Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Söze nasıl başlayacağımı bilmiyorum basit kelimeler kurmak istemiyorum özlemimi anlatırken..

Gittiğin gün anlamıştım beni nasıl zor günlerin beklediğini zamanla geçer alışırsın dediler ama öyle olmuyo işte alışamadım henüz alışırmıyım ?bence alışamam, herkes alışırsın dese bile ben hala heryerde senin sesini duyuyorum hala seni görüyorum gittiğim yerlerde, gözlerimden ellerimden gitmedin ki sen sen uzakta olsanda ben seni yaşıyorum tamam senin yerini tutmuyor biliyorum .

 

Her geçen gün daha çok özlüyorum seviyorum seni ,o kadar çok herşeyimdin ki sen gittin kocaman bir boşluk oldu bende sadece sevdiğim kişi gitmemişti ki bende ne varsa hepsini alıp gitmişti ,bana sadece gözyaşı kalmıştı... Daha anlatamadığım daha doğrusu kelimelere dökemediğim birsürü şey var aslında peki bu kadar hüzün oldu da hiç mi güzel şeyler olmadı senden ayrıyken seninle yaşanan oldu tabi :) mesela seni özlemek çok güzelmiş merak etmek ,merak edip ulaşamadıktan günler sonra sesini duymak ,yaşadığını iyi olduğunu bilmek ,senli geçen günleri hatırlamak ve sonrasında gözyaşı dökmek şimdi sen bunlar mı güzel diceksin ama bence güzeldi içinde senin olduğun her duygu her düşünce güzeldi benim için bunlar sayesinde senin benim için ne kadar değerli olduğunu anladım yaşadığımız günler için ne kadar şükretmemiz gerektiğini anladım ve beraber olduğumuz her anın hiçbirşeye değişilmeyeceğini anladım ... bak görüyomusun aşkım ne kadar çok şey öğrendim sen yokken ...

Şimdilik bu kadar yazabiliyorum sevdiğim , İyiki varsın iyi ki benimlesin iyiki arayıp buldun beni :)))

 

Seni çok çok seviyorum ,Allah'a emanet ol mutluluğum

 

 

 

 

 

 

 

 

Aşkım inan bana şu anda yanında olmayı o kadar çok isterdim ki sana anlatamam.. Seni çok seviyorum…”

 

Çoğu aşk yazısı bu cümle geçer… Ama ben bu cümleyi kurmayacağım sana.. Çünkü sen zaten Seni Ne Çok Sevdiğimi biliyorsun… Hayat zamanla bizden bir şeyler alıp götürüyor.. Yerine daha güzel şeyler gelmez ise işte insan o zaman üzülür… Evet zaman bana çok şey kaybettirdi.. Duygularımı, umutlarımı ve en çok sevdiğim sevincimi.. Ama sonra bana bir sen verdi.. Sen bana kaybettiğim tüm şeyleri kısa bir zamanda kazandırdın.. Sen bana beni yeniden hatırlattın..

 

“Aşkım bana yaşattığın her şey için sana binlerce kez teşekkür ederim”

 

Sana bu cümleyi de kurmayacağım. Çünkü sen zaten Seni Ne Çok Sevdiğimi ve hayatımda olduğun için ne kadar mutlu olduğumu biliyorsun. Sana teşekkürü her zaman yanında olarak dahası sevgine layık olmaya çalışarak edeceğim…

 

İlk kez hem duygularım hem mantığım bir arada.. İlk kez ne istediğimi biliyorum.. O sonu gelmez kararsızlığımdan eser yok bu sefer… Hayatımda bir sen istiyorum.. Hayatımda bir seni istiyorum…

Hayatta hiçbir şey bilmesem bile bir şeyi çok iyi biliyorum.. Seni Ne Çok Sevdiğimi

 

 

 

 

 

 

Gittin... Sen gitmek zorundaydın ben ise gitmene izin vermek ,gitmek zorunda olmasan bırakırmıydım acaba seni hayırrr bırakmazdım ki sen nereye ben oraya dua etmekten başka yapabilecek bişey bırakmadı hayat senden sonra. Yİne aynı acı yine gözyaşları kaldı bana birde seninle geçirdiğim hiçbirşeye değişemeyeceğim güzel günlerim anılarım kaldı yine yaşanacak o günler ilk defa gitmiyordun ki bu sefer 3. bu ,ben her seferinde sana gitme diyemedim o kadar çok söylenecek şey vardı ki oysa gerçi gitme diyebilseydim sanki gitmicekmiydin ? gidicektin tabi ömür boyu beraber olabilmemiz için sen ben değil de biz olabilmemiz için gitmeliydin ,bu sefer o kadar da dokunmadı gidişin çünkü bana olan sevgini gördükçe aslında mutlu olmam gerektiğini anladım tamam uzaksın ellerini tutamıyorum gözlerine bakamıyorum ama sevgini hissediyorum seviyorum bundan daha güzel bişey olamaz ki zaten galiba kendimi kandırmak için bahaneler uyduruyorum .

Her geçen gün sevgini daha çok hissediyorum gözlerindeki o sevgiyi mutluluğu görmek o kadar güzel ki ben o gözlerde mutlu oldum yine o gözlerde kalmak istiyorum hayat boyu .

Temmuz a kadar yoksun ben yine her gece resmine baka baka uyucam ''iyi geceler aşkım'' dicem yine gittiğin ilk günden beri yaptığım gibi sende hisset olur mu bitanem. Böyle bi sevgiyi yaşattığın için sana çok teşekkür ederim sevgilim her an dua ediyorum allah ım bizi ayırmasın diye sensiz hiçbişeyin tadı yok sen varken bir başka bakıyorum hayata daha önce yanlız gittiğim yerler seninle olduğu kadar güzel gelmemişti herşeyi güzelleştiren sensin beni bile ,farkettin mi bilmiyorum ama senin yanındayken bir başka gülüyor gözlerim herşeyi unutuyorum yanında sadece sen sen sen oluyorsun.....

Hayatıma girdiğin için mücadele etmekten vazgeçmediğin için, düşündüğün için, değer verdiğin için,herşey için en önemlisi sevdiğin için sana teşekkür ederim ve bu mutluluğu yaşşattığı,seni benim karşıma çıkardığı için allah a teşekkür ederim

Yıllar geçsede yine birbirimize sevgiyle bakalım ben o gözlerde bir ömür geçirmeye razıyım seni çok seviyorum boncuk gözlüm

Allah a emanet ol ......

Gönderi tarihi:

yıkımın kanıksandığı yer burası. truva misali yalnızlığım. senfoniler sulara verdi kendini... bitti! bir yıldızı söndürdük gökyüzünde. katli vacip değilse de... üşüyorum.bir keman usul usul kaybediyor kendini karanlıkta.evet akşam çoktan oldu.ne alacakaranlık,ne de koşuşturan insanlar kaldı. kent ölüm sessizliğine sağır olmuş.bir sızı yükseliyor bileklerimden yukarı. aşkımız deforme olmuş,atılmış şehir çöplüklerine. üşüyorum ağustos sıcağında. bana bunu da yaşattın.sıcacık bir kucağa susadım. ayrıldık da iyi mi oldu?boğulup ölmek çok mu kanalın sessizliğinde.sıcak bir çay.. sönmüş umutlar.. üşüyorum ağustos tanrıları. adem zeytin dalı uzattı, havva güneş doğurdu. biz söndürdük. acılar bizi doldurdu. tebrikler bize. keşke birer kırlangıç olsaydık. "seni hala seviyorum" derken bile üşüyorum.

Gönderi tarihi:

kimdi giden, kimdi kalan

giden mi suçludur her zaman

ne zaman başlar ayrılıklar

dostluklar biter ne zaman

 

her geçen gün bir parça daha

aldı götürdü bizden

aynı kalmıyordu hiçbir şey

değişiyordu her şey kendiliğinden

 

artık çözülmüştü ellerimiz

artık bölünmüştü yüreğimiz

birimiz söylemeliydi bunu

ötekini incitmeden

 

kimdi giden, kimdi kalan

aslında giden değil

kalandır terkeden

giden de bu yüzden gitmiştir zaten

 

Yeni Türkü :clover:

 

benim yazım diil zuzuu.yazmamın bi sakıncası varsa ?

Gönderi tarihi:

artik yasayamayacagini dusundugun surecin baslangic noktasidir ayrilik.. ruh gibi olursun, yemek yiyemezsin, gulemezsin, uyuyamazsin, uyanamazsin, icinden hicbir sey yapmak gelmez, basin surekli agrir, gozlerin surekli dolar, her gittigin yerde, her dinledigin sarkida, aldigin her kokuda, aklina anilarin gelir.. hayatinin asla ondan onceki haline donemeyecegini dusunursun, cunku bir kere o girmistir, bir kere sevmissindir, bir kere opmus, koklamis, sarilmissindir artik, bunlar senin icin bir bagimlilik halini almistir. ona bir daha dokunamayacagini, sarilamayacagini dusunmek her seferinde aciyi en basa dondurmek olur. tekrar tekrar yasarsin ayni evreleri. surekli kararlar allirsin hayatina dair, ama asla uygulayamazsin. olabilecek en kesin ve kotu sekilde bittiyse bile, icindeki sevgi, umudunun asla bitmemesine neden olur. ama bakarsin olmuyor ondan bir çaba gelmiyor, sen ararsin, ve seven insan icin en aci olan seyi duyarsin, artik seni sevmedigini. ayriliktan da zordur bu, cunku sen bu aradaki surede hep onun da seni sevdigini dusunerek kendini avutarak gecirmissindir. bu korkunc gercekle de yuzlestikten sonra artk hayatima devam edebilirim, beni sevmedigini ogrendim bunun otesi yok dersin. ama icten ice, gururundan oyle diyor, o da seviyor biliyorum diye kendini kandirirsin, ve hayatina devam edecegin yola bir engel koyarsin. kendi kendine niye o zaman baskasiyla beraber degil, der, icten ice mutlu olursun, ama bi sure sonra bu da gerceklesir ve artik hersey tum gercekligiyle onundedir. ayrilmissinizdir, o iliski bitmistir, seni sevmiyodur, gurur yaptigi da yoktur, gercekten sevmiyodur, ve baska biriyle birliktedir. butun bunlar kafana dank ettigi zaman, iste o zaman, gercekten hayatina devam edebilirsin..

Gönderi tarihi:

Moralim Bozuk ayrıldık :( onu düşünmemem için ne yapmam lazım lütfen yardım edin :(

 

 

kendimi senin yerine koydum bi an eğer ben sevdiğim kişiden ayrılsaydım kim ne derse desin boş gelirdi istedikleri kadar unut düşünme desinler yaşanan güzel şeyler varsa unutması zordur hele düşünememk çok daha zordur bence herşeyi zamana bırak sana söyeleyebileceğim tek şey sabret demek hoş bunu bana deseler yine boş gelirdi :))))))))))

Gönderi tarihi:

Moralim Bozuk ayrıldık :( onu düşünmemem için ne yapmam lazım lütfen yardım edin :(

 

çok fazla geçmedi üstümden ayrılığın kokusu...

defalarca uğraşsamda bitmiyecek bendeki kalıntıları...

benden sana sadece şu sözler gelir arkadaşım..

düşünme...koklama....tembelleştir burnunu...beynini...

biraz olsun duyu organlarını hafifleştir hayata karşı..

kalbin..!o onu yumuşatmak...işte senin yapabileceğin en zor şeyde bu..

ve bunu başarıcak olan tek şeyde ardında saklanan mutluluk...

zamanı var gelicem...diye haykıran...

işte arkadaşım kulağın mutlulukta olsun...bi arayış içinde olma..ama umudunu da esirgeme hayatında...

:clover::clover:

Gönderi tarihi:

Aramızda seviştirecek ne kaldı ki? Ölü, sen de! Bir ceset kadar beyaz ve durgunsun. Ne zamandır birlikteyiz bir kerecik bir şarkı mırıldandığını bile duymadım. Ellerin yaz kış soğuk, sanki güneş tutmuyorlar.

 

Kalanlardan olmayı sevmemişti hiçbir zaman. Gitmek, içi birlikte geçirilmiş keyifsiz anılarla dolu bu evi ona bırakmak. Acısını hafifletirdi belki. Kendini yeni, pratik acılar akıntısına bırakırsa bir öncekinin yoğunluğu azalırdı. Ev arardı önce. Yeni bir sığınak taze bir yaşam doğururdu. Bakılması ve büyütülmesi gereken yeni merdivenleri olurdu. Posta kutusu, asansörde karşılaşmak istemediği turfanda komşuları. Kalınca hastalanıyordu. Kendine, vücuduna, eşyalarına küsüyordu. Albümleri saklamak, çerçevelere yeni resimler koymak, fotoğraflardan süzülen o çıldırtıcı ten kokusunu yok saymak kalmayı oldukça güçleştiriyordu.

 

Sonra eşyalar vardı. Taraf tutuyorlardı sanki. Üzülmen için ellerinden geleni yapıyorlardı. Hiç olmadık bir anda, olmadık bir yerden onun tişörtü çıkıyor, diğer tekinden ayrı düşmüş bir çorap çekmecenin en dip ucundan bakarken yalnızlığını yüzüne vuruyordu. Eşyaların yerlerini değiştirmek, evi yeniden dekore etmek başlı başına bir olaydı. Yeri değiştirilen her eşyaya yeni bir kimlik uydurmak şarttı. Kedinin miyavlamalarında onu çağırırken kullandığı tonu daha yeni farkediyordu. Giderek yaşanmışların yerini hatıralar almaya başlıyordu. Yeni anılar üretmediğinden eskileri elden geçiriyordu. Küçük bir çocuğun eline geçirdiği simli kalemle herşeyi parlatması gibi yaşanmış kötü anları bile güzelliyordu. Sanki anıları satabileceği bir eskici dükkanı varmış gibi.

 

Geceleri ayak tırnakları bir cesede aitmiş gibi soğuk tenine değdiğinde başlamıştı geri sayım. Kopmuş, kesilmiş kendi başlarına uzayan tırnaklar giriyordu kâbuslarına. Bir kelebek ne kadar uyursa o kadar uyur olmuştu. Adamın yaptığı her şey gözüne batmaktaydı. Nefes alış verişleri bile. Artık hiçbir zaman, hiçbir yerde karşı karşıya oturmadıklarını farketmişti. Hep yanyanaydılar. Koltukta televizyon izlerken, yatakta, arabada, yemek masasını kullanmak yerine sehpa üzerindeki yemeklerini yerlerken. Sevişirken bile birbirlerine bakmıyorlardı. Tanıdık bir yabancı, uzak bir sesti adam. Daha önce hiç duymadığı bir şeyi dinlerken anlattıkları defalarca duyduğu hikayelere dönüşüyordu. Bu ses dinlediklerindeki bütün gizemi, heyecanı emiyor, geriye sadece posası kalıyordu konuların. Can sıkıntısı patronları da dahil her şey ezberlenmişti artık. Biliyordu. Geleceğinde yoktu adam. O şimdiden, hatta yanındayken bile bir anıya dönüşüvermişti. Yeni çekilecek fotoğrafları olmayacaktı.

 

Ara sıra ortaya çıkan başka gözleri duvardaki gölgelerin, perdelerin ve nevresimin içine gizlenmiş bütün şekilleri bulup çıkartıncaya kadar kalkmıyordu yataktan. Yatağı garip bir adaydı. Evinde yalnızlığını en çok hissettiren ama aynı zamanda da güç aldığı nokta. Hatta bir şemsiye. Diğer odalardan gelen karanlık anı bulutlarının ıslatmasını engelleyen. Yorganı kafasına çektiğinde ya da gözünü tavana diktiğinde hemen açılırdı şemsiye. Uyanıp ayağını yere bastığında yaşam yeni bir günü giyinmiş olarak karşısına dikilirdi. Her yeni anın bakir olduğunu söylerlerdi ama o yatağından çıkar çıkmaz deliklerle dolmaya başlardı zaman. Kendisinin şekillendiremediği, boyayamadığı, dolduramadığı kara delikler. Bunların içine düşmemek için çabalarken aslında hep aynı yaşama uyandığı, hep aynı taşlardan sekerek geceye vardığı bilinci dirilirdi.

 

Artık evi, odaları büyüyecek, oksijeni artacaktı belki ama kendiyle başbaşalığının daha derin katlarıyla da yakından tanışacaktı. Aslında tamamen tekbaşına da sayılmazdı. Evinde bir kedi, üç tane de ayna beslemekteydi...

 

Birinci ayna (Kâhin): Bir aynaydı belki, ama yalnızlığını okşuyordu. Yatak odasında kendi boyunda, gümüş çerçeveli bir ayna. Yaşı bilinmiyordu. Bir eskici dükkanından alınmıştı. Bitkinliğinden çok şey gösterdiği anlaşılabiliyordu. Geleceğini yansıtıyordu bu ayna. Kendini yıllar sonrasında görebiliyordu.

 

İkinci ayna (Gezgin): Çocukluğunun iki boyutlu sandığı. İçinde babasının zayıflıktan çok daha iri görünen gözleri, çökmüş yüzü, sonradan kararmış teni. Annesinin elbise altına giydiği, renk cümbüşlü pazen pijamaları. Bahçedeki dut ağacında bacağına yapışan devasa çekirge. Babaannesi, ona ilk defa renkli rüya görmeyi öğreten. Dedesinin kuyu diplerinden çıkarılıp, ayranla sunulan masalları. Yuvarlak bir ayna, ne kadar fütürüstik görünse de geçmişe götürmekte onu. Siyah çerçeveli. Bir yerde asılı değil, özel bir yeri yok. Evin içinde gezinip durur.

 

Üçüncü ayna (Göz): Ona baktığında bir başkasının gözünden görür kendini. Çoğu zaman şiddetli hayal kırıklıkları saklar içinde. Kimin kendisini nasıl gördüğünü merak ettiğinde yanıtını alır. Her seferinde bir yerlerde unutmak için çok uğraşmıştır, ama ayna ne yapıp edip kendini buldurur. Yüzü koyun uyur. Üzeri gümüş kakmalı elişleriyle doludur. Göz'ü çağıran genellikle henüz dillendirilmemiş bir sorudur.

 

Kedi: Sütü sevmezdi. Canı sıkıldığında ya da acıkıp yemek istediğinde bunu belli etmek için kağıt yırtardı. Cinsiyetsizdi. Arasıra saklandığı kendi özel boyutları vardı. Öyle zamanlarda ne kadar aranırsa aransın bulunmazdı. Adı Taksi'ydi.

 

Nazan Bilen

Gönderi tarihi:

beni de kırdılar içimde kırdılar

karanlık camlardan sular akıyordu

şimşekli bir boşlukta saat vurdu

beni de kırdılar belki yalnızdılar

belki onların da çocukluğu yoktu

bütün şarkılara kapalıydılar

bir genç kız değmemişti saçlarına

 

beni de kırdılar ben artık küsüm

yağmurları yağmıyor ağaçlarıma

sularından içmiyorum susadım ama

beni de kırdılar soğuk bir ölüm

çevik bir bıçak gibi çakıldı aklıma

oysa bir şarkıyım yeniden doğan günüm

bütün şarkılara kapalıydılar....

 

attila ilhan... :clover:

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.