Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2006 18 yıl 1. Atatürk Masonluk Hakkında Ne Düşünüyordu? Atatürk, “Çocuklarımıza her şeyden evvel Türkiye’ye düşman bütün uluslarla mücadele etmek öğretilmelidir.” demektedir. Mustafa Kemal Atatürk, kökü dışarıda olan bütün kurumlara karşı net bir tavır almıştır. 1935 tarihinde mason localarını kapatmıştır. Dr. M. Kemal Öke, Atatürk’ü masonların tabii reisi göstermek için gayret sarf etmiş, Atatürk bu teklifi reddetmiş ve şöyle demiştir: “Ben bu cemiyete girmem, ben başkalarının yaptığı prensiplere değil, ancak kendi prensiplerime uyarım.” Masonlar, 1935 yılında da Cumhurbaşkanlığı konutu olarak kullanılan Çankaya Köşkü'nü kovularak terk etmişlerdi. Mason localarının kapatılmak istenmesi üzerine Atatürk'ü ikna etmek için 11 Ocak 1935 tarihinde Cumhurbaşkanlığı konutuna çıkan Mason heyeti, Atatürk'ün büyük tepkisiyle karşılaşmıştı. Dönemin Van Milletvekili İbrahim Arvasi anılarında bu tarihi gerçeği şu şekilde anlatıyor: ‘’Masonların Büyük Üstadı Mim Kemal, Reis-i Cumhur'a hitaben: "Efendimiz biz zaten maiyet-i devletindeyiz fakat siz Meşrik-i Azam'ımız olursanız, bir pervane gibi etrafınızda dönüp dolaşırız demiş. Reis-i Cumhur da; peki bir şey soracağım, bana cevap veriniz de sonra... Siz Avrupa'da hangi locaya bağlısınız ve mektebinizin ismi nedir?" diye sormuş. Mason Üstadı Mim Kemal "Biz Cenova'ya tabiyiz ve Reisimiz Barca Mişon'dur" diye cevap verince küplere binen Mustafa Kemal Paşa, "Haydi defolun buradan, cehennem olun gidin. Yahudi uşakları! Benim milletim bana kahraman sıfatı verdi. Ben sizin gibi bir çift Yahudi'ye uşak mı olacağım? Bu gece sabaha kadar Türkiye'deki bütün locaları kapatmadığınız takdirde, yarın teşkil edeceğim Divan ı Harb-i Örfi'ye hepinizi verir ve astırırım. Haydi defolun karşımdan" diyerek masonları kovdu.’’ İbrahim Arvasi'nin "Tarihi Hakikatler" isimli kitabının 71 ve 72. sayfalarında anlattığına göre; “Atatürk'ten ağır hakaret işiterek kovulan masonlar, o gece adeta yıldırım hızıyla durumu İzmir, İstanbul ve Adana'daki localara bildirirler. Sabah olmadan Türkiye'deki bütün locaların kapanma kararlarını aldırıp, ilgili belgeleri daha sabah kahvaltısı sofrasından kalkmayan Atatürk'ün önüne koyup derin bir nefes alırlar.” 2. Masonlukta Gizlilik Neden Önemlidir? Masonlar bu sorunun da en açık cevabını yine kendi kaynaklarında vermektedirler: “Masonluk sırlarını ve hakikatleri maskeler. Arzu edenler ise esasen hafifçe maskelenmiş olan bu hakikatleri bulabilirler. Bu hakikatlerin ise bazen zayıf ve düşüncesizlere açıklanması tehlikeli olabilir. Hatta onların mevcut olan inançlarını bile yok edebilir. Masonluğa intisab edenlerinkini (girenlerinkini) ise kuvvetlendirir. Kadim (daimi) sırların tesis edilme sebebi bundan ileri gelmektedir. Bunlar bilgi ve hikmet arayıcıları için bu işe başlangıç veya verilecek malumata hazırlık safhası vazifesini gören mekteptir. Doğru dürüst bir hazırlık safhasından geçmeden verilen hakikatler bunları alanlar için yıkıcı ve şaşırtıcı olabilir.” (Masonlara Özel) Mimar Sinan Dergisi, Masonluk ve Esasları adlı yazı, Raşit Temel, 2. yıl, eylül 1968, sayı:7, sf:11) “Bize tevdi (emanet) edilen sırları kalbimizin en derin köşelerinde saklamalıyız. Bir ölü kadar sessiz, bir mezar kadar ketum olmalıyız. Bu bizler için bir yemin, bir şeref, bir vicdan borcudur.” ((Masonlara Özel) Mimar Sinan Dergisi, Masonluk Sırları-Ketumiyet vs Susmanın Fazileti adlı yazı, Hanri Benazus, 2. yıl, eylül 1968, sayı:7, sf:16) 3. Masonlar neden Birçok Gizli Gerçeğj Sembollerle İfade Ederler? Semboller, sır ve gizlilik konusunda son derece titiz olan masonlar için büyük önem taşır. Çünkü, dışarıdan bakıldığında belirli bir mana taşımayan birçok sembol, masonlar için çok şey ifade edebilmektedir. Bu sayede kendi aralarında rahatlıkla anlaşabilmekte ancak harici olanlara (mason olmayanlara) da fark edilmemektedirler. Gizli bir örgüt olan masonluk, sembollerle Yahudi mistizmi olan Kabalist yapıyı devam ettirmektedirler. Mimar Sinan dergisinde sembollerin önemi şöyle dile getirilir: “Masonluğun bir tarifi onun "Allegori perdesi arkasına gizlenmiş sembollerle tasvir edilen bir ahlak sistemi" olduğudur. Loca içinde dilsiz, sessiz, hatta tozlanmış duran amblemlerin manalarını incelemek ve bu suretle hakikatleri meydana çıkarmak hepimizin vazifesidir. Yani Masonluğun sistemiyle, allegorileriyle, sembolleriyle ne öğretmek istediği hakkında bilgimiz olmalıdır." (Mimar Sinan - Sayı:13, Yıl:4) Masonik sembolizm, tamamen büyü ve okültizm üzerine kurulu Kabalizm kaynaklıdır. Sembollerdeki benzerlik, ifade ettikleri anlamlar hep bunu ispat etmektedir. 4. Masonların Dine Bakışları Nasıldır? Masonlar kendi kaynaklarında din ahlakına olan bakış açılarını anlatırlarken yaptıkları izahlarda dini bir dogma olarak sözde boş bir inanç olarak ifade ederler. Masonluk hakkında günümüze kadar yazılan pek çok eserde, masonların "dinsiz" ve "din düşmanı" oldukları ısrarla vurgulanmıştır. Masonlar ise kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda ve her vesileyle bu iddiaları yalanlamış, kendilerinin bütün dinleri kabul ettiklerini, hatta ateist olanların masonluğa alınmadığını, locaya kabul sırasında ise üç mukaddes kitabın da bulundurulup yemin töreninin öyle gerçekleştirildiğini ifade etmişlerdir. Ancak kendi kaynaklarında din ahlakına olan bakış açılarını anlatırlarken yaptıkları izahlarda dini, bir dogma olarak, sözde boş bir inanç olarak ifade ederler. İşte masonların kendi ağızlarından birkaç örnek: (Bu alıntılarda geçen uygunsuz anlatımdan Rabbimiz’i tenzih ederiz.) “Bu evrenin bir mimarı vardır. Buna Tanrı, Allah, Total enerji (kudreti külliye) Salt güç (kudreti mutlaka) Kutsal Güç (kudreti ulviye) Doğa, Evren… denebilmektedir. Bizce bu güç, ulu ve yücedir ve “Evrenin Ulu Mimarıdır”. İnkar edilemez (yadsınamaz) nitelendirilemez (tavsif edilemez). Olumlu bilim akıl, bilgelik, mantık bunu reddetmez… …Burada bir açıklama yapmak isterim: Olumlu bilim, doğa, toplum ve insana özgü (ait) olayların, gözlem (müşahede), inceleme (tetkik), deneme (tecrübe), olayları çoğaltarak aynı işlemleri yenileme (tekrar), sonucu anlatma, tartışma ve eleştirmeden ve bilimsel yasaların bulunmasından doğar. Bu bilimsel eylemlerden geçmeyen bütün düşünü ve inançlar, bize göre dogmatiktir, boş inançlardır (batıl) dır. Olumlu akıl da, olumlu bilimden ve onun sonuçlarından başka bir şey benimsemeyen akıl (aklı selim, sağduyu)”dur.” (Masonluk Bir Ahlak Okuludur. Dr. Selami Işındağ, sf: 13) Mimar Sinan dergisindeki "Masonluğun İlk Devirleri" başlıklı bir makalede belirtildiği gibi, "Masonluk, kiliselerin dışında hakikati arayanların biraraya geldiği, toplandığı yer, melce (sığınılacak yer) oluyordu." (Neşet Sirman, Masonluğun İlk Devirleri, Mimar Sinan, 1997, Sayı 104, s. 41) ş "Hakikati dinin dışında arayan" bu zümre, din ahlakına karşı da büyük bir husumet duyuyordu. Bu nedenle örgüt, kısa sürede Kilisenin, özellikle de Katolik Kilisesi'nin rahatsızlık duyduğu bir güç merkezi haline geldi. Bu masonluk-Kilise çatışması giderek büyüyerek 18. ve 19. yüzyıl Avrupası'na damgasını vurdu. 19. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa dışındaki coğrafyalara da yayılmaya başlayan masonluk, gittiği her ülkede din karşıtı felsefelerin ve hareketlerin çıkış noktası haline geldi. Masonların kendi yayın organlarından bu konudaki diğer alıntılar da şu şekildedir: "Bir dinin tesirinden hala kendini kurtaramayan Masonik prensip ve hakikatleri kavrayamayan Masonların bol miktarda mevcudiyeti çok üzücüdür." (Mimar Sinan, S: 4, Sf: 40) "Ölümden sonra hayat var mı? İnsanoğlu bu sorunun cevabını henüz vermiş değil" (Mimar Sinan 1977, S:24, Sf:8 ) "Ruhun ölmezliğine inanmak, imgeye (hayale) kapılmaktır." (Mason Dergisi, Ocak 1975, Sf:8 ) “Beşeriyet de ruh fikri, ölüm korkusundan, daha doğrusu birdenbire ‘yok oluşun’ kabul edilememesi, bu korkunun elem ve azabının hafifletilmesi düşüncelerinden doğmuştur." (Türk Mason Dergisi 1965 S: 59 Sf: 30-36) Yukarıdaki alıntılardan da anlaşılacağı gibi Masonlar, aslında dine inanmazlar ve inanmadıklarını sadece kendi üyelerinin okuyabilecekleri dergi ve yayınlarda açıklarlar. Halka yönelik yayınlarda ise bu gerçeği perdeleyerek, dine inandıklarını, aralarında dini inançlara saygılı insanların da olduğunu özellikle vurgularlar. 5. Masonlar Ateizme Temel Oluşturan Evrimi Neden Desteklerler? Bilimsel hiçbir dayanağı olmadığı halde bilimsel bir gerçekmiş gibi lanse edilen evrim teorisi Türkiye'ye ilk defa Masonlar tarafından sokulmuş ve din ahlakına karşı kullanılmaya başlanmıştır. Masonlar kendilerine özel yayınları olan Mimar Sinan Dergisi’nde bu konuyu şu sekilde anlatmaktadırlar: "Bizde de Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde (Mason) Ahmet Mithat Efendi'nin kendi çıkardığı "Dağarcık" dergisinde "Dünyada İnsan Zuhuru" adlı kısa makalede Lamarck'in "Dönüşüm" teorisine dayanarak insanın maymundan türediğini bildirmesi üzerine İstanbul din bilginlerinin tepkisine yol açtı." (Mimar Sinan Dergisi Sayi: 39, Sf: 38) Masonlar evrim teorisini kabulle yetinmeyip, bunu topluma da yayma ve benimsetmenin en büyük görevlerinden biri olduğunu şöyle ifade etmektedirler: "Hepimize düşen en büyük insancıl ve Masonik görev, olumlu bilim ve akıldan ayrılmamak bunun "Evrimde en iyi ve tek yol olduğunu benimseyerek, bu inancımızı insanlar arasında yaymak halkı olumlu bilimlerle yetiştirmektir." (Türk Mason Dergisi, Sayı:25-26, Mart 1977, Sf: 59) Masonluğun gizli bir örgüt olmasının belki de en önemli sebebi din ahlakına karşı olan yapılarını belli etmemeye çalışmalarıdır. Çünkü masonluk dine inanmaz ve bunu topluma yaymak için çaba harcar. Din ahlakının ortadan kalkması için ilk başvurdukları yöntem de bilimsellikten uzak bir aldatmaca olan evrim teorisini gerçekmiş gibi topluma yaymaya çalışmalarıdır. Yine kendi yayın organları olan bir dergide Üstadları Selami Işındağ evrimi çıraklarına şöyle öğütlüyor: "Araştırmalara göre, XIX. asrın sonları ile XX. asrın başlarında İngiltere'nin Sussex Kontluğunda ve Piltdown bölgesinde bulunan iskeletler, insan ile maymun arasında bir taslak mevcuda aittir. Bu taslağa, iki ayak üzerinde yürüdüğünden (Ayakta duran insan maymun-Pitocantrus erektus) ismi verilmiştir. Yani evvela yüksek maymunlar, sonra da Tantativ Men ve sonra da insan, gelmiş gibi görülmektedir." (Otuzuncu Derece Ritüelinin Tetkiki, Dr. Selami Işındağ, 1966, Sf: 34) Önemli Not: Piltdown bölgesinde bulunduğu iddia edilen kafatasının gerçek olmadığı, çenesinin yeni ölmüş orangutana, kafatasının ise 500 yaşında bir insana ait olduğu, eskitmek için de çeşitli kimyasallar kullanıldığı anlaşıldıktan sonra, bu olay bilim tarihine Piltdown Sahtekarlığı olarak geçmiştir. (Daha fazla bilgi için Hayatın Gerçek Kökeni, HY, Araştırma Yayıncılık) 6. Yakın Tarihimizde Türk Masonlarının Dine Karşı Yürüttükleri Mücadeleler Nelerdir? Yıllar boyunca kendilerini bir 'hayır kurumu' olarak tanıtan masonların en rahatsız oldukları konulardan birisi, gerçek yüzlerinin açığa çıkarılması, gizli faaliyetlerinin deşifre edilmesidir. Dünyanın pek çok ülkesinde, bu yönde faaliyet yapan kişiler masonlar tarafından engellenmiş, bir şekilde faaliyetleri durdurulmuştur. İtalya'da P2 mason locasının açığa çıkmasının ardından, bu konuyu soruşturan savcıların ve emniyet görevlerinin birer birer faili meçhul bir şekilde öldürülmeleri bu durumun yakın tarihten çarpıcı bir örneğidir. Ülkemizde ise, masonların iç yüzlerini açığa çıkaran çalışmalar yapan kişilere karşı da, zaman zaman çeşitli komplolar yapılmış, ancak bu komplolar bir sonuca ulaşamamıştır. Bu durum İslam tarihinde de birçok defa yaşanmıştır. İnkarcılar hep tuzak kurmuşlar ancak Allah kurdukları tuzakları inananlardan uzaklaştırmış, hayra çevirmiştir. Bu durum bir ayette şöyle bildirilmiştir: “Hani o inkâr edenler, seni tutuklamak ya da öldürmek veya sürgün etmek amacıyla, tuzak kuruyorlardı. Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen (bir karşılık) kuruyordu. Allah, düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık verenlerin) hayırlısıdır.” (Enfal Suresi, 30) Değerli İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur'da masonların kendisine olan özel düşmanlıklarını da ifade etmiştir. Bu büyük alime yapılan haksız baskı ve zulümlerde masonların büyük rolü vardır: “Burada bir günde çektiğim sıkıntı ve azabı, Eskişehir'de bir ayda çekmezdim. Dehşetli masonlar, insafsız bir masonu bana musallat etmişler, ta ki hiddetimden ve işkencelerine karşı "artık yeter" dememden bir bahane bulup, zalimane tecavüzlerine bir sebep göstererek yalanlarını gizlesinler.” Bediüzzaman'ın hayatını anlatan Son Şahitler adlı kitapta, bu büyük İslam alimine masonların çektirdiği sıkıntı ve eziyetler anlatılmaktadır. Bediüzzaman'ın kendi ağzından masonların suçsuz yere kendisini hapse attırdığı açıklanmaktadır. 7. Türkiye’deki Masonlar Yabancı Ülkelerdeki Masonlarla Nasıl Bir İlişki İçindedirler? Masonluk varlığını ilk kez 1717'de İngiltere'de resmi olarak ilan etti. Bu tarihten sonra, önce İngiltere'de, ardından başta Fransa olmak üzere kıta Avrupası'nda yayılan masonluk, her ülkede din ahlakına karşı olan kişilerin toplanma yeri oldu. Kendilerini "hür düşünürler" olarak ilan eden -bununla, İlahi dinleri tanımadıklarını ifade eden- (Allah’ı tenzih ederiz.) pek çok Avrupalı mason, localarda buluştu. Kendi anlatımlarında uluslarüstü olduklarını şu şekilde açıklıyorlardı: “Franmasonluk siyasal bir parti olmamakla beraber, siyasal ve sosyal olayların akımına uygun olarak uluslararası birleşik ve sosyal bir kuruluş halinde örgütlenmesi 18. yüzyılın başlarına rastlar. Mezheplerin özgürlük kurallarını uygulamaya çalıştığı sırada, onlara yardım için, din adamları kurallarının (ruhban heyetlerinin) nüfuz ve iktidarlarına karşı savaş açmak durumuna giren farmasonluğun yıkmak istediği şey, Kilisenin hükümetler ve halk üzerindeki tahakkümü idi. Bundan dolayı 1738 ve 1751 yıllarında Papa tarafından dinsiz olarak ilan edilmiştir...” (Naki Cevad Akkerman, Politika ve Masonluk, Mimar Sinan, Eylül 1968, Sayı 7, s. 66-67) Hepimize düşen en büyük insancıl ve masonik görev, olumlu bilim ve akıldan ayrılmamak, bunun evrimde en iyi ve tek yol olduğunu benimseyerek bu inancımızı insanlar arasında yaymak, halkı olumlu bilimlerle yetiştirmektir. Ernest Renan'ın şu sözleri çok önemlidir: "Ancak halk olumlu bilim ve akıl ile eğitilirse, aydınlatılırsa, dinlerin boş inançları kendi kendine yıkılır." Lessing'in şu sözleri de bu düşünceyi destekler: "İnsanların olumlu bilim ve akıl ile aydınlatılmasıyla bir gün dine gerek kalmayacaktır. Masonik sembollerden bazıları: Masonlar, felsefelerini, gerçek manalarını sadece kendi üyelerine açıkladıkları semboller aracılığıyla ifade ederler. 33 derecelik masonik hiyerarşi içinde kademe kademe yükselen mason, her derecede masonik sembollerin yeni anlamlarını öğrenir. Çift Sütun Üzerlerine "Jakin" ve "Boaz" kelimeleri kazınmış olan bu sütunlarda masonların amacı, ilham aldıkları pagan inançları ifade etmektir. Mason localarının değişmez dekorlarından biri, locanın girişinde yer alan bu ikiz sütunlardır. Altı Köşeli Yıldız Masonlar altı köşeli yıldızı, Eski Mısır'ın putperest kültürünün sembolü olarak benimsemişlerdir. Göz Altındaki Piramit Bu sembol hakkında yapılan araştırmalarda, 1 dolarlık Amerikan banknotunun üzerinde yer alan bu sembolü benimseyen ABD kurucularının mason olduklarına, bu nedenle hümanist felsefeyi benimsediklerine vurgu yapılmaktadır. Gönye ve Pergel Bu sembolün, aslında yine Eski Mısır'dan veya Hristiyanlık öncesi Aryan inançlarından kaynaklanan pagan bir hurafenin işareti olduğu masonik kaynaklarda da kabul edilmektedir. Bilimsel hiçbir dayanağı olmadığı halde bilimsel bir gerçekmiş gibi lanse edilen evrim teorisi Türkiye'ye ilk defa Masonlar tarafından sokulmuş ve din ahlakına karşı kullanılmaya başlanmıştır. Masonlar tüm dünyayı bir "tapınak" haline getirme amacındadır. Ama hayal ettikleri bu tapınak, İlahi bir dinin değil, hümanist bir dinin tapınağıdır. "İnsan" kavramının putlaştırıldığı, materyalist ve evrimci felsefenin tek doğru sayıldığı bir dünya hayalidir bu. Detaylı bilgi >>> http://www.harunyahya.org/Makaleler/masonl...lanan_yuzu.html
Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2008 16 yıl MASONLUK VE YAHUDİLİK Muharref (yahudiler tarafından değiştirilmiş) Tevrat' ta Yahudi ırkının Dünya milletlerine yapması emredilen vahşet ve katliam şekilleri ayrıntılı bir şekilde belirtilirken, gizli, dikkat çekmeyecek yöntemler detaylı olarak anlatılmış çeşitli yollar gösterilmiştir. Bu yöntemler uygulandığında, milletler içten çökertilecek, ne hedef alınan milletler bunu farkedebilecek, ne de olayların arkasında bir Yahudi'nin ismi duyulacaktır. Yalnız kendi ritülellerinde Yahudilikle ilişkileri anlaşılan MASONLUK Tevrat'ın telkinlerini aynen benimseyen, Yahudiliğin işte bu gizli kollarından biridir. Masonlar Yahudi'lerle olan ilişkilerini gizli tutmayı lüzumlu görmektedirler; çünkü siyonizm ile aynı amacın güdüldüğünü anlatarak faaliyet göstermek yerine, yardım kuruluşlarını paravan yapıp hayırsever kişiler görünümü altında bu amaca hizmet etmek kendileri açısından daha verimli sonuçlar doğurmaktadır. Masonluk Yahudilik ile doğrudan alakalı olduğu için mason mahfillerinde uygulanan törenler ve ritüeller, aynı zamanda mason düşünceleri tabiatıyla Tevrat'tan alınacaktır. "Ritüellerimizde Tevrat'tan sayısız alıntı mevcuttur" (Mimar Sinan-1983, Sayı:47, Sayfa:39) ' Ve kral Salamon gönderip Sûr'dan Hiram'ı getirtti. Naftoli sıptından dul bir kadının oğlu idi. Ve babası Sûr'lu bir adamdı. Tunç işçisi idi. Hiram bütün tunç işleri işlemekte hikmetle ve anlayış ve hünerle dolu idi. Ve Salamon gelip bütün onun işlerini yaptı.' Hiram Usta'nın hikayesi yukarıda ki Tevrat ayetleri ile başlamaktadır. Hiram efsanesi bir rittir ve tekrisin vereceği bütün ilkeleri de kapsamaktadır. Adayın yaşadığı ve bizzat hiramı temsil ettiği Hiram efsanesi tekris töreni sembolik bir oyundur. (Çırak, Kalfa, Usta-S:102) Zaten masonluk mutlak hakikatin ancak bu ihata ve sezişlere ve bizzat tekamül etme neticesinde yaşanabilecek bir sırdır. Bu sır mühr-ü süleyman' ın iç dıl'ında ne güzel resm ve remz edilmiştir. Birbirine irca etmek suretiyle mütemadi bir devrin sayrureti Hiram'da en mükemmel şeklini bulur. (TÜRK MASON DERGİSİ-Ocak 1951 S.1, Sf:22) MUHARREF TEVRAT EMİRLERİNE GÖRE YAHUDİ DÜNYA GÖRÜŞÜ: SİYONİZM Yahudiliğin kaynağını teşkil eden muharref (tahrif edilmiş) Tevrat ifadelerine göre kendi Tanrıları "Yehova" tarafından oğullarına miras olarak verilen yeryüzünü mülk edinmek, devlet kurmak, hürriyet sahibi olmak yalnız yahudi olanların haklarıdır. Yahudi olmayanlar (goyimler) için bu haklar sözkonusu olamaz. Bu felsefeye göre Hz.Adem oğulları, Yehova oğulları olan Yahudilerin olması gereken çeşitli toprakları işgal etmişler ve gayrimeşru bir şekilde kullanmaktadırlar. Bu felsefeye göre yahudi olmayanların elinde bulunan mal,Yehova'nın mirasından çalınmış maldır. Kısaca Siyonizm adı altında özetlenebilecek bu inanışa göre, doğuştan günahkar olan diğer milletlerin, Yehova'nın oğulları tarafından "Sion" ( Kudüs yakınlarındaki bir dağın adı olan bu kelime, Tanrı Yehova'nın yeryüzünde kurulacak krallığını simgeler) da kurulacak " Dünya Krallığı" na yerlerini terk etmeleri, yeryüzünün yahudilerin eline geçmesi ve Yahudilerin bu gizli savaşın sonunda "Yeryüzü İlahı" ilan edilmeleri "din" anlayışlarının temelini oluşturur. 'Ve o kralların günlerinde göklerin Allahı (yehova) edediyen harap olmayacak bir krallık kuracak ve onun hakimiyeti başka bir kavme bırakılmayacak; ancak bu krallıkların hepsini o parçalayacak ve bitirecek' (Daniel, Bab:2 Ayet:44) 'O zaman Rab Yehova bütün bu milletleri önünüzden kovacak ve sizden büyük bir kuvvetli milletlerin mülkünü alacaksınız. Ayak tabanınızın basacağı her yer sizin olacak.' ( Tesniye, Bab:11 Ayet:23-4) Temelde şiddetli bir ırkçılığa ve maddeciliğe dayanan bu inançla yüzyıllardan bu yana yahudiler, Hz. Adem oğullarının elinden kendilerinin tabii hakkı olan bu malı geri almaları yolunda gerek sosyalizm, gerek kapitalizm sahalarında mücadele etmektedirler Ancak kendilerinden sayıca çok daha güçlü olan diğer milletlerin devletlerini ve mülklerini ele geçirmek için kaba kuvvetten ve açıkça onlarla karşı karşıya gelmenin fayda sağlamayacağını çok iyi bilen yahudiler masonluk, felsefe, siyaset, basın, propaganda, ekonomi, bankacılık, anarşizm, savaşlar ve ahlaki dejenerasyon gibi stratejik silahlar kullanarak bu görünmez istila hareketini sürdürmektedirler. 'Eğer kendi yüreğinde bu milletler benden çokturlar, nasıl onların mülkünü alabilirim dersen, onlardan korkmayacaksın' (Tesniye, Bab: 7 Ayet:17-18) Yahudiler için yeryüzünde iki tür canlı vardır. İnsanlar ve Hayvanlar.. Yahudiler insanlardır. Diğer insanlara karşı girişilen ve kuralları "Yehova" tarafından tespit edilen bu savaşta, hiç şüphesiz birinci plandaki hedef siyonist hareketin karşısına büyük engeller olarak çıkan, din-ahlâk- gibi mukaddes değerlerin insanların gözünde alçaltılması, parçalanması ve nihayet tamamıyla ortadan kaldırılmasıdır. 'Şimal taraflarında büyük kralın şehri yüksekliği güzel olan Sion Dağı bütün yerin meserretidir. (Mezmurlar, Bab:48, Ayet:2-3) 'İşte şimdi bildim ki; bütün dünyada Allah yoktur, ancak israilde Allah vardır.'(II.Krallar; Bab:5, Ayet:15) Dini kıyafetleri içinde her sene Sion Dağı'nı ziyaret eden Yahudiler. 'Rab Yehova saltanat sürüyor, kavimler titresinler, Kerubiler üstünde tahtındadır; yer sarsılsın. Rab, Sion' da büyüktür.' (Mezmurlar; Bab:99,Ayet:1-2) 'Saf altında toplanan Sion'un değerli oğulları.' ( Y.Mersiyeleri; Bab:4/2) Muharref (tahrif edilmiş) tevrattan kaynaklanan üstün ırk fikri, diğer milletlerin değersizliği ve dinin milli olması, sadece Yahudi ırkından olanlara musevi olma hakkını vermektedir. Bu durum diğer musevi dinine mensup ırklara (Habeşliler, Hazer Türkleri vb) Yahudilerin büyük kin tutmalarına sebeb olmaktadır. İsrail' in Habeş'li musevileri ölüme terk etmesinin kökeninde bu gerçek yatmaktadır.) (alıntı)
Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2008 16 yıl Dünya üzerinde etkili olan siyasi anlayışı anlamak için birde buraya bakın... DÜNYACA ÜNLÜ MASONLAR DEVLET BASKANLARI - HÜKÜMDARLAR Almanya Imparatoru Wilhelm I (1797-1888) Hannover Krali Ernest August (1771-1851) Prusya Krali Büyük Friedrich (1712-1786) Prusya Krali Friedrich Wilhelm II (1859-1941) ve 28 hükümdar Afganistan Habibullah Han (1872-1919) Muhammed Han Belçika Leopold I (1750-1865) Brezilya Imparator Dom Pedro I (1798-1834) Bulgaristan Alexander von Battenberg (1857-1893) Java Peorbohadi Ningrat Danimarka Friedrich VI Christian VII (1786-1848) Friedrich VII Christian X (1870-1947) Fransa Napoléon I (1769-1821) Charles X (1757-1836) Louis XVIII (1755-1824) Hawaii Kamehameha IV (1779-1874) Kalakaua I (1836-1891) HindistanTippu Sahib Bjalwapur Hollanda Louis Bonaparte (1778-1846) Wilhelm II Ingiltere George IV (1762-1830) Wilhelm IV Edward VII (1841-1910) Edward VIII (1892-1972) Ispanya Joseph Bonaparte (1768-1844) Isveç Gustaf III (1746-1792) Gustaf IV (1778-1837) Karl XIII (1748-1818) Karl XIV, Bernadotte (1763-1844) Oskar I (1799-1859) Karl XV (1826-1872) Oskar II (1829-1907) Gustaf V (1858-1950) Gustaf VI (1882-1973) Misir Tevfik Pasa (1767-1815) Napoli Joachim Murat (1767-1815) NorveçHaakon VII (1872-1957) Polonya Stanislas I (1704-1766) Stanislas II (1732-1798) Rusya Petro III (1728-1762) Paul I Alexandre II (1818-1881) Ürdün Hüseyin (1935-) Yunanistan Kral George I (1845-1947) DEVLET BASKANLARI - CUMHURBASKANLARI A.B.D. Washington (1732-1799) Monroe (1758-1831) Jakson (1767-1845) Polk (1795-1849) Buchanan (1791-1868) A. Johnson (1808-1875) Garfield (1831-1881) McKinley (1843-1901) Th. Roosevelt (1858-1919) Harding (1865-1923) F.D.Roosevelt (1882-1945) Truman (1884-1972) Nixon (1913-) L.B. Johnson (1908-1973) Ford (1913-) Arjantin Miranda Alvear (1868-1942) Mitre Rivadiva (1780-1845) Lopez Urquiza (1800-1870) Samienti (1811-1888) Bolivya Sucre (1795-1830) Brezilya Fonesca Çin Sun-Yat-Sen (1866-1925) Çang-Kay-Sek (1887-1975) ............................... DEVLET ADAMLARI VE POLITIKACILAR A.B.D. Istiklâl Beyannamesini imza eden 56 kisinin 53'ü Ilk Kurucu Meclisin 55 üyesinden 50'si Ilk kurulan 13 Devletin bütün Valileri Washington'un 29 Generalinden 20'si, 106 subayindan 104'ü Almanya CAROLATH, Heinrich (1852-1920), Meclis Baskani DÖNYOFF, Ludwig (1742-1803), Prusya Devlet adami ve maresal. GÖRRES, Josef (1776-1848), Alman Devlet adami HARDENBERG, Karl August (1750-1822) Prusya Disisleri bakani. HAUKWITZ, Christian (1792-1804) Prusya Devlet adami ve bakan. KAEMPF, Johannes - 19912-1918 yillari arasinda Almanya Millet Meclisi Baskani. LASKER, Eduard (1829-1884) Alman Nasyonal Liberal Partisini kuran, yöneten ve Bismark politikasina karsi çikan politikaci. LIST, Friedrich (1789-1846) Alman iktisatçisi ve milletvekili. SCHACHT, Hjalmar (1877-1970) Ünlü Alman maliyecisi. STEIN, Henrich Friedrich Karl, Baron von (1757-1831) Prusya devlet adami, Maliye Bakani, köylülerin kurtaricisi. STRESEMANN, Gustav (1878-1828) Alman Halk Partisi Baskani ve Basbakani. Fransa ARAGO, Emanuel (1812-1896) Bakan CHOISEUL, Etienne Fraçois Duc de (1719-1785) Fransiz Devlet adami. DANTON, Georges Jaques (1759-1794) Fransiz ihtilâli önderlerinden. DESMOULINS, Camille (1760-1794) Fransiz Politika yazari ve politikaci. GAMBETTA, Léon (1838-1882) 1870-71'de Parisi kurtarmak için çaba harcayan siyaset adami ve avukat. GUYOT, Yves (1843-1927) Sömürgecilikle savasan hürriyet taraftari politikaci ve iktisatçi. LA FAYETTE, Marie Joseph, Marquis de (1757-1834) Fransiz generali ve politikacisi. Amerika kurtulus savaslarina katildi. LA ROCHEFOUCAULD, Fraçois Alexandre, Duc de (1747-1827) Fransada ilk tasarruf sandiklarini kuran politikaci. MARAT, Jean-Paul (1743-1793) Doktor ve Fransiz ihtilâlinin ileri gelen politikacilarindan. MIRABEAU, Victor Riqueti, Marquis de (1715-1789) MIRABEAU, Honoré - Gabriel (1749-1791) Yazar ve Fransiz ihtilâli hatiplerinden. D'ORLEANS, Louis Philippe (1747-1793) 16.Louis'nin kuzeni Fransiz Ihtilâline karisti. PROUDHON, Pierre - Joseph (1809-1865) Sosyalist filozof ve yazar. ROBESPIERRE, Maximilien de (1758-1794) Avukat ve politikaci. TALLEYRAND - PERIGORD, Charles - Maurice de, Prince de Bénévent (1754-1838) Devlet adami ve diplomat. VIVIANI, René (1863-1925) Devlet adami, gazeteci, adliye ve Millî Egitim Bakani. IngiltereCHURCHILL, Winston S. (1874-1965) Ingiliz politikacisi ve yazari. Italya CAVOUR, Camillo (1810-1861) Italya birligini yapanlardan; basbakan. Misir HALIM PASA (1831-1894) Osmanli Devlet Surasi Baskanligi yapmistir. Misir Büyük Locasinin kurucusudur. ZAGLUL PASA (1850-1927) Misirda Ingiliz hakimiyetine son vermege çalismis ve "Misir Milletinin babasi" ünvanini almistir(alıntı)
Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2008 16 yıl Degisik adlar altinda bulunmalarina ragmen Yahudiler aasinda cok eski zamanlardanberi daima gizli kardeslik teskilati mevcuttur. Bunlar daima elbirligiyle calisirlar. Bu teskilatin bulunduklari memleketlerin sartlarina ve ahlakina tesirleri cok büyüktür.Zaten bu teskilatlardir ki bütün dünyanin Yahudi'lerini biribirine kenetleyip kuvvetli ve maglup edilmez bi sekle getirdiler.Merkezi Paris'te olan *ALLIANCE ÜNIVERSALLE ISRAELITES*ve merkezi Newyork'ta bulunan *BNEBRIT*cemiyetleri bu anlamda cok etkili olanlardir. Mason ve Allians Israelitin basi olan taninmis Fransiz siyaset adami ADOLF ISAK BREMME 1860 tarihinde Alyansin acilis töeninde söyledigi nutukta: ..*Bizim yaratmak istedigimiz amac ne Fransiz'dir ne Ingliz ne Isvicre ne de Almanya'dir.'YAHUDIDIR VE DÜNYA CAPINDADIR'Yahudi ideali dünyayi isgal etmelidir..isimiz büyüktür,mukaddestir ve onun basarisi kesindir.Israel tarafindan dünyaya gerilen ag günden güne genislemektedir.Mukaddes kitaplarimizin müjdeleri gerceklesecektir.Her firsattan istifade etmekligimiz lazimdir.HIC BIRSEYDEN KORKUMUZ YOKTUR.Bütün dünyanin serveti Israelin ogullarina mülk olacagi gün uzak degildir.*diyordu. Masonlugun gayesi Yahudiligin gönlünden dogmustur.Bunun kurucusu Kral Salamon'dur.O Israil'in refahina en büyük sahittir. Masonlarin adetlerinin ekserisi Salomon mabedinden alinmistir.Kelimeler ve isaretlerin cogusuda Yahudi dilinden alinmistir. (Güstav Kreples. Bne'brit 1902) CEVAT RIFAT ATILHAN;SIYONIZM VE PROTOKOLLER;s 277 saygilarla
Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2008 16 yıl "Ergenekon" tertibi Mossad'ın işi olmasın! "Niye açıklamıyorsunuz?" dediler. Sonunda "Al size açıklama" der gibi dev bir iddianamenin fiziki ve şekli bütün boyutları açıklandı. Görmedik ama söylendiğine göre tamı tamına 2 bin 455 sayfaymış. Departman departman bilmem kaça ayırmışlar. Deliller öbek öbek ağzı bağlı torbalar halinde yığılmış ortaya yere. Şu kadar operasyon yapılmış. Şu kadar insan dinlenmiş. Şu kadar da gizli tanık sağlanmış. Milyonlarca sayfa telekulak kaydı yazılı belgeye dönüştürülmüş. Bu hummalı ve büyük çalışmanın sonucunda da bilmem şu kadar kişi tutuklanmış! İddialar, ithamlar ve iftiralar! Resmi söylemlerin dışında ne iddialardan ne de mahkeme kararına rağmen sayfa sayfa iktidardan beslenen gazetelerde yayımlanan ifadelerin doğruluğundan haberimiz var! Ancak ileri sürülen iddiaların, sanıklara yüklenen suçların ve üst üste yapılan tutuklamaların kamu vicdanını güçlü bir biçimde rahatsız ettiğinden haberimiz var. Kuşkusuz yapılan haksızlık ve hatalarla kendilerine karşı yapılmadığı sürece ilgilenmeyenlerin çoğunlukta olduğu da biliniyor. Onlar, olan bitene "Bu kadar kusur kadı kızında da olur" edasıyla yaklaşmaktadırlar. İktidar yanlısı medya tam da bunu yapıyor. Kuruların yanında azcık yaş da yanacaktır imajını yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. Yapılan operasyon ve tutuklamalardan daha çok, yaşanan süreçte iktidar yanlısı medyanın tetikçi gibi hareket etmesi, Türkiye'yi korku cumhuriyetine çevirmiştir. İktidara yönelik eleştirel tavır içinde olan herkeste "Kapının düğmesine ne zaman basılacak" kaygısı yaratılmıştır. Yapılan her tutuklamanın ardından iktidar medyası "Operasyonun medya ayağı ya da falan yönü eksik kaldı" türünden başlıklar atmışlardır. Yıllara sarkan tutuklama, takip edilme, kayıt etme ve kontrol altına almalarla iktidar muhaliflerinin sindirilmesi sağlanmıştır. İddialar ve iddianame! Başsavcı Engin'in açıkladığı kadarıyla iddianamede suçun her çeşidi var. Yalnız suç değil gerçekte iddialar arasında tarih, efsane, terör tanımı, komplo, entrika, cinayet, suikast, komplo, devlet yıkma, hükümet devirme, askeri itaatsizlik, ayaklanma çıkarma, tahrik gibi suçun her çeşidi mevcuttur. İddialar, iftiralar, suçlamalar ile ithamlar iç içe girmiş durumdadır. İddialar arasında yok yoktur! Birbiriyle ilgisiz olayları birbirine ekleyerek, çok daha içinden çıkılmaz ve karmaşık örgüt icat etmek Türkiye'de her zaman mümkündür. Bu ülkede olan biten her şeyi bir tek nedene indirgemek sonra da bunu dış mihraklara bağlamak gelenektir. Günah keçisi ilan etmek ve suçu ihale etmek derin düşünce sahibi olmayanlara çok kolay gelmektedir. Bir zamanlar ülkede olup biten her şeye bu Sabetaycıların, Masonların, komünistlerin, faşistlerin işi denirdi. Galiba bundan sonra da her türlü kötülüğe "Ergenekoncuların işi" denilip geçilecektir. Mahkemeye sunulan iddianamenin içeriğinde yer aldığı öne sürülenler -yasak olmasına karşın- yine iktidar yanlısı basına sızdı. Bu sızıntı bilgilere göre iddialar arasında Agarta adlı tarikat tipi bir yapılanmadan söz ediliyor. Buna bir çeşit Türkiye usulü "Tapınak Şövalyesi" örgütlenmesi de denilebilir. Bu efsaneye de birileri ciddi ciddi yer vermiş. İddia edildiğine göre bizzat iddianame "Ergenekon" yapılanmasını tarihini 600 yıllık bir tarikat örgütlenmesi olarak Agarta'yla ilişkilendirmiş. Böylece karşımıza Tibet ve Orta Asya gelenekleriyle başlayan Göktürk, Uygur ve Hun masallarında yer alan efsanevi bir yeraltı organizasyonu olan bir çeşit yeni "Ergenekon" çıkarılmıştır. Açıklamalardan anlaşılıyor ki, Ergenekon'un yalnız dişi kurdu "Asena" sı eksik! Komplo Mossad'ın işi olmasın! İddianamenin dayandığı belgelerin ilk kaynağı bugünlerde Kanada'da "Hahamlık" yapan Tuncay Güney adlı bir adamdır. İlk kez böyle bir örgüte ait belgeleri Emniyet makamlarına veren kişinin bu adam olduğu biliniyor. Acaba bu hahamın Mossad ajanı olup olmadığı konusunu birileri araştırmış mıdır? Bu zat şimdi Kanada'da yaşıyor. Kanada, son zamanlarda İngilizlerin Anadolu'yu işgalinin daha fazla özgürlük getireceğini söyleyenlerin iki buçuk saat içinde İngilizlerin de yardımıyla vatandaşlık hakkı kazandıkları bir ülkedir. Bu durumda işin içinde doğrudan Mossad'ın, biraz CIA'in, azcık da İngiliz MI5'in olmadığını kim garanti edebilir? Düşünmeye ve irdelemeye değmez mi? "Ergenekon" adı verilen davayla ilgili olarak yapılan her açıklama kafaları biraz daha karıştırmaktadır. Abartılı yorumlar, şişirilmiş iddialar ve iç içe sokulmuş olaylar kafalardaki sorulara cevap vermeye değil karıştırmaya yarıyor. Türkiye'de kafaların karışık olmasının Mossad'ın ülkesinin şu sıralarda işine gelir mi? İran'a yönelik saldırı hesapları içinde olan İsrail'in bu sıralarda Türkiye'de kafaların karışık olmasında yararı olabilir! Düşünmeye değer...
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.