Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Evet, mesela develerin kirpikleri çok uzundur ve bu kirpikler onları kum fırtınalarından korur.

  • Cevaplar 312
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:
Hatırlatma: Arkadaşlar ganırım "Kirpik" ile "Kaş" arasında bir fark var...

 

e heralde yani sayın Boşig.. :)

Fakat gözün korumu açısından kaş ve kiprikleri birlikte yazdık..

Kaşların oluşumuna terlemenin olduğu bölgelerde tüy bitebilir denildi..

Kiprikler dahada karmaşık o na ne diyecek bakalım arkadaşlarımız..

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
Cevabımı aldım teşekkürler....
bu cevabı daha öncede defalarca almıştın zaten.

 

Muhalefet için muhalefet sözümüde destekleyen bir cevap bu

 

değil

 

 

Bir otomobil yapacaksan a dan z ye herşeyini tasarlarsın..

Kaportayı yapıp diğer aksamları rastgele serpiştirmessin, gerçi rastgele serpiştirsende serpiştiren sensin, dolayısıyla rastgele olsada rastgele olmasını idare eden var..

kainat otomobil gibi değil

 

 

Kiprikler dahada karmaşık o na ne diyecek bakalım arkadaşlarımız..

 

bazılarının kirpikleri yok denecek kadar ince kısa yada az, yani buda olmasada olur

 

ve buda canlı maddenin ihtiyacı ölçüsünde tüylenme belirtisidir. Ter oradada birikiyormuşki tüylenme olmuş

 

Gözyaşlarını unutma, onlarda bir nevi terdir yani su dur

 

Sürekli su biriken yerde (milyonlarca yıl) tüylenme olmuştur

 

Madde akılsızdır..

Bunu bilmemiz yeterlidir..

cansız maddeler akılsızdır, daha doğrusu öyle olduğu sanılıyor.

canlı maddeler aklıdır, özelliklerine göre tabi

 

 

Bu açıdan, kimi temsil ederseniz edin benim için önemi yok....
benim için var, bu yüzden buradayım, senin için önemli olmaması beni engellemez ama benim için herkes önemlidir.

 

 

Maddenin akılsız olduğunu bilmek herşeyi çözüyor...

 

 

maddenin akılsız olduğunu bilmek Allah'ı kanıtlamaz ve herşeyi çözmez, bu başlıkta gördüğün gibi bize göre hiçbirşeyi çözemedin, bir tasarım ürünü olduğuna delil olabilir yada olmayabilir ama Allah'ı kanıtlamaz.

Gönderi tarihi:
bu cevabı daha öncede defalarca almıştın zaten.
Muhalefet için muhalefet sözümü desteklemesi açısından cevabımı aldım dedim..

Çünkü açık bir çıkmaz görüyorum, bir tarafta tasarımı kabul ederken diğer tarafta herşeye tasarım uygulanmamıştır gibi bir söz sarfediyorsunuz.. Buna hiç bir delilinizde yok, olamazda..

Tasarımın neye uygulandığı yada neye uygulanmadığı konusunda bir kriter yoktur..

 

cansız maddeler akılsızdır, daha doğrusu öyle olduğu sanılıyor

 

:)

 

maddenin akılsız olduğunu bilmek Allah'ı kanıtlamaz ve herşeyi çözmez, bu başlıkta gördüğün gibi bize göre hiçbirşeyi çözemedin, bir tasarım ürünü olduğuna delil olabilir yada olmayabilir ama Allah'ı kanıtlamaz.

 

Amacım size Allah'ın varlığını kanıtlamak değildir..

Şunu hiç bir zaman unutmayınki, size değil, sizin nazarınızda okuyucuya hitap ediyorum..

Bu zamanda hakkı haklısınıa teslim edebilenlere rastlamak hemen hemen imkansız..

Siz fikirlerimi aklınızca kabul etseniz, sizi ikna etsem bile buraya ikna olduğunuzu yazmayacağınız kesindir..

Bunu yazabilmek çok büyük bir erdemdir..

İllaki benim fikirlerim doğrudur ve bu fikirleri kabul etmelsiniz anlamında söylemiyorum..

Sizde aynı şeyleri bana söyleyebilirsiniz..

Size göre yaratanın varlığı ıspatlanmıyor yada ben ıspatlayamıyorum ama bir çok okuyucuya göre ıspatlanıyor..

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

yaratanı ispatlayan tespitler..

 

ben hala başlıktan çok uzakta bir konu üzerinde fikirlerin döndüğünü düşünmekteyim şöyleki;

 

kaşı alınan bir insan normal hayatını sürdürebilir ki,etrafımdaki pek çok bayanın kaşı yok,

bazılarında döğme var,bazıları ise kalemle çizilmiş,

tere boğulduklarını görmedim henüz,

kemoterapiye giren herkesin hem kirpikleri hem kaşları dökülür ama kaygıları genelde estetiktir.

 

bu konudaki benim fikrim;milyonlarca yıldan beri kural koyucu olarak en belirleyici unsur doğadır.Doğal şartlar dayatır bütün organların gelişimine vede varlığına vede yokluğuna.

 

ya midemiz alınsa devam edebilirmiyiz bu şekilde yaşama,ya bağırsaklarımız,yemek borumuz..

kaş üstündeki bu takıntı niye??

bu konuda dersimize iyi çalıştığımızdan olmasın.

Gönderi tarihi:

Biko..

Neden kaş izah edeyim..

Göz dedik gözün varolşuna bir açıklama getirdiler..

Her ne kadar bilimsel bir açıklama olmasada şöyle dedile..

Özetle, ışığa duyarılı hücreler, gözün şuanki bulunduğu yerde gözü oluşturdular..

Peki kaşı oluşturan hücreler neye duyarlıydılarda kaşı oluşturdular, kaşın oluşum amacı neydi..

Hücreler bir amaç güdüyorlardıysa kaşı oluştururken hangi amacı güttüler..

Yada hücreler kiprikleri oluştururken hangi amacı güttüler..

Kaşı alınanların, kaşsızların olayı konumuz değil, kaşsızlık bir eksikliktir..

İnsan normal olarak kaşlıdır, hem sordunuzmu kaşı olmayan birine bu durumdan rahatsızmısın diye..

O mantıkla hareket edeceksek, bir kolun olmadanda yaşayabilirsin..

Ama o eksikliği hissedersin..

Şimdi kimse bana kaşlar boşa duruyor orada demesin gülerim..:)

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

boşa durduğunu söylemedim ben

lakin kural koyucunun siz tanrı olduğunu söylüyorsunuz,

ben doğa olduğunu söylüyorum,

gerisi laf-u güzaf olur.Şimdi ben size ilk insanın atalarının ilk defa şimdiki grönland denilen yerde karaya çıktıklarını söylesem,daha doğrusu buna inandığımı söylesem bir inanan olarak size ne ifade edebilirki.

kördöğüşünden başka hiçbirşey olmaz bu.

 

gerisi cidden laf-u güzaf.

Gönderi tarihi:

Doğa akıllı mıdır..?

Mikro boyutta mı düşünür..

Yani atom yada atom altı boyutta..

Çünkü akılla yapıldığı gerçek olan birşeyler var evrende..

Doğa düşünebilirmi..

Kaşın amacını düşünmüşte mi kaş olmuş..

Kipriği düşünmüş mü..

Ya ciğerleri..

Her organın bir görevi var..

Maksatlı oldukları gayet açık..

Yani oluşum öncesindne bir maksada binaen oluşmuşlar..

Bu maksadı belirleyen akıl ne?

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

dedimya uzar diye..

 

bende size derimki o zaman niye bu dünyada 4 milyar yıl yaşam olmadı??

o akıl dört milyar yıl niye bekledi???

 

ol deyince oluyorsa eğer.

Gönderi tarihi:
ya midemiz alınsa devam edebilirmiyiz bu şekilde yaşama,ya bağırsaklarımız,yemek borumuz..

kaş üstündeki bu takıntı niye??

bu konuda dersimize iyi çalıştığımızdan olmasın.

 

Doğa yada Tanrı... İnsan vücudu sanki kendi kendisinin yedek parçasını üretiyor... Arkadaşım "Kulak" zarından ameliyat oldu, yeni zarı yine kulağın yan taraflarından doku alarak falan yaptılar.

 

Mide Kanseri'nin ise en bilinen tedavisi "Mideyi Almaktır". Bide alınıp yerine 12 parmak bağırsağı konuluyor. Ve bu zamanla Midenin işlevlerinin büyük çoğunluğunu yapabilir hale geliyor, yani insan yaşayabiliyor.

 

Bağırsaklarda da kısaltma yapılabiliyor ama yerine yenisi yapılabiliyor mu henüz bir bilgim yok. Bağırsak Kanserinde kanserli bölge atılıyor.

 

Karaciğerin küçük bir parçası çok sağılıklı ise eğer, bildiğim kadarıyla insan yaşamına devam edebiliyor. Ve dikkat ettim, nedense "Organ Üretme" deneyleri hep öncelikle "Karaciğer" üzerinde yapılıyor. Ne özelliği var bilemem.

 

Cinsel Organ kol veya ayak derisinden alınan parçalarla yeniden yapılabiliyor.

 

Dokularınız uyduğu sürece başka birisinin eli size takılabilir. Böyle bir örnek vardı bi haberde okumuştum.

 

Beyin nakli imkansız ancak geçenlerde bir haberde okumuştum (1ay oldu sanırım), boyunu büyük oranda kopan bir çocuğun kafası yerine dikilmiş ve çocuk yaşıyor. Sanırım 11 örnekten biriymiş. 9u ölmüş, 2si felçliymiş, bu çocuk bedensel faaliyetlerini yapabiliyormuş...

 

Bu konuda Bilim çok şeylere gebe gibime geliyor.

 

Benim en fantastik hayalim ise "İnsan Zihninin" dijital ortama aktarılması... "Bahçıvan" adlı bir film vardı bu konuda...

 

Bence canlı bedenin en büyük ve üzerinde durulması gereken özelliği "Elektrik Sinyalleri" ile çalışıyor olması. Elektrik sinyallerini beyin anlamlandırarak bedene yönlendiriyor. Kendi elektriğini üreten bir makine gibi. İşlervlerini yapıyor, aynı işlevle yaşamını devam ettiriyor.

 

Benim merak ettiğim bir diğer şeyde: Biliyoruz ki Yaşam'ın iki amacı var;

 

1- Var kalmak.

2- Üremek.

 

Deniz Yassı Solucanları hariç her yaratık iki cins. Yassı solucanda kendi kendisini dölleyemiyor zaten. Mücadeleyi kim kazanırsa o erkeklik görevini üstleniyor. Evrimin "üremeye" dair dayandığı en temel nokta "Bölünme". Şimdi bizim temel tapımız olan Özdecikler/Hücreler "Eşleşmeden" çok daha kolay ve pratik bir yolla yani "Bölünerek" "Ürerken/Çoğalırken", Evrim sonucunda niye canlılar daha zor olan bir yolla üremeye doğru evrilmişler? Bence "Eşli Üreme", "Bölünerek Üreme"den çok daha zor...

 

Bide niye daha uzun bir yaşa sahip değil her canlı. Kelebeklerin ömrü yüzlerce, milyonlarca yıl hep aynı uzunlukta. Yani Milyonlarca yıl ömürlerinin uzamaması "Varlığın" amacına ters. Kendi varlıklarını uzatacak şekilde uzatmalılardı...

 

Evrim konusunda ise merak ettiğim en temel şeyde şu:

 

1-Deniz Kaplumbağaları ve Kara Kaplumbağaları (biri yüzgeçli, diğeri ayaklı)

2-Penguenler (Uçamayan tek kuş) ve Diğer Kuşlar (biri yüzgeçli, diğeri kanatlı)

3-Yılanlar ve Deniz Yılanları

4-Yarasalar (uçan tek memeli) ve Diğer Kuşlar...

 

Niye?

 

Mesela Deniz Kaplumbağalarının "Evrimi, Denizden Karaya Doğru" ise, niye sadece yüzgeçleri değişti de ayak oldu? Diğer uzuvları niye aynı?

 

vs... vs... vs...

 

Yani "Canlı Beden" dediğimiz "Form" hala bilemediğimiz bir çok sırrı barındırıyor. Kendi bedenimiz hakkında çok az bilgiye sahibiz yada hala herşeyi bilmiyoruz.

 

Görebilirsek Öz'ü görebiliyoruz, ki o da son derece münferid...

 

Konu ile pek alakası olmadı ama bence Kaş'tan Kıl'dan Tüy'den Yün'den falan daha önemli bunlar gibime geliyor...

 

Konu ile ilgili olarak ise şunu sormak istiyorum: Ben düşündüm ama "Kipriksiz" bir hayvan bulamadım... Ya aklıma gelmedi yada Kipriksiz bir hayvan yok... Eğer yoksa, Kiprik bu kadar lazım değilse, niye tüm canlılarda var? Kaş her canlıda yok sanıyorum. Ama Kiprik var. Tabi böceklerde, solucanlarda falan yok, onları kastetmiyorum... Göz Kapağı olan canlıları kast ediyorum...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:
bir tarafta tasarımı kabul ederken diğer tarafta herşeye tasarım uygulanmamıştır gibi bir söz sarfediyorsunuz.. Buna hiç bir delilinizde yok, olamazda..

Tasarımın neye uygulandığı yada neye uygulanmadığı konusunda bir kriter yoktur..[/

tasarlanmış şeylerde olabilir tasarlanmamış şeylerde olabilir, bunların bir arada olması bana doğal geliyor. Sonuçta bu kainatın varlığı konusunda, kanıt ve deliller olmadığı için bir çok çıkmaza düşüp kendimle çelişebiliyorum ve bu çok doğaldır. Çünkü ben kafama göre önkabul koyamıyorum, bu çok temelsiz ve kişisel bir mantık olur. Ben hep gerçeğin peşinden koşarım. Herşeyi yaratan bir yaratıcı yaratılmamıştır dersem kendime bir dayanağı olmayan önkabul koymuş olurum.

 

 

Amacım size Allah'ın varlığını kanıtlamak değildir..

 

yaratan ispatlayan deliller diye başlık açmışsın ! bahsettiğin yaratan kim ? Allah değil mi ?

 

Size göre yaratanın varlığı ıspatlanmıyor yada ben ıspatlayamıyorum ama bir çok okuyucuya göre ıspatlanıyor..
Evet, tam tersi bir durum da bir çok okuyucu için geçerli

 

 

İnsan normal olarak kaşlıdır, hem sordunuzmu kaşı olmayan birine bu durumdan rahatsızmısın diye..

 

annemin ve teyzelerimin kaşları çok ince neredeyse yok gibi herhangi bir rahatsızlıkları yok ! kuzenim tamamen köse kaş kirpik dene birşey yok, sırf bu topic yüzünden ona sordum bugün ve gözleri gayet sağlam ve normal, bir rahatsızlık hissetmediğini söyledi. Zeten sormama bile gerek yok, çünkü tüylerimiz olmadanda rahat rahat yaşayabileceğimizi (estetik dışında) hepimiz biliriz. Bayanlar bu konuyu daha da iyi bilirler.

 

 

mantıkla hareket edeceksek, bir kolun olmadanda yaşayabilirsin..

Ama o eksikliği hissedersin..

 

bir kolumuzun olmaması çok büyük bir eksikliktir, bir çok işi yapamayız ve kendimizi çok güvensiz hissederiz. Kaşlar öyle değil ama, onlar olsada olur, olmasada olur.

 

 

Evet, şimdi sonuç olarak şöyle söyleyeyim

 

vücuttaki kaşlar ve tüyler, vucut ısısını dengelemede(terleme sistemi) ve vücudu dış etkenlerden koruma adına canlı madde tarafından oluşturulmuştur. Bunu uygulayan hücrelerdir ve hücreler akıllıdır, zaten öyle olmasa insan oluşmazdı.

Gönderi tarihi:
Kaş'tan Kıl'dan Tüy'den Yün'den falan daha önemli bunlar gibime geliyor...

 

Sayın Boşig neden kaş konusunu ele aldığımı yukarlarda izah ettim..

Değilse önem sırası gütmüyorum..

Ki, zaten bir tek atomun önemi bütün varlıkların önemini teşkil ediyor ve özetliyor..

Benim açımdan çok karmaşık sistemlerle, çok basit sistemlerin önem bakımından farkları yok..

Zerreden kürreye hepsi önemli ve hepsinde aklı şaırtan bir yapı var..

Kaş'ı ele almamdaki tek sebep, gözle kıyas etmektir..

Lütfen şuraya çok dikkat edin..

Göz'ün evrimsel açıkmalasında arkadaşlarımız ışığa duyarlı hücrelerden bahsettiler..

Yani bilinci yada maksadı hücrelere yüklediler ve ışıkla eşleştirdiler..

O sırada aklıma kaşlar geldi, kaşlarları meydana getiren hücreler neye duyarlıydılarda kaşları oluşturdular..

Etken neydi..?

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
Sayın Boşig neden kaş konusunu ele aldığımı yukarlarda izah ettim..

 

Göz'ün evrimsel açıkmalasında arkadaşlarımız ışığa duyarlı hücrelerden bahsettiler..

Yani bilinci yada maksadı hücrelere yüklediler ve ışıkla eşleştirdiler..

O sırada aklıma kaşlar geldi, kaşlarları meydana getiren hücreler neye duyarlıydılarda kaşları oluşturdular..

Etken neydi..?

 

Saygılar..

 

Hımm... Anladım... O iletinizi okumamıştım.

Gönderi tarihi:
vücuttaki kaşlar ve tüyler, vucut ısısını dengelemede(terleme sistemi) ve vücudu dış etkenlerden koruma adına canlı madde tarafından oluşturulmuştur. Bunu uygulayan hücrelerdir ve hücreler akıllıdır, zaten öyle olmasa insan oluşmazdı.

 

"Madde"nin "Akıllı" olduğunu düşünmüyorum.. "Akıl" farklı bir işleyiştir. Bunu "Madde Düşünebilir mi?" adlı konuda da yazmıştım. Söylediğiniz şey "Dengelenme"dir. Organizma Dış Dünya ile kendisini dengeler, ki bu da "Uyum"u sağlamadır. Ve bunu "Akıl" ile yapmaz... Sahip olduğu özelliklerin gerektirdiği oranda yapar.

 

Mesela o Konuda "Mıknatıs, Demir Tozu, Kağıt" örneğim vardı. Tozları kağıdın üzerine koyun, alttan mıknatısı yaklaştırdıkçaa şekillenirler; dalga dalga... Güzel bir yapı meydana getirirler. Bu onları birbirinden ayrı özelliklerinin birlikte işleyişleri ile bir bütün oluşturmaları ile olur. Yani o şekil çok güzeldir anvak düşünerek olmamıştır. "Yapıları Gereği" olmuştur. Kan'ın Taşıdığı yada Taşıyabileceği "Protein" miktarı "Aklı" olmasında değil, yapısından kaynaklanır. Yada sizin mesela aç kaldığınızda vücudunuz depolamış olduğu yağları tüketmeniz... Saçlarınızın uzaması, Tırnaklarınızı kesmediğinzde kalınlaşması... Gözlerinizin her daim ıslak kalması... Bunlar hep o uzuvların yada hücrelerin "Akıl" etmesi ile olmuyor... "Yapıları Öyle Gerektirdiği" için oluyor... Mesela Hücre Duvarı denen bi şey var... Herşeyi almıyor içine. Bunu "Akıl" ettiği için yapmıyor. Özelliği o çünkü... Yapısı bunu gerektirdiği için almıyor içine. Tıpkı iki mıknatısın birbirini çekmesi gibi. Mıknatıslar "Akıl" ederek birbirini çekip itmezler... Yapıları gereği yaparlar bunu. Kısaca "Hücreler Düşünemez" diyorum ben kendimce...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:
Ben hep gerçeğin peşinden koşarım
Bende gerçeklerin peşindeyim..

Benim gerçek dediğim şeyler sana göre hayal, senin gerçeklerinde bana göre hayal..

Ama çelişkini kabul etmen büyük erdemdir, tebrik ediyorum..

 

yaratan ispatlayan deliller diye başlık açmışsın ! bahsettiğin yaratan kim ? Allah değil mi ?

 

Dikkat edersen başlığa Allah' ıspatlayan deliller yazmadım..

Yaratanı ıspatlayan deliller yazdım.

Yaratan nedir..? var edendir..

Tasarlayandır..

Buradan tasarımın ıspatına gidiyoruz, tasarım ıspatlandığı taktirde tasarımın tasarlayanı olduğu açığa çıkar, değilse adı tasarım olmaz..

 

Evet, tam tersi bir durum da bir çok okuyucu için geçerli
Çoğunluk her ne kadar çok şey arzetmesede, tasarımı kabul edenlerin çoğunluğu biraz olsun önemli..

 

canlı madde tarafından oluşturulmuştur.

 

Canlı madde dediğin maddeler cansızdır..

Buraya çok dikkat et..

Canlılık maddeyle mümkün olamaz..

Onun adı canlılık değil, entegrasyondur, hücreye hareket veren şey enerjidir..

Değilse hücre kendi haline atom yığınıdır..

Örneğin hücrelere ulaşan kılcal damarları çıkarıp attığınız zaman o hücre işlevini yerine getiremez ve dolayısıyla hücre ölümü dediğimiz şey açığa çıkar..

Bu koyu kısım kendi görüşümdür dikkate alır mısınız bilemem..

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
"Madde"nin "Akıllı" olduğunu düşünmüyorum.. "Akıl" farklı bir işleyiştir. Bunu "Madde Düşünebilir mi?" adlı konuda da yazmıştım. Söylediğiniz şey "Dengelenme"dir. Organizma Dış Dünya ile kendisini dengeler, ki bu da "Uyum"u sağlamadır. Ve bunu "Akıl" ile yapmaz... Sahip olduğu özelliklerin gerektirdiği oranda yapar.
tengeriin boşig, demekki kaş, dengelenme amacıyla çıkmıştır. Yani bir tasarım ürünü değil dengeleme korunma olayına yardımcı olmak için çıkmıştır.

 

Bir çok teori çıktı ortaya gördüğümüz gibi.

 

Yani bir yaratıcının eseri deyip geçemiyoruz.

 

Çoğunluk her ne kadar çok şey arzetmesede, tasarımı kabul edenlerin çoğunluğu biraz olsun önemli..

 

xlark tades

 

bu önemli değil, çünkü islam dışında din yoktur size göre bu nedenle tasarlayanın Allah olması gerekiyor. Allaha inanmayanların sayısı 4,5 milyarın üstünde. Yani çoğunluk tasarımı kabul etsede islamı kabul etmemiştir. Bende tasarımı kabul ediyorum ama bu önemli değildir. Çünkü müslüman değilim hristiyan değilim vs. İslamı seçmezsem cehennemde cayır cayır yanacağım. Mevzu budur, gelinmek istenen nokta eninde sonunda islam dinidir.

 

 

Benim gerçek dediğim şeyler sana göre hayal, senin gerçeklerinde bana göre hayal..

benim gerçeklerim herkesin gerçeğidir, çünkü herkese gösterebilirim yada kanıtlayabilirim.

 

seninkiler ise gerçek değildir çünkü kanıtlayamazsın

 

Canlı madde dediğin maddeler cansızdır..

Buraya çok dikkat et..

Canlılık maddeyle mümkün olamaz..

 

olmuş ya işte

 

 

Örneğin hücrelere ulaşan kılcal damarları çıkarıp attığınız zaman o hücre işlevini yerine getiremez ve dolayısıyla hücre ölümü dediğimiz şey açığa çıkar..

 

evet bu doğru, hücreler ancak gerekli ortamı buldukları zaman yaşarlar. Örneğin penguenleri buzullardan alıp çöllere koyarsanız yaşamazlar, neden ? çünkü gerekli ortamı sağlayamayan hücreler ölürler. Ama başka bir canlı (o da hücrelerden oluşuyor) örneğin deve rahatlıkla çölde yaşayabiliyor. Demekki hücreler kendi bulundukları ortama göre uyum sağlamışlardır.

Gönderi tarihi:
xlark tades

 

bu önemli değil, çünkü islam dışında din yoktur size göre bu nedenle tasarlayanın Allah olması gerekiyor. Allaha inanmayanların sayısı 4,5 milyarın üstünde. Yani çoğunluk tasarımı kabul etsede islamı kabul etmemiştir. Bende tasarımı kabul ediyorum ama bu önemli değildir. Çünkü müslüman değilim hristiyan değilim vs. İslamı seçmezsem cehennemde cayır cayır yanacağım. Mevzu budur, gelinmek istenen nokta eninde sonunda islam dinidir.

Klavye kaçmıyor sözü bir kez daha doğrulandı..

Kendi kendime hep derim bin düşün bir yaz Sedat diye..

Arkadaşım Teistlik İslamla sınırlı değildir..

4,5 milyar ateist, naturalist yada panteist olduğunu mu zannediyorsun..

Nereden çıktı şimdi bu rakam..?

Yoksa Müslümanlar dışında Allah'a inanan yok mu zannediyorsun..

Bu saatten sonra birde teoloji dersi mi verelim..

Bir şeyi bilmiyorsam araştırıpta yazmalıyım dimi..

Hıristiyanları, Musevileri falan hesaba katmadın heralde..

Her ne kadar Peygamberleri farklı, kitapları farklı olsada onlarda ilahi dindir ve mensuplarıda Allah'a inanıyor..

Lütfen..!

Bakın burada bilek ve kafa yoruyoruz.

Olur olmaz herşeye cevap verirsek hapı yuttuk..

 

benim gerçeklerim herkesin gerçeğidir, çünkü herkese gösterebilirim yada kanıtlayabilirim.

 

Ltfen kanıtladığın bir tek teorini yazsana şuraya..

Yani kanıtladım yazmakla kanıtlamış oluyorsan bilemem..

Gönderi tarihi:
Klavye kaçmıyor sözü bir kez daha doğrulandı..

Kendi kendime hep derim bin düşün bir yaz Sedat diye..

Arkadaşım Teistlik İslamla sınırlı değildir..

4,5 milyar ateist, naturalist yada panteist olduğunu mu zannediyorsun..

Nereden çıktı şimdi bu rakam..?

Yoksa Müslümanlar dışında Allah'a inanan yok mu zannediyorsun..

Bu saatten sonra birde teoloji dersi mi verelim..

Bir şeyi bilmiyorsam araştırıpta yazmalıyım dimi..

Hıristiyanları, Musevileri falan hesaba katmadın heralde..

Her ne kadar Peygamberleri farklı, kitapları farklı olsada onlarda ilahi dindir ve mensuplarıda Allah'a inanıyor..Lütfen..!

Bakın burada bilek ve kafa yoruyoruz.

Olur olmaz herşeye cevap verirsek hapı yuttuk..

Ltfen kanıtladığın bir tek teorini yazsana şuraya..

Yani kanıtladım yazmakla kanıtlamış oluyorsan bilemem..

 

BU kesinlikle doğru değil.Sırf kuran onlardan bahsediyor diye bu dinlerin mensuplarının kuranın tanımladığı allaha inandıkları temelsiz bir iddiadır.Bir tanrı inancına sahip oldukları doğrudur ancak onların tanrılarının karakteristik özelllikleri allahtan çok çok farklıdır.

 

Eğer iddianızda samimi iseninz çok kolay bir şekilde musevi veya hıristiyan olmanız gerekir.Neden olmuyorsnuz sedat bey ?

Gönderi tarihi:

xlark tades

 

bak ne demişim

 

"Yani çoğunluk tasarımı kabul etsede islamı kabul etmemiştir."

 

ve sen bunu atlayıp demişsinki

 

4,5 milyar ateist, naturalist yada panteist olduğunu mu zannediyorsun..

Nereden çıktı şimdi bu rakam..?

Yoksa Müslümanlar dışında Allah'a inanan yok mu zannediyorsun..

Bakın burada bilerek ve kafa yoruyoruz.

Olur olmaz herşeye cevap verirsek hapı yuttuk..

artık kendi söylediğini kendin düşün derim ben . sen böyle önemli cümeleri atlarsan asıl biz hapı yuttuk

 

Ltfen kanıtladığın bir tek teorini yazsana şuraya..

Yani kanıtladım yazmakla kanıtlamış oluyorsan bilemem..

 

kanıtlanan şey teori olmaz

 

ben sana teorilerden bahsediyorsam kanıtlanmamıştır.

 

ben sana kanıtlanmışlardan bahsediyorsam gerçeklerden bahsediyorumdur.

 

bu kadar basit

Gönderi tarihi:
Allaha inanmayanların sayısı 4,5 milyarın üstünde.
Arkadaşım hala neyin davası bu..

Yukardaki yazı senin değil mi..?

 

ben sana kanıtlanmışlardan bahsediyorsam gerçeklerden bahsediyorumdur

 

O gerçekleride çok merak ettim..

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
tengeriin boşig, demekki kaş, dengelenme amacıyla çıkmıştır. Yani bir tasarım ürünü değil dengeleme korunma olayına yardımcı olmak için çıkmıştır.

 

Bakın, elbette ki "Denge"dir... Varoluş yada Yaratılış budur. Yani ister inançlı ister inançsız herkesin kabul edeceği bir gerçektir bu. Hiç bir canlı bulunduğu ortama uyum yapmadan yaşayamaz. İnsan hariç tüm canlılar büyük oranda bulundukları ortama uyarlar. İnsan biraz farklı olarak büyük oranda ortama uyarken aynı zamanda ortamı da kendisine uydurur. Uyum'un temelinde ise "Dengelenme" amacı vardır. Sizin yaşamınızdaki temel süreçtir bu. Zeka'nın tanımı da budur zaten. Siz ister Tasarım deyin, ister başka birşey bu kaçınılmaz bir gerçektir. Tarzanı düşünün ve ormandan kente çıkarılmış olsun. "Dengesi" bozulacaktır ve ya ormana geri kaçacaktır yada o ortama alışmaya, dengelenmeye çalışacaktır. İşte Organizma da böyle... Organizma girdiği ortama yada yaşantılarına bir "Denge" kazandırır. Etki-Tepki açısından yani... Ama bu sürecin "Türler Arası Farklılaşmaya" yol açacak bir Evrim olacağına hiç inanmıyorum...

 

İşte benim bu noktada düşündüğüm şey bu Organizmadaki "Dengelenme" ihtiyacının kaynağı ne? Yani o mıknatıslara o çekme ve itme gücünü kazandıran ne? (tabi burada Mıknatıs olarak ele almayın). Canlı madde o yapıyı ve özelliği kendisi mi kazanıyor yoksa başkası mı kazandırıyor... Kendi kendine kazanabildiğine dair bir iddia yada teoriye rastlamadım ben,(kişisel olarak)... Yani Tasarım falan ben bu konuya takılmıyorum. Sonuçta var olan şeyler... Hepsine bir kulp bulabilirsiniz... Tasarlayıcı da dersiniz, Evrimde dersiniz... Her şekilde bunu açıklama çabasına girebilirsiniz. Ben birinin diğerini yalanlayabileceğini sanmıyorum. Zaten örneği ortada... Ama şu var ki, her uzuv sonuçta çok güzel bir şekilde bir işe yarıyor. Tamam Kaşın olmaması sorun değil belki ama varlığının gereksiz olmadığı ortada bence... Kel diye ölen bir insan görmedim şimdiye kadar, tabi aklı yerindeyse... Ama saçların işe yaradığı kesindir. Yada Tırnağı olmadığı için varlığı sona eren insanda yok ama tırnakların varlığı çok işe yaramaktadır. Varlıkları gereksiz değildir yani... Ben bu açıdan bakıyorum.

 

Ama şu "Niye tek göz değilde çift göz?" sorusunu ilk defa bu forumda duydum doğrusu... Yani efsanelerde var ya Tek Gözlü İnsanlar... Ama şu da var Çift göz "Üç Boyutlu" bir görüntü sağlıyor ve tek gözünüzü kapattığınızda iğneden ipliği geçiremiyorsunuz... Ama ilk evrimleşen canlıların da dünyayı "Üç Boyutlu Görme" gibi bir ihtiyaçlarının/kaygılarının olduğunu hiç sanmıyorum. Çünkü evrim basamağında daha yeni gelişen bir organın ne amaçla geliştiği ve hangi amaca yöneldiği belli ise de sonuçta temel özelliklerin yanında hangi ayrıntılara sahip olacağı belli olamaz... Bunu şu açıdan söylüyorum. Diyelim ki El/Ayak uzuvu gelişmeye başladı... Ama parmaklarda tırnakların çıkması niye? Niye oluştu yani tırnaklar? Yani Elin/Ayağın evrilme amacı bir şeyleri tutmak yada üstünde durmak ama bir ayrıntı olarak tırnakta gelişmiş. Yada göz gelişmeye başladı "Temel Amacı" Görmektir... Ve bu amaçla evrilir değil mi? Ama tek gözlü olsa da görürdü ki... Yani oluşumunda daha hiç bir şey göremezken organizma niye "Çift Göze" doğru evrildi ki? "Üç Boyutlu Görme" yada "Görecek Olma" ihtiyacını nereden hissetti? Tek Göze doğru evrilmesi daha mantıklı bir de... Çünkü Işık tek bir yönden vuruyo di mi surata yada evrilecek olan organa... Ses için öyle diyemem... Ses her yerden geliyo... Ama niye o zaman iki kulakla yetindik? Üç kulak daha ideal olmaz mıydı? Yani Evrim var yada yok buna inanıp inanmamak insanların tercihi ama, bu "Dengelenme" sürecinin "Kaynağında" belirleyici bir yasa var bence... Kimileri buna "Doğanın Kendisi" diyor... Kimileri "O Doğaya Hükmeden Bir Yaratıcı" diyor... Ben ise "Herşeyin Özünde Var Olan Tanrı" diyorum...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

İnsan beyni nasıl çalışıyor?

beyin hücreleri neden farklı?

beyni önemli kılan etkenler neler?

beyin bilinci nasıl oluşturuyor?

zihni fonksiyonları nasıl oluşturuyor?

ve bu kadar kompleks bir organ bu özellikleri kendisinde nasıl bulunduruyor?

 

insan beyni tek başına Yaratıcı'ya delildir. beynin titreşimleri, evrenin titreşimleri gibidir.

 

birde göz, gözümüz nesneleri uzaklık ve yakınlıklarına göre algılayıp beyne sinyal gönderiyor. 15 katlı bir binayı 10 m'den farklı, 100 m'den farklı görüyoruz. göz bir tür optik ayarlama yapıyor. eğer bu ayarlamayı yapamıyor olsaydı nesneleri kendi ölçüleri ile görmek zorunda kalsaydı, hiç birşey göremezdi. oysa belli mesafelerden çok yüksek rakımlı bir dağı minimize ölçüye indirgeyerek şeklini görüyor. bunu yapması tamamen tesadüf mü? ve renkleri görmesi bile harika bir yetenek değil mi?

Gönderi tarihi:

Sedat Allaha olan inancın ve ispatlama çaban hayranlık verici..

Foruma çok yazmasam da forumun sıkı bir takipçisiyim.

Bu topiği açtığın günden beri okuyorum, mücadelenide ayakta alkışlıyorum.

Görmeyen gözleri açmak,hele hele hissetmeyen gönülleri sevgiyle, inançla doldurmaya çalışmak her yiğidin harcı değil.

Herşeyi yaratan Yüce Rabbim yardımcın olsun :clover:

Ha unutmadan; kaşlarımız yüzümüze ifade katar.Şükür ki varlar :)

Gönderi tarihi:
Arkadaşım hala neyin davası bu..

Yukardaki yazı senin değil mi..?

evet benim yazım,

 

Allah islam'ın yaratıcısına denir. Allah denince islamdan bahsedilir. Başka dinler bahse konu değildir, buradaki tartışma ortamında

 

Bende Allah derken, islam dinini yaratıcısından bahsediyorum.

 

Bunda hiçbir çelişki veya bir problem yok.

 

Eğer "Yaratıcıya(Tanrıya) inanmayanların sayısı 4,5 milyarın sütünde deseydim" o zaman sen haklı olurdun ve karşı çıkabilirdin.

 

Ama ben Allah'a inanmayanların, yani islam dinine inanmayanların sayısı 4,5 milyarın üstündedir dedim ve doğru söyledim. Hatta bunu açıklayıcı olarak şu cümleyi kullandım "Yani çoğunluk tasarımı kabul etsede islamı kabul etmemiştir."

 

Ben düşünerek yazıyorum, klavye kaçmıyor, bazen hatalar tabiki istemeyerek olabilir ama burada kesinlikle hata yok.

 

O gerçekleride çok merak ettim..

 

Yaratıcının bilinmemesi gerçektir, kaşları Allah'ın yaratıp yaratmadığının bilinmemesi gerçektir. Eğer aksini iddia ediyorsan kanıtlamalısın. Çünkü ancak kanıtlanmış olaylarar gerçektir diyebiliriz.

 

Yani oluşumunda daha hiç bir şey göremezken organizma niye "Çift Göze" doğru evrildi ki? "Üç Boyutlu Görme" yada "Görecek Olma" ihtiyacını nereden hissetti?
Tengeriin boşig, Teorik olarak

 

çift gözler sonradan olmadı, canlılar tek gözlü iken, iki canlı yapının birleşmesiyle yada bölünmesiyle oluşmuştur.

 

Dikkat edersen insanlar ve hayvanlar, ikiye, baştan aşağıya tam ortadan bölündüğü zaman ortaya iki tane eşit yapı çıkıyor.

 

birleşen kısımlar bölünme yada birleşme formuna göre birbirine kaynaşmıştır.

 

günümüzde iki başlı insanlar mevcuttur, bunu biliyoruz ve bunlar tek vücudu kullanarak yaşayabilmeltedir. Peki neden o insanlar iki başlıdır ? hani Allah insanı şu an bildiğimiz gibi yaratmıştı ? ortaya iki başlı insanlar çıkıyor işte !

 

ortaya çıkan sonuç, ya iki yapı evrimleşerek milyonlarca yılda, yada tek yapı çoğalmaya çalışırken tek forma dönüşmüştür. Tabi sizde teorilerinizi genişletebilirsiniz.

 

 

insan beyni tek başına Yaratıcı'ya delildir. beynin titreşimleri, evrenin titreşimleri gibidir.

 

sardunyam, sen neyin delili olarak görmek istiyorsan, insan beyni onun delilidir.

 

ama gerçekler nerede ? gerçek olduğunu nerden bileceğiz ? senin doğru söylediğini nerden bileceğiz. Belkide biz doğru söylüyoruzdur, nerden bilinir ki ? bizde akıllı zeki insanlarız ama yaratıcının delili olduğunu düşünmüyoruz. Ama ihtimal veriyoruz, bir çok ihtimal mevcut olduğu içinde hangisinin doğru olduğunu bilemiyoruz. Gerçek olan bu dur

Gönderi tarihi:
Tengeriin boşig, Teorik olarak

 

çift gözler sonradan olmadı, canlılar tek gözlü iken, iki canlı yapının birleşmesiyle yada bölünmesiyle oluşmuştur.

 

Dikkat edersen insanlar ve hayvanlar, ikiye, baştan aşağıya tam ortadan bölündüğü zaman ortaya iki tane eşit yapı çıkıyor.

 

birleşen kısımlar bölünme yada birleşme formuna göre birbirine kaynaşmıştır.

 

günümüzde iki başlı insanlar mevcuttur, bunu biliyoruz ve bunlar tek vücudu kullanarak yaşayabilmeltedir. Peki neden o insanlar iki başlıdır ? hani Allah insanı şu an bildiğimiz gibi yaratmıştı ? ortaya iki başlı insanlar çıkıyor işte !

 

ortaya çıkan sonuç, ya iki yapı evrimleşerek milyonlarca yılda, yada tek yapı çoğalmaya çalışırken tek forma dönüşmüştür. Tabi sizde teorilerinizi genişletebilirsiniz.

 

Bakın, Evrimle ilgilenirim ancak doğrusunu söylemek gerekirse bu teoriyi ilk defa duydum... Ve pek bir ihtimal veremedim; İki Canlının birleşrek bir yapı oluşturmasına. Ha ama ikinci bir olasılık sunmuşsunuz ve demişsiniz ki: "Tek bir yapı bölünürken" olmuş olabilir demek istemişsiniz sanırım, bunun üzerinden gidilirse daha doğru olur gibime geliyor... Lakin yine de doyurucu bir cevap değil...

 

Diğer bir açıdan, ben beynin gelişimi ile ilgili olarak ise şöyle bir teori ile karşılaşmıştım ve genel gören kabul de budur ve içinde "iki canlı yapının birleşmesi" gibi bir bilgi yok. İlk canlıların "Tek hücreli" olduğunu biliyorsunuz. Buradan hareketle deniliyor ki (hatırladığım kadarıyla): tek hücreli canlı zamanla bölünerek/çoğalarak bir yapı oluşturmuş ancak oluştururkende bir taraflara doğru ilerleme yani yön bulma özelliğine ihtiyaç duymuş. Ve bu suretle yapının hassas kısımları (sinirler) evrimleşen yapının bir noktasında yoğunluk arzetmeye başlamış. Evrim ilerledikçe bu yoğunluk "hükmetme"ye dönüşmüş, yani bedeni kontrol eden bir organ haline gelmiş... Böylelikle Beyin oluşmu. Biliyorsunuz ki Beyin iki lop'tan oluşur ve bir lop, bedende ait olduğu tarafı değilde diğer tarafı kontrol eder. Mesela Deniz Anaları hala bu yapıya ulaşamamıştır milyonlarca yıldır... Göz ve Kulakları yoktur.

Beyinleri de yok tabii ki bildiğim kadarıyla... Yani Beyin oluşumunda Gözlerin niçin çift olduğu yada kulakların niye daha fazla olmadığı konusunda doyurucu bir açıklama edinemedim ben. Çünkü yeni oluşan bir beyin henüz göremediği bir dünyayı nasıl algılaması gerektiğini (iki boyutlu mu, üç boyutlu mu) bilemez.

 

Beyin açısından "İki Canlı Yapının Birleşmesi"ne koşut olarak şunu sormak isterim: Biliyorsunuz ki İnsan beyni iki loptan oluşuyor. Sol Lop, bedenin sağına (sağ kuılak, sağ göz, sağ el vs...) hükmediyor; Sağ Lop, bedenin soluna hükmediyor... Yani eğer bir birleşme olduysa Sağ tarafın işlevlerini gören "Lop" nasıl olduda "Sol" tarafa geçti? Ya da niye geçti?

 

Saygılarımla...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.