Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Susurluk hadisesinin hemen ardından kamuoyunda oluşturulan/oluşan tepki kısa bir süre içerisinde bir hükümet bunalımına dönüştürülmüştü / dönüşmüştü. Bildiğiniz gibi susurlukta meydana gelen/getirilen kazada araç içerisinde Mafya/Siyaset/Emniyet, Ruhsatlı/ruhsatsız silahlar, yasal / yasal olmayan pasaportlar gibi medya için, toplum için oldukça ilginç materyaller bulunmuştu / buldurulmuşru.

 

Buraya kadar yalnızca Emniyeti, ilgilendiren ardından soruşturmalar neticesinde de hukuku ilgilendiren hadise, araç içerisinde bir siyasinin de bulunması ile kısa sürede siyaseti de ilgilendiriverdi. O zamanlar hatırlarsınız Refah-Yol hükümeti iktidardaydı ve Erbakan meşhur sözlerinden birini daha söyleyiverdi 'susurluk fasa fisodur'. Doğru huku açısından , emniyet açısından olaylar bugün dahil neticeye ulaşamadığından susurluk bir fasa bir fiso olarak kaldı ama Erbakan ve Refah-Yol hükümeti ( Hacı-Bacı hükümeti ) için fasa fiso değil gerçek bir olaya dönüşüverdi.

 

Önceleri aydınlım için bir dakika karanlık eylemi Susurluk hadisesini aydınlatmaya matuf basın tarafından ve medya tarafından da manipule edilerek ( sonraları pek çok gazeteci ve tvci bunu itiraf etmiştir )bir hükümeti düşürme eylemine dönüştü. Sonunda Susurluk olayı elbette aydınlatılamadan kaldı fakat istikrarsız siyasi ortam Türkiyeye Ecevit Krizine mal oldu. Bunun Bu ülkeye kaç milyar dolara mal olduğunu ise yenilerde bir gazeteci açıklamıştı.

 

Şemdinlide gerçekleşen ve gerçekten her haliyle karmaşık olan hadiselerin de sonuna kadar araştırılmasını ve suçluların her kimlerse yargılanmasını elbette istiyoruz. Lakin mevzunun yargıya intikal etmesi ve bizim bu hususta politik molmamamız tek temennim. Zira daha az önceleri bir rektörün tutuklanması hadisesi de hükümeti olduğu yerden indirme mücadelesine dönüştürülmeye çalışıldı ki bu ben ce ciddi bir provakasyondu.

 

Yazılarımı okuyanlar bilir . Akape hükümetini hiçbir zaman onaylamadım. Tayyip Erdoğan Kürt sorunuoğluna hiçbir zaman başbakan bile demedim hep Akape başkanı dedim. Zira tavırlarını aldıkları kararları onaylamıyorum. Ama ben bu hükümete yanıtımı seçimde vereceğim. hem de erken seçimde falan değil, olması gereken tarihteki seçimde. Zira bu hükümeti sevmiyorum lakin bu ülkeyi seviyorum ve bu ülkenin istikrara ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

 

Bu düşüncemden dolayı Şemdinli olaylarının da Susurluk gibi gizli kalmasını ve hem aydınlatılamadığı gibi hem de krizlere neden olacak , zamansız hükümet değişikliklerine neden olmasını istemiyorum.

Bu hususta her zaman olduğu gibi milletçe sağ duyulu hareket edeceğimize inanıyorum.

 

BİT

Bozan

İhtiyar

Teşkilatı

Gönderi tarihi:

Tek Fırka dönemlerinin ( 65 Demirel, 83 Özal, Ve en son AKAPE başkanının dönemi ) bu ülkeye bir ivme kazandırmış olduğunu lakin daha önceki tek Fırka dönemlerinin bir şekilde inkıtaya uğradığını bu ülkenin ekonomisinin iyiye gitmesinden rahatsız olan çıkar çevrelerinin bu iktidarları yıkmak için ellerinden geleni yaptığını ve yapacağını yazmıştık, yapıyorlarda. En büyük kar krizde yapılıyor, bu ülkede bir gecede binlerce insanın parası azalırken aynı gece az sayıdaki dolar rezervcisi rüyalarında bile göremeyecekleri kadar zengin oldular/ olduruldular.

Aynı hadiselerin yaşanmasını artık bu ülke medyasının da istemediğini görmek ne güzel.. Öyle demiş Özkök 28 Şubat vetiresinin Andıççı yazarı biz o zaman hata yaptık hataydı anladık, ama şimdi yapmadık bakın vazifeden alınan rektörle ilgili 'bir askeri istihbari bilgiye göre' olarak elimize geçen bilgiyi yayınlamadık. Ve Özkök eklemiş bu hatayı bir tek zaman gazetesi yaptı, editörü görevden alınsın.... Muhtemelen Zaman gazetesi bu gafını editörünü kaybederek ödeyecektir, ödemelidir de.... Lakin Özkök ve sair zevat bile isteye 28 Şubattaki yönlendirici yazıları yayınlamışlar ve onlar halen vazife başındadırlar. lakin tesellimiz en azından aynı kuyuya bu ülkenin düşmesini engelleme çabaları, şimdilik tebrikler Özkök abi..... bakalım bu sağlamlıkta Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça dayanabilecek misiniz, dayanabilecek miyiz milletçe ?

Şemdinli hadiseleri Hükümeti devirmeye yönelik bir plan olarak uygulamaya koyulamamışa benziyor, eş zamanlı alınan Türban kararı , Akape başkanının yanlış söylemleri ve Brove meselesi, ve Rektör hadiseleri şimdilik ülkayi krize götürmedi.

Benim burada en çok kızdığım taraf iise erken seçim isteyen muhalefet. bir seçimin bir ülkeye olan maliyetini ve bunun erken olduğu takdirdeki maliyetini bilmiyorlar mı ? biliyorlar.

seçim erken de olsa geç de olsa seçimden birinci çıkacak parti ( ben istemesem de ) hangisi AKAPe. bu durumda bu partiler neyin peşinde ? Çok basit dengeyi değiştiremeyecek bir kaç sandalye.

Akape iktidarında bu ülkede olmayan tek şey muhalefetken hem de... Bu ülkede Halk fırkası başta olmak üzere hiçbir Fırka muhalefet yapamadı, zira ellerinde ciddi hiçbir proje , fikir yoktu.

Bu biraz da bu ülkede sağ partilere alternatif olabilecek bir sol partinini olmamasından da kaynaklanıyor.....

Konuyu dağıtmadan ekliyorum, öyle görünüyor ki Şemdinli susurluk olmayacak, zira basın artık istikrarsızlık istemiyor. Ya millet ? Millet bu ülkede zatenşimdiye kadar hiç birşey istememeiştir, bazı şeyler millete istetilmiş, bazı şeyler de istetilmemiştir....

Mabadi var.....

 

BİT

Bozan

İhtiyar

Teşkilatı

Gönderi tarihi:

Mustafa Güngör cinayetini araştıran komisyon üyelerine cinayet hakkında doğru dürüst bilgi vermeyen Çakıcı, Şemdinli olayları söz konusu olunca bülbül kesildi.

 

18 Kasım 2005 09:14

 

TBMM lojmanlarında işlenen Mustafa Güngör cinayetini araştıran komisyon üyeleri, dün Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde Alaaddin Çakıcı’yla görüştü.

 

Vekillere, cinayetle ilgili tatmin edici bilgi vermeyen Çakıcı, Şemdinli, Yüksekova ve Hakkari’de yaşanan olayları yorumladı. Edinilen bilgiye göre Çakıcı, olaylara resmî görevlilerin karışmış olması iddialarına temas ederken geçmişte kendisinin de yasadışı işler yaptığını belirtti. Türkiye üzerinde oyunlar oynandığına işaret eden Alaaaddin Çakıcı, başta hükümet olmak üzere herkesin çok dikkatli olmasını istedi. Türkiye’de her şeyin kanunlara göre yapılması gerektiğini vurgulayan Çakıcı, şunları kaydetti: “Türkiye bir hukuk devleti. Her şey kanunlara göre yapılıyor, yönetiliyor. Biz de zamanında hukuk ve kanunlara aykırı işler yaptık. Ben şimdi cezaevinde yaptıklarımın cezasını çekiyorum. Kanunlara aykırı işler yapanların da bu işin cezasını çekmesi lazım.”

 

Alaaddin Çakıcı, Mustafa Güngör cinayetiyle ilgili bilgileri ise Erol Evcil’den aldığını aktardı. Evcil’in de bu duyumları kendi uçağında seyahat eden ANAP’lı bakan ve milletvekillerinden elde ettiğini söyledi. Cinayetle ilgili kendisine dayandırılan haberleri yalanlayan Çakıcı, “Bulgaristan’dan gelen bir kişinin cinayet işlediği bilgileri bana atfen basında yer aldı, bu doğru değil. Ben Arnavut birinin işlediğini söylemiştim.” dedi. Cezaevi koşullarına değinen Çakıcı, sürekli doktor olmamasından şikayet etti. Çakıcı, “3-5 cezaevini dolaşan bir doktor var, arada sırada uğruyor. Devamlı bir bakıma ihtiyacımız var. Sürekli bir doktor olursa iyi olur.” ifadelerini kullandı.

Gönderi tarihi:

Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'nde yaşanan olaylarda, içinde kalaşnikov marka tüfek ve silahlarla el bombalarının bulunduğu aracı kullanan Jandarma Astsubay Ali Kaya, terör örgütünün hedefi haline getirildiklerini ve can güvenliğinin olmadığını söyledi.

 

Şemdinli’de Umut Kitabevi’nin bombalandığı olaylar sırasında burada bulunan araçta yer alan Jandarma İstihbarat Astsubay Ali Kaya, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Kaya, açıklamalarda bulundu.

 

Kaya, 2004 yılının Temmuz ayından bu yana Hakkari’de istihbarat Şube’de görevli olduğunu belirtti. Kaya, aracı kendisinin kullandığını, aracın ön kolduğunda diğer Jandarma Assubay Özcan İldeniz’in, arka koltukta ise Veysel Ateş’in oturduğunu anlattı.

 

Şemdinli’ye, bazı "haber elemanları" ile buluşmaya gittiklerini söyleyen Kaya, "Özcan ’ben sıkıştım’ dedi. AKP’nin ilçe teşkilatının önünde bir yerde park ettim. O inerken, patlama oldu. Orada toplanan kalabalığa sordum ’Ne oldu’ diye. Onlar da ’Bunlar güvenlik görevlisi’ diye bağırıyorlardı. Bize saldırdılar" diye olayları anlattı.

 

KROKİLER VE DOSYA ARABADA NE ARIYORDU?

 

 

Kaya, krokiler ve dosyanın arabada ne aradığının sorulması üzerine, Umut Kitabevi sahibi Seferi Yılmaz’ın telefonlarının dinlendiğini bildirdi. Kaya, bu telefon kayıtlarından Yılmaz’ın ev ve işyerinin izlemeye alındığını söyledi. Kaya, krokiler ve diğer dosyaların bu ilişkiler sonucu elde edilen istihbari bilgiler olduğunu kaydetti.

 

Kaya, arabada bulunan kalaşnikov tüfek silahlarla el bombalarının ise Jandarma’ya ait olduğunu bildirdi. Kaya, bunları herhangi bir saldırı ihtimaline karşı yanlarına aldıklarını anlattı.

 

"CAN GÜVENLİĞİMİZDEN ENDİŞE EDİYORUZ"

 

Ali Kaya, can güvenliklerinden endişe ettiğini bildirdi. Kaya, "Psikolojimiz bozuldu. Suçumuz günahımız yok. Herşey legal" diye konuştu.

 

Kaya, "Tesadüfen oradaydık. Özcan arabadan indi ve 3-4 dakika geçmeden patlama oldu. Bizi linç etmeye çalıştılar. İllegal birşey yapmadık ki" dedi. Kaya, "İnsan devletine sahip çıkmaz mı?" diye konuştu.

 

"HALİMİZ PERİŞAN"

 

"Halimiz perişan" diyen Kaya, "Çocuklarımız ve eşimiz sıkıntıdayız. Hedef haline getirildik. Kimliğimiz, resmimiz, adresimiz yayınlandı. Can güvenliğimizden endişe ediyoruz. Allah’a şükür her zaman onlarla savaşırız ama hedef haline getirildik" diye konuştu.

 

Kaya, olaya Susurluk benzetmesinin yapıldığının anımsatılması üzerine, "Öyle birşey yok. Siyasi baskılar çok" diye konuştu.

 

Halen Hakkari’de bulunan Kaya, evli ve iki çocuklu.

 

İKİ ASTSUBAY VE BİR İTİRAFÇININ İFADELERİ KAFA KARIŞTIRDI

 

Bu arada Şemdinli’de Umut Kitabevi’nin bombalanmasıyla başlayan olaylarla ilgili yapılan hazırlık soruşturmasında adı geçen iki astsubay ile bir itirafçının ifadeleri kafaları karıştırdı. Astsubaylar tuvalet ihtiyaçları için, üçüncü şahıs olan itirafçı ise "sayısal loto" kuponu almak için durduklarını söylüyor.

 

Şemdinli'de 9 Kasım günü Umut Kitabevi’ne atılan bombayla başlayan gerginliğin ardından olaya el koyan Cumhuriyet Savcısı Harun Ayık, hazırlık soruşturması kapsamında iki jandarma astsubay ile bir itirafçının ifadelerine başvurdu.

 

İfadelerde, astsubay Ali Kaya’nın kullandığı 09 AK plakalı aracın neden olay yerinde durduğuna ilişkin anlatımlarda çelişki bulunması dikkat çekti.

 

SAYISAL LOTO KUPONU MU, TUVALET İHTİYACI MI?

 

Edinilen bilgiye göre, Jandarma Astsubay Özcan İldeniz, ifadesinde 1990 yılından beri istihbarat biriminde astsubay olarak çalıştığını 1,5 senedir de başçavuş olarak görev yaptığını belirtti. İldeniz, bölgeye bazı haber elemanları ile buluşmaya gittiklerini söylerken, arabayla giderken sıkıştığını ve tuvalet ihtiyacını karşılamak için arabayı durdurduklarını ifade etti.

 

İldeniz, arabadan inip burada bulunan camiye doğru giderken, patlama sesinin duyulduğunu ve olay yerine toplanan kalabalığa ne olduğunu sorarken, saldırıya uğradıklarını kaydetti.

 

HABER ELEMANLARI İLE BULUŞMA

 

İldeniz, istihbarat görevlisi olarak bu bölgede sık sık çalıştığından buradaki insanların kendisini tanımış olabileceğini aktarırken, "Bu nedenle İlçe Jandarma Komutanlığı’na doğru hızla yürüdüm. Eğer koşsaydım kalabalık bana da saldırırdı. Burada haber elemanları halkı engellemeye çalıştı. Grubun dışına doğru çıkarken ’mavi montlu’ diye bağırdılar. Polis ve özel harekatın vesilesiyle kurtuldum" dedi.

 

Jandarma Astsubay Ali Kaya da haber elemanları ile buluşmak için bölgeye gittiklerini ve İldeniz’in tuvalet ihtiyacı nedeniyle AKP ilçe teşkilatı yakınlarında park ettiklerini, daha sonra İldeniz’in ihtiyacını karşılamak için camiye doğru gittiği sırada patlamanın gerçekleştiğini anlattı.

 

İTİRAFÇI ATEŞ: SAYISAL LOTO İÇİN DURDUK

 

İtirafçı olduğu belirtilen Veysel Ateş ise tuvalet ihtiyacı için değil sayısal loto kuponu almak için durduklarını belirtti.

 

Ateş, ifadesinde "9 Kasım günü sabah 08.30’da haber elemanları ile buluşmak için yola çıktık. Şemdinli’ye geldim. Bu sırada Özcan abdest alacaktı. Ve sayısal loto oynamak için kupon alacaktık. Daha arabadan çıkmadan bomba sesini duyduk. Ali sordu ne oluyor diye. ’Hem yapıyorsunuz hem soruyor musunuz’ deyip dövdüler" diye konuştu.

 

ARAÇ İÇİN SUÇ DUYURUSU

 

Hazırlık ifadeleri alınırken, Kaya, İldeniz ve Ateş, arabalarına, eşyalarına ve kendilerine saldırıldığı gerekçesiyle şikayetçi oldu.

 

Ali Kaya, ifadesinde, arabanın içinde 3 kalaşnikov tüfek, 11 kalaşnikov tüfek ve el bombası ile bazı belge ve dökümanların bulunduğunu belirtirken, "Devletin aracına ve dökümanına saldırıldı. Şikayetçiyim" dedi.

 

Özcan İldeniz de vücudunun bir çok yerinde dayak izi bulunduğunu belirtirken, bu nedenle kalabalıktan şikayetçi oldğunu ve mahkemenin Adli Tıp Kurumu’ndan kendisiyle ilgili gelecek raporu dikkate almasını istedi. İldeniz, devlete ait olan araç ve dökümanlara da saldırıldığı gerekçesiyle şikayetçi oldu.

 

Veysel Ateş ise silahlar ve şarjörlerin jandarmanın olduğunu belirtirken, el bombasından haberinin olmadığını söyledi. Ateş de gruptan şikayetçi oldu.

 

KROKİLERİ İLDENİZ HAZIRLAMIŞ

 

Öte yandan, aracın içinden çıkan Umut Kitabevi’nin sahibi Seferi Yılmaz’ın işyerine ait krokileri ise Jandarma Assubay Özcan İldeniz’in hazırladığı ortaya çıktı.

 

İldeniz, hazırlık ifadesinde, Seferi Yılmaz’ın bir örgütle bağlantısının bulunduğunu ve bu nedenle telefon konuşmalarının dinlenildiğini anlattı. İldeniz, telefon konuşmalarından elde edilen bilgiler kapsamında Yılmaz’ın takibe alındığını söylerken, "Krokileri de bizzat kendim tanzim ettim" diye konuştu.

 

"ÖRGÜTLE İRTİBATLI HERKES İÇİN YAPIYORUZ"

 

İldeniz, söz konusu krokilerin sadece Yılmaz için hazırlanmadığını belirtirken, "Örgütle irtibatı olan bütün şahıslar için krokileri yapıyoruz" dedi.

 

 

 

Hürriyet

  • 1 ay sonra...
Gönderi tarihi:

şemdinliyi unutuyoruz galiba

 

konuştuk konuştuk ama sonrasında ne oldu

 

Jandarma İstihbarat Komutanlığı İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Mehmet Çörten TBMM Şemdinli Komisyonuna gizlice gidiyor. Komisyon Başkanı AKP Milletvekili Musa Sıvacıoğlu ile y bir saatlik görüşme yapıyor.Tuğgeneral Çörten, Şemdinli olayları ve 1 Haziran-9 Kasım 2005 tarihleri arasında Hakkari Merkez, Şemdinli ve Yüksekova’da meydana gelen 47 patlama ile ilgili bir dosya sunuyor. Dosyada, bombalamaların faili olarak PKK tarif ediliyor ve bombalanan kitabevinin sahibinin de PKK’ye destek verdiği öne sürülüyor. Çörten, Şemdinli’deki bu bombalama olayları ile ilgili olarak cezaevinde bulunan Astsubay Özcan İldeniz ve Ali Kaya’nın da acemice hareket ettiğini söylüyor.

Çörten’in, cezaevinde bulunan astsubayların acemice hareket ettiklerini söylemesi, bölgede yürütülen terörle mücadele mantığının hangi boyutlarda olduğunu da gösteriyor. Bu acemice hareketin profesyonelcesi nasıl oluyor, Çörten onu nasıl açıklar acaba?

İki astsubayın cezaevinde olduğu bir suç konusunda, topu PKK’ye atma tutumu nasıl kabul edilebilir? Konu PKK ile ilgili olmayan, jandarma istihbarat subaylarının katıldığı bir eylemdir ve Çörten bu astsubayların amiri olarak bunun açıklamasını yapmalı. bir devlet görevlisinin faaliyeti onun amirinden bağımsız mı değerlendirilmektedir ki, Çörten burada kendine bağlı astsubaylar için acemilik yapmışlar deyip geçebilmektedir?

Eğer bunlar, başka bir ülkenin askeri istihbarat elemanları değil de, Türk jandarmasına bağlı kişilerse o zaman tabii ki Çörten de sorumludur, bu eylemleri bir terörle mücadele yöntemi olarak kullandıran diğer yetkililer de sorumludur.Eğer yeni Şemdinli olaylarının yaşanması istenmiyorsa terörle mücadele adına bu tür yöntemleri savunan ve yöneten kim varsa yargılanmalı, görevine son verilmelidir.

Türkiye’de bir dönemin başbakanları ve bakanları Yüce Divan’da yargılanabilirken, yetki olarak onlardan alt kademelerde bulunan bir Tuğgeneral’in yargılanamaması nasıl kabul edilebilir?

Eğer Şemdinli olayı, sadece sokakta halk tarafından yakalanan astsubayların, yakayı ele verdikleri için yargılanmaları ile sonuçlanır ve kapanırsa yeni Şemdinli olaylarının yaşanmaması için hiçbir neden kalmaz.

Elbette halka karşı suç işlemiş olan asker, sivil kim varsa yargılanacaktır ve demokratikleşmenin önü de böyle açılacaktır. Ve Şemdinli Komisyonu, eğer Şemdinli olayını örtbas etme komisyonu değilse, hem Çörten’in sunduğu dosyayı kamuoyuna açıklamalı hem de astsubayların amirleri (yani Tuğgeneral Mehmet Çörten ve diğerleri) hakkındaki ulaştığı bulduları, sonuçları kamuoyu ile paylaşmalıdır.

 

Herkes şu gerçeği bilmeli. Eğer asker, sivil, polis, istihbaratçı bütün unsunlarıyla birlikte Susurluk aydınlansa ve sorumluları yargılansaydı Şemdinli’yi yaşamazdık. Ama Şemdinli de, tıpkı Susurluk da olduğu gibi ucu askere dayandığı için kapatılırsa, Meclis’ten binlerce uyum yasası bile geçse bir arpa boyu yol alamayız.

Türkiye güvenlik görevlilerini yargılamaktan korkan, ama güvenlik politikalarını eleştirdikleri için aydınlarını yargılamak konusunda can atan bir ülke olmaktan kurtulmak zorundadır.

  • 2 ay sonra...
Gönderi tarihi:

şemdinliyle olayı ile ilgili son gelişmeler neler........

 

 

biliniği üzere olayın sanıklarından Ali Kaya için orgeneral Yaşar Büyükanıt '' Ben onu tanırım, iyi çocuktur o'' demişti ve onu kanatlarının altına almıştı.ama TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunun hazırladığı rapordan Yaşar Büyükanıt'ın adı çıkarıldı.

 

yalnız önemli gelişmeler oluyor

 

nedir bunlar;

sanık olan iki astsubayın dosyalarına '' HİZMET BAŞARI SERTİFİKALARI'' konulmuş. Fakat bunun bir tesadüsf olduğu ve bu belgelerin önceden hazırlandığını söylüyorlar. ama tutuklandıktan sonra dosyalarına konulması ilginç.amaç nedir burda.

 

bir diğer gelişmede dün gazetelerde de rastlamışsınızdır . olay yeri tespit tutanağında MKE malı bomba diye kayda geçildiği halde bilirkişye incelemeye gönderilen bomba örnekleri ALMAN MALI olup çıkıverdi. yine diyorum ilginç.....

 

heleki Jitem diye bir kuruluşun olmadığı yıllardan beri Jandarma Genel Komutanlığınca yalanlanıyordu.ama sonuçta herkes tarafından varlığı biliniyordu. şemdinlideki olaylara paralel bi şekilde Diyarbaırdaki mahkeme çeşitli yerlere bomba koymak suçundan yargılanan kişileri''JİTEM EMRİNDE ÇALIŞAN ASKERİ ŞAHISLAR'' ibaresini kullanarak askeri mahkemeye sevk etti. ve JİTEM mahkeme kararıyla artık tescillenmiş durumda. kim ne derse dedin istediği kadar yok desin tescilli bir JİTEMimiz var artık...

 

 

yalnız şunu da unutmamak gerekir

açığa çıkma telaşıyla bu karanlık güçler belki de eskisinden daha gözü kara eylemlerde bulunabilirler

 

heleki nevruz'un yaklaştığı bir dönemde

Gönderi tarihi:

tania işine gelmediği zaman sermayenin basını işine geldiği zaman referans basını gösteriyorsun sen gerçekten inandınmı bombalarla ilgili habere

senin yaklaşımınla değerlendirdiğim zaman bu olayı yapanlar neyi amaçladılar ben bulamadım yazarmısın yani bu olayı askerler organize etmişse niçin ettiler.

sonuçlarından beklentileri neydi.

Gönderi tarihi:

tania işine gelmediği zaman sermayenin basını işine geldiği zaman referans basını gösteriyorsun sen gerçekten inandınmı bombalarla ilgili habere

senin yaklaşımınla değerlendirdiğim zaman bu olayı yapanlar neyi amaçladılar ben bulamadım yazarmısın yani bu olayı askerler organize etmişse niçin ettiler.

sonuçlarından beklentileri neydi.

beklentileri ve beklentilerinin karşılanışı bizlerin kürtlere terörist yakıştırması yapıp,tıpkı susurlukta oldugu gibi şemdinlide de kendi söylemimizle ''onlar''a, ''teröristler!!!yıktılar,döktüler gene''deyişimizden belli değil mi?

Gönderi tarihi:

beklentileri ve beklentilerinin karşılanışı bizlerin kürtlere terörist yakıştırması yapıp,tıpkı susurlukta oldugu gibi şemdinlide de kendi söylemimizle ''onlar''a, ''teröristler!!!yıktılar,döktüler gene''deyişimizden belli değil mi?

 

 

Değil...

 

bozan

Gönderi tarihi:

neden arkadaşım..?

 

 

Terörün bir amacı vardır. Biz bunu daha önce bu forumda çok tartıştık sen varmıydın hatırlamıyorum. Ve teörün ayrılıkçı nedenlerden ortaya çıktığı kanaatı hasıl oldu. Hal böyle olunca bu ülkede hiçkimse bu ülkenin bir karış toıprağına saldıramaz saldırırsa da karşılığını alır da ondan, dostum. Yani bu sonuç çıkmıştı.

bozan

Gönderi tarihi:

Terörün bir amacı vardır. Biz bunu daha önce bu forumda çok tartıştık sen varmıydın hatırlamıyorum. Ve teörün ayrılıkçı nedenlerden ortaya çıktığı kanaatı hasıl oldu. Hal böyle olunca bu ülkede hiçkimse bu ülkenin bir karış toıprağına saldıramaz saldırırsa da karşılığını alır da ondan, dostum. Yani bu sonuç çıkmıştı.

bozan

kaçırmışım gerçekten,söyliyceğim çok şey olurdu...

devlet kendi sivil halkına saldırır ve boyunun ölçüsünü alır,hiç tanık olmadım...

başkalarına yıktıklarından olmasın sakın... ;)

Gönderi tarihi:

kaçırmışım gerçekten,söyliyceğim çok şey olurdu...

devlet kendi sivil halkına saldırır ve boyunun ölçüsünü alır,hiç tanık olmadım...

başkalarına yıktıklarından olmasın sakın... ;)

 

Haklısın ''Kaçırmışsın'' artık yapacak pek bir şey yok. Ben yine de sizi ''Türk hekimlerine emanet ediyorum''

 

Bozan

Gönderi tarihi:

ben ırkını kurcalamadığım,başarılı bir hekim alayım yeter... ;)

 

İlahi güldürdün beni. O zaman her hangi bir millete ait olmayan bir dil kullan ( Bulabirlirsen haber et.. )

bozan.

Gönderi tarihi:

hekimlerle hayatta değilim şuan...

ama seçmediğim bir dille,insanlarla anlaşıyorum...

 

 

Türkçe ile ilgili bölümegeçelim istersen, burada konuyu dağıtacağız. Ama şunu ilave etmek isterim bu dilde seni seçmedi. Tek taraflı düşünme yani . Bu dil ve bu dili sevenler de kendisini sevmeyenleri bir o kadar sevmiyordur. geçenlerde bir arkadaşa rastladım Türk dİLİNİ görmüş sokakta kendisini istemediği kişilerin ağzında gördükçe kahroluyormuş, senin yerinde olsam dostum bu dili bir daha kullanmazdım, Yani Türk dili de haklı değil mi Sen düşünüyorsun dostum ?

İstemediğin bil ki senden daha fazla istememe düşüncesi içerisindedir.

 

Bozan

Gönderi tarihi:

birşeyleri karıştırıyorsun arkadaşım...ben Türkçeyi sevmiyorum demedim...ben 'benim dilim'i sevmiyorum dedim...ingilizce de konuşan,rusça da konuşan biri olsam savunduklarım geçerli olurdu...

Gönderi tarihi:

tania işine gelmediği zaman sermayenin basını işine geldiği zaman referans basını gösteriyorsun sen gerçekten inandınmı bombalarla ilgili habere

senin yaklaşımınla değerlendirdiğim zaman bu olayı yapanlar neyi amaçladılar ben bulamadım yazarmısın yani bu olayı askerler organize etmişse niçin ettiler.

sonuçlarından beklentileri neydi.

 

urungu bi düşünsen diyorum, göreceksin ama neden öyle dediğimi

 

sermayenin basını bile bu habere yer verdiyse vardır bi hikmeti dimi.

 

bu olayı yapanlar neyi amaçlamışlar demişsin yaa hani başlığı baştan beri bi oku, ondan sonra bir iki başlık daha var bu konu ile ilgili. aynı şeyleri tekrar tekrar yazmayalım buraya. yeni gelişmeler oldukça onları yazarız.

  • 4 ay sonra...
Gönderi tarihi:

Tek Fırka dönemlerinin ( 65 Demirel, 83 Özal, Ve en son AKAPE başkanının dönemi ) bu ülkeye bir ivme kazandırmış olduğunu lakin daha önceki tek Fırka dönemlerinin bir şekilde inkıtaya uğradığını bu ülkenin ekonomisinin iyiye gitmesinden rahatsız olan çıkar çevrelerinin bu iktidarları yıkmak için ellerinden geleni yaptığını ve yapacağını yazmıştık, yapıyorlarda. En büyük kar krizde yapılıyor, bu ülkede bir gecede binlerce insanın parası azalırken aynı gece az sayıdaki dolar rezervcisi rüyalarında bile göremeyecekleri kadar zengin oldular/ olduruldular.

Aynı hadiselerin yaşanmasını artık bu ülke medyasının da istemediğini görmek ne güzel.. Öyle demiş Özkök 28 Şubat vetiresinin Andıççı yazarı biz o zaman hata yaptık hataydı anladık, ama şimdi yapmadık bakın vazifeden alınan rektörle ilgili 'bir askeri istihbari bilgiye göre' olarak elimize geçen bilgiyi yayınlamadık. Ve Özkök eklemiş bu hatayı bir tek zaman gazetesi yaptı, editörü görevden alınsın.... Muhtemelen Zaman gazetesi bu gafını editörünü kaybederek ödeyecektir, ödemelidir de.... Lakin Özkök ve sair zevat bile isteye 28 Şubattaki yönlendirici yazıları yayınlamışlar ve onlar halen vazife başındadırlar. lakin tesellimiz en azından aynı kuyuya bu ülkenin düşmesini engelleme çabaları, şimdilik tebrikler Özkök abi..... bakalım bu sağlamlıkta Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça dayanabilecek misiniz, dayanabilecek miyiz milletçe ?

Şemdinli hadiseleri Hükümeti devirmeye yönelik bir plan olarak uygulamaya koyulamamışa benziyor, eş zamanlı alınan Türban kararı , Akape başkanının yanlış söylemleri ve Brove meselesi, ve Rektör hadiseleri şimdilik ülkayi krize götürmedi.

Benim burada en çok kızdığım taraf iise erken seçim isteyen muhalefet. bir seçimin bir ülkeye olan maliyetini ve bunun erken olduğu takdirdeki maliyetini bilmiyorlar mı ? biliyorlar.

seçim erken de olsa geç de olsa seçimden birinci çıkacak parti ( ben istemesem de ) hangisi AKAPe. bu durumda bu partiler neyin peşinde ? Çok basit dengeyi değiştiremeyecek bir kaç sandalye.

Akape iktidarında bu ülkede olmayan tek şey muhalefetken hem de... Bu ülkede Halk fırkası başta olmak üzere hiçbir Fırka muhalefet yapamadı, zira ellerinde ciddi hiçbir proje , fikir yoktu.

Bu biraz da bu ülkede sağ partilere alternatif olabilecek bir sol partinini olmamasından da kaynaklanıyor.....

Konuyu dağıtmadan ekliyorum, öyle görünüyor ki Şemdinli susurluk olmayacak, zira basın artık istikrarsızlık istemiyor. Ya millet ? Millet bu ülkede zatenşimdiye kadar hiç birşey istememeiştir, bazı şeyler millete istetilmiş, bazı şeyler de istetilmemiştir....

Mabadi var.....

 

BİT

Bozan

İhtiyar

Teşkilatı

 

 

Bu yazının yaıldığı tarihten bu güne Türk siyasetin bir gelişme yaşanmamıştır. Zaman mı durdu dersiniz ?

 

bozan

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.