Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

  • Cevaplar 1,4b
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Hüzün

 

kendilerini tekrar tekrar hatırlatmalarıdır.

Bir kere kaybetmekle kurtulamadığımız şeylerdir.

Yoklukları hayatımızdaki varlıkları haline gelir.

Hep ama hep hatırlarız. Ne biçim kaybetmektir bu?"

Sonsuz virgüllerden sonra korktuğumuz "nokta"dayız artık,

Yıpratmadan eskitmeyi öğrenemedik dostlukları

"Keşke"ler tükendi,muhatabı yok "iyi ki"lerin

Masal kabusa dönmeden terk-i diyar etmeli

Sonu geldiyse eğer..

bitmeli

Gönderi tarihi:
Hüzün

 

kendilerini tekrar tekrar hatırlatmalarıdır.

Bir kere kaybetmekle kurtulamadığımız şeylerdir.

Yoklukları hayatımızdaki varlıkları haline gelir.

Hep ama hep hatırlarız. Ne biçim kaybetmektir bu?"

Sonsuz virgüllerden sonra korktuğumuz "nokta"dayız artık,

Yıpratmadan eskitmeyi öğrenemedik dostlukları

"Keşke"ler tükendi,muhatabı yok "iyi ki"lerin

Masal kabusa dönmeden terk-i diyar etmeli

Sonu geldiyse eğer..

bitmeli

 

çok güzel ablacığım -_- masal kabusa dönmez de bitmez inşallah :wub:

Gönderi tarihi:

dünyanın yedi harikası

bir

sevmek

iki

anlamak

üç

başarmak

dört

paylaşmak

beş

insanca yaşamak

altı

onurlu olmak

yedi

haddini bilmek

 

ne taşlar ne tapınaklar ne surlar ne mabetler

harikalar insanın yüreğinde beyninde yaşamında

farkedebilse

anlayabilse

beyni yetebilse keşke

 

keşke izin vermesek hayatımızı çalmalarına

bizi dolandırmalarına

sömürmelerine

el ele verebilsek

dur diyebilsek

karlı çıkmasalar keşke

ama nerde

 

harikalarımla başımı aldım gidiyorum yine

karnlığı delmekle uğraştım

bana senin kurşunun işlemez dedi cehalet

yorgunum

bitkinim

kimsesizim

ama

yedi harika yeşerttim cılız sevimsiz zemheri yüreğimde

 

 

:wub::hug::flowers::clover:

Gönderi tarihi:

hep başka türlü davranmak gelir sana içimden,

hep daha dikkatli olasım gelir,

birşey der ki içimden,

onun ruhu çok hassas

onun gönlü yaralı...

onu incitme!!!

incitemem...

hüsnü zannınla sen,

bende başka bir tat bıraktın...

sana hiç kıyamadım...

seni hep içimde saklayasım gelir,

seni kırması muhtemel

her sözcüğü!

lugatlardan çıkartasım gelir...

ey Allah'ın yaratırken sakındığı kalp

bilmeni isterim,

ne kadar susmaya çalışırsan

o kadar duyuyorum seni...

ve,

sözde değil, ÖZ!de seviyorum seni...

 

sardunyam

Gönderi tarihi:
dünyanın yedi harikası

bir

sevmek

iki

anlamak

üç

başarmak

dört

paylaşmak

beş

insanca yaşamak

altı

onurlu olmak

yedi

haddini bilmek

 

ne taşlar ne tapınaklar ne surlar ne mabetler

harikalar insanın yüreğinde beyninde yaşamında

farkedebilse

anlayabilse

beyni yetebilse keşke

 

keşke izin vermesek hayatımızı çalmalarına

bizi dolandırmalarına

sömürmelerine

el ele verebilsek

dur diyebilsek

karlı çıkmasalar keşke

ama nerde

 

harikalarımla başımı aldım gidiyorum yine

karnlığı delmekle uğraştım

bana senin kurşunun işlemez dedi cehalet

yorgunum

bitkinim

kimsesizim

ama

yedi harika yeşerttim cılız sevimsiz zemheri yüreğimde

:wub::hug::flowers::clover:

 

canım benim hoşgeldin :hug: öyle güzel bir şiir ki,eline sağlık tatlım :wub: çok mutlu oldum :hug::clover:

Gönderi tarihi:
hep başka türlü davranmak gelir sana içimden,

hep daha dikkatli olasım gelir,

birşey der ki içimden,

onun ruhu çok hassas

onun gönlü yaralı...

onu incitme!!!

incitemem...

hüsnü zannınla sen,

bende başka bir tat bıraktın...

sana hiç kıyamadım...

seni hep içimde saklayasım gelir,

seni kırması muhtemel

her sözcüğü!

lugatlardan çıkartasım gelir...

ey Allah'ın yaratırken sakındığı kalp

bilmeni isterim,

ne kadar susmaya çalışırsan

o kadar duyuyorum seni...

ve,

sözde değil, ÖZ!de seviyorum seni...

 

sardunyam

 

:crying: :crying: :crying:

 

bambaşkasın,başka bir kalp,başka bir ruhsun sen.. :wub: seni çok seviyorum,ÖZ'de.. :wub:

güzel şairem :hug:

Gönderi tarihi:

Ne söyler bu türküler ne ne ne söyler

Ay karanlık gecelerde yüzen gemiler

Sevilip sevdikten sonra

İnsan böyle yalnız mı kalır

Bahtına hatırlamak mı düşer

Ne söyler bu türküler

Bomboş ovalardan geçen trenler

Bir kere Menemen'den

Kolları kelepçeli bir adamla

Bir cardarma oturdular yanıma

Manisa'da indiler

Küçüktüm çok küçüktüm

siz hatırlamazsınız

annem söyledi

"Atımın adı Dilber'dir"

"İskender Bey dayımdır"

Büyüdüm neden sonra anladım

Has bahçede kör sarmaşık

Karışık güller arasına

Ben şahin değilim

Yükseklerde uçamam tek başıma

Serçe kuşu değilim

İnemem nar dalından

Pınar başına

Pencerem denize karşıdır

Oturur düşünürüm bazı günler

Seni beni mahzun eden bu haller geçer

Gün gelir herkes gibi ben de ölürüm

 

Necati CUMALI

Gönderi tarihi:

Seyret, sus ve dinle

 

Bir gün bir dağ güneşle birlikte güne uyandı. Rüzgarın esintisiyle ağaçlarının dallarını sallaya sallaya esneyerek gerindi. Güneş pırıl pırıl ufukta tam karşısından doğuyor, onunla arasında masmavi bir deniz çarşaf gibi günü karşılıyordu.

 

Dedi ki, "Ben ne güzel bir yerdeyim, önüm masmavi bir deniz ve her gün güneş bana gülümseyerek gün başlıyor."

 

Gökyüzünde küme küme bulutlar pamuk yığınlarını andırıyordu.

 

Martılar çoktan uyanmış gökyüzünde dans ediyorlardı. O sırada dağ bir de baktı ki, eteklerinde bir minicik fare denize doğru yürüyor.

 

"İiiiiiiiihhhhhh , bu da ne? Bu küçük fare benim manzaramı şimdi neden bozuyor?"

 

Onun oradan bir an önce gitmesini istedi ve şöyle bir titredi.

 

Tepeden aşağıya doğru bir kaç taş hızla yuvarlanmaya başladı. Fare sesi duyunca hemen bir yüksek kayanın üstüne sıçradı ve oraya yerleşti. Düşen taşlarda ona hiç bir zarar vermedi. Farecik de başladı denizin güzelliğini seyre...

 

Ara ara atlayan zıplayan balıklar denizin duruluğunda küçük halkalar oluşturuyordu.

 

Deniz dağın sıkıntısını anladı ve dağa seslendi:

 

"Neden böyle bir günde bir küçük fare için mutsuzluk oyununa başlıyorsun ki? Bak ben dümdüzken balıklar da benim duruluğumu bozuyorlar. Ben onlara kızıyor muyum? Biliyorum ki onlar bensiz ben onlarsız olamayız. Sen de seninle birlikte yaşamak zorunda olanlara kollarını açmalısın. Güneş hiç bulutlara bozuluyor mu? Benim ışınlarımı engelliyorlar diye kızıyor mu?

 

Kabul et gerçeği, herşey bir şeylerle bütün aslında. Fark ve güzellik de burada. Bu sayede hergün ayrı bir şey öğretiyor bize; her gün ayrı bir ders veriyor. Sen iyisi mi sadece SEYRET, SUS ve DİNLE."

 

Dağ denize sordu:

 

"SEYRET, SUS ve DİNLE? O da ne demek?"

 

Deniz, "Bak... Seyrettiğinde güzellikleri göreceksin... Sustuğunda kendinden başkalarının söylediklerini duyabileceksin...

 

Dinlediğindeyse onlardan öğrendiklerini uygulama fırsatı bulabileceksin..."

 

alıntıdır :clover:

Gönderi tarihi:

GÜN EKSİLMESİN PENCEREMDEN

 

Ne doğan güne hükmüm geçer,

 

Ne halden anlayan bulunur;

 

Ah aklımdan ölümüm geçer;

 

Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.

 

Ve gönül Tanrısına der ki:

 

- Pervam yok verdiğin elemden;

 

Her mihnet kabulüm, yeter ki

 

Gün eksilmesin penceremden! Cahit Sıtkı Tarancı

 

 

gün eskiltmeden gel 

Gönderi tarihi:
her ne işin varsa Allah kolaylaştırsın seni seviyorum bunu zaten biliyorsun

 

Amin ablacım :wub: İnan öyle kolaylaştı ki zaten,hayret ettim :hug:

 

Seyret, sus ve dinle

 

Bir gün bir dağ güneşle birlikte güne uyandı. Rüzgarın esintisiyle ağaçlarının dallarını sallaya sallaya esneyerek gerindi. Güneş pırıl pırıl ufukta tam karşısından doğuyor, onunla arasında masmavi bir deniz çarşaf gibi günü karşılıyordu.

 

Dedi ki, "Ben ne güzel bir yerdeyim, önüm masmavi bir deniz ve her gün güneş bana gülümseyerek gün başlıyor."

 

Gökyüzünde küme küme bulutlar pamuk yığınlarını andırıyordu.

 

Martılar çoktan uyanmış gökyüzünde dans ediyorlardı. O sırada dağ bir de baktı ki, eteklerinde bir minicik fare denize doğru yürüyor.

 

"İiiiiiiiihhhhhh , bu da ne? Bu küçük fare benim manzaramı şimdi neden bozuyor?"

 

Onun oradan bir an önce gitmesini istedi ve şöyle bir titredi.

 

Tepeden aşağıya doğru bir kaç taş hızla yuvarlanmaya başladı. Fare sesi duyunca hemen bir yüksek kayanın üstüne sıçradı ve oraya yerleşti. Düşen taşlarda ona hiç bir zarar vermedi. Farecik de başladı denizin güzelliğini seyre...

 

Ara ara atlayan zıplayan balıklar denizin duruluğunda küçük halkalar oluşturuyordu.

 

Deniz dağın sıkıntısını anladı ve dağa seslendi:

 

"Neden böyle bir günde bir küçük fare için mutsuzluk oyununa başlıyorsun ki? Bak ben dümdüzken balıklar da benim duruluğumu bozuyorlar. Ben onlara kızıyor muyum? Biliyorum ki onlar bensiz ben onlarsız olamayız. Sen de seninle birlikte yaşamak zorunda olanlara kollarını açmalısın. Güneş hiç bulutlara bozuluyor mu? Benim ışınlarımı engelliyorlar diye kızıyor mu?

 

Kabul et gerçeği, herşey bir şeylerle bütün aslında. Fark ve güzellik de burada. Bu sayede hergün ayrı bir şey öğretiyor bize; her gün ayrı bir ders veriyor. Sen iyisi mi sadece SEYRET, SUS ve DİNLE."

 

Dağ denize sordu:

 

"SEYRET, SUS ve DİNLE? O da ne demek?"

 

Deniz, "Bak... Seyrettiğinde güzellikleri göreceksin... Sustuğunda kendinden başkalarının söylediklerini duyabileceksin...

 

Dinlediğindeyse onlardan öğrendiklerini uygulama fırsatı bulabileceksin..."

 

alıntıdır :clover:

 

Canım :hug: çok anlamlı,yapabilsek değil mi,hiç problem kalmayacak..:clover:

Gönderi tarihi:
Leylacım bak sana ne getirdim :D:clover:

 

 

Ben buna bayıldım :wub: Tam bunu dinlerken çocuğun hayalinde nasıl somut olarak canlanıyorsa o şekilde..beni de anılarıma götürdü,ayrıca minyatürle çok güzel bir çalışma olmuş.

Ve sandalyemde uyuyacaktım az kalsın.. :P Çok teşekkür ederim :clover:

 

GÜN EKSİLMESİN PENCEREMDEN

 

Ne doğan güne hükmüm geçer,

 

Ne halden anlayan bulunur;

 

Ah aklımdan ölümüm geçer;

 

Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.

 

Ve gönül Tanrısına der ki:

 

- Pervam yok verdiğin elemden;

 

Her mihnet kabulüm, yeter ki

 

Gün eksilmesin penceremden! Cahit Sıtkı Tarancı

gün eskiltmeden gel 

Canım,ne güzel bir şiir..:hug: Çok teşekkür ederim :clover:

Gönderi tarihi:

dünyanın en güzel gökkuşağı.. :wub:

 

yaz bitti..ama bir başka mevsim başlıyor..romantizm mevsimi..Sonbahar..ben çok geç farkettim bu mevsimin güzelliğini..doğanın aldığı o tarifsiz güzellikte binbir rengin çok sonraları farkına vardım..kurumuş yaprakların üzerindeki yürüyüşlerin tadını..o dingin esintiyi..

 

senin oralarda da oluyormu Sonbahar..?

 

autumnintheparkuc5.jpg

autumnintheparkuc5.ed5e4d072d.jpg

 

Düşen bir yaprak görürsen

Beni hatırla demiştin

Biliyorsun seni ben

Sonbaharda sevmiştim

 

Her sonbahar gelişinde

Sarı sarı yapraklarla

Kuru dallar arasında

Sen gelirsin aklıma..

Gönderi tarihi:

SEDEF ÇİÇEĞİ

 

Mahkeme salonunda seksen yaşlarında yaşlı çiftin durumu içler acısıydı... Adam inatçı bakışlarla, suskun ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözlerini süzüyordu...

 

Hakim tok sesiyle, yaşlı kadına:

 

-“Anlat teyze, neden boşanmak istiyorsun?” dedi.

 

Yaşlı kadın derin bir nefes aldıktan sonra başörtüsüyle ağzını aralayıp, kısılmış sesiyle konuşmaya başladı:

 

-“Bu herif yetti gayri, 50 yıldır bezdirdi hayattan...”

 

Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu, mahkeme salonunda...

 

Sessizlik, bu tür haberleri hergün manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu... Kim bilir nasıl bir manşet atacaklardı, yaşanmış 50 yılın ardından? Çok sayıda gazeteci davayı zliyordu. Kadın ne diyecekti? Herkes onu dinliyordu... Yaşlı kadının gözleri doldu ve devam etti:

 

-“Bizim bir sedef çiçeği vardı, çok sevdiğim... O bilmez... 50 yıl önceydi... O çiçeği bana verdiği çiçekler arasından kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm. Yavrumuz olmadı, onları yavrum bildim. Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım. Her gece güneş doğmadan önce, bir tas suyla sulayacağım diye... İyi gelirmiş derlerdi... 50 yıl oldu, bu herif bi gece kalkıp bi kerede bu çiçeği ben sulayayım demedi... Taki geçen geceye kadar... O gece takatim kesilmiş uyuyakalmışım... Ben böyle bi adamla 50 yıl geçirdim... Hayatımı, umudumu herşeyimi verdim... Ondan hiçbir şey görmedim... Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim... Onsuz daha iyiyim yemin ederim.”

 

Hakim yaşlı adama dönerek:

 

-“Diyeceğin bir şey varmı, baba?” dedi.

 

Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye, o ana kadar suçlanmış olmanın utançlığını hissettiren yüz ifadesi ile hakime yöneldi... Tane tane konuşmaya başladı:

 

-“Askerliğimi Reisicumhur köşkünde bahçıvan olarak yaptım. O bahçenin görkemli görünümüye büyümesi için emeklerimi verdim. Fadime’mi de orada tanıdım, sedefleride... Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim... İlk evlendiğimiz günlerin birinde, boyun ağrısı nedeniyle, onu hekime götürdüm. Hekim çok uzun süre uyanmadan yatarsa boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi. Her gece uykusunu bölüp uyansın gezinsin, dedi... Hekimi dinlemedi bizim hatun... Lafım geçmedi... O günlerde, tesadüf, bu çiçek kurumaya yüz tuttu.

 

Ben ona:

 

-“Gece çiçeği sularsan canlanır.” dedim adak dilettim. Hergece onu uyandırdım ve onu seyrettim. O sevdiğim kadını yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim, her gece o çiçek ben oldum sanki...” dedi adam, o yaştaki bir adamdan beklenmeyen ifadelerle...

 

-“Her gece o yattıktan sonra kalktım saksıdaki suyu boşalttım... sedef gece sulanmayı sevmez hakim bey... geçen gecede yaşlılık işte bende uyuyakalmışım... uyanamadım, uyandıramadım... çiçek susuz kalırdı ama kadınımın boynu yine azabilirdi... suçlandım... sesimi çıkarmadım...” :(

 

alıntıdır...

Gönderi tarihi:
dünyanın en güzel gökkuşağı.. :wub:

 

yaz bitti..ama bir başka mevsim başlıyor..romantizm mevsimi..Sonbahar..ben çok geç farkettim bu mevsimin güzelliğini..doğanın aldığı o tarifsiz güzellikte binbir rengin çok sonraları farkına vardım..kurumuş yaprakların üzerindeki yürüyüşlerin tadını..o dingin esintiyi..

 

senin oralarda da oluyormu Sonbahar..?

 

autumnintheparkuc5.jpg

autumnintheparkuc5.ed5e4d072d.jpg

 

Düşen bir yaprak görürsen

Beni hatırla demiştin

Biliyorsun seni ben

Sonbaharda sevmiştim

 

Her sonbahar gelişinde

Sarı sarı yapraklarla

Kuru dallar arasında

Sen gelirsin aklıma..

 

ben de en çok sonbaharı severim yaz yağmurum,çocukluğumdan beri..loşluk,kapalı,puslu,yağmurlu havalar..uçuşturan rüzgar,bastıkça çıtırdayan sarı yapraklar..hafif üşümeyi,ürpermeyi,mantoma sarılmayı..hatta yalnız yürümeyi..

 

burda sonbahar yok..:( kış var ama o da ilkbahar gibi..yapraklar yazın sararıp dökülüyor,sıcaklardan kuruyup..yağmur da yağmıyor.. bu ara ben de tv de filan sonbahar belirtilerini gördükçe ağlamaklı oluyorum..yani kendisi olmasa da melankolisi mevcut..

resim de çok güzel,şarkı zaten öyle..teşekkür ederim Diloşum :wub:

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.