Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Şerif Mardin Hoca dedi ki, siyasetül irşat tarikatlarda önderlik siyasetidir. Bu doğru değil. Önderlik siyaseti değil aydınlatma siyasetidir onun karşılığı. Tasavvufta, tam aksine yönetimde öne geçmek, devlet yönetiminde yer almak asla makbul sayılmaz. Bunu yapanlar tasavvufa ihanet etmiş olur.

 

Klasik tasavvufun, 'tasavvufa karşı' lığı ile bilinen İbnî Teymiye gibi birisi tarafından bile tebcil edilen ve yolun önderi diye vasıflandırılan Cüneyd Bağdadî, Bağdat kadılığını kabul etti diye en yakın arkadaşı Amr b. Osman el-Mekkî'yle, münasebetini kesmiş, "Bakın bu adam, dünyaya tapma tutkusunu 40 yıl içinde taşıdı, sonra ortaya çıkardı" demiştir.

 

O zaman nedir mesele? Bir defa Şerif Mardin Hoca, tasavvufla tarikatı birbirine kattı; bu çok vahim bir hatadır. Böyle giderseniz hiçbir yere varmanız mümkün değil. Peş peşe yanlışlar yaparsınız. Bir defa, benim, dediğiniz gibi uzmanlık alanım. Tamam ama fazla derin uzman olmaya falan da gerek yok.

 

Tarikatlar 5. yy. ortalarına doğru bu şekilde ortaya çıktı. Halbuki İslam'ın tasavvuf denilen mistik felsefesi, anlatmak için, mistik felsefe diyorum onla da farklı tarafları var - İslam'ın sahabe neslinden itibaren vardır. Tarikatlar, İslam'ın bu mistik felsefesinde yani tasavvufta bir yozlaşmanın ürünüdürler. Bir defa bunu koyacaksınız. Burada bir tereddüt ettiniz mi, ha yozlaşmanın ürünü de tarikatlarda tasavvufa uygun, elle tutulur ciddiye alınır, insanlık için değer ifade eden şey yok mu? Var; ama yozlaşmanın ürünüdür.

 

(Can Dündar: Neden yozlaşmanın ürünüdür?)

 

Tarikatlar; devlet, vakıflar ve çıkar odaklarıyla beraberliğe çekilen bir tasavvuf hayatını anlatır. İşte yozlaşma orada başlıyor. Ve mesela, tarikatlarda tasavvufun tam aksine, bilimde derinlik bir değer olmaktan çıkmıştır. Yani İslam'ın Kur'an ve Sünnet kaynaklı verileriyle taban tabana zıt bir yığın kabulü içinde taşıyor. Düşünün, ciddi tarikat kitaplarında Âdem'in cennette dolaşırken başına koyduğu taç hangi tarikatın tacıdır diye ciddi kavgalar yapılmıştır. Bunları İslam'ın kabul etmesi mümkün mü?

 

Başka bir şey daha var, çok önemli. Müslümanların tökezlemesine esas yol açan budur. Tarikatlar, şunu kabul edelim - dediniz, ben de bir şeyh torunuyum- eğer biz İslam'ı ilahî kaynağı Kur'an'dan öğrenmek gibi bir niyet taşırsak o zaman şunu diyeceğiz: Tarikatların kendi şeflerine ve şeyhlerine -bazıs şeyhtir, bazısı şeftir- verdikleri sıfatları Kur'an mahbedi olduğu peygambere, Hz. Muhammed'e vermez. Dolayısıyla burada daha baştan çok ciddi bir omurga kayması var. İşin hayatî noktası budur.

 

(Can Dündar: "Bu tarikat mensupları partinize geliyor mu?")

 

Ben tarikat mensuplarıyla da herkesle, Türkiye haritasındaki herkesle beraberim. Yani filan tarikata gidip orada kendine bir çıkış veya ferahlık veya mutluluk veya bir şey arayan adamın suçu ne? Ona öğreteceksiniz. Ben, niçin siyasete girmeden önce 20 yıl, 60 küsür kitapla -yabancı dillere çevrilenleri bir kenara koyalım- Türkçeleriye bu millete bunları anlattım. Yani şimdi vatandaş bütün bu söylediğimiz tarihî sakatlıklardan, filan mahalledeki vatandaş sorumlu değil. Onun oraya gelmesine kadar seyirci kalanlar ve Türkiye düzleminde konuşursak bir numaralı günahkârlar siyasetçilerdir. Ben de siyasetçiyim ancak benim 20 yıllık bir geçmişim var; oraya atıf yaptığı zaman rahatlıyorum. Siyasetçiler, ondan sonra da sahte laikçilerdir. Çünkü onlar, dinin gerçeğinden rahatsız oldukları için işin esasını bilemeyecek insanları dinin sahtesine ve hurafesine teslim ettiler. Yani bunları görmemiz lazım.

 

Türkiye sürekli din yobazından şikâyet ediyor. Bu tarikatçı olur, fıkıhçı olur. Peki, laiklik yobazının yaptığı? Bakın şimdi Türkiye'nin bugünkü haline? Türkiye'nin en omurgasız tipleri bu laik yobazların içindedir. Bunları görmek lazım. Neden? Bir zamanlar, ben bunları fikir mücadelemde yaşadım, Türkiye'yi karış karış 20 yıldır gece gündüz dolaşan bir adamım. Bunlar bir zamanlar, Allah dediği için yamyam gözüyle baktıkları adamlarla bugün menfaatleri olduğu için sarmaş dolaştırlar. Bakın böyle bir düşük haysiyet paydası ile siz bu ülkede hiçbir şeyi yerine oturtup tutamazsınız ve halkı da suçlayamazsınız.

 

Şimdi evvela Türkiye'de balığını başı siyasetçileri ve aydınları hesaba çekmek lazım. Türkiye'deki aydın aydınlığın yapsa o demin dediğim halkta bu kokuşmalar, bozulmalar olmaz. Siyasetçi; siyasetçi hiç zaten yapmıyor. Şimdi buraları irdelemek lazım eğer bunu konuşuyorsak ama teknik gidiyorsak tarikatlar, dediğim gibi tasavvuf tarihinde bir yozlaşmadır. Bunu hiçbir tasavvuf tarihçisi inkâr etmez. Bu demek değildir ki hepsini kaldır at. Ama bakın çok önemli bir şey söylüyorum Tevhid Akidesi açısından: Tarikatların, tarikat şeflerine ve şeyhlerine verdiği nitelikleri Kur'an, Hz. Peygambere vermez. O nitelikleri tarikat şeyhlerine verdiler; bu defa Peygamber'e hangi niteliği verecekler? Onu da ilahlaştırdılar. İşte Ehlikitap'ın Kur'an tarfından itiraf edilen sürçme ve yozlaşmanın esası budur.

 

***

 

Ne manada Türk basını ise bu milleti mahvediyor. Böyle bir şey olmaz. AKP döneminde Türkiye şiddetli ve süratli bir biçimde Hıristiyanlaşıyor. Hıristiyanlığa teslim olmakla kalmıyor, Hıristiyanlaştırılıyor. Teferruatına gitmeyeceğim; Kur'an'ın İncilleştirilmesi, namazın karmalaştırılması, caminin kiliseleştirilmesi hep bu dönemin ürünleridir.

 

Bu başörtüsü meselesi. Başörtüsü mağdurları... Başörtüsü mağdurlarının Türkiye üzerinde, dünya genelinde ıstırap arenalarına, kulvarlarına sürülmeleri de yine AKP dönemindedir. Bunları söylemeden buralardan çıkıp gitmeyelim. Şimdi tasavvuf, dünya üniversitelerinde 30 yıl okuttuğum tasavvuf, Muhammedî vicdan ve şuura saltanat uğruna ambargo koyan Emevî dinciliğine sahabe neslinin bir reaksiyonu olarak çıktı. Burada tarikatları yerden yere çalmak gibi bir niyetim yok ama bir gerçeği tespit edelim. Birbirimizi hırpalamayalım. Bu yakışmaz. Şimdi ben kalkıp da mesela Mevlâna'ya sataşır mıyım? Yahut Abdülkadir Geylanî'ye sataşır mıyım? Hiç alakası yok. Başka bir şey söylüyorum. Bir dönemden bahsediyorum ben.

 

Emevi dinciliğine reaksiyon olarak gelen tasavvuf, yani zühd hareketi, esas ismi budur bunun, sonra tarikatlar döneminde tekrar işi saltanat aracı yapmaya âlet edilmiştir. E, hepsi mi bunu yaptı, niyetleri kötü müydü, onu demiyorum ama bunu görmemiz lazım: Yani tarikatlardan bir sıkıntımız varsa cemaatler - çok iyi söyledi bir konuşmacımız; holdinglerle tarikatları birbirine katmayın- öyle tarkiatlar var ki, bugün hâlâ tasavvufun saf, temiz vicdanını temsil ediyorlar. Kimsenin bu ülkede Mevlevilerden şikâyeti var mı, Halvetilerden şikâyeti var mı? Hatta Kadirîlerden şikâyeti var mı? Niye? Onlar tasavvuf ekseninde meseleyi derunî bir temizlenme ve arınma olarak görüyorlar. Hepimiz saygı duyuyoruz.

 

Şimdi: Şikâyet nerede? Burada "teolojik çürüme" var. İslam dünyasının esas meselesi teolojiktir. Bu konuda bir yazım da var; Mesele Teolojik diye. İki yolu var İslam dünyasının; ya bu dini ilahî kaynağındaki gibi yaşar, işte o, düzelmedir, o zaman yükselişe geçer yahut da bu dini bırakır. Bu dini bu şekilde yaşayarak İslam dünyası hiçbir yere gidemez. İşte, bakın geldiği yer; bugün Papa, Peygamberini hâşâ ve kellâ, Neron'a bile tarihte reva görülmeyen hakaretlerle İslam'ın Peygamberine hakaretler ediyor. Şimdi bu adam gelecek bir de Türkiye'de, orayı, burayı taciz edecek. Bu, hayasızlığın ta kendisi değil mi? Nerede bu tarikatlar? Elin günün sakalsızlığını, bıyıksızlığını mesele yapıp dinine, imanına musallat olanlar bugün neredeler? Hz. Peygamber, tarihin en azılı katili, canisi diye tanıtılıyor dünyanın önünde. Gıkları çıkıyor mu? Niçin? AKP rahatsız olur. Çünkü AKP Hıristiyanlarla işbirliği içinde Türkiye'nin anasını ağlatıyor. Bunları söylesenize kardeşim. Burada tarikat, ne anlatıyorsunuz? Bir de üstelik çoğu taarikat diyor. Bir defa taarikat değil, tarikat. Bir defa bunları öğrenmelisiniz. Bir şey daha var. Şimdi bir konuşmacı hanımefendi Auguste Comte dedi. Tabi Comte o gafı yapmıştır. Ancak Auguste Comte bilim adamı değildir; filozoftur. Felsefe bilim değil, tabi bilime ufuk açar ama felsefe bilim değildir, filozof da bilgin değil, onu da ayıralım.

 

Şimdi bir şey daha söyleyeceğim: Bugün diyorsunuz ki, onu da görelim, Efendim Emre Hoca (Emre Kongar) bazı noktalardan haklı olarak dedi ki, "Bu tarikatlar, cemaatler kendi yaşam tarzlarını dayatıyorlar, dayatınca tehdit oluyor ve bundan demokrasi de insan da rahatsız oluyor, yani toplum. Yani reaksiyonunun arka planında bu var." Şimdi bir şey soracağım ben size, sizi tenzih ediyorum. Siz bu ülkenin hakikaten aydınlarından birisiniz. Ben bunu her zaman söylüyorum. Şimdi bunlar, "Dayatıyorlar hayatlarını bize. Bunlar ilkeldir, bunlar yontma taş devri mahlûkatıdır" diyen adamlar, hangi vicdan, idrak ve insafla ve hangi şahsiyet ve onurla bugün, "Bu, dayatıyorlar, bunlar çağdışıdır, Türkiye'den bile bunlar dışarıya atılmalıdır" dedikleri adamların bugün ayaklarının altını yalıyorlar, paspas oldular, menfaat için. Siz, Türk aydınının, Türk basınının, Türk iş çevrelerinin bu çürümesini, bu düşüşünü burda gündeme getirin.

 

Bakın tarikat, tarikat diye diye cambaza baktırdılar bu ülkede milleti. Şimdi tarikatlardan şikâyet adı altında öyle bir düşüş kitlesi vücut buldu ki, menfaati için, ne Allahı var, ne vicdanı var; hepsini satmaya hazır. Ve dün anasına avradına küfrettiği adamların, bugün ayaklarının altında paspas oluyor. Bunu, seyrediyoruz. Bunları da gündeme getirin. Bu ekranlardan, halka böyle faydalı olunur. Yoksa İsmail Ağa Cemaati, her cemaatte kavga olur, kıyamet olur, bırakalım emniyet çözsün...

 

Burada bizim en önemli problemimiz; şahsiyetsizlik, ilkesizlik ve imansızlıktır. İmanınız o olur, bu olur. Yani, septikler; hiçbir şeye inanmıyoruz dediler. Felsefe onlara diyor ki, hiçbir şeye inanmıyoruz demek de bir inançtır. Şimdi bunu bir tarafa bırakalım ama şahsiyetsizlik bir iman değildir, ikiyüzlülük iman değildir, alçaklık iman değildir, saygıya layık değildir. Dün sövdüğüne, bugün paspas olmak şahsiyet değildir. Şimdi Türkiye'yi biraz da bu açıdan irdeleyin. Yani cemaat falan filan; esasında Türkiye'de aydın, bilmem ne basın mensubu, bilmem ne çağdaş falan filan geçinen ve çağdaşlık adına ve Türkiye'nin yüceltilmesi adına bu kadar ahkâm kesen insanların, son yıllarda gördük ki, şahsiyet paydaları hiçbir tarikatın hiçbir çürümüşlüğünde görülmeyecek kadar düşüktür.

 

Şimdi, Türkiye'nin bunu irdeleyerek artık 30 sene 40 sene önceki tarikat, bilmem neredeki sapmalar filan; onlar aşıldı. Bugün en büyük çürüme, en büyük şahsiyetsizlik siyasette ve aydınlardadır. Aydınların "aydın"larını tenzih ederim.

 

***

 

19. yy Osmanlı tasavvuf hayatının en büyük önderi sayılan Kuşadalı İbrahim Halvetî, ölümü 1845 yani Atatürk'ten 100 küsür yıl önce yaşamış bu zat, başta kendi tekkesi olmak üzere tekkeleri kapatıyor.

 

Padişahların, elini-ayağını öptüğü bu büyük sufi diyor ki: "Bu tekkelerden artık hayır çıkmaz. Buraları meyhaneye ve kerhaneye döndürdüler. Bunlar zaten İslam'ın emri değildir. Hepsini kapatın, yeryüzüne yayılın, hizmet edin."

 

İşin gerçeği bu. Yani, tekkeleri Atatürk'ten 100 yıl önce yaşamış bir tasavvuf önderi kapattı. Atatürk ondan sonra sadece resmî tescil yaptı. Sözün kısası, yasak mı değil mi oraya gitmeyin. O zamanda, yasakcılık, laiklik böyle bir şeyler yok. Onun için herkes her türlü yamuğunu ve melânetini laiklik ve yasak kelimelerinin arkasına saklamasın.

Gönderi tarihi:

-Dogru bir yorum,sagol arkadas.

Bence Tarikatlar gercek yoldan sapmadir.Allahin yolu birdir,Kuran gayet anlasilir tarzda Allahin yolunu insanlara gösteriyor.Allaha ulasmak icin tarikat seyhlerinin müridi olmak bence Allahin Peygamberimiz vasitasi ile bizlere rehber gösterdigi Kuran yolundan sapmadir.Cünkü tarikatlarda Allahin gösterdigi yolda yürüyebilmek icin seyh efendilerin yorumlari esas alinmaktadir,ve seyh efendiler ise Allahin ayetlerini kendilerine göre yorumlayarak insanlari celiskiye sokmaktadirlar.Düsününki sayisiz tarikatlar vardir ve her tarikatin seyhi Kurani kendine göre yorumlamistir.Bence en saglikli olani kisilerin iclerinden geldigi gibi Allahla muhatap olmalari ve güzel bir Türkce ile yazilmis Kuran mealini okumalaridir.

saygilarla

Gönderi tarihi:

ya sev ya sevr ve politika

 

bence insanlarımız çok *******.buda kitap okumamaktan kaynaklanıyor.aslında aradığımız her şey kitaplarda var.ama insanlar resmen bu şeyhlerin kölesi olmuşlar.onun her dediğine kafa sallıyorlar.oysa okusalar böyle olmaz.tamamen ......... kaynaklanan bişey bu bence.bir de çokça iman ettiklerini sanıyorlar.bilakis allahtan uzaklaşıyorlar.çünkü allaha şirk koşuyorlar.allah şirk dışında ki bütün günahları affedeceğini söylüyor.bu insanlar en büyük günahı işliyorlar.farkında değiller.ne diyelim allah yardımcıları olsun.

 

 

bir de bişey soracağım.bu tarikattekiler şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır diyorlar.bana çokça dediler.sizin çevrenizdekilerdede bu anlayış varmı?

Gönderi tarihi:

-Sevgili Selef 61,böyle bir söylenti benimde kulagima geldi,düsününki insanlar o kadar batila ve hurafeye saplanmis ve Allahi unutmuslarki,*Allahi olmayanin dostu seytandir,sözünü Seyhi olmayanin seyhi seytandir*a cevirerek Seyhe bir ululuk makami vermisler,halkimizin dinlerine bagliliklari yeterli degildir,yeterli olsa idi Allahin ayetlerini carpitan ne idügü belirsiz kisilerin peslerine takilarak kendilerini zarara sokmazdilar.Bugün Türkiyede mevcut olan Atatürk ve Ordu düsmanliginin kaynagi tarikatlardir.Eger ordumuz bugünkü kadar güclü olmasa idi Türkiyede cok kanlar dökülecekti ve bu kani dökecek olanlari tahrik edecek olanlar iste o tarikatlarin baslarinda oturan rejim düsmani kisiler olacakti.Bugün Hiristiyanlarin Islama pervasizca saldirmalarinin ardinda yatan gercek müslümanlarin gerceklerin ve Kuranin isiginda inanclarini yasamadiklarindandir,bu saldirilar dahada artacaktir eger müslümanlar gaflet uykusundan silkinip dinlerini tam anlamiyla ögrenmezlerse.

saygilarla

Gönderi tarihi:

Yaşar Nuri Öztürk ne kadar sevmesemde bu konuda mükemmel bir yorumu var.

 

"Bu tarikatların Şeyhlerine biçtikleri payeyi, Allah peygamberine biçmedi"

Gönderi tarihi:

Haklisin Sevgili Cyrano,bu arada meshur seyhlerden Kibrisi'nin bir incisine kulaklarimla sahiT oldum;

Adam diyorki *Mektep dururken neden okul deniyor,biz Türk'üz mektep dememiz lazimdir.*ve tabiiki onun bu tarz ve daha duyamadigimiz nice provakosyonlari onlarca müridi araciligi ile kendilerini dinleye tarikat bagimlilarina ulastiriliyor.ilk bakista ne sakincasi var ki denilebilecek olan bu konusmalarin

irdelendiginde hangi maksatla söylendigi kendiliginden ortaya cikmaktadir.

saygilarla

Gönderi tarihi:

Allah’a yaklaştırma vesilesi kabul edilen fiiller ,eylemler ,ameller kayanağını Kur’an ve sünnetten almalıdır.Kaynağını Kur’an ve Sünnetten almıyan ameller batıldır, sahibide *****tır.Delilini dinden almayan dindarlıkların, en alt basmağını bidat en üst basamağını şirk oluşturur.

 

yunus18:onlar allahı bırakıp kendilerine ne fayda ne de zarar verebilecek şeylere tapıyorlar ve bunlar allah katında bizim şefaatçilerimizdir diyorlar.de ki siz allaha göklerde ve yerde bilmeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz.haşa o onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir.

 

putalar tapanlarda biz allahı inkar ediyoruz demiyorlar dikkat edin.allah katında şefaatçimidir diyorlar.şeyhin kölesi olmuş insanlşarda bundan başka hiç birşey yapmıyorlar.yani onlardan hiç bir farkları yok.iman edeceğim deyip allahın hiç affetmeyeceği bir günahı işliyorlar.şirk koşuyorlar.ve bizleride şeyhimiz yok diye aşşağalıyorlar.allah yar ve yardımcıları olsunamin.

 

selam ve dua ile

  • 4 hafta sonra...
Gönderi tarihi:
  • Yazar

Allah’a yaklaştırma vesilesi kabul edilen fiiller ,eylemler ,ameller kayanağını Kur’an ve sünnetten almalıdır.Kaynağını Kur’an ve Sünnetten almıyan ameller batıldır, sahibide *****tır.Delilini dinden almayan dindarlıkların, en alt basmağını bidat en üst basamağını şirk oluşturur.

 

yunus18:onlar allahı bırakıp kendilerine ne fayda ne de zarar verebilecek şeylere tapıyorlar ve bunlar allah katında bizim şefaatçilerimizdir diyorlar.de ki siz allaha göklerde ve yerde bilmeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz.haşa o onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir.

 

putalar tapanlarda biz allahı inkar ediyoruz demiyorlar dikkat edin.allah katında şefaatçimidir diyorlar.şeyhin kölesi olmuş insanlşarda bundan başka hiç birşey yapmıyorlar.yani onlardan hiç bir farkları yok.iman edeceğim deyip allahın hiç affetmeyeceği bir günahı işliyorlar.şirk koşuyorlar.ve bizleride şeyhimiz yok diye aşşağalıyorlar.allah yar ve yardımcıları olsunamin.

 

selam ve dua ile

 

 

Yazın çok güzeldi. Bu düşüncelere sahip insanların internet ortamında da olsa görüşmesi lazım, Bizim en büyük sorunumuz onlar kadar örgütlü olmayışımız

 

Saygılarımla,

Eren AKKAYA

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.