Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2006 18 yıl Üniversitede 1. yılımdı. İlk günlerim. Üniversiteye başlamadan önce daha önce oraya bir şekilde yolu düşmüş olanlara sorulduğu üzre biz de nasıl bir üniversite olduğunu sorduk. Solcuların ve PeKeKelilerin yoğun olduğu bir üniversiteyi kazanmıştık. Tüh Allah kahretmesindi... Dostlar, Kozan gibi Milliyetçilerin vatanı sayılacak bir yerden çıkıyorduk. Kolay değildi, Mustafa Yıldızdoğan konserlerinde ellerimizden kurt yaparak ulumalardan sonra, Daha sonraları MHP'den milletvekili olan bir akrabayla kapı komşusu olup da bahsi geçen örgüt ve solcuların yoğun olduğu bir üniversiteye gitmek. Ben ters adamdım vesselam, kavga etmektende imtina etmezdim. (Birinci sınıfta bir halı saha maçı sırasında ölmüş anama küfreden bir denyoya aşk ettiğim yumruk yüzünde 20 kadar kişi üstüme hücum etmişti nasıl da hatırladım.(bir araba dolusu dayaktan zar zor biraz sonra bahsedeceğim abi sayesinde kurtulmuştum)) Vara vara vardık ama sivereğin hanına uğramadan geçtik. Diyarbakırdayız. Evde kalıyoruz, ilk günler ben ve benim gibi bir kaç arkadaş. Hukuk fakültesi üçüncü sınıfta okuyan abimiz daha gelmemişti. Yazın bekçilik yapıp okul açıldığında oradan kazandığı parayla eğitimini sürdürüyordu. Hasılı okul açıldıktan 15 gün kadar sonnra geldi. Zeki ve bilgili bir adamdı. Bir gün aynı odada yalnız kaldığımız bir esnada ... abi dedim, bu üniversitede solcu mu çok sağcı mı...En iyi o bilirdi...Zira ben üniversitede hangisi çok ayırt edemiyordum. Dönüp "Bekir, solcu ne, sağcı ne" diye sordu. ııııııııııı, kem küm, falan filan dahi diyemedim...İşte benim merak serüvenim böyle başladı. Solcuyu ve sağcıyı bıyıklarından ve sakallarından ayırt etmenin kafi gelmediğini o zaman anladım. Benim yapmaya çalıştığım kategorizasyondu o zamanlar. Zira ne dediklerinin önemi yoktu ne olduklarının önemi vardı. Bilmiyordum. Solcuysa uzak dur, sağcıysa yaklaş. Solcuysa dövebileceğin adam, sağcıysa can yoldaşın... Araştırdıkça birşeylerin yanlış olduğunu öğrendik vesselam...Kara ve beyaz ayrımı kalkmaya yüz tutmuş biz kozan dağlarında av yapmaktan farkedememiştik.(Kozan da av yapacak bir dağ yoktur, kozan ovadır) Her şey grileşmeye başlamış...Solcunun da iyi sözleri, milliyetçinin de elle tutulur tarafları varmış, islamcısının da şeriatçısının da çöpçünün de Kahtalı Mıçının da... Hasılı bir söz, kişinin komünist, anarşıst, şeriatçi, sefil, zengin olmasıyla değil bizzat sözün kendisiyle tartılıyormuş... Kişileri kategorize etmekten vazgeçmiştim. Zira kategorize edenlerin bu eylemi saldırı amacıyla yaptığını düşünmeye başlamıştım. Sen kimsin, savunduğun ne gibi söylemler bu yüzden bana itici geliyor. Benim kim olduğundan sana ne...Sen benim ne söylediğime bak. Yanlışsa, yanlışımı ortaya koy ki ben doğruyu bulayım. Doğruysa ben şeriatçi bir man.yak olsam da sözüme itibar et. Geleyim kendimi tanıtmaya...Neye mensup olduğum belli. Ben elhamdülillah müslümanım deyip geçmeyenlendenim. Niye hamd etmem gerektiğinin bilgisine vukuf olan bir adamım. Bu sebeple müslümanlığım üzerinde duran bir adamım. Bu demek değildir ki müslümanlar yanlış yaptığında eleştirmem. Eleştiririm hem de belki en can alıcı eleştirileri ben yaparım. Yanlış bir yanlış olduktan sonra kimin yaptığının önemi yoktur. AKP'yi de eleştiririm, Faziletide, Dehap'ı da, Atatürkçüyü de, Milliyetçiyi de, Kemalisti de, Anarşisti de, Komünisti de,,, yeter ki bir yanlış göreyim. Kimsenin yanlışına alkış tutma derdinde değilim. Burada yanlışı tespit etmek önemli bir sorun olarak karşınıza çıkar ve çoğu, kendinden olanlar yaptığında yanlışın bir yanlış olduğunun farkına varmazlar. Ben de bazan böyle oluyor olabilirim. Ama azami gayreti sarfediyorum... Kalan kısımlar ise, halkı dikkate alan, devletin halk için olduğunu düşünen ve bu yüzden hegelden nefret eden, romantik, ideolojiler dışı, araziye ayak uydurmaktan imtina eden, bölge müdürüne veryansın ettiği için 2 yıldır kadrosu değiştirilmeyen, 27 yaşında, dini olarak evli, medeni olarak boş, inne lillahi ve inna ileyhi raciun ayetinin anlamına ermiş, ve hayatını pusuya düşmekten korkan kurt gibi geçiren bir adamım. Şüpheciliğim ve etraftaki her şeye bütünlüklü olarak bakmaya çalışmam da belki buradan geliyordur. Pusu korkusundan...(Bu kısmı da sandurya ya ithaf edelim bari). Milliyetçi miyim. Hayır. Vatanımı kimse için sevmedim. Burası darul islam olduğu için sevdim. Ve daha önce dedim. Kurtuluş savaşında ecdadım ne için canını verdiyse ben de onun için canımı seve seve veririm.. Canımızın kıymeti de bilinsin bari... Mesele budur ve devamı vardır...Neyi ciddiye alıp almadığımıza da değineceğiz nasip olursa.. Kendilerini bu ülkenin maliki görenlerle kendilerini bu ülkenin selfleri olarak görmekten bıkanlar arasındaki filizlenen tartışmaya da değinecek miyiz acep.... Bozan hocam açtığınız başlığı bana ithaf etmenizden dolayı onur duydum. Ayrı bir başlık açıp cevap vermem yakışık almıyor ama formun birçok yerinde sen kimsin, nesin, neyi savunuyorsun, gibi sorular soruluyor. Ben bu yaklaşımın uygun olmadığını belirtmeliydim. Zira herkes böyle yaparsa birbirimizin sözlerini değil ideolojilerini tartışırız ki o zaman teati değil savaş olur...Bunu belirtmeliydim. Siz de birkaç kez açtığınız başlıklarla bu tipten göndermelerde bulundunuz yanılmıyorsam...
Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2006 18 yıl "Kişileri kategorize etmekten vazgeçmiştim. Zira kategorize edenlerin bu eylemi saldırı amacıyla yaptığını düşünmeye başlamıştım. Sen kimsin, savunduğun ne gibi söylemler bu yüzden bana itici geliyor. Benim kim olduğundan sana ne...Sen benim ne söylediğime bak. Yanlışsa, yanlışımı ortaya koy ki ben doğruyu bulayım. Doğruysa ben şeriatçi bir man.yak olsam da sözüme itibar et. " Ne güzel anlatmışsın.işte bu mertebeye ulaşmaya erdem denilir.Erdemli insanlardan kime ne zarar gelir ki?Zira o içindeki dogruları mantığından geçirmiştir.duygularının mantığına hükmetmesinin çok büyük yalnışlıklara sebep olacağını engin tecrübeleri ile bilir. Katagorize etmenin,ayrımlaştırmanın,kimlikleştirmenin zayıf halkalar olduğunu bilir. Hep bunlara karşı çıkar.Ama yorulur.Kimse dinlemez onu.Çünkü o artık toplumsal kültürden bireysel kültüre geçmiştir.Derinleşmiş ve ulvileşmiştir. bazen inançları yada inandıklarına göre kendi içinde yargılar.İsyan eder ama kimse bilmez.Bu kendi kendini yeniden yaratmanın yeniden yorumlamanın tatminidir.ayrıntılarla uğraşır.Amacı o şeytanı bulmaktır. Anlatılanları dikkatle dinler ve bilgileri ile çakıştırır. Onun için dogru ve güzel olan herşey,yanlış ve çirkin olduğuna inandığına kadar yaşar. içindeki insani değerleri hergün biraz daha öteye götürürken bunların deger görmediğine üzülür. İkinci sınıf bir ülke olmayı,fikir ve açılımdan yoksun olan aç gözlü yöneticiler tarafından yönetilmeyi hiç istemez. Aptal dostları olacağına akıllı muhaliflerini hep yeğ tutar. Bunları anlatmaya gerek görmez.Zira yazılarında konuşmalarında böyle olduğunun hissedilmesini ister.Küçük izler bırakır.Küçük oyunlar oynar.Onu okuyanlara eleştirenlere minicik sempatik espritüel oyunlar. Ama ANLAYAMAYANLAR HALA -SEN KİMSİN ? der
Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2006 18 yıl Yukarıda herkesin okuması gereken ibretlik iki muhteşem yazı var. Şimdi şimdi bu kadar yıl yazıştıktan sonra da olsa umumi doğrular üzerinde birleşmiş, arkadaşlar olduğunu görmek ne de güzel. Keşki diğer arkadaşlardan da bu sağduyulu düşüncelere katılan olsa !!. İnsanları kategorize etmeyen, doğruya aşık, yanlışı kimden olursa olsun eleştiren dostlara ihtiyacımız var. Bozan
Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2006 18 yıl bekir kardeşim ellerinize sağlık "NE OLURSAN GEL,İSTER KAFİR İSTER PUTPEREST..NE OLURSAN OL GEL" demiş MEVLANA HZ. işte ne olursan ol DOĞRU OL yeter
Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2006 18 yıl Üniversitede 1. yılımdı. İlk günlerim. Üniversiteye başlamadan önce daha önce oraya bir şekilde yolu düşmüş olanlara sorulduğu üzre biz de nasıl bir üniversite olduğunu sorduk. Solcuların ve PeKeKelilerin yoğun olduğu bir üniversiteyi kazanmıştık. Tüh Allah kahretmesindi... Dostlar, Kozan gibi Milliyetçilerin vatanı sayılacak bir yerden çıkıyorduk. Kolay değildi, Mustafa Yıldızdoğan konserlerinde ellerimizden kurt yaparak ulumalardan sonra, Daha sonraları MHP'den milletvekili olan bir akrabayla kapı komşusu olup da bahsi geçen örgüt ve solcuların yoğun olduğu bir üniversiteye gitmek. Ben ters adamdım vesselam, kavga etmektende imtina etmezdim. (Birinci sınıfta bir halı saha maçı sırasında ölmüş anama küfreden bir denyoya aşk ettiğim yumruk yüzünde 20 kadar kişi üstüme hücum etmişti nasıl da hatırladım.(bir araba dolusu dayaktan zar zor biraz sonra bahsedeceğim abi sayesinde kurtulmuştum)) Vara vara vardık ama sivereğin hanına uğramadan geçtik. Diyarbakırdayız. Evde kalıyoruz, ilk günler ben ve benim gibi bir kaç arkadaş. Hukuk fakültesi üçüncü sınıfta okuyan abimiz daha gelmemişti. Yazın bekçilik yapıp okul açıldığında oradan kazandığı parayla eğitimini sürdürüyordu. Hasılı okul açıldıktan 15 gün kadar sonnra geldi. Zeki ve bilgili bir adamdı. Bir gün aynı odada yalnız kaldığımız bir esnada ... abi dedim, bu üniversitede solcu mu çok sağcı mı...En iyi o bilirdi...Zira ben üniversitede hangisi çok ayırt edemiyordum. Dönüp "Bekir, solcu ne, sağcı ne" diye sordu. ııııııııııı, kem küm, falan filan dahi diyemedim...İşte benim merak serüvenim böyle başladı. Solcuyu ve sağcıyı bıyıklarından ve sakallarından ayırt etmenin kafi gelmediğini o zaman anladım. Benim yapmaya çalıştığım kategorizasyondu o zamanlar. Zira ne dediklerinin önemi yoktu ne olduklarının önemi vardı. Bilmiyordum. Solcuysa uzak dur, sağcıysa yaklaş. Solcuysa dövebileceğin adam, sağcıysa can yoldaşın... Araştırdıkça birşeylerin yanlış olduğunu öğrendik vesselam...Kara ve beyaz ayrımı kalkmaya yüz tutmuş biz kozan dağlarında av yapmaktan farkedememiştik.(Kozan da av yapacak bir dağ yoktur, kozan ovadır) Her şey grileşmeye başlamış...Solcunun da iyi sözleri, milliyetçinin de elle tutulur tarafları varmış, islamcısının da şeriatçısının da çöpçünün de Kahtalı Mıçının da... Hasılı bir söz, kişinin komünist, anarşıst, şeriatçi, sefil, zengin olmasıyla değil bizzat sözün kendisiyle tartılıyormuş... Kişileri kategorize etmekten vazgeçmiştim. Zira kategorize edenlerin bu eylemi saldırı amacıyla yaptığını düşünmeye başlamıştım. Sen kimsin, savunduğun ne gibi söylemler bu yüzden bana itici geliyor. Benim kim olduğundan sana ne...Sen benim ne söylediğime bak. Yanlışsa, yanlışımı ortaya koy ki ben doğruyu bulayım. Doğruysa ben şeriatçi bir man.yak olsam da sözüme itibar et. Geleyim kendimi tanıtmaya...Neye mensup olduğum belli. Ben elhamdülillah müslümanım deyip geçmeyenlendenim. Niye hamd etmem gerektiğinin bilgisine vukuf olan bir adamım. Bu sebeple müslümanlığım üzerinde duran bir adamım. Bu demek değildir ki müslümanlar yanlış yaptığında eleştirmem. Eleştiririm hem de belki en can alıcı eleştirileri ben yaparım. Yanlış bir yanlış olduktan sonra kimin yaptığının önemi yoktur. AKP'yi de eleştiririm, Faziletide, Dehap'ı da, Atatürkçüyü de, Milliyetçiyi de, Kemalisti de, Anarşisti de, Komünisti de,,, yeter ki bir yanlış göreyim. Kimsenin yanlışına alkış tutma derdinde değilim. Burada yanlışı tespit etmek önemli bir sorun olarak karşınıza çıkar ve çoğu, kendinden olanlar yaptığında yanlışın bir yanlış olduğunun farkına varmazlar. Ben de bazan böyle oluyor olabilirim. Ama azami gayreti sarfediyorum... Kalan kısımlar ise, halkı dikkate alan, devletin halk için olduğunu düşünen ve bu yüzden hegelden nefret eden, romantik, ideolojiler dışı, araziye ayak uydurmaktan imtina eden, bölge müdürüne veryansın ettiği için 2 yıldır kadrosu değiştirilmeyen, 27 yaşında, dini olarak evli, medeni olarak boş, inne lillahi ve inna ileyhi raciun ayetinin anlamına ermiş, ve hayatını pusuya düşmekten korkan kurt gibi geçiren bir adamım. Şüpheciliğim ve etraftaki her şeye bütünlüklü olarak bakmaya çalışmam da belki buradan geliyordur. Pusu korkusundan...(Bu kısmı da sandurya ya ithaf edelim bari). Milliyetçi miyim. Hayır. Vatanımı kimse için sevmedim. Burası darul islam olduğu için sevdim. Ve daha önce dedim. Kurtuluş savaşında ecdadım ne için canını verdiyse ben de onun için canımı seve seve veririm.. Canımızın kıymeti de bilinsin bari... Mesele budur ve devamı vardır...Neyi ciddiye alıp almadığımıza da değineceğiz nasip olursa.. Kendilerini bu ülkenin maliki görenlerle kendilerini bu ülkenin selfleri olarak görmekten bıkanlar arasındaki filizlenen tartışmaya da değinecek miyiz acep.... Bozan hocam açtığınız başlığı bana ithaf etmenizden dolayı onur duydum. Ayrı bir başlık açıp cevap vermem yakışık almıyor ama formun birçok yerinde sen kimsin, nesin, neyi savunuyorsun, gibi sorular soruluyor. Ben bu yaklaşımın uygun olmadığını belirtmeliydim. Zira herkes böyle yaparsa birbirimizin sözlerini değil ideolojilerini tartışırız ki o zaman teati değil savaş olur...Bunu belirtmeliydim. Siz de birkaç kez açtığınız başlıklarla bu tipten göndermelerde bulundunuz yanılmıyorsam... -Eger yanlislar elestirilmeyipte alkislanirsa erdem nerde kalir.Sen yanlislari elestir Bekir arkadas ve inanki eger mertce elestirirsen seni takip edecek olan coklari vardir.Kurtulus savasinda ecdadimiz vatanimiz bayragimiz ve dinimiz icin can verdi.biz onlara cok seyler borcluyuz,eger bugün basimiz dik geziyorsak,minarelerde ezanlar özgürce okunuyorsa bayragimiz en yüksek tepelerde gururla dalglaniyorsa biz bunlari ecdadimizin kanlarina borcluyuz.ve onlara layik olmak icin en az onlar kadar bu kavramlara sahip cikabilmeliyiz. saygilarla
Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2006 18 yıl Yazar Selamlar... Cumartesi ve Pazar günleri bilgisayardan uzak duruyorum. Bu sebeple konuya dahil olan arkadaşlara teşekkürleri ancak bugün, yani haftabaşında iletebiliyorum. Katılımlarınızdan dolayı teşekkürler.. Başka bir iki şeye daha değinecektim ama onlar bu konuya gölge düşürür diye burada değinmiyorum ve sanırım başka bir yerde de değinmeyeceğim... Güzel olanı elde tutabileceğimiz kadar tutmaya çalışmalıyız değil mi? Mutabakattan, anlaşmaktan daha güzel çok az şey var...Sizleri az da olsa tanımaktan onur duydum... Herkese sağlık ve güzellikler diliyorum... eyvallah...
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.