Misafir redblack Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2007 nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan... görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık... sevdiklerinle geçen her gün bayramdır. yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle... vuslat da bayramdır öte yandan... endişe içinde beklediğinden mektup almak, telefonda ansızın sesini duymak, deli gibi burnunda tütenin boynuna sarılmak bayramdır. en acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır. "ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır. hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram... alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram..." Çocukken güzeldir bayramlar... Çok güzeldir de bayramlar, yine de en çok çocukken... Hep başa dökülen kolonya, bir süre sonra avuç içine dökülmeye başlarsa, çocukluğun bittiği anlaşılır... Ama hep güzeldir bayramlar... Barışmak için, hatırlamak için, gitmek için, gelmek için fırsattır... İYİ BAYRAMLAAARRRRR. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2007 bidenem geçmiş bayramın kutlu olsun ablam... seviyorum seni... Geri getiriyor bunları rüzgar Geri getiriyor anılması kırmızı bir konağı da İniltili, hasta bir konağı da Çatısında baykuşların tünediği Birtakım iplerin düğümlendiği tahtaboşlarda Ve bütün konuşmaların tek bir cümlede toplanıp Suskunluğu bir anıt gibi yükselttiği Bir konağı ve konağın olanca görkemini Geri getiriyor rüzgar. (Konaksa yandı çoktan Tertemiz bir asfalt ezip geçti onu İyi biliyorum tertemiz bir asfalt Ezip geçti onu Kırmızı bir konak mezarı gölgesi bırakarak.) Ve yıllar ve günler ve saatler ayarlandı Caddeler, işhanları kahveler ayarlandı Meyhaneler, genelevler Pasajlar, dar sokaklar, geçitler Soğuk biralar ayarlandı, soğuk her şey Ve bütün ilişkiler Birden yerini aldı. Ve her şey yetişti gene Sarı bir çarşambadan Kahverengi bir cumartesiye. Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 16 Ekim , 2007 defterimi ziyeret edip büyük küçük demeden bayaramımı kutlayan ve bana beni sevdiklerini belli eden tüm dostlarım hepinizi seviyorum iyiki varsınız... Alıntı
Φ zeyynepp Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2007 Bir Lokma Ekmek Karlar henüz erimeye başlamıştı. Çukur olan yerler de su birikmişti. Sokaklar çamur içindeydi. Ayağında ki ayakkabının büyük olması yetmiyormuş gibi bir de su geçiriyordu. Üşüyordu ayağı. Morarmıştı bekli de soğuktan. Üzerinde sadece bir kazak vardı. İçin de yırtık eski bir atlet.. Pantolonu da inceydi. Bacakları hep üşüyordu zaten. Yüzü kir içindeydi. Kirli yüz de o mavi gözler o kadar belli oluyordu ki. Bir çift mavi göz. Karanlıkta bile seçiliyordu. Ümitsiz bakan, soğuk bakan, aç bakan, halsiz bir çift mavi göz… Karnı çok açtı. 2 gün önce komşuları çorba getirmişti. Biraz suluydu ama olsun doyurmuştu karnını… Yolun kenarından yürümeye çalışıyordu. Ayakları sırılsıklamdı. İyice ıslanmasınlar diye dikkat ediyordu. Fırının önünden geçiyordu. İçeriden mis gibi ekmek kokusu geliyordu. Kokuyu burnundan ciğerlerine kadar çekti. Çöp kovası gözüne ilişti. Kapağını açıp içini eşelemeye başladı. Kovanın yanında ki kediler nasiplerini çoktan almışlardı. Kova da çok fazla bir şey kalmamıştı. Ekmek kokusu ne kadar güzel diye düşündü. İçeride kimseler görünmüyordu. Gecenin bir yarısı kimse görmez nasıl olsa. Hırsızlık çok kötü biliyordu ama… Hem sadece bir ekmek ne olacak ki. Çok fazla pahalı da değildi nasıl olsa. Hırsızlık ucuz pahalı diye ayrılmıyordu ki. Biliyordu ama. Kapı açıktı içeride mutlaka birileri vardı ama hiç ses duyulmuyordu. Sessiz davransa belki kimbilir. İçeri süzüldü sessizce raftaki ekmeğin birisini aldı. Sıcacıktı. Isınmayı düşündü yemeden önce. Ekmeği eline alıp göğsüne bastırdı iki eliyle. Şimdiden ısınmıştı bile yüzüne tebessüm yayılmıştı… Hemen kaçmalı uzaklaşmalıydı. Arkasını döndü. Adımını attı. Tam koşmaya karar vermişti ki Hışımla bir el tarafından silkelendi. Ne olduğunu anlamadan sırtının ortasına bir yumruk yedi. Ekmeği bırakmadı yine. Her tarafı hamur içinde iri bir adam yumruklarını indirmeye başlamıştı bile. “Şu ekmeği yiyebilseydim” Sadece bunu düşünüyordu. Adam sadece kafasına değil her tarafına vuruyordu. Yerde yuvarlanırken tek düşüncesi ekmeğini korumaktı. Çamur olmamalıyı. Sıcacıktı hala. İnen bir darbe ile elindeki ekmek çamura düştü. Adam bir tekme daha savurdu ve gitti. Mavi gözlü çocuk yerde çamura batmış ekmekten bir tane ısırdı. Çamur du ama olsun hala sıcacıktı. Bir kere daha ısırdı. Kan akıyordu burnundan kaşından kafasından kanlar akıyordu. Eline çamurdan görünmeyen ekmeğini aldı. Yüzündeki kanları kazağına silmeye başladı. Sırılsıklam olmuştu. Üşüyordu. Ekmekte soğumuştu. Kalkıp yürümeye çalıştı. Bir iki adım attı yürüyemedi. Yıkık bir duvar vardı ileride onun yanına gitmeye çalıştı. Dizlerinin üstünde süründü. Duvarın dibine geldi sırtını duvara yasladı. . Gökyüzüne baktı. Gece sessizdi. Yıldızlar pırıl pırıldı. Ekmeği bırakıp elini açmak istedi. Yalvarır gibi. Dua eder gibi. Yapmadı tekrar ekmeği eline aldı Elindeki ekmekten bir kere daha ısırdı. Çiğneyemedi. Yutkunamadı. Sıkıca sarıldı ekmeğe. Sıcacıktı hala. Bütün vücudunu sıcaklık kapladı. Isınmıştı. Ekmeği tekrar çiğnemeye çalıştı. Çiğneyemedi, yutkunamadı… Ertesi gün buldular onu. Mavi gözleri hala pırılpırıldı. Gülümsemiyordu. Gözlerini kapadılar. Ama… Elinden ekmeği alamadılar ….. alıntı birazcık uzun bir yazı...umarım beğenirsin Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2007 bu kendini daha iyi hissetmen için seni seviyorum benim yakışıklı kardeşim bunu zaten biliyorsun... ''Aklımın İplerini Saldım'' Derler Ki; ''Bir kelebek cesaretinde naiflik bulan kanatlarda uçurmalı bazen kaçak ve hoyrat an'ları...Kurutulmuş bir ıhlamur'un dikenli çiçeklerine batırmalı...Ardından,şekersiz ve dem'li bir çayda koklamalı ve ince belli bir bardakta okşamalı...Bir çocuğun rengarek gülüşlerinden bir dal koparmalı ve nedeni sadece nedensizliğinde saklı şiirlerden dudaklarımıza pelesenk yapmalı...Ya bir öykü daha okumalı aşk'ın sol cepken istikametine ya da ayrılığın yasemin kokan alın yazısını tam barnından parçalamalı...'' Çocukluğun,kırmızı renkli ve beyaz bağcıklı pabuçlarında unutulmuş o arılığındaki yalın sevinçler ve sözcüklerin serpiştirilmiş seneleri...Küçük bir kızın hala siyah olan buklelerine denk düşer kıpırtısızca ve ondokuzuncu defa... Birkaç ezginin bileklerinden yavaşça tutar arayışlar...Kulaklarda notaları kalır,akıllarda ise;duru yansımaları... Cilaları yıpranmış kelamların bir gece seferindeki içdökümleri...Kayıp verilmiş hafızalarında yankılanır üç nokta önündeki seyirleri... ''Hayat uçupta gider parmaklarının arasından ve ardına bir kez dahi bakamadan Tutamazsın Erken Ya Da Geç (Kala)kalırsın Tanıyamazsın 'Tanıyamazsın'(!)'' ''...'' Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 Bir Lokma Ekmek Karlar henüz erimeye başlamıştı. Çukur olan yerler de su birikmişti. Sokaklar çamur içindeydi. Ayağında ki ayakkabının büyük olması yetmiyormuş gibi bir de su geçiriyordu. Üşüyordu ayağı. Morarmıştı bekli de soğuktan. Üzerinde sadece bir kazak vardı. İçin de yırtık eski bir atlet.. Pantolonu da inceydi. Bacakları hep üşüyordu zaten. Yüzü kir içindeydi. Kirli yüz de o mavi gözler o kadar belli oluyordu ki. Bir çift mavi göz. Karanlıkta bile seçiliyordu. Ümitsiz bakan, soğuk bakan, aç bakan, halsiz bir çift mavi göz… Karnı çok açtı. 2 gün önce komşuları çorba getirmişti. Biraz suluydu ama olsun doyurmuştu karnını… Yolun kenarından yürümeye çalışıyordu. Ayakları sırılsıklamdı. İyice ıslanmasınlar diye dikkat ediyordu. Fırının önünden geçiyordu. İçeriden mis gibi ekmek kokusu geliyordu. Kokuyu burnundan ciğerlerine kadar çekti. Çöp kovası gözüne ilişti. Kapağını açıp içini eşelemeye başladı. Kovanın yanında ki kediler nasiplerini çoktan almışlardı. Kova da çok fazla bir şey kalmamıştı. Ekmek kokusu ne kadar güzel diye düşündü. İçeride kimseler görünmüyordu. Gecenin bir yarısı kimse görmez nasıl olsa. Hırsızlık çok kötü biliyordu ama… Hem sadece bir ekmek ne olacak ki. Çok fazla pahalı da değildi nasıl olsa. Hırsızlık ucuz pahalı diye ayrılmıyordu ki. Biliyordu ama. Kapı açıktı içeride mutlaka birileri vardı ama hiç ses duyulmuyordu. Sessiz davransa belki kimbilir. İçeri süzüldü sessizce raftaki ekmeğin birisini aldı. Sıcacıktı. Isınmayı düşündü yemeden önce. Ekmeği eline alıp göğsüne bastırdı iki eliyle. Şimdiden ısınmıştı bile yüzüne tebessüm yayılmıştı… Hemen kaçmalı uzaklaşmalıydı. Arkasını döndü. Adımını attı. Tam koşmaya karar vermişti ki Hışımla bir el tarafından silkelendi. Ne olduğunu anlamadan sırtının ortasına bir yumruk yedi. Ekmeği bırakmadı yine. Her tarafı hamur içinde iri bir adam yumruklarını indirmeye başlamıştı bile. “Şu ekmeği yiyebilseydim” Sadece bunu düşünüyordu. Adam sadece kafasına değil her tarafına vuruyordu. Yerde yuvarlanırken tek düşüncesi ekmeğini korumaktı. Çamur olmamalıyı. Sıcacıktı hala. İnen bir darbe ile elindeki ekmek çamura düştü. Adam bir tekme daha savurdu ve gitti. Mavi gözlü çocuk yerde çamura batmış ekmekten bir tane ısırdı. Çamur du ama olsun hala sıcacıktı. Bir kere daha ısırdı. Kan akıyordu burnundan kaşından kafasından kanlar akıyordu. Eline çamurdan görünmeyen ekmeğini aldı. Yüzündeki kanları kazağına silmeye başladı. Sırılsıklam olmuştu. Üşüyordu. Ekmekte soğumuştu. Kalkıp yürümeye çalıştı. Bir iki adım attı yürüyemedi. Yıkık bir duvar vardı ileride onun yanına gitmeye çalıştı. Dizlerinin üstünde süründü. Duvarın dibine geldi sırtını duvara yasladı. . Gökyüzüne baktı. Gece sessizdi. Yıldızlar pırıl pırıldı. Ekmeği bırakıp elini açmak istedi. Yalvarır gibi. Dua eder gibi. Yapmadı tekrar ekmeği eline aldı Elindeki ekmekten bir kere daha ısırdı. Çiğneyemedi. Yutkunamadı. Sıkıca sarıldı ekmeğe. Sıcacıktı hala. Bütün vücudunu sıcaklık kapladı. Isınmıştı. Ekmeği tekrar çiğnemeye çalıştı. Çiğneyemedi, yutkunamadı… Ertesi gün buldular onu. Mavi gözleri hala pırılpırıldı. Gülümsemiyordu. Gözlerini kapadılar. Ama… Elinden ekmeği alamadılar ….. alıntı birazcık uzun bir yazı...umarım beğenirsin teşekkür ederim zeynepp, çok güzel bir yazı Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2007 bu kendini daha iyi hissetmen için seni seviyorum benim yakışıklı kardeşim bunu zaten biliyorsun... ''Aklımın İplerini Saldım'' Derler Ki; ''Bir kelebek cesaretinde naiflik bulan kanatlarda uçurmalı bazen kaçak ve hoyrat an'ları...Kurutulmuş bir ıhlamur'un dikenli çiçeklerine batırmalı...Ardından,şekersiz ve dem'li bir çayda koklamalı ve ince belli bir bardakta okşamalı...Bir çocuğun rengarek gülüşlerinden bir dal koparmalı ve nedeni sadece nedensizliğinde saklı şiirlerden dudaklarımıza pelesenk yapmalı...Ya bir öykü daha okumalı aşk'ın sol cepken istikametine ya da ayrılığın yasemin kokan alın yazısını tam barnından parçalamalı...'' Çocukluğun,kırmızı renkli ve beyaz bağcıklı pabuçlarında unutulmuş o arılığındaki yalın sevinçler ve sözcüklerin serpiştirilmiş seneleri...Küçük bir kızın hala siyah olan buklelerine denk düşer kıpırtısızca ve ondokuzuncu defa... Birkaç ezginin bileklerinden yavaşça tutar arayışlar...Kulaklarda notaları kalır,akıllarda ise;duru yansımaları... Cilaları yıpranmış kelamların bir gece seferindeki içdökümleri...Kayıp verilmiş hafızalarında yankılanır üç nokta önündeki seyirleri... ''Hayat uçupta gider parmaklarının arasından ve ardına bir kez dahi bakamadan Tutamazsın Erken Ya Da Geç (Kala)kalırsın Tanıyamazsın 'Tanıyamazsın'(!)'' ''...'' teşekkür ederim abla iyiki varsın Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2007 Bişey değil sende iyiki varsın... Sen Sil Gözlerini desem ki benim de kentlerim vardı istiridyeden çatlamış inciler gibi ışıklar taşırdı gerdanı sokaklarında hep yaz aşüfte kadın sanki narin lale bahçesi ellerini salınırdı tüm yolların sonunda yoktun sen neye yarar hiçbir yere varamayışlarımızdan söz etmek şimdi bekleyişlerim aldatıldı... ve gökyüzünün düşmüş çatısından ölmüş ay ışığı evlerimin kirişlerinde kırılmış onur bana oradan kaldı bizim değilmiş ince su gibi sevişmeler *koi ve şakıyan kuş sesleri kitaroda yarin göğsünde duyduğum huzur bizim değilmiş kalmadı hiçbiri hep benden gitti bahar hep benden birileri hep benden biz ben olduğum yerde savrulan ince dal alnımın çeperinde yârdan bir iz toprağımda güz sıtması ah kirvem yalnızlığım benim deli hüznüm melül susuşlar buğusuydu dilim erteliydi sözlerim sesimde kanadı da karanlık türkümüzün ezgisinde bozlak neye yarar şimdi bilse yâr gayri kucağın tanımlasın zihnimin kaypak düşüşünü boynumun kesiğini ayrılık giyotini göz çukurlarımda derin dokusu öldüğüm o düşten sen sar aynasız bir akşamdan yolup da saçlarımı tel tel ki kadim ki kederli gelişimi ve omuz başlarımda öksüzlük sancısını bilmesin yârin elleri ılgıt bir temmuzdan geçtik demek gün ve güneşin çökmüş şiltesi şimdi rüzgâr şimdi yağmur şimdi kentimizde dem vuruyor ekimin ayak sesleri kaldırım taşlarının acısı ondan ondan toprağın gözündeki yaş sen sil gözlerini... Alıntı
Misafir RA_dya Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2007 İyilik ve Kötülük Ve şehrin yaşlılarından biri, 'Bize iyilik ve kötülükten bahset.' dedi. Ve o cevap verdi: 'Yalnızca içinizdeki iyilikten bahsedebilirim, kötülükten değil. Çünkü kötülük, kendi açlık ve susuzluğu içinde azap çeken iyilikten başka ne olabilir ki? Gerçekten de iyilik, acıktığında en karanlık mağaralarda bile yiyecek arar ve susadığında kirli, durgun sulardan bile içer. Siz, kendinizle bir olduğunuzda iyisiniz; bununla birlikte, kendinizle bir olmadığınızda, kötü değilsiniz. Çünkü parçalanmış bir aile eşkiyaların ini değildir; sadece parçalanmış bir ailedir. Ve dümensiz bir gemi, tehlikeli adalar arasında amaçsızca dolaşır durur, ama dibe batmaz. Siz, kendinizden bir şeyler vermeye çabaladığınızda iyisiniz; Kendiniz için bir kazanç sağlamaya çalıştığınızda ise, kötü değilsiniz. Çünkü, bir şey kazanmak için uğraştığınızda, toprağa tutunan ve onun göğsünde beslenen bir kök gibisiniz. Doğaldır ki, meyve köke 'Benim gibi, olgun, dolgun ve bol bol veren ol..' demez. Çünkü, almak nasıl kök için bir ihtiyaçsa, meyve için de vermek bir gereksinimdir. Konuşurken tamamen uyanıksanız, iyisiniz. Ama, diliniz anlamsızca kekelerken uyukluyorsanız, kötü değilsiniz; Ve sürçen bir konuşma bile, zayıf bir dili güçlendirebilir. Amacınıza doğru sağlam ve cesur adımlarla ilerlediğinizde iyisiniz; Fakat oraya topallıyarak gittiğinizde de, kötü değilsiniz. Çünkü topallayanlarınız bile geri gitmez. Fakat güçlü ve hızlı olanlarınız, incelik gösterin ve topal birinin yanında asla topalllamayın. Siz, sayısız konuda iyisiniz ve iyi olmadığınızda ise, kötü değilsiniz. Sadece oyalanıyor ve tembellik ediyorsunuz. Ne yazık ki, geyikler kaplumbağalara çevikliği öğretemiyor. İyiliğinizin, üstün beninize duyduğunuz özlemde saklı ve bu özlem herbirinizde mevcut. Ancak bazılarınızda bu özlem, yamaçların gizemini ve ormanın ezgilerini taşıyarak, büyük bir güçle denize doğru akan bir sel gibidir. Ve diğerlerinde ise, dönemeçlerle ve kavislerle yolunu kaybeden, kıyıya ulaşmadan önce oyalanıp duran durgun bir ırmağa benzer. Yine de özlemi fazla olanın, az olana 'Neden bu kadar yavaşsın, neden duraklıyorsun? ' demesine izin vermeyin. Çünkü gerçekten iyi olan, ne çıplak birine, `Neden elbisen yok? ' diye sorar, ne de evsiz olana 'Evine ne oldu? ' der.' Ermiş - 1923 Halil Cibran Sevgiyle kal kardeşim Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2007 teşekkür ederim hepinize Alıntı
Misafir spices Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2007 egzo görünmüyorsun iyisindir inşallah Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2007 Egzorsist..şiir dostum nerelerdesin sen sahi..? umarım iyisindir.. Senden sonra Ne tam mavi Ne tam sarı Olmadı Hafif bir söz gibi belki Ama öyle yerin dolmadı Ben şansımı zorladım Ayakta kalmak için Tutunamadım Tutunamadım Şiirlere şarkılara İzimi sürer sesin Ben nereye sen oraya Tutunamadım Tutunamadım Doğduğum şehirlere Önüme düşer gölgen Sen nereye ben oraya Senden sonra Gönül gözüm Bir daha görmedi Hep söyledim Ben yaşadım Aşk vardır Aşk ölmedi Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2007 egzo görünmüyorsun iyisindir inşallah burdayım abla.. saol tavuklar bi harika Egzorsist..şiir dostum nerelerdesin sen sahi..? umarım iyisindir.. Senden sonra Ne tam mavi Ne tam sarı Olmadı Hafif bir söz gibi belki Ama öyle yerin dolmadı Ben şansımı zorladım Ayakta kalmak için Tutunamadım Tutunamadım Şiirlere şarkılara İzimi sürer sesin Ben nereye sen oraya Tutunamadım Tutunamadım Doğduğum şehirlere Önüme düşer gölgen Sen nereye ben oraya Senden sonra Gönül gözüm Bir daha görmedi Hep söyledim Ben yaşadım Aşk vardır Aşk ölmedi sol tarafta ki, ağacın altında ne güzel içilir varya diloş teşekkür ederim Alıntı
Φ LeylaM Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2007 merhabaa..yine bir şiirle karşınızdayız.. GÜZ sarı yaprakları ağaçların kanatları kırık bir kuş gibi düşüyor ta buradan duyuluyor gürültüsü kalbimde dehşetli bir keder üşüyor kuru yaprakları ağaçların kanatları kırık bir kuş gibi düşüyor içerde vakitsiz basıyor keder gözlerimi kapatıp seni düşündüm seni su başında bir karaca gibi en güzel yüzünü verirken suya bir tüfeğin aynasında gördüm tam altı bahar altı koca kış kesik bir dal gibi titredim kıyasıya bir tüfeğin aynasında gördüm seni en güzel yüzünü verirken suya içerde vakitsiz basıyor keder yasak bir kitap gibi yakılmayıp bu güz de sensizliğe mahkum edilirsem eğer hasretin beni duman edecek içimde seni sevmek telaşı alıp başını gidecek alıp başını gidecek seni sevmek telaşı her kuleden uzanıp açıp her mazgalı karanlık bir kuyu gibi bakacak düşman gözü ve ben duyarak hissederek bu gözü yasak bir ıslık kıvırıp dudaklarımın ucuna delip de geçemezsem gözü kırlangıçlar uykumu basacak gözlerime vuracak kanatlarında uçurdukları ayın çıplak ve ölü yüzü kırlangıçlar uykumu basacak gözlerim deli deli bakacak üçe beşe çıkacak nöbetçi sayısı yasak bir ıslık dudaklarımı yakacak felaketim olacak felaketim olacak biliyorum bu vakitli vakitsiz bastıran keder bu kalbime sürtünen cehennem telaşı voltamın ucunda savrulan bu sapsarı hüzün bu senin tüfeklerin menziline düşen güzelim yüzün ülkemin yüzü kentlerin dağların yüzü bu işkence bu ayrılık bu zulüm sonra bu diz boyu yaprak ölüsü göçüp giden bu kuşlar.. ağlamak ayıp değil işin kötüsü alaca bulaca yürüyor üstüme bulut gözlerime değerse duramam sevgilim sevgilim ellerimi tut Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2007 Egzo'm; 8-0 ı affettirdi Beşiktaş'ın..Gel artık hadi.. İnşallah elele çıkıcaz bir üst tura.. Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2007 merhabaa..yine bir şiirle karşınızdayız.. GÜZ sarı yaprakları ağaçların kanatları kırık bir kuş gibi düşüyor ta buradan duyuluyor gürültüsü kalbimde dehşetli bir keder üşüyor kuru yaprakları ağaçların kanatları kırık bir kuş gibi düşüyor içerde vakitsiz basıyor keder gözlerimi kapatıp seni düşündüm seni su başında bir karaca gibi en güzel yüzünü verirken suya bir tüfeğin aynasında gördüm tam altı bahar altı koca kış kesik bir dal gibi titredim kıyasıya bir tüfeğin aynasında gördüm seni en güzel yüzünü verirken suya içerde vakitsiz basıyor keder yasak bir kitap gibi yakılmayıp bu güz de sensizliğe mahkum edilirsem eğer hasretin beni duman edecek içimde seni sevmek telaşı alıp başını gidecek alıp başını gidecek seni sevmek telaşı her kuleden uzanıp açıp her mazgalı karanlık bir kuyu gibi bakacak düşman gözü ve ben duyarak hissederek bu gözü yasak bir ıslık kıvırıp dudaklarımın ucuna delip de geçemezsem gözü kırlangıçlar uykumu basacak gözlerime vuracak kanatlarında uçurdukları ayın çıplak ve ölü yüzü kırlangıçlar uykumu basacak gözlerim deli deli bakacak üçe beşe çıkacak nöbetçi sayısı yasak bir ıslık dudaklarımı yakacak felaketim olacak felaketim olacak biliyorum bu vakitli vakitsiz bastıran keder bu kalbime sürtünen cehennem telaşı voltamın ucunda savrulan bu sapsarı hüzün bu senin tüfeklerin menziline düşen güzelim yüzün ülkemin yüzü kentlerin dağların yüzü bu işkence bu ayrılık bu zulüm sonra bu diz boyu yaprak ölüsü göçüp giden bu kuşlar.. ağlamak ayıp değil işin kötüsü alaca bulaca yürüyor üstüme bulut gözlerime değerse duramam sevgilim sevgilim ellerimi tut her zaman beklerim arkadaşım, her zaman ki gibi güzel bir şiirle egzocum Allah herkese senin gibi arkadaş nasip etsin Egzo'm; 8-0 ı affettirdi Beşiktaş'ın..Gel artık hadi.. İnşallah elele çıkıcaz bir üst tura.. abicim inşallah çıkacaz bakalım.. Alıntı
Misafir RA_dya Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2007 Dimek bana şiir yo heeee,ablanı unuttun heeee Kova Beşiktaş,kovaaaaaaaaaaaaaaaa Alıntı
Φ zeyynepp Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 9 Aralık , 2007 Allah herkese senin gibi arkadaş nasip etsin Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2007 Şiir dostum..güzel kalpli arkadaşım..İlhan İrem severmisin.. Güneşli bir yağmurla Eriyor korkularım Ben başkayım yağmurda Sönüyor kuşkularım Bakışlar daha berrak Yağmurlu sokaklarda Ben kendimden geçerim Yağmurlu havalarda Serpintiler-sereserpe Susturur zamanları Serpintiler-sereserpe Coşturur duyguları Serpintiler-sereserpe Güldürür toprakları Serpintiler-sereserpe Doldurur durakları Bu yağmurlu havalar Söndürür hüzünleri Saydamlaşır insanlar Düşürür maskeleri Kapattım şemsiyemi Güneşli yağmurlara Bir gökkuşağı çıkar Bağlarım yarınlara dikkatini çekerse şarkının teması "yağmur" senin için özellikle seçildi.. Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 her kalpte bir bahar bekleyişi vardır... baharla gelir hayatın anlamı katar ne kadar anlam varsa hayatın yitip gitmişliğine umarsızca tohumları.. bir beklenen vardır oysa beklersin onunla yarınları.. hayaller ve sen gece yıldızlar.. açar sevinç tohumları o gelince bir başka olur doğan güneşe sabah uyanmanın kelimeler anlamını yitirir düşünceler hayaller bi başka güzelleşir onunla birlikte... şimdilik bu kadar sevgili diloş zeynep radya sizleri seviyorum Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 oy oy oy benim kardeşime bakın nelerde yazarmış (bu bir abla sevmesi sen koskocaman bir adam olsanda bilirsin kardeşler ablaların gözünde hiç büyümez) çok güzel olmuş devamını getir mutlaka Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2007 bak sana süper bi şiir gönderiyorum beğenirsin umarım *** Seni yazdım bu gece Karar verdim bu gece bir seni yazacağım İnanma sanki başka bir şey yazmışım gibi Hasreti zincirleyip ezberler bozacağım İsterse gün doğmasın çöksün zamanın dibi Anlatması imkansız nihayetsiz ve çetin Hilal kaşın çatarsan ruhum yerinden çıkar Muhasebe var bu gün metin olmalı metin Aşkın noksan çıkarsa günahın sevap yıkar Cevrin lâl''e döndürdü sırça sarayım harap Rüzgar gümrah saçını savururken utanır Sümbül gülün şavkında seni verirken serap Güle bakan çiğdemi Bülbül düşmanı sanır Sabah seni anlattım kırık kanatlı kuşa Bir kanadı kırıktı yüreği de kırıldı Çiğ tanesi gözleri duçâr olunca yaşa Güneş doğma vaktinde iki parça yarıldı Gece zaten soğuktu rüzgar çığlıkta deli Rüya yeni bitmişti gerçek boynunu eğdi Ateşler içindeydim üşüttü sabah yeli Yıkılmak üzereyken gözüm gözüne değdi Rüyam seni saklamış gözkapağımda meğer Gözüm açık bakarken seni bana uzattı Olsa bile hayâlin yine bin asra değer Bulutlar eteğinden bize beyaz gül attı Yürürken sokaklarda gölgen benim yanımda Tak tak ayak sesinin çığlıklarını saydım Yanardağlar patladı Volkan vardı kanımda Kimse görmesin diye gölgene perde yaydım İşte böyle bir haldir bende ki cinnet hali Sana beni anlattım istersen kız ve bağır Rüyam git söyle dedi taşımam bu vebâli Duymayan kulak kördür görmeyen gözse sağır Söz sırası senindir sona başıından başla Ya da kimsin diyerek yüzünü dön ve çevir Sana layık bu diye gözyaşlarınla taşla Vefâ gurbete gitti işte zaman bu devir İstersen ak mendilin öpüyorken elini Gir kalbime köşkünün kapılarını bekle Silerek mendilinle akan hicrân selini Sevdanla ısıtarak alıp kalbine ekle Beyaz atımı sorma gelirken yolda kaldı Rengi bile değişti şimdi griye yakın Felek yola ip germiş onu elimden aldı Baş açık sine üryân gör ve tavrını takın Ya çökmeli bu beden ya dinmeli bu sedâ Makberinin sırrını sarıp rüyanda yatır Ya merhaban olmalı veya kırık bir vedâ Gidersen son iyilik böğrüme hançer batır Makberi - Ahmet Akkoyun....... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.