Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Hayır Sayın BrainSlapper... Bu ayet "Kader'in Anlamını" vermemektedir...

 

Bakın, açıkça söylüyorum ki şöyle bir anlamda ayet olacak:

 

"Herşey bir kitapya yazıldır, insanların atacağı adım bile orada vardır ve bunları ben yazdım ve işte buna da Kader denir..."

 

"Kader"in bu anlama geldiğini söyleyen, iddia eden tek bir ayet bulamazsınız Sayın BrainSlapper...

 

Sayın boşig,

 

Daha ne bulalım? Kelime kelime mi gidelim sizin söylediğiniz şey ile, alıntılanan ayetin aynı anlama geldiğini göstermek için?

 

"Herşey bir kitapta yazılıdır, insanların atacağı adım bile orada vardır ve bunları ben yazdım ve işte buna da Kader denir..."

 

"Yeryüzünde ve kendilerinizdemeydana gelen bir musibet yoktur ki, Biz onu uygulamaya koymadan önce bir Kitapta yazılı olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır!" (Hadid; 22)

 

Ayette bahsedilen şey "kader"dir. Bir de ".... denir" diye ilköğrenim öğrencilerinin anlayacağı şekilde "terim" tarifi mi yapsaydı orada?

 

İslam inancına göre herşey bir kitapta yazılıdır, benim bu cevabı size vereceğim de, sizin bana bu soruyu soracağınız da.. Sırası gelince rolümüzü oynuyoruz. yani aslında eylemlerimizin nasıl olacağı, nerede, nasıl sonuçlanacağı biliniyor. Yani imtihan anlamsızlaşıyor. O nedenle imtihan iddiası ile kader inancı birbiri ile uyuşmuyor. Bu iki inanç birbirleri ile 180 derece zıttır.

 

Kader inancı ayrıca istismar edilebilecek bir inançtır, yanlıştır. İnsanı tembelliğe "kaderine razı olmaya" itebileceği gibi, kötülüğe ve şiddete "kılıf" bulmak için de kullanılabilir.

 

Saygılar.

  • Cevaplar 263
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:
"Yeryüzünde ve kendilerinizdemeydana gelen bir musibet yoktur ki, Biz onu uygulamaya koymadan önce bir Kitapta yazılı olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır!" (Hadid; 22)

 

Bildiği için yazmıştır..

Rol için değil..

Zorlama yoktur..

Bak bende şimdi bişi yazıcam çıkacak..

Benden sonra birisi daha ileti gönderecek..

Bakın bu kadarcık bilgimle ben bile yazıyorum..

Şimdi birinin ileti göndermesi zorlamamla değildir..

İleti gönderileceğini bilmem farklı bişidir...

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
,

 

 

Yeryüzünde ve kendilerinizde meydana gelen bir musibet yoktur ki, Biz onu uygulamaya koymadan önce bir Kitapta yazılı olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır! (Hadid; 22)..

 

 

Evrende meydana gelen her olay Allah'ın ilminde vardır. Evrendeki her varlık ve meydana gelen her olay Allah'ın ilminin açılışıdır. Bu olmadan önce insanlar için gizlidir, gaybdır, ancak vuku bulunca bilinir. Olmasıda olmamasıda imkan dehilindedir, bizim elimizde degil Allah'ın elindedir. O'nun kudreti ve dilemesi dahilindedir. Kelamcılar bu bakımdan evreni ''mümkünat'' olarak açıklarlar.

Allah'ın bir şeyin olması ya da olmamasını dilemesi İrade dir, Allah'ın iradesi mutlaktır ve tüm evrende geçerlidir.Allah'ın mutlak iradesinin dışına çıkılamaz.

 

Allah'ın olacak her işi mutlak manada bilmesi, cennete ya da cehenneme gideceklerinde bilinmesi demektir. Ancak bu mutlak bilme şunun ya da bunun kayrılması (haşa) anlamına gelmez.

Kader konusu Allah ile alakalı lakin kullar için tartışma konusudur. İnsan fiillerini gerçekleştirirken kendisinin dışındaki bir gücün baskısı ve zorlaması altında mıdır, yoksa özgür iradesiyle fiillerini seçme hakkına sahip midir.?...Asıl sorun burdadır.

 

Yaratıcıya özgü fiiller ve olaylar sözkonusu oldugunda, insan bu konuda hiçbir şey yapamaz. Bu durumda emir Allah'tandır ve zıddının olması, aksi bir irade beyanı mümkün degildir. Eger insanın gücü ve kudretinin sınırları dahilindeki fiiller ve gelişmelerle ilgili olursa , insan iradesi bunlara yönelik olarak belirginleşir, etkinlik ve beyan gösterebilir. Bunula beraber Yüce Allah bu iradeyi (insan için cüzzi) ve irade edileni meydana çıkarır.

Allah'ın kesin irade etmesi ile davet etme esaslı iradesi birbirinden ayrıdır. Allah kullarından sadece Kendisine ibadet etmelerini istemiştir, bu davet etme esaslı bir iradedir, dileseydi herkesi bir melek olarak irade de ederdi. Allah'ın mülkünde cüzzi manada O'nun irade etmedigi şeylerde olabilir. Nesnel olarak baktıgımızda Allah'a iman eden ve inkar edenler bulunduguna göre durum bu istikamettedir.

 

Yukardaki yanlışlardan ve eksikliklerden Allah beridir.

 

 

 

evet bahse konu olan ayetlerin neresi anlaşılmaz

herkes cevap yazabilir

alıntı yapılırken konun özünü kaçırmak olmaz...

Gönderi tarihi:
Sayın boşig,

 

Daha ne bulalım? Kelime kelime mi gidelim sizin söylediğiniz şey ile, alıntılanan ayetin aynı anlama geldiğini göstermek için?

 

"Herşey bir kitapta yazılıdır, insanların atacağı adım bile orada vardır ve bunları ben yazdım ve işte buna da Kader denir..."

 

"Yeryüzünde ve kendilerinizdemeydana gelen bir musibet yoktur ki, Biz onu uygulamaya koymadan önce bir Kitapta yazılı olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır!" (Hadid; 22)

 

Ayette bahsedilen şey "kader"dir. Bir de ".... denir" diye ilköğrenim öğrencilerinin anlayacağı şekilde "terim" tarifi mi yapsaydı orada?

Sayın BrainSlapper, lutfedip renklendirmişsiniz ancak bu görüşün "Kader" denen görüş olduğunun ispatını istiyorum ben sizden... Yani renklendirdiğiniz ayetten çıkan anlamın "Kader" olduğunu neye dayanarak söylüyorsunuz?

Hangi ithamdan o görüşün "Kader" olduğunu anladınız?

Bu görüşü "Kader" olarak adlandıran durum nedir?

 

Ya kaç şekilde sormalıyım bu soruyu ve kaç anlamda sormalıyım bilmiyorum ancak "Kader" dediğiniz şey bu değildir...

Kur'an-da "Kader" kelimesinin geçtiği ayetleri inceleyin...

Madem üşeniyorsunuz ben alıntılayım bir kaçını:

 

HİCR SURESI : 21 Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri bizim yanımızda olmasın. Ama biz onu ancak belirli bir ölçüde/bir kaderle indiririz.

 

TÂHÂ SURESİ : 40 "Hani, kızkardeşin gidiyor, şöyle diyordu: 'Onun bakımını üstlenecek kişiyi size göstereyim mi?' Nihayet, seni annene geri döndürdük ki, gözü aydın olsun, tasalanmasın. Sen bir de adam öldürmüştün. O zaman seni gamdan kurtarmıştık. Seni iyice bir imtihana çekmiştik. Bunun ardın sen Medyen halkı arasında yıllarca kaldın. Sonra, belirlenen bir vakitte/bir kadere göre geliverdin, ey Mûsa!"

 

MÜMİNUN SURESİ : 18 Gökten bir kaderle/belli ölçüde bir su indirdik de onu yeryüzünde durdurduk. Elbette ki biz, onu gidermeye de gücü yetenleriz!

 

AHZAB SURESİ : 38 Allah'ın kendisine farz kıldığı şeyde peygambere hiçbir vebal yoktur. Daha önce gelip geçmişlerde de Allah'ın yolu-yöntemi buydu. Allah'ın emri, belirlenmiş bir kaderdir/ölçüdür.

 

ZÜHRUF SURESI : 11 Gökten bir ölçüye bağlı olarak/bir kaderle su indirmiştir O. O suyla biz ölü bir beldeyi hayata kavuşturduk. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız.

 

KAMER SURESI : 49 Şu bir gerçek ki, biz herşeyi bir ölçüye göre/bir kaderle yarattık.

 

TALÂK SURESİ : 3 Ve onu hiç beklemediği yönden rızıklandırır. Kim Allah'a dayanıp güvenirse O, ona yeter! Hiç kuşkusuz, Allah, emrini yerine getirecektir. Allah her şey için bir ölçü/bir kader belirlemiştir.

 

Yaşar Nuri Öztürk'ü bir "Muhatap" olarak kabul ediyorsunuz sanırım...

 

Sayın BrainSlapper, size sorumu daha açık olarak yeniden sunmak istiyorum:

"Kader"in söylediğiniz manaya geldiğini nereden öğrendiniz?

O manaya geldiği bilgisine nereden ulaştınız?

Kur'an-daki hangi ayet size, söylediğiniz görüşün "Kader" olduğu izlenimini uyandırdı?

Kur'an-da "Kader"i söylediğiniz anlamda niteleyen ayet hangisidir?

Yukarıda söylediğiniz ayetlerin neresinde, ayette anlatılan şeyin "Kader" olduğu belirtilmektedir?

 

İslam inancına göre herşey bir kitapta yazılıdır, benim bu cevabı size vereceğim de, sizin bana bu soruyu soracağınız da.. Sırası gelince rolümüzü oynuyoruz. yani aslında eylemlerimizin nasıl olacağı, nerede, nasıl sonuçlanacağı biliniyor. Yani imtihan anlamsızlaşıyor. O nedenle imtihan iddiası ile kader inancı birbiri ile uyuşmuyor. Bu iki inanç birbirleri ile 180 derece zıttır.

Bu, "Kitap"ın ne olduğuyla ilgilidir.

Yani ona bakarsanız; bir "Yaratılmış" olarak siz "Tanrı'nın Kelimesi"siniz...

Ama bakın bir kendinize?

Acaba "Söz"den mi ibaretsiniz yoksa Et ve Kemikten bir canlı mısınız?

Umarım bu size "Kelime"nin anlamını çözdürmüştür...

 

Gelelim "Yazılı Kitap" yada "Kur'an"a... Kur'an, herçeyde bulunan Öz'ü niteler. Yani Öz'de Tanrı olduğunu, Hakk olduğunu... Bu yönüyle o bir Kitaptır... Yani "Kelimeleri Anlatan Kitap", "Hakikati Anlatan Kitap"...

Ama birde bu kelimelerin (yani bakın kendinize -yaratılmışlar) "Meydana Geldiği Kitap" vardır... Bu Evrendir... Yani herşeyi içine alan, barındıran... İçiçe geçmiş... Yasaları/Kaderi/Ölçüleri olan Evren... Evren Kitaptır...

Musibet yada Mükafat Yaşamın kendisidir... Doğa'nın yasaları ile meydana gelenlerdir...

Siz doğumunuzu "Mükafat" olarak mı adlandırıyorsunuz?

Yada "Rastlantı"...

Bir yasaya (üremeye) bağlı olarak doğmadınız mı?

Engel olabildiniz mi kendi doğumunuza?

Yerçekimine karşı koyabiliyor musunuz tek başınıza?

Uzayın genişlemesini falan durdurabiliyor musunuz?

Kaç tane doğa yasasını değiştirdiniz?

Veya yeniden yazdınız/koydunuz?

Mesela hiç zamanı yavaşlattınız mı yada tersine çevirdiniz mi, hızlandırdınız mı?

 

Diyorum ya, birileri ortaya çıkmış ve inancı rayından çıkarmış... Yani kuyuya bir taş atmış ve çoğunluk bu taşı hala çıkaramıyor... O taşın orada olmadığını söyleyenlerde "Kuyuya" değil de taşı çıkarmaya çalışanlara bakıp karar veriyor, onlarda bilmiyor aslında içerde taş var mı, yok mu?

 

Kader inancı ayrıca istismar edilebilecek bir inançtır, yanlıştır. İnsanı tembelliğe "kaderine razı olmaya" itebileceği gibi, kötülüğe ve şiddete "kılıf" bulmak için de kullanılabilir.

Bakın, söylediğiniz bu anlamdaki bir "Kader İnancı Uydurması" hakkında yaptığınız bu yoruma aynılığıyla ve kesinlikle katılıyorum... Ve bu anlamdaki "Kader"in nasıl ve ne için uydurulduğunu anlatmaya çalışıyorum ve açık açık söylüyorum; bu anlama getirilen bir inanç zarardan başka bir şey vermemiştir, halkın yönetimleri, baştakileri, önderleri, şeyhleri... Yani "Tanrı'nın Gölgeleri"ni "Sorgulamamaları" için uydurulmuştur bu türlü bir "Kader" inancı... Bugün bile gidin Anadolu'ya, bir şeyhin önüne gidin, size ne kadar mürisid olduğunu söyleyip övünecektir... Yada bir müride gidin, size şeyhinin müridlerinin sayısını söyleyip öyle övecektir... Peki Niye? Tarih boyunca "Dini Bilgisini Mürid Sayısı ile Kıyaslayan" çıkarcı ve dini kullanan/istismar eden insanlar mı güvenilir? Onların tanımladığı "Sorgusuz Sualsiz Teslimiyet = Kader" inancı mı güvenilir ve doğru oluyor?

 

Hasan Sabbah'ta müritlerine "Haşhaş" verip "Cennet Budur" diyordu...

Diğerleri de halkı korkutmak, kendilerini "Sorgulatmamak" için "Kader Budur" demişler...

Arkadaşlarda şimdi buna bakıp "Kader Budur" diyorlar...

Yani "Haşhaş Kullanmak Cennettir" diyorlar bir anlamda...

 

"Genele" bakıp "Ahanda İslam Budur" yanılgısına varmamak lazım... Yani kuyuya eğilenlere bakıp "Orada Taş Yok" dememeliyiz... Oysa kuyu herşeyiyle önümüzdedir... Sırf kendimizi o "Kuyuya Eğilenler" arasında "Görme Korkumuzdan" dolayı içeride ne var ne yok buna bakamazsak, daha çok "Ahanda Kader Budur, Cennet Budur" deriz ve yanılırız... Ve öyle ki "Kuyuya Eğilip" orada sabah akşam vakit harcayanlara bakıp eğlenmek ve yaptıklarının mantıksız olduğunu söylemek kolaydır... Ve işimize gelen budur çünkü... Oysa ki gerçek sizdedir, sizinledir... Kuyuya eğilip, şöyle bir bakmak zor değil...

 

Ve tekrar söylüyorum; İnanç Bireyseldir... Kendiniz anlarsınız ve yaşarsınız... Ben nasıl anlıyorsam onu anlatıyorum...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:
Ve tekrar söylüyorum; İnanç Bireyseldir... Kendiniz anlarsınız ve yaşarsınız... Ben nasıl anlıyorsam onu anlatıyorum...

 

o zaman dünyada 6 milyardan fazla din vardır

 

herkes kafasına göre anlasın dini

 

sonrada o din evrensel olsun

 

mümkün değil

Gönderi tarihi:

Sayın BrainSlapper, lutfedip renklendirmişsiniz ancak bu görüşün "Kader" denen görüş olduğunun ispatını istiyorum ben sizden... Yani renklendirdiğiniz ayetten çıkan anlamın "Kader" olduğunu neye dayanarak söylüyorsunuz?

Hangi ithamdan o görüşün "Kader" olduğunu anladınız?

Bu görüşü "Kader" olarak adlandıran durum nedir?

...

 

Sayın boşig, terimler üzerinde anlaşmazlık var sanırsam.

 

Kader sizce nedir ?

Kader İslam'a göre nedir?

 

Tanımlayın lütfen. Tanım üzerinde anlaştıktan sonra, alıntılanan ayeti neden kader olarak anladığımı size izah edeyim.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Sayın boşig, terimler üzerinde anlaşmazlık var sanırsam.

 

Kader sizce nedir ?

Kader İslam'a göre nedir?

 

Tanımlayın lütfen. Tanım üzerinde anlaştıktan sonra, alıntılanan ayeti neden kader olarak anladığımı size izah edeyim.

 

Saygılar.

"Kader" terimi üzerindeki o anlaşmazlık nereden baksanız 1000yıldır var zaten Sayın BrainSlapper...

Ve sizde bu anlam karmaşasına kurban gitmiş durumdasınız...

Millete karşı kendisini "Sorgulanamaz" yapmak isteyen, "Güdülen Bir Toplum" yaratmak isteyenlerce uydurulmuş bir kavramdır sizin anladığınız "Kader" kavramı...

 

Benim "Kader"den ne anladığım ortadadır...

Kur'an-a göre "Kader" ne demek?

"Kader" kavramının ne olduğu Kur'an-da bellidir.

Hangi ayette, nasıl geçtiği bellidir...

Ayetleri de verdim ve benim söylediğimi aynılığıyla niteliyor...

 

Tanım olarak istiyorsanız bunu yaptım ama yine de yapayım:

"Kader" kelimesi, Kur'an-da "Ölçü" anlamında kullanılmıştır...

Yani "Tanrı'nın Koyduğu Doğa Yasaları"

Doğa Yasalarından kastımı anlıyorsunuz sanırım; İnsanların değiştirmeye gücünün yetmeyeceği doğanın kanunları...

Her zaman söylüyorum; Evren bir denge halindedir...

İşleyişi "Denge"ye dayanır... Ölçülüdür...

 

Bunu defalarca söyledim. Ve siz aksini kanıtlayamadınız...

Eğer referansımız Kur'an ise, buyrun "Kader"in söylediğiniz manada kullanılmış olduğu bir ayet getirin...

Tamam "... Buna Kader Denir" gibi bir ibare olmasın lakin "Kader" kelimesi benim söylediğim anlamda değilde sizin söylediğiniz anlamda kullanılmış olsun...

 

Ben açıklamalarımı yaptım ve zaten sıra sizdeydi;

"Sen şunu yap, bende bunu yapiim" dememeliydiniz...

 

Sorularım, öğrenmek istediklerim, söylediklerim açık ve nettir...

o zaman dünyada 6 milyardan fazla din vardır

herkes kafasına göre anlasın dini

sonrada o din evrensel olsun

mümkün değil

Dinin "Evrensel"liği "Robot" gibi insanlar meydana getirmek değildir Sayın Tarafsız...

Dünyada 6milyar insan var ve sadece iki tanesi bile aynı şeyi aynı şekilde anlamaz...

Tanrı "aynı"dır lakin O'nu nasıl idrak ettiğiniz farklıdır...

Tanrı'ya giden yollar farklıdır...

Ve bu "Yeni Bir Din Yaratmak" değildir...

 

Dinlerin "Evrenselliği" ise aynı tip insan yaratmak amacı gütmesi gibi bir şey değildir.

Evrensellikleri, herşeyin özünde olanı açıklama çabasından gelir...

 

Sayın BrainSlapper, bakın çok çok açık olarak tekrar soruyorum:

-İnsan fiillerinin, iradesinin önceden tespit edildiğinin/yazıldığının "Kader" demek olduğu anlamını Kur'an-ın neresinden çıkardınız?

Bu tanımı "Kader" olarak niteleyen ayet hangisidir?

(önceki sorularımla beraber yanıtlarsanız sevinirim)

 

Yoksa bu anlamı siz çıkarmadınız da, sadece "Kuyuya Eğilenlere" bakıp "Orada Taş Yok" mu dediniz?

Bunu yapmakla onlardan ne farkınız kaldı...

Gidin bir bakın kuyuya ve görün bakalım gerçekten taş var mı, yok mu?

Rica ederim, Kur'an-ı gerçekten okuyun...

Bakmak ile Görmek arasında çok çok fark var; unutmayın...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:
Bakmak ile Görmek arasında çok çok fark var; unutmayın...
tengeriin boşig

 

sizde bunu ispatlıyorsunuz zaten

 

 

Dinin "Evrensel"liği "Robot" gibi insanlar meydana getirmek değildir Sayın Tarafsız...

Dünyada 6milyar insan var ve sadece iki tanesi bile aynı şeyi aynı şekilde anlamaz...

Tanrı "aynı"dır lakin O'nu nasıl idrak ettiğiniz farklıdır...

 

o zaman durum zaten karışıktı şimdi dahada karışık

 

kaosa devam, ben artık rahatlıkla şunu diyebilirim senin mantığına göre

 

"Tengeriin Boşig, sen islamı ve Allah'ı yanlış biliyorsun, ben onu senden daha iyi anlıyorum, sen kendine göre doğru anlıyor olabilirsin ama bana göre senin anlayışın çok yanlış, İslam öyle değil böyle vs. vs. vs."

 

gelde çık işin içinden

 

ondan sonra millet alevi olsun birisi sünni olsun, birisi camiye gitsin, birisi gitmesin, birisi oruç tutsun birisi tutmasın, birisi hacca gitsin birisi gitmesin, birisi türban taksın, birisi takmasın,birisi İsaya inansın, birisi Musaya inansın, sonra bütün bunlar sürekli fikir çatışmasına girsin, o onu yalanlasın bu bunu yalanlasın, bir sürü mezhebe ve dine ayrılsın, tarikatlar kurulsun, şeyhler ortaya çıksın.

 

ondan sonra dininiz ne diye sorulduğunda sizde örneğin "islam deyince", biz sersem sersem bakalım size

Gönderi tarihi:
tengeriin boşig

sizde bunu ispatlıyorsunuz zaten

Evet, verdiğim örneklerle falan bunu ispatladığımı düşünüyorum... İsterseniz örnekler arasına sizi de koyabilirim... Kimseye sormam normalde ama sizin isteğinize bırakıyorum...

o zaman durum zaten karışıktı şimdi dahada karışık

 

kaosa devam, ben artık rahatlıkla şunu diyebilirim senin mantığına göre

 

"Tengeriin Boşig, sen islamı ve Allah'ı yanlış biliyorsun, ben onu senden daha iyi anlıyorum, sen kendine göre doğru anlıyor olabilirsin ama bana göre senin anlayışın çok yanlış, İslam öyle değil böyle vs. vs. vs."

 

gelde çık işin içinden

 

ondan sonra millet alevi olsun birisi sünni olsun, birisi camiye gitsin, birisi gitmesin, birisi oruç tutsun birisi tutmasın, birisi hacca gitsin birisi gitmesin, birisi türban taksın, birisi takmasın,birisi İsaya inansın, birisi Musaya inansın, sonra bütün bunlar sürekli fikir çatışmasına girsin, o onu yalanlasın bu bunu yalanlasın, bir sürü mezhebe ve dine ayrılsın, tarikatlar kurulsun, şeyhler ortaya çıksın.

 

ondan sonra dininiz ne diye sorulduğunda sizde örneğin "islam deyince", biz sersem sersem bakalım size

sersem sersem bakmanıza gerek yok Sayın Tarafsız...

Mezhebe ayrılmak falan zaten mantıksız bana göre...

Ben mezheplere bölünmeleri kabul etmiyorum...

 

Ancak şu da var;

Din bir Vicdan meselesidir...

İnsanlar nasıl yaşamak istiyorlarsa öyle yaşarlar; günahıyla, sevabıyla...

İnanç; Tanrı ile İnsan arasındadır sadece; topluma mal edilmemelidir...

Bir kimse diğerinin günahından, sevabından sorumlu tutulmamalıdır...

 

Herkes Tanrı'yı aynı şekilde anlamaz...

Mutlaka farklı idrakler vardır...

Farklı kavrayışlar vardır...

Tanrı hakkında "Tanrı'yı Bilme"nin bireysel olduğunu düşünüyorum;

Ben size Tanrı'nın varlığını ispatlayamam, siz kendiniz bunu anlayabilirsiniz...

Sizde bana yokluğunu ispatlayamazsınız, ben bunu kendim anlayabilirim...

İşte bunu kavradıktan sonra, niçin "İnanç Bireyseldir" dediğimi anlamış olacaksınız...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

Eğer referansımız Kur'an ise, buyrun "Kader"in söylediğiniz manada kullanılmış olduğu bir ayet getirin...

Tamam "... Buna Kader Denir" gibi bir ibare olmasın lakin "Kader" kelimesi benim söylediğim anlamda değilde sizin söylediğiniz anlamda kullanılmış olsun...

...

 

Hadid-22 ayetinde geçen, herşeyin önceden uygulamaya konmadan önce bir kitapta yazılı olması, bizim anladığımız kader değil mi sayın boşig?

 

"Yeryüzünde ve kendilerinizdemeydana gelen bir musibet yoktur ki, Biz onu uygulamaya koymadan önce bir Kitapta yazılı olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır!" (Hadid; 22)

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Ancak şu da var;

Din bir Vicdan meselesidir...

İnsanlar nasıl yaşamak istiyorlarsa öyle yaşarlar; günahıyla, sevabıyla...

İnanç; Tanrı ile İnsan arasındadır sadece; topluma mal edilmemelidir...

Bir kimse diğerinin günahından, sevabından sorumlu tutulmamalıdır...

 

tengeriin boşig

 

sen kişisel düşünüyorsun, ona bir şey diyemem, karşıda değilim zaten

 

ama din adına kişisellik olamaz. Ortada bir din varsa bunu herkes kişisel olarak yaşamayaz

 

daha doğrusu yaşar ama, bütünlük sağlanamaz ve mantıksız olur

 

İslam bir dinse, bunun kuralları ve bütünlüğü vardır, islama iman eden kimse bunlara uymak zorundadır

 

aksi halde şöyle bir kaos ortaya çıkar

 

birisi alevi olsun birisi sünni olsun, birisi camiye gitsin, birisi gitmesin, birisi oruç tutsun birisi tutmasın, birisi hacca gitsin birisi gitmesin, birisi türban taksın, birisi takmasın,birisi İsaya inansın, birisi Musaya inansın, sonra bütün bunlar sürekli fikir çatışmasına girsin, o onu yalanlasın bu bunu yalanlasın, bir sürü mezhebe ve dine ayrılsın, tarikatlar kurulsun, şeyhler ortaya çıksın.

 

ondan sonra dininiz ne diye sorulduğunda sizde örneğin "islam deyince", biz sersem sersem bakalım size

 

 

yani senin ne demek istediğini anlıyorum, ve sana temel olarak katılıyorum, herkes kendi dinini yaşasın kendisi nasıl yorumluyorsa öyle yaşasın, buna karşı değilim

 

fakat

 

kendi kişisel görüşüyle anlayışıyla temel oluşturarak, ben islam dinini yaşıyorum demesin, benim dinim islam demesin, çünkü o dini kişisel düşünen herkes, yukarıda anlattığım kaos ortamına sürüklenmektedir. Yani aynı dinde bile bir bütünlük sağlanmamıştır sonuçta. Bu da senin gibi düşünenler sayesinde olmuştur.

 

Senin düşüncen öyle ilginçki

 

Kendine ait düşününce mantıklı

 

ama bir dinle bağlayınca mantıksız oluyor.

Gönderi tarihi:
tengeriin boşig

...

Senin düşüncen öyle ilginçki

 

Kendine ait düşününce mantıklı

 

ama bir dinle bağlayınca mantıksız oluyor.

 

Sayın boşig'e foruma katıldığından bu yana anlatmaya çalıştığım şey bu.

Kendi inancına birşey demiyoruz, ancak bu inancını "islam" olarak sunması doğru değil, buna itiraz ediyoruz.

Bu itirazı yapan bir ben olsam, o zaman diyeceğim ki "yanılıyorum heralde". ama burada birçok kişi, boşig'e aynı şeyi söyledi farklı başlıklarda.

 

Sayın boşig'le bu konuda yaptığımız tartışmada yazdığım yazılardan kesitler:

 

Senin inancını sınıflandırmak değil amacımız. Senin İslam'a ait olmayan şeyleri İslam'mış gibi göstermene itiraz ediyoruz. Buraya gelip basketbol oynayıp, bak ne güzel futbol oynuyorum diyemezsin. Elle oynamama kuralını aslında diğer futbolcular yanlış anlıyorlar diyemezsin. B unları dersen, biz de sana basketbol ne futbol ne, söyleriz.

 

Ben iyi bir futbolcuyum, çünkü gol atmanın anlamsızlığını keşfettim, sanki ne oluyor top o iki direğin arasından geçince?

Ben iyi bir futbolcuyum, çünkü deli bigi o topun peşinde koşuşturup durmuyorum.

Ben iyi bir futbolcuyum, çünkü topa elle dokunmanın ne kadar saçma bir kural olduğunu farkettim. İnsan topu eliyle daha güzel kontrol edebilir halbuki.

Soruyorum sizlere: Var mı benim gibi futbol gerçeğini anlamış bir adam? Ben iyi bir futbolcuyum.

(Sen futbolcu değilsin desek, diğer futbolcuların ve futbolseverlerin gözünden bakma olaya diyorsun)

 

İslam dışındaki bütün görüşleri buraya taşıyıp, onları İslam diye pazarlarsan, biz de o taşıdığın görüşlerin "ne olduğunu" söyleyeceğiz elbette.

 

Gelip burada basketbol oynar ve ben futbolcuyum iddiasında bulunursan, "sen futbolcu değilsin, dense dense basketbolcu denebilir sana" diyeceğiz.

 

Gelip burada buz pateni yapar ve ben güzel yüzücüyüm iddiasında bulunursan, "sen yüzücü değilsin, dense dense buz patenci denebilir sana" diyeceğiz.

 

İlk defa böyle bir anlayışla karşılaşmadım. Senin geçtiğin yoldan binlerce insan geçti. İslam inancını kurtarma adına insanın kendi içinde/aklında yaptığı son hamledir senin yaptığın şey. Son rasyonelleştirme teşebbüsü. Biz de yaptık zamanında.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

Bir insan iki arada bir derede kalinca inanilmaz carelere basvuruyor. Din'i ve peygamberi kendince yorumluyor ve kendince yorumladigina da inanabiliyor. Fakat nasil yorumlarsa yorumlasin, aha kurallar, aha yasaklar, aha savaslar, aha asagilamalar, aha kincilik, aha daha ne varsa hepsi Allah'in sozu olarak Muhammed tarafindan yazilmis Kur'an'da. Sayet Kur'an'i kendince yorumlayacaksan ki, 'yok o ayet sizin dediginiz gibi bunu kastetmiyor, sunu sunu kastediyor' demek bile celiskiye dusmus olmak demektir bence. Celiskiye dusmus olmakla kastim: Bir insan dusuncelerinde celiskiye dusuyor ama bunun farkinda olmuyor. Farkinda olmasi icin biraz zaman gecmesi gerekiyor. Bu zaman da sunun icin gecmesi gerekiyor: 'Ya bu dusuncelerimden dolayi cezalandirilirsam, hem bu dunyada hem diger dunyada.' Korkudan insan sanki felcli gibi kasilmis olarak kaliyor, asagi tukurse sakal, yukari tukurse biyik.

 

Fakat inanin ki, kimse sizleri celiskiye dustugunuz icin, ya da dinden ciktiginiz icin yargilamiyor ve yargilamayacak. Ve hatta yaratici 'beni Kur'an'daki Allah olmaktan kurtardigin icin sana tesekkur ederim' bile diyecek, kim bilir.

Gönderi tarihi:

BrainSlapper, düşüncelerimiz seninle paralel gidiyor farkında olmadan.

 

sen gerekeni daha öncede ayrıntılı olarak söylemişsin tengeriin boşige

 

Fakat inanin ki, kimse sizleri celiskiye dustugunuz icin, ya da dinden ciktiginiz icin yargilamiyor ve yargilamayacak. Ve hatta yaratici 'beni Kur'an'daki Allah olmaktan kurtardigin icin sana tesekkur ederim' bile diyecek, kim bilir.

 

muki

 

böyle bir olasılıkta var tabiki

Gönderi tarihi:
Hadid-22 ayetinde geçen, herşeyin önceden uygulamaya konmadan önce bir kitapta yazılı olması, bizim anladığımız kader değil mi sayın boşig?

 

"Yeryüzünde ve kendilerinizdemeydana gelen bir musibet yoktur ki, Biz onu uygulamaya koymadan önce bir Kitapta yazılı olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır!" (Hadid; 22)

 

Saygılar.

Sayın Tarafsız,

Sayın BrainSlapper ve

Sayın Muki...

İthamlarınız yerici mi, değil mi çözemedim ancak yine de sağolun...

 

Bakın Arkadaşlar, ben hep söylüyorum ve inatla söylüyorum; Ben anladığım kadarıyla anlatıyorum...

 

Size yada diğer Müslümanlara yanlış yada doğru gelebilir söylediklerim ancak şu var ki, sizde şu an ithamdan başka birşey yapmıyorsunuz... Hala sorularım ortada duruyor ve cevaplanmış değiller... Açık açık sordum ancak yinede bir cevap yok ve hala aynı ayeti gönderiyor Sayın BrainSlapper. Oysa o ayette ve herhangi bir ayette, nitelenen anlamın "Kader" demek olduğu hiç geçmemektedir... Yani bu bahsedilen nitelemeye verilen "Kader" anlamı uydurmadan başka bir şey değildir... Kader'in ne demek olduğunu söyledim ancak siz benim kişilik tahlilimi yapmaya yöneldiniz... Neyse, bunu görmezden gelerek ve aslında yine cevaplamayacağınızı bilerek soruyorum;

-Kur'an-daki "Kader" kelimesinin geçtiği ayetler hangi anlamı nitelemektedir? "Ölçü" anlamını mı yoksa "Tanrı'nın İnsan Fiilerinin Yazmış Olması" anlamını mı niteliyorlar?

-Sizin söylediğiniz anlamdaki bir anlayışın "Kader" demek olduğu Kur'an-ın neresinde geçmektedir?

 

İlgili sureye gelince; umarım bu verdiğiniz sureyi baştan sona kadar okumuşsunuzdur...

Ayette muKteDiR, iKtiDaR, taKDiR, KaDeR gibi "Kader" kelimesinin türevlerine rastlayamadım...

Kader'in söylediğiniz şey demek olduğunu niteleyen tek bir şey dahi yoktur...

 

Ben sadece ilgili ayetleri alacağım:

22 Yeryüzünde ve kendi benliklerinizde meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir Kitap'ta belirlenmiş olmasın. Bu, Allah için çok kolaydır.

(*Kader kelimesi yada bunun kader demek olduğu nerede yazıyor?)

 

23 Böyle yapılmıştır ki, elinizden çıkana üzülüp ümitsizliğe düşmeyesiniz ve Allah'ın size verdiğiyle sevinip şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip övünenlerin hiçbirini sevmez.

(*Bunun Kader demek olduğu nerede yazıyor?)

 

24 Onlar; cimrilik eden, insanlara da cimriliği emreden kişilerdir. Yüz çeviren bilsin ki, Allah Ganî'dir, Hamîd'dir.

(*bunun zaten ilgisi yok)

 

25 Yemin olsun, biz, resullerimizi açık-seçik delillerle gönderdik ve onlarla birlikte Kitap'ı ve ölçüyü de indirdik ki, insanlar adaleti ayakta tutsunlar/adaletle doğrulsunlar. Ve demiri de indirdik. Onda zorlu bir kuvvet ve insanlar için birçok yarar vardır. Allah bu sayede, kendisine ve resullerine, gayba inanarak kimin yardım edeceğini bilecektir. Allah Kavî'dir, Azîz'dir.

(*ölçü anlamının neyi nitelediği bellidir)

Ele aldığınız ayette ve ardıllarında "Kader" kelimesi ve bu söylenenlerin "Kader" ile ilgili olduklarına dair tek bir anlam dahi geçmemektedir.

25inci ayette "Ölçü" kelimesi geçmektedir, ancak o da Hak/Hukuk ile ilgili bir tanım olarak kullanılmıştır...

 

Şimdi; uzun uzadıya benim kişilik tahlilimi yapmak,

Beni çeşitli hallerde itham etmek ve

Geçmişteki iletilerimizi alıntılayarak konuyu değişirmek yerine,

"Kader"in söylediğiniz anlama geldiğini ispat ediniz bana...

 

Söylediğim son derece açık ve net...

Beni itham etmeyi biliyorsunuz, söylediklerimin yanlış olduğunu ve İslam ile ilişkili olmadıklarını "Kesin Bir İfade" ile söyleyebiliyorsunuz ancak ben Kur'an-a dayalı olarak ispat edebilirken, siz aksini ispat edemiyorsunuz...

 

Bakınız çok net: Kader'in, sizin söylediğiniz anlama geldiğini belirten tek bir ayet getirir misiniz bana?

Açıkça söylüyorum tekrar, Bir ayet getireceksiniz ve şu özellikleri olacak;

-Kader kelimesi "Tanrının İnsan Fiillerini Daha Önceden Yazmış Olması" anlamında kullanılmış olmalı...

-Ya da Kader'in tanımlaması bu anlamda yapılmış olmalı...

-Ya da "Kader" kelimesinin kullanıldığı ayet böyle bir anlamı niteliyor olmalı...

-Ya da söylediğiniz anlamı ifade eden ayetler "Kader"in tanımını içeriyor olmalı...

-vs...

 

Bunu yapamıyorsanız, böyle bir ayet bulamıyorsanız eğer:

-"Kader" kelimesini bu anlama nereden kaynakla bürüdüğünüzü açıklayınız...

-"Söylediğiniz Nitelemenin" Kader demek olduğu yargısına vardıran tanımlamaları açıklayınız...

-Ya da "Kur'an-ı Hakkıyla Okumadığınızı ve Anlamadığınızı" kabul ediniz...

 

Cevap alamadığım sorularımla beraber ele alırsanız sevinirim...

 

Bakınız, Sizin söylediğiniz anlamdaki bir "Niteleme" Kader kelimesinin karşılığı değildir... Kur'an-da geçen "Kader" kelimesinin anlamı "Ölçü"den başka bir şey değildir. Ayetler önünüzde. Bu kelimeden türetilen;

 

Muktedir: "Bir şeyi yapmaya, başarmaya gücü yeten, erkli" demektir. Tanrı'nın adı olarak ise "Kanun(ölçü/yasa) Koyan/Yaratan" anlamına gelir. Ve "KDR" kökünden "Kader" kelimesinin türevidir...

Takdir: "Tanrı'nın uygun görmesi, Tanrı'nın isteği, kader." Yine diğer türevlerine ve kök anlamından yola çıkarsak "Takdir" kelimesi de, konulan Kanun/Ölçü/Yasa'ların Tanrı tarafından uygun görülüpte konulmuş olması anlamını içerir...

İktidar: "Bir işi yapabilme gücü, erk, °kudret" anlamına gelir... Yine kök kelimesinin anlamına bağlı olarak "Bir Kanun Koyucu Olarak" Tanrı'nın Yetkili olduğunu niteler. Yani "Kanunları/Ölçüleri/Yasaları Koyan Tanrı" anlamındadır...

 

Ancak aynı kelimeden türemesine rağmen takısız olan kader kelimesi, nedense çok farklı bir anlama getirilmiş;

Kader: Alınyazısı, yazgı.

 

Oysa diğer türevlerinin geldikleri anlam ile bu anlamı arasında hiç bir bağıntı ve anlam ilişkisi yoktur. Hiçbir alakaları yoktur bile... O yüzden ya tüm diğer kelimelerin anlamları uydurmadır yada bu kelimenin anlamlandırılmasında bir sorun vardır. Tabii ki biz, en doğru ve apaçık ortada olan tercihi yaparak "Kader" kelimesinin tamamen farklı bir anlama büründürüldüğünü kabul edeceğiz...

 

Diğer bir anlam olarak ise Mukadder kelimesinin anlamı ise esnekleştirilmiştir: "Yazgıda var olan, yazgı ile ilgili olan, alında yazılı olan."

Oysa ki Mukadder kelimesi, aynı kökten hareketle; "Koyulmuş/Takdir edilmiş olan Kanun/Ölçü/Yasa" anlamına gelmektedir.

 

Madem ben "İşime Geldiği Gibi" anlıyorum, sizde beni bu yönde çürütünüz... Sözlükler, Lügatler, Tarih Bilimi ve Kur'an önünüzde durmaktadır. Tek bir kimse dahi "Kader" kelimesinin "Tanrı'nın İnsan Fiillerini Önceden Yazmış Olması" anlamına geldiğini ispat edememektedir... Çünkü uydurmadır. Bu anlamdaki "Kader" kelimesinin nasıl ve niçin uydurulduğunu yazdım aık açık...

Sizde "Kader"in söylediğiniz anlama geldiğini, istediğiniz ayeti getirin yine de ispat edemezsiniz... Çünkü Kur'an-da böyle bir tanımlama yoktur. Kader'in o anlama geldiğini söyleyen tek bir ayet bile yoktur... Varsa getirin diyorum işte size daha ne diyeyim...

 

Bilmem kaç türlü sordum size aynı soruyu ama hala anlamadınız, anlamlandıramadınız... Ve bu bir kenara nedense bombardımana tuttunuz birlikçe ama yine de sağolun, "Taraftarlığın" ne olduğunu görmüş olduk... Her zaman söylüyorum, bu forumda hiç kimse "Haksızlığını Kabul Etmek" bir yana dursun, karşısındaki insan haklı ise "Haklı" dahi diyemiyor ve diyemez... Bundan başka aynı taraftaysanız, haksız dahi olsa hemen savunmaya geçiyorsunuz birbirinizi... Dürüst olunamıyor... Oysa ki şu beni niteleyen üç iletinin üçünde de hiç bir bilgi bulunmamaktadır... İstediğim hiç bir soru cevaplanmamıştır... Yine de teşekkür ederim nitelemeleriniz için...

 

Beni İslam dışı olarak görüyorsunuz, ki canınız sağolsun, lakin varın siz Kur'an-dan bakarak ispat ediniz bana... Yanlışsam düzeltin şu yanlışımı ve size müteşekkir kalayım... Ve bu konuda çok ciddiyim... Yanlışımı beni çürüterek ispat edin ve bana gerçeği gösterin, bundan daha büyük bir yardımınız olamaz bana...

Ha eğer siz yanlış anlamışsanız diğer bir çok müslüman gibi, e insaf, kabul edin... Ben her söylediğimin doğru olduğunu savunmuyorum... Ama kimse nedense çürütemiyor bu söylediklerimi...

 

Kader'i ne olduğu anlaşıldıktan sonra, umarım ki "Tanrı'nın insan fiillerini yazmış olması" konusuna gelebiliriz...

Gerçi bu gidişle bu pek mümkün görünmüyor...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

tengeriin boşig, şu soruların cevaplarını verirsen, Kur'anda kader kelimesi geçmeksizin, kendi sorunun cevabını bulmuş olursun. (evet yada hayır diye cevap vereceksin)

 

 

İslam dinine göre, Allah ahmeti yaratırken (Ahmet semboliktir)

 

1. Allah Ahmeti yaratmadan önce doğumunun nasıl olacağını biliyor mu ?

 

2. Allah Ahmet doğduktan sonra, henüz bir ismi yokken, isminin ne olacağını biliyor mu?

 

3. Allah Ahmetin ne şekilde yaşayacağını, genç yaşta nasıl olaylara karışacağını o olaylar karçısında nasıl davranacağını biliyormu ?

 

4. Allah Ahmetin yaşamında hangi sağlık problemleri yaşayacağını yada hangi durumlarla karşılacağını biliyor mu?

 

5. Kısacası Allah bir insanın yaratıldıktan ölümden sonrasına kadar, Ahmet'in ne olacağını bilerek mi yaratmıştır ?

 

 

dahada yazabilirim ama, anladın sen nasıl devam edeceğini

 

Şimdi, Kur'an-nı Kerim'e göre, eğer soruların cevapları EVET ise (sen Kur'anı okumuşsundur, müslümanların rehberi)

 

bu olayların adına ne denir ?

 

Kader nedir ?

 

Ahmet trafik kazasında öldüğü zaman, "Ahmetin'de kaderi böyleymiş demek" dediğim zaman, kader kelimesini yanlış kullanarak, saçmalamış mı olurum !!!

Gönderi tarihi:
Ahmet trafik kazasında öldüğü zaman, "Ahmetin'de kaderi böyleymiş demek" dediğim zaman, kader kelimesini yanlış kullanarak, saçmalamış mı olurum !!!

 

Evet...

 

Sorunuza cevap vermek isterdim ancak, gördüğüm kadarıyla hala sorularımı falan kaynatmak ısrarındasınız...

Önce şu "Kader" konusunu bir aşsaydık iyi olacaktı... Ondan sora bu sorularınıza sıra gelecekti...

 

Neyse, böyle bir durumda, sadece başarılar dileyebiliyorum...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:
Sorunuza cevap vermek isterdim ancak, gördüğüm kadarıyla hala sorularımı falan kaynatmak ısrarındasınız...

 

benim böyle bir problemim yok, sana yardımcı olmaya çalışıyorum, ama sen cevaplamazsan sen kaynatmış olursun. Ayrıca ben seninle, kader ile ilgili bir yorum yapmamıştım, genel olarak kişisel inançlardan doğacak problemlerden bahsettim. Dikkatli okursan anlarsın.

 

Siz kader konusunda anlaşmazlığa düştüğünüz için, fikirlerimi belirtmek için sana sorular sordum.

 

sana yardımcı olabilmem içinde o soruları mutlaka yanıtlamalısın, aksi halde sana bir cevap verebilmek için bir temel oluşturamam. Yani sana istesemde cevap verememiş olurum.

 

Ayrıca

 

Kader'in tanımı Kur'anda açık olarak geçmez, ben Kur'anda kader böyle böyledir diye bir şey okumadım, dolaylı olarak bir çok yerde mana çıkarabiliyoruz. Ama yukarıdaki sorularımı yanıtlarsan bir yerlere varabiliriz belki. Hem seninle birlikte kader konusunu bende öğrenmiş yada pekiştirmiş olurum.

Gönderi tarihi:
benim böyle bir problemim yok, sana yardımcı olmaya çalışıyorum, ama sen cevaplamazsan sen kaynatmış olursun. Ayrıca ben seninle, kader ile ilgili bir yorum yapmamıştım, genel olarak kişisel inançlardan doğacak problemlerden bahsettim. Dikkatli okursan anlarsın.

 

Siz kader konusunda anlaşmazlığa düştüğünüz için, fikirlerimi belirtmek için sana sorular sordum.

 

sana yardımcı olabilmem içinde o soruları mutlaka yanıtlamalısın, aksi halde sana bir cevap verebilmek için bir temel oluşturamam. Yani sana istesemde cevap verememiş olurum.

 

Ayrıca

 

Kader'in tanımı Kur'anda açık olarak geçmez, ben Kur'anda kader böyle böyledir diye bir şey okumadım, dolaylı olarak bir çok yerde mana çıkarabiliyoruz. Ama yukarıdaki sorularımı yanıtlarsan bir yerlere varabiliriz belki. Hem seninle birlikte kader konusunu bende öğrenmiş yada pekiştirmiş olurum.

 

Sayın Tarafsız, sizinle bu güne kadar hiç bir şekilde üslubu aşan bir tartışmamız olmadı...

Çünkü iletişimimizin güzel olduğunu düşünüyorum...

Ve bu yüzdende bundan sonra da olacağını hiç sanmıyorum, ancak hatam varsa kusuruma bakmayın rica ederim...

Biliyorsunuz, bazen alıngan olabiliyorum, gençliğime verin...

 

Lakin, konu "Kader" konusuydu... Sizin sorduğunuz sorulara cevap vermek istiyorum gerçekten ancak asıl konu anlaşılmadan o konuya geçmek içimi rahatlatmayacak... Ancak iyi niyetiniz için çokta müteşekkirim...

 

Sorulara cevap vermememin bir diğer nedeni de konumuzun "Kader ve Kaza" olmasındandır. Çünkü bu sorduğunuz sorular "Kur'an-da Bahsedilen Kader ve Kaza" ile uzaktan yakından ilgili değildir...

Ne için alakalı olmadıklarını ise anlatmaya çalıştım...

Bu yüzden sorularınız konumuzla alakalı değildir...

 

Şöyle bir örnek vereyim:

Tanrı diyor ki: Ben Dünyayı Belli Bir Ölçüde/Kaderde (denge, yasa) Yarattım...

Siz Soruyorsunuz: Allah Ahmetin ne şekilde yaşayacağını, genç yaşta nasıl olaylara karışacağını o olaylar karçısında nasıl davranacağını biliyormu?

 

Sizce ikisi aynı anlamı mı niteliyor? Konu ile alakası bu yüzden yok işte...

 

Ancak beni üzen şey şu oluyor: Ben Kur'an-a bakarak ve sizi tatmin ediyor mu bilmiyorum ancak kelimelerin anlamlarını dahi alıntılayarak, ele alınması gerektiği gibi ele alarak görüşümü ortaya koyuyorum her zaman... Her zaman alıntı yapmışsam kaynağını veriyorum, anlamlandırırken neye dayanarak o anlama geldiklerini açıklıyorum, temellendiriyorum... Ancak bunlar reddedilmesine rağmen çürütülmüyor yada çürütülemiyor ve sadece ben itham edilmekle kalıyorum... Hadi bu bir yana, uygun bir yöntemle çürütülmediği gibi ben "Kafama Göre Din Yaratmakla" itham ediliyorum... Ya kafama göre din yarattıysam eğer (ki din yaratmıyorum, anladığımı aktarıyorum), benim mesnedsizliğimin, haksızlığımın ispat edilmesini isterim, bu hakkımdır... Ancak takdir ettiğiniz ve beni niteleyen o önceki/geçmiş iletilerde dahi bu söylediklerim yapılmadı, sadece "Laf" olarak kaldı hepsi... Gerçi Sayın BrainSlapper sağolsun, cevapsız bırakmıyor beni, bu açıdan anlayışlı aslında kendisi, hakkını yemeyeyim...

 

Gerçekten Kur'an-da geçenlerin, benim söylediğim gibi olmadığının ispatını isterim ben... Ama ne zaman konu buraya gelse, hep konu dağılıyor, cevapsız bırakılıyor, konuyu benim laf oyunu yaparak amacından uzaklaştırdığım iddia ediliyor... Bu iddia yetmezmiş gibi, araya giren arkadaşlar konu ile alakası olmayan ve hiç bir bilgi içermeyen, sadece "Laf"tan ibaret olan (ki hala anlamış değilim niye yapıldığını!!!) iletiler sokuşturuyorlar araya... İnanmazsanız, yukarıdaki araya giren iletilere de bakabilirsiniz...

 

Neyse, ben göreceğimi görüyorum ve "Kader" konusu ile ilgili sorularımın cevaplanmasını ve "Kafama Göre Uydurduğum" o şeylerin çürütülmesini açık açık istiyorum ve büyük bir hevesle bekliyorum... Çünkü hatalı isem eğer, doğrsunu öğrenmek benim için bir görevdir... Sorularım cevaplandıktan ve "Kader" konusu anlaşıldıktan sonra "Kaza" konusuna geleceğiz ve konunun içeriğini tamamlayacağız. Ondan sonrada Sayın Tarafsız, sizin o sorularınızı cevaplamam için uygun ortam oluşacak...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

Bakınız çok net: Kader'in, sizin söylediğiniz anlama geldiğini belirten tek bir ayet getirir misiniz bana?

Açıkça söylüyorum tekrar, Bir ayet getireceksiniz ve şu özellikleri olacak;

-Kader kelimesi "Tanrının İnsan Fiillerini Daha Önceden Yazmış Olması" anlamında kullanılmış olmalı...

-Ya da Kader'in tanımlaması bu anlamda yapılmış olmalı...

-Ya da "Kader" kelimesinin kullanıldığı ayet böyle bir anlamı niteliyor olmalı...

-Ya da söylediğiniz anlamı ifade eden ayetler "Kader"in tanımını içeriyor olmalı...

-vs...

 

(Allah, onların işlediklerini ve işleyeceklerini bilir.) buyuruluyor. (Bakara 255)

 

İnsanların başına gelecek olaylar, doğacakları, ölecekleri ve ne iş yapacakları gibi bütün bilgiler, levh-i mahfuz denilen bir kitaptadır. Bu kitaptaki bilgilere kader deniyor. Kader hakkında birçok ayet-i kerime vardır. Birkaçının meali şöyledir:

 

(Ölümü Allahın iznine bağlı olmayan hiç kimse yoktur.) [A.İmran 145]

 

(Ölüm zamanını takdir eden ancak Allahtır.) [Enam 2]

 

(Yaptıkları küçük büyük her şey, satır satır kitaplarda yazılmıştır.) [Kamer 52, 53]

 

(Her ümmetin bir eceli vardır, gelince ne bir an geri kalır, ne de bir an ileri gider.) [Araf 34]

 

(Allah her canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekanı bilir. Hepsi açık bir kitapta [levh-i mahfuzda] dır.) [Hud 6]

 

(Her olay ve başınıza gelen bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta [levh-i mahfuzda] yazmış olmayalım.) [Hadid 22]

 

(Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey, Ondan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyüğü de, apaçık kitaptadır.) [sebe 3]

 

(Bir canlıya verilen ömür ve ömrünün azaltılması da mutlaka bir kitaptadır.) [Fatır 11]

Gönderi tarihi:

KADER ; ''Ka-De-Ra fiil kökünden gelir. Ala harf-i ceriyle kullanıldıgında 'gücü yetmek', normal olarak kullanıldıgında ise, ' ölçmek, planlamak, düzenlemek, rızkını daraltmak, KADDERA, agır davranmak, takdir etmek, miktarını ortaya koymak, belirli miktarda yapmak, yapma gücü vermek anlamındadır.

Bu fiilden gelen KADR kadar, miktar, eşit, şeref ve hürmete layık olma, KADER sözcük anlamıyla bir şeyin miktar ve durumu, bir şey için belirlenen zaman ve yer, miktar, ölçü, hüküm gibi anlamlarda kullanılır.

 

Allah, dilediği kimseye rızkı genişletir, daraltır da..(Rad;26)

 

Allah insana hiçbir şey indirmemiştir." demekle, Allah'ı gereği gibi tanıyamadılar. (Enam;91)

 

O, kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor? (Beled;5)

 

herşeyi yaratmış ve herbirini bir takdir ile belirleyip hepsinin mukadderatını hazırlamıştır. (Furkan;2)

 

 

Sonra (yine) kahrolası nasıl ölçüp biçti! (Muddessir;20)

 

herşey O'nun katında bir ölçü iledir. (Rad;8)

 

Tan attırıp sabahı çıkaran O'dur. Geceyi dinlenme zamanı, güneş ile ayı da vakit ölçüsü yapmıştır. İşte bu, o güçlü ve herşeyi bilenin takdiridir. (Enam;96)

 

Yukardaki verilen ayetlerde ve daha bir çok ayetde ''kader'' kelimesi geçmektedir ve arap dilinin zenginliginden olsa gerek bir çok anlama gelebilmektedir. Ümmi arapların dili bu açıdan Kur'an'ı anlamada ihmal edilemeyecek önemdedir.

 

En genel anlamda ''kader'' Allah(cc)'ın her şeyi bir ölçü dahilinde ortaya koymasıdır.

Üstüne basarak tekrar ifade etmek lazımdır ki Allah'ın herşeyi olacak herşeyi bilmesiyle insanın irade sahibi olması arasında mahiyet farkı vardır. Tartışılacaksa insan seçme selahiyetine sahip mi? dir yoksa degil mi ? dir...bu çerçevede tartışılmalıdır. Allah'ın herşeyi bilmesi demek bazılarını kayırır (haşa) anlamında degerlendirilemez ve neye göre degerlendirilecektir....absürt kaçar...

 

İnsan kendi kaderinde bütünüyle söz sahibidir, kendi kaderini örmektedir, kör bir yazgının kurbanı degildir. Allah, insanı kötülük yapmaya sevketmesi şöyle dursun, iradesinin Kendi İrade'siyle birleşmesi için elçiler göndermiş ve kitaplar indirmiştir. Bütün bunlara ragmen emirleri dpgrultusunda gitmez ve fasıklıkta diretirse, artık sapmış demektir. Allah, hiç bir zaman insanın kötülügünü ve istemedigi eylemlerde bulunmasını İRADE etmez, insan için her zaman kolaylık ve iyilik İRADE eder, ama, insanın nasıl davranacagı Allah'ın ''meşieti'' çerçevesindedir. Bu bakımdan, insanın meşietiyle Allah'ın meşieti sürekli çakışır, '' Allah dilemedikçe dileyemezsiniz'' ayeti buna işaret eder.

İnsan, iradesini iyi ya da kötü yönde kullanır lakin Allah'ın meşieti çerçevesinde kullanır. Allah bu noktada insanı zorlamaz, kötülüge itmez.İnsan kendisine verilen iradeyi kullanır ve bu yüzden sorumluluk sahibidir.

 

Allah yanlış tanımlardan muhakkakki beridir.

Gönderi tarihi:

Ve bu bir kenara nedense bombardımana tuttunuz birlikçe ama yine de sağolun, "Taraftarlığın" ne olduğunu görmüş olduk... Her zaman söylüyorum, bu forumda hiç kimse "Haksızlığını Kabul Etmek" bir yana dursun, karşısındaki insan haklı ise "Haklı" dahi diyemiyor ve diyemez... Bundan başka aynı taraftaysanız, haksız dahi olsa hemen savunmaya geçiyorsunuz birbirinizi... Dürüst olunamıyor...

 

Sayın boşig,

 

Sana haklı olduğunda haklısın dedim. Kimse tarafkirlik falan da yapmıyor burda. Bir yanlış düşüncem olursa, TARAFSIZ bunu yazar, ben de onunkini yazarım. Yazmazsa bana iyilik etmiş olmaz, ben yazmazsam ben de ona iyilik etmiş olmam. Zira ikimiz de "akıl akıldan üstündür" anlayışıyla bu foruma bilgilerimizi düşüncelerimizi test ediyoruz. Eğer düşüncelerimiz, anti-tezlere dayanıksız ise, demekki yanlışmış deriz.

 

İthamlarınız yerici mi, değil mi çözemedim ancak yine de sağolun...

 

Seni itham etmiyoruz, bir durum tespiti yaptık o kadar. Yergi veya övgü değil. Müsterih ol.

 

***

 

Bilmem kaç türlü sordum size aynı soruyu ama hala anlamadınız, anlamlandıramadınız.

....

Açık açık sordum ancak yinede bir cevap yok ve hala aynı ayeti gönderiyor Sayın BrainSlapper. Oysa o ayette ve herhangi bir ayette, nitelenen anlamın "Kader" demek olduğu hiç geçmemektedir... Yani bu bahsedilen nitelemeye verilen "Kader" anlamı uydurmadan başka bir şey değildir...

 

Sen kader sadece tabiat kurallarıdır dedin bir yerde, ben de mantıklı dedim (haklı olduğunda, haklısın diyebiliyormuşum yani, hatırlarsan). Ancak Kuran'da kader tabiat kuralları olarak işlenmiyor. KDR fiil köküne dayanarak vermiş olduğun kelimelerde de bu açıkça görülüyor.

 

Muktedir: "Bir şeyi yapmaya, başarmaya gücü yeten, erkli" demektir. Tanrı'nın adı olarak ise "Kanun(ölçü/yasa) Koyan/Yaratan" anlamına gelir. Ve "KDR" kökünden "Kader" kelimesinin türevidir...

Takdir: "Tanrı'nın uygun görmesi, Tanrı'nın isteği, kader." Yine diğer türevlerine ve kök anlamından yola çıkarsak "Takdir" kelimesi de, konulan Kanun/Ölçü/Yasa'ların Tanrı tarafından uygun görülüpte konulmuş olması anlamını içerir...

İktidar: "Bir işi yapabilme gücü, erk, °kudret" anlamına gelir... Yine kök kelimesinin anlamına bağlı olarak "Bir Kanun Koyucu Olarak" Tanrı'nın Yetkili olduğunu niteler. Yani "Kanunları/Ölçüleri/Yasaları Koyan Tanrı" anlamındadır...

 

Ancak aynı kelimeden türemesine rağmen takısız olan kader kelimesi, nedense çok farklı bir anlama getirilmiş;

Kader: Alınyazısı, yazgı.

 

Alınyazısı ve yazgı ne onu da ça istersen: Tanrı'nın uygun görmesi ile olan, olmakta olan, olacak olan.

İslam inancında Allah istemedikçe, uygun görmedikçe, takdir etmedikçe, hiçbirşey olmaz, OLABİLEMEZ.

Tanrı'nın uygun görmediği, takdir etmediği şey olabilemeyeceği için, sadece Tanrı'nın taKDiR ettiği şeyler olabildiği için, insanlar, bu olan, olabilen, gerçekleşen ve gerçekleşecek şeylere KaDeR diyorlar, "alın yazısı" diyorlar.

 

Tanrı'nın taKDiR etmediği birşey olamayacağı için, yani sadece Tanrı'nın istediği şeyler olabildiği için, olabilen şeylere Tanrı karar vermiş oluyor. İnsanlar Tanrı'nın bu kararlarına KaDeR diyorlar.

 

İnsan Suresi-30: Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.

Tekvir Suresi-29 Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz!

Bakara Suresi-102: Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarını uydurdular.Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı.Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı.Ve Babil'de Harut ve Marut adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı.Oysaki o iki melek, "biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma"demedikçe hiç kimseye birşey öğretmiyorlardı.İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı.Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler.Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı.Yemin olsun ki, onu satun alanın ahirette hiçbir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir.Özbenliklerini sattıkları şey ne kötüdür!Bir bilebilselerdi...

Ali İmran Suresi-145: Allah’ın izni olmadıkça hiçbir kişi ölmez. Vakti belirlenmiş bir yazıdır o.Dünya çıkarını gözetene ondan veririz; ahiret yararını gözetene de ondan veririz.Şükredenleri ödüllendireceğiz biz.

Yunus Suresi -100: Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.

Teğabün Suresi-11: Allah'ın izni olmadıkça hiçbir musibet gelip çatmaz. Kim Allah'a inanırsa Allah O'nun kalbini doğruya ve güzele kılavuzlar. Ve Allah her şeyi en iyi biçimde bilmektedir.

Fatır Suresi-11: Allah sizi bir topraktan, sonra bir spermden yarattı; sonra sizi çiftler haline getirdi. O'nun ilmi dışında, bir dişi ne hamile olur ne de doğurur. Yaşayan bir varlığa daha çok ömür verilmesi de onun ömründen biraz azaltılması da mutlaka bir Kitap'ta yazılıdır. Bu, Allah için gerçekten çok kolaydır.

Hicr Suresi-4: Biz hiçbir yurt ve medeniyeti, belirlenmiş bir yazgısı olmaksızın ortadan kaldırmadık.

 

Yeterince açık oldumu sayın boşig? Cevaplanmadı deyip duruyorsun da... Umarım bu cevap yeterli olur.

 

***

İslam'da yeralan "İrade" anlayışı, "Özgür İrade" anlayışı, İran kökenli hatırladığım kadarıyla, KaDeR anlayışı da Mısır kökenli.

Birbirinden farklı bu kültürlerin inançları tek bir potada eritilmeye çalışılınca, kader ve cüzi irade gibi, birbirine 180 derece zıt şeyler aynı dinde bulunabiliyor. İslam alimlerinin bu konu üzrinde mutabakata varamamalarının nedeni burada yatıyor. Çünkü onlar incelemelerini bir varsayıma göre yapıyorlar: Varsayım da, "Kuran Allah tarafından gönderilmiştir." varsayımı. Bu varsayımı bir kenara bıraktığın zaman, kader ve cüzi irade gibi zıt iki şeyi uyumlu imiş gibi göstermek için çabalamaktan vazgeçersin.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

Sayin BrainSlapper. Bu orneklere dayanaraktan:

 

İnsan Suresi-30: Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.

Tekvir Suresi-29 Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz!

 

ve kadere inanaraktan edilen dua'larda gecersiz mi oluyor? E oyle ya, madem yazilmis bir kaderimiz var dua da neden.

Gönderi tarihi:
Tanrı'nın taKDiR etmediği birşey olamayacağı için, yani sadece Tanrı'nın istediği şeyler olabildiği için, olabilen şeylere Tanrı karar vermiş oluyor. İnsanlar Tanrı'nın bu kararlarına KaDeR diyorlar.[/b]

 

Saygılar.

 

 

siz şimdi şunu iddia edebilirmisiniz;

sizin ateist olmanızı Tanrı'mı ? istedi ...Kur'an'i kavramları pekde anlamadıgınız belli...

işin püf noktası burası çümkü vereceginiz cevaba göre

 

saygılar..

Gönderi tarihi:
siz şimdi şunu iddia edebilirmisiniz;

sizin ateist olmanızı Tanrı'mı ? istedi ...Kur'an'i kavramları pekde anlamadıgınız belli...

işin püf noktası burası çümkü vereceginiz cevaba göre

 

saygılar..

 

Kuran'a göre öyle imiş.

 

Yunus Suresi

 

Ali Bulaç-100: Allah'ın izni olmaksızın, hiç kimse için iman etme (imkanı) yoktur. O, akıl erdiremeyenlerin üzerine ********* bir pislik kılar.

Diyanet Vakfı-100: Allah'ın izni olmadan hiç kimse inanamaz. O, akıllarını kullanmayanları murdar (inkârcı) kılar.

Edip Yüksel-100: Hiçbir kişi ALLAH'ın izni olmadan inanamaz ve O, akıllarını kullanmayanları rezilliğe mahkum eder.

Elmalılı Hamdi Yazır-100: Allah'ın izni olmadıkça hiç bir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. Akıllarını güzelce kullanmayanları Allah pislik içinde bırakır!

Süleyman Ateş-100: Allah'ın izni olmadan hiç kimse inanmaz ve (Allah) pisliği (huzursuzluğu, azabı), akıllarını kullanmayanların üzerine kor.

Yaşar Nuri Öztürk-100: Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.

 

Saygılar.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.