» iLyAdA Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 ...susarken ölüyorum... Yine gidiyorum yalnızlığa... geride kimi zaman güzel kimi zaman beter yaşanmışlıklar.. yine gidiyorum yalnızlığa bir yanımda sevdiklerim bir yanımda nefret ettiklerim var.. önümde bilinmediğim insanlar, bilinmeyen yollar... giderken şarkılar söylüyorum kendime.. kimselerin duyamacağı sessizlikte.. yalnızlığa dair şarkılar süzülüyor dudaklarımdan.. susuyorum şarkının bitişinden sonra.. ya biri duyduysa diyorum.. korkuyorum.. gidiyorum yalnızlığa.. susuyorum, yağmur damlalarının yüzümde bıraktığı ıslaklığı hissettiğim anda.. susuyorum, gözyaşlarımıın tenimden akıp yere düştüğü anda.. susuyorum mavi denizin ortasında yalnız tek başıma.. susuzluktan ölüyorum.. sevdiklerimden uzakta.. susuyorum.. özlüyorum.. sonra yine susuyorum.. susarken ölüyorum biliyorum... T.G Alıntı
» iLyAdA Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 MAVİ Bu gece; Başımı kaldırdım göğe; seni aradım mavi de, göremedim ağladım.. denize koştum kirliydi deniz.. bataklıktı..gemiler saplanmıştı.. ölüyorlardı.. ve martılar.. uçamıyorlardı.. kirliydiler.. ağırdılar.. ağlıyordular.. kaçtım oradan.. küçük bir çocuk gördüm koşarken sokaklar arasında.. baktı bana.. masmavi.. işte tam oradaydın.. tam karşımda.. ağlamaya başladı bakınca ona.. sustu sonra.. anlayınca.. gözlerimden akan her damlayı sorgularcasına sustu.. oradan nefes almadan uzaklaşmak istedim.. Sessizdim-yorgundum-yorulmuştum- şehrin üzerine şakadan bir branda bezi gibi gerilmişti korku.. yerlerde üzerlerine basmadan atlayarak geçtiğim kırlangıç ölüleri vardı.. her yer yangın yeriydi.. Hayatı ben o çocuğun masmavi gözlerinden aldım.. şimdi sen ordasın nerede olduğunu bilmediğim ama orada olduğunu bildiğim.. bambaşka bir eski dostlukta.. okyanus dudaklarımla ben sabaha devrik cümleler kuran kesik gövdeli bir şair olarak atadım bu bedeni sana..göğün denizi vurduğu mavi nokta da, tırnak içinde cümlesi yarım kadınlarla parantez içinde noktasız aşklar karşıladı. karşı kıyılarda ölümü , uzun paranoya krizleri ...uzun susmalar...susmaların uzunluğunda yiten duygular...kelimelerin intihar ettiği darağaçları...odamdan yükselen bir ruhun ayin’e atanan gözleri.. herşey bir korku örneğin bir terk ediliş... bir geri dönme hevesi..ya şimdi al git ruhumu , ya da çık git yörüngemden.. Bu gece; Başımı kaldırdım göğe;seni ardım mavi de, göremedim, utancımdan ağladım..ağladım.. gözyaşlarım hisli bir deniz oldu ayaklarımın altında.. içimdeki tüm duygular aktılar... hissiz bir varlığa dönüştüm ben sonra... sözcükler yüzüyordu denizimde.. senin duymadığın.. bilmediğin.. karanlık gecelerde sana haykırdığım mavili sözcüklerim.. içinde sevmek olan.. içinde ölüm olan.. içinde bitmek olmayan mavi sözcüklerim.. yüzdüler bir süre öylece.. sonra yoruldular.. ağır geldi sözcüklerim… çırpındılar.. batmaya başladılar.. sen duymadın seslenişlerini.. sular yükseldi.. hislerim tükendi.. sözcüklerim öldü hislerimin arasında.. sen mavi.. sen.. her rengin başlangıcı.. her rengin tükenişinde sen vardın her adım atışımda yine.. ben ölürken bile…. Bu gece; Yüzümü batırdım maviye.. seni aradım soluksuzca, bulamadım… o an ağladım.. ağladım.. ağladım.. öldüm.. T.G Alıntı
» iLyAdA Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 büyümeyi özlemek... Masallar anlatırdım küçükken kendime, tek katlı evimizin arka bahçesindeki kurumuş ağaca iki iple bağlı salıncakta sallanırken gidip gelişimde... büyümeyi düşlerdim nedenini bilmeden.. büyümek isterdim sebepsizce.. Büyüdüm yıllar sonra, anlamadan zamanın geçişini, fark edemeden birçok şeyi.. sıkıldığımda bir süre sonra gittim tekrar aynı salıncakta sallanmaya... ipleri koptu salıncağın, masallar anlatamadım kendime..ağladım.. Çocukken yaptığım uçurtmalar, sokakta top oynadığım ardından kavga ettiğim arkadaşlarım geldi aklıma... büyüdükçe kayboldu hepsi birer birer.. hepsi benim gibiydiler.. kaybolup gittiler.. ben çocukluğumu özledim.. çocukken büyümeyi özlediğim gibi.. Şimdi bir masa kaldı odam da.. tek ayağı kırık.. üzerinde kağıtlar.. daktilo sustu, kitap okuyanlar göçtü uzaklara.. yanlarına almadan gitti insanlar sevdiklerini.. mahallenin sütçüsü bağırmıyor artık geceleri ve koşuşan çocuklar yok artık arabaların arkasında.. arabalar hiç geçmeyecek belki bir daha bu taşlı sokaklardan.. ben kendimi göremeyeceğim o zaman geçen arabaların camında.. Yalnızlıkta kaybolan insanlar görüyorum ben her gece uykuya daldığımda.. düşlerimde onlarla kaybolurum.. yüzme bilmeden dalıyorum derin denizlere, boğulmaktan korksam bile yeni bir dünya arıyorum kendime okyanusların maviliklerinde.. Mavilikler siyaha dönüşüyor ben görmek istediğimde... Mavilikler siyaha dönüşüyor nedense ben her ölmek istediğimde.. Mavilikler siyah oluyor derinlerde... T.G Alıntı
» iLyAdA Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 vakit öldürmek zaman alıyor Aralık ayıydı; kar yağmamıştı henüz İstanbul'a... Soğuktu üşüyordum yalnızlığımdan titriyordum, tek dostumdu elimdeki biram.. çok sevdiğim kediler de yoktular... dolaşıyorum İstiklal' in yap-boz yağmur kokulu sokaklarında... dilimde söylenmemiş sözcükler, kulağımda kasetçilerden yayılan hüzünlü bir melodi.. aklım da cümle olamamış kelimeler; düşlerim gibi yarım yamalak... İstiklal' de yürüyorum.. tek dostum elimdeki biram... vakit öldürüyorum kendimce.. ama biraz zaman alıyor.. vakit ölmüyor! İstiklal' in sonunda tünelden Galata'ya iniyorum... karanlık! karanlığın sonunda yine bir aydınlık sonu olmayan.. Köprüde vakit öldüreyim diyorum.. yürüyorum... martıları görüyorum vapurların üzerinde ama yine vakit ölmüyor... o an kendimi bırakıyorum maviliklerin kucağına... vakit yine ölmüyor... ben ölüyorum. T.G Alıntı
» iLyAdA Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 Dip Yüreğimden gemiler geçerdi maviliklere bulanmışken ben.. nerden geldikleri belirsiz, nereye gittikleri şüpheli.. sorular, sorunlar yaşanırdı içimde yüzen gemilerde; kaptanı ben.. fırtınalar kopardı kimsesizliğimden, savrulur savrulur batardım...balıklara ev olurdum sımsıcak.. yapayalnız.. karanlık..ıssız.. derin ve dipte.! T.G Alıntı
» iLyAdA Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 üşüyorum... ... Bir trene binip gidiyorum yalnızlığa, insanların doldurduğu kalabalık vagonların birinde.. özlediğim kahkahalar kulaklarımda, nemli gözlerim baktığım camın yansımasında.. dilimde bir şarkı bırakıp gidenlere yazılmış.. düşümde bir özlem gerçekte varolamamış.. elimde bir kağıt.. üzerinde gözyaşlarım.. ve yanı başımda solmuş bir gül.. kokusu vagona sinmiş.. bir kentten geçiyoruz, yıkık, öksüz, kimsesiz.. karanlık.. üşüyorum..üşüyorum... kimse yok! T.G Alıntı
» iLyAdA Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 salıncak.. Issız bir parkta sallanırken insan, gökyüzüne dokunacağını düşünür bazen.. sonsuz mavinin derinliklerinde kaybolup gideceğini hayal eder.. düşler kurar, mutluluğa dair.. içinden şarkılar söyler biraz hüzünlü biraz melankolik birazda aşk kokan.. hızlanır git gitte sallanışlar.. düşündükçe hızlanır.. hızlandıkça düşünür.. sonra birden ya kopar ipleri salıncağın tüm düşler suratına yapışır insanın.. yada durur salıncak.. düşlerde durur. mavilikler siyah olur ansızın.. mutluluk hüzün.. hüzünler acı.. şarkılar birer feryat olur.. duyan olmaz.. salıncağın ardında kimse kalmamıştır sallayan.. ve o an.. karanlık çöker başta parka.. sonra tüm şehre.. ve sen siyah görürsün herşeyi.. konuşmak istersin konuşamazsın.. konuşursun anlayan olmaz yine susarsın.. gidersin sonra.. karanlıklar içine ve ağlarsın sonra herkesten gizli.. herkes toplanır başına.. gözlerinde alaycı gülümsemeler.. nefret edersin insanlardan.. kaçarsın bilmediğin bir yere.. yerde gözünden akan yaşların izleri.. basmadan üzerine koşarsın.. koşarsın.. koşarsın.. bir uçurum çıkar karşına.. durup kalırsın bir süre.. sonra bakarsın ardına.. herkes arkanda.. atla atla diye tempo tutarken görürsün dostlarını.. ve gülümsersin son bir defa.. bırakırsın kendini boşluğa.. rüzgarda savrulur, sallanırsın.. salıncakta olmasanda.. son sallanıştır bu .. son .. T.G Alıntı
» iLyAdA Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 ucurtma ve kuslar ... hani uçurtmalar yapıp maviliklere salardık ya iplere bağlayıp.. süzülüşünü izlerdik yanımızda en sevdiğimiz arkadaşlarımız.. kuşlara dalardık sonra geçerken uçurtmalarımızın yanından.. ve bizim aklımıza sevdiklerimiz gelirdi.. mutluluğumuz hüzne dönüşürdü kuşlardan sonra.. kuşlar uçar giderdi.. bizim uçurtmalarımız kalırdı elimizde.. bir de hüznümüz.. içinde mutluluk olan.. T.G Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.