Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

CEBRİYYE

 

 

 

Hicrî birinci asırda ortaya çıkmış sapık bir fırka.

 

Kader ve irade konusunda Kaderiyye fırkasının tam aksine görüşler ileri sürmüştür. İslâm âleminde kader konusunu tartışma gündemine getiren ilk şahsın Ma'bed b. Hâlid el-Cühenî (öl. 85/704) olduğu nakledilir. Onu Geylân ed-Dımaşkî takip etmiş ve kaderle ilgili görüşlerini daha da geliştirmiştir. Ma'bed, Allah tarafından önceden tayin edilmiş bir kaderin bulunmadığını, insanın fiil ve tavırlarında tamamen serbest olduğunu savunmuştur.

 

Muhtemelen o, Emevîlerin zulüm ve haksızlıklarına karşı kaderci bir tevekküle saplanmış kimselere bakarak, Emevî zulmünün bir kader olmadığını söylemekle işe başlamış ve nihayet kaderi inkâr etmeye kadar varmıştır. Nitekim Emevî iktidarına muhalefeti sebebiyle Haccac tarafından öldürülmüştür. Ne var ki ifrat tefriti doğnrur. Onun kaderi nefyetmesine karşı, bir reaksiyon olarak Cehm b. Safvan (öl. 128/745) da cebr akidesini, yani insanın yaptığı işlerde bir ihtiyarının olmadığı; yaptığı işleri zorunlu olarak yaptığı görüşünü ileri sürmüştür. Cehm'in ileri sürdüğü bu akîdeye göre insan mecburdur; ihtiyarı ve kudreti yoktur. Yaptığından başkasını yapmaya asla gücü olmaz. Kul, rüzgârın önünde sürüklenen yaprak gibidir. Yaprağın yönünü kendisi değil, rüzgâr belirler. Onun için insanın yaptığı işleri Allah takdir etmiştir. Allah geleceği bildiğinden, meydana gelecek olayları da tamamen ve önceden kendi iradesine göre tespit etmiştir. Allah, cansız bitkinin hareketlerini yarattığı gibi, insanın fiillerini de yaratır. Yukarıya fırlatılan bir taş nasıl düşmeğe mahkûmsa, insan da yaptığını yapmağa mahkûmdur. Kul ibadeti de günahı da, elinde olmaksızın işler. Bu görüşte olan Cebriyye'ye cebriye-i hâlisa denir ve zümrenin mümessili Cehm b. Safvân olduğundan Cehmiyye' diye de isimlendirilir. Cebriye-i mutavassıta diye adlandırılan ikinci zümreye gelince, bunlar, kulda bir kudretin olduğunu kabul etmekle birlikte, bu kudretin insanın fiilleri üzerinde bir etkisinin bulunmadığını kabul ederler. (Şehristânî, el-Milel ve'n-Nihal, Beyrut 1975, I, 85).

 

Cebriyye'nin görüşleri şöyle özetlenebilir: 1) İnsan bir şey yapmaya kadir değildir; Allah tarafından yazılmış ve yaratılmış fiilleri yapmaya mecburdur. İnsanın iradesi de hürriyeti de yoktur. 2) Allah, yaratıkların vasıflandığı sıfatlarla vasıflanmaz. (Bu sebeple Allah'ın sıfatlarını reddederler.) 3) Allah'ın ilmi ve kelâmı hâdistir. 4) Sevap ve cezanın vukûu zorunludur. 5) Cennet ve Cehennemin'in sonu vardır. 6) İman, Allah'ı bilmektir. 7) Allah görülmez.

 

Ehl-i Sünnet ise, kulların ihtiyarî ve gayr-i ihtiyârî bütün fiillerinin, Allalı tarafından yaratıldığını kabul etmekle birlikte; Allah'ın insana verdiği irade-i cüz'iyyeyi herhangi bir yöne yönlendirebileceğini söyleyerek Kaderiyye ile Cebriyye arasında orta bir yol izlemiştir. Eğer gerçekten insan, yaptığı şeylerde bir irade ve kudrete sahip bulunmasaydı, yaptığı şeylerden dolayı Allah'ın kendisini cezalandırması bir zulüm olurdu.

 

Kur'an'ın müteaddid yerlerinde "Yaptığınıza karşılık olarak.. " buyurulmakta fiil insana nisbet edilmektedir. İnsanın ne yapacağının önceden Allalı tarafından bilinmesi ve onu kaderine yazması, insanın mecbur olduğu anlamina gelmez. Aksine, insan kendi ihtiyarı ite o işi yapmaktadır. Fakat Allah, onun ihtiyar ve iradesini hangi tarafa yönlendireceğini ve ne yapacağını önceden bildiği için, o işi yapacağını kaderine yazmıştır.

 

Dikkatimizi çeken bir husus, kaderi nefyeden Ma'bed gibi, cebri ileri süren Cehm'in de Emevî muhalifi bir siyaset izlediğidir. Hatta kendisi de Ma'bed gibi Emevîler tarafından öldürülmüştür. Emevîler'in, idarelerini zulüm ve baskıya dayadıkları bilinen bir gerçektir. Toplumun bir çok kesimi Emevîler'den memnun değildi.

 

Baskıcı idareler, kaderi reddetmeye de, kadere teslim olmaya da zemin hazırlarlar. Onlara karşı olanlar, toplumun içinde bulunduğu durumun Allah'ın bir takdiri olmadığını; bundan kurtulmanın, toplumun elinde olduğunu söyleyerek toplumu idarecilere karşı kışkırtmağa çalışırlar. Bazen bu düşünceyi o kadar ileri götürürler ki, kural tanımaz bir tavır içerisine girerler. Bu mücadelede yorgun düşen ya da karşı gelme cesaretini kendilerin de bulamayanlar ise, bunun önceden tayin edilmiş bir kader olduğunu söyleyerek kaderci bir teslimiyet zihniyetine kapılırlar. Bu psikolojik durum, zamanla onları her hususta Cebriyeci bir görüşe sürükler.

 

Cebriyeci düşünce, insanın sorumluluğunun dayanağı; yaptıkları karşısında mükâfat ya da ceza görmesinin nedeni konusuna cevap vermekte güçlük çeker. Bu nedenle bir fırka olarak uzun müddet devam etmeyip tarihe karışmıştır. En azından bilgin ve düşünürler arasında yok olup gitmiştir.

Gönderi tarihi:

(: acikca söylemek gerekirse ben senin ALLAH a bile inandigini düsünmüyorum. ha soruna gelince sözde inaniyormus havasi veriyorsun ve senin savundugunu dogru söyleyen bir tek Alim ile karsilasmadim İmam-i Eş'ari diyeceksin oysaki İmam-i Eş'ari de Cebriyeci degil di. Diyeceksin ki Gazzali Gazzali Eş'ari idi Cebriyeci degil. sana söyle diyeyim denizde bir girdaba yakalanmissin ve cikmaya calistikca içine batiyorsun.. ve sana uzatilan elleride görmemezlikten geliyosun... buda yetmez gibi bundan zevk aliyorsun ve orada yüzmeye gelen kisileride kandirip kendine taraf cekmeye calisiyorsun.. ve bazilarinda basarili oluyorsun bazialrinda olmuyorsun basarili olmayincada sinirinden catliyorsun..

Gönderi tarihi:

simdi ben sana soruyorum:

 

Allah'in Sifatlari Var mi?

Allah Bosuna Birseyler Yaratir mi?

Allah Yalan Atar mi? ( saptirir maptirir deyip kurtulmaya calisma)

Allah ZUlm Eder mi? Zulmü Sever Mi?

 

sorularima sadece evet veya hayır diye cevp ver

Gönderi tarihi:

Dedi

Allah in sifatlari yok oysaki Kur'an da olsun Hadislerde olsun Allah i ancak sifatlariyla taniyabilirsiniz anlaya bilirsiniz deniliyor

örnek:"Ben Gizli Bir Hazine İdim,Bilinmeyi ve Taninmayi Sevdim.

Bilinmem Ve Taninmam İçin de, Mahlûkati Yarattim.

Beni Tanisinlar Ve Bilsinler diye, Kendimi Onlara Sevdirdim."

 

Kutsal kelimeleriyle kendisini bildirmek için,yüksek iradeleri mahlûkatin halk ve icadi ile ilgili olup,Zâti-akadesinin GIZLİ HAZINE olmasi sırrını; insana,insan kaderinin gerektirdigi veçhile bildirmeyi murad eyledi. Zirâ,zâtinin aslini ve cevherini bilmek, yine zâtina mahsustur.

 

Allah Birseyleri Bosuna Yaratirmiya demis ANLAMADİM kendini zorla belki anlama kabiliyetin gelirisee çakarsin birseyler ona sonra cevap veririm

 

Allah Yalan Atar mi? Konusuna Demissin ki Allah Konusmaz

Mirac ta Allah ile Peygamber El Kol Hareketi yaparak mi Anlasti (hasa)

eger öyle olsaydi Tahhiyat a anlatilmak istenen neydi?

 

Allah Zulm Edermi? demis Evet

Demek Kur'an da Allah yalan atti bize? (hasa) cünkü orada her zaman diyor Allah kimseye zulm etmez zulm eden insanin kendisidir

 

Allah Zulmü Sever mi? Demis Allah sevmek nedir bilmez

Hâşâ sümme Hâşâ Sevmeyi Bilmeyen Merhameti Bilmez Merhameti Bilmeyen Yaratmaz ve Affetmez bak Allah diyor Tevbe edin affedeyim demmeki Kullarini seviyor bak Kitap yolluyor bak Peygamber yolluyor ki dogru yola gelsin insanlar eger sevmeseydi merhameteisz olurdu ve bunlari yapmazdi bizi kendi basimiza birakirdi

senin bu söylediklerinin Küfür Olduguna resmen Tefva verilir küfre girdigine dair sen Akaid ilmini bosverde Kelam ilmini biraz anlamaya calis tabi kapasiten varsa

 

Çok merhametli, merhamet olunan; "rahmet, merhâmet ve ruhm" mastarından ism-i fail ve ism-i mef'ûl anlamlı bir sıfat. Kök anlamı, acımak, merhamet etmek ve bağışlamak demektir. Rahîm'in çoğulu "ruhamâ"dır. Merhamet, iyilik ve nimet anlamına da gelir. Aynı kökten "rahman" sözcüğü de merhameti bol olan demektir.

 

"Rahîm" ve "Rahman" isimleri Cenab-ı Hakk'ın esmâ-i husnâsındandır. Esmâ-i husnâ; en güzel isimler anlamına gelir ki, Yüce Allah kendisini bu nitelikteki isimlerle isimlendirdiğini Kur'an'da çeşitli yerlerde açıklamıştır (bk. el-A'râf, 7/180; el-İsrâ, 17/110; Tahâ, 20/7; el-Haşr, 59/24). Bu isimlerin sayısı 99 olup, başta "Allah" lafzı gelir. Allah'a bu güzel isimlerle dua edilmesi, duanın kabulüne sebep olur. Allah'ın güzel isimleri vardır. O halde Allah'a o güzel isimlerle dua edin” (el-A'râf, 7/180).

 

Kur'an-ı Kerim'in 115 ayetinde büyük çoğunluğu çok bağışlayıcı anlamına gelen "gafur" sıfatı ile birlikte olmak üzere "rahîm" sıfatı kullanılmıştır. Bu da Cenab-ı Hakk'ın ne kadar bağışlayıcı ve merhametli olduğunu gösterir. Dört ayette de "erhamü'r-râhimîn (merhametlilerin en merhametlisi)" tamlaması kullanılmıştır.

 

Allahu Teâlâ'nın rahmân ve rahîm sıfatları her ikisi de "rahmet" mastarından türemiş olmakla birlikte, aralarında anlam farkları vardır. Rahman sıfatı Kur'an'da 57 ayette geçmektedir. Bunlardan beş ayette rahman ve rahîm birlikte zikredilmiştir (bk. M. Fuad Abdülbâkî, el-Mu'cemul-Müfehres Li Elfazıl- Kur'anil-Kerim, "Rahman" ve "Rahim" maddeleri).

 

Bir ayet olan, Tevbe suresi dışında bütün süre başlarında tekrarlanan ve her meşrû işe başlarken söylenmesi İslam'ın esaslarından olan "Besmele" de her iki sıfat zikredilmiştir. Bismillahirrahmânirrahîm'in anlamı; "Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adı ile başlarım" demektir. Kur'an-ı Kerim'de Sebe' hükümdarı Belkîs'e, Süleyman peygamberin gönderdiği hak dine çağrı mektubundan söz edilirken şöyle buyurulur: "O mektup şüphe yokki Süleyman'dandır ve Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adı ile (başlamaktadır)" (en-Neml, 27/30). Bu iki sıfat arasındaki farkları şöylece belirtebiliriz.

 

Rahmân sıfatı ezelle, rahîm sıfatı ise daha çok ebedle ilgilidir. Bu yüzden Yüce Allah için dünyanın rahmanı, fakat ahiretin rahîmidir, denilmiştir. Bunun anlamı şudur: Cenab-ı Hakk'ın varlıkları yaratması, onları yaşatması, insanlar arasında mümin-kâfir, âdil-zalim, çalışkan-tembel ayırımı yapmaksızın hepsine rızıklarını vermesi, çalışma ve gayretlerinin semerelerini ihsan etmesi, Rahman sıfatının tecellisidir. Küfre, zulme, şerre ve kötülüklere müdahale etmeksizin akıl ve irade-i cüz'iyyenin kullanılmasına fırsat verilmesi, ehl-i küfrün çalışmalarının karşılığını dünyada tam olarak görmesi hep bu sıfatın bir sonucudur.

 

Rahîm sıfatının tecellileri ise daha çok ahirette görülecek, Cenab-ı Hakk'ın oradaki ikram ve ihsanları müminler için olacaktır. Pek çok ayette Rahîm sıfatı zikredilerek, Cenab-ı Hakk'ın müminleri bu sıfatla bağışlayacağı belirtilmiştir. Bazı ayetler şunlardır: "Fuhuş yapıp, sonra bu fuhuşlarından vazgeçen erkek ve kadınlar için şöyle buyurulur: "Şüphesiz Allah tevbeleri en çok kabul eden ve en çok merhamet edendir" (en-Nisâ, 4/ 16). Şu ayetlerde günahkâr müminlere yönelik genel rahmeti görmek mümkündür: "Onlar, Allah ile birlikte başka bir ilâha tapmazlar. Haksız yere, Allah'ın haram kıldığı cana kıymazlar, zina etmezler. Kim bunlardan birini yaparsa cezaya çarpar. Kıyamet günü de azabı kat kat arttırılır ve orada hor ve hakîr sürekli bırakılır. Ancak pişmanlık duyup imanını yenileyen ve iyi işler işleyenler müstesnadır. Allah bunların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir. Yine kim tövbe edip, güzel amel yaparsa, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner" (el-Furkân, 25/68-71);

 

"Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Kimi dilerse bağışlar kimi dilerse azaplandırır. Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir" (el-Feth, 48/14). Şu ayette rahîm sıfatıyla müminlere merhamet açıkça görülür:

 

"O, sizi karanlıklardan nura çıkarmak için üzerinize melekleriyle birlikte rahmetini gönderir. Allah mü'minlere çok merhamet eden (rahîm) dir" (el-Ahzâb, 33/43).

 

Hz. Peygamber'in hadislerinde de Cenab-ı Hakk'ın rahmet sıfatı açıklanmış, O'nun kullarına ve bütün yaratıklara olan merhametine yer verilmiştir. İnsanlarda ve bütün canlılarda bulunan acıma, merhamet duygusunun Allah'ın rahmân sıfatından bir cüz olduğunu Allah elçisi şöyle ifade buyurmuştur: "Şüphesiz acıma, merhamet duygusu Rahmân'dan bir cüzdür" (Buhârî, Edeb,13; Tirmizî, Birr, 16; Ahmed b. Hanbel, I,190, 321, II, 295). Başka bir hadiste rahmetin bütün yaratıkları kapsamak üzere Arş'ta asılı bulunduğu belirtilir (Müslim, Birr,17 ; Ahmed b. Hanbel, II,163, 190). Bir hadis-i kudside; "Şüphesiz rahmetim gazabımdan öne geçmiştir" (Buhârî, Tevhîd, 15, 22, 28, 55, Bedül-Halk,I; Müslim, Tevbe,1416; Tirmizî, Daavât, 99).

 

Diğer yandan insanların merhametli davranışının Cenab-ı Hakk'ın da merhametine sebep olduğu şöyle ifade buyurulur: "Güçsüzlere merhamet edenlere Rahman olan Allah da merhamet eder" (Ebû Davûd, Edeb, 58; Tirmizi, Birr, 16); "Allah insanlardan ancak merhametli olanları başışlar" (Buhârî, Cenâiz, 32, Eymân, 9, Tevhîd, 25; Müslim, Cenâiz, 9, 11; Ebû Dâvud, Cenâiz, 24); "Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz" (Buhârî, Edeb, 18,27; Müslim, Fazâil, 65; Ebû Dâvud, Edeb, 145).

 

oku bakalim Allah zulmu severmiymis Allah merhameylimiymis? severmiymis anla

Gönderi tarihi:

:D kürşat sana bir soru soracağım, ama net yanıt ver.Ha birde uzun olmasın cevabın...

 

CENAB_I ALLAH hakkında bakıyorum çok ayrıntılı bilgilere sahipsin :D

 

hz. peygamber bile senin şu anlattıkların kadar tebliğ etmedi. dahası insanların seviyelerine göre konuştu zihinleri bulandırmamak için.

şimdi soruyorum

sen Allah hakkında bunca bilgiye nereden ulaştın veya ulaşıyorsun.bana aklımı kullanıyorum deme !!!geç onu.sen ; sana yazdığım şu iki satırla sana kendimi tanıtmamın haricinde beni ne kadar anlatabilirsin? anlatamazsın anlatmaya çalışsanda tahminden öteye yol bulamazsın...

eee o zaman sana ; kitapmı verildi kardeş :D

 

 

SANA ZAHMET UZUN UZUN YAZMA ,KENDİNİDE BENİDE YIPRATMA, ZATEN YADIKLARINI OKURKEN YA ÇOK GÜLÜYORUM YA DA SİNİRLENİYORUM

 

Eğer gerçekten insan, yaptığı şeylerde bir irade ve kudrete sahip bulunmasaydı, yaptığı şeylerden dolayı Allah'ın kendisini cezalandırması bir zulüm olurdu

 

 

ihqq KARDEŞ sana yazıyorum !

 

bak yukarda ki yazıda bilmem dikkatini çeken bir şey oldumu. Allah ve zulm kelimeleri aynı cümle içinde yersiz kullanılmış. bak kardeşim kısaca zulm: gayrın hakkına yapılan müdahale veya tecavüzdür. sevgili kardeşim Allah yarattığı şeyler hakkında mutlak olarak tasarruf sahibidir. ve yarattığı şeyler her ne olursa olsun onun mülkündedir malıdır yani ve dilediği gibi tasarruf etme hakkına sahiptir ki öyledir bunu kimse sorgulayamazda.o zaman Allah kaldırıp bir peygamberini cehenneme atsa ; burda Allah zulm etti denilemez zira o peygamberi yaratan vucuda getiren ve mutlak olarak üstünde tasarruf eden ALLAH tır.Anladın mı kardeşim .bu budur yani.

 

bak kardeş burada yazılan çizilen şeylere baktığımda cidden hayret ediyorum Allah hakkında çok cesurca ifadeler görüyorum.bence iyice düşünmek lazım ''konuşmadan önce''.

vesselam ...

Gönderi tarihi:

Himyata kardesim ben orada Kursatin Küfre saplandigi acikca belli etmek için sordum o surlari

ki Allah in sifatlarini inkar ediyor ki Allah zulmu sever diyor ki Allah Konusamaz diyor ki Allah merhametsizdir diyor simdi acikca söyle bu kisi Küfüre saplanmismi yoksa küfre saplanan benmiyim?

 

ve unutmamak lazim ki ALLAH kisiyi sevdigi için yaratti ve karsisina alip O'na ELES TU Bİ RABBİKUM? (araf 172) diye sual sorup sözünü aldiktan sonra dünyaya yolladi ama cogu kisi verdigi sözü unuttu küfre bulasti ve bulasmayada devam ediyor. ve Allah gene diyor ki: Merhametim Gazabimin Önüne Gecti. Aslinda küfre bulasanlari YOK ETMEK gerekiyordu ki unutmamak lazim kisis hasta olmayi göze alir ama ölmeyi asla. ALLAH öteki tarafta Cehenneme atiklari Kullarini bile seviyor ve yok etmiyor iken gelip Allah zulmu sever demek ne kadar mantikli? ya kimdir ki bu kursat gelip ileri geri konusyor Yaratan hakinda...kendini ne saniyor? ben Naks-i Bendi tarikatindanim ve bana Rabitayi Bizzat El-Naksi Bendi hazaretleri verdi ve beni bir memlekte yönlendirdi 2-3 kere gitttigim o yerde bu konular hakkinda konusurken o ALLAH in veli kullari korka korka çekine çekine konusuyor belki hata ederizde Gunaha gireriz diye simdi Nefsi LEVVAME de bile olmayan Emmare De ve Simsiki dunyaya baglanmis olan Kursat Gelmis o Velilere laf atiyor Onlari küfre saplanmakla sucluyor nedir ki o yav? Emmarede olan Nefs nedir onu ögrensin basta...

 

İLAHİ ENTE MAKSUDİ VE RİZAKE MATLUBİ

Gönderi tarihi:

dedi bunları nerden öğrendim cevap kitaplardan hangi kitaplardan kelam ve felsefe kitaplarından

Gönderi tarihi:

Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" dediği vakit, "pekâlâ Rabbimizsin, şahidiz" dediler. (Bunu) kıyamet günü "Bizim bundan haberimiz yoktu."(A'raf 172)

Kursat Msn de korkudan kaçtin hade burada acikla ALLAH bunu bu dünyadami insanlara sormus yoksa öteki tarafta Ruhlar alemindemi ha? cevabini bekliyorum

Gönderi tarihi:

dedi bunları nerden öğrendim cevap kitaplardan hangi kitaplardan kelam ve felsefe kitaplarından

 

NET YANIT VER HIZSIZLIK YAPANLARAL ALLAHIN EZELİ İRADESİYLE Mİ BUNU YAPTI?

ihhgg cevap vermedi sen yanıt ver himyata

 

 

bak kürşatcım felsefe kitapları senin benim gibi kulların yazıp çizdiği ve yine tahminden öte yol bulamayacak kaynaklarıdır. bir insan ne kadar deha olursa olsun elindeki aklı kullanmakdan öteye geçemez ee tabi bunu ne kadar kullanabildiğide ortada zira dikkat edersen o okuduğun felsefe kitaplarında her gelen bir diğerinin mutlak doğru gibi yapıştığı fikirleri eleştirmiş hatta kimi kendisinin fikirlerini çok doğru sanarken bir sonra gelen felsefeci onun fikirlerini çürütmüştür.ben buna binaen sana kitapmı verildi diye sordum yoksa sana bir kitap verilmediği zaten ortada.maksadım ilahi bir kitaptı anlamış olman lazımdı ,ya anlamışsındır mutlaka...

 

zira bak sana sorduğum basit bir sorunun bile cevabını verirken sorduğum soruyu sana hangi maksatla sorduğumu tam anlayamamışken kalkmış bu kadarcık akıl sermayesiyle mutlak bir varlık ki herşey kendisinde kemalde olan eksiği olmayan bir zatı vacib-ül vücüdü tartmaya anlamaya kalkıyoruz...

 

güzel kardeşim seni itham etmek gibi bir niyetim yok ancak sana tavsiyem odurki şu hadisi şerifi anlamaya çalış ,kazanırsın kaybetmessin . hadis meali : rabbinizin zatını düşünmeyin ...

 

hatta bu ve benzer hadislerde var bu konuyla ılgılı rabbinizin eserleri üzerinde tefekkür edin onun zatını düşünmeyin buyuruyor anladınmı kardeşim . eğer uygun bir yol olsaydı başta habibi ekrem tavsiye ederdi.

zira resulu zişan biliyorduki rabbimizin zatı çok yüce yücelerin yücesinde ki akıl onu kavramaya yol bulamaz zaten kendi isimlerinden biride bu el_müteal çok yüce pek yüce anlamına geliyor .

zaten şimdi onun kendisini anlattığı kadarıyla sadece isimlerinden bazılarını anlatmaya çalışarak bu konuyu izah etmek istesem bu konu çok uzar.artık bu konu hakkında ne demek istediğimi az çok anlamışsındır sanıyorum .

neyse kader meselesine gelince öncelikle şunu belirteyim felsefe yapacam diye kendini helak edeceksin Allah korusun dikkat et . bazı meselelere itinayla yaklaş.

kader mevzusu biraz karışık bir konumudur evet öyledir. hatta bazı islam alimleri ki aralarında felsefeyle uğraşanlarıda var bu konuda iman edip susmak daha iyidir demişler. ve bende aynısını söylerim.ama bu , şu anlama gelmesin ; bu konuların açıklaması yoktur bu konular cevaplanamayacak kadar karışıktır vs... filan falan .

hayır öyle değil , aksine izahı vardır ama bırak meseleyi; izahını bile herkes hemen anlayamıyor yani ondandır ki bu meseleler biraz girift durmuşlar...

 

HIZSIZLIK YAPANLAR ALLAHIN EZELİ İRADESİYLE Mİ BUNU YAPTI?

 

diye sormuşsun iyi oku anlamaya çalış.

Allah hayrıda şerride yaratır.kula dilemek vermiştir ve fakat iyi ve kötü nerdedir bunuda belirtmiştir.bundan sonra kul eğer ki isteğini şer yolda kullanırsa rabbimiz bunuda yaratır yani şerride halkeder.kul iyi yönde kullanmışsa bu iyiliğide rabbmiz halkeder. bir misal verelim, teşbihte hata olmasın ; bir insan düşünelim onun omuzuna çıkmışız biz nereye git dersek oraya gidecek bu insan. fakat bizide uyarıyor bak bu tercih ettiğin yol kötüdür şerdir diyor,ama sonuçta yine bizim dediğimizi yapıyor olsun . şimdi biz bunun omuzlarındayız ve bize bizi alıp şu yoldan götür diyoruz, bu adamda bize diyorkı bak bu yolun sonu uçurumdur,biz hayır sen devam et yürü diyoruz ve o yoldan gidip uçurumdan da düşüyoruz, farzedelim...

burada kim suçlu olur bizmi yoksa omuzlarına bindiğimiz şahısmı? elbetteki suç bizdedir yani.bizim dilememiz ve rabbimizin yaratmasıda teşbihte hata olmasın böyledir işte . biz dileriz Allah o fiili yaratır, ve sonuçta da işlediğimizden hesaba çekiliriz. ( AMA KADER MEVZUSU BU KADARLA SINIRLI DEĞİLDİR ÇOK DAHA GENİŞTİR ) ben bu kadarını senin hırsızlık örneğin için anlattım . şimdi buraya kadar tamamdır.

sorduğun soruya gelince sen burda iradenin ne anlama geldiğini veya şöyle diyeyim burada kullandığın irade kelimesini ne anlamda kullandığını keşke belirtseydin. yani ; kulları herhangi bir fiili işlemeğe mecbur etme anlamındamı düşünüyorsun bilmiyorum ama öyleyse yukardakı örnek buna fazlasıyla ışık tutuyor.yani rabbimiz kımseyi mecbur etmiyor fiillerinde ...kul diliyor Allah yaratıyor vekalın bu meselede biraz dallı budaklıdır mesela ben eşarinin cebri mutavassıta fikriini çok benimsemişimdir ancak burada bu meseleye girmeyi uygun görmüyorum sende fazla kurcalamazsan sevinirim .izahı uzun meselelerdir yani.

ama eğer şunu soruyorsan Allahın ezeli iradesi dilemesi kul daha fiilini yapmamışken varmıydı yokmuydu diyorsan o başka olur o zaman .

bak kardeş beni iyi dinle kurcaladığın mevzular senide benide aşıyor cevabıda vardır yok değil.

ancak şöyle izah edeyim rabbimiz öyle bir zattırki ZAMANI YARATIR VE ZAMAN KENDİSİNE BULAŞMAZ! CEVHERİ(MADDE ALEMINDEKİ HERŞEYİ HATTA RUHLARIDA KATIYORUM ) YARATIR CEVHER KENDİSİNE DEĞMEZ! BULAŞMAZ! şimdi hiç şöyle düşündün mü ;

hayatı boyunca küçük bir odada yaşamaya mahkum edilmiş birisini düşün bu adam bu odanın dışına hiç çıkmamış olsun ve kendisine gelen yemeklerde bir delikten veriliyor olsun .ve yaşadığı o oda da yatak mınder gibi bir kaç basit eşyadan başka birşey olmasın .şimdi sen bu adamın yanına gidip ona dış alemi anlattığında bu adam bu dış alemı nasıl kavrar?veya anlamaya yorumlamaya çalışır.sen yorulma ben söyleyeyim , ya odasının duvarlarına ya yatağına ya minderine benzeterek anlamaya çalışır . ve bu adama sen tutupta bir radyoyu cep tel. veya yv pc interneti nasıl anlatabılırsın ?

tutup odadakı sınırlı eşyalara benzetmekten öte bi yol bulabılecekmısın ? elbetteki hayır . veya bu adama tatmadığı bir meyvanın tadını neye kıyasla anlatacaksın ? mınderemı duvaramı neye? hatta burada uygun olur bir erzurumlu fıkrası anlatayım

 

Her yıl dünyanın bir bölgesini gezmeyi adet edinen Tortumlu, dönüşünde de gördüklerini etrafına anlatırdı.

 

-Memmet, bu sene nereye getdün?

-Efrikiye.

-Eeee?

-Orada safari yapduh.

-Ula safari nedür?

-Çeşüt çeşüt yaban hayvani vurduh da!

-Ya sen ne vurdun?

-Zürafa vurdum.

-Ula zürafa nedür?

-Eşşegi bülirsin?

-Hee.

-Onun ayahlari iki metre, boyni iki metre olani.

-Başga?

-Kergedan vurdum.

-Ula o nedir?

-Eşşegi bülirsin?

-Hee.

-Ondan üç teneyi birleşdirirsin burnuna da bir tikinti yapirsin, o.

-Başga?

-Piton vurdum.

-Piton ne ki?

-Eşşegi bülirsin?

-Hee.

-Kuyruğuni de bülirsin?

-Helbe.

-Onun dört metre olani. Ama Eşşeg yoh

neyse...şimdi bu yaşadığımız alem her ne kadar bir çok nesneyi barındıyor olsa bile sonuçta sınırlıdır.Allah ise işlerinde çok yücedir. onu bu imkanlarla bu akılla anlamaya kalkmamız tamamen eksiklik olur.bergsonun bir lafı var ; bana filozofların değil, peygamberlerin anlattığı Allah gerek . bende şimdi kardeşlerime tavsiye eder derimki felsefe yapacağım diye o güzel kafalarınıza kalplerinize kasvet bulutları çökertipte içinizi bulandırmayın .

herkese selam...

Gönderi tarihi:

dedi: biz dileriz Allah o fiili yaratır

cevap. bizim dilememiz yani cüzi irademiz mahluk mu (yaratılmış mı) değil mi? yaratılmışsa kim yarattı insan mı allah mı şeytanmı ısrarla yanıt bekliyorum.

ek soru: eşariye cebirci mi değil mi ihgg ye anlat

Gönderi tarihi:

dedi: biz dileriz Allah o fiili yaratır

cevap. bizim dilememiz yani cüzi irademiz mahluk mu (yaratılmış mı) değil mi? yaratılmışsa kim yarattı insan mı allah mı şeytanmı ısrarla yanıt bekliyorum.

ek soru: eşariye cebirci mi değil mi ihgg ye anlat

 

demişsin , eşariyi ve diğerlerini karıştırma konu dağılıp uzamasın konu bütünlüğünü koruyalım istiyorum beni anlıyorsundur umarım. o bahsini ettiğin arkadaşa değil sana söylüyorum kürşat sen dinle;

 

 

Allahın dışında , bilinen ve bilinmeyen ne varsa mahluktur.buna cüzi irade de dahildir. ve herşeyi yaratan Allah cüzi iradeninde rabbidir halıkıdır.

şimdi konuyu kurcalayıp dağıtmadan ne soracaksan sor . bende ısrarla konunun bütünlüğünü bozmayacağın tek bir soru beklıyorum. -_-

Gönderi tarihi:

dedin ki "cüzi irade de mahluktur onuda allah yarattı" şimdi bakalım. yani insanların seçimlerini ve düşüncelerini allah yaratır demiş oluyorsun . bir kişinin önünde iki yol var sağ ve sol birini seçecek mesela sol tarafı tercih etti. ve ordan yürüdü. bu örnekte soru şu:bu şahısın sol tarafı seçmesi olayında, sol tarafı seçmek düşüncesini onda allah mı yarattı? evet dersen, devam ediyom. peki sol tarafı seçme düşüncesini allah bu şahısta yarattığı anda bu şahıs sağ tarafı seçmeyi düşünebilir miydi düşünemez miydi? düşünebilirdi dersen iki ayrı ve zıt düşünce nasıl olurda aynı anda düşünülebilir ve bunlar birleşebilir, derim. eğer kul, allah onda sol tarafı seçme düşüncesini yarattığı anda allahın kendisinde yarattığı düşünceyi düşünmemeye kadir olamaz, bu düşüncenin meydana gelmesini engelleyemez dersen, şimdi dikkat, kul o halde bu düşünceyi allahın zorlamasıyla düşünmüş olmadı mı? çünkü allahın yarattığı düşüncenin meydana gelmesi zorunlu olmazmı

Gönderi tarihi:

dedin ki "cüzi irade de mahluktur onuda allah yarattı" şimdi bakalım. yani insanların seçimlerini ve düşüncelerini allah yaratır demiş oluyorsun . bir kişinin önünde iki yol var sağ ve sol birini seçecek mesela sol tarafı tercih etti. ve ordan yürüdü. bu örnekte soru şu:bu şahısın sol tarafı seçmesi olayında, sol tarafı seçmek düşüncesini onda allah mı yarattı? evet dersen, devam ediyom. peki sol tarafı seçme düşüncesini allah bu şahısta yarattığı anda bu şahıs sağ tarafı seçmeyi düşünebilir miydi düşünemez miydi? düşünebilirdi dersen iki ayrı ve zıt düşünce nasıl olurda aynı anda düşünülebilir ve bunlar birleşebilir, derim. eğer kul, allah onda sol tarafı seçme düşüncesini yarattığı anda allahın kendisinde yarattığı düşünceyi düşünmemeye kadir olamaz, bu düşüncenin meydana gelmesini engelleyemez dersen, şimdi dikkat, kul o halde bu düşünceyi allahın zorlamasıyla düşünmüş olmadı mı? çünkü allahın yarattığı düşüncenin meydana gelmesi zorunlu olmazmı

 

evvela selam;

gayretini anlıyorum kardeş bak şimdi sen şuraya takıllıyorsun diyorsun ki eğer cüzi irade kabul edilirse o zaman Allahın dilemesi olmayacak yok eğer Allahın dilemesi kabul edilirse diyorsun ki cüzi irade olmayacak evet güzel bir soru bu belkide herkesin irdelemeyeceği kadar ayrıntıdan bir parça .

bak şimdi burada bazı mevzular iç içedir. mesela burda verdiğim bir örnekte demişitimki rabbimiz bazı sadık kullarını korumak için onlara bazı şeyleri nasip etmiyor ki bu konuda ilgili ayetlerde vardır ki kişinin kalbiyle arasına girmekten söz eder bazılarında...burda ki tabir dikkat çekicidir kişinin kalbiyle kendisi arasına girmek evet ben bundandırki bir cebri mutavassıtayı kabul etmişimdir ki bana en mantıklı görünen yolda budur yani . eşarinin mantığını benimserim bu konuda . ama bunlar ışığında düşüneceksin mevzuyu kaldırıp yekpare bir şekilde bir yerinden kavramakla olmuyor bunlar , bütündür yani...

doğal olarak sen Allah kişiyle kalbinin arasına girer ayetini veya bu manada olan bir ayeti tek başına düşünmeyeceksin beraberinde de ,Allah her işinde hikmet sahibidir, o kullarına karşı merhametlir, sizin hayır sandıklarınızda nice şerler ve şer sandıklarınızda nice hayırlar gizlidir gibi ayetleride bu mevzuyla beraber düşüneceksin. nedeni şudur , kader meselesi öyle bir meseledirki zaten yaratıcıyı kabul etmeyen kımselerle bu konular konuşulmaz yani. tıpkı bir devleti tanımayan reddeden kişinin o devletin bir şehrindeki belediye faaliyetlerini sorgulamasına benzer bu mesele ...

 

bilmem anlatabildimmi elbette ki Allah siz başı boş bırakılacağınızımı sandınız derken kişinin hayatının her anında müdahil olacağını bir cihetle belirtiyor hem ahirette hesap vermek hem dünyada kanunlarına uyulmasını istemek ve hemde kullarının bazı amellerine müdahale etmek vardır yani...ki dikkatle düşünürsen buna müslümanlar sünnetullah derler bazıları tabiat kanunu derlerki ben bir belgeselde izlemiştim ceylanı bir çıtanın elinden alan aslan o ceylanı yemiyordu bırakıyordu. ne demek istediğimi anladınmı . o tabiatı öyle başıboş bıraksaydı ne olurdu.işte o noktada aslanıda sevkeden iç güdülerini belli bir süre olsun tatil ettiren de elbette Allahtır ... idare ediyor herşeyi ve karıştırmadan yalnışsız ve aynı anda .insanlarında bazı amellerine bu noktada müdahildir. mesela biz hidayeti dilediğiimize veririz ayeti vardır ki çoğu şaşırmış susmuş anlamamıştır bu mevzuyu oysaki Allah dilemezse sen dileyemessin ey Muhammed (as) demektir yani peygamber efendimiz insanların hidayetleri konusunda o kadar hırsla hareket etmiştiki Allah herşey benim elimde demekle hem o hırsı belirtiyor ve hemde senin dilemen değil benim dilemem değiştirir buyuruyor . hatta benzer ayetlerde vardır hidayete kimin layık olduğunu ancak Allah bilir. gibi...bunlarda işin arka planında olan bizim bilmediğimiz şeylerdir .

anlatabilimmi kürşatcım vaktim çok dar , ve bunları öğle tatilimde yazdım. gerçi bukadar yeter ama anlamazsan bir kaç kez oku içten ol anlamaya çalış .başka örnekleride sen kafanda arttır yani...

vesselam... -_-

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

ihgg başka forumda: -http://serhad.se.ohost.de/html/modules.php?name=eBoard&file=viewthread&tid=31-

şöle dedi: Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

(Mürciye ve kaderiyenin [mutezilenin] İslamiyet’ten nasibi yoktur.) [buhari]

(Allahü teâlâ kaderiye ve mürciyeye 70 Peygamber lisanı ile lanet etmiştir.) [Taberani]

 

(Kaderiye ve Mürciye, Kevser havuzunun başına varamaz ve Cennete giremez.) [Ebu Davud

 

cevap: buradaki "kaderiyye" ifadesi ile kasdedilen cebirciler olmayıp aksine hür iradeyi savunanlardır( kaderi inkar edenlerdir). kelam ilminde "kaderiyye" dendiğinde bu anlaşılır. yani mutezilenin öncüsü şahışlardır. ancak ihgg, bu rivayetteki kaderiyye' yi, cebriyeciler olarak anladı. bu da onun bu konularda ne kadar ****** olduğunun göstergesidir.

Gönderi tarihi:

((: kaderiye muteziledir mürcie cebriyedir cebrin tarihini nekadar cok bildigin belli oldu ha bana Cahil demisin sonuna dek yanindayim bu konuda cahilim hatta cahillerin önde gideniyim. ve bir ikincisi cahil olmayan ve bilgin olan suanda pc basında degil mezarda olurdru selam ve saygilar.. Mürciyeyi iyi arastir Cebriyeyle baglantisini anla .. sonra bide su sorularımı yanitla

Gönderi tarihi:

Es'ari cebriyeci degildir ((: eger Es'ariler cebriyeci olsaydi islam ilmihallerinde İmam-i Es'ari den saygiyla bahsedilmezdi ve Rabbani de Es'ariye degerli İmamimiz. diye hitap etmezdi. ki Es'ari nin kendisi hangi kitabında cebri savunmus? bana gösterebilirmisin...

 

sen Mürciye ( Cebriye) nin Lanetlendigini kabul ettın mi?

Gönderi tarihi:

dedi:sen Mürciye ( Cebriye) nin Lanetlendigini kabul ettın mi?

 

cevap: mürciyenin temel inancı "iman edildikten sonra günah zarar vermez" inancıdır. onların cebirciliği meşhur değildir.

 

dedi:eger Es'ariler cebriyeci olsaydi islam ilmihallerinde İmam-i Es'ari den saygiyla bahsedilmezdi ve Rabbani de Es'ariye degerli İmamimiz. diye hitap etmezdi

cevap: eğer lütfedip kitabıma baksaydın onlarca kitapta bu konudaki dönen sahtekarlıkları görecektin. adam bi yerde eşariliği övüyor başka yerde sapıklık bunların görüşü diyor. bunlar çoktur. ben bunu açıklamaya çalıştım.

Gönderi tarihi:

((: Mürciye = Cebriye dostum karsindaki bebek degil kandirasin... Gazaliye attigin iftirlardan belli kitabini komedi olsun diye okurum bir ara vaktim bol olunca ... istersen sen gene bir Mürciye yi iyi arastir bak senin Cebriyede oradan türemis hatta zamanla Cebriye ve Mürciye bir olmus. senin yaptigin gibi senin savundugun yola dönmüs anlayacagin

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.