediği söz" lerini bize "bilim" diye satmaya kalkışma... "Mutasyonlar yararlı olmaz" gibi kerameti kendinden menkul sözler söylemek, zaten bu konudaki bildiklerinin tamamını yukarıda özellikleri tanımlanan zattan aldığını gösteriyor. Buyrun size yararlı mutasyon örnekleri... Hem de ilk elden... Evrim sürecinde rol alan sayısız yararlı mutasyon örneği var. Bunlara süpervital mutasyonlar da deniyor ve bu mutasyonlar özellikle yeni ırkların ortaya çıkmasına yardımcı oluyorlar. Yararlı mutasyonlara şu üç örneği verebiliriz: 1)Canlıların vücut boylarını küçültmeleri. Günümüzde yaşayan hayvanların çoğu atalarına oranla çok daha küçük vücut ölçülerine sahipler. Bunun onlara sağladığı yararsa daha kolay barınak bulabilme, daha az besine ve daha az suya ihtiyaç duyma, su kaybının azalması, rahat hareket edebilme ve buna bağlı olarak düşmandan daha rahat kaçma ve saklanma... 2)Mongoloid ırkın gözlerinin çekik olması. Eskimolarda buzdan veya kardan yansıyan ışıktan korunmada ve dolayısıyla kar körlüğünün engellenmesinde çekik gözün önemi çok büyük. Moğollarda da çekik gözler hem çöl kumlarından, hem de çölün yansıttığı ışıktan korunabilmeyi sağlıyor. 3)Çöl bitkilerinde görülen bütün uyumlar mutasyonlar sonucu ortaya çıkmıştır. Örneğin yaprakların küçülmesi ve dikensi yapılar halini alması çöl bitkilerinde su kaybını en aza indirger. http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ett...amp;soru_id=834 Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2007 Kralx; okumadan, bilmeden, öğrenmeden "Kendi bilgi ve niteliklerini överek karşısındakini kandıran, dolandıran" birinin "Aldatmak amacıyla bilerek ve gerçeğe aykırı olarak söylediği söz" lerini bize "bilim" diye satmaya kalkışma... Yazanın kim olduğu değil, yazdığı şey önemlidir.. Düşmanım bile yazsa, açar okurum... Kişinin kişiliğine değil, yazdığına bakıp, yazdıkları şeylerin yanlış olduğunu bilimsel cevaplarla açıklamalısınız.. Bakın tesadüf kelimesine bile cevap vermeye çalışıyorum.. Üstelik tesadüf kelimesi bilimle eşleştiriliyor, nedensellik, niçinsellik çöpe atılıyor bilim bu değildir.. Şu yukarda saydığın üç maddeye kanıt var mıdır.. Örneğin çöl bitkilerinin yaprakları küçülmüş ve dikensi bir hal almış deniliyor.. Peki yapılan kazılar yada toprak analizlerinde mevcut çöllerde daha önce yaprakları büyük ve dikenli aynı bitki türü izine rastlanmışmıdır.. Birde şu var..; Mutasyonlarla varyasyonları karıştırmamak lazım.. Gen çeşitlişliği dediğimiz olay çok farklı bir olaydır ve evrime delil teşkil etmez.. Gen havuzu konusunu bir okuyunuz.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 1 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 1 Mart , 2007 Kişinin kişiliğine değil, yazdığına bakıp, yazdıkları şeylerin yanlış olduğunu bilimsel cevaplarla açıklamalısınız.. öyle yapıyoruz zaten Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 3 Mart , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 3 Mart , 2007 Mide.. İnanın bu tasarım, tesadüfen bir binanın kendi kendine yapılmasından daha karmaşık ve daha akıllıca.. Bildiğiniz gibi mide yiyeceklerin kimyasal olarak parçalandığı bir yerdir.. Midenin iç yüzeyinde mukoza denilen bir tabaka vardır.. Midemize yiyecek girdiği an, mukozadan sindirim için kimyasal sıvılar salgılanır.. (tasarım) Tabi bu arada içtiğimiz sıvılarında mideye gittiğini unutmayın.. Mide her 20 dakikada dalgalanmalar oluşturarak bu sıvı ve katıların bir birine karışmasını sağlar.. (tasarım) İşlem sonunda yarı sıvı bir karışım meydana gelir.. Bu karışım ince bağırsaklar tarafından emilebilecek hale geldiğinde, emilerek 12 parmak bağırsağına geçer.. Mide kendi asitinden kendisini korumak için yapışkan bir mukus üretir.. (tasarım) Şimdilik burada kersiyorum, uzun yazılar sıkıcı olabiliyor.. Bunların tesadüfi olmalarına olanak yoktur.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 4 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 4 Mart , 2007 Midemize yiyecek girdiği an, mukozadan sindirim için kimyasal sıvılar salgılanır.. (tasarım)canlı organizma tasarımı Bunların tesadüfi olmalarına olanak yoktur.. evet, canlı organizmanın tasarımıdır. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 15 Mart , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 15 Mart , 2007 Herşeyin yalan olduğunun, hayal olduğunun, yalnızca Allah'ın varlığı , kudreti ve tecellilerinin gerçek olduğunun ikinci kanıtı.. Lütfen çok dikkatli okuyunuz.. Uzay bir boşluktur.. İçerisinde galaksiler, güneş sistemleri yıldızlar, gezegenler ve gök taşları vardır.. Şimdi gezegenleri ele alalım.. Örneğin dünya.. Dünyaya hep birlikte inişe geçiyoruz.. Nereye indik, mesela herhangi bir dağa indik.. Dağın dış yapısı taş toprak vs dir.. Şimdi taşın içine giriyoruz.. Taşın her zerresi atomlardan oluşmuştur.. Ama her atomun arasında kendi boylarının bilmem kaç milyon katı uzaklık boşluklar vardır tıpkı uzaydaki gibi.. Şimdi bu atomlardan birinin içine girelim.. Atomun çekirdeği atomun yaklaşık yarı çap olarak onbinde biri kadardır, çekirdeğim etrafında elektronlar döner durur ama araları boştur.. Atomun içinde ise nötron ve protonlar vardır hakeza aralarında kendi kütlelerine göre muazzam büyüklükte boşluklar vardır.. Daha alt parçacıklardada durum böyledir, yani boşluktur.. Dikkat ederseniz hangi zerreye inersek o zerre kendi içinde boşluklardan ibarettir.. Bu atom altı parçacıklar içinde geçerlidir.. Eğer bu boşluklar mutlak boşluk değildir, içerisinde bir takım partiküller vardır derseniz, o partiküllerde kendi aralarına ve kendi içlerinde büyük boşluklardan ibarettir.. Enerji kavramı olarakta iyi düşünün.. Tıpkı algı meslesinde olduğu gibi buradada boşluk ve sonuç olarak yokluk vardır... Şimdi soruyorum.. Boşluk mu gerçek, madde mi gerçek.. Madde gerçekse madde nerede..? :) Saygılar.. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 15 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 15 Mart , 2007 Herşeyin yalan olduğunun, hayal olduğunun, yalnızca Allah'ın varlığı , kudreti ve tecellilerinin gerçek olduğunun ikinci kanıtı..Lütfen çok dikkatli okuyunuz.. Uzay bir boşluktur.. İçerisinde galaksiler, güneş sistemleri yıldızlar, gezegenler ve gök taşları vardır.. Şimdi gezegenleri ele alalım.. Örneğin dünya.. Dünyaya hep birlikte inişe geçiyoruz.. Nereye indik, mesela herhangi bir dağa indik.. Dağın dış yapısı taş toprak vs dir.. Şimdi taşın içine giriyoruz.. Taşın her zerresi atomlardan oluşmuştur.. Ama her atomun arasında kendi boylarının bilmem kaç milyon katı uzaklık boşluklar vardır tıpkı uzaydaki gibi.. Şimdi bu atomlardan birinin içine girelim.. Atomun çekirdeği atomun yaklaşık yarı çap olarak onbinde biri kadardır, çekirdeğim etrafında elektronlar döner durur ama araları boştur.. Atomun içinde ise nötron ve protonlar vardır hakeza aralarında kendi kütlelerine göre muazzam büyüklükte boşluklar vardır.. Daha alt parçacıklardada durum böyledir, yani boşluktur.. Dikkat ederseniz hangi zerreye inersek o zerre kendi içinde boşluklardan ibarettir.. Bu atom altı parçacıklar içinde geçerlidir.. Eğer bu boşluklar mutlak boşluk değildir, içerisinde bir takım partiküller vardır derseniz, o partiküllerde kendi aralarına ve kendi içlerinde büyük boşluklardan ibarettir.. Enerji kavramı olarakta iyi düşünün.. Tıpkı algı meslesinde olduğu gibi buradada boşluk ve sonuç olarak yokluk vardır... Şimdi soruyorum.. Boşluk mu gerçek, madde mi gerçek.. Madde gerçekse madde nerede..? :) Saygılar.. Sayın kralx, Maddeyi "yoğunluk farkı" çerçevesinde düşün. Su var, ama buz da var. Bu ikisnin arasındaki fark, yoğunluk farkı, görünürde başka bir fark yok. Senin madddi varlığın ile, aldığın nefes arasındaki "fark" da yoğunluk farkı. Yoğunluğun fazla olduğu yerlere madde diyoruz. Bazısına taş diyoruz, bazısına gezegen diyoruz, bazısına hava diyoruz. Yazdığın şey, Big Bang teorisinin parçasıdır. Bütün boşluklar (galaksiler, gezegenler, atomlar, elektronlar, protonlar, daha küçük parçacıklar vs arasındaki boşluklar) giderilirse, Big Bang teorisindeki "başlangıç noktasına" yani "sonsuz yoğunluk"a ulaşılır. Big Bang teorisindeki yoğunluk ifadesi ile madde arasındaki ilişkiye dikkatini çekerim. Saygılar. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 15 Mart , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 15 Mart , 2007 Yazdığın şey, Big Bang teorisinin parçasıdır.Bütün boşluklar (galaksiler, gezegenler, atomlar, elektronlar, protonlar, daha küçük parçacıklar vs arasındaki boşluklar) giderilirse, Big Bang teorisindeki "başlangıç noktasına" yani "sonsuz yoğunluk"a ulaşılır. Sayın brain yazıyı dikkatli okuduysan.. Boşluklar sadece iki atom arasında değil, atomun içindede boşluklar var, daha doğrusu madde yok ortada, bir yüzey yok, zemin yok, sınır yok, sanki boşluklar bize dolu görünüyr gibi birşey var ortada.. Mesela çekirdekle atom arasındaki boşluk onbinde bir dedim, ama atom çeperini oluşturan maddeler yada çekirdeği oluştruan maddelerde boşluktan ibaret.. Yoğunluk dediğimiz bu boşluklardaki mesafe ile ilgili bir şey.. Big-bang olayında zaten madde falan yok ortada sadece çok yoğun bir ortam var.. Ama bu yoğunluk ne..? Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 16 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 16 Mart , 2007 Boşluklar sadece iki atom arasında değil, atomun içindede boşluklar var, daha doğrusu madde yok ortada, bir yüzey yok, zemin yok, sınır yok, sanki boşluklar bize dolu görünüyr gibi birşey var ortada.. bilimsel verilerin mantıklı ve teoriye uygun uygun olmayan cümlen ise şu "Herşeyin yalan olduğunun, hayal olduğunun, yalnızca Allah'ın varlığı , kudreti ve tecellilerinin gerçek olduğunun ikinci KANITI.." xlark tades bilimsel olarak büyük çarpılıklar içindesiniz bahsettiğiniz olay bilimsel bir TEORİ vardığınız nokta sadece bir İNANÇ özetlediğiniz duruma koydunğunuz sonuç KANIT çok çarpık bir durum Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 16 Mart , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 16 Mart , 2007 bahsettiğiniz olay bilimsel bir TEORİ Her defasında kral sen şölesin sen böylesin diyeceğine, lütfen bilimsel fikirlerinle benim öyle yada böyle olduğumu kanıtla.. Yani yargıyı bilimsel verilerle yap.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 16 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 16 Mart , 2007 Yani yargıyı bilimsel verilerle yap.. dikkat edersen öyle yapıyorum zaten Bilimsel metodolojiye bağlı kalıyorum Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 16 Mart , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 16 Mart , 2007 dikkat edersen öyle yapıyorum zaten Evet dikkat ediyorum hiçte öyle yapmıyorsun.. Ben gayet bilimsel bir olay yazmışım.. Sen ne yazmışsın.. vardığınız nokta sadece bir İNANÇ Tamam ben bilimsellikten inanç noktasına getiriyorsam.. Sende bilimsellikle bunu yalanla.. Yargını bilimsel verilerle yap demeden kastım budur.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 16 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 16 Mart , 2007 Boşluk mu gerçek, madde mi gerçek..Madde gerçekse madde nerede..? boşluk ve madde gerçektir, duyu organlarımızla algılandığı için kainat boşluktan ve maddeden oluşur, dolayısıyla boşlukmu gerçek maddemi gerçek sorusu anlamsızdır bu şuna benzer evrene bakıp, evren maddedir demektir ama o evrenin içinde madde olarak algılanmayan erlerde vardır yani boşluk halbuki madde boşluklardan oluşur boşluksuz madde olmaz örneğin kaya bir maddedir ama bu kayayı biz bir bütün olarak görüyoruz çünkü gözleriniz onu öyle algılıyor ama kayaya mikroskopla baktığımızda yapıtaşlarınınn arasında bir boşluk görürüz bu onun madde olmadığını belirtmez madde boşluklarıyla birlikte gerçektir Madde nedir BOŞLUKTA YER KAPLAYAN belli bir kütlesi ve şekli olan şeydir Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 16 Mart , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 16 Mart , 2007 Ah bu klasik fizik yok mu.. İlkokulda maddenin tarifini bir verdiler öle gitti halada gidiyor.. Arkadaşım sana tavsiye, kuantum fiziğini bir araştır.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 17 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 17 Mart , 2007 Arkadaşım sana tavsiye, kuantum fiziğini bir araştır.. Quantum fiziği, maddenin ve enerjinin(ışık, dalga) inanılmaz gizemliliğini ortaya çıkarmaya çalışan bir teoridir. Maddeyi yok saymaz, aksine direk madde ve enerjisini deneyler Ah bu klasik fizik yok mu.. Klasik fizik değil bu modern fizik, Klasik fizikte (eskiden) maddenin tanımında "belli bir ağırlığı olan" ifadesi geçmekteydi, ama uzayda ağırlık ilkesi olmadığı keşfedilince bu tanıma birde "kütle" ifadesi eklendi. Yani daha modern bir hal aldı Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 17 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 17 Mart , 2007 Tıpkı algı meslesinde olduğu gibi buradada boşluk ve sonuç olarak yokluk vardır...Şimdi soruyorum.. Boşluk mu gerçek, madde mi gerçek.. Madde gerçekse madde nerede..? :)[/b] Saygılar..[/color] Gerçekte boşluk diye bir şey olmadığını, bütün evrenin enerji ve bu enerjinin belli bölgelerde yoğunlaşmış sistemlerle oluştuğunu, evrendeki cisimlerin sizin boşluk/yokluk diye nitelediğiniz dokuyu büktüğünü, bu bükülen dokudan ışığın bile etkilendiğini öğrenmekle işe başlarsanız, "boşluk mu gerçek, madde mi gerçek" gibi bir sorunun ne kadar abes olduğunu da görmüş olursunuz.... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.