Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 18 yıl sayin frozen..fazlasiyla iyimser gordum sizi.. bu orgut pardon hayat icin cok fazla hem de..
Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 18 yıl şşşşiişşştttt.....Leylacım...sakın ses etme...Frozenin başına ördüğün ve otomatikmen başına geçiçek olan çorabın ben ve pekçok kişi farkındayız... kendisi farketmesede olur zira kafasına geçince otomatikman anlıyacaktır...
Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 18 yıl siz öyle sanın sakın ses etmeyin bakalım o çorap kimin başına geçiçek yada kimlerinmi deseydim
Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2007 18 yıl bir tane oruyordum ama diloscugum sanirim daha gecmeden otomatikmen anlamis peki hasta ve aslinda yatmasi gereken frozenim ben..gene..gelecegim kismet olursa,artik corap kimin ayagina ya da basina uyacak bakariz
Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 18 yıl bir tane oruyordum ama diloscugum sanirim daha gecmeden otomatikmen anlamis peki hasta ve aslinda yatmasi gereken frozenim ben..gene..gelecegim kismet olursa,artik corap kimin ayagina ya da basina uyacak bakariz tabi..tabi..bakarız canım...
Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2007 18 yıl kıslar sizi orkestramla tanıştırayım şimdi bizim için biz heybelide her gece mehtaba çıkardık parçasını çalacaklar eşlik ediniz bacılar
Gönderi tarihi: 26 Ocak , 2007 18 yıl Dılosum,Sardunyam ablam,yumotecım,bıdenecık torunum ve canım kardeşım sarkı cok guzeldi ablacım,hep beraber eşlık ettik di mi kızlar..? Sızı çok seviyorum
Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2007 18 yıl Masaldaki Yalnızlık Ben yalnızlığı Gökte uçar gördüm. Ben yalnızlığı Garip naçar gördüm. Ben yalnızlığı Gelip geçer gördüm cahit külebi
Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2007 18 yıl Masaldaki Yalnızlık Ben yalnızlığı Gökte uçar gördüm. Ben yalnızlığı Garip naçar gördüm. Ben yalnızlığı Gelip geçer gördüm cahit külebi Ne kadar öz anlatmış,daha nasıl anlatılır Senı özlemişim.. Frozen'le Diloş'u da
Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2007 18 yıl bende seni özledim canımın içi Kalbim Unut Bu Şiiri Uğuldayan ve hep uğuldayan bir orman kadar üşüyorum şimdi yanlış rüzgârlar esiyor dallarımda yanlış ve zehirli çiçekler açıyor Kanımda kocaman gözleriyle bir çığlık Su ve ses kadar beklediğim ne kaldı geride, bilmiyorum uzanıp uyumak istiyorum gölgeme ve sarınmak o kocaman gözlerin uğuldayan rüzgârlarına Bir acıyı yaşarım ve zehrinden çiçekler üretirim kömür karası uçurum kadar bir yalnızlık yaratırım kendime, atlarım Anısı yoktur küçük rüzgârların Yapraklarım yok artık kuşlarım yok büsbütün viran oldu dağlarım ezberimdeki türküler de savrulup gitti ömrümün karşılığı kalmadı sesimde sesimde yalnız ormanların gümbürtüsü Yanlış, daha baştan yanlış bir şiirdi bu, biliyorum ve belki ömrümüzün yakın geçmişi bu kadar doğruydu ancak, kimbilir Kalbim unut bu şiiri... Ahmet Telli
Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2007 18 yıl canım leylam bende özledim sizi canım annem ve canım babam bendeler 10 gündür onlarla vakit geçirdiğim için fazla giremiyorum foruma arada girip bir iki karalıyorum çıkıyorum o aralar sizi bulamıyorum ama hep aklımdasınız,
Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 18 yıl Annecigin ve babacigin seninle olsunlar da..biz nasilsa buralardayiz ablacim..Kulaklarin cinlarsa sasirma Ellerinden operim,baban daha iyidir insallah
Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 18 yıl Çok beğendim paylaşmak istedim cnm KELEBEK KANADINDA AŞK Zamanlar Güneş ekilip, yıldız biçilen zamanlardı. Hatırlıyorum... Ya önce sen vardın yürek olarak içimde Ya da aşk vardı önce Gelip içimde kestiğin Hatırlamıyorum... Ben imkansıza dudak bükerdim Sense halime gülerdin... Olsun! O günlerde ben Biraz mutlu biraz umutlu Biraz içliydim Doğrusu en çok da Kelebeklerin kanadına işlediğin Aşkından dertliydim... Ama o zamanlar Güneş ekilip yıldız biçilen Zamanlardı Aşk dediğin belki de Geceye veda etmeyen bir ay’dı... Türküler saklardın derinlerinde Sazından kaçak... Bilmezdin. Ben görürdüm duyardım da Sen bir kez olsun söylemezdin Korkularını zaten Kimselere vermezdin... Ve böylece Sen yağmura Yağmur benim gözlerime hasret Yaşardık... Heyhat! Hep ama hep O imkansıza takıldın da sen Ve belki de bu yüzden Aşk gelip bizi sarsınca yüreklerimizden: Ben ağlardım gözlerim gülerdi... Sen gülerdin gözlerin susardı... Şimdi ben O zamanların renklerini unuttum. Belki mavi, belki sarı, belki aktı... Hatırladığım tek şey Güneşle yıldız arkadaştı... Bilenler bilirdi Çok sevmiştik biz Çok! Ben gönlümden Sen dilinden... Ben unutsam da şimdi Sen hatırlarsın. Sesinde ufacık bir hüzün olsa Ya da acıtan bir özlem gözlerinde Bembeyaz gecelerinde gelirdim sana bu şehrin... Gelirdim... Gönlümden... Ve sen “Hoş geldin" derdin Dilinden.... Kocaman bir çocuktum o zamanlar Belli! Dil nedir, gönül ne? Anlamını bildiğim Şüpheli! Şimdi söyle bana! Kaldıysa geriye ne kaldı? Tek tarafı hesaplı bir sevda Niyeti bozuk bir dava Bir de Sadece dağlara caka satan bir sema... Ama ben bunların hepsini sevdim. Şaşacak bir şey yok! Dedim ya... Ben Güneş ekilip yıldız biçilen zamanlardan geldim... Sonraları Belki de hiç gülmedim Ve sen Kelebeklerin ömrünün üç gün olduğunu Hiç bilmedin!
Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 18 yıl neeeeneeeeeeeccccccccccccciiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiimmmmmmmmmmmmmmmmmmm sen beni heç mi özlemedin...
Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 18 yıl Annecigin ve babacigin seninle olsunlar da..biz nasilsa buralardayiz ablacim..Kulaklarin cinlarsa sasirma Ellerinden operim,baban daha iyidir insallah sağol leylacım babam artık daha iyi yine camiye gitmeye başladı gerçi oturarak kılıyor ama hiç eğilemiyordu... şimdi maşallah gayet iyi bulmaca çözüyor şuan, yemek yedik, birazdan çay içeriz... kulaklarım çınlarsa sizden bilirim tamam...
Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 18 yıl canımın içi...bak şimdi benim çok sevdiğim bir şarkı çalıyor..ve ben bu şarkıyı sana ramağan ediyorum...yürekten... elini son defa yanağıma koy istemiyorsan giderim..giderim serin bir sonbahar yağmurunda söz ismini unutur silerim..silerim tuttuğun kalem olsa yüreğinin elleri.. bir daha yazsa bebeğim...bebeğim..bebeğim.. eğer bir masal perisi girerse rüyalarına öldü dersin gül güzelim tılsımını kaybettin...
Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 18 yıl Çoklarından düşüyor da bunca Görmüyor gelip geçenler Eğilip alıyorum Solgun bir gül oluyor dokununca. Ya büyük şehirlerin birinde Geziniyor kalabalık duraklarda Ya yurdun uzak bir yerinde Kahve, otel köşesinde Nereye gitse bu akşam vakti Ellerini ceplerine sokuyor Sigaralar, kağıtlar Arasından kayıyor usulca Eğilip alıyorum, kimse olmuyor Solgun bir gül oluyor dokununca. Ya da yalnız bir kızın Sildiği dudak boyasında Eşiğinde yine yorgun gecenin Başını yastıklara koyunca. Kimi de gün ortası yanıma sokuluyor En çok güz ayları ve yağmur yağınca Alçalır ya bir bulut, o hüzün bulutunda. Uzanıp alıyorum, kimse olmuyor Solgun bir gül oluyor dokununca. Ellerde, dudaklarda, ıssız yazılarda Akşamlara gerili ağlarla takılıyor Yaralı hayvanlar gibi soluyor Bunalıyor, kaçıp gitmek istiyor Yollar, ya da anılar boyunca. Alıp alıp geliyorum, uyumuyor bütün gece Kımıldıyor karanlıkta ne zaman dokunsam Solgun bir gül oluyor dokununca.
Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 18 yıl Torunum geliyorum simdi sana.. Ablacim,cok sevindim babanin iyi olmasina ve sicak,mutlu aile tablonuza..Allah bozmasin Dilosum,birtanem,o guzel yureginle birlikte harmanlanmis bu sarki,ne kadar guzel ve etkileyici oldu anlatamam.Bugun daha duygusal miyim neyim,benlik oldu tam Ve Egzorsist,cok guzel bir siir,tesekkur ederim..
Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 18 yıl Çok beğendim paylaşmak istedim cnm KELEBEK KANADINDA AŞK Zamanlar Güneş ekilip, yıldız biçilen zamanlardı. Hatırlıyorum... .................................. Sonraları Belki de hiç gülmedim Ve sen Kelebeklerin ömrünün üç gün olduğunu Hiç bilmedin! canim,cok sevdigim bir siirdir,tesekkur ederim kelebegim
Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2007 18 yıl nenecim çok hain gördüm seni bidenecik torununa yapılırmı heç bu uyma sen bunlara...ben sadece seni seviyom zati sende beni sevsene
Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2007 18 yıl her şey yapılabilir bir beyaz kağıtla uçak örneğin uçurtma mesela altına konabilir bir ayağı ötekilerden kısa olduğu için sallanan bir masanın veya şiir yazılabilir süresi ötekilerden kısa bir ömür üzerine bir beyaz kağıda her şey yazılabilir senin dışında güzelliğine benzetme bulmak zor sen iyisi mi sana benzemeye çalışan her şeyden bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor belki tabiattadır çaresi senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin ve benim bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim anlarım bitkiden filan ama anlatamam toprağın güneşle konuşmasını sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla sen bana ışık ver yeter bende filiz çok köklerim içimde gizlidir gelen giden açan soran bere budak yok bir şiir istersin "içinde benzetmeler olan" kusura bakma sevgilim heybemde sana benzeyecek kadar güzel bir şey yok. Uzun bir yoldan gelen Tedariksiz katıksız bir yolcuyum Yaralı yarasız sevdalardan geçtim Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu Her seyı anlattım Olan olmayan acıtan sancıtan Bilsem ki sana varmak içindi Bütün mola sancıları Bütün stabilize arkadaşlıklar Daha hızlı koşardım Sever adım gelirdim Gözlerinin mercan maviliğine Sana bakmak Suya bakmaktır Sana bakmak Bir mucizeyi anlamaktır Sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır Aşk sorgusunda şahanem Yalnız kelepçeler sanıktır Ne yazsam olmuyor Çünkü bilenler hatırlar Hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar Bahçıvanlar değil tüccarlardır Sen öyle göz Sen öyle toprak ve güneş ortaklığı Sen teninde cennet kayganlığı iken Sana şiir yazmak ahmaklıktır Bir tek söz kalır Dişlerimin arasından Ben sana gülüm derim Gülün ömrü uzamaya başlar Verdiğim bütün sözler Sende kalsın isterim Ben sana gülüm derim Gül sana benzediği için ölümsüz Yazdığım bütün şiirler Sana başlayan bir kitap için önsöz Sana bakmak Bir beyaz kağıda bakmaktır Her şey olmaya hazır Sana bakmak Suya bakmaktır Gördüğün suretten utanmak Sana bakmak Bütün rastlantıları reddedip Bir mucizeyi anlamaktır Sana bakmak Allah'a inanmaktır .... Yılmaz Erdoğan
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.