Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2005 Ne kadarınız gerçek sizin, kırk odalı şatonuzun kırkıncı odasındaki kilitler altında sakladığınız gerçek duygularınızla, gerçek düşüncelerinizin ne kadarı yansıyor hayatınıza, söylenmeyen neler var kuytularda, hani kendinizden bile sakladığınız, bir sinir kriziyle ya da büyük bir acıyla yahut da muhteşem bir sevinçle kabuğunu çatlatıp da ortalara dökülecek neler biriktiriyorsunuz içinizde...? ? ? Ne kadarınız kendi sahtekarlığınızın esiri? Sevip de söyleyemediğiniz, özleyip de açıklayamadığınız ya da sevmeyip de sevginizin eksikliğini içinize gömdüğünüz oluyor mu, korkaklıklar var mı, kalleşlikler var mı, yoksa diplerde saklanan cesaretiniz bir işaret mi bekliyor...? ? ? Göründüğünüz insan mısınız siz, yoksa bir define arayıcısı hazineler mi bulur içinizde ya da yıkılmış bir kentin harabelerini mi taşıyorsunuz? Derununuzda neler saklıyorsunuz? Ne kadarınız gerçek sizin? Ülkenizle ilgili düşüncelerinizi söylüyor musunuz, yoksa başınızı belaya sokmayacak kadar akıllı mısınız, gerçek düşüncelerinizi başbaşa konuşmalara mı saklıyorsunuz, açıkça konuşanları biraz aptal buluyor musunuz? Günahlardan yapılmış hayaller var mı içinizde, günahtan korktuğunuzdan bunları saklayıp Tanrı'yı mı kandırmaya uğraşıyorsunuz? Günahları sevmiyor musunuz, seviyor musunuz yoksa...? ? ? Uzun bir yolculuğa çıkar gibi duygularınızla düşüncelerinizi denklere sarıp da içlerinizde bir yerlere mi yerleştirdiniz, bir gün yolculuk bitince açmayı mı düşünüyorsunuz aslında yolculuğun hiç bitmeyeceğini ve denklerinizi hiç açmayacağınızı bilerek... Bir gün çıldırsanız da bütün duygularınızla düşüncelerinizi açıkça söyleseniz, neler duyacağız sizlerden, gizli palyaçolar mı çıkacak ortaya, yoksa korkaklığın altında, bir istiridyenin içinde büyüyen inciler gibi büyümüş yiğitlikler mi? Kızgınlıklarınız yok mu sizin, öfkeleriniz, isyanlarınız? Aşklarınız yok mu? Kendi sahtekarlığınıza ne kadar esirsiniz? Esaretten kurtulsanız da gerçekler dökülse ortaya, kendinize şaşar mısınız, hiç düşündüğünüz oluyor mu kırkıncı odada neler var diye, hangi unutulmaya çalışılmış sevgililer, dile getirilmeyen özlemler, söylenmeye söylenmeye birikmiş öfkeler, hangi boşvermişlikler, hangi inkar edilmiş arzular yatıyor diplerde? Ne kadarınız gerçek sizin? Kimselerden korkmadığınız kadar korkuyor musunuz kendinizden? Şehrin ışıklarının bulutlara yansıdığı turuncu pırıltılı külrengi bir gecede, şimşeklerle boşanan yağmur başladığında şatonuzun odalarında bir gezintiye çıkıyor musunuz, ağır ağır yaklaşıp o kırkıncı odaya açıyor musunuz kapıyı usulca, gördükleriniz ağlatıyor mu sizi, bu kadar gerçeği o odada saklayıp, hayatı yalandan yaşadığınızı farketmek nasıl bir sarsıntı yaratıyor? yoksa, ne gökyüzüne vuran ışıklar, ne yağmur, ne de ıssız gece, sizin kırkıncı odaya yaklaşmanızı sağlayamıyor mu, korkuyor musunuz kendi gerçeklerinizden, kırkıncı odanız size de mi kapalı, kendi kendinize bile mahrem misiniz? Ne kadarınız gerçek sizin? Ne kadarınız kendi sahtekarlığına esir? Bıktığınız olmuyor mu kendi yalanlarınızdan, hiç kendinizden sıkıldığınız olmuyor mu, kendinizi bir yerlerde terkedip de gitmek istemiyor musunuz, bütün yalanlarınızdan uzak bir yere? Şöyle rahatça bütün duygularınızı, bütün düşüncelerinizi söyleyebileceğiniz bir diyara, kendinizi bile yanınıza almadan. Ah aslında ben onu seviyordum diye ağlayacağınız kimleri saklıyorsunuz koynunuzda, yüksek sesle eleştirip de içinizden hak verdiğiniz hangi düşünceler var, kendinizi akıllı bulurken aslında gizlice kendi korkaklığınızdan utandığınızın itirafını nerelerde gizliyorsunuz? Ne kadarınız gerçek sizin? Ne kadarınız kendi sahtekarlığına esir? Bunu hiç düşündüğünüz oluyor mu yoksa bunu düşünmek bile yasak mı size? Neler var kırkıncı odada? Otuzdokuz odadan yapılmış hayatınızı, kırkıncı odanın kapısını açmamak için yalandan mı yaşıyorsunuz? Niye yapıyorsunuz bunu? Açsanıza kırkıncı odayı yağmurlu bir gecede belki... Belki de hiç açmazsınız, kapalı bir odayla yaşarsınız bütün ömrünüzü, kendinizden sıkılarak... Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2005 ...................... Ne kadarınız gerçek sizin? Ne kadarınız kendi sahtekarlığına esir? Bıktığınız olmuyor mu kendi yalanlarınızdan, hiç kendinizden sıkıldığınız olmuyor mu, kendinizi bir yerlerde terkedip de gitmek istemiyor musunuz, bütün yalanlarınızdan uzak bir yere? ................. NE KADAR GÜZEL BİR ŞİİR PEKİ KİME AİT ONUDA YAZARSAN SEVİNİRİM.YÜREĞİNE SAĞLIK ARKADAŞIM... Alıntı
Misafir TheLastofMohicaN Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2005 dün gece söylemişti çok güzel bir şiir yazıcam diye demek buydu kimin şiiri olduğunu söylememiş acaba kendimi yazmış. bu arada onlarla chat çok zevkliydi sizde katılın bence! o moral bozukluğuna rağmen çok güldürdüler beni altın kızlar bütün çicekler onlara Alıntı
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2005 Saolun arkadaşlar bu Ahmet Altanın ben okurken açıkçası ne kadarımız gerçek diye düşünmeden edemedim sizinle paylaşmak istedim beyendiyseniz ne mutlu bana Kolay Gelsin Alıntı
Φ şilan Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2005 Vakit Gül Mevsimidir Şimdi Uzun zamandır yüreğim bir kuytuda Uzun zamandır suskunluğum sorguda Kilitlendim karmaşık bir duyguda Her geçen gün biraz daha eksiliyorum Vakit gül mevsimidir şimdi Geceler hanımeli kokar Bütün isyanlar benimdir Hasretin zincirler kırar Vakit gül mevsimidir şimdi Gül yapraklarına benzer sabahlar Yağmurlar zamansız dindi Yasaklarıma benzer günahlar Ahmet Altan Alıntı
Φ şiirlrimle gömülecek adım Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2005 selam lar ben ferhat karaagac: işte burda yazdığım ilk şiir im: GİDİYORUM BEN GİDİYORUM BİLMEDİĞİM BİR VAKİTTE , BİLMEDİĞİM BİR VAKTE. SAKIN ARAMAYIN BENİ DAĞLARIN ETEKLERİNDE UNUTMAYIN O GÜZEL GÖZLERİ İNSANI DERİNDEN VURAN SESİNİ. GİDİYORUM SAKIN ARAMAYIN BENİ DAĞLARIN ETEKLERİNDE, MAHŞERDE ,MEZARDA TOPRAKLARIN DERİNLİKLERİNDE BİR GÜN GELDİ ÖNÜME KORKUYORUM YALNIZIM DERİNLERDE BELKİ BİR GÜN KURTULACAĞIM DİYE DUA EDİYORUM ALLAH'A ELBET BİR GÜN GELECEĞİM YA TABUTLA YA SİLAHLA, YA KORKUTACAĞIM ,YA ÜZECEK. UNUTMA BEN GİDİYORUM,ARAMAYIN BENİ DAĞLARIN ETEKLERİNDE.. İSTEMESEMDE ANLAMASAMDA ELBET VUCUDUM TOPRAGA GİRECEK, GÖZLERİM HUDUDA BAKACAK YA GÖRECEĞİM YA GÖRMEYECEĞİM;O BENİ ANLAYACAK... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.