Φ frozen Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2008 Artık hevesli bir rüzgar Kuleleri Vadileri Yolları Yalayıp getiren bir rüzgar da değilim Son ve başlangıçla birlikte Tapınaklar ve meydanlar içinde Bir esintiyim köşeleri dolaşan Kendisiyle buluşan bir esinti sadece Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2008 Fazla zaman kalmadı Geri sayım basladı Söylenenin tam tersine Gezegen x yaklastı Daha bir sey görmedik Gezip yiyip içmedik Ögrendigimin tam tersine Mahser günü yaklastı Kalk yatagını boz arkana bakma Kos yollara vur sansını zorla Git kuralını koy kendine oyna Sor hedefini bul kimseyi takma Bugün günlerden isyan Uzun ömür bir yalan Bekledigimin tam tersine Neşe doluyor insan Zaman kalmadı Sayım basladı Uzun ömür bir yalan 10, 9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2, 1, 0 . Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 Diğer seçenekler 9 Ocak, 10:52 Kimden: cats <[email protected]> Tarih: Wed, 9 Jan 2008 10:52:42 +0200 Yerel: Çarş 9 Ocak 2008 10:52 Konu: GÜL YAPRAĞI Cevapla | Yazarı yanıtla | İlet | Yazdır | Kişisel ileti | Aslını göster | Bu iletiyi bildir | Bu yazarın mesajlarını bul GÜL YAPRAĞINA YER VAR Uzak doguda bir ev, bilgeligin gizlerini aramak icin gelenleri kabul ediyordu. Burada gecerli olan incelik, anlatmak istediklerini konusmadan aciklayabilmekti. ÖYLECE DURDU VE BEKLEDI Bir gün evin kapisina bir yabanci geldi.Yabanci kapida öylece durdu ve bekledi. Burada sezgisel bulusmaya inaniliyordu, o yüzden kapida herhangi bir tokmak veya zil yoktu. Bir süre sonra kapi acildi. Icerideki bilge kapida duran yabanciya bakti. Bir selamlasmadan sonra sözsüz konusmalari basladi. AGZINA KADAR SUYLA DOLU KAP Gelen yabanci, eve girmek ve burada kalmak istiyordu. Bilge bir süre kayboldu. Sonra elinde agzina kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabi yabanciya uzatti. Bu, yeni bir arayiciyi kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. SUYU TASIRMAYAN YAPRAK Yabanci, evin bahcesine döndü. Aldigi bir gül yapragini kabin icindeki suyun üstüne birakti. Gül yapragi suyun üstünde yüzüyordu ve su tasmamisti. Icerideki bilge saygiyla egildi ve kapiyi acarak yabanciyi iceri aldi. Suyu tasirmayan bir gül yapragina her zaman yer vardi. Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 Gözlerim yollarda serili kilim* *Yüreğim denizde bir garip balık* *Yaralı kekliktir ağzımda dilim* *Ben kendi türkümü anlamam artık* ** *Dağa kaçmış ceylan güldeki koku* *Şahin umutlarım inmez havadan...* *En rahat yatakta uyumaz korku* *Su doldurur kan içerim kovadan* ** *Aydınlık noktadır derin kuyuda* *Sabahsız geceler ömrümü aşar...* *Girse kuğularım boğulur suda* *Çile bende doğar dert bende yaşar alıntı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 Kazanmaya çalışıyorum. Kaybettiklerimi... Belki bir hayatı, umudu, hayali, belki eski bir dostu belkide kaybettiğimi sandığım herhangi bir insanı ama kazanmaya çalışıyorum. Akıntıya karşı çekilen bir kürek olsada, o akıntıda boğulan ben olsamda kazanmaya çalışıyorum. Neden böyle olduğunu sebebini sorgulamadan, geçen zamana inat kazanmaya çalışıyorum.Kaybettiğimsevgilere,umutlara, hayallere, dostlara karşı neden bu kadar gurursuzum bilmiyorum.Verdiğim mücadele ne için bilmesemde çalışıyorum kazanmak için. Belkide çoktan demir almış bir hayatı kovalıyorum yada kaçırdığım bir trenin peşinden koşuyorum, bazense oturup bekliyorum; demir alan hayatın yada kaçırdığım trenin dönmesini. Çaresizce... Kaybettigim o hayatı, umudu hayali yada eski bir dostu umarsızca beklesemde, biliyorum imkansızlığı, asla olmayacağını ama dedimya yinede bekliyorum tüm gurursuzluğumla, sessizce... Kazanmaya çalışıyorum yinede kaybettiklerimi....* alıntı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 dolambaçlı bir yolmuş meğer ömür sarkacın ne yöne vuracağı belli değil acılar çekilecek ıstıraplar yaşanacak sevinçler mutluluklarda çoğalacak rüzgar estikçe suyun rengi çıkacak ortaya bazen acının avuçlarında soğuyacak duvarlar bazen de kırların gülümseyişinde uyuyacak sarılarak özlemlerine papatyalar zamanın ırmağı akarken derinden içinde can çekişir günler karanlık örtülerine sarılıp oturur gecenin kucağına bir şimşek tenini yırtar yağmurun biriktirdiği gözyaşları düşer nasıl, niçin sorarken mevsimler çalarız ömrümüzden bir yalnızlık kuyusunda doğurup umutları yine giydiririz düşlerimizi ve görürüz ki birkaç saat bile geriye gidemezken zamanı çeviremezken yaşıyoruz öyle ya da böyle... Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 Yolculuk her gece yastığa başımı koyduğumda fikrin gelir düşüme uykum kaçar gecenin karanlığına ve rezilce bir tükeniş başlar yok olmak isterken sana çoğalırım ne bir resmin var oysa ne de tek hatıran yorgun bu ten bu yolculuk ne diye gözlerine baksam son bakışım olsa son bakışımda gözlerinin aksi kalsa bitse bu yolculuk bu tükeniş bu sensizlik alıntı Yaşama dair. ''Yaşamaya zaman ayırın, zira zaman bunun için yaratılmıştır... Düşünmeye zaman ayırın, başarının bedeli budur... Sevmeye zaman ayırın, güçlü olmanın kaynağı budur... Etrafınıza bakmaya zaman ayırın,günler bencilliğinize yetmeyecek kadar kısadır... Terbiyeli olmaya zaman ayırın, insan olabilmenin sembolü budur''... Goethe Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 KİMSESİZ AKŞAM Boş şişeyle bardakta. Titremekte mum alevi; Oda soğuk buz gibi. Dişarda otlara yağmur yağmakta. Yatıyorsun kısa bir zaman için Üşüyerekten üzgün, yatağına, Yine sabah olacak,akşam daha sonra, Sabahlar, sabahlar gelecek tekrar, ama sen hiç gelmeyeceksin. Hermann Hesse Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 Birini seviyorsan belli et, Başkalarına ümit vermeyi terket, Seveceksen adam gibi sev, Tek bir kişiye bağlı olmak için hareket et !... Bak yine aşık oldun, Gene mi birini buldun, Bu kaçıncı sevgili, O zaman unut beni, kalbimden kovuldun !... Aşkın ne olduğunu bilseydin, Böyle laylaylom hareket etmezdin, Biraz olsun büyüseydin, Aşkın ne olduğunu da bilirdin !... Hadi çık git kalbimden, Geleceğimi kirletmeden, Önerim olsun sana, Seveceksen kalpten sevmeyi öğren !... Herkesin kalbini kırıyorsan, Her dala konabiliyorsan, Ve herkesin kalbine giriyorsan, Kalbine sahip çık !... alıntı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 Hani böyle; o çok sevdiğin insandan aslında beklenen ama olmasını istemediğin bir ayrılık teklifi gelir ya… * *Hani böyle; o an boğazına bir şey düğümlenir de konuşmakla konuşmamak arasında büyük bir mücadele verirsin ya… * *Hani böyle; derler ya "başımdan kaynar sular döküldü" diye… * *Hani böyle; ellerin ayakların titrer de bir yer ararsın ya tutunmak için kendine… * *Hani böyle; "seni seviyorum lanet olası, ne olur gitme, yalan tüm söylediklerin" dersin ya kendinin bile duyamayacağı iç sesinle… * *Hani böyle; daha o saniyelerde aşkını, yaşananları, umutlarını, heyecanlarını, varlığını kaldırmak zorunda olduğunu anlarsın ya sol iç cebinin en derin yerlerine… * *Hani böyle; kimselere belli etmemeye çalışarak aşkını, ızdırabını, hüznünü; gülümsemeye çalışırsın ya zorlanarak… * *Ve hani böyle; zorlarsın ya kendini "haklısın zaten sen söylemesen ben söyleyecektim bunu sana" demeye… * *Aslında tüm bunlar yaşadıklarının ve yaşayacaklarının sadece ufacık bir bölümü bu ayrılıkta… * *Telefonu kapattıktan sonra ilk olarak gülümsemeye ağlamamaya çalışacaksın… * *Sonra; "yaşandı ve bitti" diyeceksin içinin yırtılmalarına aldırmadan… * *Sonra; gülümseyeceksin ve hatta kahkaha atacaksın şaşırtıcı bir biçimde aptalca espriler eşliğinde… * *Sonra; çok az bir zaman geçince üzerinden, gözünden birkaç damla yaş akacak fakat sadece o kadar…Çünkü ağlayamayacaksın… * *Sonra; düşünmeye başlayacaksın "neden?" diye… * * Sonra; kendinde ve ondaki eksikleri arayacaksın içini biraz olsun ferahlatmasını umarak… * *Sonra; "çıksam buradan, alsam n*******emi gitsem sessiz bir yere dağıtsam biraz " diye düşüneceksin… * * Ve sonra; tekrar durup düşüneceksin, "neye yarar?" * *Neye yarar? * *Gitmek isteyenin ardından kal demenin bir faydası olmadığını biliyorsun çünkü… * *Çünkü gidiyorsa sende yaşayacağı bir şeyin kalmadığını biliyorsun… * *Çünkü bunu zaten bir kere yapmıştın ve bir ikincisinde bütün iplerinin kopacağını bileceksin… * *Daha sonra; biraz olsun içinde kopan fırtınaları dindirdikten hemen sonra, düşüncelere dalacaksın… * *Peşini bırakmayacak düşüncelerindeki sorular… * *Günler geçecek, sen nasıl geçtiğine hayret ederken… * *Ama her saniye; * *Merak edeceksin; "şu anda ne yapıyor acaba?" * *Merak edeceksin; "beni özleyecek mi?" * *Merak edeceksin; "ona olan aşkımın büyüklüğünü gösteremedim mi acaba?" * *Merak edeceksin; "tutmak istediğim o elleri şu anda kime dokunuyor?" * *Merak edeceksin; "beni düşündüğü bir an oluyor mu acaba?" * *Merak edeceksin; "günlerim nasılda hızla geçiyor , onsuz zaman geçmek bilmezken"… * *Bir sürü soru işaretleriyle dolu geçecek günlerin…Düşündüğün ama aslında düşünmek istemediğin bir sürü şey geçecek ona dair içinden…Her gece onunla hayallerin olacak rüyalarında…Her gün ellerini tutmak, gözlerinin içine bakmak, sarılmak arzusuyla dolup taşacaksın…O bir zamanlar ellerini tutabilmek için canını verebileceğin elleri bir başkasının tutuyor olma ihtimali geçtikçe aklından çıldıracaksın, için kıskançlıkla dolacak… * *Sonra; * *Zaman hızla geçip gidecek sana aldırmadan… * *Ve hikayen burada bitecek…Bir başka hikayeye; hiç beklemediğin bir anda, sen onsuz bir hayatı düşünemezken kendiliğinden başlayacaksın sonra…Unutup gideceksin, her zaman yüreğinin en dibinde taşıyarak bitmiş hikayeni… * *Her son, yeni bir başlangıç demektir insanın hayatında* ** Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 BUDA GEÇECEK* *Daha nerede durup nerede terkedeceğimize karar veremezken... Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmezken... Hayatı yaşamaya değer kılan duyguların yokluğu hissedilir oldu yüreklerde... Gönül duymazken dinlemezken, göz görmezken... Ama gönül görürken... Hayat daha mı anlamlıydı? Başımıza neler gelecek daha. Neleri sığdıracağız şu kısacık hayata... Bir anda olacak her şey... Mutluluğu bir yana, başa gelince cefası çekilen dostu özlüyor yürek... Sevgiyi özlüyor. Yalanı aslına tercih edemiyor ya, hep onu arıyor. Sımsıkı sarıldığı yalnızlığının himayesinde yetişiyor; kendisini hayata yalnızlığıyla hazırlıyor. Hayatın akıp gittiğini farketse, yıkılacak... Yok o istemiyor bunu bilmeyi. Yaşamaya başlamak için özleminin bitmesini bekliyor. Ne yaşayacaksa o dostla olsun, hayatının anlamı o olsun... Daha neler neler istiyor yürek... bir zaman sonra her şey bitecek, hiçbir şey başlamadan bitecek her şey... Oysa o kadar çok şey yaşanmış olacak ki... O da farkedecek sonunda ya çok geç olacak... Yaşadığı hayal kırıklığını isimlendirmek için kelime bulamadığında, bildiklerinin kaderiyle uyuşmadığını anlayacak. Hak verecek tüm gönüllere... Ama bulana dek arayacak, az şey bulmayacak. Bulduklarını birbirine eklediğinde hep bir şeylerin eksik kaldığını görünce anlayacak her şeyi tam anlamıyla elde edemeyeceğini. Yaşadıkça öğrenecek... Kaybedeceği korkusu değil ondaki, kazanamayacağı düşüncesi. Kaybetme şansı olsa kendini iyi hissedebilecek belki bir parça. Ama hiç kazanamadı ki ne kaybedecek!.. Mahkumdu o belki de kaybetmeye, her zaman olmasa da çoğu zaman... Hayat ne kadar yaşamaya değerse de daha azına layık gördüğü için mi kendine bunca eziyeti?.. Suskun yüreğim benim... Kimse arkasına dönüp bakmazken, kimse senin neler yaşadığını anlayamazken... Ve tüm yaşananları senden başka kimsenin aynıyla yaşayacağından emin olamazken... Var mı içine kapanıp ağlamak?.. Susma yüreğim. Bak akıp gidiyor hayat. Yaşamak sevmekse sen yaşa yaşanabileceklerin en iyisini, özlemekse yaşamak sen en çok özleyen ol... Hayatın anlamını yalnızlığa vurulan darbede bir dost arayarak bulmaya çalışmaksa kader... Kader bizim yapabildiklerimizse... Kalk yüreğim, sen elinden geleni yap. Gerisi senden sorulmaz, merak etme... Değil mi ki O her şeyin asıl sahibi... Ve tüm sevgilerin... Dayan yüreğim, bu da geçecek... * alıntı Alıntı
Misafir zates2003 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2008 Eksik Etegin Günlügünden . “…su / bir avuç üstelik de aciz ates dilli duman, durmadan körüklerken alevi a c i b â r i z…” umarsizca aralandiginda dudaklarin ölüm saçilir etrafa… / canim çekilir kanim donar susar hecelerim, içim efkâr kokar hüzün önce damlar an dedigimiz yasanmamisliga ardindan cosar, hizla yayilir tüm zamanlara kirpiklerim bogulur bir damla yasta kahrederim söylenirim kizarim… / saldirip içimde susan küçük kiza kayarim bilinmezligi diline dolamis misralara agitlar dokurum ilmek ilmek, agulu aksamlarda karanliga akarim karanlik, konar pervasizca ruhuma misli geçmisler dolanirken, adimlarima pismanliklara yataklik eder gün yüzüm dogurgan annesi olur, yarim yamalak bir öykünün karisir uykularim karabasanlara gelecek, muamma tadinda, salinir durur usumda aciya ezber yapan gögsüm daralir çikmaz sokaklarda heceler, gebe kalir bir çirpida zemheri ayazina her aralandiginda o dudaklarin kayitsizca k a y i p bir kimlik olurum, kentin varoslarinda k i r i l a s i e l l e r i m a y i p… / çiglik çigliga susarim, dilime bir küfür dolayip kis, acimasizca kök salarken koynumda öykünürüm, komsu balkonlara konan bahara gözlerim takilir sari sokak lâmbalarindan geceye damlayan, üsümüs yalnizliga o yalnizlik, kâh ruhuma bulasir bir solukta / kâh kadinligima sahi, yalnizlik niye hazan kokar hazan neden oyun bozan olur bu kadar neden ölümü çagristirir tüm zambaklar adamlar neden merhametsiz küçük kizlara… / anlatsana anlat, hadi simdi susma aynalar, hoyratça yüzüme vurur kimsesizligimi evet kimsesiz kedi yavrusuyum kaldirimlarda kuyruksuz bir uçurtma… / penceresiz duvar, ölüsü yitik bir mezar kâh, evsiz berdus olurum köprü altinda kâh, kafeste kanadi kirik kus ya da sessiz bir nota hani o çoktan unutulmus yetim sarkilarda dudaklarin her aralandiginda sessiz ve de fersiz bir çift göz düser ilkin, sararmis fotograflara çirilçiplak kalirim… / cisimsiz bir kadin dolanir uyaklarda tutulur dilim solugum, dayanir en aciz misralara bir tutam ah, tüm hirsiyla yapisir yakama atmayan bir yürek olurum mevsimsiz sene sehersiz gece bedenimden geçer ruhumdan, vurulurum, örselenir onurum kahretsin her aralandiginda dudaklarin bir kez daha y o k o l u r u m kasim/2005/castabala çali / mart / 2007 . Arzu Esbah . Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2008 şiirler çok güzel sevgili zates teşekkürler Mutsuzluktan söz etmek istiyorum Dikey ve yatay mutsuzluktan Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun sevgim acıyor Biz giz dolu bir şey yaşadık onlar da orada yaşadılar Bir dağın çarpıklığını bir sevinç sanarak En başta mutsuzluk elbet Kasaba meyhanesi gibi Kahkahası gün ışığına vurup da ötede beride yansımayan Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi Öbürünün bir kadından aldığı verem Bütün işhanlarının tarihçesi Bütün söz vermelerin tarihçesi sevgim acıyor Yazık sevgime diyor birisi Güzel gözlü bir çocuğun bile O kadar korunmuş bir yazı yoktu Ne denmelidir bilemiyorum sevgim acıyor Gemiler gene gelip gidiyor Dağlar kararıp aydınlanacaklar Ve o kadar Tavrım bir şeyi bulup coşmaktır Sonbahar geldi hüzün Kış geldi kara hüzün Ey en akıllı kişisi gündüzün sevgim acıyor Kimi sevsem Kim beni sevse Eylül toparlandı gitti işte Ekim falan da gider bu gidişle Tarihe gömülen koca koca atlar Tarihe gömülür o kadar Turgut Uyar Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2008 Göğe Bakma Durağı İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de bunları da Göğe bakalım Falanca duraga şimdi geliriz göğe bakalım İnecek var deriz otobüs durur ineriz Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda Beni bırak göğe bakalım Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor Seni aldım bu sunturlu yere getirdim Sayısız penceren vardı bir bir kapattım Bana dönesin diye bir bir kapattım Şimdi otobüs gelir biner gideriz Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat Durma kendini hatırlat Turgut Uyar Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2008 Her şey güzeldi bir zaman, çok önce Şehirler, insanlar, güneş deniz Mutluluğumu görebilirdiniz Çökmeseydi içime bu son gece Her şey bir anda bitmeseydi, yazık Olmasaydı gençliğime aptalca Belki de o yerlere varırdık O uzak dağlara ulu: koskoca Orada her şey değişirdi belki Açardı umutlarımız bakarsın Ateş rengi, kan rengi güller gibi Toprağında kimbilir hangi aşkın Oysa şimdi nerdeyiz, neyiz bak Her umut belirtisinden uzağız O sevilmiş gözlerde saf ve berrak Bir ayna bile yok bakacağımız Her şey kurşuni bir renk almış, soğuk Bozkırlardır uzayan önümüzde Kime baksan o yüz: veremli, soluk Tek mavi kalmamış gökyüzümüzde Her yerde bitmişliği güzelliğin Kum kamyonları putreller betonlar Sonra ta beşikten mezara değin Sıfırlar, yüzler, binler ve milyonlar Hadi öl bakalım ölebilirsen Zincirlerle bağlıyken yaşamaya Omuzla yükünü, hadi yalnız sen İsterse gücün olmasın taşımaya Yenik düşmüşüz işte gerçek ortada Çökmüş boynumuza zulmün elleri Bir tutsak, bir dolap beygiri ya da Bir mahkum gibiyiz kaç yıldan beri Yargıç hükmünü çoktan vermiş oku Boynundaki yaşamak fermanını Yaşamak sonra ölmek; iki korku Geri getirmezken bir anını Terkedilmiş şehirleri bilirsin Bilirsin gömülmüş uygarlıkları Ve düşün ki; patlaması bilincin Yırtmaya yetmiyor karanlıkları Öyleyse çek sapla göğe bıçağını De ki; benim işim tanrılıktan güç Benim hem yüksek, hem en aşağı İşte ellerimde sonsuzluk ve hiç De ki; Ömür verdin; en büyük yalan De ki; Beden verdin; içi boş ve kof İşte! Yüce eserin, işte insan Ve yırt göğsünü, bağır: Of Tanrım of. Ümit Yaşar Oğuzcan | Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Yalnızlığın doldururken içimi İzliyorum yavaşça gidişini Görüyorum rüyanın bitişini Karanlığın içine usulca sinişini Belkide hislerim oldu bir saplantı Yavaşça öldüren bir bulantı Acılarla dolu pis bir kalıntı Bitmez oldu lanet olası bu takıntı Günler, haftalar, aylar geçiyor Acı veren gerçek hergün sensiz doğuyor Bir el var sanki beni yavaşça boğuyor Acı veren gerçek hergün sensiz doğuyor Sen aslında, sen değilsin Sendeki bende ben değilim Bir sen var bende Senden farklı Bir ben var sende Benden ayrı kandırma kendini Kabul et artık oda tıpkı senin gibi Sürdürüyor insan denen nesilini Kırıyor, vuruyor, yıkıyor, döküyor, söküyor, alıyor, kaçıyor Gidiyor Arar, sorar, belki bulursun Bulunca elbet durulursun En sonunda gururuna kapılıp gider kaybolursun güzel bir şarkıdır.. Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 UÇAN,MOR YELKENLİ gölgeler,oyunları erteleyip de gelince uykunun zincirleriyle bağlanan küçüklere rüyaya girsin diye anlatılan hikayede çokça yer verilirdi uçan,o mor yelkenliye. uçan,mor yelkenli bir kere görülse düşlerde rüzgarla bir olur,koşardı temiz yüreklere uçar;uğrardı,gerçeklerin sahillerine de götürürdü onları,oyunlar ülkesine. küçük bir çocuktu;gördü yelkenliyi düşünde gerçeklerin kemirdiği ümitler ellerinde çıplak ayaklarını döven,su köpükleriyle bekledi mor yelkenliyi,kendi sahilinde. alıntı Alıntı
Φ ßusé..xXx.. Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı ßulanık bir is Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz Beni bilimle anla iki gözüm , felsefeyle anla Ve tarihle yargıla Bal değildir ölüm bana , idam gül değildir bana Geceler çok karanlık , gel düşümdeki sevgilim Ay ışığı yedir bana Ahh...ben hasrete tutsağım , hasretler tutsak bana Bıyığımdan gül sarkmaz , bıyık bırakmak yasak bana Mahpus bana, sus bana , yağlık ilmek boynuma Sevgili yerine , koynuma idamlar alır, idamlar alır yatarım Ve sonra sabırla beklerim , bulutları çekersiniz üstümden Suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız Ve o güzel geleceği getirirsiniz bana Ölüm tanımaz işte o zaman sevgim Tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum Gözlerimde güneş koşar Ve çiçekler ekersiniz, çiçekler ekersiniz toprağıma Duygu bana, öykü bana , roman gibi her an bana Hücremde yalnızım gel , gel düşümdeki sevgilim Soyunup hazırlan bana Biraz sonra asmaya götürecekler beni Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni Hoşçakalın sevdiklerim Dört mevsim , yedi kıta , mavi gök , bütün doğa hoşçakalın Hoşçakalın sevdalılar Çocuklar , üniversiteliler , genç kızlar Sonsuz uzay , gezegenler ve yıldızlar , hoşçakalın Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları Sevda türküleri ve şiirler Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler Dağlarında yürüdüğümüz toprak Yalın ayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın Hoşçakalın ağız tatları , sıcak çorbam , çayım , sigaram Havalandırma sıram , banyo sıram, kelepçe sıram Parkamı , kazağımı , eldivenlerimi , ayakkabılarımı Ve kalemimi , ve saatimi Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar Hoşçakalın , hoşçakalın Dostum bana , sevdam bana , soluğunu geçir bana Uyku tutmuyor gözüm , anılar sıraya girdi Gel anne süt içir bana Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar Yedi bölge, dört deniz , yedi iklim , Altmış yedi,şehir Okullar , mahalleler , köprüler , tren yolları Deniz kıyıları , balıkçı motorları , takalar Asfalt yolları boyu dizilmiş fabrikalar Ve işçiler ve köylüler.... hoşçakal ülkem Hoşçakal anne , hoşçakal baba , kardeşim Hoşçakal sevgilim , hoşçakal dünya Hoşçakalın dünyanın bütün halkları Sınırlı olmayan mekâna Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben En sevda halimle , en yaşayan halimle , gidiyorum dostlarım Hoşçakalın , hoşçakalın... Beni yaşamımla sorgula iki gözüm Beni yüreğimle , beni özümle Bilimle anla beni , felsefeyle anla beni Tarihle anla beni , ve öyle yargıla.....! AHMET KAYA Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2008 Yolun sonu görünmüyor Sislere karışmış yüzünden Hemen derman bulunmuyor Kanayan yaralar çok derinken Öyle bir filiz verdiki aşkın Kıyamam kesip atmaya kökünden Yüreğim zindan beni kapattın Kaçmak gelmiyor içimden Kırıldım Akar yaşlarım, gözüm görmez Kalbim kırık, yolu göstermez Nasıl kaçılır bu şehirden Bütün yollar sana çıkarken Kırıldım.. alıntı. Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2008 Çıkarma maskeni kalsın, sana böyle alıştım. Şaşırtma beni, kandırma Yalandan aşk yapışmış kartondan kalbine Kendimiz yazdık yaşar mı sonuna kadar yıkılmadan Hem neşter var hem merhem elimizde Geçerken kalplerimizi deştik, herhangileştik. Hem neşter var hem merhem elimizde Geçerken kalplerimizi deştik, herhangileştik. Dursun o maske kalsın, böyle alıştım sana Şaşırtma beni, kandırma Rüyamda aşk vurulmuş, yanı başında hayaller. Elimizle vurduk Yaşar mı sonuna kadar yıkılmadan Hem neşter var hem merhem elimizde Geçerken kalplerimizi deştik; herhangileştik alıntı Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 20 Ocak , 2008 Bir senin gözler beni anlar; elimde değil Görür görmez deliren ihtiyaçlar; elimde değil Düşerken son bir kez yalana; benimsin benim Yalansan yalanı severim elimde değil Gitme nolur gitme,itirazlar elimde değil Yalnızım,yalnızız,yalnızlıklar elimde değil Düşerken son bir kez yalana benimsin benim Yalansan;yalanı severim elimde değil... Yüzü suyu hürmetine bir gel aşkın Içimde bir rüzgar essin Bu gece doldum,bu gece taştım Adımı yüzüme söylersin Gel kollarına bir gel aşkın Içimde bir rüzgar essin Geceme doldun,geceme taştın Güzelsin ah güzelsin Gözlerinden sızan karanlıklar umrumda değil Ne şimdi ne sonra ne boşluklar umrumda değil Düşerken son bir kez yalana benimsin benim Yalansan yalanı severim elimde değil Dizime başını düşür uyu Saçlarım yüzünde gezsin Geceler uzun geceler boyu Ben yorgun sen güzelsin Dizime başını düşür uyu Korkular içimden aksın gitsin Geceler uzun geceler boyu Ben yorgun sen güzelsin alıntı Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 21 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 21 Ocak , 2008 Canem ÜTOPYADAN ALINTILAR Her saltanatın bir sonu vardır Tarih döneme bir not düştü Belkıs tahtında iken Süleyman şah idi uzaklarda Rüyadan özge bir gerçekti sevdaları Tüm periler törene hazırlandı Masalımsı bir aşk hatırlandı ………………. Zümrüd-ü anka anlattı Süleyman’a Belkıs nazende Belkıs bencil Yaşama ters açılı bakan gurur Bir abidedir ego onun kentinde Topraktan Süleyman naif-ince Gülümseyerek o anı beklemekte Sazendeler gaipten beste yaptılar Huma kuşu dile geldi: ‘’Her kalp O’nun dilemesiyle atar Ve her yıldız O’nun dilemesiyle kayar …………….. Niceleri bu uğurda çöllere düşmedi mi? Züleyha’nın beklediği fesleğen kokusu Yakub’un göz nuru gözlerinin buğusu Kuyuların suyu böylesine duru Temizlemedi mi kalplerdeki her tortuyu? Arınmış kirlerinden gurur Ben iken biz olunca, Tacı-tahtı bırakınca Bu sesi maşuk duyunca Tebessüm etti Süleyman derinden Bir inci sundu istiridyenin kalbinden Yusuf’un yerine içti kuyudan İçini yaktı bir kor ateş Tohum toprağa düşmeden Tüm cemreler düştü Belkıs’ın kalbine ……………….. Tarih bir not daha düştü Ütopyalardan sır gerçeğe Düşlerden içimize kadar sevgiye Yakınımızdaki Belkıs(z)lara mersiye Dillerden dillere dolaştı ruhlara ulaştı Kuyu suyu kadar duru-berrak Düş yıldızları kadar parlak İçeriz kana kana Yusuf gibi Terk ederiz tacı tahtı Belkıs gibi… Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2008 teşekkürler bidenem Edilmemiş söz Patlamamış öfke Uyutulmuş ne varsa Ne varsa birden bire Kokuyor Ve kayıyor bir şey parmaklarımdan Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim Yani ben Dört mevsime bölerek bu yürek sızısını Günlere saatlere dakikalara Anlara bölerek bu yürek sızısını Sokağım kentim vatanım sanarak bu yürek sızısını Yaşamanın kendisi sanarak bu yürek sızısını Bir yaprağı durmadan işliyorum bu ölümsüz ağaca H.H.Korkmazgil Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2008 SANCI ''Görünmez bir el bilinmeyen yerlerden kalbimi bıçaklıyor Yaramın kimse farkında değil, o kendi içimde kanıyor" aslına uyan ey özümden geçen bu ka-h-pe düzenden yok sana fayda ne bir ses veren var uzaklarda ne sesimi duyan biri var yanımda eriyorum bir buz dağı gibi eridikçe kıyılarımı su basıyor buzdan ateşe dönüyor gibi gönül halden hale geçiyor korkuyorum ey ruhumun sahibi bana benden yabancı yok buralarda ne istiyorsan benden, böyle hatta ne diliyorsan onuda söyle boş sözler vermedim kimselere hele birde tutamayacaklarımı bildiğim tek şey yalandan uzak kalmak elimden fazlası gelmesede... yapamadıklarımız yapamayacaklarımızın teminatı aslına varana kadar bu bedenin işçisiyiz amele misali, karın tokluğuna emekçiyiz sibel çok güzel yazmışsın bidenem yüreğine sağlık Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 22 Ocak , 2008 ne kadar güzel bir sayfa buda benden olsun Mavi kuşlar konardı sesine Ey hayat! Alnında öpülecek temiz bir yer bırak Mavi kuşlar konardı sesine Yağmura hazırlanan yaz akşamlarında Senle bilirdik Uzak bir yerlerde, siroz olan çocukların Ciğerlerinde biriken denizlerde Annelerinin adını verdikleri kâğıttan kayıkları yüzdürdüklerini Gözlerinde saklı dururdu Çiçekli zerdali ağaçları Ürkek, kırılgan, sancılı çocukluğumuzu büyütürdük Yüreğimizin ta orta yerinde ki işgale uğrayan ülkelerde Uçmayı unutan kuş hüznünde dokunurdu ellerimiz Yırtık yorganı başına çekip Oğlunun, soba başında kuruyan yırtık mavi önlüğüne Bakıp bakıp ağlayan emekçi babanın gözyaşlarına Şimdi ay ışığını bekleyen su gibi Sessizce bekliyorum seni Hüzne tanık olan şairin şiirlerinde Geldiğinde Ölüm gibi sessiz öp ki beni Acılarım uyanmasın… Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.