Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

SÜRGÜN


karçiçeği_m

Önerilen İletiler

HAKAN BARAN'A

 

 

SÜRGÜN

 

Uyandırın anamı

Söyleyin gidiyorum

Yolumu gözlemesin

Dönemem belki geri

Arkadaşlarım duysun

Kardeşim bunu bilsin

Söyleyin gidiyorum

Dönemem belki geri

Babama haber salın

Çiçekler onda kalsın

Sulasın günaşırı

Dönemem belki geri

Korulara söyleyin

Dağlara asmalara

Baygın çocukluğumun

Çınladığı kırlara

Söyleyin gidiyorum

Dönemem belki geri

Gelsinler anılarım

Uğurlasınlar beni

Sadece sevdiğime

Söylemeyin duymasın

O kadar körpe ki kalbi

Bilmiyor yitirmeyi

Söylemeyin bu akşam

Sevdiğim ağlamasın

 

Nihat Behram

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

insandır...

 

bir o'dur ölümlü doğuşunun bilgisiyle yaşayan...

vurgunu olduğu göğe süssüz, sürgünü olduğu cana güçsüz,

çılgını olduğu tene öksüz...

narince açan, soldukça üzgün...

sevincini bile gözyaşıyla yoğuran...

bir yanı hep anılara sarmaşık

gönül boyu yaralı... ömür boyu aşık

 

nihat behram

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir hakanbaranyildirim

DOĞADAN İSTEK

 

Beni geçmişin dehşetiyle besle

Beni geleceğin özsuyuyla

 

Küpeler tak kulaklarıma kirazlardan

Mendilimi fesleğenlerle yıka.

 

Bana çılgın bir gürleyiş bellet

Yankısıyla kapan üstüme geceleri.

 

Benimle rüzgârları tanıştır

Gözlerimi boralara düğümle.

 

Beni kankardeşi bilsin gözyaşların

Beni umudunla büyüle.

 

Bana ıssız gecelerden yıldız kaymaları sun

Beni ucu kıl birbirine sürtünen çakmak taşlarının.

 

Koynuma başakları yıkayan yağmurunla yağ

Kasıklarımı zeytin yapraklarıyla yenile.

 

Ben seni esir alayım şiirlerle

Sen beni kul bil kendine...

 

Nihat Behram

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yine sana, sensizliği anlatıyorum

İçimi içime sığdıramıyorum,

Yine geceleri uyuyamıyorum sen gideli.

Unuturum diyordum,

Ama onu da yapamıyorum,

Yine sensizliği anlatmaya çalışıyorum sana...

Geceleri yalnız yatağımda yatarken,

Düşlerime dalıp dalıp seni hatırlıyorum,

Beraber yıldızları saydığımızı,

Günesin batisini izlediğimizi.

Çok özlüyorum o günleri,

Gözümün içine bakıp da,

Seni seviyorum demeni.

Şimdi ise, yalnızlığın acısı yüreğimde,

Sensizliği anlatıyorum sana yine...

Şarkimizi dinliyorum her gece,

ve gözlerim doluyor seni düşündükçe,

Ağlamaya çalışıyorum,

Ama göz yaslarım bir türlü akmıyor,

İçten, kalpten ağlıyorum ya,

O bana yetiyor...

Hayatim karardı birden, sen gideli,

Gözüm görmüyor artık dünyadaki tüm güzellikleri,

Zaten görmek istemiyorum da,

Sen olmayınca hayatımda...

Gözlerim dalıyor, dalıyorum taaa uzaklara

Yine sensizliği anlatmaya çalışıyorum sana...

İçim daralıyor sen gideli,

Gör, ne hallere düşürdün beni.

Bana değil, kendine cevap ver lütfen,

Bütün bunlar değirmiydi...?

Yalnızlık çöktü üstüme,

Yoruldum, soluğum kesildi,

Karanlıklar içinde bıraktın gittin beni,

Yine günesin dogmasını bekliyorum,

Doğmayacak biliyorum,

Yine sana, sensizliği anlatıyorum...

 

Yıldız Güngör

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

YİNE DE GÜLÜMSEYEREK

 

Ne sağnaklar görmüşüz, yarılan gökyüzünden alnımız

yıldırımlarla ağmış,

ne rüzgarlar çınlamış bağrımızda, coşkusundan kırılmış

kaburgamız,

dişlenip kayaları ne ateşler yakmışız, aşmışız ne zifir

uçurumlar,

yine de ürkütmeden öpmüşüz bir ceylanı gözlerinin

yaşından

incitmeden tutmuşuz ağzımızda yorulan kelebeği;

şimdi asmalardan korukların tadı silinmiş,

sesimizde sendeleyen bir keder,

uykusuzluk serin serin sızıyor acıyan tenimizden;

ziyanı yok, nasıl olsa gönlümüzde aşkın yeri çok derin.

 

Ne azgın canavarlar üstüne yürümüşüz bir demet

çiçek için,

neyimiz var neyimiz yok vermişiz bir narin dilek için,

yıllarını taş duvara örmüşüz ömrümüzün bir hırçın

yürek için;

şimdi çevremizde yosunlaşmış sessizlik,

yabanıyız gittiğimiz her şehrin, çiğdemsiz, kükremesiz,

kimsecikler sezmiyor boynumuzdan didişen örümceğin

zehrini;

ziyanı yok, nasıl olsa nabzımızda durulanır yaşamanın

iksiri.

Ne güzel sevmişiz, ağzımızda mavi bir tat kekremiş,

ne sızılar sarmışız yumuşacık öpüşlerin çığlığını kuşanıp,

şafaklar tutuşkunu şarkılar yuvalanıp ne mintanlar yırtmışız,

şimdi usulcacık ürpersek kara gece uykumuz kaçacak

kadar delik

üstümüz çimensiz tepeler gibi bereketsiz, örtüsüz, serin;

ziyanı yok, nasıl olsa gönlümüzün çayırları ipekten,

bakışımız lekesiz.

 

Ne masalar düzmüşüz kıvrımları gümüş, kakmaları sedeften,

ne milyonlar yanından başeğmeden geçmişiz, huyumuz

değişmemiş,

hayatımız günbegün çarpışarak yaşanılan sırların ürünüdür;

şimdi kar altında avcumuz, avurdumuz ilaçsız,

ıssızlaşmış sabahlar, yoksunluk arsızlaşmış,

kaçışır yolumuzdan gölgesini de alıp o şaklabanlar

inildesek açlıktan;

ziyanı yok, nasıl olsa gönlümüzün dağı taşı altından.

 

Ne devlerle dalaşmış kanımızı göstermeden silmişiz.

ne kudurgan günlerde elimizi dost eline titremeden vermişiz,

bir ömür seğirtmişiz bir nefes beklemeden;

şimdi nice anışların dudağı üşüyen bir çocuk kadar uçuk,

nicesi elsıkışların sahtekar çıkmış.

 

- Bizi eşkiyalar soymamış abi

muhabbet yıkmış!

 

Nihat Behram

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KAVUŞMAK

NEYE ÇARE

 

Bilmem ki

Şu yolunmuş gönlümde

Dalın var mı yanmadık

Tutuştuğum günlerin külleri arasında

 

Düşün var mı dalmadık

Acın var mı almadık

 

Bilmem ki

Şu savrulmuş ömrümde

İzin var mı yitmedik

Sürüldüğüm yolların tozları arasında

 

Közün var mı tütmedik

Sızın var mı bitmedik''

 

 

bilmem ki......anlatabildim mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 7 ay sonra...

HAKAN BARAN'A

SÜRGÜN

 

Uyandırın anamı

Söyleyin gidiyorum

Yolumu gözlemesin

Dönemem belki geri

Arkadaşlarım duysun

Kardeşim bunu bilsin

Söyleyin gidiyorum

Dönemem belki geri

Babama haber salın

Çiçekler onda kalsın

Sulasın günaşırı

Dönemem belki geri

Korulara söyleyin

Dağlara asmalara

Baygın çocukluğumun

Çınladığı kırlara

Söyleyin gidiyorum

Dönemem belki geri

Gelsinler anılarım

Uğurlasınlar beni

Sadece sevdiğime

Söylemeyin duymasın

O kadar körpe ki kalbi

Bilmiyor yitirmeyi

Söylemeyin bu akşam

Sevdiğim ağlamasın

 

Nihat Behram

 

bir oda bir salon evde yirmiye yakın öğrenciydik yorumun söylediği bu müthiş parçaya eşlik ederken

paramız yoktu

umudumuz çoktu

 

gerçi yeni türküde geleceğe dair haberler veriyordu o sıra

 

"biz büyüdük ve kirlendi dünya"

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...

İNSAN Kİ HASRET KADAR

 

 

 

Aşksa:

sağır da olsa dile döner seslenir..

Düşse:

eni sonu suya düşer ıslanır...

 

Aşktan öte başka hangi tohum yeşerir

hangi dal sürgün verir ezildiği yerinden?

 

(... Dolunaydı ...Dağların buğulandığı,

toprağın yoncalandığı aydı... Öpsem,

yaralanır sandığım

çiçekler kadar körpeydi bahar..

Bir yanım sazınca külhan,

yağız, civan, atmaca;

bir yanım nazınca uslu,

suskun, ıssız, utangaç,

savrulup savrulup sokaklara

söylediğim şarkılar

süsüydü ömrümüzün,

yitince bulunmaz zenginliğimiz...

Ne güzel günlerdi ah

ne güzeldin gençliğim

gönlümü tarih düşüp

ömrümce yol gözledim,

yazık ki sen beklemedin... )

 

İki derde yenik düştüm ne çare:

biri aşk

biri düşten düşe sızım sızım yüreğim...

 

Taşa çaldım derdimi,

taş çatladı kıvrım kıvrım kök verdim;

güle sardım kendimi,

gül kurudu derdim azdı yürüdü...

 

İnsan ki hasreti kadar:

belki bin sevda bin ayrılık

fakat

bir aşk bir intihar

bir ömre ancak sığar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 10 ay sonra...

ELLERİN AVUCUMDA İKİ ATEŞ DAMLASI

 

Çiçeğinde yeni yeni kamaşan zerdalisi ömrümün,

gülüşümde çekirdeği sertleşmemiş ilk çağlam,

kızım benim, nazım benim,

gurbetelde sazım benim,

yalazlanmış can tanem,

körpe dalım bir tanem..

Sisini gözlerimin, içimdeki dumanı

seziverdin de sanki

acılandın uykunda,

sızlandın huysuzlandın..

Dudakların kurumuş, ter içindesin yavrum!

Kolsuz kanatsız kalmış

geceden beri başucundayım..

Çırpınarak anlamını arayan binlerce sözcük

kabukları koparılmış yaralar gibi

uğulduyor beynimde..

itiraf etmeliyim ki yavrum

çekip gitse de bir bir

ekmeğe, özgürlüğe, insanlık ve hayata dair

içimi dişleyen düşünceler,

senin bir gülücüğün şimdi

yaşamam için bana yeter.

Geceden beri başucundayım..

İşte, sabaha dayandı gün!

Aşsız, işsiz, kuruşsuz

bir ıssız bayırdayım.

Bebeğim, canımın kıvırcığı,

boranda fırtınada sürgün vermiş tomurcuk,

üzüm tanem, nar tanem,

acar yanım, bir tanem..

Kim kime, dum duma bir tufandayız;

günlerin ağzında kara bir gül

dikenleri tenimize dayanmış;

ürkütülmüş, sarılmış, acıyla sınanmışız..

İnim inim uykunda nasıl da yalnız

yanıyor yüzün yavrum,

yüreciğin kaşlarında tütüyor,

ellerin avcumda iki ateş damlası,

tutuşmuş rüyaların, sesin duyulmaz,

kendi kollarımızdan başka

saranımız yok bizim..

Yazım benim, güzüm benim,

yemin olmuş sözüm benim;

sana kuş bulmalıyım

sana düş bulmalıyım

gidip iş bulmalıyım..

Koynunda çırpınırken böyle çaresiz

kahrınla tanıştırdın bizi ey hayat

zehrinle tanıştırdın;

alışılmaz bildiğimiz nefrete alıştırdın!

Onurumuz:

senin için sakladığım tek servetim bu yavrum;

süt olmaz, aş olmaz, iş olmaz onurumuz..

sızım benim, gizim benim,

gurbetelde izim benim;

ateş almış taş altında kalmışız,

gün olur hesabını sorarız elbet.

 

Nihat Behram

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.