Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2007 17 yıl seni özledim.. hüzün yüzümde ayna belki de bu yüzden yağmurların yağması bu çocukluk bu gitmeler bu yalnızlık hiçbir şeyimsin diyen insanların, her şeyi olduğunu hatırlayan, bir kadının elleriydi belki de hüzün bir tutam kalmak ve alabildiğine gitmekten öte, hiçbir şey yoktu teraziyi dengeleyen çocukların kapı zillerine basıp da kaçmaları kadar, kolay olmuyordu uzaklaşmak ki aslında çocuk değildik sevişmelerde uyandık ve kandırıldık öyleyse sen söyle usta bu yağmurlar bir yüreği bile ıslatabiliyorsa ve çözülmüyorsa dili haykırışların, hasret bunun neresinde..? belki bir sazın tellerinde kaybettik masumiyeti belki de susturulduk kavuşmalarda bile deniz gençliğindeki gibi mavi değilse bu ne denizin suçu ne de martıların.. kalbim.!../..affet bütün sevdalarımı yoruldum ve kanıyorum..
Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2007 17 yıl MEVSİMLİK ŞARKI Kanıyor takvimden gamsız ağaçsız evlatlarını döver gibi seven bir sonbahar güvertesinde adresini şaşırmış kayıp bir nisan yağmuru ömrümün sol anahtarısın hazan makamının kapısını açan ne nisanlar gördüm ben ilkbahardan kaçarken bir mızrapa tutunan ne bileyim ben böyle bir şeydir herhalde bir mevsimin şarkısı ya da mevsimlik bir vivaldi sancısı... ekim kasım işlerini öğrenirken bir keman ağlamayı bir de, şarkıya söz yürür, yeşile aldanır suyun kudreti ve sen hiçbir zaman sol anahtarı yaptıracak bir çilingir bulamazsın bana kalırsa sen, ömrümün sonuna kadar, o şarkının kapısında kalacaksın! YILMAZ ERDOĞAN
Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2007 17 yıl Yazar Gürültülü kelimelerle sıkarken dişlerimi militanizm Mavi bir yıldırım düşer her gün Zindanın kaybolduğu yüreğime Siyahlara bürünmüş bir cellât geçer, Ömür raylarının üstünden, Bir parça kefen bırakır akşamlarıma Elimi uzattığımda Okyanus korkusuyla çıkar Bavulumdan Paslanmış fırtınalar. Güllere sarılı cesetler düşer Gözkapaklarımdan. Yalınayak koşarım kendi tabutuma Kerpiç şeklinde düşer başıma yağmurlar, Saklarken düşlerimi ebabil kanatlarına, Uslanmaz çocuklar büyütür dağ Çöker yalnızlık atlasıma. Suların başı kesilir, Gölgenin mimarisine, Suyu çekilmiş nehir Çamur örter üstünü, Güneşte pişer, Heybetli hüzünlere tehir. Geceyi kanatır yıldızlar, Yılanlar dadanır güne, Akrep kuyruğunda gezer nöbet Ruhsatsız bir tebessüm Konaklar dudaklarımda Menekşeler dökülür Alnımın ortasında büyüyen miting meydanlarına, Gürültülü kelimelerle sıkarken dişlerimi militanizm, Omuzlarıma cam kırıkları dökülür, Göğü kemiren Kendi sesini tanımayan farelerden. Gel haydi biraz sevinç toplayalım, Konuşacak bir şeylerimiz olsun aşka dair. Yazdığımız şiirlerle dinamitleyelim, Köprülerin altından geçen kirli suları. Bulutlar kar getirmeden saçlarıma Engerekler çıyanlar oturmadan tahtına, Sende ey dost ne çıkarsa bahtına, Demeden, Cirit atmasın katiller gözbebeklerimizde Kuşlar utancını döksün mülteci bir zamandan Cami duvarlarına, Beklenen ay doğar elbet veda tepelerinden,
Gönderi tarihi: 4 Aralık , 2007 17 yıl sevgili radyam..kızım..nenem..gıcığım.. (şu isimlere bakarmısınız ) sizlere teşekkür ediyorum ayrı ayrı..
Gönderi tarihi: 4 Aralık , 2007 17 yıl sevgili radyam..kızım..nenem..gıcığım.. (şu isimlere bakarmısınız ) sizlere teşekkür ediyorum ayrı ayrı..
Gönderi tarihi: 4 Aralık , 2007 17 yıl bir bilsem nerelerdeyim.. özledinizmi yuksam beni hiç anlamadımda
Gönderi tarihi: 4 Aralık , 2007 17 yıl Ana.. Kapı arkasında mı bekliyordun be.. Saklanmasana.. Ben de saklıyım demi.. Özledik seni Frozy..Bak Frozy demeyi de özlemişim..
Gönderi tarihi: 4 Aralık , 2007 17 yıl he saklanıyodum sendemi saklısın bak bunu farketmende güzel bende sizleri özlemişim teşekkür ederim..
Gönderi tarihi: 5 Aralık , 2007 17 yıl Yazar cadıların fevkaladesi geldinmi? (bu soruya bayılıyorum gelene geldinmi demek çok zekice Allahım bu zekayla nasıl başedeceğim) Klavuzum Karga Çıktı Neyleyim Deli gönlüm benden yana olmadı Düşmanıma arka çıktı neyleyim... Aşk elinden az buz darbe almadı Yaraları kırka çıktı neyleyim... Uslanmadı vazgeçmedi yasaktan Bakışları kurtulmadı tuzaktan Kör kediyi samur sandı uzaktan Kürk dediği hırka çıktı neyleyim... İçer içmez huri dedi cadıya Mahkum etti ıssırganla yatıya Sarhoş iken tayinimiz batıya Ayıkınca şarka çıktı neyleyim... Yeni değil şu gönlümün kandığı Çalı çırpı çınar diye konduğu Her derdime şifa diye sunduğu Şıra sandım sirke çıktı neyleyim... Haram olsun huzur nedir bildiysem Bin ağladım, senede bir güldüysem Acınacak durumlara geldiysem Kılavuzum karga çıktı neyleyim.. Cemal Safi
Gönderi tarihi: 5 Aralık , 2007 17 yıl yuk daha gelemedim yoldayım bende sana bayılıyom bidenecik gıcığım yani sanırsam böyle çok beğendim teşekkür ederim.. özellikle bu bölümü Haram olsun huzur nedir bildiysem Bin ağladım, senede bir güldüysem Acınacak durumlara geldiysem Kılavuzum karga çıktı neyleyim.. benim kılavuz karganın adıda sardun bilmem tanırmısın kendisini
Gönderi tarihi: 5 Aralık , 2007 17 yıl Yazar gıcıksın vede cadısın işte tanımıyorum kendisini hangi mahalleden aceba kargalar birliğine üyeliği varmıymış yoksa tanımam
Gönderi tarihi: 5 Aralık , 2007 17 yıl Yazar hımmm, epey yaşlıdır o zaman bu karga ben daha körpeciğim canem belki büyükbüyük ananemdir malum yaş itibarıyla tanışırsınız
Gönderi tarihi: 5 Aralık , 2007 17 yıl evet kendisini duymuşluğum var.. yuksam bu satırları nasıl okuyabilecektik değilmi.. kendisi gibi bir torun bıraktığı için müteşekkirim bile büyükbüyük ananene
Gönderi tarihi: 5 Aralık , 2007 17 yıl Yazar Cadım cadıların ortalama ömrü 500 yıl falan diyorlar kargalarda aşağı yukarı o kadar yaşarsa eğer bu durumda bir karga ile bir cadının dostluğundan ortaya ne gibi bir şey çıkar bu soru 1780 li yıllarda ÖSS nin kazık sorularından biriydi sanırım sen o yıl akademiyi kazanamamıştın biri olmaktan dolayı çok mutluyum sırtıma nasıl iyi geliyor bilemezsin çatırtıyı duyuyor musun?
Gönderi tarihi: 5 Aralık , 2007 17 yıl sevgili radyam..kızım..nenem..gıcığım.. (şu isimlere bakarmısınız ) sizlere teşekkür ediyorum ayrı ayrı.. kimleri görüyorumm nenesinin bidenecikk torunu neredeyse yaşlanacaktım,büyüknene olacaktım canem,bu kadar ara verilir mi
Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 17 yıl Yazar Canem seni görmek çok güzeldi eminim beni görmekte çok güzeldi Bir Pusu Düzenliyor Herşeyi Aşk değil bu merhamet akşamın durmayan atlarından anlıyorum bunu zaman boşluklarında dönmeyen başımdan İki sayıklama arasına bir günü sıkıştırıyorum Biliyorum, aşk değil bu merhamet sözgelimi bir tramvay özlüyor beni zihni karışıyor bir ırmağın denizin çukurlarına saklamak geliyor içimden bütün çalar saatleri... Çünkü bir pusu düzenliyor her şeyi av ve ölüm mevsimlerini Bense yanımda huysuz bencil bir çocuk bir ikindi vakti açık bırakılmış o pencereyi düşlüyorum Yavaş yavaş ölüyor bütün romantikler hızla iyileşmiyor aşk yaraları...
Gönderi tarihi: 7 Aralık , 2007 17 yıl sevgili radyam..kızım..nenem..gıcığım.. (şu isimlere bakarmısınız ) sizlere teşekkür ediyorum ayrı ayrı.. seni seviyorum hem de çok annem
Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2007 17 yıl Yazar cadıcım Kayra açınca sonsuzluğun kapısını yağmur bulutları dolanınca etrafında ellerin değilse de duaların üşür kargalar üşüşür başucuna ölmeden sanatoryumda yatar kış bu son mevsim güneşin ciğerlerinde bir tutam duman yol bulunca yorgunluğun dili kara kalem ak sayfalara usancı yazınca pespaye orduların zaferi bu kadar olur pembe panjurlu evin kırmızı başlıklı kızını dakkasında satar nenesi hain bir kurda aşk neyin karşılığıdır ayrılık neyin bin bir belaya musallat olmuş başını vurduğu duvarların çatladığını gören adam çatık kaşlı gümüş gülüşlü kadının önce gözlerinden sonra rüyasından çıkıp üç vakte kadar falına ardı sıra da öfkesine yatar bilmez misin hangi falcı Tanrıdan güçlü kapını çalanı boş çevirme gülüşün sadakatinin sadakası olsun kim bilir belki de aşkın gerçek adı Hızır’dır döner dolaşır çalar denize karşı kapını bizde ise yağmura doyamadığı için ağaç mantarları olabildiğince yassı ve güdüktür yazın orman yakarlar kışın yürek paresi git şimdi karanlığın ardından ışık ol gel unutma gündüzün şerri gecenin hayrından iyidir hayalayna
Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 17 yıl Canem seni görmek çok güzeldi eminim beni görmekte çok güzeldi Bir Pusu Düzenliyor Herşeyi Aşk değil bu merhamet akşamın durmayan atlarından anlıyorum bunu zaman boşluklarında dönmeyen başımdan İki sayıklama arasına bir günü sıkıştırıyorum Biliyorum, aşk değil bu merhamet sözgelimi bir tramvay özlüyor beni zihni karışıyor bir ırmağın denizin çukurlarına saklamak geliyor içimden bütün çalar saatleri... Çünkü bir pusu düzenliyor her şeyi av ve ölüm mevsimlerini valla ne yalan diyim gıcığım seni görmek pek bi feciydi yane.. hayır koltukta az daha eziyodun beni buna katlandık neyse ama tabağımdaki patatesli böreğe atlaman büyük hataydı hala arıyosan kellen burda seni seviyorum hem de çok annem valla mı kaç gündür nerdesin sen evede gelmemişsin...yatağın bozulmamış hiç kafamı tesadüfen uzatınca anladım cadıcım Kayra açınca sonsuzluğun kapısını yağmur bulutları dolanınca etrafında ellerin değilse de duaların üşür kargalar üşüşür başucuna ölmeden sanatoryumda yatar kış bu son mevsim güneşin ciğerlerinde bir tutam duman yol bulunca yorgunluğun dili kara kalem ak sayfalara usancı yazınca pespaye orduların zaferi bu kadar olur pembe panjurlu evin kırmızı başlıklı kızını dakkasında satar nenesi hain bir kurda aşk neyin karşılığıdır ayrılık neyin bin bir belaya musallat olmuş başını vurduğu duvarların çatladığını gören adam çatık kaşlı gümüş gülüşlü kadının önce gözlerinden sonra rüyasından çıkıp üç vakte kadar falına ardı sıra da öfkesine yatar bilmez misin hangi falcı Tanrıdan güçlü kapını çalanı boş çevirme gülüşün sadakatinin sadakası olsun kim bilir belki de aşkın gerçek adı Hızır’dır döner dolaşır çalar denize karşı kapını bizde ise yağmura doyamadığı için ağaç mantarları olabildiğince yassı ve güdüktür yazın orman yakarlar kışın yürek paresi git şimdi karanlığın ardından ışık ol gel unutma gündüzün şerri gecenin hayrından iyidir hayalayna çok güzel..sağol
Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 17 yıl Yazar neyse bidenem birgün sana gelirim senin yapacağın ıspanaklı böreğe saldırırım kellem lazım oldu ne vakit gelsem ki aceba
Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 17 yıl her vakit gelebilirsin canem yani arasan daha bi hoş olabilir diyom kellene gelince..onu sattım
Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 17 yıl Yazar o zaman yarın sabah sendeyim ve derhal kellemi isterim vah zavallı kelleciğim kimbilir kimlerin elinde oyuncak oldu anam anam ne hallara düştüm bu cadının elinden görüyonmu? şimdi ben haber vermişmi oldum canem bir daha haber vermeme gerek varmı?
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.