Φ suheda Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Dine mensup olup yaptığı ibadetler inançsızlar tarafından eleştirilen bir kişi olarak dinin bana kaybettirdiklerini merak ediyorum. Şimdi olaya şöyle değişik bir açıdan bakalım ben ibadet ederek ne kaybetmiş olabilirim.İslamın beş şartı var bunu herkes bilir bunları yerine getirmekle ben ne kaybettim. Farz edelim ki inançsız arkadaşların dediği gibi din diye bir olgu yok (sakın olaki inkara düştüm diye bir duyguya kapılmayın) farzı misal konuşuyorum. NAMAZ KILMAK.Bir müslüman olarak namaz kılıyorum farz edelim ki ben günde 5 vakit egrersiz yapmışım ne kaybettim?Ve namaz kılmak için abdest alıyorum günde birkaç kez ellerimi dirsek hizasında ayaklarımı,ağzımı,burnumu,kulaklarımı yıkamakla ve başıma el sürmekle kısacası temizlenmekle ne kaybettim? ORUÇ TUTMAK.Orucun insan sağlığı üzerinde ki olumlu yönlerine neredeyse tüm tıp otoriteleri hem fikir 11 ay boyunca yorduğum bedenimi dinlendirmekle ne kaybettim?birde açlığı hissedip elimdekilerle yetinmeyi bilip olmayanları düşünüp ramazan ayı içerisinde vermekle yükümlü olduğum fitremi büyük bir gönül rahatlığı ile verip bir yoksulu sevindirmekle ne kaybettim? HACCA GİTMEK.Dünyanın heryerinde gelen ve sayıları milyonları aşan insanlarla farklı bir ülkede buluşup bir araya gelip ortak bir şekilde hareket edip ziyaretler yapmakla ne kaybettim? ZEKAT VERMEK.Edindiğim malın 1/40 ını fakir insanlara bağışlamakla ne kaybettim? KELİME-İ ŞEHADET GETİRMEK.Hergün sayısız tekrarlar yapmıyormuyuz hayatımız da,farz edelim ki buda onlardan biri bunu tekrar etmekle ne kaybettim? Devam edelimmi yoksa şimdilik bu kadar yeterlimi?Konu başka yere çekilmeden sadece yukarda yazdıklarımla kaybettiklerimi öğrenmek istiyorum. Alıntı
Φ Shatin Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Bunları yaparak herhangi birşey kaybetmezsiniz hayatınızdan. Benim fikrimce hem sağlığınız hem günlük yaşamınız hem temizliğiniz hem de insanlığınız için + puan kazandıracak eylemlerde bulunmuş olursunuz. Günde beş vakit namaz kılan bir insan hem sağlığı için sürekli bir egzersiz yapmış olur hem de en aşağı beş kez elini yüzünü yıkamış olur ki bunu günümüz de her insan yapamıyor. Bunların yanı sıra zekat vererek yapılan yardımların da faydasını anlatmakla bitiremeyiz herhalde. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 suheda dinler insanlara kötülük için var olmamıştır, dinlerin insanlara yararları çoktur. Ama önemli olay şu Bu kadar çok yararla birlikte aynı oranda bir zararda getirmiştir. Yani yararı ve zararı çoktur. Her türlü çatışmanın temelinde din vardır. Kişisel görüşümdür. Alıntı
Φ Shatin Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 TARAFSIZ arkadaşım sana katılmıyorum. her türlü çatışmanın altında din yoktur. İnsanlar inandıkları dinler uğruna yüzyıllardır savaşmışlar bu doğru. Zaman içerisinde birçok nedenden savaşlar yapılmıştır. Bu nedenlerden bir tanesidir sadece din. Toprak yüzünden, hırs yüzünden, iktidar yüzünden, maddiyat yüzünden vs. nedenlerden de birçok savaş olmuştur. Günümüzde ise savaşların nedeni sadece maddiyattır. Bana göre de maddiyat yüzünden çok daha fazla kayıplı savaşlar olmuştur. (Verilen kayıplar açısından kıyas yaptığım düşünülmesin lütfen) Bu arada görüşünüze katılmıyor değilim sadece kısmen katıldığımı belirtmek isterim. Saygılar, Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 shatin Her türlü çatışmanın temelinde din vardır, derken aklınıza sadece savaş gelmesin. Yani sadece savaşı değil fikrende, ilmende vs. olabilir. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Sevgili suheda, ilk mesajındaki "ibadetleri" yapmakla hiçbirşey kaybetmezsin. Bu dinin "bireysel" yönü. Bizi de ilgilendirmez. Müdahale etmeye yeltenirsek, karışırsak terbiyesizlik etmiş oluruz. Bizi dinin ilgilendiren tarafı "toplumsal" sosyal yanı. Saygılar. Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Dine mensup olup yaptığı ibadetler inançsızlar tarafından eleştirilen bir kişi olarak dinin bana kaybettirdiklerini merak ediyorum.Şimdi olaya şöyle değişik bir açıdan bakalım ben ibadet ederek ne kaybetmiş olabilirim.İslamın beş şartı var bunu herkes bilir bunları yerine getirmekle ben ne kaybettim. Farz edelim ki inançsız arkadaşların dediği gibi din diye bir olgu yok (sakın olaki inkara düştüm diye bir duyguya kapılmayın) farzı misal konuşuyorum. NAMAZ KILMAK.Bir müslüman olarak namaz kılıyorum farz edelim ki ben günde 5 vakit egrersiz yapmışım ne kaybettim?Ve namaz kılmak için abdest alıyorum günde birkaç kez ellerimi dirsek hizasında ayaklarımı,ağzımı,burnumu,kulaklarımı yıkamakla ve başıma el sürmekle kısacası temizlenmekle ne kaybettim? ORUÇ TUTMAK.Orucun insan sağlığı üzerinde ki olumlu yönlerine neredeyse tüm tıp otoriteleri hem fikir 11 ay boyunca yorduğum bedenimi dinlendirmekle ne kaybettim?birde açlığı hissedip elimdekilerle yetinmeyi bilip olmayanları düşünüp ramazan ayı içerisinde vermekle yükümlü olduğum fitremi büyük bir gönül rahatlığı ile verip bir yoksulu sevindirmekle ne kaybettim? HACCA GİTMEK.Dünyanın heryerinde gelen ve sayıları milyonları aşan insanlarla farklı bir ülkede buluşup bir araya gelip ortak bir şekilde hareket edip ziyaretler yapmakla ne kaybettim? ZEKAT VERMEK.Edindiğim malın 1/40 ını fakir insanlara bağışlamakla ne kaybettim? KELİME-İ ŞEHADET GETİRMEK.Hergün sayısız tekrarlar yapmıyormuyuz hayatımız da,farz edelim ki buda onlardan biri bunu tekrar etmekle ne kaybettim? Devam edelimmi yoksa şimdilik bu kadar yeterlimi?Konu başka yere çekilmeden sadece yukarda yazdıklarımla kaybettiklerimi öğrenmek istiyorum. Namaz kilmak: Bu kadar cok egsersiz yapan bir insanin bedeninde hic agri olmamasi gerek, fakat goruyorum ki namaz kilanlarin da bel/sirt/kas vs. agrilari var. Demek namaz kilmak ta bir care degilmis. Yikanmaya gelince, mesela otobuse bindiginizde neredeyse burnununuz diregi kirilir, e peki tum o otobuste yolculuk edenler dinsiz mi ki kokuyorlar? Oruc tutmak: Nedense hic zararlarindan bahsedilmez. Hacca gitmek: Somuru mekanizmasi isliyor da isliyor. Zekat vermek: Ah keske her musluman sizin gibi olsa!!! Kelime'i sehadet getirmek: Bazilari icin agizda sakiz mi oldu ne. Alıntı
Φ Shatin Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Namaz kilmak: Bu kadar cok egsersiz yapan bir insanin bedeninde hic agri olmamasi gerek, fakat goruyorum ki namaz kilanlarin da bel/sirt/kas vs. agrilari var. Demek namaz kilmak ta bir care degilmis. Yikanmaya gelince, mesela otobuse bindiginizde neredeyse burnununuz diregi kirilir, e peki tum o otobuste yolculuk edenler dinsiz mi ki kokuyorlar? 7/24 spor yapan insanlarda da bel/sırt/kas ağrıları görülebilir. Namaz kılmak hastalıklara iyi geliyor diye kimse bir görüş atmıyor. Ortaya atılan görüş sadece namaz kılmanın yararlı bir egzersize benzetilmesidir. Hele ki şu otobüs örneğinizi hiç anlamış değilim. Kim dedi ki kokan insanlar dinsiz ya da müslüman insanların hepsi amber kokuyor. Konuyu taraflı bir yöne çekmek ne kadar kolay ve insanlar bunu niye bu kadar çok fazla yapıyor anlamıyorum. Müslüman insan da ter kokar müslüman insan da çalıştığı işten dolayı hoş olmayan şekilde kokabilir. Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2007 7/24 spor yapan insanlarda da bel/sırt/kas ağrıları görülebilir. Namaz kılmak hastalıklara iyi geliyor diye kimse bir görüş atmıyor. Ortaya atılan görüş sadece namaz kılmanın yararlı bir egzersize benzetilmesidir. Hele ki şu otobüs örneğinizi hiç anlamış değilim. Kim dedi ki kokan insanlar dinsiz ya da müslüman insanların hepsi amber kokuyor. Konuyu taraflı bir yöne çekmek ne kadar kolay ve insanlar bunu niye bu kadar çok fazla yapıyor anlamıyorum. Müslüman insan da ter kokar müslüman insan da çalıştığı işten dolayı hoş olmayan şekilde kokabilir. Ben namaz kilmak hastaliga iyi gelir demedim ki, yalniz su var ki bir insan durup dururken egzersiz yapmaz. Ya zayiflamak icindir, ya vucut gelistirmek icindir, ya da vucudunun orasinda burasinda biraz agrilar oldugu icindir, yani kisacasi hastalik durumlarinda zaten bu gibi egzersizler iyi gelmez, bu durumda doktora gitmek daha iyidir elbette. Ve de otobus olayina gelince; ben bunu birisi soyle soyle dedi diye demedim ki, yalniz o otobuse binen insanlarin cogunun da islam dini mensubu oldugunu varsayarsak -ki oyle ve islamda temizligin on planda olmasi gerekiyorsa eger kimsenin kokmamasi gerek diye dusunuyorum. Hele ki cagimizda bir suru koku giderici, ter onleyici vs. deodorantlar bulunuyorken... bir insanin kokmasini anlamiyorum. Alıntı
Φ Shatin Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 yalniz su var ki bir insan durup dururken egzersiz yapmaz. Ya zayiflamak icindir, ya vucut gelistirmek icindir, ya da vucudunun orasinda burasinda biraz agrilar oldugu icindir, yani kisacasi hastalik durumlarinda zaten bu gibi egzersizler iyi gelmez, bu durumda doktora gitmek daha iyidir elbette. Ve de otobus olayina gelince; ben bunu birisi soyle soyle dedi diye demedim ki, yalniz o otobuse binen insanlarin cogunun da islam dini mensubu oldugunu varsayarsak -ki oyle ve islamda temizligin on planda olmasi gerekiyorsa eger kimsenin kokmamasi gerek diye dusunuyorum. Hele ki cagimizda bir suru koku giderici, ter onleyici vs. deodorantlar bulunuyorken... bir insanin kokmasini anlamiyorum. İnsan durup dururken spor ve egzersiz yapabilir hatta yapmalıdır da bunu bütün uzmanlar şiddetle tavsiye ediyorlar. Sağlıklı bir yaşam için ya da formda bir vücut için egzersiz yapmanın zamanı yoktur. İlk söylediğiniz iddia bütünüyle yanlış bana göre. Burada da namaz kılan insanın illa bir rahatsızlığı olması gerekmez aksine devamlı yapılan bir ibadet olduğunda egzersiz gibi faydası da olmuş oluyor. ikinci söylediğinize gelince bu ülkede ya da herkes masa başında çalışmıyor. her ne kadar sizin de söylediğiniz gibi kozmatik ürünleri varsa da herkes bunlara para da vermeyebilir. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 İnsan durup dururken spor ve egzersiz yapabilir hatta yapmalıdır da bunu bütün uzmanlar şiddetle tavsiye ediyorlar. Sağlıklı bir yaşam için ya da formda bir vücut için egzersiz yapmanın zamanı yoktur.İlk söylediğiniz iddia bütünüyle yanlış bana göre. Burada da namaz kılan insanın illa bir rahatsızlığı olması gerekmez aksine devamlı yapılan bir ibadet olduğunda egzersiz gibi faydası da olmuş oluyor. Bence konuyu dağıtmayalım arkadaşlar. Namaz ve egzersiz konusundaki tartışmada Shatin haklı bence. Temizlik konusunda ikiniz de haklısınız Namaz abdesti almak kokuyu gidermez. Tüm vücudu sık sık yıkamak gerek (gusl gibi, ama sadece hertarafı ıslatıp çıkmak değil de, kirleri, deri gözeklerinden çıkmış fazla yağları atacak sabun vs gibi çözücüler kullanarak yıkanmak gerek) Sabahleyin işe giderken kokuyorlarsa, bu tembellik ve yıkanmamamayı kültür edinmekten kaynaklanır. Akşamleyin işten dönerken kokuyorlarsa, bu anlayışla karşılanabilir. Çünkü terletici ve pis kokulu ortamlarda çalışmak zorunda olanlar var ve herkesin işyerinde duş yok maalesef. Ama benim gözlemlediğim, temizlik konusu dinle alakalı birşey değil. Kültürel birşey. Ben hatırlıyorum, ilkokulda iken öğretmenimiz haftada 1 kez yıkanmak gerek diye temizlik nasıhatı verirdi. Ortaokuldayken yatılı okudum. Haftada iki kez yıkanmayana ceza veriliyodu Üniversitedeyken hergün yıkanmak gerektiğini anladık. hergün duş almayıp, dişleri fırçalamayıp pis dişleri başkalarına göstermenin ve ter kokunu etrafa yamanın terbiyesizlik ve saygısızlık olduğunu kavradık. Bunların hiçbirinin dinle alakası yoktur. Kültürün gelişimiyle ve birazcık da imkanlarla alakalı birşeydir. İmkanlar diyorum, çünkü tek düğmeye basarak sıcak suya kavuşan adam ile, odun toplayıp, kazanda su ısıtarak dökme su ile yıkanmak durumunda kalan bir çobanın durumu aynı olamaz. Çobana hergün duş almak zul gelir. Evinde akar sıcak suyu bulunan adamınki ise tembellik ve çobanlıktan kurtulamamışlıktır. Temizliğin dinle alakalı olmadığını gelişmiş bir ülke ile Hindistan'ı ziyaret etme fırsatınız olursa açıkça görürsünüz. Fakir Hintliler, yemek kültürünün çok baharatlı olmasından dolayı, artı imkanların yetersiz olmasından, insanların içmek için bile temiz su bulamamalarından dolayı inanılmaz derecede kötü kokarlar. Gelişmiş bir ülkede ise, insanlar genelde hergün bazen günde 2-3 kez duş alırlar. Sadece cinsel ilişkinden sonra değil, cinsel ilişkinden önce duş almak da çok yaygındır gelişmiş ülkelerde. Herneyse bu egzersiz tartışmasını bitirseniz iyi olur derim Saygılar. Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Bunları yaparak herhangi birşey kaybetmezsiniz hayatınızdan. Benim fikrimce hem sağlığınız hem günlük yaşamınız hem temizliğiniz hem de insanlığınız için + puan kazandıracak eylemlerde bulunmuş olursunuz. Günde beş vakit namaz kılan bir insan hem sağlığı için sürekli bir egzersiz yapmış olur hem de en aşağı beş kez elini yüzünü yıkamış olur ki bunu günümüz de her insan yapamıyor. Bunların yanı sıra zekat vererek yapılan yardımların da faydasını anlatmakla bitiremeyiz herhalde. suheda dinler insanlara kötülük için var olmamıştır, dinlerin insanlara yararları çoktur. Sevgili suheda, ilk mesajındaki "ibadetleri" yapmakla hiçbirşey kaybetmezsin. Bu dinin "bireysel" yönü. Bizi de ilgilendirmez. Müdahale etmeye yeltenirsek, karışırsak terbiyesizlik etmiş oluruz. Bizi dinin ilgilendiren tarafı "toplumsal" sosyal yanı. Saygılar. Ve de otobus olayina gelince; ben bunu birisi soyle soyle dedi diye demedim ki, yalniz o otobuse binen insanlarin cogunun da islam dini mensubu oldugunu varsayarsak -ki oyle ve islamda temizligin on planda olmasi gerekiyorsa eger kimsenin kokmamasi gerek diye dusunuyorum. Hele ki cagimizda bir suru koku giderici, ter onleyici vs. deodorantlar bulunuyorken... bir insanin kokmasini anlamiyorum. Ben almam gereken cevapları aldım teşekkür ederim. Muki arkadaşımızın söylediğine bende katılıyorum maalesef otobüslere binince özelliklede yaz aylarında dayanılmaz bir işkence yaşıyoruz,keşke her müslüman dinin kendisine emrettiği gibi yaşasa "temizlik imanın yarısıdır"demiş Peygamber Efendimiz.Sorun nerde biliyormusunuz sorun müslümanım deyip dinin hiç bir vazifesini yerine getirmemekte.. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Bu konu hakkında dah önce bir ileti yazmıştım. Buraya alıntılıyorum... "Teist arkadaşların her defasında ateistlere karşı kullandığı argüman : "Ben inanarak bir şey kaybetmem.. Ama ya varsa? " Halbuki öyle değildir. Din bir yaşam biçimidir. İbadetiyle, düşünce sistemiyle, korkularıyla ve beklentileriyle... İnanan biri, dinin tüm emirlerini yerine getirmek zorundadır. Aksi takdirde günahkar olacaktır. Bu, inananın omzuna yüklenmiş bir ağırlıktır. İbadetini tam yerine getirememenin verdiği sıkıntılar yaşar.. İnanan birisi hurafelere açıktır. Büyüye inanır.. Cinlere ve meleklere de.. Pek çok teist absürd ötesi hurafeler içinde geçirir hayatını. (Gece tırnak kesmemek, gece sakız çiğnememek, yapılan bir fiil için meleklerin kaçacağını düşünmek, kadınların muayyen günleri için kendilerini pis görerek bebek ya da mezar ziyaretine gidememeleri, muska ve üfürkçülerden medet umma ve daha sayılamayacak binlerce hurafe) İnanan birisi ümmetçidir...Hümanist olamaz. Kendi dininden olmayanı dost edinemez. Hele ateistlere karşı Kur'an'dan gelen önyargıları vardır. İnananın gözünde ateist, "helak edilesi canlılar" dır. İnanan birisi, inancı gereği çağ dışı hükümleri, barbarlığı savunmak zorunda kalır.. Onlar için el-kol-ayak kesmek olağandır. Ayrıca nikahsız reşit 2 insanın isteyerek cinsel ilişkide bulunmaları da inançlıları alakadar eder. Böylelerinin dövülmeleri gerekir. Kimileri için ise taşlanmaları... İnanan birisi dünya için egoisttir. Dünyadaki her canlı ve cansız maddenin kendisi için yaratıldığına inanır. Her yıl on binlerce hayvanın işkence edilerek "kurban" edilmelerinin müsebbibidirler. Ve daha burada sayamadığım onlarca madde... Tüm bunlardan sonra acaba inananlar hiç bir şey kaybetmiyorlar mı? " Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Bu, inananın omzuna yüklenmiş bir ağırlıktır Bunu bir ağırlık olarak görmüyorum.. Çünkü 7-8 sene evvel bunu yaşadım.. Tam tersine Allah'a samimi olarak yöneldiğim ve gerçekten ibadet ve taatlarımı yerine getiridiğim zamanlarda içimdeki huzuru hiç bir dönemde yaşamamıştım.. Ama şimdi nefsin peşine takıldım.. O günlerdeki huzurmla şimdiyi kıyaslıyorumda gerçekten arada dağlar var.. Saygılar.. Alıntı
Φ odessa Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Bu konu hakkında dah önce bir ileti yazmıştım. Buraya alıntılıyorum... "Teist arkadaşların her defasında ateistlere karşı kullandığı argüman : "Ben inanarak bir şey kaybetmem.. Ama ya varsa? " Halbuki öyle değildir. Din bir yaşam biçimidir. İbadetiyle, düşünce sistemiyle, korkularıyla ve beklentileriyle... İnanan biri, dinin tüm emirlerini yerine getirmek zorundadır. Aksi takdirde günahkar olacaktır. Bu, inananın omzuna yüklenmiş bir ağırlıktır. İbadetini tam yerine getirememenin verdiği sıkıntılar yaşar.. İnanan birisi hurafelere açıktır. Büyüye inanır.. Cinlere ve meleklere de.. Pek çok teist absürd ötesi hurafeler içinde geçirir hayatını. (Gece tırnak kesmemek, gece sakız çiğnememek, yapılan bir fiil için meleklerin kaçacağını düşünmek, kadınların muayyen günleri için kendilerini pis görerek bebek ya da mezar ziyaretine gidememeleri, muska ve üfürkçülerden medet umma ve daha sayılamayacak binlerce hurafe) İnanan birisi ümmetçidir...Hümanist olamaz. Kendi dininden olmayanı dost edinemez. Hele ateistlere karşı Kur'an'dan gelen önyargıları vardır. İnananın gözünde ateist, "helak edilesi canlılar" dır. İnanan birisi, inancı gereği çağ dışı hükümleri, barbarlığı savunmak zorunda kalır.. Onlar için el-kol-ayak kesmek olağandır. Ayrıca nikahsız reşit 2 insanın isteyerek cinsel ilişkide bulunmaları da inançlıları alakadar eder. Böylelerinin dövülmeleri gerekir. Kimileri için ise taşlanmaları... İnanan birisi dünya için egoisttir. Dünyadaki her canlı ve cansız maddenin kendisi için yaratıldığına inanır. Her yıl on binlerce hayvanın işkence edilerek "kurban" edilmelerinin müsebbibidirler. Ve daha burada sayamadığım onlarca madde... Tüm bunlardan sonra acaba inananlar hiç bir şey kaybetmiyorlar mı? " bu mor yerde neyi kastettiğini anlamadım.. çünkü inanan insan hurafelere inanmaz asıl ona inananlar imanı zayıf insanlarıdr. çünkü bir kişi yaratıcısını biliyorsa bunun dışında hiçbirşeye boyun eğmez.. saygılar... Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 . Temizlik konusunda ikiniz de haklısınız Gelişmiş bir ülkede ise, insanlar genelde hergün bazen günde 2-3 kez duş alırlar. Sadece cinsel ilişkinden sonra değil, cinsel ilişkinden önce duş almak da çok yaygındır gelişmiş ülkelerde. Saygılar. Gelişmiş ülkelerde insanların günde üç kez duş almasının sebebi mecburidir çünkü taharet kültürü yoktur,artık gerisini siz düşünün.. Bu konu hakkında dah önce bir ileti yazmıştım. Buraya alıntılıyorum..."Teist arkadaşların her defasında ateistlere karşı kullandığı argüman : "Ben inanarak bir şey kaybetmem.. Ama ya varsa? " Halbuki öyle değildir. Din bir yaşam biçimidir. İbadetiyle, düşünce sistemiyle, korkularıyla ve beklentileriyle... İnanan biri, dinin tüm emirlerini yerine getirmek zorundadır. Aksi takdirde günahkar olacaktır. Bu, inananın omzuna yüklenmiş bir ağırlıktır. İbadetini tam yerine getirememenin verdiği sıkıntılar yaşar.. İnanan birisi hurafelere açıktır. Büyüye inanır.. Cinlere ve meleklere de.. Pek çok teist absürd ötesi hurafeler içinde geçirir hayatını. (Gece tırnak kesmemek, gece sakız çiğnememek, yapılan bir fiil için meleklerin kaçacağını düşünmek, kadınların muayyen günleri için kendilerini pis görerek bebek ya da mezar ziyaretine gidememeleri, muska ve üfürkçülerden medet umma ve daha sayılamayacak binlerce hurafe) İnanan birisi ümmetçidir...Hümanist olamaz. Kendi dininden olmayanı dost edinemez. Hele ateistlere karşı Kur'an'dan gelen önyargıları vardır. İnananın gözünde ateist, "helak edilesi canlılar" dır. İnanan birisi, inancı gereği çağ dışı hükümleri, barbarlığı savunmak zorunda kalır.. Onlar için el-kol-ayak kesmek olağandır. Ayrıca nikahsız reşit 2 insanın isteyerek cinsel ilişkide bulunmaları da inançlıları alakadar eder. Böylelerinin dövülmeleri gerekir. Kimileri için ise taşlanmaları... İnanan birisi dünya için egoisttir. Dünyadaki her canlı ve cansız maddenin kendisi için yaratıldığına inanır. Her yıl on binlerce hayvanın işkence edilerek "kurban" edilmelerinin müsebbibidirler. Ve daha burada sayamadığım onlarca madde... Tüm bunlardan sonra acaba inananlar hiç bir şey kaybetmiyorlar mı? " Hiç bir zaman ya varsa mantığı ile hareket etmedim,hiç bir zaman Allah'ın varlığından şüphe etmedim,her zaman inandım hep derim ya kendi varlığımdan şüphe ederim Allah'ın varlığından şüphe etmem.. Hurafe dine sonradan giren batıl şeylere denir bilmiyor olamazsın değilmi?Hurafelik dinin temel inançları ile çelişir,büyü ve cin hurafe değildir Kuranı Kerimde bizzat belirtilmiş ve bu konuda sayısız ayetler vardır. Ama diğer saydıkların evet hurafedir adetli kadının kirli ve pis olduğu inancı dinlerden önce vardı,din bunun aksini savunur.. İnanan birisinin ummetciliği öncelik aldığı doğrudur ama bu demek değildir ki bizden olmayanlar yaşamasın şayet öyle olsaydı ınanmanın bir değeri ve anlamı kalamazdı bana göre,çünkü bir görüşü yaşatan aksi görüşlerdir. Çağ dışı diye tanımladığın ve barbarlık olarak gösterdiğin hükümlerle yanılmıyorsam şeri kanunları kast ediyorsun kol bacak kesme olayındada hırsızlığı örnek göstermişsin oysa şeri kanunlarda bir kişinin suçunun sabit kılınması için 3 şahitin zorunlu olduğunu ve mazeretinin göz önüne alındığını unutuyorsun.. Kesilen binlerce hayvana gelince sanıyorum vejateryansın çünkü hergün binlerce hayvan kesiliyor oysaki kurban bayramının asıl amacı kendisine kurban düşen herkesin etrafında ki fakiri doyurmasıdır ve bana göre en güzel paylaşım örneğidir. İnanmak insana birşey kaybettirmez aksine kazandırır,din bir sorumluluktur doğru ama yerine getirildiği vakit duyulan manevi huzur hiç birşeyle kıyaslanamaz. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 İnanmak insana birşey kaybettirmez aksine kazandırır,din bir sorumluluktur doğru ama yerine getirildiği vakit duyulan manevi huzur hiç birşeyle kıyaslanamaz. suheda İnanmamakta, insana bir şey kaybettirmez, duyulan manevi huzur ve mululuk yaşamdan sağlanır. Bizim düşüncemize göre, "gerçek olup olmadığı belli olmayan, kanıtlanmayan, hakkında bir çok spekülasyon ve eleştri yapılan bir varlık hiçbir şekilde bize huzur ve mutluluk veremez" ama inanan için tabiki huzur ve mutluk kaynağı olabilir. Bu durum herkeste farklı olacabilieceği için, din olgusuyla sınırlandırmak bizim açımızdan mümkün değil Alıntı
Φ katakuta Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Kesilen binlerce hayvana gelince sanıyorum vejateryansın çünkü hergün binlerce hayvan kesiliyor oysaki kurban bayramının asıl amacı kendisine kurban düşen herkesin etrafında ki fakiri doyurmasıdır ve bana göre en güzel paylaşım örneğidir.İnanmak insana birşey kaybettirmez aksine kazandırır,din bir sorumluluktur doğru ama yerine getirildiği vakit duyulan manevi huzur hiç birşeyle kıyaslanamaz. Sayın süheda, bu konuda onlarca belgesel izlemişimdir ve kitaplar okumuşumdur.canlıların tanrı için adanması azteklere kadar dayanır. http://en.wikipedia.org/wiki/Aztec#Human_sacrifice İnsanlar doğada gerçekleşen gökgürültüsü,deprem,sel vs. olaylara eskiden beri bir tanım getirememişler ve korkmuşlardır.bunun sonucu olarak eski çağlara kadar dayanan bir KURBAN ve tanrı için KAN AKITMA geleneğini sürdürmüşlerdir. Bu sadece dünyanın bir yerinde değil bir çok köşedinde görülür.mezopotamya halkları da yıllar boyu aynı gelenği sürdürmüşlerdir. kendi canlarını almamaları karşısında tanrı için kat akıtmışlardır..Daha sonra bu inançlar revize edilmiş ve zamanla insan yerine hayvan kesmeye dönüşmüştür..İşte islamda hayvan kesme inancı buradan gelir. Müslümana göre hayvanı boğazlamak ve kanını akıtmak sevaptır.Tanrıya adak adamış olur.amaç et dağıtmak değil KAN aKITMAKTIR.. Ülkemizde insanlar şu nedenlerle hayvan keser; -yeni ev,araba,eşya alır.buna zarar gelmemesi için hayvan keser.çünkü tanrıya eşyasına zarar gelmemesi karşılığında bir can adamıştır. -kimisine göre insan içindeki caniliği bastırmak için hayvan katletmelidir.bütün hıncını hayvandan çıkaracak,sonuç olarak insanlara kıymayacaktır. -birisine söz verildiğinde sözünü yerine getirirse hayvan keser.mutluluğunu hayvanın canını alarak kutlar. -bir ile velayete devlet büyüklerinden birisi geldiğinde hayvan keser..gelen kişinin gücünü hayvanın canını alarak yansıtır -hayvanı boğazlamanın sevap olduğunu düşündüğü için hayvan keser.bu düşünceye sahip olanlar hayvanı bizzat kesmek isterler.. Bütün bunların dayanağı da ta azteklere kadar giden ilkel bir inançtır..İnsanlar doğada anlam veremediği ve korktuğu güçler karşısında dehşete düşmüşler ve irkilmişlerdir.bunun sonucu olarak doğadaki bu güce TANRI diyerek bir tanım getirmişlerdir..Tanrıya kendi canlarını almaması karşılığında bir can feda ederler.bu inanca göre o feda ettikleri can sayesinde tanrıları onların canını almayacak ve öfkelenmeyecektir.. Bu geleneği binlerce yıldır sürdüren insanlık günümüzde bu vahşeti terketmiştir.ancak müslümanlar hala bu rezaleti kıvançla sürdürmekte ve çağa uydurmak için fakire yardım maskesi takmaktadır.. Fakire yardım etmek isteyen insan veya işin doğrusunu yapmak isteyen insan hayvanı pisliğin içine yatırıp işkence etmek yerine gider kasaptan alır etini gizlice dağıtır.Toplumsal schowa ddönüştürmez.Hayvanların daha iyi koşullarda üretilmesi için mücadele verir.. Her şey ortada. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Bu konu hakkında dah önce bir ileti yazmıştım. Buraya alıntılıyorum..."Teist arkadaşların her defasında ateistlere karşı kullandığı argüman : "Ben inanarak bir şey kaybetmem.. Ama ya varsa? " Arkadaşım, öncelikle kalıplaşmış önyargılarınızdan kurtulmanızı temenni ederek eleştirilerimi sıralamak istiyorum... Halbuki öyle değildir. Din bir yaşam biçimidir. İbadetiyle, düşünce sistemiyle, korkularıyla ve beklentileriyle... İnanan biri, dinin tüm emirlerini yerine getirmek zorundadır. Aksi takdirde günahkar olacaktır. Bu, inananın omzuna yüklenmiş bir ağırlıktır. İbadetini tam yerine getirememenin verdiği sıkıntılar yaşar.. Bu dinler hakkındaki genel bir doğrudur, bu noktada pek bir karşıtlığımız yok... İnanan birisi hurafelere açıktır. Büyüye inanır.. Cinlere ve meleklere de.. Pek çok teist absürd ötesi hurafeler içinde geçirir hayatını. (Gece tırnak kesmemek, gece sakız çiğnememek, yapılan bir fiil için meleklerin kaçacağını düşünmek, kadınların muayyen günleri için kendilerini pis görerek bebek ya da mezar ziyaretine gidememeleri, muska ve üfürkçülerden medet umma ve daha sayılamayacak binlerce hurafe) Bu hurafe dediklerinizin hepsi tek bir dine yamanmış hurafeler değildir... Özünde olmayan, sonradan halkın kabulleriyle eklenmiş hurafelerdir. Gece tırnak kesmemek, bildiğim kadarıya eski Türklere ait bir gelenek. Mesela Islık çalınca Şeytanın geleceğine inanılması Tibet inancına has bir inançtır be İslam'a geçmiştir. Islık sesinin kötü ruhları çektiğine inanılırdı. Aşmanızı istedğim önyargınızda şu: Her inançlının bu hurafelere inandığı iddianız... Dini açıdan hurafenin ne olup olmadığı ise tartışma konusu yapılabilir... Size göre bir "Tanrı" nın varlığı inancı da Hurafe aslında... Ama hatalı bir bakış açısı... Bu konu bu yönüyle "İnanç-Bilim" tartışmasına döner ve bunu tartışmıştık... İnanan birisi ümmetçidir...Hümanist olamaz. Kendi dininden olmayanı dost edinemez. Hele ateistlere karşı Kur'an'dan gelen önyargıları vardır. İnananın gözünde ateist, "helak edilesi canlılar" dır. İşte sizin önyargınız ve kalıbınız da bu... "Hiç bir inançlı bir Ateist'i arkadaş edinemez...". E benim en yakın arkadaşım Ateist mesela... Açık adresini veriim sorun! Daha dakka bir, gol bir, çürüdü ön yargınız... E sizinde bir çok Müslüman arkadaşınız vardır... Her inançlı içinde Ateist "helak edilmesi gereken canlı" değildir. O "Hakk"ı anlayamayanlar için geçerli bir önyargıdır sadece... Sonuçta dönüş O'na... Kim kimi yakıyor diye sorulur bizde... Yanan kim, yakan kim? Birde esas bir inançlı, bir Ateist'in sonunun ne olacağı hakkında kesinlikle bir yargıda bulunamaz... Bunun hesabını soracak olan tek mercii Tanrı'dır... Kimse sizin cennetlik mi yoksa cehennemlik mi olduğunuzun yargısını veremez... Veren insan hakkında ise söyledikleriniz doğrudur zaten, diyecek bir şey yok... İnanan birisi, inancı gereği çağ dışı hükümleri, barbarlığı savunmak zorunda kalır.. Onlar için el-kol-ayak kesmek olağandır. Ayrıca nikahsız reşit 2 insanın isteyerek cinsel ilişkide bulunmaları da inançlıları alakadar eder. Böylelerinin dövülmeleri gerekir. Kimileri için ise taşlanmaları... Hayır arkadaşım, aklı başında her inanan, bu hükümlerin 1400yıl öncesine ait ve geçici hükümler olduğunu bilir. Hiç bir inançlı çıkpta bugün köleliği yada el kesmeyi savunamaz... Yada savunmamalı... O tür bilgiler o döneme ait ıslah edici bilgilerdir, kanaatlerdir. Bilinçli hiç bir insanın cinsel birliktelikleri kimseyi ilgilendirmemelidir. Yani en azından bir inançlı olarak beni zerre kadar ilgilendirmiyor. Kur'an-ın bu konudaki hükümlerinin ise yine indiği döneme ait ıslah edici bilgiler olduğunu ve toplumsal yada ailevi bozuklukları önlemek için konulduğunu düşünüyorum... İnanan birisi dünya için egoisttir. Dünyadaki her canlı ve cansız maddenin kendisi için yaratıldığına inanır. Her yıl on binlerce hayvanın işkence edilerek "kurban" edilmelerinin müsebbibidirler. İnançlı bir Müslüman için, her şeyin özünde olan Tanrı'dır. Bir sineğin özünde olan ile bir insanın özünde olan şey yine Hakk'ın kendisidir. Tanrı herşeyin özündedir... Hayvan Kurban etmek şart değildir, bağış ta verebilirsiniz aynı miktarda... Bunun ayrıntılarına girmek gereksiz şu an için... Ve daha burada sayamadığım onlarca madde... Tüm bunlardan sonra acaba inananlar hiç bir şey kaybetmiyorlar mı? " Ve benimde sayamadığım onlarca ön yargı... Onlarca kalıp... Her zaman söylüyorum, çoğunluğun bir dini nasıl yaşadığına bakıpta: "Ahanda bu din budur" denemez... Öncelike o dini anlamak lazımdır... Saygılarımla... Alıntı
Φ enes.34 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 - Kurban etme alışkanlıgı bir çok toplumun çook gerilerinden gelen bir ritüeldir, ama öyle ama böyle bu iş yapılıyor etyemezmisiniz ya da hayvanların dogal olmayan yollardan başka öldürülmesine ve ihtiyaç olarak kullanılmasına karşımısınız. Alıntı
Φ enes.34 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 . Okuma yazma bilen herkes anlıyor Kuran'da ne yazıldığını.... Böyle herkes anlamaz mantığı ile dini ayakta tutmaya çalışıyorsunuz ama dediğim gibi o da mümkün değil... İnsanoğlu okuyor geliştiriyor kendini... Kur'an'la aranızdaki fark O inkar edenlerini de kabul ediyor ama inkar edenler onu kabul etmiyor.. Alıntı
Φ enes.34 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Böyle bir cümlelik yazılar Kuran'ı ateistlere karşı doğrulamıyor......... ateistlere karşı dogrulamak için yazmadım ki zaten bir durum tespitiydi sadece benim kisi... boş konuştugum nerden belli ki Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Teistler her zaman Kur'anı iyi anlarlar, atesitler okuyupta bir şey anlamazlar. Teistler sürekli sen anlamıyorsun öyle demek istemiyor böyle demek istiyor, sen yanlış anlamışsın ben doğru şeklinde kompleks yaparlar. Bu şimdiye kadar edindiğim tecrübelere göre kişisel görüşümdür. Zaten Kur'ânın özündede bu vardır. Düşünmeyecek misiniz !!! diye ayetler sürekli karşımıza çıkar. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Teistler her zaman Kur'anı iyi anlarlar, atesitler okuyupta bir şey anlamazlar. Teistler sürekli sen anlamıyorsun öyle demek istemiyor böyle demek istiyor, sen yanlış anlamışsın ben doğru şeklinde kompleks yaparlar. Bu şimdiye kadar edindiğim tecrübelere göre kişisel görüşümdür. Zaten Kur'ânın özündede bu vardır. Düşünmeyecek misiniz !!! diye ayetler sürekli karşımıza çıkar. Hımmm... bu konuda haklısınız ancak yine olaya kendi açınızdan bakıyorsunuz... Bakın, şunu tavsiye etmek isterim; Müslümanlar sizin için bunları söylerken, sizde Müslümanlar için aynısını söylüyorsunuz... "Gerçeği Görmüyorsunuz" diyorsunuz... Sizde "Ben doğru anladım" diyerek kompleks yapıyorsunuz? Öyle değil mi? Bu süreç karşılıklı ve gerçeğin bulunmasına katkıda bulunacak olan ileti bu değildir... Bu da benim edindiğim tecrübelere dayanarak söylediğim bir bilgidir... Saygılarımla... Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2007 Bende kendi edindigim bir tecrubeye gore Inananlrda zaten tanri kanitlama gibi bir caba yoktur cunku zaten kosulsuz sartsiz inanmislardir.....Buraya kadar bir sorun yok.... Ve inanmamayi,tanriyi ve dini yok saymayi ise bunalimlara,depresyonlara,hayti anlamamaya ve basarisizliklara baglamayi secmilerdir....Avrupadaki uyusturucu,ahlaktaki eksiklikler onlara gore kanit..... Valla Avrupadaki uyuşturucunun yada Ahlaksızlığın yargısını ben yapamam ama "Bence" inanmanın yada inanmamanın kanıtı bu değil... Her inançlı "koşulsun" inanmamıştır. İnanmak size mantıksız gelebilir, ki eğer sizde böyle huzurluysanız bunda yerden göğe kadar haklı da olabilirsiniz ancak birde hissedenler var... Yani bu biraz da içsel bir olay... İnananlar Tanrı'yı niye kanıtlayamaz onu da bilemem ama ben Tanrı'ya olan inancın ve Tanrı'yı hissetme olgusunun "Bireysel" olduğuna inandığım için size varlığını kanıtlayamam... Tanrı sizde varlığını zevk etmeyecekse, sizde O'nun varlığını yadsımak istiyorsanız hissedemezsiniz... Ben kişinin Benliğinde olanın (ve herşeyin özünde olan) O olduğunu hissediyorum... Ama korkmayın, peygamberlik iddiasında falan bulunmayacağım... Bu sadece beni ilgilendiriyor... Birde beni anlayanları belki biraz... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.