Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

  • Cevaplar 584
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

 

nefes almak bayramdır mesela;

günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...

görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir;

sevmeninkini yalnızlık...

sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.

 

yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle...

vuslat da bayramdır öte yandan...

endişe içinde beklediğinden mektup almak,

telefonda ansızın sesini duymak,

 

deli gibi burnunda tütenin boynuna sarılmak bayramdır.

en acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek,

korktuğunda güvendiğine sarılabilmek,

dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.

"ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır.

hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...

alnı açık yaşlanmak bayramdır;

ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram..."

 

 

Foil_Wrapped_Hard_Fruit_Candy.jpg

 

 

Çocukken güzeldir bayramlar...

 

Çok güzeldir de bayramlar, yine de en çok çocukken...

Hep başa dökülen kolonya, bir süre sonra avuç içine dökülmeye başlarsa, çocukluğun bittiği anlaşılır...

 

Ama hep güzeldir bayramlar...

Barışmak için, hatırlamak için, gitmek için, gelmek için fırsattır...

 

 

İYİ BAYRAMLAAARRRRR.

 

 

Gönderi tarihi:

bidenem geçmiş bayramın kutlu olsun ablam... seviyorum seni... :hug:

 

Geri getiriyor bunları rüzgar

Geri getiriyor anılması kırmızı bir konağı da

İniltili, hasta bir konağı da

Çatısında baykuşların tünediği

Birtakım iplerin düğümlendiği tahtaboşlarda

Ve bütün konuşmaların tek bir cümlede toplanıp

Suskunluğu bir anıt gibi yükselttiği

Bir konağı ve konağın olanca görkemini

Geri getiriyor rüzgar.

 

(Konaksa yandı çoktan

Tertemiz bir asfalt ezip geçti onu

İyi biliyorum tertemiz bir asfalt

Ezip geçti onu

Kırmızı bir konak mezarı gölgesi bırakarak.)

 

Ve yıllar ve günler ve saatler ayarlandı

Caddeler, işhanları kahveler ayarlandı

Meyhaneler, genelevler

Pasajlar, dar sokaklar, geçitler

Soğuk biralar ayarlandı, soğuk her şey

Ve bütün ilişkiler

Birden yerini aldı.

 

Ve her şey yetişti gene

Sarı bir çarşambadan

Kahverengi bir cumartesiye.

Gönderi tarihi:

Bir Lokma Ekmek

 

 

Karlar henüz erimeye başlamıştı. Çukur olan yerler de su birikmişti. Sokaklar çamur içindeydi.

Ayağında ki ayakkabının büyük olması yetmiyormuş gibi bir de su geçiriyordu.

Üşüyordu ayağı.

Morarmıştı bekli de soğuktan.

Üzerinde sadece bir kazak vardı. İçin de yırtık eski bir atlet..

Pantolonu da inceydi. Bacakları hep üşüyordu zaten.

Yüzü kir içindeydi. Kirli yüz de o mavi gözler o kadar belli oluyordu ki.

Bir çift mavi göz. Karanlıkta bile seçiliyordu.

Ümitsiz bakan, soğuk bakan, aç bakan, halsiz bir çift mavi göz…

Karnı çok açtı. 2 gün önce komşuları çorba getirmişti. Biraz suluydu ama olsun doyurmuştu karnını…

Yolun kenarından yürümeye çalışıyordu. Ayakları sırılsıklamdı. İyice ıslanmasınlar diye dikkat ediyordu.

Fırının önünden geçiyordu. İçeriden mis gibi ekmek kokusu geliyordu.

Kokuyu burnundan ciğerlerine kadar çekti.

Çöp kovası gözüne ilişti. Kapağını açıp içini eşelemeye başladı. Kovanın yanında ki kediler nasiplerini çoktan almışlardı. Kova da çok fazla bir şey kalmamıştı.

Ekmek kokusu ne kadar güzel diye düşündü.

İçeride kimseler görünmüyordu.

Gecenin bir yarısı kimse görmez nasıl olsa.

Hırsızlık çok kötü biliyordu ama…

 

Hem sadece bir ekmek ne olacak ki.

Çok fazla pahalı da değildi nasıl olsa.

Hırsızlık ucuz pahalı diye ayrılmıyordu ki.

Biliyordu ama.

Kapı açıktı içeride mutlaka birileri vardı ama hiç ses duyulmuyordu.

Sessiz davransa belki kimbilir.

İçeri süzüldü sessizce raftaki ekmeğin birisini aldı.

Sıcacıktı. Isınmayı düşündü yemeden önce.

Ekmeği eline alıp göğsüne bastırdı iki eliyle.

Şimdiden ısınmıştı bile yüzüne tebessüm yayılmıştı…

Hemen kaçmalı uzaklaşmalıydı.

Arkasını döndü. Adımını attı. Tam koşmaya karar vermişti ki

Hışımla bir el tarafından silkelendi.

Ne olduğunu anlamadan sırtının ortasına bir yumruk yedi.

Ekmeği bırakmadı yine.

Her tarafı hamur içinde iri bir adam yumruklarını indirmeye başlamıştı bile.

“Şu ekmeği yiyebilseydim”

Sadece bunu düşünüyordu.

Adam sadece kafasına değil her tarafına vuruyordu.

Yerde yuvarlanırken tek düşüncesi ekmeğini korumaktı.

Çamur olmamalıyı. Sıcacıktı hala.

İnen bir darbe ile elindeki ekmek çamura düştü.

Adam bir tekme daha savurdu ve gitti.

Mavi gözlü çocuk yerde çamura batmış ekmekten bir tane ısırdı.

Çamur du ama olsun hala sıcacıktı.

Bir kere daha ısırdı.

Kan akıyordu burnundan kaşından kafasından kanlar akıyordu.

Eline çamurdan görünmeyen ekmeğini aldı. Yüzündeki kanları kazağına silmeye başladı.

Sırılsıklam olmuştu.

Üşüyordu.

Ekmekte soğumuştu.

Kalkıp yürümeye çalıştı.

Bir iki adım attı yürüyemedi.

Yıkık bir duvar vardı ileride onun yanına gitmeye çalıştı.

Dizlerinin üstünde süründü.

Duvarın dibine geldi sırtını duvara yasladı.

.

Gökyüzüne baktı.

Gece sessizdi. Yıldızlar pırıl pırıldı.

Ekmeği bırakıp elini açmak istedi.

Yalvarır gibi.

Dua eder gibi.

Yapmadı tekrar ekmeği eline aldı

Elindeki ekmekten bir kere daha ısırdı.

Çiğneyemedi. Yutkunamadı.

Sıkıca sarıldı ekmeğe.

Sıcacıktı hala.

Bütün vücudunu sıcaklık kapladı.

Isınmıştı.

Ekmeği tekrar çiğnemeye çalıştı.

Çiğneyemedi, yutkunamadı…

 

Ertesi gün buldular onu.

Mavi gözleri hala pırılpırıldı.

Gülümsemiyordu.

Gözlerini kapadılar.

Ama…

Elinden ekmeği alamadılar …..

alıntı :clover:

 

birazcık uzun bir yazı...umarım beğenirsin :hug:

Gönderi tarihi:

bu kendini daha iyi hissetmen için seni seviyorum benim yakışıklı kardeşim bunu zaten biliyorsun... :hug:

 

''Aklımın İplerini Saldım''

 

Derler Ki;

 

''Bir kelebek cesaretinde naiflik bulan kanatlarda uçurmalı bazen kaçak ve hoyrat an'ları...Kurutulmuş bir ıhlamur'un dikenli çiçeklerine batırmalı...Ardından,şekersiz ve dem'li bir çayda koklamalı ve ince belli bir bardakta okşamalı...Bir çocuğun rengarek gülüşlerinden bir dal koparmalı ve nedeni sadece nedensizliğinde saklı şiirlerden dudaklarımıza pelesenk yapmalı...Ya bir öykü daha okumalı aşk'ın sol cepken istikametine ya da ayrılığın yasemin kokan alın yazısını tam barnından parçalamalı...''

 

Çocukluğun,kırmızı renkli ve beyaz bağcıklı pabuçlarında unutulmuş o arılığındaki yalın sevinçler ve sözcüklerin serpiştirilmiş seneleri...Küçük bir kızın hala siyah olan buklelerine denk düşer kıpırtısızca ve ondokuzuncu defa...

 

Birkaç ezginin bileklerinden yavaşça tutar arayışlar...Kulaklarda notaları kalır,akıllarda ise;duru yansımaları...

 

Cilaları yıpranmış kelamların bir gece seferindeki içdökümleri...Kayıp verilmiş hafızalarında yankılanır üç nokta önündeki seyirleri...

 

''Hayat uçupta gider parmaklarının arasından ve ardına bir kez dahi bakamadan

 

Tutamazsın

Erken Ya Da Geç (Kala)kalırsın

Tanıyamazsın

 

'Tanıyamazsın'(!)''

 

''...''

Gönderi tarihi:
Bir Lokma Ekmek

 

 

Karlar henüz erimeye başlamıştı. Çukur olan yerler de su birikmişti. Sokaklar çamur içindeydi.

Ayağında ki ayakkabının büyük olması yetmiyormuş gibi bir de su geçiriyordu.

Üşüyordu ayağı.

Morarmıştı bekli de soğuktan.

Üzerinde sadece bir kazak vardı. İçin de yırtık eski bir atlet..

Pantolonu da inceydi. Bacakları hep üşüyordu zaten.

Yüzü kir içindeydi. Kirli yüz de o mavi gözler o kadar belli oluyordu ki.

Bir çift mavi göz. Karanlıkta bile seçiliyordu.

Ümitsiz bakan, soğuk bakan, aç bakan, halsiz bir çift mavi göz…

Karnı çok açtı. 2 gün önce komşuları çorba getirmişti. Biraz suluydu ama olsun doyurmuştu karnını…

Yolun kenarından yürümeye çalışıyordu. Ayakları sırılsıklamdı. İyice ıslanmasınlar diye dikkat ediyordu.

Fırının önünden geçiyordu. İçeriden mis gibi ekmek kokusu geliyordu.

Kokuyu burnundan ciğerlerine kadar çekti.

Çöp kovası gözüne ilişti. Kapağını açıp içini eşelemeye başladı. Kovanın yanında ki kediler nasiplerini çoktan almışlardı. Kova da çok fazla bir şey kalmamıştı.

Ekmek kokusu ne kadar güzel diye düşündü.

İçeride kimseler görünmüyordu.

Gecenin bir yarısı kimse görmez nasıl olsa.

Hırsızlık çok kötü biliyordu ama…

 

Hem sadece bir ekmek ne olacak ki.

Çok fazla pahalı da değildi nasıl olsa.

Hırsızlık ucuz pahalı diye ayrılmıyordu ki.

Biliyordu ama.

Kapı açıktı içeride mutlaka birileri vardı ama hiç ses duyulmuyordu.

Sessiz davransa belki kimbilir.

İçeri süzüldü sessizce raftaki ekmeğin birisini aldı.

Sıcacıktı. Isınmayı düşündü yemeden önce.

Ekmeği eline alıp göğsüne bastırdı iki eliyle.

Şimdiden ısınmıştı bile yüzüne tebessüm yayılmıştı…

Hemen kaçmalı uzaklaşmalıydı.

Arkasını döndü. Adımını attı. Tam koşmaya karar vermişti ki

Hışımla bir el tarafından silkelendi.

Ne olduğunu anlamadan sırtının ortasına bir yumruk yedi.

Ekmeği bırakmadı yine.

Her tarafı hamur içinde iri bir adam yumruklarını indirmeye başlamıştı bile.

“Şu ekmeği yiyebilseydim”

Sadece bunu düşünüyordu.

Adam sadece kafasına değil her tarafına vuruyordu.

Yerde yuvarlanırken tek düşüncesi ekmeğini korumaktı.

Çamur olmamalıyı. Sıcacıktı hala.

İnen bir darbe ile elindeki ekmek çamura düştü.

Adam bir tekme daha savurdu ve gitti.

Mavi gözlü çocuk yerde çamura batmış ekmekten bir tane ısırdı.

Çamur du ama olsun hala sıcacıktı.

Bir kere daha ısırdı.

Kan akıyordu burnundan kaşından kafasından kanlar akıyordu.

Eline çamurdan görünmeyen ekmeğini aldı. Yüzündeki kanları kazağına silmeye başladı.

Sırılsıklam olmuştu.

Üşüyordu.

Ekmekte soğumuştu.

Kalkıp yürümeye çalıştı.

Bir iki adım attı yürüyemedi.

Yıkık bir duvar vardı ileride onun yanına gitmeye çalıştı.

Dizlerinin üstünde süründü.

Duvarın dibine geldi sırtını duvara yasladı.

.

Gökyüzüne baktı.

Gece sessizdi. Yıldızlar pırıl pırıldı.

Ekmeği bırakıp elini açmak istedi.

Yalvarır gibi.

Dua eder gibi.

Yapmadı tekrar ekmeği eline aldı

Elindeki ekmekten bir kere daha ısırdı.

Çiğneyemedi. Yutkunamadı.

Sıkıca sarıldı ekmeğe.

Sıcacıktı hala.

Bütün vücudunu sıcaklık kapladı.

Isınmıştı.

Ekmeği tekrar çiğnemeye çalıştı.

Çiğneyemedi, yutkunamadı…

 

Ertesi gün buldular onu.

Mavi gözleri hala pırılpırıldı.

Gülümsemiyordu.

Gözlerini kapadılar.

Ama…

Elinden ekmeği alamadılar …..

alıntı :clover:

 

birazcık uzun bir yazı...umarım beğenirsin :hug:

 

 

teşekkür ederim zeynepp, çok güzel bir yazı :hug::clover:

Gönderi tarihi:
bu kendini daha iyi hissetmen için seni seviyorum benim yakışıklı kardeşim bunu zaten biliyorsun... :hug:

 

''Aklımın İplerini Saldım''

 

Derler Ki;

 

''Bir kelebek cesaretinde naiflik bulan kanatlarda uçurmalı bazen kaçak ve hoyrat an'ları...Kurutulmuş bir ıhlamur'un dikenli çiçeklerine batırmalı...Ardından,şekersiz ve dem'li bir çayda koklamalı ve ince belli bir bardakta okşamalı...Bir çocuğun rengarek gülüşlerinden bir dal koparmalı ve nedeni sadece nedensizliğinde saklı şiirlerden dudaklarımıza pelesenk yapmalı...Ya bir öykü daha okumalı aşk'ın sol cepken istikametine ya da ayrılığın yasemin kokan alın yazısını tam barnından parçalamalı...''

 

Çocukluğun,kırmızı renkli ve beyaz bağcıklı pabuçlarında unutulmuş o arılığındaki yalın sevinçler ve sözcüklerin serpiştirilmiş seneleri...Küçük bir kızın hala siyah olan buklelerine denk düşer kıpırtısızca ve ondokuzuncu defa...

 

Birkaç ezginin bileklerinden yavaşça tutar arayışlar...Kulaklarda notaları kalır,akıllarda ise;duru yansımaları...

 

Cilaları yıpranmış kelamların bir gece seferindeki içdökümleri...Kayıp verilmiş hafızalarında yankılanır üç nokta önündeki seyirleri...

 

''Hayat uçupta gider parmaklarının arasından ve ardına bir kez dahi bakamadan

 

Tutamazsın

Erken Ya Da Geç (Kala)kalırsın

Tanıyamazsın

 

'Tanıyamazsın'(!)''

 

''...''

 

teşekkür ederim abla :hug: iyiki varsın :clover:

Gönderi tarihi:

Bişey değil sende iyiki varsın... :hug:

 

Sen Sil Gözlerini

 

 

desem ki benim de kentlerim vardı

istiridyeden çatlamış inciler gibi

ışıklar taşırdı gerdanı

sokaklarında hep yaz aşüfte kadın sanki

narin lale bahçesi ellerini salınırdı

tüm yolların sonunda yoktun sen

neye yarar hiçbir yere varamayışlarımızdan

söz etmek şimdi

bekleyişlerim aldatıldı...

ve gökyüzünün düşmüş çatısından

ölmüş ay ışığı

evlerimin kirişlerinde kırılmış onur

bana oradan kaldı

 

bizim değilmiş ince su gibi sevişmeler

*koi ve şakıyan kuş sesleri kitaroda

yarin göğsünde duyduğum huzur

bizim değilmiş kalmadı hiçbiri

hep benden gitti bahar

hep benden birileri

hep benden biz

ben olduğum yerde savrulan ince dal

alnımın çeperinde yârdan bir iz

toprağımda güz sıtması

ah kirvem yalnızlığım benim

deli hüznüm

melül susuşlar buğusuydu dilim

erteliydi sözlerim

sesimde kanadı da karanlık

türkümüzün ezgisinde bozlak

neye yarar şimdi bilse yâr

 

gayri kucağın tanımlasın zihnimin kaypak düşüşünü

boynumun kesiğini ayrılık giyotini

göz çukurlarımda derin dokusu

öldüğüm o düşten

sen sar

aynasız bir akşamdan

yolup da saçlarımı tel tel

ki kadim

ki kederli gelişimi

ve omuz başlarımda öksüzlük sancısını bilmesin yârin elleri

 

ılgıt bir temmuzdan geçtik demek

gün ve güneşin çökmüş şiltesi

şimdi rüzgâr

şimdi yağmur

şimdi kentimizde dem vuruyor ekimin ayak sesleri

kaldırım taşlarının acısı ondan

ondan

toprağın gözündeki yaş

 

sen sil gözlerini...

Gönderi tarihi:

İyilik ve Kötülük

 

Ve şehrin yaşlılarından biri, 'Bize iyilik ve kötülükten bahset.' dedi.

 

Ve o cevap verdi:

 

'Yalnızca içinizdeki iyilikten bahsedebilirim, kötülükten değil.

Çünkü kötülük, kendi açlık ve susuzluğu içinde

azap çeken iyilikten başka ne olabilir ki?

 

Gerçekten de iyilik, acıktığında en karanlık mağaralarda bile

yiyecek arar ve susadığında kirli, durgun sulardan bile içer.

 

Siz, kendinizle bir olduğunuzda iyisiniz; bununla birlikte,

kendinizle bir olmadığınızda, kötü değilsiniz.

 

Çünkü parçalanmış bir aile eşkiyaların ini değildir;

sadece parçalanmış bir ailedir.

 

Ve dümensiz bir gemi, tehlikeli adalar arasında

amaçsızca dolaşır durur, ama dibe batmaz.

 

Siz, kendinizden bir şeyler vermeye çabaladığınızda iyisiniz;

Kendiniz için bir kazanç sağlamaya çalıştığınızda ise,

kötü değilsiniz.

 

Çünkü, bir şey kazanmak için uğraştığınızda, toprağa tutunan

ve onun göğsünde beslenen bir kök gibisiniz.

 

Doğaldır ki, meyve köke 'Benim gibi, olgun, dolgun ve bol bol veren ol..' demez.

Çünkü, almak nasıl kök için bir ihtiyaçsa,

meyve için de vermek bir gereksinimdir.

 

Konuşurken tamamen uyanıksanız, iyisiniz.

Ama, diliniz anlamsızca kekelerken uyukluyorsanız,

kötü değilsiniz;

Ve sürçen bir konuşma bile, zayıf bir dili güçlendirebilir.

 

Amacınıza doğru sağlam ve cesur adımlarla ilerlediğinizde iyisiniz;

Fakat oraya topallıyarak gittiğinizde de, kötü değilsiniz.

Çünkü topallayanlarınız bile geri gitmez.

 

Fakat güçlü ve hızlı olanlarınız, incelik gösterin

ve topal birinin yanında asla topalllamayın.

 

Siz, sayısız konuda iyisiniz ve

iyi olmadığınızda ise, kötü değilsiniz.

Sadece oyalanıyor ve tembellik ediyorsunuz.

 

Ne yazık ki, geyikler kaplumbağalara çevikliği öğretemiyor.

 

İyiliğinizin, üstün beninize duyduğunuz özlemde saklı

ve bu özlem herbirinizde mevcut.

 

Ancak bazılarınızda bu özlem, yamaçların gizemini

ve ormanın ezgilerini taşıyarak, büyük bir güçle

denize doğru akan bir sel gibidir.

 

Ve diğerlerinde ise, dönemeçlerle ve kavislerle yolunu kaybeden,

kıyıya ulaşmadan önce oyalanıp duran durgun bir ırmağa benzer.

 

Yine de özlemi fazla olanın, az olana 'Neden bu kadar yavaşsın,

neden duraklıyorsun? ' demesine izin vermeyin.

 

Çünkü gerçekten iyi olan, ne çıplak birine, `Neden elbisen yok? '

diye sorar, ne de evsiz olana 'Evine ne oldu? ' der.'

 

 

 

 

Ermiş - 1923

 

Halil Cibran

 

Sevgiyle kal kardeşim :clover:

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Egzorsist..şiir dostum nerelerdesin sen sahi..? :unsure: umarım iyisindir..

 

kproh6.jpg

 

 

 

Senden sonra

Ne tam mavi

Ne tam sarı

Olmadı

 

Hafif bir söz gibi belki

Ama öyle yerin dolmadı

Ben şansımı zorladım

Ayakta kalmak için

 

Tutunamadım

Tutunamadım

Şiirlere şarkılara

İzimi sürer sesin

Ben nereye sen oraya

 

Tutunamadım

Tutunamadım

Doğduğum şehirlere

Önüme düşer gölgen

Sen nereye ben oraya

 

Senden sonra

Gönül gözüm

Bir daha görmedi

 

Hep söyledim

Ben yaşadım

Aşk vardır

Aşk ölmedi

Gönderi tarihi:
egzo görünmüyorsun ;) iyisindir inşallah

 

resim56ra9.jpg

 

burdayım abla.. saol tavuklar bi harika :)

 

 

Egzorsist..şiir dostum nerelerdesin sen sahi..? :unsure: umarım iyisindir..

 

kproh6.jpg

 

 

 

Senden sonra

Ne tam mavi

Ne tam sarı

Olmadı

 

Hafif bir söz gibi belki

Ama öyle yerin dolmadı

Ben şansımı zorladım

Ayakta kalmak için

 

Tutunamadım

Tutunamadım

Şiirlere şarkılara

İzimi sürer sesin

Ben nereye sen oraya

 

Tutunamadım

Tutunamadım

Doğduğum şehirlere

Önüme düşer gölgen

Sen nereye ben oraya

 

Senden sonra

Gönül gözüm

Bir daha görmedi

 

Hep söyledim

Ben yaşadım

Aşk vardır

Aşk ölmedi

 

sol tarafta ki, ağacın altında ne güzel içilir varya diloş :)

teşekkür ederim :clover:

Gönderi tarihi:

merhabaa..yine bir şiirle karşınızdayız..:P

 

GÜZ

sarı yaprakları ağaçların

kanatları kırık bir kuş gibi düşüyor

ta buradan duyuluyor gürültüsü

kalbimde dehşetli bir keder üşüyor

kuru yaprakları ağaçların

kanatları kırık bir kuş gibi düşüyor

 

içerde vakitsiz basıyor keder

gözlerimi kapatıp seni düşündüm

seni su başında bir karaca gibi

en güzel yüzünü verirken suya

bir tüfeğin aynasında gördüm

tam altı bahar altı koca kış

kesik bir dal gibi titredim kıyasıya

bir tüfeğin aynasında gördüm seni

en güzel yüzünü verirken suya

 

içerde vakitsiz basıyor keder

yasak bir kitap gibi yakılmayıp bu güz de

sensizliğe mahkum edilirsem eğer

hasretin beni duman edecek

içimde seni sevmek telaşı

alıp başını gidecek

 

alıp başını gidecek seni sevmek telaşı

her kuleden uzanıp açıp her mazgalı

karanlık bir kuyu gibi bakacak düşman gözü

ve ben duyarak hissederek bu gözü

yasak bir ıslık kıvırıp dudaklarımın ucuna

delip de geçemezsem gözü

kırlangıçlar uykumu basacak

gözlerime vuracak

kanatlarında uçurdukları ayın

çıplak ve ölü yüzü

 

kırlangıçlar uykumu basacak

gözlerim deli deli bakacak

üçe beşe çıkacak nöbetçi sayısı

yasak bir ıslık dudaklarımı yakacak

felaketim olacak

 

felaketim olacak biliyorum

bu vakitli vakitsiz bastıran keder

bu kalbime sürtünen cehennem telaşı

voltamın ucunda savrulan bu sapsarı hüzün

bu senin tüfeklerin menziline düşen güzelim yüzün

ülkemin yüzü kentlerin dağların yüzü

bu işkence bu ayrılık bu zulüm

sonra bu diz boyu yaprak ölüsü

göçüp giden bu kuşlar..

ağlamak ayıp değil işin kötüsü

alaca bulaca yürüyor üstüme bulut

gözlerime değerse duramam

sevgilim sevgilim ellerimi tut

Gönderi tarihi:

Egzo'm;

 

8-0 ı affettirdi Beşiktaş'ın..Gel artık hadi..;) İnşallah elele çıkıcaz bir üst tura..:)

Gönderi tarihi:
merhabaa..yine bir şiirle karşınızdayız.. :P

 

GÜZ

sarı yaprakları ağaçların

kanatları kırık bir kuş gibi düşüyor

ta buradan duyuluyor gürültüsü

kalbimde dehşetli bir keder üşüyor

kuru yaprakları ağaçların

kanatları kırık bir kuş gibi düşüyor

 

içerde vakitsiz basıyor keder

gözlerimi kapatıp seni düşündüm

seni su başında bir karaca gibi

en güzel yüzünü verirken suya

bir tüfeğin aynasında gördüm

tam altı bahar altı koca kış

kesik bir dal gibi titredim kıyasıya

bir tüfeğin aynasında gördüm seni

en güzel yüzünü verirken suya

 

içerde vakitsiz basıyor keder

yasak bir kitap gibi yakılmayıp bu güz de

sensizliğe mahkum edilirsem eğer

hasretin beni duman edecek

içimde seni sevmek telaşı

alıp başını gidecek

 

alıp başını gidecek seni sevmek telaşı

her kuleden uzanıp açıp her mazgalı

karanlık bir kuyu gibi bakacak düşman gözü

ve ben duyarak hissederek bu gözü

yasak bir ıslık kıvırıp dudaklarımın ucuna

delip de geçemezsem gözü

kırlangıçlar uykumu basacak

gözlerime vuracak

kanatlarında uçurdukları ayın

çıplak ve ölü yüzü

 

kırlangıçlar uykumu basacak

gözlerim deli deli bakacak

üçe beşe çıkacak nöbetçi sayısı

yasak bir ıslık dudaklarımı yakacak

felaketim olacak

 

felaketim olacak biliyorum

bu vakitli vakitsiz bastıran keder

bu kalbime sürtünen cehennem telaşı

voltamın ucunda savrulan bu sapsarı hüzün

bu senin tüfeklerin menziline düşen güzelim yüzün

ülkemin yüzü kentlerin dağların yüzü

bu işkence bu ayrılık bu zulüm

sonra bu diz boyu yaprak ölüsü

göçüp giden bu kuşlar..

ağlamak ayıp değil işin kötüsü

alaca bulaca yürüyor üstüme bulut

gözlerime değerse duramam

sevgilim sevgilim ellerimi tut

 

her zaman beklerim arkadaşım, her zaman ki gibi güzel bir şiirle :hug:

 

 

egzocum :hug:

 

1kh31so4.jpg

 

:lol::grin::hug:

 

 

Allah herkese senin gibi arkadaş nasip etsin :w00t:

 

Egzo'm;

 

8-0 ı affettirdi Beşiktaş'ın..Gel artık hadi.. ;) İnşallah elele çıkıcaz bir üst tura.. :)

 

abicim inşallah çıkacaz bakalım.. :clover:

Gönderi tarihi:

Şiir dostum..güzel kalpli arkadaşım..İlhan İrem severmisin.. :)

 

 

Güneşli bir yağmurla

Eriyor korkularım

Ben başkayım yağmurda

Sönüyor kuşkularım

 

Bakışlar daha berrak

Yağmurlu sokaklarda

Ben kendimden geçerim

Yağmurlu havalarda

 

Serpintiler-sereserpe

Susturur zamanları

Serpintiler-sereserpe

Coşturur duyguları

Serpintiler-sereserpe

Güldürür toprakları

Serpintiler-sereserpe

Doldurur durakları

 

Bu yağmurlu havalar

Söndürür hüzünleri

Saydamlaşır insanlar

Düşürür maskeleri

 

Kapattım şemsiyemi

Güneşli yağmurlara

Bir gökkuşağı çıkar

Bağlarım yarınlara

 

dikkatini çekerse şarkının teması "yağmur" :w00t: senin için özellikle seçildi.. :yuvarlan:

Gönderi tarihi:

her kalpte bir bahar bekleyişi vardır...

baharla gelir hayatın anlamı

katar ne kadar anlam varsa

hayatın yitip gitmişliğine umarsızca tohumları..

bir beklenen vardır oysa

beklersin onunla yarınları..

hayaller ve sen gece yıldızlar..

açar sevinç tohumları o gelince

bir başka olur doğan güneşe sabah uyanmanın

kelimeler anlamını yitirir

düşünceler hayaller bi başka güzelleşir

onunla birlikte...

 

şimdilik bu kadar ;)

 

sevgili diloş zeynep radya sizleri seviyorum :hug:

Gönderi tarihi:

bak sana süper bi şiir gönderiyorum beğenirsin umarım :hug:

 

*** Seni yazdım bu gece

 

 

Karar verdim bu gece bir seni yazacağım

İnanma sanki başka bir şey yazmışım gibi

Hasreti zincirleyip ezberler bozacağım

İsterse gün doğmasın çöksün zamanın dibi

 

Anlatması imkansız nihayetsiz ve çetin

Hilal kaşın çatarsan ruhum yerinden çıkar

Muhasebe var bu gün metin olmalı metin

Aşkın noksan çıkarsa günahın sevap yıkar

 

Cevrin lâl''e döndürdü sırça sarayım harap

Rüzgar gümrah saçını savururken utanır

Sümbül gülün şavkında seni verirken serap

Güle bakan çiğdemi Bülbül düşmanı sanır

 

Sabah seni anlattım kırık kanatlı kuşa

Bir kanadı kırıktı yüreği de kırıldı

Çiğ tanesi gözleri duçâr olunca yaşa

Güneş doğma vaktinde iki parça yarıldı

 

Gece zaten soğuktu rüzgar çığlıkta deli

Rüya yeni bitmişti gerçek boynunu eğdi

Ateşler içindeydim üşüttü sabah yeli

Yıkılmak üzereyken gözüm gözüne değdi

 

Rüyam seni saklamış gözkapağımda meğer

Gözüm açık bakarken seni bana uzattı

Olsa bile hayâlin yine bin asra değer

Bulutlar eteğinden bize beyaz gül attı

 

Yürürken sokaklarda gölgen benim yanımda

Tak tak ayak sesinin çığlıklarını saydım

Yanardağlar patladı Volkan vardı kanımda

Kimse görmesin diye gölgene perde yaydım

 

İşte böyle bir haldir bende ki cinnet hali

Sana beni anlattım istersen kız ve bağır

Rüyam git söyle dedi taşımam bu vebâli

Duymayan kulak kördür görmeyen gözse sağır

 

Söz sırası senindir sona başıından başla

Ya da kimsin diyerek yüzünü dön ve çevir

Sana layık bu diye gözyaşlarınla taşla

Vefâ gurbete gitti işte zaman bu devir

 

İstersen ak mendilin öpüyorken elini

Gir kalbime köşkünün kapılarını bekle

Silerek mendilinle akan hicrân selini

Sevdanla ısıtarak alıp kalbine ekle

 

Beyaz atımı sorma gelirken yolda kaldı

Rengi bile değişti şimdi griye yakın

Felek yola ip germiş onu elimden aldı

Baş açık sine üryân gör ve tavrını takın

 

Ya çökmeli bu beden ya dinmeli bu sedâ

Makberinin sırrını sarıp rüyanda yatır

Ya merhaban olmalı veya kırık bir vedâ

Gidersen son iyilik böğrüme hançer batır

 

Makberi - Ahmet Akkoyun.......

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.