Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 27 Ağustos , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Ağustos , 2006 * Allahın fiil işlemesi ezeli midir *Allah beş yaşından önce ölen çocuğa azap edebilir mi? ** Allah ezelde kendisine itaat edilmesini ve günahları yani kendisine isyan edilmesini irade etmiş miydi? * "Allah zulüm yapsaydı, bu çirkin olurdu" der misiniz? * Allah kullarına zulmetmeyeceğine dair verdiği habere rağmen zulmetmeye kadir midir? * allah zulmetmeya kadir midir? *eğer Allahtan zulüm meydana gelseydi durum nasıl olurdu? Onun ilahlığını inkar eder miydiniz? * allah olmayacağını bildiği bir şeyi yapmaya kadir midir? * allahın ezelde bildiği bir şeyi bilmemesi imkansız mıydı? "evet imkansızdı" denirse, o halde "olacağını önceden bildiği bir olayın başka türlü meydana gelmesi de imkansızdı" demek olmaz mı? Bu olayın oluşumu allahın önceden bilmesine mi bağlı yoksa bilgisi, olayın gerçekleşmesine mi bağlıdır? Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 27 Ağustos , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Ağustos , 2006 allah yapmayacağını bildiği şeyi yapar mı, yapabilir mi, yapmaz mı, yapamaz mı? Alıntı
Φ HİMYATA Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2006 dedi:Elini havaya kaldırmayı istemek cevap: bu bir düşüncemidir evet dersen bu düşünceyi kim yarattı ,allahmı şeytanmı melekmi insan mı kürşaaaaat kürşat girdiğin yeri ifsad etmişsin be arkadaşım. her ne hikmetse sana herkesin verilecek bir çok cevabı olmasına karşın senin sorulacak tek bir sorun var. tekerleme yaptın meselelerin ortalık malı olmuş çıkmış.her yerde aynı şey hangi yazına baksam çevirip çevirip aynı soruyu soruyorsun.seni bu soruları sormaya sevkeden ne onu anlayamadım... acaba diyorum şimdi kendi kendime ; bu çocuğun başına bir işmi gelmiş birileride buna yanlış bilgiler verip zamanında kafasınımı karıştırmış...yanılıyor muyum sence. arkadaşım eğer böyle bir sorunun varsa samimiyetimle söylüyorum git bir tedavi ol . sakın alay ettiğimi düşünme zira samimiyetimle söyledim bunları. vesselam... Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2006 çoksoruyom neden çünkü net cevap verilmiyor Alıntı
Φ HİMYATA Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2006 çoksoruyom neden çünkü net cevap verilmiyor acaba sen hiç aldığın cevaplarla tatmin olmayı denedin mi arkadaşım... bence bir bak acaba ne diyor bu insanlar diye_? Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2006 Kitap: Allah’ın İlmi Yazar: H. Hüseyin Tunçbilek _ Sh. 47: “Sen özgür bir iradeye sahip olman için, her birini yapmama imkanın olan birden çok seçeneğe sahip olmalısın. Bunun anlamı şudur: Sen bir karar almadan önce, mümkün bir süre bir “tereddüt durumu” nun olması gerekir. Yani sen geleceği bilemezsin. Eğer özgür bir iradeye sahip olduğunu iddia ediyorsan, kendi kararını önceden kestirebilecek olsan bile, bu nihai karardan önce fikrini değiştirme imkanına sahip olduğunu kabul etmelisin. Halbuki herşeyi bilen bir varlık için bir “tereddüt durumu” nun olması düşünülemez. O bütün seçimlerini önceden bilir. Bu O’nun, seçimlerini terk etme imkanının olmadığı anlamına gelir. Bu yüzden O özgür bir iradeden yoksundur. _ Sh. 70: İbn Sina da, Farabi gibi, Vacibu’l Vücud’un şeyleri, şeylerden bilmediği görüşündedir. Aksi durum, O’nun ilmini başkasından elde etmiş olmasını, o şeyin değişmesiyle, ilminin değişmesini ve yok olmasıyla da ilminin yok olmasını gerektirir. Aynı zamanda bu durum, var olmadan önce şeyleri bilmemeyi, zatının başkasıyla – yani bu iktisab edilen objelerle - varlığını devam ettirmesini veya zata daha önce bulunmayan bir durumun arız olmasını da gerektirir. Bu durumda O her yönüyle Vacibu’l Vücud olamaz. _ Sh. 72: Bu varlıklar vücut bulduklarında, O’nun onlara dair ilmi yenilenmez ki, onların varlığından yeni bir ilim elde etsin. ……… Bizim şeyleri meydana gelmeden önce bilmediğimiz gibi, onların meydana gelmesi O’na olmayan bir bilgi kazandırmaz. Çünkü onların hepsi, O’nun için hazırdır. Zira, O’nun zatı, onların sebebidir ve O zatından gaflet etmez. _ Sh. 152: (Bu yazı Gazali’nin “el iktisad fi’l – i’tikad” kitabının 65 ve 66. sayfalarından alınmıştır.) Çünkü Gazali’nin ifadesiyle “Var olma veya varolmama noktasında eşitlik arzeden alemin, var olmasını tercih eden bir tercih edicinin bulunması gerekir. Fiilin kendisi ve kudret, bu tercih için yeterli değildir. Çünkü, var olma ve olmama gibi birbirine zıt iki şeye nispetle, hem fiilin kendisi, hem de kudret birdir. Aynı şekilde ilimde bu hususta yeterli değildir. O halde iki zıt şeyden birini tercih eden, belirleyen ve seçen hangi sıfattır? Şüphesiz bunun cevabı: “irade sıfatıdır” olacaktır. Zira bilgi bilinene tabidir. Dolayısıyla bilgi bilinene olduğu gibi taalluk edip, ona etkide bulunmaz ve kendisini değiştirmez. Allah, alem yaratıldığı zaman, onun varlığının mümkün olduğunu ve bundan sonra veya önce varolmasının da imkan bakımından kendisi için eşit olduğunu bilmektedir. Çünkü bu imkanlar birbirine eşittirler. Burada ilmin fonksiyonu, olduğu hal üzere, aleme taalluk etmektir. Şayet irade sıfatı belirli bir zamanda alemin meydana gelmesini gerektiriyorsa, ilmin, alemin bu zamanda var olacağına taalluk etmesi, iradenin buna taalluku nedeniyledir. Bu durumda irade, belirlemenin nedeni, ilim ise belirlenen bu şeye tabi olan ve ona taalluk edendir. Yoksa alemin var olmasına etki eden değildir. _ Sh. 155: Henüz işitilen ve görülen yokken, ezelde işitmeyi ve görmeyi kabul etmek , aklın kabul edeceği bir şey değildir. Görme ve işitme, görülen ve işitilenden duyuların etkilenmesidir veya görme ve işitme bu etkilenmede şart kılınmıştır. Bu ise Allah hakkında imkansızdır. Yorum: Mutezileye göre “işitme ve görmenin manası, Allah’ın işitilenleri ve görülenleri bilmesidir” şeklinde izahlar okumuştum. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.