Φ Shatin Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Bana göre sizin bahsettiğiniz örnek verdiğiniz filmlerle şuan içinde bulunduğumuz zaman ve mekan arasında çok fark var. İslam inancına göre Allah'ın bilgisi sonsuzdur o geçmişi ve geleceği bilendir, herşey onun iradesi dahilinde olur. Ama bir de şu var ki Allah'ın iradesi yanında insanın da iradesi vardır. Bir film de oyuncu sadece senaryoda yazan şekilde davranabilir eğer senaryonun dışına çıkarsa yönetmen olaya müdehale eder ve sahneyi durdurur. Sahne yeniden çekilir. Senaryoya uygun hale gelene kadar tekrar çekilir. Bizim yaşantımızda öyle bir imkanımız yok sahneyi durdurup yeniden yaşamak gibi bir lüksümüz yok. Ama bu sahne içerisinde kendi irademizi kullanma özgürlüğümüz var. Bu da yaptıklarımızın bizim seçimlerimiz olduğunu ve bunlar yüzünden de yargılanabileceğimiz sonucunu doğurur. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 shatin dinsiz biri birden bire iman ederse, bu kendisinin tercihi değildir çünkü Allah zaten daha onu yaratmadan önce neyi seçip neyi seçmeyeceğini biliyordu, cehennemlik yolu seçtiyse, bu insanın seçimidir, ama zaten Allah cehennemlik yolu seçeceğini bile bile yarattı, demekki öyle uygun görmüş yaratırken. İnsan sadece senaryoyu uygulamış oldu ve filmi görmüş oldu. Yani Allah bir gün hesap sorduğunda, o insanın neden cehennemlik olduğunu bilsin diye. Yani sen kendi iradenle neyi seçersen seç, sonuçta Allah'ın seni yaratmadan önceki bildiği duruma geleceksin, herşey belli. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 dinsiz biri birden bire iman ederse, bu kendisinin tercihi değildir çünkü Allah zaten daha onu yaratmadan önce neyi seçip neyi seçmeyeceğini biliyordu, Kırkez açıkladık.. Allahın biliyor olması, Allah'ın ilminin büyüklüğüyle ilgilidir.. Bende biliyorum ki, gece hava kararacak.. Ben bildiğim için mi kararacak.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Kırkez açıkladık..Allahın biliyor olması, Allah'ın ilminin büyüklüğüyle ilgilidir.. Bende biliyorum ki, gece hava kararacak.. Ben bildiğim için mi kararacak.. Ama geceyi ve gündüzü sen yaratmadın İnsanı sen yaratmadın Bu nedenle senin bilmen önemli değil Gece ve gündüz yaratılmışsa bu mutlaka ayarlanmıştır, program öyledir. Birisi iman edip etmeyecekse o mutlaka ayarlanmıştır, program öyledir. Allah "ben Ahmeti yaratayım da belki iman eder" diye düşünmez. Çünkü o herşeyi biliyor. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 İnsanlar kendi iradeleriyle hareket ederler.. Allah kendisinin bilinmesini istedi ve kendisine kulluk yapılmasını istedi.. Bilmesi farklıdır, bilmesine rağmen fizik aleminde bunların fillerini yaratması faklıdır.. Belki bir kanıt içindir.. Hesaptaki kanıt için.. Saygılar.. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 İslam inancına göre, Allah bütün senaryoyu yazmıştır. O nedenle müslümanın iradesi diye bişey olmaz, OLABİLEMEZ.Senaryodaki şahıslar fil sürerken, naapsam acaba diye sorsalar dahi, bu senaryo gereğidir. Müslümanların geleceği ne şansa, ne de iradeye bırakma lüksü yoktur. Dorğru. Çünklü herşey senarist tarafından belirlenmiştir. Müslümanlar sadece "rollerini oynayan" oyunculardır. Geleceğin kötülünden korkmak da senaryo gereğidir. Yanılıyorsun bence. Zira yanıldığını kendin bir altta söylemişsin. İnsan'ın dünya nasıl var oldu, ölünce nereye gideceğim sorusunun cevabının bilinmemesi karmaşıklık sunmaz. Gçrebildin mi, kendi fikrinni, kendinin çürüttüğünü? İnsan'ın fiillerinden sorumlu olması ancak, kader anlayışından vazgeçilmesiyle olur. Bu da dinsiz hayat anlayışı ile mümkündür. Erol Taş'ı filmde adam öldürdü, Tecavüzcü Coşkun masum kıza tecavüz etti, diye suçlayamazsın. Çünkü fimi yazan (kader) o rolleri vermiştir. Film bitince, bu adamları filmdeki rollerinden dolayı cezalandıramazsın ve tecavüzcü coşkundan kızı kurtaran adamı ödüllendiremezsin. Yani kader anlayışı cennet ve cehennem anlayışını dinamitler. İki anlayış tek dinde buluşamaz. Çelişkidir. Bu çelişkili iki anlayışın aynı dinde buluışmasının nedeni, semitik dinlerin, ortadoğu hurafellerinin kolleksiyonu olmasından kaynaklanır. Saygılar. Müslümanın iradesinden bahsetmiyoruz insanın irade sahibi olup olmadıgından bahsediyoruz, ne demek müslümanın iradesi diye birşey olmaz, fazla filim seyretmişsiniz konuyu degişik açılardan degerlendiriyorsunuz, siz benim irade sahibi oldugumu yadsıyormusunuz, yadsıyamazsınız .... şöyle söylemen lazımdı ; Allah kimin cennete girip kiminde cehenneme girecegini biliyor, o zaman neden ugraşıyoruz diye yanılıyormuyum. her ne kadar müslümanlar rollerini oynayan oyuncularda olsa irade sahibi oyunculardır degil mi ? yanlış mı düşünüyorum. müslümanların işini şansa bırakmak istemeyişlerini ise gene anlamamışsınız, size havf ve reca üzerinde yogunlaşmanızı tavsiye ediyorum bu konuda. Külli ile cüzzi meselesini ise tamamen bu dünyaya dönük yorumladım. öngörüyü ölümden sonrası için söylemedim daha çok toplumsal olayların açısından baktım gelecege. mutlak manada yani külli manada gelecegi bilemesekde cüzzi manada tahminler yürütürüz... sormadan yorum yapınca yanlış şeyler yazılabilir... kader konusunu erol taş ya da çoşkunla açıklamaya devam ederseniz ben çekilirim kenera...o kadar felsefi kelami kitaplar varken yakışmıyor yani...bir türlü filimlerden çıkamadınız, hem sonunu bildiginiz filimleri ya da tahmin ettiginiz filimleri seyretmiyorsunuz sanki.. saygılar Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2007 Kaza ve Kader anlaşıldığı gibi "Allah'ın yazdığı alın yazısı" değildir... Yada programlanmış bir yaşamda değildir... Örneklerle açıklayayım: Kader: Yerçekimi, Kuşların uçabilmesi, Hücrenin yapısı, Suyun özellikler... Kısaca "Yasa"lar... Doğa yasaları... İnsanın değiştiremeyeceği ve dahil olmak zorunda olduğu, içinde var olmak zorunda doğa'nın yasaları "Kader"dir. Kader kelime genelde ölçü anlamında kullanılmış... Denge... Doğanın dengesi... Kaza: Elmayı attığınızda yerçekiminden dolayı düşmesi, Kuşun kanat çırıptığında uçması, Suyun normal değerlerde -0'da donması +100'de kaynaması... "Biz dilediğimizi doğru yola iletiriz." yani seçilmişlik... Tanrı'nın dilediği... Yani Tanrı torpilcilik yapıyor... Kimini seçmiyor, kimisini seçiyor... Kafasına göre takılıyo yani... Ben hiçte öyle olduğunu düşünmüyorum... İnsanların hepsi Öz'de Hakk... Bu açıdan bakmak lazım... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Kaza ve Kader anlaşıldığı gibi "Allah'ın yazdığı alın yazısı" değildir... Yada programlanmış bir yaşamda değildir... Örneklerle açıklayayım: Kader: Yerçekimi, Kuşların uçabilmesi, Hücrenin yapısı, Suyun özellikler... Kısaca "Yasa"lar... Doğa yasaları... İnsanın değiştiremeyeceği ve dahil olmak zorunda olduğu, içinde var olmak zorunda doğa'nın yasaları "Kader"dir. Kader kelime genelde ölçü anlamında kullanılmış... Denge... Doğanın dengesi... Kaza: Elmayı attığınızda yerçekiminden dolayı düşmesi, Kuşun kanat çırıptığında uçması, Suyun normal değerlerde -0'da donması +100'de kaynaması... Mantıklı bir yaklaşım. "Biz dilediğimizi doğru yola iletiriz." yani seçilmişlik... Tanrı'nın dilediği... Yani Tanrı torpilcilik yapıyor... Kimini seçmiyor, kimisini seçiyor... Kafasına göre takılıyo yani... Ben hiçte öyle olduğunu düşünmüyorum... Sen böyle olduğunu düşünemiyorsun, çünkü İslami anlamdaki "kader"i kabul edemiyorsun. İslami anlamda "kader" tam da senin düşünemediğin şey. "Biz dilediğimizi doğru yola iletiriz" zihniyetinin de Mısır'a dayandığını, neden böyle bir anlayış geliştiğini yazacağım buraya. Şu anda tercüme yapabilecek zamanım yok. İngilizce kaynak var zaten, İngilizce bilenler şuradan bakabilir. Mısırda Etik Değerler ve Ahlak Mısır'da Mahşer/Hesap Günü İnancı Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 "Biz dilediğimizi doğru yola iletiriz." yani seçilmişlik... Tanrı'nın dilediği... Yani Tanrı torpilcilik yapıyor... Kimini seçmiyor, kimisini seçiyor... Kafasına göre takılıyo yani... Ben hiçte öyle olduğunu düşünmüyorum... Tangeriin boşig Senin öyle olmadığını düşünmen önemli değil, sonuçta eimizde Kur'an (müslümanların kanıtı) var. Sen mantıklı olanı düşünüyorsun, ama Kur'an senin düşündüğün gibi belirtmiyor. Çünkü Allah dilemeden hiçbir şey olmaz, Allah herşeyi bilerek yaratmıştır, bir insanın doğumundan ölümüne kadarki hayatını bilerek yaratmıştır, Allah Ahmet'i yaratmadan önce Ahmet'in kafir olacağını bilmiyor muydu ? işte çarpıklık buradan başlıyor. Bile bile bir insan kafir olarak yaratılıyorsa, o insanın suçu değildir. Çünkü hayatı seçen, yaşamaya karar veren, doğmak isteyen insan değildir. Allah o na öyle bir akıl fikir vermiş yaratırken. Kafası o mantığı almıyor ki kafir olmuş, O insan kafirlikten çıkıp iman etse bu bile onun iradesiyle olmamış demektir, çünkü Allah onun kafirlikten müminliğe geçeceğini bilerek tasarlamıştır(yaratmıştır). Tam tersi olarakta müminlikten kafirliğede geçebilir. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 "Biz dilediğimizi doğru yola iletiriz." yani seçilmişlik... Tanrı'nın dilediği... Yani Tanrı torpilcilik yapıyor... Kimini seçmiyor, kimisini seçiyor... Kafasına göre takılıyo yani... Ben hiçte öyle olduğunu düşünmüyorum... Doğru yola iletilmek bir ödüldür... Sence bu ödül yada seçilmişlik, senin ömrünüz boyunca işlediğin fillerden Allah'ın hoşnut olduğu bir fiil üzerine olamaz mı..? Allah bizleri affetmek ve doğru yola iletmek için gerçekten sebepler arıyor.. Bilirsin bazen küçücük bir hareket büyük ödüllerle ödüllendirilebilir.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Allah bizleri affetmek ve doğru yola iletmek için gerçekten sebepler arıyor.. Allah aramaz, bulamayan kişi arar. Allah'ın birşeyi araması söz konusu olamaz. Zaten herşeyi bilendir. Allah herşeyi bilendir, görendir, Ahmetin kafir olacağını, Ahmete sormadan bile bile yaratandır. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Sen böyle olduğunu düşünemiyorsun, çünkü İslami anlamdaki "kader"i kabul edemiyorsun. İslami anlamda "kader" tam da senin düşünemediğin şey. "Biz dilediğimizi doğru yola iletiriz" zihniyetinin de Mısır'a dayandığını, neden böyle bir anlayış geliştiğini yazacağım buraya. Şu anda tercüme yapabilecek zamanım yok. İngilizce kaynak var zaten, İngilizce bilenler şuradan bakabilir. Ben sanıyorum ki size "Kalp" örneğinde de, bu inancın "Mısır" ile olan bağıntısını anlatmıştım... Bakın, bukonuda vardı... Bu açıdan size karşı çıkmıyorum zaten... Ama çevirisini vermenizi çok istiyorum, fazla bilgi göz çıkarmaz... Yalnız şu var ki, benim ele alış şeklimi göz irdelerken niçin bu şekilde ele aldığımı ve bunun açılımını bilmeniz gerekir... : Ene'l Hakk... Yani Gerçek... Tangeriin boşig Senin öyle olmadığını düşünmen önemli değil, sonuçta eimizde Kur'an (müslümanların kanıtı) var. Sen mantıklı olanı düşünüyorsun, ama Kur'an senin düşündüğün gibi belirtmiyor. Çünkü Allah dilemeden hiçbir şey olmaz, Allah herşeyi bilerek yaratmıştır, bir insanın doğumundan ölümüne kadarki hayatını bilerek yaratmıştır, Allah Ahmet'i yaratmadan önce Ahmet'in kafir olacağını bilmiyor muydu ? işte çarpıklık buradan başlıyor. Bile bile bir insan kafir olarak yaratılıyorsa, o insanın suçu değildir. Çünkü hayatı seçen, yaşamaya karar veren, doğmak isteyen insan değildir. Allah o na öyle bir akıl fikir vermiş yaratırken. Kafası o mantığı almıyor ki kafir olmuş, O insan kafirlikten çıkıp iman etse bu bile onun iradesiyle olmamış demektir, çünkü Allah onun kafirlikten müminliğe geçeceğini bilerek tasarlamıştır(yaratmıştır). Tam tersi olarakta müminlikten kafirliğede geçebilir. Kur'an aslında pek farklı bir şey söylemiyor... Sadece biz anlamak istediğimiz gibi anlıyoruz... Tek tek Ayetlerle bakmamak lazım "Kader" ve "Kaza" kavramlarına... Tüm ayetler ortak bir şekilde neyi niteliyorsa, o kavramların temel anlamları odur... RA’D SURESİ : 17 Gökten bir su indirdi de vadiler, kendi ölçülerince/kaderlerine göre sel oldu, ardından da sel, üste çıkan köpüğü taşır hale geldi. Bir süs eşyası veya âlet yapmak isteğiyle ateşte körükledikleri şeylerde de benzeri bir köpük vardır. Allah hakla bâtılı işte böyle örneklendiriyor: Köpük, atılır gider; insanlara yararlı olansa toprakta kalır. Allah, işte bu şekilde örnekler verir. HİCR SURESI : 21 Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri bizim yanımızda olmasın. Ama biz onu ancak belirli bir ölçüde/bir kaderle indiririz. ZÜHRUF SURESI : 11 Gökten bir ölçüye bağlı olarak/bir kaderle su indirmiştir O. O suyla biz ölü bir beldeyi hayata kavuşturduk. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız. KAMER SURESI : 49 Şu bir gerçek ki, biz herşeyi bir ölçüye göre/bir kaderle yarattık. TALÂK SURESİ : 3 Ve onu hiç beklemediği yönden rızıklandırır. Kim Allah'a dayanıp güvenirse O, ona yeter! Hiç kuşkusuz, Allah, emrini yerine getirecektir. Allah her şey için bir ölçü/bir kader belirlemiştir. Kaderin, sizin ve diğer Müslümanların yorumladığı şeklindeki bir yargıya rastlamadım... Bakın arkadaşlar... Temel bir Felsefeyi "İslam" diye yorumluyorsunuz... Sizin iddia ettiğiniz "Kader(cilik)" anlayışı, insanların Yönetimlere "Başkaldırıyı" engellemek için uydurulmuş bir kader anlayışıdır... İnsanlar Tanrı'dan ziyade "Yönetim"e kullaştırılmıştır. Bunun tarihi bir çok örneğini de verdim... Mezhepler de böyle çıkmıştır... Yani insanlar yaşamlarını sordulayamaz hale getirilmiştir bu anlayışla... Yönetimler bir vergi koya "E Tanrı istedi kardeşim, kader işte..." denmiştir. Savaş çıksa "Kader'de ne yazılıysa o, gidip ölürüz." denmiştir... Yani saptırılmıştır... Kader anlayışı "Ölçü"dür... Yani "Mantıklı" bulduğunuz örneklerimdir... Bundan başka bir şey değildir. Yarım saat sonra ne yapacağımız yazılı değildir bir yerde... Allah sadece bunu görür, o kadar... O da sizin bir filmi tekrar izlemeniz gibi bişey... Sadece o hep izliyor... Aslında daha da karışık ama anlatmaya çalışırsam çok uzun olur bu yazı... Kaza anlayışı da yukarıda ki gibidir... Yazdım, çok basitçe örnekledim... Ölçülerin yani Yasaların meydana gelmesi Kazadır... Düşünememek değil benim yaptığım, anlamak... Dediğim gibi, sizin "Kader" olarak adlandırdığınız o mantıksız tanımlama, insanları yöneticiye de kullaştırmak isteyen zihniyetin, biyerlerinden uydurduğu mantıksız ve mesnedsiz ifadelerdir, tanımlamalardır... Ve biliyoruz ki Hallac-ı Mansur'u, Nesimi'yi de katleden aynı zihniyettir... Aynı nedenden dolayı katletmişlerdir... Herşey ortadadır lakin sizin işinize sanırım ki o kavramları, bu uydurma anlamlarıyla anlamak geliyor diye düşünüyorum... Kur'an-ı referans alıyorsanız, ortadadır... Saygılarımla... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Allah aramaz, bulamayan kişi arar. Allah'ın birşeyi araması söz konusu olamaz. Zaten herşeyi bilendir. Allah herşeyi bilendir, görendir, Ahmetin kafir olacağını, Ahmete sormadan bile bile yaratandır. Aramaktan fiili aramayı kastetmediğimi anlaman lazım.. İllaki her yazdığımız iletinin tefsirinimi yapalım arkadaşım.. Sebeb bağlamak bir bahane bir küçük iyi iş.. Sanırım anlaşıldı.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 xlark tades ve tengeriin boşig Allah herşeyi bilendir, görendir, bir insanı yaratmadan önce dahi kafir olacağını yada mümin olacağını bilen, o insana sormadan bile bile yaratandır. Allah yaratacağı şeyin başlangıcını ve sonucunu bilmektedir. Yanlış mı anlamışım, Kur'anı okuyup yanlış mı anlamışım. Yukarıda yazdıklarım yanlış mıdır ? Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Kaderin, sizin ve diğer Müslümanların yorumladığı şeklindeki bir yargıya rastlamadım... Bakın arkadaşlar... Temel bir Felsefeyi "İslam" diye yorumluyorsunuz... Sizin iddia ettiğiniz "Kader(cilik)" anlayışı, insanların Yönetimlere "Başkaldırıyı" engellemek için uydurulmuş bir kader anlayışıdır... İnsanlar Tanrı'dan ziyade "Yönetim"e kullaştırılmıştır. Bunun tarihi bir çok örneğini de verdim... Mezhepler de böyle çıkmıştır... Yani insanlar yaşamlarını sordulayamaz hale getirilmiştir bu anlayışla... Yönetimler bir vergi koya "E Tanrı istedi kardeşim, kader işte..." denmiştir. Savaş çıksa "Kader'de ne yazılıysa o, gidip ölürüz." denmiştir... Yani saptırılmıştır... Kader anlayışı "Ölçü"dür... Yani "Mantıklı" bulduğunuz örneklerimdir... Bundan başka bir şey değildir. Yarım saat sonra ne yapacağımız yazılı değildir bir yerde... Allah sadece bunu görür, o kadar... O da sizin bir filmi tekrar izlemeniz gibi bişey... Sadece o hep izliyor... Aslında daha da karışık ama anlatmaya çalışırsam çok uzun olur bu yazı... Sayın boşig, Haklı olduğunda haklısın derim, Ama haksız olduğunda da haksızsın derim. Kırmızı ve ve mavi işaretli yerlerde ifade edilen "kader" anlayışı çeşişiyor. Tabiat kurallarına kader dersek, senin anladığın gibi, İslam felsefesinin ya Allah inancı yanlıştır ya da imtihan felsefesi. Kuralları koyar. Ama damdan kimin düşeceğini bilmez. Bu takdirde imtihan, imtihan olur. Kuralları koyar, damdan kimin düşeceğini bilirse, bu zaman da imtihanın anlamı kalmaz. Anlatabildim mi? TARAFSIZ'ın yazılarını iyi oku derim. Allah ta en başından herşeyi biliyor. Kimisini cennetine, kimisini cehhennemine koysun eğlensin, bize ne. Yani imtihan senaryosu anlamsızlaşıyor. Saygılar. Alıntı
Φ odessa Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 arkadaşım brain... eğer burda tartışmaksa amacın.... güzel ve mantıklı cümlelerle.. ama kendi düşüncelerini kabul ettirmekse dinine bağlı hiçkimsenin bunu önemsiyeceğini sanmam.. kader konusuna gelince.... düşünün bir bıçak var ve bir adam... adamı öldürmek veya öldürmemek sizin elinizde... eğer öldürürde sonra bu kaderdi derseniz akıl ve mantığı reddetmiş olursunuzz... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Allah herşeyi bilendir, görendir, bir insanı yaratmadan önce dahi kafir olacağını yada mümin olacağını bilen, o insana sormadan bile bile yaratandır. Allah yaratacağı şeyin başlangıcını ve sonucunu bilmektedir. ee...? Bile bile neden yarattı öylemi..? Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 ee...?Bile bile neden yarattı öylemi..? xlark tades bile bile neden yarattı diye sormuyorum şu soruma cevap istiyorum Allah herşeyi bilendir, görendir, bir insanı yaratmadan önce dahi kafir olacağını yada mümin olacağını bilen, o insana sormadan bile bile yaratandır. Allah yaratacağı şeyin başlangıcını ve sonucunu bilmektedir. Yanlış mı anlamışım, Kur'anı okuyup yanlış mı anlamışım. Yukarıda yazdıklarım yanlış mıdır ? Alıntı
Φ odessa Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 sanırım sedat abi cvp vercekti ama... bişey anlatacağım.. hz. isaya biri gelip soruyor.. allah beni yaratırken nie sormadı bana die.. o da cvp veriyor... o zaman sen yoktun ki.. yani ortada sorma sormama durumu yok.. allah yarattıysa biliyordur.. ilim sıfatı gereğince eksiksiz biliyordur.. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 İlim maluma tabidir.. Allah katında zaman mefhumu yoktur. Yaşanmışlık bize göredir.. Gelmiş ve geçmiş onun için birdir.. "Hiç şüphesiz, Biz herşeyi kader ile yarattık. Bizim emrimiz, bir göz kırpma gibi yalnızca 'bir keredir.."(Kamer , 49-50) Saygılar.. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Sayın boşig, Haklı olduğunda haklısın derim, Ama haksız olduğunda da haksızsın derim. Kırmızı ve ve mavi işaretli yerlerde ifade edilen "kader" anlayışı çeşişiyor. Tabiat kurallarına kader dersek, senin anladığın gibi, İslam felsefesinin ya Allah inancı yanlıştır ya da imtihan felsefesi. Kuralları koyar. Ama damdan kimin düşeceğini bilmez. Bu takdirde imtihan, imtihan olur. Kuralları koyar, damdan kimin düşeceğini bilirse, bu zaman da imtihanın anlamı kalmaz. Anlatabildim mi? TARAFSIZ'ın yazılarını iyi oku derim. Allah ta en başından herşeyi biliyor. Kimisini cennetine, kimisini cehhennemine koysun eğlensin, bize ne. Yani imtihan senaryosu anlamsızlaşıyor. Saygılar. Yazıları iyi takip ediyorum Sevgili BrainSlapper... Mavi ve Kırmızı ile yazılı kısımda söylediklerim, zaten Kader anlayışının ne olmadığını ortaya koyuyor... İmtihan ile Kader bağıntısının nasıl kurulduğunu bana açıklamanızı isterim... Yani bana öyle bi ayet getirin ki anlamı; "Allah Sizi İmtihan Ediyor, Buna da Kader Denir. Yapacağınız her şeyi yazmış, çizmiş, belirtmiş. Ahanda bu da Kaderdir." şeklinde olsun... Ve İslam'a göre "Yazılmış" olan bu şeylerin nerede yazılı olduğunu da belirtiverin... Yani eğer bir yere yazdıysa Tanrı bunları, yazdığı yerde vardır değil mi? "İmtihan" kelimesi ile "Kader" kelimesinin bir arada geçtiği tek Ayet, Yaşar Nuri Öztürk mealinde şöyle: TÂHÂ SURESİ : 40 "Hani, kızkardeşin gidiyor, şöyle diyordu: 'Onun bakımını üstlenecek kişiyi size göstereyim mi?' Nihayet, seni annene geri döndürdük ki, gözü aydın olsun, tasalanmasın. Sen bir de adam öldürmüştün. O zaman seni gamdan kurtarmıştık. Seni iyice bir imtihana çekmiştik. Bunun ardın sen Medyen halkı arasında yıllarca kaldın. Sonra, belirlenen bir vakitte/bir kadere göre geliverdin, ey Mûsa!" Burada "Belirlenmiş Bir Vakit" tanımı vardır... Bu da Hz. Musa'nın Medyen Halkı arasında kaldığı süre'yi ve bu sürenin bitimini niteler... Yani orada belli bir vakit kaldığını anlatır. Bu süreyi sonlandıran "Tanrı"nın isteğidir... Yani Tanrı'nın birisi için bir "Vakti" sonlandırması olayını yalnızca burada görürüz. Medyen halkı arasında kalmasını Tanrı değil, Musa kendisi istemiştir. Ki orada yaşadıkları, geçirdiği sorgulama süreci (aşağıda bahsedeceğim) İmtihan olarak nitelendiriliyor... Sonra belli bir vakitte geldiğini anlatıyor. Tanrı'nın sadece bu vakti tayin ettiği anlaşılıyor. Çünkü Tanrı artık Musa'ya peygamberliğini vermek istemiş ve onu bu surette yönlendirmiştir. Daha sonra konuşan ağaç olayı vs vs vs gerçekleşiyor işte... Burada, Kader'in "Tayin Edilmiş Süre" anlamında kullanılması "Tanrı'nın insanların her anını madde madde yazdığı bir not defteri" anlamına gelmez... Söylediğiniz gibi bir anlam veren bir ayet yada sure getirirseniz daha ispatlı konuşmuş olursunuz... Neyse, Kader'in geçtiği tüm Ayet'leri de verebilirim... Sizin anladığınız manada "Kader" anlayışının nedenini anlattım, İdrak edip etmemek sizin bileceğiniz iştir... Mavi ile işaretlediğiniz kısım, "Kader" anlayışını nitelemiyor ki? Niye "Mavi" ile "Kırmızı" yerler çelişiyor dediniz anlamadım... Ne Mavi yerler nede Kırmızı yerler "Kader" tanımı içersine girmemektedir... Sizin "Kader" sandığınız anlayışın kökeni bellidir... Kur'an-ın hiç bir yerinde "Kader"in sizin anladığınız anlamda olduğu geçmez... Kader'in ne demek olduğu bellidir... Kur'an-ı "Çoğunluk neye inanıyorsa İslamda o'dur" öngörüsüyle anlamaya çalışırsanız, elbette ki bu hataları yapmanız normaldir... İmtihan ile ilgili olarak ise... ENFAL SURESİ : 17 Siz öldürmediniz onları, Allah öldürdü onları. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı. İnananları kendisinden güzel bir imtihanla denemek için yaptı bunu. Allah; işitendir, bilendir. İşte "İmtihan"ın ne olduğunun temel tanımı buradadır... Tasavvuf'ta diyoruz ya; Herşeyin özünde O vardır... Herşeyin özünde Hakk vardır... Lakin bunu "O adam öldürmeyip, Tanrı öldürdüyse niye insanı günahla suçluyor" şeklinde bir anlama bürümeyiniz... Çünkü sanıyorum ki "Şirk" koşmanın manasının ne olduğunu vermiştim daha önce, şöyle açıklayayım: Şirk: Kişi'nin Allah'ın Tek (Vahdet-i Vücut) olduğunu reddedip, O'ndan başka ve ayrı bir varlık olarak bir varlık tanımasıdır. Yani siz "Ben" diyerek tanımladığınızda Şirk koşmuş oluyorsunuz. Çünkü tek varlık O'dur. Herşeyin özünde O vardır. Tasavvuftaki "Benlik Dağını Delmek" terimi de bunu niteler... Yani kişi özgür bir iradeye sahiptir. Benlikte Tanrı'nın var olması ise yapılan eylemlerden O'nun sorumlu tutulması demek değildir... Daha özgün bir anlamı niteler. İşte bir eylem yaptığınızda, o eylemin de özünde olanın Hakk olduğunu bilip bilmemektir İmtihan... Bakın öncelikle şunu söylemeliyim; Tanrı'nın maddedeki öz olması O'nun bilinçli bir öz olması değildir... Tanrı'nın herşeyde var olduğu anlamına gelir sadece... Günahları, sevapları işleyen kişinin kendisidir. Buradan kasıt; Kişinin "Benlik"mi sunacağı, yoksa kişinin "Hakk"ı mı tanıyacağıdır. Yani insanın başına gelen her kötü yada iyi olayda yada insanın becerdiği her şeyde "Bunu BEN yaptım" dememesi gerekir... Zira yapanın ötesinde bir Gerçeklik vardır ki, insan benliğinden sıyrıldığı zaman yani Benlik dağını deldiği zaman "Ben" kelimesini kullanamaz. Kullandığı zamanda "Tanrı'nın Birliği"ni yadsımış olur... İmtihan'ın manası; Kişinin "Ben"liğine mi yenileceğini, yoksa "Hakk"ı mı bileceğini niteler... Mesela Yunus Emre der ki: Yaratılanı Sev Yaratandan Ötürü... Bunun manası, her şeyin öz'ünde var olan "Hakk" olduğu için tüm yaratılmışların sevilmesi gerektiğini niteler mesela... Yada "Ene'l Hakk" kavramı da bunu niteler... Yani artık "Ben"lik duygusu aşılmış ve yerşey "Hakk" olarak görümeye başlanmıştır... En basit anlatımıyla ve en temel anlamıyla "İmtihan" ve Kader" bu şekildedir... Kader'in diğer anlamının nereden uydurulduğu besbellidir. Sorgulamadan uzak, koyun gibi bir inançlı kitlesi yaratmak için uydurulmuş bir yapı'dır sizin anladığınız "Kader" anlamı... İmtihan ve Kader kelimeleri çok farklı anlamlardadır. Birbirlerini sandığınız manada nitelemezler... Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Yeryüzünde ve kendilerinizde meydana gelen bir musibet yoktur ki, Biz onu uygulamaya koymadan önce bir Kitapta yazılı olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır! (Hadid; 22).. Evrende meydana gelen her olay Allah'ın ilminde vardır. Evrendeki her varlık ve meydana gelen her olay Allah'ın ilminin açılışıdır. Bu olmadan önce insanlar için gizlidir, gaybdır, ancak vuku bulunca bilinir. Olmasıda olmamasıda imkan dehilindedir, bizim elimizde degil Allah'ın elindedir. O'nun kudreti ve dilemesi dahilindedir. Kelamcılar bu bakımdan evreni ''mümkünat'' olarak açıklarlar. Allah'ın bir şeyin olması ya da olmamasını dilemesi İrade dir, Allah'ın iradesi mutlaktır ve tüm evrende geçerlidir.Allah'ın mutlak iradesinin dışına çıkılamaz. Allah'ın olacak her işi mutlak manada bilmesi, cennete ya da cehenneme gideceklerinde bilinmesi demektir. Ancak bu mutlak bilme şunun ya da bunun kayrılması (haşa) anlamına gelmez. Kader konusu Allah ile alakalı lakin kullar için tartışma konusudur. İnsan fiillerini gerçekleştirirken kendisinin dışındaki bir gücün baskısı ve zorlaması altında mıdır, yoksa özgür iradesiyle fiillerini seçme hakkına sahip midir.?...Asıl sorun burdadır. Yaratıcıya özgü fiiller ve olaylar sözkonusu oldugunda, insan bu konuda hiçbir şey yapamaz. Bu durumda emir Allah'tandır ve zıddının olması, aksi bir irade beyanı mümkün degildir. Eger insanın gücü ve kudretinin sınırları dahilindeki fiiller ve gelişmelerle ilgili olursa , insan iradesi bunlara yönelik olarak belirginleşir, etkinlik ve beyan gösterebilir. Bunula beraber Yüce Allah bu iradeyi (insan için cüzzi) ve irade edileni meydana çıkarır. Allah'ın kesin irade etmesi ile davet etme esaslı iradesi birbirinden ayrıdır. Allah kullarından sadece Kendisine ibadet etmelerini istemiştir, bu davet etme esaslı bir iradedir, dileseydi herkesi bir melek olarak irade de ederdi. Allah'ın mülkünde cüzzi manada O'nun irade etmedigi şeylerde olabilir. Nesnel olarak baktıgımızda Allah'a iman eden ve inkar edenler bulunduguna göre durum bu istikamettedir. Yukardaki yanlışlardan ve eksikliklerden Allah beridir. saygılar Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 İlim maluma tabidir..Allah katında zaman mefhumu yoktur. Yaşanmışlık bize göredir.. Gelmiş ve geçmiş onun için birdir.. "Hiç şüphesiz, Biz herşeyi kader ile yarattık. Bizim emrimiz, bir göz kırpma gibi yalnızca 'bir keredir.."(Kamer , 49-50) Merakımı gidermiş değilim, daha net cevaplar verebilirmisiniz ? evet-hayır şeklinde. Lafı dolandırmaya yada taca atmaya gerek yok. 1.Allah, herşeyi bilendir, görendir. 2.Allah, bir insanı yaratmadan önce dahi kafir olacağını yada mümin olacağını bilen, o insanın tercihini bile bile yaratandır. 3.Allah, yaratacağı şeyin başlangıcını ve sonucunu bilmektedir. 4.Allah, herşeyin sonucunu bilendir. 5.Allah, cehennemde kimlerin yanacağını, cennette kimlerin sefa süreceğini bilendir. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Merakımı gidermiş değilim, daha net cevaplar verebilirmisiniz ? evet-hayır şeklinde. Lafı dolandırmaya yada taca atmaya gerek yok. 1.Allah, herşeyi bilendir, görendir. 2.Allah, bir insanı yaratmadan önce dahi kafir olacağını yada mümin olacağını bilen, o insanın tercihini bile bile yaratandır. 3.Allah, yaratacağı şeyin başlangıcını ve sonucunu bilmektedir. 4.Allah, herşeyin sonucunu bilendir. 5.Allah, cehennemde kimlerin yanacağını, cennette kimlerin sefa süreceğini bilendir. 1; evet. 2 ; VE SENİN RABBİN, her ne zaman Âdemoğulları'nın sulblerinden onların soylarını çıkaracak olsa, onları kendileri hakkında tanıklık etmeye çağırır: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" Onlar, cevaben: "Elbette!" derler, "Buna tanıklık ederiz!"[bunu, böylece hatırlatıyoruz ki] Kıyamet Günü'nde, "Doğrusu, bizim bundan haberimiz yoktu" demeyesiniz( Araf;172 ). yani Allah insanı İslam üzeri yaratıyor..Fıtri olarak; bu büyük bir nimet düşünenler için... 3; Allah mutlak ilmi ile herşeyi bilir. 4; Allah kimin nereye gidecegini de bilir. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2007 Merakımı gidermiş değilim, daha net cevaplar verebilirmisiniz ? evet-hayır şeklinde. Lafı dolandırmaya yada taca atmaya gerek yok. 1.Allah, herşeyi bilendir, görendir. 2.Allah, bir insanı yaratmadan önce dahi kafir olacağını yada mümin olacağını bilen, o insanın tercihini bile bile yaratandır. 3.Allah, yaratacağı şeyin başlangıcını ve sonucunu bilmektedir. 4.Allah, herşeyin sonucunu bilendir. 5.Allah, cehennemde kimlerin yanacağını, cennette kimlerin sefa süreceğini bilendir. 1 => Evet... 2 => O insanın yanıp yanmaması yada Cennete gidip sefa sürmesi gibi bir şey pekte yoktur aslında... Çünkü sonuçta herkesin içindeki, özündeki Hakk aynı... Yani o cezayı çekecek olanda, o sefayı sürecek olanda yine O... Yani kendisi... Kimisinden Cennet ehlinin sefasını zevk ediyor, kimisinden Cehennem ehlinin... Biraz sofistike kaçtı ama, sonuçta Tasavvufun özü budur... 3 => Herşeyin başlangıcı ve sonu yine Tanrı'nın kendisidir. Yani "Herşey O'ndan Gelmiştir ve yine herşey O'na döndürülecektir. Herşeyin özünde olan yine Tanrı'nın kendisidir: Size Şah Damarınızdan Daha Yakınım... 4 => Herşeyin sonucu Tanrı'dır... Bunu Bilimsel veri olarak söylemiyorum. Yani "Suyu kaynatırsak sonucunda ne olur" sorusunun cevabı değil benim demek istediğim... 5 => Cennette sefa sürecek olanda, Cehennemde cefa çekecek olanda O'dur... Anlaşılmıyor galiba... Gerçek bir inanan için Cennet yada Cehennem önemli değildir... Tanrı'ya ulaşmaktır önemli olan... Ona ulaşamazsan eğer, senin cehennemin budur zaten. Ulaşırsanda cennetin budur... Herkesin bir Miraç'ı vardır. Asıl sınav budur, imtihan budur... Herkesin bir imtihanı vardır... "Hakk'tır var olan" mı diyecek, yoksa "Var olan Hakk değil Ben'im" mi diyecek? Hepsi bundan ibaret... Cennet yada Cehennem bundan ibaret... Sadece niteleme... Yunus demiş; Cennet cennet dedikleri, bir kaç köşk bir kaç huri. Sen isteyene onu ver, bana seni gerek seni... Saygılarımla... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.