Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

57026ya7.gif

 

gul2201mo5.gifGelin yukarıda daire şeklinde işaretlenen kelimenin ne anlama geldiğine birlikte bakalım:

 

EL-HADİD /25

 

Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik. Ve kendisine çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik; öyle ki Allah, Kendisi'ne ve elçilerine gayb ile (görmedikleri halde) kimlerin yardım edeceğini bilsin (ortaya çıkarsın). Şüphesiz Allah, büyük kuvvet sahibidir, üstün olandır.

 

Yukarıdaki ayette kullanılan ''ve enzelnelhadiyd'' kelimesi, arapça indirmek-gökten indirmek-semadan indirmek, anlamlarına gelen bir kelimedir.

 

Aynı zamanda ayetin okunuş sırası takip edildiğinde görülecektir ki:evvela ''Kitabı ve Mizanı İndirdik'' denilmiş sonrada demirden bahs edilerek,onuda bir evvelki anlatıma dahil edip,indirdik kelimseiyle birlikte söylemiştir.Peki bilimsel olarak söylenenler ne boyutta:

 

Sadece Dünya'daki değil, tüm Güneş Sistemi'ndeki demir, dış uzaydan elde edilmiştir. Çünkü Güneş'in sıcaklığı demir elementinin meydana gelmesi için yeterli değildir. Güneş'in 6000 0C'lık bir yüzey ısısı ve 20 milyon 0C'lik bir çekirdek ısısı vardır. Demir ancak Güneş'ten çok daha büyük yıldızlarda, birkaç yüz milyon dereceye varan sıcaklıklarda oluşabilmektedir. Nova veya Süpernova olarak adlandırılan bu yıldızlardaki demir miktarı belli bir oranı geçince, artık yıldız bunu taşıyamaz ve patlar. Demirin uzaya dağılması işte bu patlamalar sonucunda mümkün olur.(2)

 

Bilimsel bir kaynakta bu konu ile ilgili olarak şu bilgiler yer almaktadır:

 

Daha yaşlı Süpernova olaylarını gösteren deliller de vardır: Deniz tabanında biriken demir-60 yaklaşık 5 milyon yıl önce Güneş'ten 90 ışık yılı uzaklıkta meydana gelen bir Süpernova patlamasının delili olarak yorumlanmıştır. Süpernova patlamasında oluşan demir-60, 1.5 milyon yıl yarılanma ömrü olan radyoaktif bir izotoptur. Dünya'nın yer altı katmanlarında bulunan demir-60 izotopu, yakın uzayda bulunan elementlerin nükleosentez geçirip, önce Dünya atmosferine oradan da yer altı katmanlarına saplanması sonucu oluşmuştur.(3) kaynak:

2. Dr. Mazhar, U. Kazi, 130 Evident Miracles in the Qur'an, Crescent Publishing House, New York, 1997, ss. 110-111;

 

3.
Yard. Doç. Dr. Yüksel Karataþ, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü, Popüler Bilim (Popular Science Magazine), no. 92, 2001, ss. 38-43, [American Scientist, c. 88, s. 1].

 

Herşey ortada değil mi, bunca gerçeklere hala birileri göz yumuyor, yumabiliyor.1400 Küsür sene evvel, insanların böyle bir bilgiyi elde edinmeleri olanaksız iken,Kur'anı Mucizul Beyan haber vermiştir,Demirin gökten indiğini..!

 

Saygılar-sevgiler
Gönderi tarihi:
Herşey ortada değil mi, bunca gerçeklere hala birileri göz yumuyor, yumabiliyor.1400 Küsür sene evvel, insanların böyle bir bilgiyi elde edinmeleri olanaksız iken,Kur'anı Mucizul Beyan haber vermiştir,Demirin gökten indiğini..!

 

Bence ordada bir saptırtma var İslam dünyasının en büyük meal yazarlarından muhammet eset derki;

 

57/25 Doğrusu, [daha önce de] elçilerimizi [bu] hakikatin bütün kanıtları ile gönderdik; ve onlar aracılığıyla41 vahyi bağışladık [ve böylece, doğru ile eğriyi tartabilmeniz için size] bir terazi [verdik] ki insanlar adaletle davranabilsinler; ve içinde müthiş bir güç ve insanlar için birçok faydalar bulunan demiri42 [kullanma yeteneği] bağışladık: [bütün bunlar size verildi ki] Allah, O'nun ve Elçisi'nin yolunda yürüyenleri43 ayırabilsin, [Kendisi] insan kavrayışının ötesinde olsa bile.44

 

 

41 Lafzen, “onlar ile”.

 

42 Allah, insana doğru ile yanlış arasında ayırım yapma yeteneği vermesinin (ki bütün ilahî vahiylerin nihaî amacı budur) yanısıra, onu yeryüzündeki doğal kaynakları kendi yararına kullanma yeteneği ile de donatmıştır.

 

Bu yeteneğin en göze çarpan sembolü, insanın bütün canlı varlıklar arasında yalnız kendisine özgü olan araç yapma becerisidir; ve her türlü araç yapımının -ve doğrusu, bütün beşerî teknolojilerin- başta gelen maddesi demirdir: yeryüzünde bolca bulunan ve hem yapıcı hem de yıkıcı amaçlar için kullanılabilen tek metal. Demirde mevcut olan “müthiş güç” (be’s şedîd), sadece savaş araçlarının yapımında değil, aynı zamanda, daha karmaşık bir şekilde, insanın, makineyi insan varoluşunun temeli sayan ve içinde taşıdığı karşı konulmaz dinamizmiyle insanın tabiat ile bütün derunî bağlantılarını koparan yüksek teknolojiyi geliştirme eğiliminde de kendini gösterir.

 

Modern hayatın en bariz yüzünü oluşturan bu hızlanan makineleşme süreci, insan toplumunun temel yapısını tehdit etmekte ve böylece “ilahî rehberlik” kavramında anlamını bulan bütün manevî/ahlakî ve ruhî duyarlıkların giderek kaybolmasına sebep olmaktadır. Kur’an insanı bu tehlikeye karşı uyarmak için, yanlış kullanıldığı takdirde “demir”in taşıdığı potansiyel kötülüğü (be’s), başka bir deyişle, insanın teknolojik yaratıcılığının sarsıcı/yıkıcı hale gelerek, ruhsal bilincini gölgelemesine ve sonuçta bütün bireysel ve sosyal mutluluk imkanlarını yok etmesine yol açması tehlikesini -sembolik ve mecazî olarak- vurgulamaktadır.

 

43 Lafzen; “O'na ve Elçisine yardım edenleri”, yani Allah'ın ve Elçisinin yolunda yürüyenleri. Bunun anlamı, yalnızca Allah'ın maddî ve manevî nimetlerini doğru amaçlar için kullananların “gerçek müminler” olarak tanımlanabilecekleridir.

 

44 Bkz. 2:3, not 3.

Gönderi tarihi:

 

Bence ordada bir saptırtma var İslam dünyasının en büyük meal yazarlarından muhammet eset derki;

 

Sayın saklıgerçek,

 

size göre doğru olsa zaten şaşardım.Size sizin bir sözünüzü hatırlatayım,

 

Siz tefsirciler için, bunlar yorum sadece, Kur'anın yanlışlarını kurtarmaya-kapatmaya çalışan yorumlardır...diyordunuz..Yanlış mıyım?

 

Şimdi neden acaba tefsirlere müracaat etme kaygısı sizi sardı :)

 

Buna rağmen olsun ,buda bir tefsirdir,eyvallah..

 

Ama yukarda yazılanlarda öylece duruyor yani.

 

Hem daha evvel yaşamış tefsirciler,böyle bir bilimsel gelişmeyi bilmediklerinden ,böyle bir yorum yapmış olabilirler.Ve bu yorumlarınada kızmıyor hak veriyorum.Ama malum Kuran kimsenin babasının malı değil :)

 

İlmi olan tefsir edebilir yani..!

 

Size iyi heyecanlanmalı günler arkadaşım. :)

Gönderi tarihi:

1400 Küsür sene evvel, insanların böyle bir bilgiyi elde edinmeleri olanaksız iken,Kur'anı Mucizul Beyan haber vermiştir,Demirin gökten indiğini..!

 

 

TARİHİN BAŞLANGICI ve ÇAĞLAR

konu4_1.JPG

 

M.Ö. 3200 yılında yazının bulunuşu ile o dönemlerin insanları hakkında bilgilerimiz hızla artmıştır . Bilim adamları da insanlık tarihini yazılı yazısız belgelere göre incelemektedirler . Bunun için yazının bulunuşuna kadar geçen döneme tarih öncesi devirler , yazının bulunuşundan sonraki döneme de tarih devirleri adı verilmiştir .

 

Yazı, Mezopotamya'da Sümer şehir devletleri zamanında ( M.Ö. 3200 ) bulunmuştur . Tarih bilgilerimize hız kazandırmıştır . Bu nedenle yazının bulunuşu tarihçiler tarafından tarihin başlangıcı olarak kabul edilir.

konu4_cave.JPG

Şu an Lascaux, Fransa'da bulunan mağara duvarındaki bu resim M.Ö. 13.000 yıl önce yapılmıştır. İlkçağlardaki avcılar, duvarlara hayvan resimleri çizdiklerinde başarılı bir av geçirmek için sihirli güçlere sahip olacaklarına inanıyorlardı.

 

Tarih öncesi devirler

 

Tarih öncesi devirler , Taş ve Maden devri olmak üzere ikiye ayrılır . Taş devrinde insanlar yaptıkarı aletlerde malzeme olarak taş kullanmışlardır . Maden Devrinde de buldukları madenlerden araç yapımında faydalanmışlardır .

 

Yontma Taş Devri

 

Bu dönemde insanlar mağaralarda ve ağaç kovuklarında barınıyorladı . Yiyeceklerini avcılık ve toplayıcılıkla elde ediyorlardı ; çünkü henüz hiçbirşey üretmeyi bilmiyorlardı . Bu dönemdee yurdumuz Türkiye ‘de de insanların yaşadığını buluntulardan anlıyoruz . Buna en belirgin örnek ; Antalya yakınlarındaki Karain Mağarası ‘dır . Bu dönem insanlar çevrelerinde bol bulunan taştan el baltaları ile kesici kazıyıcı ve delici aletler yapmışlardır . Mağara duvarlarını hayvan resimleri ile süslediler . Devrin sonlarına doğru ateşi buldular . Ateş insanların soğuktan ve vahşi hayvanlardan korunmasını sağladı . Ateş ile yiyeceklerini de pişirip yemeye başladılar .

 

Cilalı Taş Devri

 

Bu devirde insanlar evler yapıp köyler kurdular . Ekip biçmeyi öğrendiler , yani üretici oldular . Topraktan çanak çömlek yapıp bunları ateşte pişirerek daha dayanıklı ve kullanışlı hale getirdiler .Bazı hayvanları evcilleştirdiler . Yurdumuzda Burdur yakınlarında Hacılar Köyü ‘nde , Konya yakınlarında Çatalhöyük te yapılan kazılarda Cilalı Taş Devrine ait buluntular elde edilmiştir .

Maden Devri

 

İnsanlar bu devirde doğada çok bulunan ve kolay işlenen bakır madenini kullandılar . Sonraları , bakır ve kalayın karışımyla tunç elde edildi . Tunçtan yapılan aletler bakırdan yapılan aletlerden daha sert ve dayanıklı oldu .

Maden devrinin sonlarına doğru insanlar demir madenini kullandılar .

 

****

 

Yukarıdaki şemaya bakığımızda hz. muhammedin yaşadığı çağın ortçağ olduğunu kolaylıkla anlayabiliyoruz...

O çağda insanların yüz yıllarca süren yaşadıkları çevrede yapmış oldukları gözlemlerin artık olgunlaştığı bügünkü bilimsel veriler olmasada bir çok şeyin nedeninin açıklana bildiği yıllardır...

 

Üstelik yazının bulunuşuda yukarıdaki bilgiler çerçevesinde M.Ö.3200 yıllara kadar inmektedir...

Yani o güne kadar kulaktan kulağa aktarılan gözlem ve deneyimler mağaralarda resim olmaktan çıkıp yazıyada dönüşmeye başlamıştır...

 

Ayırıca daha da geriler gidersek maden devrinin sonuna doğru insan oğlu "yaşasın demiride bulduk!" dememişlerdir herhalde...Büyük olasılıkla Demirin uzaya dağılması ile dünyaya gelişi sırasında insan oğlu bu doğa olayınıda gözlemlemiş ve (onu kullanmasını da öğrenerek) bu bilgileri ortaçağa kadar taşınmasına da yardımcı olmuştur...

 

Yani evrenin, dünyanın,doğanın ve insanın anlaması ve yorumlaması ile ilgili gerçekler sizin iddia etiğiniz gibi kehanetlerle değil milayarlarca yıl öncesinden bu yana biliniyordu...

 

Ve günümüzün bilimsel gerçekleri kuranda yazıyor diye değil yüzyıllarca insan oğlunun gözlem,araştırma, deneyimleri sonucunda günümüze kadar ulaşmıştır...

 

işte yazıyor... "Herşey ortada değil mi, bunca gerçeklere hala birileri göz yumuyor," gibi bir yaklaşımı kimseye dayatamazsınız...

 

Ne kadar iyi niyetli olursanız olun...Peşin kabullerinizle edindiğiniz inançlarınızı bizlere bilimsel verilerle ispatlama şaşkınlığı ve dayatmacılığından vazgeçmelisiniz...

 

Bunun ardından, böyle absürt dinsel inançlarınızı tartışmaya açtığınız için size gelen eleştirel yanıtlardan sonra kalkıpta işte inancıma saygı duyulmuyor...küfür var gibi anlamsız yakınmalar yapmamalısınız...

 

Hem kendiniz gereksiz ve anlamsız tartışmalar yaratıp ardından, işinize gelmeyen yanıtlar geldiğinde ve sıkıştığınızı anladığınızda bu şekilde feryatlarla kaçak güreşmenizin anlamı olmuyor çünkü...

 

*tna

 

Gönderi tarihi:

ALINTI(azadi @ Nov 15 2006, 02:38 AM)

 

Saklı gerçek siz bana değil 11tane 111111111 tane hanım ismi hazırlasanızda bu bir şey ifade etmiyor.

 

Zira sizin ve sizden evvel bu yazıları yazanların ihmal ettiği bir konu var:

 

Her toplum kendi kültürüyle değerlendirilir.

Bitmiştir....siz yazmaya devam edin

Gönderi tarihi:

Sayın saklıgerçek,

 

size göre doğru olsa zaten şaşardım.Size sizin bir sözünüzü hatırlatayım,

 

Siz tefsirciler için, bunlar yorum sadece, Kur'anın yanlışlarını kurtarmaya-kapatmaya çalışan yorumlardır...diyordunuz..Yanlış mıyım?

 

Şimdi neden acaba tefsirlere müracaat etme kaygısı sizi sardı :)

 

Buna rağmen olsun ,buda bir tefsirdir,eyvallah..

 

Ama yukarda yazılanlarda öylece duruyor yani.

 

Hem daha evvel yaşamış tefsirciler,böyle bir bilimsel gelişmeyi bilmediklerinden ,böyle bir yorum yapmış olabilirler.Ve bu yorumlarınada kızmıyor hak veriyorum.Ama malum Kuran kimsenin babasının malı değil :)

 

İlmi olan tefsir edebilir yani..!

 

Size iyi heyecanlanmalı günler arkadaşım. :)

 

Sayın Azadi En üstte yazdığım 57/25 muhammet eset in mealidir yanındaki numaralar ne diye sormayasınız diye ilgili tefsiride koymak zorunda kaldım.Çünki amacınız ilim bilim değil lafazanlık.Muhammet eset bu suredeki hatalı yorumları ve diğer meal yazarlarının düştüğü komik durumu mucize arama gayretlerini görüp ayeti aslı gibi çevirmiştir.Yadırgamanıza gerek yok çünki bu safsata 1400 seneden beri dozu gittikçe artan şekilde enjekte edilmekte.İnsanların mongollaştırılmaları kafalarını kullanamaz hale getirilmeleri planlı bir puzle'ın parçaları bu özellikle müslümanlar dahası Staratejik bir ülke konumunda olan Türkiye müslümanları için yapılmaktadır.Tıpkı karikatür krizi,papanın konuşması vs.vs gibi getirilmek istendiğimiz durum geri kalmış müslüman ülkelerine dönüştürülüp hesapta amerikanın kurtarma operasyonu ile tepemize çöreklenmesi. Ama ne yazıkki gözü kapalı şekilde bilmediği tanımadığı allaha tapan insanlarımız araştırma yerine safsatayı tercih etmektededir.

 

Allahtan indiğine inandıkları kitaplarına hertürlü buluşu mucize gibi sokup sonra bir müddet sonra kendileride inanırlar.Ancak hiç kimsenin aklına kuranın arapçası,türkçesi eldeyken neden bu mucize denen olayları müslümanlar bulamaz.Yoksa Kafir diye nitelendirdiklerinizin kafası dahamı iyi çalışmakta.

 

Hem daha evvel yaşamış tefsirciler,böyle bir bilimsel gelişmeyi bilmediklerinden ,böyle bir yorum yapmış olabilirler.Ve bu yorumlarınada kızmıyor

 

Bu arada bulunan buluşlara göre kuran'ın düzenlendiğini ağzınızla itiraf etmişsinizki benimde söylediğim zaten budur.Bakın ortak bir nokta bulduk

Gönderi tarihi:

 

Siz bana demirin ortaçağda gökten indirildiğinin bilindiğini söylemeyemi çalışıyorsunuz?

 

Yukardaki saçma kişisel yorumlarla değil.

 

Tüm bunlarla beraber hakkımdaki telaşeli yorunlarınızı sadece pas geçiyorum..!

 

İleime yanıt olarak gönderdiğiniz yazınızı okuduktan sonra sizin sadece kendi inandıklarınızı karşınızdaki insanların yorum ve düşüncelerine karşı son derece saygıdan uzak bir üslupla dayatmacı yaklaşımlar içinde olduğunuzu düşünüyorum...

 

İlk yazımı yazarken ön kabulümde iyi niyetli olabileceğinizi düşünmeme karşın öyle olmadığınızı

 

"Yukardaki saçma kişisel yorumlarla değil." ifadeniz açıkça ortaya koyuyor...

 

Ayrıca yaptığınız alıntıda da görüldüğü gibi kendi çarpıtmalarınıza temel oluşturmak için

Üstelik yazının bulunuşu da yukarıdaki bilgiler çerçevesinde M.Ö.3200 yıllara kadar inmektedir...

Yani o güne kadar kulaktan kulağa aktarılan gözlem ve deneyimler mağaralarda resim olmaktan çıkıp yazıya da dönüşmeye başlamıştır...

Koyu olarak belirginleştirdiğim satırı eksik olarak alıntılayıp bir bütünlüğün anlamını ortadan kaldırmaya çalışarak kendi mantığınızın doğruluğuna temel oluşturmaya çalışıyorsunuz... Siz burada futbol maçı yaptığınızı düşünerek bu tür çeşitli taktikler uygulamak isteyebilirsiniz ama sizin dışınızdakilerin bilgi paylaşımı içinde olduklarını hiç olmazsa arada hatırlamaya çalışın...

 

Üstelik bu yaklaşımlarınız size "algılama derecesi son derece düşük bir insan" görünümü veriyor... eğer öyle değilseniz anladığınız halde "Siz bana demirin ortaçağda gökten indirildiğinin bilindiğini söylemeye mi çalışıyorsunuz?" diye çarpıtabiliyorsanız o zaman son derece tehlikeli bizleri yanlışlara yönlendirmeye çalışan biri olmalısınız... Her iki durumda da artık sizin yazılarınızın takip ederek bir şeyler öğrenilemeyeceğini çünkü kendinizi ve düşüncelerinizi önemli olarak görüp sadece kendinizi pazarlama kaygısı içinde olduğunuzu düşünüyorum...

 

Karşınızdakilerle tepişmek, laf çatışması yaratmak yerine diyalog içinde olmayı ve onun yararlarını göz ardı etmemelisiniz...

 

 

Bence bu sefer kendini haklı çıkarmak ve düşüncelerimi nasıl dayatırım kaygılarından uzak kalarak yazımı tekrar okumalısınız...

 

Eğer Karşımdaki ne yazmış ne anlatmak istiyor gibi iyi niyetli bir çabayla okuyabilirseniz

 

Orada "Hz. Muhammed’in yaşadığı çağın ortaçağ olduğunu kolaylıkla anlayabiliyoruz..."cümlesinin geçtiğini devamında o çağda insanların yaşadıkları çevrede yapmış oldukları yüz yıllarca süren gözlemlerinin artık olgunlaştığı bugünkü bilimsel veriler olmasa da bir çok şeyin nedeninin açıklana bildiği yıllardır...” ifadesiyle birleştirirseniz " demirin İlk çağlardan buyana ortaçağda da uzaydan geldiğinin bilindiği " anlamının çıkacağını her normal zekâya sahip insan gibi sizde kavrayabilirsiniz...

 

Evet, ben böyle düşünüyorum, siz kuranı referans alarak (indirildiğini) düşünebilirsiniz, buna bir itirazım yok bu sizin kabullenme tercihinizdir… Bende insanoğlunun yüz yıllarca süren gözlemlerini bilimin onayladığı andan itibaren bu bilimsel yaklaşımın doğruluğunu kabul ediyorum.

 

Özetle bilimin söylediklerini kelime oyunları yaparak (indirildi) tesbitini yapmanızı

 

ardından kuranı referans göstererek dayatmalarda bulunmanızı doğru bulmadığımı anlatmaya çalışıyorum...

 

Ben nasıl size görüşlerimin sizden farklı olduğunu, konunun birde bu yönden ele alınması gerektiğini dayatmacı olmadan,

 

saygıdan uzak olmayan bir üslupla ifade edebiliyorsam, sizde bunu becerebilmeli ya da bunun için çaba harcamalısınız…

 

***

 

Bence "Tüm bunlarla beraber hakkımdaki telaşeli yorumlarınızı sadece pas geçiyorum..!" diyerek ileri derecede miyop camlarla okumaya çalıştığınız yazıdaki o yorumları anlamaya çalışarak harcayın enerjinizi....

 

 

Aşağıda alıntıladığım tekrarları yukarıda özetlemeye çalıştığım bu bakış açısıyla okursanız...

Ayrıca daha da geriler gidersek maden devrinin sonuna doğru insanoğlu "yaşasın demiride bulduk!" dememişlerdir herhalde... Büyük olasılıkla Demirin uzaya dağılması ile dünyaya gelişi sırasında insanoğlu bu doğa olayını da gözlemlemiş ve (onu kullanmasını da öğrenerek) bu bilgileri ortaçağa kadar taşınmasına da yardımcı olmuştur...

 

Yani evrenin, dünyanın, doğanın ve insanın anlaması ve yorumlaması ile ilgili gerçekler sizin iddia etiğiniz gibi kehanetlerle değil milyarlarca yıl öncesinden bu yana biliniyordu...

 

Ve günümüzün bilimsel gerçekleri kuranda yazıyor diye değil yüzyıllarca insanoğlunun gözlem, araştırma, deneyimleri sonucunda günümüze kadar ulaşmıştır...

 

İşte yazıyor... "Her şey ortada değil mi, bunca gerçeklere hala birileri göz yumuyor," gibi bir yaklaşımı kimseye dayatamazsınız...

 

Ne kadar iyi niyetli olursanız olun... Peşin kabullerinizle edindiğiniz inançlarınızı bizlere bilimsel verilerle ispatlama anlamsızlığı ve dayatmacılığından vazgeçmelisiniz...

 

Bunun ardından, böyle absürt dinsel inançlarınızı tartışmaya açtığınız için size gelen eleştirel yanıtlardan sonra kalkıp ta işte inancıma saygı duyulmuyor... Küfür var gibi anlamsız yakınmalar yapmamalısınız...

 

Hem kendiniz gereksiz ve anlamsız tartışmalar yaratıp ardından, işinize gelmeyen yanıtlar geldiğinde ve sıkıştığınızı anladığınızda bu şekilde feryatlarla kaçak güreşmenizin anlamı olmuyor çünkü...

Belki o zaman kendinize ve çevrenize olabilecek yararlarınız artabilir...

 

***

 

Artık size daha fazla bir şeylerde yazmak istemiyorum...

 

Cevabınızında yine yeni çarpıtmalarla dolu yaklaşımlar içerisinde olacağını bildiğim için hiçte merak etmiyorum...

 

*tna

Gönderi tarihi:

Herşey ortada değil mi, bunca gerçeklere hala birileri göz yumuyor, yumabiliyor.1400 Küsür sene evvel, insanların böyle bir bilgiyi elde edinmeleri olanaksız iken,Kur'anı Mucizul Beyan haber vermiştir,Demirin gökten indiğini..!

 

Sevgili azadi, aşağıda sana sunacağım ansiklopedik bilgiden yola çıkarak, basit bir matematik hesabı yap:

 

Ansiklopedik bilgi (Wikipedia):

The first signs of use of iron come from the Sumerians and the Egyptians, where around 4000 BCE [citation needed], a few items, such as the tips of spears, daggers and ornaments, were being fashioned from iron recovered from meteorites [citation needed]. Because meteorites fall from the sky, some linguists have conjectured that the English word iron (OE īsern), which has cognates in many northern and western European languages, derives from the Etruscan aisar which means "the gods".Even if this is not the case, the word is likely a loan into pre-Proto-Germanic from Celtic or Italic (Krahe IF 46:184f. compares Old Irish, Illyrian, Venetic and Messapic forms). The meteoric origin of Iron in its first use by humans is also alluded to in the Quran : "and We sent down Iron in which is incredible strength and many benefits for mankind" (57:25 page:541)[linguistic citations needed; no mention of Proto-Boreal, Nostratic terms or Afro-Asiatic terms].

 

1400 küsür sener öncesi mi daha eskidir?

Yoksa 1400+4000=5400 senesi mi?

 

Arkeolojijk kazılarda bulunan 4000 senelik bütün demir eşyaların varlığını da reddedelim.

Demire tanrıların metali sanan Etruskler M.Ö. 800-.300 arasında yaşadılar be kardeşim.

 

Bu da mı 1400 küsür senesinden önce değil?

 

Yani sevgili kardeşim, 1400 küsür sene öncesinden çok çok çok çok daha önce birileri "demirin" gökten/tanrılardan geldiğini ileri sürmüştür. Yani 1400 küsür sene öncesinde "demirin tanrısal/göksel/meteorik olduğuna ilişkin bir inanış vardı zaten.

 

Amacın demir hakkında Kuran'da yeralan sözlerin 1400 sene öncesinden haber verilişini mucize kategorisine sokmaksa, yukarıyı dön bi daha oku kim daha önce meteorik kaynağı ileri sürmüş.

 

Yok amacın demirin varlığını Hz. Muhammed'in peygamberliğinin kanıtı olarak kullanacaksan, bunu yemeyiz, git şuradaki yazımı oku. Bir yalanın içinde bir gerçek (demirin mevcudiyeti) bulunması, o yalanın yalanlık statüsünü son vermez. Yalanı, içinde bulunan gerçekle savunmak da, suyu bulandırmaktır.

 

Sana bir benzetme yapayım:

 

"Demir harika bir yiyecektir, sulu ve lezzetlidir" demek yalandır, yanlışdır.

Demir'in var olması, "onun lezzetli ve sulu bir yiyecek olduğu" yalanını kabul etmemizi gerektirmez.

 

Saygılar.

 

Eğer Kuran'daki/İslamiyet'deki ve diğer semitik dinlerdeki birçok şeyin kaynağını bulmak istiyorsanız, Eski Mısır'daki inanışları bilmenizi tavsiye ederim.

 

Size 2 örenek:

 

1. Semitik dinlerdeki Hesap Günü ve bunun nasıl olacağına ilişkin inanç O çok kötülenen Firavun'un dininden alınmadır.

 

mah351er1.jpg

 

Başka bir Hesap Günü Resmi:

 

mah351er2.jpg

 

2. Allah, Kuran'da sürekli "Allah kalplerde olanı bilir" der, yani kötü düşüncelerin, niyetlerin beyinde değil, kalpte olduğunu söyler. Bugün dilimize de yerleşmiştir bu inanıştan gelen alışkanlık. Kalbi kötü, kalbi temiz gibi kavramları kullanırız.

 

Nedeni Mısırlılara dayanır.

 

To the Egyptians, the heart, or ib, rather than the brain, was the source of human wisdom and the center of emotions and memory. Because of its apparent links with intellect, personality and memory, it was considered the most important of the internal organs. It could reveal the person’s true character, even after death, so the belief went, and therefore, the heart was left in the deceased’s body during mummification. In the weighing of the heart rite, the heart of the deceased is weighed in the scale against the feather of the goddess Ma’at, who personifies Order, Truth, what is right.

 

Tercümesi:

 

Mısırlılara göre, beyinden ziyade, kalb, "ib", insan erdeminin kaynağı, duyguların ve hafızanın merkezidir. Akıl, kişilik ve hafıza ile görünen bağından dolayı o (kalp), iç organların en önemlisi olarak tasavvur edilmiştir. ölümden sonra bile bir insanın gerçek karakterini göstereceğine inanlıldığından, mumyalama işlemi sırasında kalp çıkarılmaz, ölünün vücudunun içinde bırakılırdı. Kalbin tartılması işlemi sırasında, ölünün kalbi Düzen, Gerçek ve Doğruluğu temsil eden ilahe Ma'at'ın elindeki tüyle tartılırdı.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

BrainSlapper doğrudur Firavun rablık ve ilahlık yapmak istemiştir bu Kuranda da geçer zaten.ama sen şimdi bunları Muhammedin bu Mısırlıların tasvirlerine bakıp da sonra kendisi bişeyler uydurduğunu mu söylüyorsun?

Ama Kuranda onun için Kıyamet gününde kavmine önderlik yapar ve hem kendini hem kavmini suya götürür gibi ateşe götürür der.sen hangisine inanırsan inan artık.zaten Kuranda Firavunla olan mücadele çok yerde geçer ve bu önemli bir olaydır.

Gönderi tarihi:

BrainSlapper doğrudur Firavun rablık ve ilahlık yapmak istemiştir bu Kuranda da geçer zaten.ama sen şimdi bunları Muhammedin bu Mısırlıların tasvirlerine bakıp da sonra kendisi bişeyler uydurduğunu mu söylüyorsun?

Ama Kuranda onun için Kıyamet gününde kavmine önderlik yapar ve hem kendini hem kavmini suya götürür gibi ateşe götürür der.sen hangisine inanırsan inan artık.zaten Kuranda Firavunla olan mücadele çok yerde geçer ve bu önemli bir olaydır.

 

Sevgili azure bana musa gibi çok önemli bir şahsiyeti mısır tarihinde bulabiliyormusun,İsa nında roma tarihinde nerde geçtiğini görmek istiyorum.Bulabilirsen bi zahmet yazarmısın.

Gönderi tarihi:

Sevgili saklıgerçek ben tarihci değilim bunları araştırıp bulacak ama şu varki her kavim tarihi kendine yontarak yazar hepsi böyledir genelde.bunun için en basiti kadeş savaşının yazıtlarına bak.sanki mısırlılar savaşı kazanmış gibi gösterirler. ve Musanın olayı işlerine gelmediyse bunu yansıtmamışlardır veya farklı yansıtmışlardır bilemiyorum.Musayı çok merak ediyorsan israiloğullarının tarihine bak veya direk onlara sor.aslında bu tarihin bazı yerleri onlar için alçaltıcıdır çünkü rabbe karşı gelmişler buzağıya tapmışlar vsvs. gene de Bunları inkar edebileceklerini sanmıyorum.

ek olarak ben zaten aslında firavun derken mısır dininini veya onların ilahını kastettim.mesela Yusuf zamanındaki Mısırın başındaki kişiye Firavn denmemiştir Kuranda.Firavunluk başka bişeydir.

Gönderi tarihi:

Sevgili saklıgerçek ben tarihci değilim bunları araştırıp bulacak ama şu varki her kavim tarihi kendine yontarak yazar hepsi böyledir genelde.bunun için en basiti kadeş savaşının yazıtlarına bak.sanki mısırlılar savaşı kazanmış gibi gösterirler. ve Musanın olayı işlerine gelmediyse bunu yansıtmamışlardır veya farklı yansıtmışlardır bilemiyorum.Musayı çok merak ediyorsan israiloğullarının tarihine bak veya direk onlara sor.aslında bu tarihin bazı yerleri onlar için alçaltıcıdır çünkü rabbe karşı gelmişler buzağıya tapmışlar vsvs. gene de Bunları inkar edebileceklerini sanmıyorum.

ek olarak ben zaten aslında firavun derken mısır dininini veya onların ilahını kastettim.mesela Yusuf zamanındaki Mısırın başındaki kişiye Firavn denmemiştir Kuranda.Firavunluk başka bişeydir.

 

Sn Azure peki tarihte olmayan bir kişiye nasıl inanabiliyorsunuz.Musa tarihi kayıtlarda yok tıpkı isa,ibrahim diğerleri gibi masal.Sadece muhammet yaşamıştır oda bu efsaneleri alıp kitaplaştırmış olay bu başka bilgisi olan varsa yazsın görelim.

Gönderi tarihi:

BrainSlapper doğrudur Firavun rablık ve ilahlık yapmak istemiştir bu Kuranda da geçer zaten.

 

Firavun ile peygamber arasında ne fark var açıklayabilrimisin?

 

Firavun, yetkiyi Allah'tan aldığını, onun yeryüzündeki yansıması olduğunu söyleyerek insanları yönetmiştir.

Peygamber, de, yetkiyi allahtan aldığını, onun yeryüzündeki temsilcisi olduğunu söyleyerek insanları yönetmiştir.

 

Fark yok yani.

 

Hz. Muhammed, sıradan bir insan iken, Allah'ın seçilmiş temsilcisi olduğunu iddia ettikten sonra iktidarı ele geçirmiş midir, geçirmemiş midir?

 

Fiziki gücü, orduları olmayanlar, "hayali güç" ile iktidarı ele geçirmişlerdir.

 

Ölüm korkusu ve öldükten sonra yaşama umudu insanların bu "hayali güç"ten korkmalarına, dolayısı ile onların dünyadaki temsilcileri/yansımaları/peygamberleri olduğunu iddia eden kişilere itaat etmelerine sebep olmuştur.

 

İktyidar mücadelesinde tarih boyunca piyasaya sürülen en etkili silah, Allah adına iktidara talip olmaktır.

Çünkü ölümlü insan, öbür dünyanın sahibi olduğuna inandığı Allah'ın karşısına geçmek istemez, korkar.

Bu silahı kullananaların başarılı olmasının nedeni de budur, zaten istedikleri de budur.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

BrainSlapper yapma gözüm Firavun ilahlık ve Rablık iddia etmiştir ve Allahı tanımak istememiştir ve göklerle dalga geçmiştir.Haman bana kule yap belki göklere çıkarım da Musanın ilahına bakarım çünkü onu yalancılardan sanıyorum demiştir.hatta halkı toplayıp ben sizin en büyük rabbinizim demiş hatta Musaya benden başka ilah tanırsan seni zindana attırırım demiştir.elçiler ise kendilerinin de onlar gibi birer insan olduklarını söylemişlerdir.

Gönderi tarihi:

BrainSlapper yapma gözüm Firavun ilahlık ve Rablık iddia etmiştir

 

Valla bu bir iktidar mücadelesi.

 

Kim daha iyi yalan söylerse onun kazanacağı bir iktidar yarışı.

 

Biri ben allahın peygamberiyim mi demiş!

Tutmuş öteki biri ben de Allahın oğluyom o zaman demiş!

Bir başkası da, ha demek sen allahın oğlusun, o zaman ben de allah'ım işte demiş.

Afedersin ama, *********** yarışı yani.

Bu yalanı en iyi şekilde savunup yutturabilen kazanmış.

Mısır tarihini oku zaman bulabilirsen, çok şey öğrenebilirsin, dinlerin gelişimi hakkında.

 

Saygılarımla.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.