Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Artık hevesli bir rüzgar

Kuleleri

Vadileri

Yolları

Yalayıp getiren bir rüzgar da değilim

Son ve başlangıçla birlikte

Tapınaklar ve meydanlar içinde

Bir esintiyim köşeleri dolaşan

Kendisiyle buluşan bir esinti sadece

  • Cevaplar 1b
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Fazla zaman kalmadı

Geri sayım basladı

Söylenenin tam tersine

Gezegen x yaklastı

 

Daha bir sey görmedik

Gezip yiyip içmedik

Ögrendigimin tam tersine

Mahser günü yaklastı

 

Kalk yatagını boz arkana bakma

Kos yollara vur sansını zorla

Git kuralını koy kendine oyna

Sor hedefini bul kimseyi takma

 

Bugün günlerden isyan

Uzun ömür bir yalan

Bekledigimin tam tersine

Neşe doluyor insan

 

Zaman kalmadı

Sayım basladı

Uzun ömür bir yalan

 

10, 9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2, 1, 0 .

Gönderi tarihi:

Diğer seçenekler 9 Ocak, 10:52

 

Kimden: cats <[email protected]>

Tarih: Wed, 9 Jan 2008 10:52:42 +0200

Yerel: Çarş 9 Ocak 2008 10:52

Konu: GÜL YAPRAĞI

Cevapla | Yazarı yanıtla | İlet | Yazdır | Kişisel ileti | Aslını göster | Bu iletiyi bildir | Bu yazarın mesajlarını bul

GÜL YAPRAĞINA YER VAR

 

 

Uzak doguda bir ev, bilgeligin gizlerini aramak icin gelenleri kabul

ediyordu. Burada gecerli olan incelik, anlatmak istediklerini konusmadan

aciklayabilmekti.

 

 

ÖYLECE DURDU VE BEKLEDI

 

 

Bir gün evin kapisina bir yabanci geldi.Yabanci kapida öylece durdu ve

bekledi. Burada sezgisel bulusmaya inaniliyordu, o yüzden kapida herhangi

bir tokmak veya zil yoktu. Bir süre sonra kapi acildi. Icerideki bilge

kapida duran yabanciya bakti. Bir selamlasmadan sonra sözsüz konusmalari

basladi.

 

 

AGZINA KADAR SUYLA DOLU KAP

 

 

Gelen yabanci, eve girmek ve burada kalmak istiyordu. Bilge bir süre

kayboldu. Sonra elinde agzina kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabi

yabanciya uzatti. Bu, yeni bir arayiciyi kabul edemeyecek kadar doluyuz

demekti.

 

 

SUYU TASIRMAYAN YAPRAK

 

 

Yabanci, evin bahcesine döndü. Aldigi bir gül yapragini kabin icindeki suyun

üstüne birakti. Gül yapragi suyun üstünde yüzüyordu ve su tasmamisti.

Icerideki bilge saygiyla egildi ve kapiyi acarak yabanciyi iceri aldi.

 

 

Suyu tasirmayan bir gül yapragina her zaman yer vardi.

Gönderi tarihi:

Gözlerim yollarda serili kilim*

*Yüreğim denizde bir garip balık*

*Yaralı kekliktir ağzımda dilim*

*Ben kendi türkümü anlamam artık*

**

*Dağa kaçmış ceylan güldeki koku*

*Şahin umutlarım inmez havadan...*

*En rahat yatakta uyumaz korku*

*Su doldurur kan içerim kovadan*

**

*Aydınlık noktadır derin kuyuda*

*Sabahsız geceler ömrümü aşar...*

*Girse kuğularım boğulur suda*

*Çile bende doğar dert bende yaşar

 

 

alıntı

Gönderi tarihi:

Kazanmaya çalışıyorum. Kaybettiklerimi... Belki bir hayatı, umudu, hayali,

belki eski bir dostu belkide kaybettiğimi sandığım herhangi bir insanı ama

kazanmaya çalışıyorum. Akıntıya karşı çekilen bir kürek olsada, o akıntıda

boğulan ben olsamda kazanmaya çalışıyorum. Neden böyle olduğunu sebebini

sorgulamadan, geçen zamana inat kazanmaya

çalışıyorum.Kaybettiğimsevgilere,umutlara, hayallere, dostlara karşı

neden bu kadar gurursuzum

bilmiyorum.Verdiğim mücadele ne için bilmesemde çalışıyorum kazanmak için.

Belkide çoktan demir almış bir hayatı kovalıyorum yada kaçırdığım bir trenin

peşinden koşuyorum, bazense oturup bekliyorum; demir alan hayatın yada

kaçırdığım trenin dönmesini. Çaresizce... Kaybettigim o hayatı, umudu

hayali yada eski bir dostu umarsızca beklesemde, biliyorum imkansızlığı,

asla olmayacağını ama dedimya yinede bekliyorum tüm gurursuzluğumla,

sessizce... Kazanmaya çalışıyorum yinede kaybettiklerimi....*

 

 

alıntı

Gönderi tarihi:

dolambaçlı bir yolmuş meğer ömür

sarkacın ne yöne vuracağı belli değil

 

 

acılar çekilecek

ıstıraplar yaşanacak

sevinçler mutluluklarda çoğalacak

rüzgar estikçe

suyun rengi çıkacak ortaya

 

 

bazen acının avuçlarında

soğuyacak duvarlar

bazen de kırların gülümseyişinde uyuyacak

sarılarak özlemlerine papatyalar

 

 

zamanın ırmağı akarken derinden

içinde can çekişir günler

karanlık örtülerine sarılıp

oturur gecenin kucağına

bir şimşek tenini yırtar

yağmurun biriktirdiği gözyaşları düşer

 

 

nasıl, niçin sorarken

mevsimler çalarız ömrümüzden

bir yalnızlık kuyusunda

doğurup umutları

yine giydiririz düşlerimizi

 

 

ve görürüz ki

birkaç saat bile geriye gidemezken

zamanı çeviremezken

yaşıyoruz öyle ya da böyle...

Gönderi tarihi:

Yolculuk

 

 

her gece yastığa başımı koyduğumda

fikrin gelir düşüme

uykum kaçar gecenin karanlığına

ve rezilce bir tükeniş başlar

yok olmak isterken

sana çoğalırım

ne bir resmin var oysa

ne de tek hatıran

yorgun

bu ten bu yolculuk ne diye

gözlerine baksam son bakışım olsa

son bakışımda gözlerinin aksi kalsa

bitse bu yolculuk bu tükeniş

bu sensizlik

 

 

alıntı

 

 

 

Yaşama dair.

''Yaşamaya zaman ayırın, zira zaman bunun için yaratılmıştır...

Düşünmeye zaman ayırın, başarının bedeli budur...

Sevmeye zaman ayırın, güçlü olmanın kaynağı budur...

Etrafınıza bakmaya zaman ayırın,günler bencilliğinize yetmeyecek kadar

kısadır...

Terbiyeli olmaya zaman ayırın, insan olabilmenin sembolü budur''...

Goethe

Gönderi tarihi:

KİMSESİZ AKŞAM

Boş şişeyle bardakta.

Titremekte mum alevi;

Oda soğuk buz gibi.

Dişarda otlara yağmur yağmakta.

 

 

Yatıyorsun kısa bir zaman için

Üşüyerekten üzgün, yatağına,

Yine sabah olacak,akşam daha sonra,

Sabahlar, sabahlar gelecek tekrar,

ama sen hiç gelmeyeceksin.

Hermann Hesse

Gönderi tarihi:

Birini seviyorsan belli et,

Başkalarına ümit vermeyi terket,

Seveceksen adam gibi sev,

Tek bir kişiye bağlı olmak için hareket et !...

 

 

Bak yine aşık oldun,

Gene mi birini buldun,

Bu kaçıncı sevgili,

O zaman unut beni, kalbimden kovuldun !...

 

 

Aşkın ne olduğunu bilseydin,

Böyle laylaylom hareket etmezdin,

Biraz olsun büyüseydin,

Aşkın ne olduğunu da bilirdin !...

 

 

Hadi çık git kalbimden,

Geleceğimi kirletmeden,

Önerim olsun sana,

Seveceksen kalpten sevmeyi öğren !...

 

 

Herkesin kalbini kırıyorsan,

Her dala konabiliyorsan,

Ve herkesin kalbine giriyorsan,

Kalbine sahip çık !...

 

 

alıntı

Gönderi tarihi:

Hani böyle; o çok sevdiğin insandan aslında beklenen ama olmasını

istemediğin bir ayrılık teklifi gelir ya… *

*Hani böyle; o an boğazına bir şey düğümlenir de konuşmakla konuşmamak

arasında büyük bir mücadele verirsin ya… *

*Hani böyle; derler ya "başımdan kaynar sular döküldü" diye… *

*Hani böyle; ellerin ayakların titrer de bir yer ararsın ya tutunmak için

kendine… *

*Hani böyle; "seni seviyorum lanet olası, ne olur gitme, yalan tüm

söylediklerin" dersin ya kendinin bile duyamayacağı iç sesinle… *

*Hani böyle; daha o saniyelerde aşkını, yaşananları, umutlarını,

heyecanlarını, varlığını kaldırmak zorunda olduğunu anlarsın ya sol iç

cebinin en derin yerlerine… *

*Hani böyle; kimselere belli etmemeye çalışarak aşkını, ızdırabını, hüznünü;

gülümsemeye çalışırsın ya zorlanarak… *

*Ve hani böyle; zorlarsın ya kendini "haklısın zaten sen söylemesen ben

söyleyecektim bunu sana" demeye… *

*Aslında tüm bunlar yaşadıklarının ve yaşayacaklarının sadece ufacık bir

bölümü bu ayrılıkta… *

*Telefonu kapattıktan sonra ilk olarak gülümsemeye ağlamamaya çalışacaksın…

*

*Sonra; "yaşandı ve bitti" diyeceksin içinin yırtılmalarına aldırmadan… *

*Sonra; gülümseyeceksin ve hatta kahkaha atacaksın şaşırtıcı bir biçimde

aptalca espriler eşliğinde… *

*Sonra; çok az bir zaman geçince üzerinden, gözünden birkaç damla yaş akacak

fakat sadece o kadar…Çünkü ağlayamayacaksın… *

*Sonra; düşünmeye başlayacaksın "neden?" diye… *

* Sonra; kendinde ve ondaki eksikleri arayacaksın içini biraz olsun

ferahlatmasını umarak… *

*Sonra; "çıksam buradan, alsam n*******emi gitsem sessiz bir yere dağıtsam

biraz " diye düşüneceksin… *

* Ve sonra; tekrar durup düşüneceksin, "neye yarar?" *

*Neye yarar? *

*Gitmek isteyenin ardından kal demenin bir faydası olmadığını biliyorsun

çünkü… *

*Çünkü gidiyorsa sende yaşayacağı bir şeyin kalmadığını biliyorsun… *

*Çünkü bunu zaten bir kere yapmıştın ve bir ikincisinde bütün iplerinin

kopacağını bileceksin… *

*Daha sonra; biraz olsun içinde kopan fırtınaları dindirdikten hemen sonra,

düşüncelere dalacaksın… *

*Peşini bırakmayacak düşüncelerindeki sorular… *

*Günler geçecek, sen nasıl geçtiğine hayret ederken… *

*Ama her saniye; *

*Merak edeceksin; "şu anda ne yapıyor acaba?" *

*Merak edeceksin; "beni özleyecek mi?" *

*Merak edeceksin; "ona olan aşkımın büyüklüğünü gösteremedim mi acaba?" *

*Merak edeceksin; "tutmak istediğim o elleri şu anda kime dokunuyor?" *

*Merak edeceksin; "beni düşündüğü bir an oluyor mu acaba?" *

*Merak edeceksin; "günlerim nasılda hızla geçiyor , onsuz zaman geçmek

bilmezken"… *

*Bir sürü soru işaretleriyle dolu geçecek günlerin…Düşündüğün ama aslında

düşünmek istemediğin bir sürü şey geçecek ona dair içinden…Her gece onunla

hayallerin olacak rüyalarında…Her gün ellerini tutmak, gözlerinin içine

bakmak, sarılmak arzusuyla dolup taşacaksın…O bir zamanlar ellerini

tutabilmek için canını verebileceğin elleri bir başkasının tutuyor olma

ihtimali geçtikçe aklından çıldıracaksın, için kıskançlıkla dolacak… *

*Sonra; *

*Zaman hızla geçip gidecek sana aldırmadan… *

*Ve hikayen burada bitecek…Bir başka hikayeye; hiç beklemediğin bir anda,

sen onsuz bir hayatı düşünemezken kendiliğinden başlayacaksın sonra…Unutup

gideceksin, her zaman yüreğinin en dibinde taşıyarak bitmiş hikayeni… *

*Her son, yeni bir başlangıç demektir insanın hayatında*

**

Gönderi tarihi:

BUDA GEÇECEK*

 

 

*Daha nerede durup nerede terkedeceğimize karar veremezken... Neyin doğru

neyin yanlış olduğunu bilmezken...

 

 

Hayatı yaşamaya değer kılan duyguların yokluğu hissedilir oldu yüreklerde...

 

 

Gönül duymazken dinlemezken, göz görmezken... Ama gönül görürken... Hayat

daha mı anlamlıydı?

 

 

Başımıza neler gelecek daha. Neleri sığdıracağız şu kısacık hayata... Bir

anda olacak her şey... Mutluluğu bir yana, başa gelince cefası çekilen dostu

özlüyor yürek... Sevgiyi özlüyor. Yalanı aslına tercih edemiyor ya, hep onu

arıyor. Sımsıkı sarıldığı yalnızlığının himayesinde yetişiyor; kendisini

hayata yalnızlığıyla hazırlıyor. Hayatın akıp gittiğini farketse,

yıkılacak... Yok o istemiyor bunu bilmeyi. Yaşamaya başlamak için özleminin

bitmesini bekliyor. Ne yaşayacaksa o dostla olsun, hayatının anlamı o

olsun... Daha neler neler istiyor yürek... bir zaman sonra her şey bitecek,

hiçbir şey başlamadan bitecek her şey... Oysa o kadar çok şey yaşanmış

olacak ki... O da farkedecek sonunda ya çok geç olacak... Yaşadığı hayal

kırıklığını isimlendirmek için kelime bulamadığında, bildiklerinin kaderiyle

uyuşmadığını anlayacak. Hak verecek tüm gönüllere... Ama bulana dek

arayacak, az şey bulmayacak. Bulduklarını birbirine eklediğinde hep bir

şeylerin eksik kaldığını görünce anlayacak her şeyi tam anlamıyla elde

edemeyeceğini. Yaşadıkça öğrenecek...

 

 

Kaybedeceği korkusu değil ondaki, kazanamayacağı düşüncesi. Kaybetme şansı

olsa kendini iyi hissedebilecek belki bir parça. Ama hiç kazanamadı ki ne

kaybedecek!.. Mahkumdu o belki de kaybetmeye, her zaman olmasa da çoğu

zaman... Hayat ne kadar yaşamaya değerse de daha azına layık gördüğü için mi

kendine bunca eziyeti?..

 

 

Suskun yüreğim benim... Kimse arkasına dönüp bakmazken, kimse senin neler

yaşadığını anlayamazken... Ve tüm yaşananları senden başka kimsenin aynıyla

yaşayacağından emin olamazken... Var mı içine kapanıp ağlamak?.. Susma

yüreğim. Bak akıp gidiyor hayat. Yaşamak sevmekse sen yaşa

yaşanabileceklerin en iyisini, özlemekse yaşamak sen en çok özleyen ol...

 

 

Hayatın anlamını yalnızlığa vurulan darbede bir dost arayarak bulmaya

çalışmaksa kader... Kader bizim yapabildiklerimizse... Kalk yüreğim, sen

elinden geleni yap. Gerisi senden sorulmaz, merak etme...

 

 

Değil mi ki O her şeyin asıl sahibi... Ve tüm sevgilerin... Dayan yüreğim,

bu da geçecek... *

 

alıntı

Gönderi tarihi:

Eksik Etegin Günlügünden

.

“…su / bir avuç

üstelik de aciz

ates dilli duman, durmadan körüklerken alevi

a c i b â r i z…”

 

 

 

umarsizca aralandiginda dudaklarin

ölüm saçilir etrafa… /

canim çekilir

kanim donar

susar hecelerim, içim efkâr kokar

hüzün

önce damlar

an dedigimiz yasanmamisliga

ardindan cosar, hizla yayilir tüm zamanlara

kirpiklerim bogulur bir damla yasta

kahrederim söylenirim kizarim… /

saldirip içimde susan küçük kiza

kayarim bilinmezligi diline dolamis misralara

 

agitlar dokurum ilmek ilmek, agulu aksamlarda

karanliga akarim

karanlik, konar pervasizca ruhuma

 

misli geçmisler dolanirken, adimlarima

pismanliklara yataklik eder gün

yüzüm

dogurgan annesi olur, yarim yamalak bir öykünün

karisir uykularim karabasanlara

gelecek, muamma tadinda, salinir durur usumda

aciya ezber yapan gögsüm

daralir çikmaz sokaklarda

heceler, gebe kalir bir çirpida zemheri ayazina

 

her aralandiginda o dudaklarin kayitsizca

k a y i p bir kimlik olurum, kentin varoslarinda

k i r i l a s i e l l e r i m a y i p… /

çiglik çigliga susarim, dilime bir küfür dolayip

 

kis, acimasizca kök salarken koynumda

öykünürüm, komsu balkonlara konan bahara

 

gözlerim

takilir sari sokak lâmbalarindan

geceye damlayan, üsümüs yalnizliga

o yalnizlik, kâh ruhuma bulasir bir solukta / kâh kadinligima

 

sahi, yalnizlik niye hazan kokar

hazan neden oyun bozan olur bu kadar

neden ölümü çagristirir tüm zambaklar

adamlar

neden merhametsiz küçük kizlara… / anlatsana

anlat, hadi simdi susma

 

aynalar, hoyratça yüzüme vurur kimsesizligimi

evet

kimsesiz kedi yavrusuyum kaldirimlarda

kuyruksuz bir uçurtma… /

penceresiz duvar, ölüsü yitik bir mezar

 

kâh, evsiz berdus olurum köprü altinda

kâh, kafeste kanadi kirik kus

ya da sessiz bir nota

hani o çoktan unutulmus

yetim sarkilarda

 

dudaklarin her aralandiginda

sessiz ve de fersiz

bir çift göz düser ilkin, sararmis fotograflara

çirilçiplak kalirim… / cisimsiz

bir kadin dolanir uyaklarda

 

tutulur dilim

solugum, dayanir en aciz misralara

bir tutam ah, tüm hirsiyla yapisir yakama

 

atmayan bir yürek olurum

mevsimsiz sene

sehersiz gece

 

bedenimden geçer

ruhumdan, vurulurum, örselenir onurum

 

kahretsin

her aralandiginda dudaklarin

bir kez daha y o k o l u r u m

 

 

kasim/2005/castabala

 

çali / mart / 2007

.

Arzu Esbah

.

Gönderi tarihi:

şiirler çok güzel sevgili zates teşekkürler :clover:

 

Mutsuzluktan söz etmek istiyorum

Dikey ve yatay mutsuzluktan

Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun

sevgim acıyor

 

Biz giz dolu bir şey yaşadık

onlar da orada yaşadılar

Bir dağın çarpıklığını

bir sevinç sanarak

 

En başta mutsuzluk elbet

Kasaba meyhanesi gibi

Kahkahası gün ışığına vurup da

ötede beride yansımayan

Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi

Öbürünün bir kadından aldığı verem

Bütün işhanlarının tarihçesi

Bütün söz vermelerin tarihçesi

sevgim acıyor

 

Yazık sevgime diyor birisi

Güzel gözlü bir çocuğun bile

O kadar korunmuş bir yazı yoktu

Ne denmelidir bilemiyorum

sevgim acıyor

Gemiler gene gelip gidiyor

Dağlar kararıp aydınlanacaklar

Ve o kadar

 

Tavrım bir şeyi bulup coşmaktır

Sonbahar geldi hüzün

Kış geldi kara hüzün

Ey en akıllı kişisi gündüzün

sevgim acıyor

Kimi sevsem

Kim beni sevse

 

Eylül toparlandı gitti işte

Ekim falan da gider bu gidişle

Tarihe gömülen koca koca atlar

Tarihe gömülür o kadar

 

Turgut Uyar

Gönderi tarihi:

Göğe Bakma Durağı

 

İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım

Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından

Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından

Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar

Şu aranıp duran korkak ellerimi tut

Bu evleri atla bu evleri de bunları da

Göğe bakalım

 

Falanca duraga şimdi geliriz göğe bakalım

İnecek var deriz otobüs durur ineriz

Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya

Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum

Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun

Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam

Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım

Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda

Beni bırak göğe bakalım

 

Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım

Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum

Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi

Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor

Seni aldım bu sunturlu yere getirdim

Sayısız penceren vardı bir bir kapattım

Bana dönesin diye bir bir kapattım

Şimdi otobüs gelir biner gideriz

Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç

Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin

Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat

Durma kendini hatırlat

 

Turgut Uyar

Gönderi tarihi:

Her şey güzeldi bir zaman, çok önce

Şehirler, insanlar, güneş deniz

Mutluluğumu görebilirdiniz

Çökmeseydi içime bu son gece

Her şey bir anda bitmeseydi, yazık

Olmasaydı gençliğime aptalca

Belki de o yerlere varırdık

O uzak dağlara ulu: koskoca

Orada her şey değişirdi belki

Açardı umutlarımız bakarsın

Ateş rengi, kan rengi güller gibi

Toprağında kimbilir hangi aşkın

Oysa şimdi nerdeyiz, neyiz bak

Her umut belirtisinden uzağız

O sevilmiş gözlerde saf ve berrak

Bir ayna bile yok bakacağımız

Her şey kurşuni bir renk almış, soğuk

Bozkırlardır uzayan önümüzde

Kime baksan o yüz: veremli, soluk

Tek mavi kalmamış gökyüzümüzde

Her yerde bitmişliği güzelliğin

Kum kamyonları putreller betonlar

Sonra ta beşikten mezara değin

Sıfırlar, yüzler, binler ve milyonlar

Hadi öl bakalım ölebilirsen

Zincirlerle bağlıyken yaşamaya

Omuzla yükünü, hadi yalnız sen

İsterse gücün olmasın taşımaya

Yenik düşmüşüz işte gerçek ortada

Çökmüş boynumuza zulmün elleri

Bir tutsak, bir dolap beygiri ya da

Bir mahkum gibiyiz kaç yıldan beri

Yargıç hükmünü çoktan vermiş oku

Boynundaki yaşamak fermanını

Yaşamak sonra ölmek; iki korku

Geri getirmezken bir anını

Terkedilmiş şehirleri bilirsin

Bilirsin gömülmüş uygarlıkları

Ve düşün ki; patlaması bilincin

Yırtmaya yetmiyor karanlıkları

Öyleyse çek sapla göğe bıçağını

De ki; benim işim tanrılıktan güç

Benim hem yüksek, hem en aşağı

İşte ellerimde sonsuzluk ve hiç

De ki; Ömür verdin; en büyük yalan

De ki; Beden verdin; içi boş ve kof

İşte! Yüce eserin, işte insan

Ve yırt göğsünü, bağır:

 

Of Tanrım of.

 

Ümit Yaşar Oğuzcan |

Gönderi tarihi:

Yalnızlığın doldururken içimi

İzliyorum yavaşça gidişini

Görüyorum rüyanın bitişini

Karanlığın içine usulca sinişini

Belkide hislerim oldu bir saplantı

Yavaşça öldüren bir bulantı

Acılarla dolu pis bir kalıntı

Bitmez oldu lanet olası bu takıntı

Günler, haftalar, aylar geçiyor

Acı veren gerçek hergün sensiz doğuyor

Bir el var sanki beni yavaşça boğuyor

Acı veren gerçek hergün sensiz doğuyor

Sen aslında, sen değilsin

Sendeki bende ben değilim

Bir sen var bende

Senden farklı

Bir ben var sende

Benden ayrı

kandırma kendini

Kabul et artık oda tıpkı senin gibi

Sürdürüyor insan denen nesilini

Kırıyor, vuruyor, yıkıyor, döküyor, söküyor, alıyor, kaçıyor

Gidiyor

 

Arar, sorar, belki bulursun

Bulunca elbet durulursun

En sonunda gururuna kapılıp gider kaybolursun

 

güzel bir şarkıdır.. :)

Gönderi tarihi:

UÇAN,MOR YELKENLİ

 

gölgeler,oyunları erteleyip de gelince

uykunun zincirleriyle bağlanan küçüklere

rüyaya girsin diye anlatılan hikayede

çokça yer verilirdi uçan,o mor yelkenliye.

 

uçan,mor yelkenli bir kere görülse düşlerde

rüzgarla bir olur,koşardı temiz yüreklere

uçar;uğrardı,gerçeklerin sahillerine de

götürürdü onları,oyunlar ülkesine.

 

küçük bir çocuktu;gördü yelkenliyi düşünde

gerçeklerin kemirdiği ümitler ellerinde

çıplak ayaklarını döven,su köpükleriyle

bekledi mor yelkenliyi,kendi sahilinde.

 

alıntı

Gönderi tarihi:

Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı

ßulanık bir is

Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz

Beni bilimle anla iki gözüm , felsefeyle anla

Ve tarihle yargıla

 

Bal değildir ölüm bana ,

idam gül değildir bana

Geceler çok karanlık ,

gel düşümdeki sevgilim

Ay ışığı yedir bana

 

Ahh...ben hasrete tutsağım ,

hasretler tutsak bana

Bıyığımdan gül sarkmaz ,

bıyık bırakmak yasak bana

Mahpus bana, sus bana , yağlık ilmek boynuma

Sevgili yerine , koynuma idamlar alır,

idamlar alır yatarım

 

Ve sonra sabırla beklerim , bulutları çekersiniz üstümden

Suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız

Ve o güzel geleceği getirirsiniz bana

 

Ölüm tanımaz işte o zaman sevgim

Tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına,

doğrulurum

Gözlerimde güneş koşar

Ve çiçekler ekersiniz, çiçekler ekersiniz

toprağıma

 

Duygu bana, öykü bana ,

roman gibi her an bana

Hücremde yalnızım gel ,

gel düşümdeki sevgilim

Soyunup hazırlan bana

 

Biraz sonra asmaya götürecekler beni

Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni

Hoşçakalın sevdiklerim

 

Dört mevsim , yedi kıta , mavi gök ,

bütün doğa hoşçakalın

Hoşçakalın sevdalılar

Çocuklar , üniversiteliler , genç kızlar

Sonsuz uzay , gezegenler ve

yıldızlar , hoşçakalın

 

Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları

Sevda türküleri ve şiirler

Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı

şehirler

Dağlarında yürüdüğümüz toprak

Yalın ayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz

nehirler

hoşçakalın

 

Hoşçakalın ağız tatları ,

sıcak çorbam , çayım , sigaram

Havalandırma sıram , banyo sıram, kelepçe sıram

Parkamı , kazağımı , eldivenlerimi ,

ayakkabılarımı

Ve kalemimi , ve saatimi

Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar

Hoşçakalın , hoşçakalın

 

Dostum bana , sevdam bana , soluğunu geçir bana

Uyku tutmuyor gözüm ,

anılar sıraya girdi

Gel anne süt içir bana

 

Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar

Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar

Yedi bölge, dört deniz , yedi iklim ,

Altmış yedi,şehir

 

Okullar , mahalleler , köprüler , tren yolları

Deniz kıyıları , balıkçı motorları , takalar

Asfalt yolları boyu dizilmiş fabrikalar

Ve işçiler ve köylüler.... hoşçakal ülkem

 

Hoşçakal anne , hoşçakal baba , kardeşim

Hoşçakal sevgilim , hoşçakal dünya

Hoşçakalın dünyanın bütün halkları

 

Sınırlı olmayan mekâna

Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben

En sevda halimle , en yaşayan halimle ,

gidiyorum

dostlarım

Hoşçakalın , hoşçakalın...

 

Beni yaşamımla sorgula iki gözüm

Beni yüreğimle , beni özümle

Bilimle anla beni , felsefeyle anla beni

Tarihle anla beni , ve öyle yargıla.....!

 

 

AHMET KAYA

Gönderi tarihi:

Yolun sonu görünmüyor

Sislere karışmış yüzünden

Hemen derman bulunmuyor

Kanayan yaralar çok derinken

 

Öyle bir filiz verdiki aşkın

Kıyamam kesip atmaya kökünden

Yüreğim zindan beni kapattın

Kaçmak gelmiyor içimden

 

Kırıldım

 

Akar yaşlarım, gözüm görmez

Kalbim kırık, yolu göstermez

Nasıl kaçılır bu şehirden

Bütün yollar sana çıkarken

 

Kırıldım..

 

alıntı.

Gönderi tarihi:

Çıkarma maskeni kalsın, sana böyle alıştım.

Şaşırtma beni, kandırma

Yalandan aşk yapışmış kartondan kalbine

Kendimiz yazdık yaşar mı sonuna kadar yıkılmadan

 

Hem neşter var hem merhem elimizde

Geçerken kalplerimizi deştik, herhangileştik.

Hem neşter var hem merhem elimizde

Geçerken kalplerimizi deştik, herhangileştik.

 

Dursun o maske kalsın, böyle alıştım sana

Şaşırtma beni, kandırma

Rüyamda aşk vurulmuş, yanı başında hayaller.

Elimizle vurduk

Yaşar mı sonuna kadar yıkılmadan

 

Hem neşter var hem merhem elimizde

Geçerken kalplerimizi deştik; herhangileştik

alıntı

Gönderi tarihi:

Bir senin gözler beni anlar; elimde değil

Görür görmez deliren ihtiyaçlar; elimde değil

Düşerken son bir kez yalana; benimsin benim

Yalansan yalanı severim elimde değil

Gitme nolur gitme,itirazlar elimde değil

Yalnızım,yalnızız,yalnızlıklar elimde değil

Düşerken son bir kez yalana benimsin benim

Yalansan;yalanı severim elimde değil...

Yüzü suyu hürmetine bir gel aşkın

Içimde bir rüzgar essin

Bu gece doldum,bu gece taştım

Adımı yüzüme söylersin

Gel kollarına bir gel aşkın

Içimde bir rüzgar essin

Geceme doldun,geceme taştın

Güzelsin ah güzelsin

Gözlerinden sızan karanlıklar umrumda değil

Ne şimdi ne sonra ne boşluklar umrumda değil

Düşerken son bir kez yalana benimsin benim

Yalansan yalanı severim elimde değil

Dizime başını düşür uyu

Saçlarım yüzünde gezsin

Geceler uzun geceler boyu

Ben yorgun sen güzelsin

Dizime başını düşür uyu

Korkular içimden aksın gitsin

Geceler uzun geceler boyu

Ben yorgun sen güzelsin

 

alıntı

Gönderi tarihi:

Canem -_-:blink::flowers::cat::hug:

 

 

ÜTOPYADAN ALINTILAR

 

 

Her saltanatın bir sonu vardır

Tarih döneme bir not düştü

Belkıs tahtında iken

Süleyman şah idi uzaklarda

Rüyadan özge bir gerçekti sevdaları

Tüm periler törene hazırlandı

Masalımsı bir aşk hatırlandı

……………….

 

Zümrüd-ü anka anlattı Süleyman’a

Belkıs nazende Belkıs bencil

Yaşama ters açılı bakan gurur

Bir abidedir ego onun kentinde

Topraktan Süleyman naif-ince

Gülümseyerek o anı beklemekte

Sazendeler gaipten beste yaptılar

Huma kuşu dile geldi:

‘’Her kalp O’nun dilemesiyle atar

Ve her yıldız O’nun dilemesiyle kayar

……………..

 

Niceleri bu uğurda çöllere düşmedi mi?

Züleyha’nın beklediği fesleğen kokusu

Yakub’un göz nuru gözlerinin buğusu

Kuyuların suyu böylesine duru

Temizlemedi mi kalplerdeki her tortuyu?

Arınmış kirlerinden gurur

Ben iken biz olunca,

Tacı-tahtı bırakınca

Bu sesi maşuk duyunca

Tebessüm etti Süleyman derinden

Bir inci sundu istiridyenin kalbinden

Yusuf’un yerine içti kuyudan

İçini yaktı bir kor ateş

Tohum toprağa düşmeden

Tüm cemreler düştü Belkıs’ın kalbine

………………..

Tarih bir not daha düştü

Ütopyalardan sır gerçeğe

Düşlerden içimize kadar sevgiye

Yakınımızdaki Belkıs(z)lara mersiye

Dillerden dillere dolaştı ruhlara ulaştı

Kuyu suyu kadar duru-berrak

Düş yıldızları kadar parlak

İçeriz kana kana Yusuf gibi

Terk ederiz tacı tahtı Belkıs gibi…

Gönderi tarihi:

teşekkürler bidenem :hug:

 

Edilmemiş söz

Patlamamış öfke

Uyutulmuş ne varsa

Ne varsa birden bire

Kokuyor

Ve kayıyor bir şey parmaklarımdan

Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim

Yani ben

Dört mevsime bölerek bu yürek sızısını

Günlere saatlere dakikalara

Anlara bölerek bu yürek sızısını

Sokağım kentim vatanım sanarak bu yürek sızısını

Yaşamanın kendisi sanarak bu yürek sızısını

Bir yaprağı durmadan işliyorum bu ölümsüz ağaca

 

H.H.Korkmazgil

Gönderi tarihi:

SANCI

 

''Görünmez bir el bilinmeyen yerlerden kalbimi bıçaklıyor

Yaramın kimse farkında değil, o kendi içimde kanıyor"

 

aslına uyan ey özümden geçen

bu ka-h-pe düzenden yok sana fayda

ne bir ses veren var uzaklarda

ne sesimi duyan biri var yanımda

 

eriyorum bir buz dağı gibi

eridikçe kıyılarımı su basıyor

buzdan ateşe dönüyor gibi

gönül halden hale geçiyor

 

korkuyorum ey ruhumun sahibi

bana benden yabancı yok buralarda

ne istiyorsan benden, böyle

hatta ne diliyorsan onuda söyle

 

boş sözler vermedim kimselere

hele birde tutamayacaklarımı

bildiğim tek şey yalandan uzak kalmak

elimden fazlası gelmesede...

 

yapamadıklarımız

yapamayacaklarımızın teminatı

aslına varana kadar bu bedenin işçisiyiz

amele misali, karın tokluğuna emekçiyiz

 

sibel

çok güzel yazmışsın bidenem yüreğine sağlık :hug:

Gönderi tarihi:

ne kadar güzel bir sayfa buda benden olsun :)

 

Mavi kuşlar konardı sesine

 

 

Ey hayat!

Alnında öpülecek temiz bir yer bırak

 

Mavi kuşlar konardı sesine

Yağmura hazırlanan yaz akşamlarında

Senle bilirdik

Uzak bir yerlerde, siroz olan çocukların

Ciğerlerinde biriken denizlerde

Annelerinin adını verdikleri kâğıttan kayıkları yüzdürdüklerini

 

Gözlerinde saklı dururdu

Çiçekli zerdali ağaçları

Ürkek, kırılgan, sancılı çocukluğumuzu büyütürdük

Yüreğimizin ta orta yerinde ki işgale uğrayan ülkelerde

 

Uçmayı unutan kuş hüznünde dokunurdu ellerimiz

Yırtık yorganı başına çekip

Oğlunun, soba başında kuruyan yırtık mavi önlüğüne

Bakıp bakıp ağlayan emekçi babanın gözyaşlarına

 

Şimdi ay ışığını bekleyen su gibi

Sessizce bekliyorum seni

Hüzne tanık olan şairin şiirlerinde

Geldiğinde

Ölüm gibi sessiz öp ki beni

Acılarım uyanmasın…

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.