Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2006 Nesini söyleyim canım efendim... Orhan Pamuk, bir ilk olsa anlardım. Sanki,Türkiye’nin değil de,Tanzanya’nın bir yazarı Nobel Ödülü alıyormuşçasına gösterilen bu toplumsal duyarsızlığa, kayıtksızlığa bir anlam verebilirdim. Hatta, Orhan Pamuk’un, tribünlere oynayan o pervasız çıkışına karşı yükselen tepkileri de hoş görebilirdim. Ancak, sorunun kökü daha derinlerde.. İşin doğrusu, biz, hiçbir zaman, farklı düşünen beyinlerimizi, gerçek şairlerimizi, yazarlarımızı, sanatçılarımızı sevmedik, sevmiyoruz.. Yüzlerce yıl önce, bu coğrafyada günah keçilerimiz Hallac-ı Mansur’du, Seyyid Nesimi’ydi, Şeyh Bedrettin’di, Pir sultan Abdal’dı; Dün Nazım Hikmet’ti, Sabahattin Ali’ydi,Yaşar Kemal’di, Orhan Kemal’di, Kemal Tahir’di; . Bugün Orhan Pamuk.. Bundan bin yıl kadar önce, Hallac-ı Mansur, “ Enel Hak” diyerek bayrak açtığında, insanın konuşan, dolaşan, düşünen, sevinen, gülen, üzülen, öfkelenen tanrının bir yansıması olduğunu söylüyordu; “Tanrının bütün nitelikleri insanda, insanın bütün özellikleri Tanrı’da mevcut ve evrenle bir bütünlük içindedir.Ölüm ise gerçek değil, bir dönüşümdür.” diyordu. Bu düşüncelerinin bedelini, idam edildikten sonra kesilen kafa, kol ve bacakları “ibret-i alem” için sokaklarda dolaştırılarak ödedi. Daha sonra, Seyyit Nesimi de, Hallac-ı Mansur’un yolundan gittiği için derisi yüzülerek öldürüldü. Şeyh Bedrettin, “Yarin gül yanağından gayrı her şeyde ortaklık” istediği için, 1420’de, Serez’de idam edildi. Pir Sultan Abdal, dört yüz yıl önce, “Gelin canlar bir olalım/ Zalime kılıç çalalım/ Yoksulun hakkın alalım” dediği için Sivas’ta dar ağacına çekildi. Osmanlı döneminde de , “saray beslenmeli” olmayan,Padişahın yedi sülalesine methiyeler düzmeyen, kapıkulu olmayı kabul etmeyen şair ve sanatçılara yaşam hakkı tanınmadı. Namık Kemal gibi, Ziya Gökalp gibi Kıbrıs ve Malta zindanlarını boyladılar. Genç Cumhuriyet, kendisine hizmet eden düşünür, şair ve yazarları el üstünde tuttu.Resmi söylemden ayrılanları ise analarından doğduklarına pişman etti. Sovyet Devriminden sonra, Türkiye’de de sosyalist bir düzen özlemekten başka niyetleri olmayan Mustafa Suphi ve 15 arkadaşı, bindikleri tekne Karadeniz’de batırılarak boğduruldular. Sadece Nazım Hikmet’in çilesi bile o dönemde muhalif yazar ve sanatçıların çektiklerine örnek olmaya yeter.Nazım’ın çilesi, çok partili dönemde de devam ettikten sonra, yaban ellerde, bir kapı arkasında geçirdiği kalp kriziyle noktalandı. “Başın öne eğilmesin / Aldırma gönül aldırma” diyen yazar/ şair Sabahattin Ali, Sinop zindanlarında çilesini doldurduktan sonra,1948 yılında, sınır boylarında kafası devlet ajanları tarafından taşla ezilerek öldürüldü. Kadirli ortaokulunda okuduğum yıllarda, bazı günler ,okul çıkışında koltuğumun altınnda kitaplarımla Uzun Çarşı’dan, Kasap Hoca’nın eski evine kadar koşardım.Kendi kendime, bilinç altımda yer eden bir olayın provasını yapardım. Yaşar Kemal, Kadirli Adliyisei’nin önünde arzuhalcilik yaptığı yıllarda, bir gün “Vurun komüniste!” diye bağıran taşlı, sopalı, baltalı bir grubun saldırısına uğrar.Yaşar Kemal önde, baltalı, sopalı adamlar arkada,Uzun Çarşı boyunca başlayan kovalamaca Kasap Hoca’nınn evinde son bulur. Yaşar Kemal, kendisini Kadirli’nin hatırlı bir kişisi olan Kasap Hoca’nın evindeki tavan arasına atarak canını zor kurtarır. Eğer o yıllarda, o taşlardan, o baltalardan biri kafasına isabet etseydi, bugün yüz akımız,Yaşar Kemal adlı bir yazarımız olmayacaktı. Köklü bir demokrasi mücadelesinin ürünü olmadığı için, 27 Mayıs’ın getirdiği göreceli demokrasinin kazanımları da kalıcı olamadı. On bir yıl sonra gelen 12 Mart 1971 darbesinden sonra ülkenin tanınmış birçok sanatçı, düşünür, şair ve yazarları hapse atıldı, işkencelerden geçirildi. “Gerçekten tam bağımsız ve demokratik bir Türkiye “ özlemekten başka bir amaçları olmayan yurtsever gençler, Kızıldere’lerde, Nurhak’larda ihbar edildi, üzerlerine bomba yağdırıldı.. Şarkışla’da, Gemerek’ te yolları kesilerek baltalarla, satırlarla kovalandı, sonunda ipe gönderildi. “Sağ” dendi, “Sol” dendi, yüreği yurt sevgisiyle dolu ülkenin pırıl pırıl beş bin genci yağlı kurşunlara uğratıldı. Bir o kadarı da el kapılarında sürgün yaşamak zorunda bırakıldı, sessiz ölümlere terk edildi.Yaşları 40 ile 60 arasında değişen yurt dışındaki bu yitik kuşaktan çoğunun ölüm nedeni, kanserdir, beyin kanamasıdır, kalp krizidir... 12 Eylül öncesinde, 1 Mayıs 1977 katliamı,Abdi İpekçi’lerin, Çetin Emeç’lerin, Kemal Türkler’lerin öldürülmeleri de öfkeleri dindirmedi. Ümit Doğanay, Bedrettin Cömert, Cavit Orhan Tütengil, Ümit Kaftancıoğlu ile başlayan kıyım listelerine daha sonra, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı gibi isimler eklendi.. Yazarlarıyla, sanatçılarıyla barışık olmayan düzen, aydınlatmacı öğretmenlerine de yaşam hakkı tanımadı..Köy Enstitüsü ve TÖS ( Türkiye Öğretmenler Sendikası) kökenli binlerce öğretmen sürüldü, öldürüldü, yok edildi.. Onların yerine, Danıştay üyelerine silahla saldıran terörist oğluyla gurur duyan öğretmen babalar yetiştirildi.Ülke, bir baştan bir başa imam hatip okullarıyla donatıldı. Ruhi Su gibi sanatçılar bile ülke geleceği için tehlikeli olarak görüldü. Kanser tedavisi için yurt dışına gitmesi gerekirken papasopr verilmedi.Tedavisi zamanında yapılamadığı için öldü. Ülkenin en büyük sinema sanatçısı Yılmaz Güney, kaçak olarak yaşadığı Paris’te, mide kanserinden öldü.. Ahmet Kaya, Kürtçe bir kaset yapacağını söylediği için hakkında davalar açıldı. Gittiği Paris’te kalp krizinden öldü.Şimdi Yılmaz Güney’in yanında yatıyor. 37 aydın, 2 Temmuz 1993’te, Sivas’ta, Madımak Oteli’nde yakılarak öldürüldü. Olaydan sonra, müze olması istene otel, kebapçı dükkanına dönüştürüldü. 37 canın yakıldığı yerde şimdi insanlar kebap yiyor.İşte böylesine tuhaf bir yerdir benim memleketim... Türkiye’de, sanatçılara ve yazarlara yönelik saldırılardan Kürt ve İslamcı yazarlar da paylarını aldılar. Tansu Çiller, Doğan Güreş, Mehmet Ağar ekibinin uyguladığı “düşük yoğunluklu savaş” stratejisinden sonra Güney Doğu’da “faili meçhul cinayetler” dönemi başladı.Tanınmış Kürt siyasetçileri, iş adamları ve yazar Musa Anter karanlık güçlerce kurban edildi. Türkiye’nin Mandela’sı sayılan, sosyolog İsmail Beşikçi, hapishaneleri kendisine mesken edindi. İslamcı yazarların hepsi Fetullah Gülen gibi sırtını George Bush’a dayayarak ABD’deki çiftlik evinde yan gelip yatma lüksüne sahip olamadı. Bir zamanlar, Nazım Hikmet’le aynı kaderi paylaşan Necip Fazıl’dan sonra da bir çok İslamcı düşünür ve yazar zaman zaman hapishanelere düştü. Soner Yalçın’ın, Efendi 2 adlı yeni kitabında yer verdiği iddiaya göre, 27 Mayıs’çı subaylar, Said’i Nursi’nin mezarından çıkardıkları tabutunu bir uçağa yükleyerek Kıbrıs açıklarında denize atmışlar. 28 Şubat sürecinin yaşandığı günlerde, İslami söyleme kadın haklarını da eklemek isteyen İslamcı kadın Gonca Kuriş, tellerle boğularak Hizbullah’ın toplu mezarlarına gömüldü. Halk Ozanı Serdari’nin de dediği gibi: “Nesini söyleyim canım efendim/ Gayrı düzen tutmaz sazımız bizim” Siz, bu listeyi benim unuttuklarımı da ekleyerek daha da uzatabilirsiniz.. Orhan Pamuk, ileri/ geri bir iki laf etmesini bahane sayarak kimse hikaye annlatmaya kalkışmasın! Bu coğrafyada, biz hiçbir zaman, yazarlarımızı, şairlerimizi, sanatçılarımızı sevmedik, sevmiyoruz.. Yüz yıllar önce, günah keçilerimiz Hallac-ı Mansur’du, Seyyid Nesimi’ydi, Şeyh Bedrettin’di, Pir Sultan’dı; Dün, Nazım Hikmet, Sabahattin Ali,Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir; Bugün Orhan Pamuk.. Biz, tarihin her döneminde kendimize “ iç ve dış düşmanlar”bulmakta hiç sıkıntı çekmedik.. __________________________________________________ Kaynak:http://www.acikgazete.com/index.php?action=journalist&aid=2334 Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2006 Sevgili Dipnot,seni anlamak istiyorum inan ki,Orhan Pamuk'u nasil degerlendirmeliyiz sence.Ve sencede Türkler 1.ooo.ooo Ermeni ile 30.ooo Kürdü katlettimi?Orhan Pamuk'u nobel aldi diyemi tebrik edelim,Türk milletine hakaret etti diyemi tebrik edelim.yoksa nobel ugruna yaptigi hakareti afmi edelim.Nedir amaci Orhan Pamuk'un? ki tarihi bir nobel ugruna tahrif edebilme cüretini kendinde bulabiliyor,yani neden ayni Orhan Pamuk Ermenilerce katledilen yarim milyon belkide daha fazla Türk insanini dile getiremedi,yoksa ona nobel vaad edenler sakin bunu dile getirme diye tenbihmi ettiler.Orhan Pamuk nasil bir Türktürki katledilen Türklerden birtek kelime ile bahsedmiyorda Ermeni ve PKK yandaslari icin koca bir Türk milletine hakaret edebiliyor.Benim icin OrhanPamuk'un Fransa meclisinde Ermeni soykirimini onaylayan Fransiz milletvekillerinden hicbir farki olamaz.Adinin Türk olmasida birseyler farkettirmiyor.Bence Orhan Pamuk Türkiyenin gururu olamaz,O ancak kendisine ödül verdirenlerin gururu olabilir. Biliyorum sen simdi yine güzel yazilarinla bazi nedenler ileri süreceksin ve yine Orhan Pamuk'u savunacaksin,onu savunmakla onun Türk millletine yaptigi hakaretleride savundugunu düsünmek bile istemiyorum. saygilarla Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2006 Bugün Necati Doğru nun bir yazısını okudum.Bu yazarı pek beğenmemekle birlikte yazısındaki tesbitine katılmamam mümkün değil.Şöyle yazmış yazısının bazı bölümlerinde; Orhan Pamuk’un hali: Yürek parçalayıcı! Smokin giymek iyidir, Avrupalı oluyorsun. “F’den sonra “i” koymayın. Firak olur. Firak acıklı demek. İsveç Kralı’nın davetine penguen görüntüsüyle katılmaya; Türk yazarının “Nobel ödülünü alma gecesine” destek vermeye ve Orhan Pamuk’un zirveye ulaşan roman yazarlığı heyecanını okurlarına duyurmaya gitti. Şu oldu. Bu oldu. Babasının bavulu. Ayakta alkışlandı. Diye yazdılar. *** Fakat “firak yani acıklı, hüzünlü, yürek parçalayıcı” bir durum ortaya çıktı. Ödül dolayısıyla yaptığı, derinliği olan ve muhtemelen dünya edebiyat tarihine geçecek konuşmasıyla büyük alkış alan yazarımız Orhan Pamuk, bu yürek parçalayıcı durumu nasıl bir halkla ilişkiler stratejisi izleyip savuşturacak bilemiyorum. Manen aforoz edildi. Diliyle yazdığı. Diniyle yazdığı. Etiyle kemiğiyle yazdığı kendi halkı Orhan Pamuk’u manevi olarak aforoz etti. Halkı ona darıldı. Halkı ona küstü. Kitaplarını almak bir yana, adını bile duymak istememecesine yüreğinden çıkarıp attı. Anket (Milliyet Gazetesi) yapılmış. Türk halkının yüzde 40’ı Orhan Pamuk’un aldığı Nobel’i “hak etmediğini”, yüzde 39’u “bir fikri olmadığını” söylemiş. Sadece yüzde 21’i “Nobel’i almayı hak ettiğini” düşünüyormuş. Acıklı bir durum. Yürek parçalayıcı. Orhan Pamuk’un kitaplarını basan Türkiye’deki yayınevi, ciddi bir danışmanlık hizmeti ve desteği sunarak yazarı TV’lere çıkartıyor, gazetelerde tam sayfa röportajlar yayınlatarak; “Ben bir Türk yazarıyım... Nobel’i Türk dili almıştır... Türkiye beni sevsin...” diye yeni bir imaj bina etmeye çalışırken halk onu kalbinden silip atıyor. *** Hiçbir yazara yapmadı. Hiçbir yazarı aforoz etmedi. Çıkar çevreleri Türk edebiyat tarihinde birçok yazarı halkın gözünden düşürmek için onlara; “vatan haini, komünist, Allah tanımaz ya da gerici, şeriatçı” damgasını vurdu. Necip Fazıl. Mehmet Akif. Attilâ İlhan. Aziz Nesin. Çetin Altan. Kemal Tahir. Yaşar Kemal. Rıfat Ilgaz. İlhan Selçuk. Ve şu anda aklıma gelmeyen belki 100’ü aşkın Türkiye yazarı, egemenlerin tüm çabasına rağmen, halkının aforozuna uğramadı. Hapse girip çıksalar da halk onları hep sevdi, saydı, kendinden bildi. Orhan Pamuk’u ise Nobel almasına rağmen kendinden bilmedi, onun Nobel’i yazdığı romanlardan ötürü değil İsveç dergisine “ünlü demecini verdiği zaman” aldığına inandı, kendi halkı onu silip attı. Fraklı tören! Firaklı durum! Çok acı. Hüzün verici. Yürek parçalayıcı! Dediği tespit o kadar doğruki Dipnotun yazısında belirttiği adamları halk bağrına bastı kendinden saydı.Ama Orhan pamuk un durumu çok acıklı. Verdiği demeçlerde devlet beni sevmek fikirlerime katılmak zorunda değil diyor.O halde sende bilmediğin konularda ahkam kesmek zorunda değilsin bir yazara bu yakışmaz.Eğer bu konuda ahkam kesiyorsan bu konuyu araştırmış olmam ve elinde bununla ilgili deliller olması gerekiyordu.Hem bunu söyleyip hemde televizyonlara çıkıp bu işi tarihçiler bilir diyemezsiniz.O zaman bende nasıl dünyaya geldiğin ile ilgili bir sürü şey söyleyebilirim geçmişini bilmeden sonrada diyebilirim ki hiç yüzüm kızarmadan canım onu ailesine sormak lazım bu ne derece mantıklı ve gerçekçi olabilir sorarım sizlere Türkiye ile yaptığı açıklamalar biraz buna benzemiş.Demecinin bir bölümünde de şunu söylüyor;artık politika konuşmayacağım.Zaten gerekyok orhan pamuk ülkene hakaret ettin ve gereken ödülde verildi.Güle güle kullan. Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2006 bu yazıyı yazan kişi ve onun gibi düşünenler için orhan pamuk ileri geri bir iki laf etmiş olabilir..... benim içinse katledilen vatandaşlarımızın üzerinden aldığı bir ödülü, böyle ajitasyonlarla süsleyip hikaye anlatmaya kalkışmasın orhan pamuk savunucuları... ülkeye hakaret etmek bahaneyse hikayeyse.. orhan pamuk savunucularının bir iki lafıda bana göre hikayedir.. evet biz tarih boyunca kendimize iç ve dış düşmanlar bulmakta zorlanmadık...görülüyorki bundan sonrada zorlanmayacağız... Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2006 Aslında hem seviniyorum hem üzülüyorum desem yeridir... Sizden farklı düşünmüyorum sevgili by_x_men... Fakat olumlu veya olumsuz olsun tüm konuların tartışılmasının ülkemiz demokrasinin gelişmesi ve yerleşmesi için temel ihtiyaç olduğnu da unutmamak gerekir diye düşünüyorum... Sevgi ve saygılarımla... Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2006 Sizden farklı düşünmüyorum sevgili by_x_men...Fakat olumlu veya olumsuz olsun tüm konuların tartışılmasının ülkemiz demokrasinin gelişmesi ve yerleşmesi için temel ihtiyaç olduğnu da unutmamak gerekir diye düşünüyorum... Sevgi ve saygılarımla... Diğer taraftan ise şöyle de düşünülebilir... Bana göre evet, bu Türk edebiyatı için büyük gurur ancak ne varki Nobel kurumu için daha da büyük bir gurur... Çünkü sonunda büyük Türkiye'nin canlı ve önemli bir edebiyatı olduğunu kabul ettiler... Burada bence pamuk daha genç biri ve mutlaka sonunda o da olgunlaşacak, Sonuç olarak ta Pamuk'a yöneltilen eleştiriler de bana göre anlamsız, Hayrıca dabu ödül onu daha iyi bir yazar yapmayacak ki! Ama para ödülünü rahatlıkla kullanabilir. Alıntı
Φ jeune Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2006 orhan pamugu gercekten kutluyorum .cok buyuk bır odul aldı.bu odulı almak ıcın cok calıstı,cabaladı,dıdındı,emek verdı ve bu calısmaları sonucunda bu odulu aldı. fransız ısbırlıkcılerıyle bırlıkte oldu,ermenı lobısıyle ıyı ılskıler kurdu onların yanında oldu.amerıkan ve ısraıl emperyalızmının yanında oldu.onlar adına sozler soyledı. Turkluge hakaret ettırdıler.ve bu calısmaları bu emperyalıst somurgecı ısbrlıkcı ınsanlara yaranması sonucundabu odulu ona verdıler.bu odulu almak ıcın cok calıstın vatanını sattın odulun hayırlı ugurlu olsun.al odulunu tepe tepe kullan.bır kerede emperyalızme somurgecılıge amerıkanın avrupanın ısraılın yapmıs oldugu katlıamlara karsı bır soz edebılın mı.edemezsın ettırmezler.eger edersen senı basınlarına medyalarına tasımazlar kıtaplarıın reklamını yaptırmazlar.sana odul vermezler.senın kıtaplarını sattırmazlar.kımse yanlıs anlamasın bu odul orhan pamuga verıldı.sevınmesı gereken bır kısı varsa o da orhan pamuktur.ve orhan pamuk gıbı yazarlardır.turkıyenın ve dunyanıgundemıne oturmak ısteyen sohret ıcın para ıcın vatanını satmaya hazır olan yazarlar sevınsın.bu odul Turk halkına verılmedı.Turkıyeye verılmedı.Turkıyeyı asagıladılar bu odulle.Turk halkı ıste bır Turk nobel aldı dıye sevınmesın Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 15 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 15 Aralık , 2006 Alman yazar Cornelius Bischoff,Tarihin hicbir sahifesinde Ermeni soykirimi olmamistir.Orhan Pamuk'un Nobel almasi Türkiye icin bir gurur kaynagi olabilir ama Ermeni soykirimi olmustur diye söyledikleri yanlistir.Pamuk'un bunu belgelemesi lazimdir.Bu kararin tabii ki siyasi boyutuda var,dedi.Pamuk'un her konusmasinin ikinci cümlesinde bir milyon Ermeni ve otuzbin Kürt'ün öldürüldügünü söylemesinin yanlis oldugunu belirten Yasar Kemal'inde cevirmeni olan Bischoff *Böylece o sözler simdi yüzbin defa carpitilarak kulaklardan ve kafalardan iceri girdi*diyerek eger bir Ermeni soykirimi sözkonusu ise bunda Alman generallerininde parmagi vardir.Zira savas sirasinda Türk birliklerinin basinda Almanlarda vardi diyerek madalyonun öteki yüzünüe göstermis oldu. Bugün bütün ciddi tarihler ve arsivler bir Ermeni soykirimi olmadigini belgelerle ortaya koymakta iken,Ermenilerin 1870 lerden baslayan büyüyk Ermenistan hayaliyle yasadiklari bütün tarihcilerce kabul edilirken,Rusyanin bölgesel cikarlari ugruna Ermenileri kullandiklari bilinmekte iken,Fransizlarin Türkiye üzerindeki emelleri ayyuka cikmisken,bir Türk yazari kalkip kendi milletini katliamla sucluyora o yazara sorulmalidir,bunlari kimlere yaranmak icin söyledin,karsiliginda sana ne verdiler.simdi mutlumusun degermiydi bir rüsvet ugruna milletini ve ecdadini lekelemek.Ben sahsen o zata birkac nobel verselerdi bile sevinemezdim.Yakismadi ama o kendisine yakistirdigina göre kendisini tebrik edenlerle yetinmesinide bilmelidir etmeyenlere sitem etme hakki olamaz. saygilarla Alıntı
Φ Medheart Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2006 Evet kutluyorum sayın pamuk'u türk halkını ezerek çiğneyerek alınan bir ödülü ne kadar kendine yakıştırıyor merq ediyorum gerçekten Alıntı
Φ onur0226 Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 bu olayın orhan pamuk dışında bir de dünya kamuoyunda yarattığı etki var ki ben bu konuya değinmek istiyorum... orhan pamuk'un ödül aldığı kitabı okuyan herkes bir kere bu olaydan haberdar olacaktır... yazarı okuyan herkes, türkiyede ermeni soykırımı yapılmıştır ve bir türk yazar bunu açıkça dile getirdi diye halkın gözünde küçük düşürülmüştür diye düşünecektyir...yani bu kitabın dünya kamuoyunda yarattığı etki tamamen türkiye aleyhinedir... ben orhan pamuk a bu noktada kızıyorum... tüm dünyanın ermeni soykırımı meselesinde, nobel ödülü almış yani batı tarafından desteklenen adamın sözüne inanacağı aşikardır ve orhan pamuk tam da konu gündemdeyken bunu yapmış ve bile bile yapmıştır... bu yüzden yanlış yapmıştır... konu bana göre ifade özgürlüğü meselesinden çok bu açıdan tepkiyi haketmektedir... bu açıdan orhan pamuk ülkesini satmıştır...tüm dünyanın konuyu araştırmadan batı tarafından hele de nobel kurumu tarafından tasdik edilmiş bir insanın sözüne inanacağını bile bile bunu yapmak kişisel çıkarı iin,adını duyurmak veya sansayyon yaratmak içi,n bunu yapmak bana göre başka bir şekilde ifade edilemez.. konu bu yüzden ifade özgürlüğü sorunu değildir... art niyettir Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2006 Kendini bilen bir Türk vatandasi bir nobel ugruna ülkesini ve milletini katil yerine koyan bir yazari asla alkislamaz alkislayanlarin Türkiye konusunda Türkiye karsitlari ile ayni kamplarda oldugunuda asla kimse örtmeye calismasin.Orhan Pamuk'u Ermenilerin ABD nin AB nin ve Türkiye icinde bir avuc Ermeni ve PKK sempatizaninin disinda kimse alkislamadi.Alkislanamazdi,cünkü Türk milleti Orhan Pamuk ve onun gibilerinin iddia ettikleri gibi katil degildir olmamistir.Türkiye'yi katillikle suclayanlarin sicillerini iyice arastirmak gereklidir.Türk milleti kendisini Nobel sekerleri ile avutan ve aslini inkar eden bir millet degildir.Aslini inkar edenleride bu millet cok iyi bilmektedir. saygilarla Alıntı
Φ onur0226 Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2006 sAyin onur;Diger sanat ozgurlugu konusuyla bu dedikleriniz celisiyor.... Orhan Pamuk isini sanatini teskil etmis ve denilenlerin dogrumu yalanmi payida tarihcilerin objectifligine kalmis...Ama Orhan Pamuk gibi bir yazar sirf reyting olsun diyede bole birsey yapmaz...Nobel odulu alan ilk Turk olarak kutlanmayi hakediyor..... Unutmayin derim; kontrollu ozgurluk fasizmi getirir... Ayrica deginmek istedigim diger nokta ise ben Turkleri anlamadim... Odul konusu basladiginda Orhan Pamuk muthis bir sekilde kotulendi ,elestirildi.... Ve simdi ne oldu....Inanilmaz bir donme soz konusu... Ne diyelim buna nabza gore serbet politikasimi... sayın la boheme sondan başlıyayım... evet bence de bu nabza göre şerbet politikası... bu durumu sürdürmek ,yani orhan pamuk u eleştirmek avrupa tarafından tescillenmiş birini aykırı kabul etmek sürdürülebilir bir şey değildir. ab üyeliğimizi desteklemeyenler için sürekli kaşınacak bir konu sunmak demek olur...bu yüzden bırakılmıştır..vurgu ermeni soykırımı hakkında söylediklerine değil de nobel e kaydırılmıştır... orhan pamuk ve ifade özgürlüğü meselesine gelince: ermeni soykırımı meselesine bakarsak daha iyi anlarız... siz de ben de konunun tarihçilere bırakılması konusunda hemfikiriz... ancak avrupadakiş genel duruma bakarsak şunu görürüz...avrupa da hükümetler konunun tarihçilere bırakılmasındansa tek tek yasaları hükümetten geçirerek hiçbir bilimsel zemine dayanmadan ermeni soykırımı yoktur demeyi suç haline getirmekteler...bunun ise kamuoyunun desteği olmadan sürdürülmesinin olanağı yoktur..orhan pamuk yaptığüı açıklamayla avrupa kamuoyunu konuya biraz daha inandırmış ve bizim olayı tarihçilere bırakalım tezi avrupa kamuoyunda giderek daha az desteklenir olmuştur...olayın bilimsel yoldan ziyade propagandayla süregitmesine ve sonuca yaklaşmasına hizmet etmiştir... tarihçilere bırakalım diyoruz ve bunun doğru olduğunu düşünüyoruz ama ab ile müzakereler çerçevesinde avrupa kamuoyu farklı düşünüyorsa bunu elde etmemiz de bir o kadar zor olacaktır... işte orhan pamuk bunu bile bile böyle bir zamanda bu tarz bir açıklma yapmıştır...ve bu kadar gözönünde olduğu bir dönemde bu açıklamanın etkisinin daha yoğun daha şişkin olacağını bile bile yapmıştır... benim karşı olduğum nokta burasıdır...sıradan bşr zamanda böyle bir açıklama yapacak cesareti yokken ,tutmuş en popüler olduğu,nobel e aday olduğu anda bu açıklamayı yapmıştır...sırtını avrupaya dayamıştır...kendi halkına değil... elbetteki kimse ona neden bölyle bir açıklama yaptın diyemez...veya bu yüzden onu yargılayamaz da ... ancak neden böyle bir zamanda açıklama yaptın diye sorarım... sonra da gelmiş artık politika konuşmayacağım diyor....neden konuşmayacaksın? halkı kırdığın ,tepki topladığın için mi?böyle olacağını bilmiyor muydun? benim işim değil mi diyorsun?anlamıyorum mu diyorsun politikadan?o zaman neden ermeni measelesi hakkında konuştun? bu politikadan konuşmayacağım cümlesi işin anahtarıdır bana göre... bu güne kadar hiç bir yerde orhan pamuk aleyhine bir yazı yazmadım...ancak ne zaman ki bu cümleyi söyledi...kendini de kişiliğini de ele verdi... kendi çıkarı için başkalarının kaderini etkileyecek bir eylemde bulunduğunu itiraf etti... saygılar... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 27 Aralık , 2006 Fransa ta basindan bugüne kadar Ermenilerle omuz omuz Türklere karsi savasmis ve Ermenilerin Türklere karsi bütün girisimlerini desteklemistir.Fransada cok önemli bir Ermeni diasporasi vardir,hepside Fransa vatandasidir.Önemli mevkilerde oturmaktadirlar.Türkiyenin gecmiste oldugu gibi bugünde gerekli dis politikayi yapamamasi,kendini ABD ve AB ne bagimli görmesi,AB den aferin alabilmek ugruna Türkiye'nin milli cikarlarini yeterince koruyamamasi ve milli cikarlari Türkiye aleyhinde tavizlerle heba etmeleri sonucu sözde Ermeni soykirimi bircok ülkenin parlamentosunda kabul edilmistir.Türkiyenin en azindan *Ermeni soykirimi olmustur *diyen Fransiz vatandaslarina cezayi öngören bir yasayi cok acilen cikarmasi gerekliyken birkac ciliz tepki ile olayi kinamaktan öteye gidememistir.Halki yaniltmak ve biz acaip calisiyoruz gibi aferin almalara yönelik dis politika yapmanin sonuclaridir bunlar.Rauf Denktas'i neredeyse vatan haini ilan ettirmeye kadar Kibris'ta taviz vermekte yine ayni kategoride tartisilmasi gereken konulardan biridir.Tarihi ve olaylarin akisini iyice takip etmekte fayda vardir. saygilarla Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.