Alman Başbakanı Merkel, terör saldırılarının ardından Avrupa sınır reformu çağrısında bulundu

BERLİN (Reuters) - Almanya Başbakanı Angela Merkel, Avrupa'nın son terör saldırıları ışığında açık sınır Schengen bölgesinde reform yapmasının acilen gerekli olduğunu söyledi.

Salı günü diğer Avrupalı liderlerle yaptığı görüşme sonrasında, "Schengen bölgesinde 2022'de hazır olması gereken giriş-çıkış sisteminden bahsetmek istiyorum." Dedi.

"Kimin geldiğini ve Schengen bölgesinden kimin ayrıldığını bilmek hayati derecede gerekli.

Kaynak: Reuters

Macron’un İslamcılara Karşı Savaşı Erdoğan’ın Yumuşak Gücüne Karşı Çıkıyor

(Bloomberg) - Fransa'nın Strasbourg kentinde, Avrupa Parlamentosu'ndan birkaç mil uzaklıktaki bir sanayi sitesinde, kıtanın en büyük camisini inşa etmek için büyük bir plan yavaş yavaş şekilleniyor.

30 milyon euro'luk (36 milyon dolar) projenin arkasındaki Türk kuruluşu, bir düzine kubbe ve minare ile dolu, konferans salonları, restoranlar ve mağazalarla çevrili Eyyub Sultan kompleksinin herkese açık olacağını ve entegrasyon ve çok kültürlülüğün bir ayağı olacağını söylüyor. Yine de Fransız yetkilileri ilgilendiren şey, nihayetinde nasıl kullanılabileceğidir.

Fransa, son haftalarda cihatçıların bir dizi korkunç saldırısının sersemlemesiyle, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ülkenin laikliğini korumak için "bir savaştan" söz etti. Bunun için kritik olan, İslam'ın daha muhafazakar yorumlarının ithalatını durdurmak olduğunu söylüyor. Suudi Arabistan'la Sünni Müslüman dünyasının liderliği için yarışan Türkiye listesinin başında geliyor.

Batı'da İslam konusunda uzmanlaşmış ve Macron ile yakın bağları olan Fransız siyaset bilimci Gilles Kepel, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın diasporayı Avrupa'da ülkeyle güçlü bağları olan bir ordu olarak gördüğünü söyledi. Kepel, "Türk milliyetçiliğinin propaganda makinesi çok güçlü" dedi. "Erdoğan nüfuzunu iletmek için bir ağ kuruyor."

Fransa'nın doğusunda yeni ortaya çıkan cami - şu anda kemerli pencerelere sahip bej bir kabuk - Macron ve Erdoğan İslam'ın rolü üzerine zehirli bir tartışmaya girerken Türkiye’nin ülkede büyüyen ayak izinin en önemli örneği.

Macron, geçen hafta Viyana'da yetkililerin "İslamcı terörist" olarak adlandırdığı saldırıların ardından Salı günü Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüşecek. Gündem taslağına göre konular arasında aşırılık yanlılarının beyin yıkamasına karşı mücadele yer alıyor. Avrupa Birliği liderleri daha sonra radikalleşmeye yönelik koordineli bir baskıyı tartışmaya hazırlanıyor.

Devamını Okuyun: AB, İslamcılığa Karşı Çarpışmada Şifrelenmiş Mesajlara Erişim İstiyor

Geçen ay Erdoğan, Fransız mevkidaşının zihinsel kontrollere ihtiyacı olduğunu söyledi ve Macron'un İslam'ı "kriz halindeki" bir din olarak tanımlamasının ardından Fransız mallarının boykot edilmesi çağrısında bulundu.

Fransa, milliyetçi Gri Kurtlar grubunu yasaklamak için harekete geçtikten sonra, Ankara "mümkün olan en güçlü şekilde" yanıt vereceğine söz verdi, ancak aynı zamanda varlığını inkar etti ve Fransız hükümetini Fransa'daki Türklere yönelik "kışkırtma, tehdit ve saldırıları" görmezden gelmekle suçladı. Günler sonra Fransa, "şiddet beyanları" dediği şey nedeniyle Türkiye'ye olası yeni yaptırımların işaretini verdi.

Erdoğan, İslamofobi ve ırkçılığın yaygın olduğunu söylediği Avrupa'da yaşayan Müslümanlara göz kulak olmak istediğini söylüyor. Aynı zamanda evinde kendi sorunları var ve hafta sonu para birimine girdikten sonra merkez bankası yöneticisini kovuyor.

Devamını Oku: Erdoğan Kayınpeder Ekonomi Çarı Olarak Ayrıldı

Paris Siyasi Etüdler Enstitüsü'nde çalışan Parisli araştırmacı Elise Massicard, Fransız hükümetinin Türkiye’nin etkisini izlemekte haklı olduğunu söyledi. Yetkililer ayrıca, Türkiye tarafından finanse edilen Türkçe derslerinin Erdoğan'ın nüfuzunu yaymasına izin vermesinden endişe duyuyorlar.

"Türkiye, Türk İslamını Avrupa'da konuşlandırmaya çalışıyor" dedi. “Türk diasporası mensuplarının Türkiye'de olduğu gibi dili konuşup dini uygulamaları gerektiği fikri var. Ülke, diaspora üyelerinin kendi kültürlerinden uzaklaştığını ve Fransız sistemi tarafından şekillendirildiğini görmek konusunda isteksiz. "

Dağlık Karabağ'daki ihtilaf nedeniyle Ermeni ve Türk toplulukları arasındaki gerilimin ortasında Lyon sokaklarında Türk bayraklarına sarılmış erkeklerin yürüdüğü Ekim sonunda riskler netleşti.

1915'te Osmanlı İmparatorluğu tarafından Ermenilerin toplu katliamına adanan bir anma merkezi, Erdoğan'ın baş harflerini ve "Loup Gris" veya "Grey Wolf" kelimelerini içeren sarı grafitilerle tahrip edildi. Huzursuzluk Dijon şehrine sıçradı.

Fransa ile Türkiye arasındaki gerilim Suriye ve Libya'daki çatışmalar da dahil olmak üzere birçok tiyatroda yaşanıyor. Yaz boyunca, Fransız lider, Doğu Akdeniz'deki çekişmeli sularda Türk enerji araştırmalarına yöneltilen eleştirilere öncülük ederek, Yunanistan'ı desteklemek için savaş gemileri gönderme sözü verdi.

Yine de, Macron aşırı sağcı milliyetçi Marine Le Pen'in 2022 seçimlerinden önce meselenin siyasi çekişmesini engellemeye çalıştığı için, Türkiye’nin yumuşak gücü daha acil bir hükümet endişesi haline geliyor.

Macron ile AB liderleri arasında geçen ay sanal bir zirvede yaşanan tartışmaya aşina olan bir kişiye göre, cihatçı şiddetin yeniden canlanması ve şu anda günlük kayıtlara giren Covid-19 vakaları, Fransız lideri açıkça sarstı.

Türkiye'nin sosyal yardımının ana itici gücü, Erdoğan'ın 2002'de AK Parti'nin iktidara gelmesinden bu yana önemli ölçüde genişlettiği Diyanet veya Diyanet Başkanlığı'dır. Fransa'daki Türk imamlarının yaklaşık 150'sinin veya toplam yabancı sayısının yarısını Fransız hükümetine göre ülkedeki imamlar.

Diyanet başkanı Ali Erbaş, Ocak 2019'da Strazburg'da yaptığı konuşmada, “Biz rehberiz, lideriz” dedi. “Müslüman kardeşlerimizi İslami duyarlılıklarını sürdürecek şekilde eğitmemiz gerekiyor. Vaazlarımızla, eğitimimizle çocukları, gençleri yetiştirmemiz gerekiyor. "

Gerçekte, etki en çok Strazburg'un ana şehir olduğu doğu Fransız bölgesi Alsace'de görülmektedir. Türkiye’nin Avrupa'da milyonlarca vatandaşını bir arada tutmak için tutkal olarak İslam’ı kullanmasının en belirgin olduğu yer Almanya’ya bitişiktir.

Eyyub Sultan Camii'nin inşa edildiği arazi Milli Görüş İslam Cemaati tarafından satın alındı. Milli Görüş'ün yerel lideri imamı Eyüp Şahin'e göre proje Avrupa çapında inananlar, üyeler ve ayrıca Hıristiyanlar tarafından finanse ediliyor.

Kuzeyde yeni bir Türk konsolosluk binası ve batıda Diyanet'in Almanya merkezli kolu olan Ditib'in bir şubesi bulunuyor. Fransa'da 270 camiyi yönetiyor.

Ditib, Ankara hala laikliği savunurken, 1980'lerde Türk göçmenlere hizmet etmek için kuruldu, Milli Görüş ise Erdoğan'ın şu anda desteklediği siyasi İslam'ı teşvik etmek için 1960'lara kadar uzanıyor. Sciences Po'dan Massicard, her ikisinin de artık İslam'ın muhafazakar bir yorumunu temsil ettiğini ve sadece Türk toplumuna değil tüm Müslümanlara hitap etmeye çalıştıklarını söyledi.

Fransa yıllardır iki örgütü inanç ve entegrasyon konularında kilit ortaklar olarak görüyordu. Olaylar, duruma aşina olan kişilere göre, son zamanlarda yetkilileri faaliyetleri izlemeye yöneltti.

Şahin, Milli Görüş'ün Erdoğan veya AK Parti ile hiçbir bağı olmadığını söyledi. Yerel istihbarat görevlileriyle temas halinde olduğunu ve İslam adına şiddet ve tehditlere karşı konuştuğunu söyledi. Şahin, imamlar için bir eğitim merkezi yönetiyor ve önemli vaizlerin Fransız kültürünü anladığını ve dili konuşabildiklerini söyledi.

Devletin İslam'ın temsilcileriyle diyalog için oluşturduğu bir organizasyon olan CFCM'nin yerel başkanı olan Şahin, "Strasbourg'un Erdoğan'ın Avrupa'ya giriş noktası olduğunu söylemek cahilce - açıkçası bizi güldürüyor," dedi. "Alsace, devlet, şehir ve inançlar arasında çok iyi bir ilişkiye sahip olan dinlerin bir arada yaşama modelidir."

Macron, ülkeyi laik değerleri altında birleştirmek üzerine 2 Ekim'de yaptığı konuşmada, imamlar üzerinde daha fazla denetim planladığını söyledi ve tehdit olarak görülen camileri ve örgütleri kapatmaya söz verdi. Ancak Strazburg'da eski ve şimdiki şehir yetkilileri, Türkiye’nin etkisinin genişlemesini önlemek için yapılabilecek pek bir şey olmadığını ve topluluğun ibadet alanından mahrum bırakılamayacağını söylüyor.

Şimdilik, Milli Görüş'ün yeni camiyi bitirmek için yeterli parayı toplayıp toplayamayacağı ya da Ditib tarafından yönetilen ve Erdoğan tarafından 2018'de açılan Köln'deki cami kadar büyük olacağı kesin değil.

Strazburg'un yönetimi 2014'teki cami planını onaylayan eski belediye başkanı Roland Ries, "Sorun din değil," dedi. "Mesele, siyasi veya bölgesel hakimiyet elde etmek için dinin kullanılmasıdır."

Kaynak: Bloomberg

Karikatür ve Islama saldiri arkasinda Islam ülkelerindeki TERÖR'ü Avrupa'ya tasimak ve tasitmak isteyenler, teröristler yani radikal gruplar ve koltuklarini bu radikal gruplarin ve Islamci teröristlerin omuzlarinda tasiyan siyasetcilerdir.

Bayrak yakmak bir ulusa hakarettir.Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK ayaklarinin altina serilmis olan Yunanistan Bayragini cignememis ve o bayragi yere serenleri uyarmistir.Bayrak yakmak ilkelliktir,irkciliktir yani Islamla hicbir alakasi yoktur.Bayrak yakanlara veya Portakal bicaklayanlara baktigimizda gördügümüz manzara iman etmis olanlar degil kendilerini müslüman sanan güruhlar oldugunu ve bunlarin arkasinda da ellerinde körüklerle atesi kizistiran siyasetciler oldugudur.

Avrupada Islami terörün öncülügünü gercek inananlar yani gercek müminler yapmiyor.Avrupanin ilimli demokrasisini tepe tepe kullanan radikal gruplar  yapmaktadir.Yani bunlarin amaclari insan öldürmektir.Kan akitmaktir.Cünkü bunlarin beyinlerine kazinmis olan cihad kendisi gibi düsünmeyenleri yok etme sartidir.Masum insanlari öldürmek bunlar icin öyle fazla bir önem göstermez.Benim gibi düsünmüyor mu o zaman ölmeyi hak ediyor zihniyeti Islami zehirleyen ve dünya ya Islami  bir terör dini olarak algilatan zihniyettir.

Hani birisi arada bir cikip kükrüyor ya:"Islamda terörist yoktur" diye.inanin yalan söylüyor.Imam Hatip'ten terörist cikmaz diyen zihniyet, kelle kesenleri alkislayan ve onlari cennet fedaileri olarak gören Hashasi zihniyetidir.

Hicbir Islam ülkesinde demokrasi yoktur buna Türkiye'de dahildir ki Türkiye bir Islam ülkesi degil anayasasinda Laiklik ibaresi vardir.Buna ragmen son 20 yilda 20 yil önceki demokrasi kirintilari yok edildi.Islami bir sistemin temelleri dösendi.Iste bu temeller dogrultusunda ülkede agzini acan solugu cezaevinde almaktadir.300 Koruma esliginde Cuma namazina gidilmektedir.Cünkü Islam ülkelerinde demokrasi yani özgürlük yoktur.Egemenlik kayitsiz sartisiz despotundur milletin degil.

Macron,un basinda oldugu Fransa en cok müslümanin yasadigi bir ülkedir.Ipini koparan müslüman solugu Fransada almaktadir cünkü orada özgürlük vardir.Muhammed karikatürleri bu özgürlügün neticesidir.Bunun sucunu Macron'a yüklemek gercekleri görmemektir.Kendi ülkesinde kendisiyle ilgili bir fikraya bir karikatüre bile tolerans tanimayanlar tabi ki Fransadaki özgürlüklerden rahatsiz olacaklardir.Kendi ülkelerinde özgürlüklerin ayaklar altina alinmasina korkudan ses cikaramayanlar Fransada veya baska bir Avrupa ülkesinde ellerinde testere ile insan avliyorlar.Iste Müslümanligin geldigi bu karanlik nokta ibret vericidir.

Diyorlar ki:Peygamber bizim icin kutsaldir,onun karikatürünü yapamazsiniz.Düsünemedikleri sey,kendileri icin kutsal olan bir varligin herkes icin kutsal olamayacagi gercegi ve kutsal sayilan bir varlik icin bir ülkenin  demokrasi ve düsünce özgürlügüne karsi olunamayacagidir.Sonucta özgürlükler ve demokrasi bir devletin bir milletin anayasasi ile belirlenir,bazi guruplarin isteklerine göre anayasa olmaz.Fransanin anayasasi orada yasayan herkesi baglar.

Sonucta Fransa Fransizlarindir.Isine gelirse orada yasarsin gelmiyorsa eyvallah diyip gidersin.Fransa Fransizlarin olmasina ragmen orada binlerce Fransiz olmayanlar da yasamaktadir.Fransiz olmayanlarin Fransa'nin yasalarina uygun yasamalari sonucta bir görevdir ve sarttir.

 

saygilarla