Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 . Mübarek İslamın Yüz Karası!.. Sen şu yücelerden yüce Allah'ın büyüklüğüne bak!.. Tövbe estağfurullah Tanrı adına müminlere ahkâm kesen.. Peygamberimiz adına ona buna çok bilmişlik taslayan.. Din-i İslam hesabına şu kör olası geçici dünyada Müslümanları kafakola almaya çabalayan.. 'Hocaefendi' lakabını sabıka kaydı gibi siciline yazan.. Nam-ı diğer Fethullah .. Soyadı da Gülen olan kişinin hal-i pür melaline parmak ısırmaz da ne yaparsınız? ** Dokuz yıldan beri Amerika'da yaşayarak Türkiye'deki saf Müslümanları Okyanus'un ötesinden kim vurduya getirmek isteyen Fethullah, 'Green Card' için ABD resmi makamlarına başvurmuş... Aslı Aydıntaşbaş 'ın Sabah'ta çıkan haberinden birkaç satır: ''1997'den bu yana ABD'de yaşayan Fethullah Gülen'in oturma izni sağlayan Green Card'a başvurduğu ancak Amerikan yönetiminin Türkiye'nin en güçlü dini cemaatlerinden birinin ruhani lideri olarak bilinen Gülen'in talebini reddetme aşamasında olduğu öğrenildi.'' Vah vah Fethullah'a.. Vah bizlere!.. ** Önce bilelim ki bu Fethullah ''Ruhani lider'' filan değildir; siyasette kutsal İslam dinini kullanmak saygısızlığının pîrlerindendir... Yalnız siyaset mi?.. Ticaret.. Şirketleşme.. Medya.. Gazete ve de televizyon.. Eğitim ve de özel okullar.. Finans kuruluşları.. Tümünde Nurculuk.. Said-i Nursi tezgâhı.. Politika.. Fethullahçılıkta ne istersen bulunur ülke yararından gayrı.. Bu cemaatte öylesine para var ki gazeteci, yazar, şair, politikacı teslim almak için kesenin ağzını istediğinde açar; Nakşiliğin Said-i Nursi kütüğüne yazdığı meşhurlar gün geçtikçe çoğalmaktadır. ** Peki, şimdi ne oluyor?.. Türkiye'de bu imparatorluğun başında bulunan adam dokuz yıldan beri mukim bulunduğu ABD'den oturma izni için devlet kartı istiyor... Bizim cemaat şefimiz, şeyhimiz, şıhımız, tarikat fışfışımız, imparatorumuz, en büyük dini liderimiz, nefesi güçlü, konuşması okunmuş üflenmiş, vaazı siyasette reklam değeri kazanmış 'Hocaefendi' miz de işte böyle Amerikancı olur... Koskoca (1.5 milyar nüfuslu) İslam coğrafyası varken oturacak ülke bulamayıp İsrail'le birlikte şu sırada Ortadoğu'da Müslümanların canına okuyan Amerika'ya postu serer... ** Ben şimdi böyle 'Hocaefendi' yi ne yapayım?.. Sevgili okurlarım!.. Söyleyin Allah lillah aşkına ben böyle cemaat başını, tarikat liderini, Müslümanlığın yüz karasını ne yapayım?.. _________________________________________________________________ Kaynak: Cumhuriyet 21.07.2006 - Aslı Aydıntaşbaş 'ın Sabah Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 teşekkürler sevgili dipnot. aslında gerçekler uzun zamandır ortada ama anlamak istemiyorlar.abd gibi arka arkaya kendi emelleri uğruna insanlık suçu işleyen bir ülkenin yandaşı olmak ve saman altından bir sürü dalavere çevirip sonrada maskesini takarak büyük mümin ,tarikat lideri,has müslüman...vs.. izlenimini vermek zaten büyük bir hainlik ister. Alıntı
Φ muzaffer 1905 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Alın size gerçekler tabi gerçekleri kabul etmeye niyetiniz varsa Gülen'in Avukatından Sabah'a Yalanlama Fethullah Gülen'in avukatı Orhan Erdemli, Sabah Gazetesi'nde dün manşetten verilen 'Amerika'dan Gülen'e Green Card Yok' başlıklı haberin gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Gazetede yer alan haberle ilgili yazılı bir açıklama yapan Erdemli, müvekkili Gülen'le ilgili asılsız iddialara yer verildiğini kaydetti. Erdemli açıklamasında, "söz konusu yazıda, 'Gülen Green Card istedi, ABD vermedi', 'Amerika'dan Gülen'e Green Card yok' şeklinde başlıklar kullanılmıştır, oysa, haberin İçeririnde 'ABD yönetiminin başvuruyu reddetme eğiliminde olduğu' şeklinde henüz sonuçlanmamış bir işlemden bahsedilmektedir. Bu durum da, iddianın gerçek dışı olduğunu göstermektedir" ifadelerini kullandı. Gülen'in Türkiye'ye gelmesi için hiçbir engel bulunmadığına vurgu yapan Erdemli, açıklamasını şöyle tamamladı: "Nitekim, müvekkilim Temmuz ayında Türkiye'ye gelmek için hazırlık yapmış, ancak doktorların kendisine verdiği yeni randevular nedeniyle bu yolculuk gerçekleşmemiştir. kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi açısından bu açıklamayı saygıyla sunarız." -------------------------------------------------------------------------------- Sabah Gazatesi'nde bu konuda çıkan yazı: Gülen Green Card İstedi, ABD Vermedi Fethullah Gülen ABD'ye oturma izni için başvurdu. Talep, Beyaz Saray, Pentagon, Dışişleri ve İçişleri arasında gidip geldi. ABD 'Ankara kızar' endişesinde. Dokuz yıldır "geçici vize" formülüyle ABD'de yaşayan Fethullah Gülen birkaç ay önce bu ülkede oturma izni sağlayan Green Card (Yeşil Kart) alabilmek için ABD yönetimine başvurdu. SPONSORDA TEREDDÜT Cemaate yakın bir vakıf da Fethullah Hoca'ya sponsor oldu. Dosyayı inceleyen ABD yönetiminin Gülen'in kişiliği, vaazları ve yazılarını sakıncalı bulmadığı ama vakıfla ilgili tereddüt oluştuğu belirtildi. ASIL NEDEN İKİLİ İLİŞKİLER Bu tereddüt nedeniyle başvurunun reddedilme aşamasında olduğu ifade edildi. Ancak Washington'daki gözlemciler, asıl nedenin "Ankara'nın tepkisini çekmemek" olabileceğine dikkat çekiyor. Dava korkusu Gülen sağlık nedeniyle gittiği ABD'de Pennsylvania'da yaşıyor. Türkiye'de açılan davadaki beraat kararında hukuki süreç bitmediği için dönemiyor. Amerika'dan Gülen'e Green Card yok Fethullah Gülen 9 yıldır yaşamakta olduğu ABD'de oturma izni sağlayan Green Card'a başvurdu. Ancak ABD yönetimi, Pentagon, İçişleri ve Dışişleri Bakanlığı arasında gidip gelen başvuruyu reddetme eğiliminde. 1997'den bu yana ABD'de yaşayan Fethullah Gülen'in birkaç ay önce ABD'de oturma izni sağlayan Green Card'a başvurduğu, ancak ABD yönetiminin Türkiye'nin en güçlü dini cemaatlerinden birinin ruhani lideri olarak bilinen Gülen'in talebini reddetme aşamasında olduğu öğrenildi. Türk ve ABD'li kaynaklar, Gülen'in bir süre önce yaptığı Green Card başvurusunun ABD yönetimi içinde Beyaz Saray, Pentagon, İçişleri ve Dışişleri bakanlıkları tarafından ayrı ayrı değerlendirmelere tabi tutulduğunu belirtti. Ancak Amerikan yönetimi, Gülen'in başvurusuna "sponsor" olan ve cemaate yakınlığıyla bilinen vakıf konusunda tereddüt sahibi olduğu için başvuruyu reddetme eğiliminde. "Şahsı, vaazları ve yazıları konusunda hiçbir sıkıntımız yok" diyen bir kaynak, buna karşın vakfı tanımadıklarını ve talebin bu yüzden kabul edilmesinin zor olduğunu söyledi. Ancak Washington'daki gözlemciler, ABD yönetiminin Gülen'in Green Card talebini reddetme sebebinin Türk-Amerikan ilişkileri ve "Ankara'nın tepkisini çekmemek" olabileceğini vurguluyor. ABD SICAK BAKIYOR Dokuz yıl önce ABD'ye göç eden Fethullah Gülen, halen Pennsylvania eyaletinde yaşıyor. Müritleri tarafından "Hocaefendi" diye anılan Fethullah Gülen, sağlık nedenleriyle gittiği ABD'de 28 Şubat sürecinin kendi cemaatine yönelmesi ve bizzat tutuklanma talebiyle hakkında açılan davalar nedeniyle kalmaya karar verdi. ABD yönetimi, Gülen ve cemaatinin sergilediği İslam modelini "ılımlı" ve "Batı dünyasıyla barışık" diye tanımlarken, Türkiye'de sayısız soruşturmaya konu olan Fethullah Gülen, devlet içinde laiklik hassasiyeti olan bazı çevreler tarafından sakıncalı veya "devleti ele geçirmeye çabaladığı" gerekçesiyle "rejime yönelik tehdit" diye algılanıyor. DÖNMEYİ İSTİYOR Gülen'in ABD'de yaşıyor oluşu, kendi cemaatinin diğer İslami çevrelerde rastlanan "Amerikan karşıtlığı" konusunda daha temkinli olmasına neden oluyor. Ancak diğer taraftan Türkiye'de sayısız soruşturma geçiren Gülen'in ABD tarafından "himaye edildiği" görüntüsü de Türkiye'de devlet içinde ve dışındaki laik çevrelerdeki "Amerikan karşıtlığını" kışkırtıyor. Yakın çevresi, okulları, gazetesi, yayın organları, finans kuruluşları ve geniş bir sosyal dayanışma ağıyla Türkiye'nin en güçlü dini cemaatinin ruhani lideri sayılan Gülen'in Türkiye'ye dönmeyi arzuladığı, ancak dönmesi halinde bazı savcıların geçmişte olduğu gibi hakkında işlem yapması olasılığından çekindiğini belirtiyor. Gülen açısından Türkiye'ye dönmesini riskli kılan hukuki süreç henüz tamamlanmış değil. Geçmişte sayısız davada yargılanan Gülen, 1 Ağustos 2000 yılında Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, "İslami esaslara dayalı devlet kurabilmek için yasadışı örgüt kurduğu" gerekçesiyle Fethullah Gülen'in 10 yıla kadar ağır hapse mahkum edilmesi istendi. Kesin hükme bağlanması, 2003 Mart ayında 4616 sayılı Şartla Salıverilme Yasası'nın 1/4'üncü maddesi uyarınca 5 yıl süresince ertelendi. Bu süre içinde Fethullah Gülen'in aynı cins veya daha ağır bir suç işlemesi durumunda yargılamanın yeniden başlaması kararlaştırıldı. 5 Mayıs 2006'da avukatlarının başvurusu üzerine Terörle Mücadele Kanunu'ndaki değişiklikleri dikkate alınarak beraatına karar verildi. Savcı bu karara karşı Yargıtay'a itiraz etti. Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Kaynağı cumhuriyet olan , tarihte bir dönem faşizmi , bir dönem solu , bir dönem askeri cuntalığı , ama genel itibariyle bakarsak DÜNYADA MİLYONLARCA İNSANIN HAYATINI KAYBETMESİNE , MİLYARLARCA DOLAR KAYIPLARINA , BİR O KADARDA ÜLKE BİRLİKLERİNİ KARDEŞLİĞİNİ BOZULJMASINA SEBEP OLMUŞ ideolijilerin basındaki sözcüsü , kurucusu karai yahudisi yunus nadi , akabindeki yaklaşık 40 yılı ele almış MASON NADİR NADİ ve akabindeki ülkedeki inancı birliği yok etmeye çalışmış , Atatürk e sığınmış , sığınmaklada kalmamış onun sözlerinide çarpıtmış , dindar insanların hizmetinden acaip rahatsız olmuş geberecek hale gelmiş , PKK propagandalarını sırf Türk okullarını karalamak için milletle o inanan insanları karşı karşıya getirmek için sütunlarında yer vermiş yani saymakla bitmez tam bir sebatay gazetesi..İşte onu okuyanlarda GÜNÜMÜZÜN KOMUNİZM MUHAFAZAKARLARI oluyorlar..80 küsür yıl sonra tirajlarına bakın 70 bin var yok , ama o karaladıkları insanların demedikleri yalanları iftiraları bırakmadıkları insanların tarafsız sadece gerçekleri yazan gazetesi tirajı 600 bini zorluyor..Bu da halkımızın kimin samimi olduğunu inandığını gösteriyor sanırım. Vah vah ki vah vah... Osmanlı imparatorluğunu parçalayan emperyalizm Gözünü şimdi de Fethullah gülen ve onun yaverleri tarafından uzun vadeli bilinçli bir planı uygulamya sokan ve ABD dizinde büyütülün bu zat sayesinde emellerine ulaşmaya çalışıyor... Ve bunun farkında olmayan... Bu planın bilinçsizce bir parçası olan... Gerçekleri alt üst etmiş bir kültür yozlaşması sayesinde neye hizmet ettiğini bilemeyen... Sonuçlarını bile tahmin edemeyen temiz insanım... 1.5 Milyarlık islam coğrafyasında kendine yer bulamayan bu adam; İsraile, Irak'a, Afganıstana gözü kırpmadan saldırmış, işgal etmiş ve gözünü İran'a dikmiş, ardından Suriyeye ondan sonrası da bu FETHULLAH GÜLEN denen adan ve onun uzantıları ile Ülkemize doğru gelmekten hiç tereddüt etmeyeceği açık açık ABD'nin dizinde büyütülmekteyken... Tüm planları aksaksık ve engelsiz ortadayken... Tüm bu olup bitenlerden beyaberler olanlar... Kan uykularda uyuyanlar... Ülkelerine, değerlerine ve kendilerini var eden Mustafa Kemal ve Onun ilkelererine bağlanacağına... Kimlerin hizmetinde olan adamın eline bırakmışlar kendilerini... Gerçekten yazık çok yazık... __________________________________________________________ Hayrıca bu adamlar Atatürk'ün bütün kurum ve kuruluşlarına saldırmak konusunda da hepey ustalaştılar ne yazıkkı.. Bakın; Laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti'yle yaşıt Cumhuriyet gazetesi bugün yayın hayatına başlayışının 83. yılını geride bırakıyor. Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'nde ''Yeni Gün'' gazetesiyle Anadolu'ya destek veren gazetenin kurucusu Yunus Nadi , Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk 'ün adını verdiği gazete ''Cumhuriyet'' le ''aydınlanma'' savaşımı verdi. Gazete, ilk sayısını çıkardığı ''7 Mayıs 1924'' ten günümüze değin geçen 83 yılda laik ve demokratik çizgisinden ödün vermeden yayın hayatını sürdürdü. Cumhuriyet gazetesinin ''gericiliğe'' savaş açan, fikirlerinden ödün vermeyen yazarları, köktendinci örgütlerin hedefi oldu; Uğur Mumcu, Onat Kutlar, Ahmet Taner Kışlalı, Cavit Orhan Tütengil, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok şeriatçı örgütlerin saldırıları sonucu katledildi. Ancak Cumhuriyet gazetesi ilk günden bugüne değin hiç değişmeyen ''Gazetemiz ne hükümet gazetesi ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet yalnızca Cumhuriyetin, bilimsel ve yaygın ifadesiyle demokrasinin savunucusudur. Cumhuriyet ve demokrasi fikir ve esaslarını yıkan ve yıkmaya çalışan her kuvvetle mücadele edecektir'' Bu yayın ilkesi doğrultusunda okurlarının bugün de verdiği büyük destekle yoluna devam ediyor ve edecektir... Dost sevgilerimle... Alıntı
Φ muzaffer 1905 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 dipnot sağol çok güldürdün , kusura bakma ama tam bir İlhan Selçuk mahsulü olmuşsunuz , vay bee demek bir insan başka ülkede olsa hiç onun nedenine , hareketlerine bakmayacaksınız..Zaten o binbir güçlükle açılan Türk okullarını karalamak için PKK propagandasına gazetesinde yer veren , asker ile hükümeti , hükümet ile halkı karşı karşıya getirmek için YALANLAR uyduran bir gazeteyi savunmanızı sizin gibi gençlere hiç yakıştıramıyorum ama mutlaka cumhuriyet hakkında bir başlık açıcam... o saydığın isimleri kimler öldürmüş desene bi daha çok güldüm yaa bu sizin gazete sizi galiba ****** yerine koyuyor , pkk nın MİT le bağlantısını ortaya çıkaranları tabi canım kesin şu dindarlar öldürmüştür hey allahım , biz bu tür yazılara YERİNİ BVAHARA BIRAKMAK İSTEMEYEN ŞUBATIN ŞUBAT YARATMA İŞİNDE OLANLARINJ SON HAMLELERİ diyoruz , halkımız artık uyandı bak 83 yıldaki komik tirajlarına.. Alıntı
Φ muzaffer 1905 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Bakın sizin için F.Gülenin bir yazısını koyuyorum , okuyun bakın bakalım bu insan hiç bu ithamları hak ediyor mu.. Buhranlarımız Şu muhteşem kâinat kitabındaki âhenk, eşyânın birbirine destek olması ve birbiriyle baş başa, omuz omuza vererek bir bütün teşkîl etmesiyle devam etmekte; her türlü yıkılım ve tahrîb ise birbirine zıt akımların çarpışmasından meydana gelmektedir. Cereyanlar arasındaki müsâdemenin şiddeti nispetinde de tahrip fazla olmaktadır. İnsan cemiyetleri de öyledir; duygu, düşünce, tasavvur birliği ile bir araya gelmiş ve aynı terbiye ile ruhta kemâle ermiş bir toplum, fevkalâde bir nizam içinde ve istikbâl va'dedicidir. Farklı düşünce ve mütâlâalarla gelişmiş ve iyi bir terbiye görmemiş yığınlar ise, içinde ihtirasların, kinlerin, nefretlerin kol gezdiği bir kargaşa ve huzursuzluk topluluğudur ve bu topluluğun hayır adına va'dettiği hiçbir şey de yoktur. Böyle bir "telâtüm-ü emvâc" içinde ferdin kararını bulup oturaklaşması, milletinde sükûnet ve istikrara kavuşması ise zorlardan zor, belki de imkânsızdır. Ve hele, toplumun ana müesseseleri, çalkantının "merkez-üssü" durumunda ise... Evet, işte o zaman cemiyyet, bütün bütün nizamsız ve dolayısıyla da binbir fezaat ve ürpertinin oynaşıp-kaynaştığı bir kaos haline gelmiştir. Oysaki kâinattaki ilâhî nizam ve âhenk gibi, insan cemiyetlerinin de düzenli olması, hem tabiattaki "âlemşümûl" armoniye uyulması bakımından, hem de fıtrat kanunlarıyla çatışılmaması açısından lüzumlu ve zarûridir. Kâinat kitabındaki umûmî âhenge uymayan her hareket bir fiyasko, bu yanlış hareketin kurbanı olan toplum da bir talihsizler yığınıdır. Bu itibarla, ard arda neticesiz tazyiklerin, misilleme adıyla karşılıklı tecavüzlerin "fâsit dâire"ler teşkîl ettiği bir cemiyette, anlaşmazlıkların, kararsızlıkların ve hele, kalb ve rûh yetersizliklerinin meydana getireceği kargaşa; öyle korkunç bir kasırga hâlinde etrafı saracaktır ki, onun dehşetinden kimse, ne olup bitenleri ne de onların gerçek sebeplerini düşünme ve araştırma fırsatını bulamayacaktır. Ve tabîi bu arada, peşi-peşine cereyan eden müsademelerden, millet ağacı tekrar ber-tekrar sarsılacak; yer yer yuvalar yıkılıp gidecek; fertler de şaşkına döneceklerdir. Bâri, bu korkunç yıkılım karşısında, inanç ve düşünce plânında toplumun imdadına koşanlar, nizam anlayışına, yenilenme inancına, iknâ kabiliyetine, ihlâs ve samimiyete sahip olsalardı! Heyhât, ne gezer!.. Aslında, bunların hemen hiçbiri, ne berrak bir dünya görüşü ne bir ilk plân ve sistem, ne de bir mukadderat endîşesiyle bu işin içine girmiş değillerdi. Belki, büyük bir kısmı itibariyle, tehlikeyi, bu ilk sezen ve irkilenler dahi, fevkalâde hissî, fevkalâde kindar ve nefsânîlikleri uğruna her türlü tegallübe, tasalluta, tahakküme "evet" diyebilecek kadar ham ruhlu kimselerdi... Ne acıdır ki hiçbir düşünce ve anlayışla izahı kâbil olmayan bu kavgada, daha doğrusu bu curcunada; en çok gadre uğrayan ve devamlı sarsıntıya maruz kalan da masûm halk yığınları oluyordu. Yüzlerce yıllık harsı ve tarihî değerleriyle kaynaşmış, bütünleşmiş bu saf-yığınlar, nereden gelip nereye gittiklerini, kimin hesabına hareket ettiklerini bir türlü kestiremeden, dalâletten dalâlete sürükleniyor ve fevkalâde bir şaşkınlık içinde yüzüp gidiyorlardı. Ve hele, kendisinden ışık ve işaret beklediği münevverinin, mâzî ve mefahirini inkâr edişi, nesepsizliğe pey çekişi onu, bütün bütün yolsuzlaştırıyor, soysuzlaştırıyor ve uğursuzlaştırıyordu. Nihayet, binbir kötü niyetle toprağımızın bağrına serpilen yümünsüz tohumlar, boy atıp gelişince, cemiyyet de her kesimiyle müsademeye hazır "düşman-kamplar" hâline geldi. Bir tarafta, her türlü "ibâhîliği" hoşgören ve bir çırpıda bütün mukaddeslerini silip geçen, bütün millî değerlerini tezyif eden uğursuz ve serâzât bir güruh ki bunların eline düşen ferd, hiçbir kayıt altına girmeyen bir serseri; yuva, "Hollywood" artistlerinin barındığı bir payvon; toplum da binbir maskaralığın kol gezdiği bir karnaval vaziyeti arz ediyordu. Böylece de zaten asırlardan beri içtimâî erozyonlarla aşındırılmış millî rûh bu uğursuz ellerde, tamamen felce uğratılarak yatağa düşürülmüş oldu. Keşke, bu menfî hareketler karşısında, kendi rûhuna sahip çıkmak isteyenlerin davranışları, yürekten, yiğitçe, merhametli ve müspet olsaydı!.. Heyhât!.. Bunlar da; bir kısmı itibariyle beklenen dengeyi kuramadılar ve topluma emniyet telkin edemediler.. aksine, bunlar da aşırılığa, kısmen aşırılıkla mukabele ederek, pek çok güzel, doğru ve yararlı şeylere kıydılar. Bu kör döğüşünde, nice defa hak, hem de yine hak uğruna katledildi. Kaç defa, yanlışlar doğru, doğrular da yanlış gösterilerek kitleler aldatıldı ve yığınlar birbirine düşürüldü. Yer yer hasım kamplar arasında patlak veren kavgalar, her iki zümreyi de eritip tükettikten başka, millî bünyede de kapanması güç rahneler açtı. Evet, bu umûmî curcunada, her an yüzünü ekşitip dişlerini gıcırdatan ve karşısındakinin gırtlağına sarılmak için bahaneler arayan gözü dönmüş "mülhit-ruh" zaten bu güne kadar zararlı ve tahribkâr olmuştu. Buna karşılık, müdafaasını mâkûl bir sisteme bağlayamamış ve kine "kin"le; öfkeye "öfke"yle mukabele eden saf-derûn toy ruhlar da muvazeneyi koruyamamış, yanlış hareketlere girerek hasımlarının eline koz vermişlerdi. Ve işte böyle, bir tarafta bütün millî değerlerini red, mâzî ve mefâhirini inkâr eden ve yabancılaşa yabancılaşa tamamen mâhiyet değiştirmiş; hürmetsiz, sevgisiz, tarihsiz, inançsız ve iştahlarının esirî sefîl varlıklar; beri tarafta da bu hilkat garîbelerine karşı, bir ölçüde öfkeyle, tecavüzle, mukabele eden, mücadele rûh ve düşüncesini henüz kavrayamamış heyecanlı delikanlılar... Millet, yıllar yılı, bu zıt akımlardan meydana gelen dalgalarla pençeleşti; girdapları göğüsledi, tekrar tekrar hırpalandı ve defalarca ümitsizliğe terk edildi... Şimdi, bütün milletçe, bu zararlı akımları "nötr" edecek; hakikate saygılı, Hakk'ın hatırını her şeyden üstün tutan, akıl, iz'an ve insaf sahibi; dimağı aydın, gönlü nurlu, rûhu çok yukarılarda pervâz eden ve atalarımızdan tevârüs ettiğimiz bütün millî değerlerimize, örf ve âdetlerimize, sanat ve kültürümüze, ahlâk ve terbiyemize saygılı ve hürmetkâr bir hasbîler kadrosu beklenmektedir. Bu kadro, asırlardan beri bizi ayakta tutan milletin rûh kökünü ve tarihî değerlerini devirici olmayacak; bilâkis onlara, gelişen dünya şartları karşısında canlılık kazandıracak ve onları millî bünyenin birer parçası sayarak sahip çıkacaktır. Millet benliğinin, böyle kahrolup gitmekle yüz-yüze bulunduğu bir dönemde, onun kurtarılma vazifesini üzerine alan, "mukaddes çile"nin sahibi bu kutsiler ordusu, yıllardan beri, içten içe toplumu kemiren dâhilî kokuşma ve sürtüşmeleri bertaraf ederek, yığınlar arasında bir "sulh çizgisi" te'miniyle, bugüne kadar her kullanışında cemiyetimizi dâğidar eden, her iki zümrenin köhne metotlarını, zararlı taassuplarını, inhisarcı düşüncelerini ortadan kaldırıp, en olgun insanlara yaraşır şekilde, her hayrı alkışlayacak, her kötülüğü de tesirsiz hâle getirecektir. Cemiyetin baş ağrılarının had safhaya vardığı; gerçek düşmanlık ve düşmanlarımızın apaçık ortaya çıktığı; bağlı bulunduğumuz dünya ile aramızdaki diyalogun her gün biraz daha kuvvet kazandığı bu günlerde, milletçe fevkalâde ümitli ve dirileceğimiz inancını taşımaktayız. Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 al bendende sana gerçekler unuttuysan hatırla diye. 19 Haziran 1999, Cumartesi -------------------------------------------------------------------------------- Fethullah şoku Türkiye dün Fethullah Gülen'in ilk kez kamuoyuna sızan iki şok kasetiyle sarsıldı. Gülen kasetteki konuşmalarında, yandaşlarına devlet kadrolarının ele geçirilmesinin önemini anlatıyor; özellikle mülkiye ve adliyedeki kadrolaşmanın genişletilmesi gerektiğini vurguluyor. TÜRKİYE, dün akşam Fethullah Gülen'in ilk kez kamuoyuna yansıyan şok sözleriyle sarsıldı. ‘Nur Cemaati’nin lideri olarak kabul edilen Fethullah Gülen'in, dün akşam ATV Ana Haber Bülteni'nde yayınlanan ve yandaşlarına devleti ele geçirmeleri öğüdünde bulunduğu iki konuşma kaseti, Türkiye'nin gündemine bomba gibi düştü. Son günlerde Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'nın, devleti ele geçirmeye çalıştığı ve cemaatinin ileride laik Cumhuriyet'e karşı bir kalkışmaya hazırladığı iddiasıyla hakkında rapor hazırladığı Nur Cemaati'nin lideri Fethullah Gülen, kasetteki konuşmalarında, yandaşlarına devlet kadrolarını ele geçirmenin önemini anlattı. Konuşmasında, özellikle Mülkiye ve Adliye'deki kadrolaşmanın genişletilmesi gerektiğini kaydeden Gülen, ‘‘Bunlar gelecek adına bizim o ünitelerde garantimizdir’’ şeklinde konuştu. Cemaat üyelerine, sivri çıkışlarda bulunmamaları tavsiyesinde bulunan Gülen, aksi takdirde Türkiye'deki hareketlerinin sonunun Cezayir olacağı uyarısında bulundu. Gülen, müritlerine ‘aynı cephede sayılabilecekleri’ DYP ve RP çizgisindeki siyasal örgütlenmelerle ilişki kurulmasını gerektiğini belirtti. Fethullah Gülen, konuşmasında Atatürk'ün silah arkadaşı ve Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın önderlerinden İsmet İnönü'yü kast ederek, ‘Şef, Erzurum’da çarşaf giyen kadınları sokak ortasında astı' iddiasında bulundu. İzmir'de askeri okul öğrencilerinin kendi tarikatına bağlı bir evde basılmasının hemen ardından, ‘sağlık kontrolü’ gerekçesiyle ABD'ye giden ve halen yurtdışında bulunan ‘Nurcular’ın lideri Gülen, dün gece ATV'de yayınlanan kasetlerde şunları söyledi: İKİ ANA HEDEF: MÜLKİYE VE ADLİYE Arkadaşlarınızın mevcudiyeti, İslam'ın geleceği adına bu işin garantisidir yani. Bu açıdan Adliye'de, Mülkiye'de veya başka bir hayati müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti, öyle ferdi mecburiyetler şeklinde ele alınıp öyle değerlendirilmemelidir. Yani bunlar gelecek adına bizim o ünitelerde garantimizdir. İstikbale yürümek için, sistemin püf noktalarını keşfedin. Hálá bu sistem devam ediyor. Bu sistem içinde arkadaşlarımız istikbale yürüyeceklerdir. Öyleyse o sistemin püf noktalarını bilmeleri lazım, keşfetmeleri lazım. Aşmaları lazım. Bu da meselenin diğer bir yanıdır. KAVGA ETMEDEN YOLUNUZA DEVAM EDİN Kuvvet dengesi olmadığı bir yerde kuvvete başvurmayacaksınız. Teknik-taktik yerinde sizin kalbiniz önemli. Dıştan bizi bazıları korkaklıkla itham edecekler. Fırsat bulup, hep yolunuza devam ediyorsanız, yine orada o esnekliği gösterecek, o eksantriği kullanacak, geriye çekiliyor gibi yapacak, fakat adımlarınızı daha açıp ileriye gideceksiniz. İster Mülkiye'de çalışan arkadaşlarımız olsun, ister Adliye'de çalışan arkadaşlarımız olsun herkes için sözkonusudur bu. SİVRİLİRSEK SONUMUZ CEZAYİR OLUR Sivrilmeden, mevcudiyetinizi hissettirmeden çok ilerlere gitme. Mutlaka riayet edilmesi lazım. Müslümanların belli bir noktaya ve kıvama gelecekleri ana kadar bu şekilde hizmete devam etmeleri şarttır. Erken vuruş diyeceğim çıkışlar yaparlarsa, dünya Cezayir'deki gibi başlarını ezer. Zaiyata meydan verilmemeli. Bu açıdan bizim ister o dairede, ister diğer dairede arkadaşlarımızın korunması çok önemlidir. Cezayir'i, Suriye'yi, Mısır'ı yaşamayalım. Çok dikkatli ve çok tedbirli, temkinli hareket etme mecburiyeti var. Bu hizmetin içinde bulunanlar, bu hizmete göre hizmet vermek isteyenler, her birisi dünyayı idare edebilecek birer diplomat gibi hareket etmeli. Kendi planında meseleleri çözdükten sonra, ülkesinde çözmeye çalışmalı. KAHRAMANLIK YAPMA HER YERİ ELE GEÇİR Bazı arkadaşlar birtakım cesaretli ruhları cesaretlendirmek, secaatlendirmek, birtakım ruhları heyecanlandırmak için belki kahramanca tavırlara da ihtiyaç vardır, diye düşünebilirler. Fakat ben kuvvet dengesi olmadığım için şahsen o yol yerine, böyle kendi düşüncemi yayma, kendi düşünce sistemim adına varlığı, her tarafı fethetme, ele geçirme yolunu şahsen tercih ederim. Hususiyetle öyle devlet memuru olarak arkadaşlarımız kahramanlık yapamazlar, fuzuli kahramanlık olur. Gereği yoktur o tür şeylerin. O sahada daha verimli nasıl olacaklarsa dinimiz adına, islami düşüncemiz adına. Ne yapabiliyorlarsa, benve onları yapmalıdırlar. ‘BAŞKA’ KUVVETLERİ AŞARSAK, ŞERRİ AŞARIZ Başka kuvvetler var bu ülkede. Oysa ki usulünce gidilebilirdi, onların hissiyatları alınabilirdi. Onlara sorularak, onları arkamıza alarak yapabilirdik ve yürürdük orada. Bir şerri aşardık Allah'ın inayetiyle; geriye dönmezdik, falso yaşanmazdı. Bu Adliye içinde aynen söz konusudur. Yani siz hakim değilsiniz. Başka kuvvetler var bu ülkede. Değişik kuvvetleri hesap ederek, böyle dengeli, dikkatli tedbirli, temkinli yürümekte yarar var ki, geriye adım atmayalım yani. RP VE DYP ÇİZGİSİNE DESTEK Aynı cephe sayılabilecek, bize sıcak bakabilen bir çerçeve içinde mütalaa edebileceğimiz siyasiler vardır. Refah'tan bugünkü manasıyla DYP'ye kadar uzanan siyasi yelpazedir. Bu insanlarla çatışmadan onlarla aramızdaki farklı müşterekleri ortaya koyarak, o çizgide belli bir münasebet tesisinde yarar var bence. Hatta gerek hukuki sahada gerekse mülki sahada icraatlarını diyalog içinde yürütmelerinde yarar olur. DURMAYIN, İYİ BİR MARATONCU OLUN Zıplayacaksın yerinde. duruyor gibi yapmayacaksın. Müslüman durmaz yani. Hep akar, çağlar. Baktın ki koşamıyorsun, yerinde zıplayacaksın. İşler öyle hesap edilmeli ki, en kötü duruma göre, en handikap hale göre hesap edilmeli. Gerçekten adımlarınızı açarak, iyi bir maratoncu gibi koşacaksın. Ve hazırız, gerilimdeyiz, tam bir metafizik gerilim içinde, bir boşluk bulunca yeniden maratona geçeriz. Bazen hasımdan kaçmak bile çok önemli bir manevradır. İNÖNÜ ÇARŞAFLILARI ASTI İDDİASI Şef dönemi onlar bir kısım şiirlerin mısralarında var. Bir kısım nesir kitaplarında var, göreceksiniz. Dinlerseniz zulüm dosyalarında var. Başına çarşaf geçirdiğinden dolayı Erzurum'da Cumhuriyet carresinde kadınların asıldığı dönemde, ‘Niye çarşaf giydiniz’ diye demokrasinin rafta, istibdadın milleti kırıp, geçirdiği bir dönemde. ‘MEÇHUL’ IŞIK EVLERİNDE ŞARJ İTİRAFI Medrese zaviye gibi işleyen ‘şarj evleri’... Bu evler mechul evlerdir. Bu evler sizin bilgidiğiniz gibi evler, minaresi olan, ezan okunduğu zaman herkesin içine gittiği malum evler değildir. Meçhul ev. Kelime karekteristik olarak seçilmiştir. Belirsiz evlerdir. Bunlar belirli olamazlar, çünkü o evlere girip, çıkıp insanlar yakın takiptedir. Elden geldiğince evde kamufle edilmelidirler. YANLIŞ YAPANIN BAŞINI EZERLER Benim kimseye bir şey tavsiye edecek durumum yok. İmana ve Kuran'a hizmet düşüncesini evlerimizde gerçekleştirmeyi çalışıyoruz. Sizinde aşına olduğunuz Işık evlerinde, Işık komplekslerinde gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Arkadaşlarımız, tanıma imkanı ve fırsatını buldukları bu hizmeti benimsiyorlar, beğeniyorlarsa kendi dünyalarında da bu sistemi yaşıyabilirler. Yanlış bir şey yapan, kıvama ulaşılmadan özleriyle tam bütünleşmeden gereken mesafe alınmadan bir kısım erken huruç diyebileceğim çıkışlar yaparlarsa, dünya başlarını ezer. SÖYLEDİKLERİMİ ÇIKINCA UNUTUN Anayasal müesseselerdeki kuvveti cephenize çekmeden her adım erken. Kıvama ereceğiniz ana kadar dünyayı sırtınıza alıp, taşıyabilecek güce ulaşacak ana kadar, o kuvveti temsil edeceğiniz şeyler elinizde olacağı ana kadar, Türkiye'deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki kuvveti cephenize çekeceğiz ana kadar her adım erken sayılır. Biliyorumki elinizdeki meyva sularının boş kutularını dışarı çıkarken çöp kutusuna attığınız gibi bu düşünceleri de açık olma yanıyla çöp kutusuna atıp gideceksiniz... Vaizlikten trilyonların başına 1980'den önce İzmir Kestanepazarı Camii'ndeki vaizlikten, cemaatinin yarattığı trilyonluk sermayenin efendisi haline gelen ve Saidi Nursi'ye dayandırılan Nakşibendi tarikatı olar Nur cemaatinin lideri Fethullah Gülen hakkında bugüne kadar Emniyet İstihbaratı tarafından iki rapor hazırlandı. 12 Eylül 1980'de aranmasına rağmen serbestçe hacca giden Gülen hakkında 1992'de polisin hazırladığı rapor, DYP'nin iktidar ortaklığı döneminde Emniyet Genel Müdürlüğü'ne getirilen Mehmet Ağar tarafından hükümsüz sayılarak işleme konmadı. Geçtiğimiz günlerde Emniyet'te patlak veren telekulak skandalının ardından basına sızan ikinci Gülen raporunda da, cemaatin büyük bir hızla büyüdüğüne dikkat çekilerek, hareketin ikinci bir Şeyh Sait isyanına dönüşebileceği uyarısında bulunuldu. Raporu hazırlayan Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral, bu raporun sızmasına neden olan telekulak skandalı nedeniyle görevden alındı. Halen ABD'da bulunan Gülen, hakkında hazırlanan ikinci raporun ardından yaptığı açıklamada, iddiaları yalanlayarak, ‘‘40 senelik vaazlarım bandrollü satılıyor. Bir tanesinde Cumhuriyet aleyhtarlığı yaptığıma dair birşey söylesinler o zaman rapordaki herşeyi kabul ederim’’ şeklinde konuşmuştu. Alıntı
Φ muzaffer 1905 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Onların hepsi çarpıtmadır , zaten Dinç Bilgin de itiraf etmişti hatırlarsınız ' PAŞAM BUGÜN NE YAZALIM'...Eğer bir cümleyi baştan sona dinlemezsiniz tabi böyle anlamlar çıkarırsınız Ordaki diyorki etrafına 'siz CHP yi Allah kahretsin diyemezsiniz' ama bunlar o diyemezsiniz sözünü çıkarıyorlar sonra CHP Allah kahretsin dediye getiriyorlar..İnsanlara hizmet etmek için mameleki bırakmalı onu satmalıyız diyor.Mamelek demek sahip olduğun malın zevkin ehli dünyalığın , yani onu bırakın onu koparın ki samimi ihlaslıca hizmet edelim diyor..Ama bunblar mamelek sözünü memleket e çeiviriyorlar..İşte işin özeti budur..Yazdıkları yalanları okumaya ömrünüz yetmez.Yok 4 kadınla evliymiş, yok izmitin bilmem neresinden egeye kadar zeytinlikleri varmış , yok 25 milyar doları varmışşş , yok kökten dinciymiş yok hristiyan misyoneriymiş yok papa ajanıymış en sonunda şeyde dediler SABATAYCI , hey Allahım buynların ahiretteki hali acaba nasıl olacak...Normal bunlar..Böyle sabetaist medya , yahudi uşağı medya bunları tabiki yazmakla mükellef! Yalan onların hepsi , bu vatan için en çok göz yaşı döken aklından çıkarmayan biri varsa şu anda oda F.Gülendir. prim mi yapmak istiyorsun , yaz bi Fethullah Hoca Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Fethullah Gülen hoca efendiyi Amerikada yaşıyor diye vatan haini ilan eden zihniyetler acaba Rusa'yaya kaçıp orada ölen Nazım Hikmeti alkışlamalarını nasıl açıklayabilirler,kendi ülkelerinden sürgün edilip başka uzak ülkelerde yaşamak zorunda bırakılan tüm insanları vatan haini diye nitelendirmeye kalkarsak bunun ardı arkası kesilmez..... Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Bakın sizin için F.Gülenin bir yazısını koyuyorum , okuyun bakın bakalım bu insan hiç bu ithamları hak ediyor mu.. Şimdi, bütün milletçe, bu zararlı akımları "nötr" edecek; hakikate saygılı, Hakk'ın hatırını her şeyden üstün tutan, akıl, iz'an ve insaf sahibi; dimağı aydın, gönlü nurlu, rûhu çok yukarılarda pervâz eden ve atalarımızdan tevârüs ettiğimiz bütün millî değerlerimize, örf ve âdetlerimize, sanat ve kültürümüze, ahlâk ve terbiyemize saygılı ve hürmetkâr bir hasbîler kadrosu beklenmektedir. Bu kadro, asırlardan beri bizi ayakta tutan milletin rûh kökünü ve tarihî değerlerini devirici olmayacak; bilâkis onlara, gelişen dünya şartları karşısında canlılık kazandıracak ve onları millî bünyenin birer parçası sayarak sahip çıkacaktır. Millet benliğinin, böyle kahrolup gitmekle yüz-yüze bulunduğu bir dönemde, onun kurtarılma vazifesini üzerine alan, "mukaddes çile"nin sahibi bu kutsiler ordusu, yıllardan beri, içten içe toplumu kemiren dâhilî kokuşma ve sürtüşmeleri bertaraf ederek, yığınlar arasında bir "sulh çizgisi" te'miniyle, bugüne kadar her kullanışında cemiyetimizi dâğidar eden, her iki zümrenin köhne metotlarını, zararlı taassuplarını, inhisarcı düşüncelerini ortadan kaldırıp, en olgun insanlara yaraşır şekilde, her hayrı alkışlayacak, her kötülüğü de tesirsiz hâle getirecektir. ................................... bu gelecek olan kutsiler ordusu nur kamplarında beyni yıkanmış yoksul çocuklarımız , devletin kurumlarına yayılan fettullahçılar olmasın? ......................................................................... Cemiyetin baş ağrılarının had safhaya vardığı; gerçek düşmanlık ve düşmanlarımızın apaçık ortaya çıktığı; bağlı bulunduğumuz dünya ile aramızdaki diyalogun her gün biraz daha kuvvet kazandığı bu günlerde, milletçe fevkalâde ümitli ve dirileceğimiz inancını taşımaktayız. şu cümlenin manasınıda açıklamanı çok isterim.neye karşı ve nasıl dirilicekler. Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Fethullah Gülen hoca efendiyi Amerikada yaşıyor diye vatan haini ilan eden zihniyetler acaba Rusa'yaya kaçıp orada ölen Nazım Hikmeti alkışlamalarını nasıl açıklayabilirler,kendi ülkelerinden sürgün edilip başka uzak ülkelerde yaşamak zorunda bırakılan tüm insanları vatan haini diye nitelendirmeye kalkarsak bunun ardı arkası kesilmez..... dikkatini çekerim herkesi değil en hafif açılımıyla sadece yüzlerine din maskesini takarak bu vatanı altından bir fare gibi kemirip boşluklarıda yine bizzat kendileri doldurup,laik T.CUMHURİYETİNİ yıkmaya çalışanlara deniyor. Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Semih Tufan Gülaltay: "Fethullah Müslüman Değil, Bahailerin lideri" Gülaltay’a göre, Bahaîlik sıradan bir tarikat veya cemaat değildir. Hatta Bahaîlik İslam içinde bir mezhep de değildir. Bahaîlik, 3 büyük dini, İslamiyeti, Hıristiyanlığı ve Museviliği tek bir pota altında birleştirmeye çalışan bir dinlerüstü mezheptir. İran’da İslam öncesi geleneklerini sürdürmek isteyen ve bu nedenle İslamiyeti diğer dinlerle birleştirmeye ve tahrif etmeye çalışan çeşitli tarikatlara dayanmaktadır. Bahaîliğin ortaya çıkışını 800’lü yıllara kadar götüren Gülaltay’a göre Fethullah’ın Müslümanlık anlayışının ardında aslında kökeni İran’a dayanan bu İslamdışı tarikatlar vardır. Dolayısıyla Fethullah’ın ne kadar Müslüman olduğu sorgulanmalıdır. Işık evlerinin sırrı: Ev-mabetler Gülaltay, Babilerin ibadet için camiler yerine evleri tercih etmesiyle Fethullahçıların Işıkevleri arasında da bir bağlantı kuruyor: “Babiler, camilere gitmez, cemaatle namaz kılmazlardı. Bunun yerine evlerde toplanmayı tercih ederlerdi.” Ardından Nur evleriyle ilgili Fethullah Gülen’in şu sözlerine dikkat çekiyor: “Bu ışık evlerinin kendine has özellikleri vardır... Yüreği pek, imanı çelik insanların yetiştiği kutsal mekanlardır... Artık geçmişte camide yapılan dini ruhunun müzakereleri bu evlerde biraraya gelinerek yapılacaktır.” Ve Gülaltay nur evlerinin İslamdışı olduğunu şu şekilde anlatıyor: “Anlaşılacağı gibi Fethullah Gülen, bundan sonra caminin önemli olmadığını söylüyor. Çünkü büyük ustası Kürt Sait de camiye girmezdi. Buradaki amaç ise İslam’ın birliktelik ve cemaat ruhunu yıkmaktır. Kurretü’l-Ayn’ın ve Babi şeyhlerinin vaaz verdiği yerler camiler değildi. Fethullah’ın tabiriyle nur evleriydi. Yine aynı Fethullah, Yeşeren Düşünceler isimli kitabının 164. sayfasında ev-mabet [adıyla] bu ışık evlerini tarif ediyor. Ev-mabet terimi Bahailik dininde mabede verilen addır. Bahailerin mabedlerine ev-mabet adı verilir.” Fethullahçılıkla Bahaî inanışları arasındaki paralellikler Gülaltay’ın bulduğu çeşitli paralellikleri şöyle sıralayabiliriz: - Bahaîler cenazelerini İslam inanışının tersine, mermer lahitler içinde gömerler. Saidi Nursî de vasiyetinde cesedinin lahitin içine konulmasını istemiştir. - Bahaîlerde ibadete başlama yaşı 16’dır. Fethullah Gülen de bir kitabında şöyle demektedir: “16 yaşıma kadarki dönemi çocukluk dönemi sayıyorum.” - Bahaîlikte el öptürmek kesinlikle yasaktır. Fethullah Gülen de el öptürme konusunda şöyle diyor: “Fevkalade rahatsızlık duyuyorum. El öptürme prensibim hiç yoktur.” - Bahaîler, camiye girmez, cemaatle namaz kılmaz. Sadece cenaze namazı kılarlar. Gülaltay’a göre, Fethullah Gülen’in de cenaze namazı dışında camiye girip namaz kıldığını şu ana kadar kimse görmemiştir. - Bahaîlikte kurban kesilmez. Ünlü Fethullahçı bilim adamlarından birisi de katıldığı bir tartışma programında kurban kesmeyi hapvan katliamı olarak nitelendirmiştir. - Bahaîlikte, herkes malının yüzde beşini, toplumun başında bulunan 19’lar heyetine vermek zorundadır. Fethullahçı organizasyon ve vakıfların başındaki yönetim kurulu da 19 kişidir. Batınîlerin Kitabün Nur’undan Saidi Nursi’nin Risale-i Nur’una Öncelikle Batınîler, şeyhlerinin kitabını Kuran yerine kabul ederler. Cavidanîyeler, şeyhleri Fazlullah’ın Cavidannamesi’ni, Babiler ise şeyhleri Muhammed Bab’ın kitabı Kitab-ün Nur’u Kuran kabul ederler. Ne hikmetse, Saidi Nursî’nin Risale-î Nur’u isim olarak ve cemaatin gösterdiği saygı bakımından, içerik olarak, Kitab-ün Nur’a çok benzemektedir. Türkiye’deki Nurculara göre, Kuran anlaşılması zordur, bu nedenle müritlere Nur Risaleleri önerilir. Risalelere adeta ikinci bir Kuran mualemesi gösteren Fethullah, Gülaltay’a göre bu şekilde Müslümanlığa da aykırı hareket etmiş olmaktadır. Gülaltay, Fethullah’ın şu sözüne dikkat çekiyor: “İlimler sahasında meselenin temel esprisini ise Bedîüzzaman’ın mülahazasında buluruz. Şöyle der o: Allah’ın iki kitabı vardır. Biri kainat kitabı, diğeri Kur-an’ı Kerim.” Gülaltay’a göre Fethullah Gülen, “Kainat kitabı” derken Risaleleri kastetmektedir. Gülaltay, buna benzer pek çok örneği kitabında veriyor ve Nurcuların Risaleleri öne çıkarmasının nedeninin Kuran’ın geçerliliğini ortadan kaldırmak olduğunu söylüyor. ............................................................................................................ Alıntı
Φ jhonywalker Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Birazda Ülkemizde Aydın geçinip Dış güçler tarafından nemalanan yazarları araştırın bakalım neler bulacaksınız... SAygıLar.. Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2006 Vah vah ki vah vah...Osmanlı imparatorluğunu parçalayan emperyalizm Gözünü şimdi de Fethullah gülen ve onun yaverleri tarafından uzun vadeli bilinçli bir planı uygulamya sokan ve ABD dizinde büyütülün bu zat sayesinde emellerine ulaşmaya çalışıyor... Ve bunun farkında olmayan... Bu planın bilinçsizce bir parçası olan... Gerçekleri alt üst etmiş bir kültür yozlaşması sayesinde neye hizmet ettiğini bilemeyen... Sonuçlarını bile tahmin edemeyen temiz insanım... 1.5 Milyarlık islam coğrafyasında kendine yer bulamayan bu adam; İsraile, Irak'a, Afganıstana gözü kırpmadan saldırmış, işgal etmiş ve gözünü İran'a dikmiş, ardından Suriyeye ondan sonrası da bu FETHULLAH GÜLEN denen adan ve onun uzantıları ile Ülkemize doğru gelmekten hiç tereddüt etmeyeceği açık açık ABD'nin dizinde büyütülmekteyken... Tüm planları aksaksık ve engelsiz ortadayken... Tüm bu olup bitenlerden beyaberler olanlar... Kan uykularda uyuyanlar... Ülkelerine, değerlerine ve kendilerini var eden Mustafa Kemal ve Onun ilkelererine bağlanacağına... Kimlerin hizmetinde olan adamın eline bırakmışlar kendilerini... Gerçekten yazık çok yazık... __________________________________________________________ Hayrıca bu adamlar Atatürk'ün bütün kurum ve kuruluşlarına saldırmak konusunda da hepey ustalaştılar ne yazıkkı.. Bakın; Laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti'yle yaşıt Cumhuriyet gazetesi bugün yayın hayatına başlayışının 83. yılını geride bırakıyor. Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'nde ''Yeni Gün'' gazetesiyle Anadolu'ya destek veren gazetenin kurucusu Yunus Nadi , Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk 'ün adını verdiği gazete ''Cumhuriyet'' le ''aydınlanma'' savaşımı verdi. Gazete, ilk sayısını çıkardığı ''7 Mayıs 1924'' ten günümüze değin geçen 83 yılda laik ve demokratik çizgisinden ödün vermeden yayın hayatını sürdürdü. Cumhuriyet gazetesinin ''gericiliğe'' savaş açan, fikirlerinden ödün vermeyen yazarları, köktendinci örgütlerin hedefi oldu; Uğur Mumcu, Onat Kutlar, Ahmet Taner Kışlalı, Cavit Orhan Tütengil, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok şeriatçı örgütlerin saldırıları sonucu katledildi. Ancak Cumhuriyet gazetesi ilk günden bugüne değin hiç değişmeyen ''Gazetemiz ne hükümet gazetesi ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet yalnızca Cumhuriyetin, bilimsel ve yaygın ifadesiyle demokrasinin savunucusudur. Cumhuriyet ve demokrasi fikir ve esaslarını yıkan ve yıkmaya çalışan her kuvvetle mücadele edecektir'' Bu yayın ilkesi doğrultusunda okurlarının bugün de verdiği büyük destekle yoluna devam ediyor ve edecektir... Dost sevgilerimle... dipnot sağol çok güldürdün , kusura bakma ama tam bir İlhan Selçuk mahsulü olmuşsunuz , vay bee demek bir insan başka ülkede olsa hiç onun nedenine , hareketlerine bakmayacaksınız..Zaten o binbir güçlükle açılan Türk okullarını karalamak için PKK propagandasına gazetesinde yer veren , asker ile hükümeti , hükümet ile halkı karşı karşıya getirmek için YALANLAR uyduran bir gazeteyi savunmanızı sizin gibi gençlere hiç yakıştıramıyorum ama mutlaka cumhuriyet hakkında bir başlık açıcam... o saydığın isimleri kimler öldürmüş desene bi daha çok güldüm yaa bu sizin gazete sizi galiba ****** yerine koyuyor , pkk nın MİT le bağlantısını ortaya çıkaranları tabi canım kesin şu dindarlar öldürmüştür hey allahım , biz bu tür yazılara YERİNİ BVAHARA BIRAKMAK İSTEMEYEN ŞUBATIN ŞUBAT YARATMA İŞİNDE OLANLARINJ SON HAMLELERİ diyoruz , halkımız artık uyandı bak 83 yıldaki komik tirajlarına.. Ah Mustafa Kemal ATATÜRK ah... Ne vardı Devrim yapacak... Yarattığın devrimlerin karşısına kimleri dikmeye çalışıyorlar bir bak... Kimlerden umut besliyorlar yıllar sonra... Sen Hiç Amerikaya gitmedin... Hiçbir zaman kapitalist bir devlet liderinin desteğini aramadın... Aksine bunlara rağmen ve bunlarla savaşarak bu Güzelim cennet Ülkeyi bizlere emanet ettin.. Ama gel görki bu emanetine kimler iyanet etmekte... Kimler bu vatanı kurtlar sofrasına koymakta... Bu toplum artık ülkesine bile yabancı... Çünkü yarattığı değerleri bir bir 60 yıldır ABD desteğinde olan iktidarlar yok ettiler... Ki bu son dönemlerde seccadesi dolar, Kabesi ABD olan siyasetçiler tarafından dahada hızlı bir şekilde karanlıklara sürüklemekteler bu Vatanı... Neye, Ne için, Ne amaçla, Ve kimin için bile farkındalığından uzak artık bu toplumun insanları... Artık KÜÇÜK AMERİKA OLUYORUZ ATAM... AMERİKANIN KUCAĞINDA OKŞANMIŞ BÜYÜTÜLMÜŞ BİRİ GELİYOR ARTIK BU ÜLKEYE... İRAN'A GELEN HÜMEYNİ GİBİ GELMİYECEKLER ÜSTELİK... BİZDE ZEMİN HAZIR OLACAK... ETRAFIMIZDA BİR YIĞIN CÜBBELİ, KARA ÇARŞAFLI, FESLİ, TAKKELİ İNSANLAR GÖRECEĞİZ... BU SAYEDE DE DİNİ FETVALARLA, DUALARLA AĞLAYIP SIZLAYIP ****** BİR ŞEKİLDE VE BÜTÜN DÜNYA ÜLKELERİNE KARŞI ARTIK BAŞIMIZ DİK OLACAK... HAYDI HAYIRLISI... Sevgiyle kalın... Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2006 dikkatini çekerim herkesi değil en hafif açılımıyla sadece yüzlerine din maskesini takarak bu vatanı altından bir fare gibi kemirip boşluklarıda yine bizzat kendileri doldurup,laik T.CUMHURİYETİNİ yıkmaya çalışanlara deniyor. Peki neden sadece dini savunanları kast ediyorsunuz?İdeolojiler farklı olabilir siz bana bir örnek gösterdiniz bende size bir örnek gösterdim o vatan haini ise diğeride öyledir o zaman ama biri sizin dediğiniz gibi dini kullanır diğeride yurtsever olduğunu söyler sonuçta sorun yurt dışında yaşama isteğinden yola çıkılmadımı?Tekrar soruyorum bu durumda tüm yurt dışında yaşayan ve orda ölen (ülkesinden sürgün edilen yada kaçan)herkesi vatan hainimi ilan edeceğiz? Alıntı
Φ muzaffer 1905 Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2006 Dipnot , bir önceki konuda yazdığın ülke sevme hizmet yarışıdır , birlik olmalıyız , ülkemizin sahip olduğu değerleri korumalıyız cümleni hatırlatır , tanımadığın insanlar hakkında boşuna pimpiriğe kapılmamanı rica edern , size 'öcü' diye gösterilen hayvan figürleriyle aşağılanan insanların nelerin uğraşına verdiğine onların yayın organlarındanda bakarak öğrenebilirsin..Boşuna hüsni zan etme , o saydıklarının gerçekle uzaktan yakından alakası yok çünkü..Bak sana F.Gülen'in bir iki sözünü yazayım iyi dinle ; Yolumuz , millet ve memleket hesabına , her hayırlı iş ve her teşebbüsü alkışlama ve ona hizmet edene arka çıkma yoludur..M.F.Gülen .....hayırda musabaka yapacaksın , aradaki boşluğu kapayacaksın , ama şerdenh kaçacaksın , iftiralara parçalamaya karşı savaş vereceksin , BU MİLLETİN BÖLÜNMESİNE MEYDAN VERMEYECEKSİN , kin ve nifakı dirilmemek üzere gömeceksin , hasetin başını kıracaksın , hayır istikametindede müsabaka yapacaksın..İşte o zaman Allah senin birini bin yapacak... İşte gerçektende Allah birini 1000 dende fazla yaptı ve yahudilere ve uşaklarını fena rahatsız etti..Artık aırlardır kavga vererek kaptıkları köşeleri ellerinden çıkmaya başladığını ve gelecekte yeniden yükselen sadanın islam olacağını anladıklarından hepsi..Bu yerini bahara bırakmak istemeyen şubatında şubatı sabitleme işinde vazifelilerin son hamlesidinden başka bişey değil , BU MİLLETE SEVDALIYIZZ.İftiralar atanları anlatmaktan başka bişey değildir.Siz korkmayın rahat olun. Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2006 Değerli arkadaşlar... Fethullahçı cephede işler karışık... Gülen ABD vatandaşı olursa hiç şaşırmayın!.. Gülen, İncil'in üzerine elini koyup, ABD bayrağını öperse hiç şaşırmayın!.. Hocaefendi rahatsız . Hocaefendi unutkanlıkla mücadele ediyor, şekeri yükseliyor, kalbi zaman zaman tekliyor... Ben ne diyeyim? Ne olur Türkiye'ye dön . Seni seven müritlerin özlem içinde . Üstelik senin hastanelerin ve iyi doktorların da var... Haydi dön!.. Dön de bu kavga bitsin!... .. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2006 Hakikaten neden dönmüyor acaba? Abd'de daha iyi bakılıyor olmasın... Üstelik İslam ve Müslüman düşmanı Abd'de. Acaba neden herhangi bir İslam ülkesinde ya da okullar açtığı doğu bloku ülkelerinde değil de Abd'de... Neden acaba? Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2006 Dipnot , bir önceki konuda yazdığın ülke sevme hizmet yarışıdır , birlik olmalıyız , ülkemizin sahip olduğu değerleri korumalıyız cümleni hatırlatır , tanımadığın insanlar hakkında boşuna pimpiriğe kapılmamanı rica edern , size 'öcü' diye gösterilen hayvan figürleriyle aşağılanan insanların nelerin uğraşına verdiğine onların yayın organlarındanda bakarak öğrenebilirsin..Boşuna hüsni zan etme , o saydıklarının gerçekle uzaktan yakından alakası yok çünkü..Bak sana F.Gülen'in bir iki sözünü yazayım iyi dinle ; Yolumuz , millet ve memleket hesabına , her hayırlı iş ve her teşebbüsü alkışlama ve ona hizmet edene arka çıkma yoludur..M.F.Gülen .....hayırda musabaka yapacaksın , aradaki boşluğu kapayacaksın , ama şerdenh kaçacaksın , iftiralara parçalamaya karşı savaş vereceksin , BU MİLLETİN BÖLÜNMESİNE MEYDAN VERMEYECEKSİN , kin ve nifakı dirilmemek üzere gömeceksin , hasetin başını kıracaksın , hayır istikametindede müsabaka yapacaksın..İşte o zaman Allah senin birini bin yapacak... İşte gerçektende Allah birini 1000 dende fazla yaptı ve yahudilere ve uşaklarını fena rahatsız etti..Artık aırlardır kavga vererek kaptıkları köşeleri ellerinden çıkmaya başladığını ve gelecekte yeniden yükselen sadanın islam olacağını anladıklarından hepsi..Bu yerini bahara bırakmak istemeyen şubatında şubatı sabitleme işinde vazifelilerin son hamlesidinden başka bişey değil , BU MİLLETE SEVDALIYIZZ.İftiralar atanları anlatmaktan başka bişey değildir.Siz korkmayın rahat olun. sayın bayım başınızı kuma gömmekten ne zaman vazgeçeceksiniz... korkular savunduğunuz zata ait... bizim gibi düşünenlerin bahsettiğiniz anlamlarda korkuları yok...>Sadece var olan gerçekleri dile getiriliyor.. sizin bu vatanı çok sevdiğini ifade eden o zatı-alileri korkularından ABD lere kaçmadımı... ona sorun korkuyu neymiş...yine uygun takiyelerle sizlere anlatacak ve kafalarınızı kuma gömerek sizlerde inanmaya devam edeceksiniz... Sonrada biri bin yapan palavra ajitasyonlarla ahkam kesmeye ... Pisikolojik saplantılarınızla her yaptığınızın hayır diğerlerinide şer olarak değerlendirmeler yapmaya devam edeceksiniz... O mu Siz mi bu milete sevdalısınız...Güldürmeyin insanı... Ümmet kavramına inanmışların millet söylemleri nereye kadar gerçekçi komik olmayın... yada gerçekten millet kavramına inanıyorsanız.. size yapılan takiyeleren uzak durup başınızı gömdüğünüz kumdan çıkarın artık... Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2006 Hakikaten neden dönmüyor acaba? Abd'de daha iyi bakılıyor olmasın... Üstelik İslam ve Müslüman düşmanı Abd'de. Acaba neden herhangi bir İslam ülkesinde ya da okullar açtığı doğu bloku ülkelerinde değil de Abd'de... Neden acaba? Sebebi çok basit sevgili sardunya, Mahalle koruyucuları (ke.....ler ve kö......ler) kasap ve balıkçılar civarında palazlanır. Bizim zatı muhterem(!) (emperyalizmin yerli uşağı), palazlanacak yeri bilinçli seçmiş. Konuşurken akıttığı ******* ****** , oradan daha başarılı şekilde akıtmıyormu ? Alıntı
Φ muzaffer 1905 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2006 vayy **** ******* yine içindekileri dökmeye başlamış , biz Türkiyedeki solun görünmeyen yüzünü nasıl terörle birbirne karışmış , en masum görünen sol partilerin bile nasıl yahudi ***** olduğunu koymamıza izin vermezlerken , akıl erdiremeyenlerin her türlü hakaret iftiralarına yalanlarına meydan hep boş oluyor , ondan sonrada mod kontrölüne alınıyoruz , nede olsa Allahtan hamiyetli insanlarız biz yalana saldırılara iftiraklara karşı ırzımızıda neslimizde gönlümüzdekine korumasını biliriz böyle İlhan Selçuk mahsülleri gibi hemen her önümüze konulanı yemeyiz.. Neden dönmüyor , eğer gerçekten öğrenmek istiyorsanız söyleyim..Bir kere bu soruyu ancak bu ülkenin şartlarından bi haber insanlar sorar , daha memleketinin iç yapısını , medyasını , gizli serevislerin attığı ciritleri , sabetayistlerini bilmemiş , onların tarih sahneleri boyuncaki misyonundan habersiz safi havane yaşayanlar işte böyle her denilene inanır , vicdanı kalbi karartılmış olduğundan öcük bücük rolünü paranoyaklığını bırakamazlar bir türlü.. O bir kere bu vatanada milletinee ecdadınada aşık bir insandır..Onun odasında yurdun dört bir tarafından getirilmiş kavanozlar içinde topraklar vardır..Sizin gazeteler yayınlama dürüstlüğünü ve şerefini gösteremiyorlardır onun hakkında gerekçeli kararlar mahkeme kararları açıklanalı yıllar oldu hakkındaki iddaalara ve mesnetsiz bulundu , öyle anayasa düzeni yok başka bişeyle bağlantılı olduğu falan HEPSİ REDDEDİLDİ..Delil yok dendi..Ama tabi sizin gazeteler o etkili azınlığın elinde bulunduğundan sizden ya sakladılar yada yeni yaratmak istedikleri kaos ve darbede onlarıda aynı kareye almaya çalıştılar..Ya bikere insanda mantık olur , bir insan hem şeriatçi , hem hristiyan misyoneri , hem bahai , hem sabataycı , hem 4 kadınla evli hem bekar , hem trilyonluk servetli hem daha hayatında evi olmamış olabilir mi?? Bu resmen okurları ***** yerine koymaktır.. ÇIKSINLAR İSPAT ETSİNLER HADİ , İDDAA EDİPTE İSPATLAYAMAYAN EN *** ******** TAMAM MI , Allahım ben size hayret ediyorum , daha hiç o insanın bir kitabını okumamışsınız yada sözünü duymamışsınız neler neler söylüyorsunuz , halbuki sizinde hakkınızda olmayan şeylerle karalanmaya kalksalar nasıl zor duruma düşer kendinize dost ararsınız..Çıksınlar ispat etsinler , ABD de 200 bin gurbetçi var diyorlar , sizin mantığa göre o zaman bunlarda ABD adına çalışıyorlar..Gidin bakın bakalım üniversitelerde liselerde yurt dışındaki okullarda bu insanlara kendi gözlerinizle görün HİÇ ALAKASI VAR MI..Bir insan Allah rızası için hizmet edemez mi yaa , ama işte imanıda onun girdiği vücudun sahip olduğu ilmi ve gücüde bilmediğinizden birde böyle sabetay medyası varken gerçekleri görmeniz ne yazikki zor diyelim.. 1.si O dönerse hakkında olmadık iddaalara , YAPTIRDIKLARI SİLAHLI OLAYLARLA irtibatlandırmaya devam edecekler.Buda onu tanıyan seven insanların sabrını taşırır ve fırtınalar oluşur..İşte bu tür olayların çıkmaması için dönemiyor , yoksa o her zaman bu vatan aşığıdır.. 2.si O yaklaşık 70 yaşında , orda tedavi görmek için gitti , çünkü onun gittiği yıllardada hatırlarsanız ülkemizde her hastalığın tedavisi olmadığından Amerikaya giden çok insan vardı..Bari ona bişey demeyin..O kalp ve şeker hastası , bu insan heyecana gelemez , uçağa binemez şu bu iddaalara gelemez yoksa ölebilir..Anladınız mı şimdi.. 3.sü o kadar zavallı bir çamur ki şu o ülkede diye irtibatlandırmaya çalıştıkları şeyler , halbuki bir araştırsanız asıl onların kimlerle irtibatı çıkar aklınız durur..Keşke onun kitaplarını bir baksanız en azından bir bilgi sahibi olsanız insanları karalamadan önce , yada karşı tarafada sorun onlardanda dinleyin ! Ama işte düşmanında aklı var size ne kadar anlatsak boş Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2006 . Mübarek İslamın Yüz Karası!.. Sen şu yücelerden yüce Allah'ın büyüklüğüne bak!.. Tövbe estağfurullah Tanrı adına müminlere ahkâm kesen.. Peygamberimiz adına ona buna çok bilmişlik taslayan.. Din-i İslam hesabına şu kör olası geçici dünyada Müslümanları kafakola almaya çabalayan.. 'Hocaefendi' lakabını sabıka kaydı gibi siciline yazan.. Nam-ı diğer Fethullah .. Soyadı da Gülen olan kişinin hal-i pür melaline parmak ısırmaz da ne yaparsınız? ** Dokuz yıldan beri Amerika'da yaşayarak Türkiye'deki saf Müslümanları Okyanus'un ötesinden kim vurduya getirmek isteyen Fethullah, 'Green Card' için ABD resmi makamlarına başvurmuş... Aslı Aydıntaşbaş 'ın Sabah'ta çıkan haberinden birkaç satır: ''1997'den bu yana ABD'de yaşayan Fethullah Gülen'in oturma izni sağlayan Green Card'a başvurduğu ancak Amerikan yönetiminin Türkiye'nin en güçlü dini cemaatlerinden birinin ruhani lideri olarak bilinen Gülen'in talebini reddetme aşamasında olduğu öğrenildi.'' Vah vah Fethullah'a.. Vah bizlere!.. ** Önce bilelim ki bu Fethullah ''Ruhani lider'' filan değildir; siyasette kutsal İslam dinini kullanmak saygısızlığının pîrlerindendir... Yalnız siyaset mi?.. Ticaret.. Şirketleşme.. Medya.. Gazete ve de televizyon.. Eğitim ve de özel okullar.. Finans kuruluşları.. Tümünde Nurculuk.. Said-i Nursi tezgâhı.. Politika.. Fethullahçılıkta ne istersen bulunur ülke yararından gayrı.. Bu cemaatte öylesine para var ki gazeteci, yazar, şair, politikacı teslim almak için kesenin ağzını istediğinde açar; Nakşiliğin Said-i Nursi kütüğüne yazdığı meşhurlar gün geçtikçe çoğalmaktadır. ** Peki, şimdi ne oluyor?.. Türkiye'de bu imparatorluğun başında bulunan adam dokuz yıldan beri mukim bulunduğu ABD'den oturma izni için devlet kartı istiyor... Bizim cemaat şefimiz, şeyhimiz, şıhımız, tarikat fışfışımız, imparatorumuz, en büyük dini liderimiz, nefesi güçlü, konuşması okunmuş üflenmiş, vaazı siyasette reklam değeri kazanmış 'Hocaefendi' miz de işte böyle Amerikancı olur... Koskoca (1.5 milyar nüfuslu) İslam coğrafyası varken oturacak ülke bulamayıp İsrail'le birlikte şu sırada Ortadoğu'da Müslümanların canına okuyan Amerika'ya postu serer... ** Ben şimdi böyle 'Hocaefendi' yi ne yapayım?.. Sevgili okurlarım!.. Söyleyin Allah lillah aşkına ben böyle cemaat başını, tarikat liderini, Müslümanlığın yüz karasını ne yapayım?.. Bunun için güzel bir Atasözü (Teşekkürler CYRANO); " insan binmeyeceği eşeğin önüne ot koyar mı ? " _________________________________________________________________ Kaynak: Cumhuriyet 21.07.2006 - Aslı Aydıntaşbaş 'ın Sabah Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.