Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

istanbul.jpg

 

 

 

 

 

Boğazın Hiç Donmuş haLini Gördünüz mü İşte Size Donmuş haLi.... Tam emin olmamakla beraber sanırım 1940 lı yıllar

 

 

 

 

Kolay Gelsin

Gönderi tarihi:

wawww harika bşey bu emily tşk ederim cok güzel bi manzara tşk ler

 

bilimadanları bi araştırma yapmış bundan 50 sene sonra kuzey kutbundaki buzlar eriyecek ve denize karışacak denizlere karışırsa dunyanın sonu demek denizin yükselmesiyle birlikte toprak yüzünü görmiyecez sanırım toprak dıye bişey kalmıyacak

 

sevgilerle :clover:

Gönderi tarihi:

Destan Önü

İşte zamanın karanlığı gece gibi;

Geçer, bir gölge komadan.

İşte, Tanrı nefesli sahiller,

İşte Bizans, kopmuş Roma’dan,

Sakalları uzamış keşişler sırtında,

Bahar halinde bir yük:

Sur örülmüş kıyılarda yokluğa taraf

Taşlarla, kıskançlıkla ağır ve büyük.

Eski İstanbul, ruh kadar eski

İnsan daha fazla eskiyemez ki.

Bir boşluk ki göller tadında uzun

Ya hiç’e uzanmış vaktimiz ya hep’e

Yedi meçhul üstüne açılmış,

Yedi tepe.

Haliç, dünya öküzünün boynuzu, hiç kımıldamaz.

Kımıldar bir kapalı su

Geçer asırlar gövdesine, aydınlık, Uyumayanların uykusu

Eski İstanbul hatıralardan eski

Göresin usul usul gez ki.

Tarümar olmuş,

Dara’dan, Sardanapal’dan anlar,

Gemilerle, kervanlarla dolmuş çırılçıplak,

Aşkı kaybedenler, bulanlar.

Çağ çağ kapılarında durmuş,

Nesilleri Asya’nın bu bakış ahu diye.

Sormuş sıcak rüyasını,

Peygamberin orduları ‘Hu’ diye.

Eski İstanbul, eski.

Geçmiş günleri kimse söyleyemez ki.

Saz sesleri gelir, din uğruna çarmıha gerileceklerden

Belki çarmıhsınız, belki sazsınız.

Ölümlerden hangisi gerçek,

Anlıyamazsınız.

Farkedilmez doğu ve batı

Hayaller dolusu cenaze, düşüncelerden.

Ayaklarınızın, ayaklarınızın Ayrılışı yerden.

Eski İstanbul, yakın ve eski Öyle bir ses ki.

Can ile ten susamış, susamış,

Geçmiş de nice güzeller aradan.

Osmanlı padişahı Sultan Mehmet,

Bir seher, kadırgalarını yürütmüş karadan.

Aşkı ile döktüğü bütün topları bir bir dizmiş,

Çevirmiş hülyanın her yanını.

Lale gibi vermiş bir akşam güneşinde,

Yiğit Yeniçeri canını.

Eski İstanbul, çok eski,

Rüzgar, şahadete varasın es ki.

Dil farkı, din farkı iyice azalmış o sürelerde,

Bir sis ki bahçelere, yüzü, cihanı kaplar.

Yeniden güne çıkmış, yeniden aydınlığı hayata mahzenlerden,

Nur ve hayal olmuş ellerin yazdığı kitaplar,

Yürümüş, yürümüş, hilalleri Türklerin,

Allahın havalarına, yalnız ve tek.

Serdengeçtilerle, akıncılarla

Burdan başlamış dünyayı sevmek.

Eski İstanbul, hem rahat, hem eski Yaşaması öyle tez ki.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.