Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Sayın Gılgameş, özellikle bold yazı ile yazma ihtiyacınız dikkatimi çekti. BİG BENG olayının sadece evrenin bir bölümü için geçerli olduğuna dair bir idiayı ,ilk defa sizden duyuyorum.Mümkünse bunu ispat edecek bilgilerden , bazılarını buraya alırsanız, ciddi manada memnun olacağım. Bunu kavramak için big-bang'in nasıl yorumlandığına bakmak gerekir. Bizler teleskop, radyoteleskop gibi gözlem araçları ile evreni kavramaya çalışıyoruz. Gökcisimlerinden gelen ışığın kırmızıya kayması şeklinde ortaya çıkan olgu yorumlanıyor ve gökcisimlerinin başlangıçta tek bir noktadan ortaya çktığı hipotezi ortaya atılıyor. Fakat bunun tüm maddenin yani evrenin tek bir noktadan çıktığı şeklinde yorumlanması bir hipotezdir. Bu hipotezin ispatlandığına dair bir denklem ve kuram yoktur. Herşeyden önce "evren" kelimesi ile kastedilen nedir. Big bang sonrası etrafa saçılan maddelerin sınırı içinde kalan bölgeye "evren" deniyorsa, bunun ötesi de vardır. Evrenin bir sınırı olduğu ve sınırın ötesinde birşey olmadığı yani" hiçlik" olduğu ispatlanmış değil. Bu durumda Big bang'in sadece evrenin bir bölümü için geçerli olduğunu elbette düşünebiliriz. Diyalektik düşünme tarzına yabancı birisi için sonsuzluk kavramını anlamak zordur. Gerçekten de sonsuz bir varlık olmaz. her varlığın bir başlangıcı vardır, sınırları vardır. Aksini düşünmek abesle iştigal olurdu. Evrendeki bütün cisimlerin, bütün varlıkların elbette bir başlangıcı olacak. Ancak sonsuzluk bir varlık değildir, bir kavramdır. Aynı şekilde evren bir varlık değildir bir kavramdır. Evren uzaydır, kozmostur, mekandır. Big bang sonrası dağılan maddelerin çapına sınır getiririz ama mekana sınır getiremeyiz, kozmosa sınır getiremeyiz. Evrenin kapalı ve izole bir sistem olduğunu ispatlayamayız. Evrenin %99 unun plazmadan oluştuğunu biliyoruz. Plazma evren modeline göre evreni şekillendiren güç, kütle çekimi değil, elektromanyetizmadır. Bu modele göre evren big-bang anındaki bir tekillikten (singularite) başlamış değildir. Bigbang evrenin bir köşesindeki madde etkileşimleri sonucu meydana gelen bir patlamadır. Evrende sonsuz yerde sonsuz sayıda patlamalar olabilir. Bilim dünyasında plazma evren modelinin de küçümsenemeyecek ölçüde savunucuları vardır. Saygılar. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Yahu ciddi manada bilgi takviyesine ihtiyacın var senin arkadaşım! Senin karanlık madde diyerek ortaya attığın iddia , aslında yine madde den müteşekkil bir vasıftır.Karanlık madde, atomun elektronlarını çekirdeğine çekip çekirdeğin içine çökmesiyle oluşan bir madde türüdür ki, yazımın tamamını okusaydın zaten, demişim ki evren atomlardan oluşan bir yapı arz etmekte ve atomlar için geçerli tüm kanunlar evrenin her yerinde aynı manayı taşımaktadır.Mesela atomun işleyişindeki tüm enerji kuvvetleri aslında bir dönüşüme dahil olsalar bile, sonuç itibariyle bir enerji döngüsünün var olduğunu göstermekte , böylece termodinamiğin 2. kanununda ki enerjinin geri dönüşümünün mümkün olmaması prensibine tabi olmaktadır. Ayrıca San Diego California ünv. Fizikçi Kim Griest mikromercek durumunu izah ederken , magellan bulutsusunda bir yıldızın parlayıp tekrar sönmesine binaen ‘’bu mikromercek olayı olabilir’’ demiştir. Esasen mikromercek olayında bir yıldızın ışığının , bir başka yıldızın çekim kuvvetiyle kırılıp yoğunlaşmasından bahsedilir ki, bu durumda jüpiterin veya ışığı az bir yıldızın dahi karanlık maddeye örnek olduğu söylenmektedir. Yani kısaca senin %75-80 diyip kaçtığın karanlık madde , yine aslında bizim bildiğimiz atom yapısının sadece değişmiş şeklinden veya mikromercek olayında olduğu gibi atom yapısının bizim bildiğimiz yapıda olmasından başka bir şey değildir.Yeni bir şey bulmuşsun gibi sevinmeni anlayamadım.Ancak ifade şeklin çok sığ ve ‘’ işine geldiği’’ tarzda olmuş. Arkadaşım sen foton meselesini de tamamen işine geldiği yerinden kavramışsın.Foton etkileşimlere parçacık şeklinde girip dalga olarak yayılan bir maddeyken sen tutmuş bunu da elektronun işi bittikten sonra serbest bıraktığı bir şey gibi anlatırken , neden acaba dahil olduğu etkileşimi bıraktığında dalga olarak yayılır demeyi unuttun?Ayrıca fotonların dahi birer enerjileri vardır.Taşıdıkları enerji türü hıza göre değişen kinetik enerjidir ki, bir misalle şöyle arz edebiliriz: Tabancayla göğe bir el ateş ettiğimizde , namludan çıkan merminin kinetik enerjisi yükseldikçe belli bir oranda azalacak ve sonuçta gidebildiği en son yerde kinetik enerjisi bitmiş olacaktır.Tam bu anda potansiyel enerjisi maximum seviyeye ulaşmış olacaktır i böylece enerjilerin toplamı yine aynı olacaktır.Demekki enerjinin korunması durumu burada dahi geçerli olacak , ortada bir enerjinin durum değişmesi kaçınılmaz olmuş olacaktır.Ve en önemlisi bu misaldeki ‘’ sürtünme kayıpları’’ nereye gidiyor? Bunu hiç düşündün mü?Ayrıca atomun bünyesinde ki nükleer enerjiyi nereye koydun bunu da anlamış değilim.Dolayısıyla enerji maddeden ayrı düşünülemiyor, madde enerjiyle kaim olmuş oluyor ve sonuç itibariyle değişen enerji bir daha geri dönüşüme tabi tutulamıyor.Anlayamadıysan sana küçük bir misal daha vereyim: Isı enerjisi haddi zatında tükenebilen daha yerinde bir ifadeyle değişen bir enerji türü değil midir? Evet , o halde ısı enerjisinin ne olduğunu biliyor musun?Isı enerjisi molekül ve atomların sahip olduğunu kinetik enerjinin ta kendisidir.Bunun değişmesi başkalaşması ne demektir? Fotonlarında aslında sahip olduğu kinrtik enerjilerinin bitmesi veya vasıf değiştirmesi anlamına gelir.Hal böyleyken enerjinin geri dönüşümü imkansızdır, kanunu gereğince (term.dinmk. 2.) fotonlar dahil tüm evrenin yapısını teşkil eden atomlar bunların elektronları çekirdeklerindeki notron proton yine bunların alt bölümleri baryonlar mezonlar, bunların alt parçaları kuarklar vs…her şeyiyle ve tüm yapısıyla ‘’harcanan enerji ilk halini yitirmeden yerine konulması için , daha büyük bir enerjiye muhtaçtır’’. Kanununa göre, yani enerjinin geri dönüşümünün imkansız olmasından benim ortaya koyduğum , enerjinin ölü hale geleceği, artının eksinin bir gün son bulacağı, bununda sonsuzdan gelmiş olsa çoktan tükenirdi , kaidesince doğrudur, eksiksiz bir çıkarımdır.Sen mevzuları karıştırmışsın.Mesela senin ihmal edip yazmadığın , karanlık maddeden ayrıca birde ‘’ters madde’’ vardır ki , buda yine maddenin enerjiye dönüşümünü anlatan bir durumdan başka değildir. Bunuda nerden çıkardın?Atomun kaybettiği enerji başka maddeye enerji sağlayacak ve bu madde bu enerjiyi kullanacak ve toplam enerjide azalma olmayacakmış.Peki vasfı değişen bu enerji bir başka madde tarafından kullanılsa bile tekrar ilk haline dönüşecek midir? Hayır. Ve Sonunda nu enerji yerine konulamayacağı için , tamamen ölü enerji olma yolunda gidecek midir?Evet.Kaldıki atomların bünyesinde mevcut kararsız bir enerji olan nükleer enerji , elektro menyetik dalga ve ışık yayar böylece, çekirdekte depolanan bu enerjide yerine tekrar konulamayacağı için, termodinamiğin 2. kanunu gereği , ölü enerji olmayolunda ilerler. İşte buyurun!tam bir tezat!Sen yukarda onca yazdığın yazıya mukabil , tutmuş işi big benge götürmüşsün.O ki enerjinin geri dönüşümü olamayacağına karşıydın , nerden big bengi çıkardın?Bin- beng olayı tamamen benim savunduğum enerjinin geri dönüşümünün olamayacağı , termodinamik 2. kanunun sonuç kısmıdır.Enerji ölü hale gelecektir.Dolayısıyla ölü hale gelecek bir enerji sonsuzdan gelemez, sonsuzdan gelseydi zaten sonsuzdayken ölü olurdu, ve biz enerjiyi kullanıyor görüyoruz, demekki enerji var ve sonsuzdan gelmedi .Bundan bağımsız düşünülemeyen madde de sonsuz olamaz o halde.Afedersin ama bu ne perhiz bu ne lahana turşu, demekten kendimi alamıyorum. Tamam işte bende bunu ama az bir farkla ifade ediyorum.Demekki kuru inkarın sonu buraya kadarmış. Bu bahsini ettiğimiz olayların , yani enerji dönüşümü olaylarının bir ilk girdiye ihtiyacı vardır. Hatta misal vermiş demiştim ki: Hidrojen güneş tarafından yakılır helyuma dönüşür, akabinde buda mesela güneşte olmasa bile, helyum karbona taki en son en ağır elemente demire sıra gelirki demirden sonrasının olamayacağı , demirin son nokta olduğunu bilim ifade ediyor.Bu dönüşüm işinin başlangıcına hangi maddeyi koyduk? Hidrojeni koyduk.Demek ki bu bir dönüşüm olsa dahi sonuç itibariyle bir ‘’ilk girdiye’’ ihtiyaç kaçınılmaz oluyor.Ve buda misalimizde arz ettiğim gibi hidrojendir. Big beng hadisesi aslında tamamen teorik olarak ifade edilen, - sonsuz defa tekrar eden – bir hadise olsa bile , bununda bir başlangıcı olması kaçınılmaz olmaktadır.Çünkü çok açık ve net bir ifadeyle anlattım ki, sonsuz bile sanılsa bir dönüşümden bahsederken buna bir ilk girdi olmak zorundadır.Ve bunu ben değil, tamamen bilimin söyledikleri ortaya koymaktadır. Yalnız ben burada özellikle tekrar ediyorum,yazımın tamamı termodinamikle izah edilen bir anlatımdan ibaret değildir. Gerçi termodinamikle anlatılanlarda sonuş itibariyle sarsılamaz ilmi hakikatler olmasına rağmen, her ne hikmetse , işimize gelince onu atmış, işimize gelince kullanmışız( ? ). Ayrıca gidin bakın bunu ortaya atan adam (carnot) ve geliştiren bilim adamlarınce ifade edilen bir söz vardır oda: Bütün bilimsel çıkarımlar termodinamiğin ikinci kanununa uymak zorundadır.Denmektedir. Dolayısıyla ben bunu kafamdan sallamıyorum. Maddenin ezeli olamayacağına dair bir yığın delil vardır, ve termodinamik bunca delile sadece bir yönden yaklaşmak zaviyesidir. Yazılarımı tenkit edercesine tamamen usta bir taklitçilikten öteye geçmeyen arkadaşlarında, hepsini yapmış oldukları ‘’ilmi katılımlarından’’ ! ) ötürü tebrik ediyorum. Tebrik ederim sizi... Bilim adamlarının onlarca yıldır arayıp da bulamadığı ""karanlık madde" yi siz bulmuşsunuz (!). "Atomun elektronları çekirdeğine çekip çekirdeğin çökmesiyle oluşan madde türü" gibi bir tanımlama getirmişsiniz. Ancak bırakın elektronların çekirdeğe çekilip çekirdeğin çökmesini, pek çok bilim insanı, karanlık maddenin çoğunluğunun proton, nötron ve elektronlardan oluşmadığı görüşündedir. Siz karanlık maddeyi "standart model" ile açıklama yoluna gitmişsiniz. Ancak karanlık madde standart modelin içinde yer almaz; alsaydı, adı "karanlık madde" olmazdı. "Bilgi takviyesi" öneriniz için teşekkür ederim. Ben sürekli bunun içerisindeyim zaten. Ancak bu önerinizi ciddi manada kendiniz için de düşününüz lütfen. Hidrojenden, helyumdan, kurşundan bahsetmişsiniz. Kurşunun ötesinin olmadığından falan... Evet kurşun birleşerek bir başka elemente dönüşebilmesi için sahip olunandan çok daha fazla enerjiye ihtiyaç olduğu için yıldızlar tarafından son duraktır. Ancak bu size neyi kanıtlar? Hidrojen ya da kurşun temel parçacıklar mıdır? Aslında detaylara devam edecektim ama, düşündüm de buna hiç gerek yok. Aşağıda söyleyeceklerim, bilimsel olarak da, felsefi olarak da inkar edemeyeceğiniz bir konudur. Evren ısı ölümüne gitse bile madde sonsuza kadar varlığını devam ettirecektir. Sonsuza giden bir kavramın da başlangıcını aramak anlamsızdır. Siz bir ilk girdi olduğunu varsaysanız bile, bunu "yaratmak" değil, yalnızca "hareket" olarak adlandırabilirsiniz; yoktan varetme olarak değil. Zira madde ve enerji birbirinden bağımsız değil, birbirlerinin farklı halleridir . Öyleyse şu sonuca ulaşıyoruz; sizin "Allah" diye varsaydığınız "şey" maddeyi yaratan değil, maddeye hareket kazandıran "şey" dir. Artık bunu İslam terminolojisinin neresine koyacağınız size kalmış. Alıntı
Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Madde kavramı üzerinde biraz durmak istiyorum. Maddenin dar anlamı kütlesi ve hacmi olan varlık. Oysa maddenin geniş anlamı, materyalist felsefedeki anlamıdır. Gözlemlediğmiz, deney yaptığımız ya da rasyonel olarak akıl yürütebildiğimiz her şey maddedir. Tüm atomaltı parçacıklar, fotonlar, kütleçekim alanları, kuantum dalga paketleri hep madde kavramı içinde yer alır. Enerji de maddenin kendini dışavuruş biçimidir ve maddeden ayrı düşünülemez. Madde doğadır, maddde kozmostur, madde "varlık" olgusunun bütünüdür. Sonsuz bir cisim, sonsuz bir nesne, sonsuz bir varlık olamaz demiştim. Sonsuz bir varlığı tanımlayamayız, Ezeli, ebedi ve sınırları olmayan bir varlığın somut bir gerçekliği yoktur ve olamaz.Her varlığın başlangıcı ve bitişi vardır. Her varlığın bir sınırı vardır. Bir bitişten sonra yeni bir başlangıç gelir. Bu da bizi devinim ve süreklilik kavramlarına götürür. İşte bu sonsuzluk kavramıdır. Madde ezeli ve ebedi dediğimiz anda bu kavramı anlatmış oluruz. Devinim ve süreklilik kavramını anlarız. Saygılar. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Sonsuz bir cisim, sonsuz bir nesne, sonsuz bir varlık olamaz demiştim. Sonsuz bir varlığı tanımlayamayız, Ezeli, ebedi ve sınırları olmayan bir varlığın somut bir gerçekliği yoktur ve olamaz.Her varlığın başlangıcı ve bitişi vardır. Her varlığın bir sınırı vardır. Bir bitişten sonra yeni bir başlangıç gelir. Bu da bizi devinim ve süreklilik kavramlarına götürür. İşte bu sonsuzluk kavramıdır. Madde ezeli ve ebedi dediğimiz anda bu kavramı anlatmış oluruz. Devinim ve süreklilik kavramını anlarız. Bütün bu söyledikleriniz maddesel olarak doğrudur.. Ve içinde bulunduğumuz alemin fizik kurallarıdır.. Bu kurallar benim için bir tabu değildir.. Daha farklı kanunların olduğunu düşünüyorum.. Örneğin Einsteinden önce ışığın büküldüğünü keşfeden yoktu, ışık doğrusal yol izliyor diye biliniyordu, fakat gün geldi Einstein bu taoriyi alt üst eti.. Şimdi Einsteinden önce ışığın bükülmesi nasıl olası değildi ise şuan olası görmediğiniz şeyler belki bir gün olası olacaklardır.. Özetle.. hiç birşeye mutlak, sınırlı ve önyargılı bakmıyorum.. Mesela belki bir gün cinleri görebileceğimiz aletler geliştireceğiz.. Saygılar.. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Mesela belki bir gün cinleri görebileceğimiz aletler geliştireceğiz.. İyi güzel de, bunun için önce ne aradığını bilmek gerekmez mi? Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 İyi güzel de, bunun için önce ne aradığını bilmek gerekmez mi? Aslına bakarsan bir çok keşifler başka birşey araken bulunmuştur yada ilhamla bulunmuştur.. Tabi bilinçli bir arayış sonucunda bulunan keşiflerde vardır.. Bu durumda bu soruna şöyle cevap vereyim.. Cin arıyorum..) Neden cin aradığımı bir sonraki iletimde yazacağım... Saygılar.. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Aslına bakarsan bir çok keşifler başka birşey araken bulunmuştur yada ilhamla bulunmuştur.. Tabi bilinçli bir arayış sonucunda bulunan keşiflerde vardır.. Bu durumda bu soruna şöyle cevap vereyim.. Cin arıyorum..) Neden cin aradığımı bir sonraki iletimde yazacağım... Saygılar.. Evet, pek çok keşif başka bir şey ararken bulunmuştur. X ışınları gibi... Bu ışınlar bulunduktan sonra, bununla neler yapılabileceği düşünülmüş ve hayata da geçirilmiştir. Ancak bulunan şeyler maddeden bağımsız değildir. Siz, maddeden bağımsız olan bir şeyler arıyorsunuz... Bu arada "başka şeyler ararken" ifadesi beni rahatlattı. Bir an için, bu iş için ayrılacak çuvallarla riyal gözümün önüne geldi de, bayağı endişelenmiştim. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Evet, pek çok keşif başka bir şey ararken bulunmuştur. X ışınları gibi... Bu ışınlar bulunduktan sonra, bununla neler yapılabileceği düşünülmüş ve hayata da geçirilmiştir. Ancak bulunan şeyler maddeden bağımsız değildir. Siz, maddeden bağımsız olan bir şeyler arıyorsunuz... Bu arada "başka şeyler ararken" ifadesi beni rahatlattı. Bir an için, bu iş için ayrılacak çuvallarla riyal gözümün önüne geldi de, bayağı endişelenmiştim. Endişelenme gerek yok.. Cin arıyorum dedimse, asıl kendimi arıyorum.. Beki bu sayede imanım yakin iman olur.. Gerisi boş.. Ve siz yine maddesellikle sınırlanıverdiniz.. Yada maddeyi sınırladınız.. Cinninde bir madde olmadığını nereden biliyorsunuz.. Ben ısrarla cin arıyorum.. Saygılar.. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Ben ısrarla cin arıyorum.. Ben de "felsefe taşı" nı arıyorum. Ancak benim felsefe taşını bulma ihtimalim ne kadar ise, senin de bir cin bulma ihtimalin o kadar... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Ben de "felsefe taşı" nı arıyorum. Ancak benim felsefe taşını bulma ihtimalim ne kadar ise, senin de bir cin bulma ihtimalin o kadar... Tamam saygı duyarım.. Eğer felsefe taşının olduğuna dair bilgiler ve inaçlar cinlerin olduğuna dair olan bilgi ve inançtan daha çok yada aynı ise bulacağına eminim... Fakat iş cinde ve felsefe taşında değil.. İşlemek istediğim tema; şu madde ve evrensel fizik kurallarını kayıtsız şartsız kabullenip bunun dışında hiç bir bilgi, yargı ve olgu yoktur mantığının atılmasıdır.. Saygılar.. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 İşlemek istediğim tema; şu madde ve evrensel fizik kurallarını kayıtsız şartsız kabullenip bunun dışında hiç bir bilgi, yargı ve olgu yoktur mantığının atılmasıdır.. Bunun için geçerli bir neden göstermelisin. Binlerce yıl önceki inançları değil... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Geçerli neden herşeyin olabileceğinin mümkün olma ihtimalidir.. Yani kendi ifademle global bilgi global mantık.. Nasılki mahiyetini ve yapısını bilmediğimiz şeyler bizlere ilkin çok garip zor ve imkansız gibi geliyor ama öğrenince haaaa diyorsak.. Yine aynı şekilde daha neler neler vardır diyorum.. Ve insan aklının daha yüzde bilmem kaçını kullanabildiğinin bilindiği bir zamanda, daha bilinmeyen neler vardır diyorum.. Kısaca lokal değil, global düşünce diyorum.. Saygılar.. Alıntı
Φ GıLgaMeŞ Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2006 Tebrik ederim sizi... Bilim adamlarının onlarca yıldır arayıp da bulamadığı ""karanlık madde" yi siz bulmuşsunuz (!). "Atomun elektronları çekirdeğine çekip çekirdeğin çökmesiyle oluşan madde türü" gibi bir tanımlama getirmişsiniz. Ancak bırakın elektronların çekirdeğe çekilip çekirdeğin çökmesini, pek çok bilim insanı, karanlık maddenin çoğunluğunun proton, nötron ve elektronlardan oluşmadığı görüşündedir. Siz karanlık maddeyi "standart model" ile açıklama yoluna gitmişsiniz. Ancak karanlık madde standart modelin içinde yer almaz; alsaydı, adı "karanlık madde" olmazdı. "Bilgi takviyesi" öneriniz için teşekkür ederim. Ben sürekli bunun içerisindeyim zaten. Ancak bu önerinizi ciddi manada kendiniz için de düşününüz lütfen. Hidrojenden, helyumdan, kurşundan bahsetmişsiniz. Kurşunun ötesinin olmadığından falan... Evet kurşun birleşerek bir başka elemente dönüşebilmesi için sahip olunandan çok daha fazla enerjiye ihtiyaç olduğu için yıldızlar tarafından son duraktır. Ancak bu size neyi kanıtlar? Hidrojen ya da kurşun temel parçacıklar mıdır? Aslında detaylara devam edecektim ama, düşündüm de buna hiç gerek yok. Aşağıda söyleyeceklerim, bilimsel olarak da, felsefi olarak da inkar edemeyeceğiniz bir konudur. Evren ısı ölümüne gitse bile madde sonsuza kadar varlığını devam ettirecektir. Sonsuza giden bir kavramın da başlangıcını aramak anlamsızdır. Siz bir ilk girdi olduğunu varsaysanız bile, bunu "yaratmak" değil, yalnızca "hareket" olarak adlandırabilirsiniz; yoktan varetme olarak değil. Zira madde ve enerji birbirinden bağımsız değil, birbirlerinin farklı halleridir . Öyleyse şu sonuca ulaşıyoruz; sizin "Allah" diye varsaydığınız "şey" maddeyi yaratan değil, maddeye hareket kazandıran "şey" dir. Artık bunu İslam terminolojisinin neresine koyacağınız size kalmış. Sayın çok sevgili kardeşim (! ) Baryonik maddeden başka tanımlamalar elbette var. Ve bunların hiçbirinde maddenin bizim bildiğimiz '' madde özelliklerinin'' dışında bir tanımlaması yoktur.Karanlık madde de , Ters madde de hepsi sonuçta madde tabiri içine giren, kütlesi, hacmi, kendine has enerjisiyle, nasıl olursa olsun, birer maddedir.Sana bunu anlatamadım sanıyorum.Olsun zaten sorun değil.Anlamanı beklemiyorum. Hidrojen veya kurşun Maddenin abileceği son hal ise? Bu size neyi kanıtlar?Demişsin.(demirdir demiştim ben) O zaman tekrar kabilinden bir izah daha olsun. Eğer maddenin , enerji şeklinde olsa bile, nihayetinde alabileceği bir son hali varsa ki vardır.Bu takdirde açık ve nettir; sonu olanın başlangıcı olmak zorundadır.Termodinamiğin 2. kanunu mucibince, enerjinin son alacağı şekille, ölü hale geleceği düşünülürse,başlangıcına gidersek , enerji bir ilk giridiyle veya ilk dönüşümle , bu döngüye başlamak zorunda değil midir? Evet diyeceksiniz, zira dönüşüm işinin sonu varsa , başı olmak zorunda.Ve eğer ortada bir dönüşüm ameliyesi varsa , bunun dönüşüme başlaması içinde, ilk girdiye ihtiyaç kaçınılmazdır.Böylece en son elde edeceğimiz şey her ne ise, elde ettiğimiz bu madde sonsuzdan gelemez, sonsuz başlangıcı olmayan demektir.Evet sonsuzdan gelmiş olsaydı, bütün dönüşümleri daha sonsuzdayken tamamlamış olurdu.Ayrıca sonsuzdan gelen, sonsuz süredir yolda olduğu içinde sonsuza ulaşmak zorundadır.Dolayısıyla ezel olan aynı zamanda ebed olmak durumundadır.Böyle bir madde için zaman ortadan kalkar, ve değişime uğrayamaz.Halbuki biz şuan görüyoruzki madde değişikliklere maruz kalmaktadır.Bu demektirki sonsuzdan gelmiyor. Oysa sonsuzdan gelen bütün zamanları ve değişmeleri daha sonsuzken bitirmek durumunda olduğu için bu çıkarım gümler kardeş. Dolayısıyla , şartlanan kafalar hariç, aklı selim ile okuyup düşünen bundan başka bir yol bulamaz. Birde tekrarlayan big beng varsayımın varya hani?İşte bu olayda , yaptığım çıkarımın dışına çıkamaz. Zira sonuçta big beng tekrarlasa, yani içine çöküp, tekrar dışa patlayarak çıksa bile, içine çöktüğü anda bile sonuçta ''varlığını yitirmemektedir''.Ve bu sadece teorik bir faraziyedir.Yani tekrarlayan big beng olayı... Kaldıki stephan hawking kardeşimizin ifadesiyle, eğer big bengden çok kısa bir süre sonra, evrenin genişleme hızı şu ankinden milyar kere milyarda bir az olsaydı, evren genişlemeden içine çökerdi, tersi durumundada bir daha bir araya gelemez ve dağılırdı.Peki sonsuzdan beri böyle bir döngü olsaydı, şimdiye kadar, taa sonsuzdan beri tekrarlayarak gelen big beng , genişleme hızının hiç mi üzerine çıkmadı?O halde daha sonsuzdayken dağılan materyallerin bir daha birleşememesi lazımdı.zira size göre evrende sonsuz ya! Bunlarıda geçiyorum. Sayın yam_yam: Biz şuanda yaşıyorsak ve varsak, ve bizler sonsuzdan geliyorsak, söyler misiniz , bizler sonsuzun neresindeymişiz acaba? Bana sonsuzun '' her hangi bir yerini '' gösterebilir misiniz?Elinizi her attığınız yerde sonsuzdan bir parça, daha yerinde bir tabirle , sonsuz olmayacak mıdır?Bu misali büyütün ve big beng olayınada uygulayın.Sonsuzdan gelen bir döngünün, kaçıncı döngüsünü yaşıyoruz sizce?Bu döngüye sonsuzun şurasıdır diyebilir misiniz? Hayır diyemezsiniz. Sonuç olarak madde asla ezeli olamaz.Onu '' yaratan ortaya koyan birisi vardır. Ve buda yerleri ve gökleri hak ile yaratan ALLAH AZZE VE CELLE'dir. Sayın Gılgameş, özellikle bold yazı ile yazma ihtiyacınız dikkatimi çekti. Bunu kavramak için big-bang'in nasıl yorumlandığına bakmak gerekir. Bizler teleskop, radyoteleskop gibi gözlem araçları ile evreni kavramaya çalışıyoruz. Gökcisimlerinden gelen ışığın kırmızıya kayması şeklinde ortaya çıkan olgu yorumlanıyor ve gökcisimlerinin başlangıçta tek bir noktadan ortaya çktığı hipotezi ortaya atılıyor. Fakat bunun tüm maddenin yani evrenin tek bir noktadan çıktığı şeklinde yorumlanması bir hipotezdir. Bu hipotezin ispatlandığına dair bir denklem ve kuram yoktur. Herşeyden önce "evren" kelimesi ile kastedilen nedir. Big bang sonrası etrafa saçılan maddelerin sınırı içinde kalan bölgeye "evren" deniyorsa, bunun ötesi de vardır. Evrenin bir sınırı olduğu ve sınırın ötesinde birşey olmadığı yani" hiçlik" olduğu ispatlanmış değil. Bu durumda Big bang'in sadece evrenin bir bölümü için geçerli olduğunu elbette düşünebiliriz. Diyalektik düşünme tarzına yabancı birisi için sonsuzluk kavramını anlamak zordur. Gerçekten de sonsuz bir varlık olmaz. her varlığın bir başlangıcı vardır, sınırları vardır. Aksini düşünmek abesle iştigal olurdu. Evrendeki bütün cisimlerin, bütün varlıkların elbette bir başlangıcı olacak. Ancak sonsuzluk bir varlık değildir, bir kavramdır. Aynı şekilde evren bir varlık değildir bir kavramdır. Evren uzaydır, kozmostur, mekandır. Big bang sonrası dağılan maddelerin çapına sınır getiririz ama mekana sınır getiremeyiz, kozmosa sınır getiremeyiz. Evrenin kapalı ve izole bir sistem olduğunu ispatlayamayız. Evrenin %99 unun plazmadan oluştuğunu biliyoruz. Plazma evren modeline göre evreni şekillendiren güç, kütle çekimi değil, elektromanyetizmadır. Bu modele göre evren big-bang anındaki bir tekillikten (singularite) başlamış değildir. Bigbang evrenin bir köşesindeki madde etkileşimleri sonucu meydana gelen bir patlamadır. Evrende sonsuz yerde sonsuz sayıda patlamalar olabilir. Bilim dünyasında plazma evren modelinin de küçümsenemeyecek ölçüde savunucuları vardır. Saygılar. Ben her halu karda, ister big bengli ister big bengsiz, maddenin neden ezeli olamayacağını anlattım. Ezel olan aynı zamanda ebed olmak zorundadır.Bir şey ezelden beri varsa geliyorsa, bu takdirde ebede ulaşmış olmak zorundadır.Dolayısıyla bu ikiside asıl itibariyle birdir.Bunlar bir olduklarında ise , zamanın devamı söz konusu olamaz, zira zamanın devamı demek, henüz bir yerlere varılamamışlık anlamına gelir.Ve devamı olanın başlangıcı olmak zorunda olur.Akıl bundan başkasına yol bulamaz.Başlangıcı olmayan ezel olanda, böylece zamandan korunmuş olacağından, değişime uğrayamaz.Ama biz her an değişimi bizzat seyr ediyoruz.Yaşıyoruz ve zamanı biliyoruz. Bu demektirki , ezelden değil , başlangıcı olan bir varoluşla var olduk. Kaldıki sizin sandığınız gibi, evrenin bazı yerlerinde, değişime uğramayan maddelerin olması imkansızdır.Zira mekan olarak evrenin içinde , bir tane sonsuz, bir tane sonlu olamaz.Sonlu olan , sonsuz olandanda kopamaz, zira çok açık ve net ifade ettikki, sonsuz olan terkibe ve değişimede uğrayamaz.Değişime uğrasaydı sonsuzdan geliyor olamazdı.Ve böyle bir cisimden, parçada kopamaz.Zira kopabilseydi ezeldeyken kopardı ki , bu da kendisinden kopan cisiminde , sonsuzdayken kopmuş olması demek olurduki, bu kopan cisimde sonsuz olmuş olurdu.demekki evrenin her yerinde olan tüm maddeler, sonludur. Bunun alternatifi olamaz.Sonlu derken, başlangıcı olanı kasdediyorum. sevgiler. saklıgerçek' Dr. Umit Sayin......BILIM ve UTOPYA Ekim 1999 BOLUM 3 DOGANIN YANILMAZ SAATLERI </SPAN> Ahhhh ah! Yahu ben derdimi anlatabildimde dağlara ve taşlara, ama sana, ama sana anlatmayı beceremedim... Varsa bir iddian kendin yaz şuraya, senin alıntısı yaptığın yazı,evrimi çevrimi anlatmış.Konunun başlığına dönde bir bak bakalım, ne yazıyor? ''MADDE EZELİ DEĞİL'' yazıyor. ama sen ısrarla '' GELİN EVRİMİ KONUŞALIM ''diye okuyorsun. Sana dünyanın sorusunu sordum, hiç birine cevap vermedin,( balyoz1 başlığına dön) Hep aynı minval üzresin. Ama o ki zahmet etmiş yazmışsın , sana bir soru sorayımda öyle git. Tabii seleksiyonlar tesadüfi ise , canlının işine yaramayacak organlarını '' hangi bilinçle'' eliyorlar?Yok tesadüfi değilse, o zaman bir yaratan var demektir. Mesela archeopteryks denen kuşun, bir dinodan evrimini anlatırken, bunun nasıl olduda, kanatları ''yokken'' çıkmaya başladı? Yerde yaşayan canlının,uçmak için kanatlanması olayını düşünelim.bu canlı '' PAT '' diye kanatlanamayacağına göre hatta kanatlanması için zaman gerekeceği ortadayken, bu canlının kanatları yavaş yavaş,gittikçe olgulaşan bir evrimle olacağına göre,henüz oluşmamış yarım kanatlarla hatta ilk başta kanat bile sayılamayacak çıkıntılarla uçamayacağına göre,söyler misin bana, neden doğal seleksiyon mekanizması bu '' işe yaramayan kanatları'' elemedi? yoksa ilerde uçma ameliyesini ifa edeceğine dair bir öngörüsü mü vardı? gelecekte bu yarım kanatların yerlerine olgun ve mükemmel kanatların olacağını nerden biliyordu ki ısrarla bu yarım kanatları uzun yıllar elemeden , nesilden nesile aktararak olgunlaştırdı? mutlak bir kudretle ,Allahın dilemesi ve ilmi olmadan olmayacak bir şeyi, kör ve sağır tabiata atfetmenin , rica ediyorum ,ilmi sayılabilecek bir yeri var mıdır.</SPAN></SPAN></SPAN></SPAN></SPAN></SPAN> Alıntı
Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 "madde ezelidir" sözünde ne anlatıldığını kavramak için öncelikle devinim ve süreklilik kavramları anlamak gerekir. Her varlığın bir başı ve bir sonu vardır. Aksini iddia etmek abesle iştigal olur. Bir proton ezelden beri var olamayacağı gibi ebediyen de var olamaz. her başlangıcın bitişi vardır her bitiş yeni başlangıçlara sebep olur. Bu da bizi devinim ve süreklilik kavramlarına götürür. İşte bu sonsuzluktur. Sonsuzluk bir varlık değildir, bir kavramdır. Devinimin başı ve sonu olma. Big bang gözlemlediğimiz evrendeki yapıların başlangıcıdır. Protonların,nötronların ve atomik yapıların başlangıcıdır. Ancak gerçek anlamda bir başlangıç değildir. Big bang öncesi de vardır, big bangin maddde zemininde açıklamaları ve bunu açıklayan değişik teoriler vardır. (Alan Guth'un teorisi, Plazma evren teorisi gibi). Big bang dan önce de zaman ve mekan vardı, maddeler vardı. Benim görüşüm bu şekildedir. Saygılar Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 "madde ezelidir" sözünde ne anlatıldığını kavramak için öncelikle devinim ve süreklilik kavramları anlamak gerekir. Her varlığın bir başı ve bir sonu vardır. Aksini iddia etmek abesle iştigal olur. Bir proton ezelden beri var olamayacağı gibi ebediyen de var olamaz. her başlangıcın bitişi vardır her bitiş yeni başlangıçlara sebep olur. Bu da bizi devinim ve süreklilik kavramlarına götürür. İşte bu sonsuzluktur. Sonsuzluk bir varlık değildir, bir kavramdır. Devinimin başı ve sonu olma. Big bang gözlemlediğimiz evrendeki yapıların başlangıcıdır. Protonların,nötronların ve atomik yapıların başlangıcıdır. Ancak gerçek anlamda bir başlangıç değildir. Big bang öncesi de vardır, big bangin maddde zemininde açıklamaları ve bunu açıklayan değişik teoriler vardır. (Alan Guth'un teorisi, Plazma evren teorisi gibi). Big bang dan önce de zaman ve mekan vardı, maddeler vardı. Benim görüşüm bu şekildedir. Saygılar Bazı bilim adamları Proton'un ömrünün 10 üzeri 100 yıl olduğunu söylüyorlar. Ancak protonlar da kuarklardan oluşurlar. Dolayısıyla proton'a bir ömür biçilmesi, maddeye ömür biçilmesi anlamına gelmemektedir. Alıntı
Φ GıLgaMeŞ Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 "madde ezelidir" sözünde ne anlatıldığını kavramak için öncelikle devinim ve süreklilik kavramları anlamak gerekir. Her varlığın bir başı ve bir sonu vardır. Aksini iddia etmek abesle iştigal olur. Bir proton ezelden beri var olamayacağı gibi ebediyen de var olamaz. her başlangıcın bitişi vardır her bitiş yeni başlangıçlara sebep olur. Bu da bizi devinim ve süreklilik kavramlarına götürür. İşte bu sonsuzluktur. Sonsuzluk bir varlık değildir, bir kavramdır. Devinimin başı ve sonu olma. Big bang gözlemlediğimiz evrendeki yapıların başlangıcıdır. Protonların,nötronların ve atomik yapıların başlangıcıdır. Ancak gerçek anlamda bir başlangıç değildir. Big bang öncesi de vardır, big bangin maddde zemininde açıklamaları ve bunu açıklayan değişik teoriler vardır. (Alan Guth'un teorisi, Plazma evren teorisi gibi). Big bang dan önce de zaman ve mekan vardı, maddeler vardı. Benim görüşüm bu şekildedir. Saygılar Güzel kardeşim sen nihayetinde ''maddenin yok olamayacağını '' söyledikten sonra hangi devinimden söz ediyorsun?Sonuçta madde yok olmuyorsa, bu durumda ''vasfı'' ne olursa olsun o bir varlıktır.Devinim dediğin şey ise sadece vasfının değişmesidir.Bu durumda sözlerinden maddeye kadim dediğin aşikar.Bu durumda cevap verir misin: 1.Madde ''vasfı ne olursa olsun'' hep var idiyse , yaşanan maddi değişmeler ''ezel''tabiriyle nasıl örtüşür?Sonsuza kavram demen, sonsuzu kavrayamamandan kaynaklanıyor, veya onu yaşayamamandan diyelim. 2.Bir devinim için dahi ''maddenin'' hep olması gerekmektedir.Bu durumda sonsuzdan gelen bu madde , nasıl oluyorda değişmeye uğruyor?Zira sonsuzdan gelen aynı zamanda ebedidirde.Bu takdirde ebediyeti ve ezeliyeti aynı anda bulunduran şey , ezeli olmuş olur.Böyle bir yerde zaman yoktur, hareket durmuştur, şimdi maddeyi ister al, kuantumlara sok , ister ordan al plazmaya götür, madde maddedir.Ve kendisine has bir yapısı şekli, kısaca özelliği vardır.Ve bir değişmeye tabidir.Değişmede zamanla ''iç içe '' var olan bir kavramdır.Oysa kadim olan zamandan korunmuştur diyoruz.Buna rağmen bir değişimler manzumesini müşahade ediyorsak burdan çıkabilecek bir sonuç vardır o da : ''Madde yoktan ve sonradan''var olmuştur''. Bu yazdıklarımı ciddi manada tefekkür etmeni rica ediyorum. Ayrıca termd.2 . kanunu ile ilişiklendirdiğim bu konuyu bir bütün olarak, maddenin ve senin bahsini ettiğin ''plazma evren'' modelinide içine alacak bir mantıkla düşünürsen, ne demek istediğimi anlarsın umuyorum. yam_yam arkadaşımın protona biçtiği ömürden ''kuarkları'' ayrı tutmasını , maddenin ne olduğunu bilmemesine hamlediyorum.Zira madde her ne olursa olsun, kendine has özellik ve yapısıyla sonuçta maddedir.Sonuç olarak kuarklardan sonra, daha küçük başka bir madde olmasa bile ( belli değil) kuarkların varlığı enerji kavramının dışına çıkamaz ve enerjinin dönüşümü ilkesine tabidir.Zira madde enerjiden ayrı düşünülemez. saygılar Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2006 Cok dogru evrende galaksi olusumlari takipte, enerji nasil baska bir enerji ile carpisiyorsailkin bulutumsu duruma ve sicaklikla dönüsüm durumuna vs. vs. galeksi olusuyor, bu yuvarlanan galeksinin icide ayni sistemde yildizlar olusuyor, nasada bir cok takip var. Alıntı
Φ Rastlantı Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Gılgameş, herşeyden önce samimiyetine inanıyorum, "sonsuzluk kavramını sen kavrayamıyorsun" şeklinde şahsına karşı bir ithamda bulunmadığımı bilmeni isterim. Elbette fikirler farklı olacaktır, burada anlatmak istediğim materyalistin sonsuzluk kavramını bu şekillde kavramamasıdır. Bilimde gelinen bir nokta var. herşeyden önce biz burada fikir ispatı ya da dayatması yapmıyoruz, bilimde gelinen noktaların ötesinde ve verilerin ışığında felsefenin sınırlarında gezinerek yorumlar yapıyoruz. Yorumlar ve fikirler farklı olacaktır. Herşeyden önce "sonsuz" kelimesi ya da "ezeli, ebedi" kelimeleri tanımlanmış varlıklara sıfat olarak kullanılamaz. Ezeli bir proton, ya da ebedi bir anahtar gibi. Sonsuzluk başlıbaşına bir kavramdır. Biz içinde yaşadığımız evreni, big-bang sonrası oluşan ve dağılan maddeler olarak tanımlarsak ezeli bir ebedi bir evren diyemeyiz. Bir kedi doğar büyür ve ölür. Molekülleri toprağa karışır. öyle bir zaman gelir ki kediden artakalan maddeleri artık kedi diye tanımlayamayız. Evren doğar ve sonsuzluğa dağılır gider artık belli bir noktadan sonra evren diye tanımlayamayız. Ancak evreni oluşturan unsurların gerçek anlamda yok olduğundan bahsedemeyiz. Sonsuzlukta da evrenler doğarlar ve ölürler, ancak devinim devam eder. Şimdi termodinamiğin ikinci kanunu yani entropi kanununa gelelim. Stephen hawking "zamanın kısa tarihi" isimli eserinde sürekli bir şekilde evrenlerin doğup yok olduğundan bahseder. Her bir evrende fizik kuralları farklı olabilir. Her bir evrende "termodinamik ok" yani entropinin okunun zaman oku ile aynı olmayabileceğinden bahseder. Yani başka evrenlerde entropi tersine işliyordur. Devinim içerisinde düzenler ve düzensislikler sürekli birbirine dönüşür. mesela 185. Sayfada şöyle demektedir. "Düzensizliğin ya da entropinin zamanla artması, zaman oku denen ve zamanın yönünü belirleyerek gelecek ve geçmişi ayıran bir kavrramın bir örneğidir. Zamanın en az üç değişik oku vardır. Birincisi düzensizliğin ve entropinin arttığı zamanın termodinamik okudur. Bundan sonra zamanın psikolojik oku gelir. Bu zamanın geçtiğini hissettiğimiz geleceği değil de geçmişi anımsadığımız yöndür. Zamanın son oku ise evrenbilimsel okudur. Bu da evrenin büzülmeyip genişlediği zaman yönüdür. Bu bölümde evrenin sınırsızlık koşulunun zayıf insancı ilke ile birlikte üç okun da niye aynı yönü gösterdiğini dahası zamanın niye kesin tanımlı bir oku olması gerektiğini açıklayabileceğimi ileri süreceğim. Psikolojik okun termodinamik ok tarafından belirlendiğini ve bu iki okun her zaman zorunlu olarak aynı yönü göstermeleri gerektiği savında bulunacağım. Evrenin sınırsız olduğu varsayılırsa, zamanın çok iyi tanımlı termodinamik ve evrenbilimsel oklarının olacağını ama bu okların evrenin bütün geçmişi boyunca aynı yönü göstermeyeceğini göreceğiz. Bununla ileri süreceğim bu oklar ancak aynı yönü gösterdiği zaman şu soruyu soracak akıllı varlıkların ortaya çıkmasına elverişli koşullar vardır: "Düzensizlik niye evrenin genişlediği zamanla aynı yönde artıyor" Burada anlatılmak istenen şudur. Sadece entropinin arttığı evrenlerde akıllı canlıların gelişmesine müsait koşullar meydana gelir. Entropinin azaldığı evrenlerde akıllı canlılar oluşup gelişemezler ve "entropi neden artıyor" diye soramazlar. Dolayısıyla akıllı canlılar yoksa psikolojik ok diye bir şey olmaz. Bu nedenle her zaman psikolojik ok ile termodinamik ok aynı yönü gösterir. Hawking diğer sayfalarda daha ayrıntıları ile anlatmış. Bu düşünceler elbette ispat niteliğinde değildir. Ancak düşünceye yeni açılımlar getiriyor. Saygılar. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 yam_yam arkadaşımın protona biçtiği ömürden ''kuarkları'' ayrı tutmasını , maddenin ne olduğunu bilmemesine hamlediyorum.Zira madde her ne olursa olsun, kendine has özellik ve yapısıyla sonuçta maddedir.Sonuç olarak kuarklardan sonra, daha küçük başka bir madde olmasa bile ( belli değil) kuarkların varlığı enerji kavramının dışına çıkamaz ve enerjinin dönüşümü ilkesine tabidir.Zira madde enerjiden ayrı düşünülemez. Bak arkadaş! Proton'a ömür biçen ben değilim. Dahası protonun bozulacağı da kesin değildir. Proton'a biçilen ömür, matematiksel olasılıklardandır. Proton, üçlü bir kuark sisteminden oluşur. Bozunsa bile, bozunduktan sonra bir başka sisteme dönüşecektir. Ancak protonun bozunma olasılığına karşı hiç bozunmama olasılığı da vardır. Geçelim... Bana elektronun ömrünü söyleyebilir misin? Ya da elektronun durağan halini? Elektron mutlak sıfır noktasında bile durağan değildir. Zira mutlak sıfır noktası, elektronun en düşük enerji seviyesinde bulunduğu haldir. Bu seviyenin altına düşmesi de mümkün değildir. Dahası bu seviyedeki hareketi de diğer cisimlerden bağımsızdır. Yani elektronların hareketi için dışarıdan enerji almalarına gerek yoktur. Kaldı ki durağan, yani kinetik enerji olmayan noktada bile bir elektron ile bir protonun birleşmesi "ilk hareket" için yeterlidir. Zira bu parçacıklar dışarıya enerji vererek birleşirler. Alıntı
Φ GıLgaMeŞ Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 yam_yam'Bak arkadaş! Proton'a ömür biçen ben değilim. Dahası protonun bozulacağı da kesin değildir. Proton'a biçilen ömür, matematiksel olasılıklardandır. Proton, üçlü bir kuark sisteminden oluşur. Bozunsa bile, bozunduktan sonra bir başka sisteme dönüşecektir. Ancak protonun bozunma olasılığına karşı hiç bozunmama olasılığı da vardır. Geçelim... Bırakalım istersen artık ''olasılıkları'' olandan bitenden bahsedelim. Bu gün eğer olasılıklar üzerinden konuşmak ''sonuca'' götürseydi, bilim artık son noktasına çoktan ulaşmıştı. Dönüşüm kaçınılmazdır.Bunu görüyor biliyoruz. İster bu baryonik madde isterse anti madde boyutunda olsun, ortada olan bir şey var: Madde vardır ve enerjiden ayrı düşünülemez! Aralarında dönüşümler olmaktadır.Buda değişmenin işaret ettiği ''ilk olana'' bizi götürmektedir.Değişim başlangıcı olmanın kanıtıdır ! Bunu görmekten neden kaçıyorsun arkadaşım? Başlangıcı kabul etmek durumundayız! Unutmaki ''madde içine çöksede'' yok olmuyor! Dolayısıyla varlık aleminde durdukça duruyor. Bu takdirde bu maddi varlığın ''ezeli'' olması için ''değişime ve dönüşüme'' uğramaması gerekmektedir. Sonsuz olan (başlangıcı olmayan) bir yerden gelseydi , aynı zamanda ebedi de olurdu. Böylece hem ezeli ve hem ebedi olan yerde zaman olmayacak, eğer ortada bir varlık varsa , buda parçalanamaz, değişime uğramaz ve zamandan korunmuş olmak durumunda olacaktır. Oysa biz görüyoruzki ''değişim''vardır ve inkar edilemez. Sonuç olarak derizki: Maddenin varlık planına çıkmasının bir ''başlangıcı''vardır.Ve buda onu Yaratanı gösterir. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Bırakalım istersen artık ''olasılıkları'' olandan bitenden bahsedelim. Bu gün eğer olasılıklar üzerinden konuşmak ''sonuca'' götürseydi, bilim artık son noktasına çoktan ulaşmıştı. Kuantumdan bahsediyorsanız eğer, "olasılık" ı göz ardı edemezsiniz. Zira "olasılık", "belirsizlik" gibi konular Kuantum fiziğinde önemli bir yere sahiptir. Örneğin, sizin karanlık madde için söylemiş olduğunuz "elektronların çekirdeğe çökmesi" konusu belirsizlik ilkesine uygun değildir. Eğer elektronları çekirdek gibi sınırlı bir alana sıkıştırırarak yeri konusundaki belirsizliği azaltırsanız, bu hızının belirsizliğinin artmasına neden olacaktır. Dolayısıyla böyle bir durumda elektronlar çekirdekten hızla uzaklaşma eğiliminde olurlar. Yani elektronlar çekirdeğe göçse bile orada çok uzun süre kalmayacaklardır. O yüzden bir parçacağın aynı anda hem hızını, hem de konumunu bilemezsiniz. Yalnızca orada bulunma olasılığını hesaplayabilirsiniz. Olasılığı yabana atmayın.... Dönüşüm kaçınılmazdır.Bunu görüyor biliyoruz. İster bu baryonik madde isterse anti madde boyutunda olsun, ortada olan bir şey var: Madde vardır ve enerjiden ayrı düşünülemez! Bunun aksini iddia eden olmadı... Aralarında dönüşümler olmaktadır.Buda değişmenin işaret ettiği ''ilk olana'' bizi götürmektedir.Değişim başlangıcı olmanın kanıtıdır ! Bunu görmekten neden kaçıyorsun arkadaşım? Başlangıcı kabul etmek durumundayız! İşte burada durun... Değişim ve dönüşümden kastedilenin ne olduğu bellidir. Temel parçacıklar farklı sistemlerde birleşerek görünür makroskobik cisimleri oluştururlar. Alt sistemler birleşerek üst sistemleri oluşturabilirler ve üst sistemler de bozunarak alt sisteme dönüş yapabilirler. Peki bu dönüşüm sizi ne tür başlangıç bulmaya itiyor? Bu sadece sizin "bir başlangıç olmalı" düşüncenizin dogmatik sonucundan ibaret. Hiç bir bilimsel, ya da mantıksal geçerliliği yok... Unutmaki ''madde içine çöksede'' yok olmuyor! Dolayısıyla varlık aleminde durdukça duruyor. Bu takdirde bu maddi varlığın ''ezeli'' olması için ''değişime ve dönüşüme'' uğramaması gerekmektedir. İşte bir dogmatik ifade daha.... Ezeli olması için değişime ve dönüşüme uğramaması gerektiği konusundaki ilmi delilleriniz nedir? Bu sonuca neye göre vardınız? Yoksa bu sıfatı yalnızca tanrınıza yakıştırarak, tanrınızın değişimden ve dönüşümden uzak olmasından elde ettiğiniz bir sonuç mu? Sonsuz olan (başlangıcı olmayan) bir yerden gelseydi , aynı zamanda ebedi de olurdu. Böylece hem ezeli ve hem ebedi olan yerde zaman olmayacak, eğer ortada bir varlık varsa , buda parçalanamaz, değişime uğramaz ve zamandan korunmuş olmak durumunda olacaktır. Oysa biz görüyoruzki ''değişim''vardır ve inkar edilemez. Sonuç olarak derizki: Maddenin varlık planına çıkmasının bir ''başlangıcı''vardır.Ve buda onu Yaratanı gösterir. "Madde ezeli olması için ebedi olmalıdır" diyorsunuz. Tamam... Sonra "Madde ebedidir " diyerek ona bir başlangıç aramaya kalkıyorsunuz. Aslında "madde ebedidir" diyerek zaten onun ezeli olduğunu söylüyorsunuz ama, bunu dile getirmeye diliniz varmıyor. Sonra da hiç bir ilmi geçerliliği olmadığı halde "değişim-dönüşüm" diyerek buna kılıf arıyorsunuz... Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Dönüşüm kaçınılmazdır.Bunu görüyor biliyoruz. İster bu baryonik madde isterse anti madde boyutunda olsun, ortada olan bir şey var: Madde vardır ve enerjiden ayrı düşünülemez! Aralarında dönüşümler olmaktadır.. Çelişki 1 ; Madde → enerji, enerji→madde dönüşümü sürekli ise, başlangıcı olabilirmi ? Unutmaki ''madde içine çöksede'' yok olmuyor! Dolayısıyla varlık aleminde durdukça duruyor. Çelşki 2 ; Madde yok olmuyorsa, sürekli varsa, başlangıcı olabilirmi ? Bu takdirde bu maddi varlığın ''ezeli'' olması için ''değişime ve dönüşüme'' uğramaması gerekmektedir. Çelişki 3 ; Madde, iki halde sürekli değişime (enerji madde) uğrar demekle burada da çelişkiye düşüyorsun, Çelişkilerin içinden hem çıkamıyorsun hemde yukardaki fikirlerinle örtüşmediğini bilmeyerek 4. çelişkini vurguluyorsun; "maddenin başlangıcı var" Alıntı
Φ GıLgaMeŞ Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Çelişki 1 ; Madde → enerji, enerji→madde dönüşümü sürekli ise, başlangıcı olabilirmi ? Çelşki 2 ; Madde yok olmuyorsa, sürekli varsa, başlangıcı olabilirmi ? Çelişki 3 ; Madde, iki halde sürekli değişime (enerji madde) uğrar demekle burada da çelişkiye düşüyorsun, Çelişkilerin içinden hem çıkamıyorsun hemde yukardaki fikirlerinle örtüşmediğini bilmeyerek 4. çelişkini vurguluyorsun; "maddenin başlangıcı var" Sayın bilimselci: Yazdıklarımın tamamını okumamışsınız, burda asıl yazımın ardından , sorulan herbir soruya ayrı bir cevapla karşılık verdim.Söz ettiğiniz çelişkiler asıl konuda izah edilmiş zaten.Bana buraya yazımı tekrar aldırtmayın!Dönün okuyun.Sohbetin sonuna gelip , konun ucundan tutmuşsunuz! Siz bu mantıkla ateist olduysanız, ohoooooo yam_yam İşte bir dogmatik ifade daha.... Ezeli olması için değişime ve dönüşüme uğramaması gerektiği konusundaki ilmi delilleriniz nedir? Bu sonuca neye göre vardınız? Yoksa bu sıfatı yalnızca tanrınıza yakıştırarak, tanrınızın değişimden ve dönüşümden uzak olmasından elde ettiğiniz bir sonuç mu? Ezelin ne anlama geldiğini gidip okuyun sonra buyrun konuşalım! O zaman anlarsınız, belki! Defalarca izah ettim , bir tane ilmi açıklaman oldu, oda şu: Elektron foton soğurur ve bu fotonu geri bırakır, fotona bişey olmaz, dediniz.Bu sözünüze karşılık fotonların, atomla olan ilgisini yazdım hatta, değişime uğramasını anlattım,cevap vermediniz.Konuyu dağlardan derelerden aşırdınız! Anlamıyorum, sizin maksadınız nedir? Bu gün enerjinin ölü enerjiye doğru gitmesi size neyi anlatıyor?İzah ettim. Misaller verdim, buna rağmen hala tutmuş ''ezelin dönüşüme uğramaması için deliliniz nedir'' diyorsunuz,PES...yani! Değişen ve ölü olma yolunda giden bir maddenin , bu gün başlangıcı olmayacağını '' hangi'' mantıkla ileri sürüyorsunuz? Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Sayın bilimselci: Yazdıklarımın tamamını okumamışsınız, burda asıl yazımın ardından , sorulan herbir soruya ayrı bir cevapla karşılık verdim.Söz ettiğiniz çelişkiler asıl konuda izah edilmiş zaten.Bana buraya yazımı tekrar aldırtmayın!Dönün okuyun.Sohbetin sonuna gelip , konun ucundan tutmuşsunuz! Siz bu mantıkla ateist olduysanız, ohoooooo Alıntı yaptığım cümleler bana ait değil diyorsanız, yada o anlamda söylemedim yanlış anlamışsınız diyorsanız, yanıldığımı kabul ediyorum. Yazını baştan okudum. Alıntı
Φ GıLgaMeŞ Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2006 Alıntı yaptığım cümleler bana ait değil diyorsanız, yada o anlamda söylemedim yanlış anlamışsınız diyorsanız, yanıldığımı kabul ediyorum. Yazını baştan okudum. Yazımı okumadığınıza veya anlamadığınıza ''eminim'' Bakın mesela demişsiniz ki: Madde → enerji, enerji→madde dönüşümü sürekli ise, başlangıcı olabilirmi ? oysa ben ,ilk yazdığım yerlerde konuyu takip etmediğiniz için tekrar ifade ediyorum, Hidrojen atomunu örnek verip dedimki, hidrojen --->helyum-->.....son olarak ---->demirde duruyor! dönüşmüyor, diye detaylıca anlattım.Sizin sandığınız gibi ''sürekli'' demedim! Ben bunları anlatırken karşıdan yöneltilecek '' sonsuz devinim'' iddiasınıda göz önüne alarak dedimki, sonsuz bir devinim olamaz, zira hidrojenin helyuma dönüşmesi olayında nasılki bu dönüşüm için ''helyum''ilk girdi oluyorsa , aynen öylede sandığınız gibi ''sonsuz '' bir döngü olsa bile hidrojenin helyuma dönüşmesi olayındaki ''ilk girdi birimin'' varlığı bu savı geçersiz kılıyor dedim ve hala diyorum öyledir. Ama sorular artınca konu dallanıp budaklandı!Sizde konun en sonundan bir yere bakmışsınız,sanırım ''diyorum'' karışıklık bundan oldu. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.