Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Kalemin,fırçanın ve notaların artık duygularını ifade etmekte yetersiz kaldığı ya da yaşayacakları tüm anlar tükendiği için mi?...

 

Gün gelir yürekleri çatlar,acı sızar bedenlerine...Yıllarca her acıyı taşımış olan yürek gibi değildir diğer hücreler..Onlar bu yangına dayanamazlar ve her hücre kuru bir yaprak olup düşer ateşe..Yangın ele geçirince bedeni,son şiirler,son mektuplar yazılır...İntiharlardan geriye kalan en trajik belge,şüphesiz bir intihar mektubudur.İşte intihar eden bazı şair ve yazarlar...Ve bunlara ait intihar mektupları,şiirleri...

 

MAYAKOVSKI

 

4 Nisan 1930 günü,ünü yalnız ülkesinde değil,bütün dünyada yayılmış Vlamidir Mayakovski,aniden tabancası ile kendini vurdu.Beş yıl sonra,şair dostu Sergey Yesenin'i intihar ettiği için yazdığı bu şiirler eleştirirken,''Şu yaşamda en kolay işti ölmek..Asıl güç olan,yepyeni bir yaşama başlamak...''

Ancak ne var ki,kendisi de fazla dayanamaz hayatın yüküne.Bedenini kaplamıştır yüreğindeki ateş.Yesenin'in ''buluşmayı vaadediyor ileride bir gün'' diyerek gittiği ölüm,Mayaskovski'yi ilham verircesine ölüme sürükler ve Yesenin'den 5 yıl sonra,1930'da,cansız bedeninin yanında ''Son Mektup'' u bulunur.Mektubunda,ölümün sessizliği ve hüznü içinde seslenir geride kalanlara..

 

ATİLLA JOZSEF

 

''Raylarda çırpınır kanlarım sıcak'' dedikten sonra kendisini trenin altına bırakır...

 

BEŞİR FUAD

 

İntihar Mektubu;

 

5 Şubat 1887:''Ameliyatımı icra ettim,hiçbir ağrı duymadım.Kan aktıkça biraz sızlıyor.Kanım akarken baldızım aşağıya indi.Yazı yazıyorum,kapıyı kapadım,diyerek geri savdım.Bereket versin içeri girmedi.Bundan daha tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum.Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım.Baygınlık gelmeye başladı''...

 

 

SABAHAT HASTAOĞLU

 

İntihar Mektubu;

 

Hiç tak ettiği oldu mu canınıza birşeylerin?

Kendinizi şu şehirden ya da dünyadan hatta evrenden dışarı atmak istediğiniz,yapayalnız hissettiğiniz benliğinizi kimsesiz bir sokak kedisi gibi? Ya da izbe bir parkın bankında çiseleyen bir yağmurun altında geceyi geçirmek istediniz mi?Hayatı hergün değişen ve karmaşıklaşan dertler yumağı olarak gördüğünüz,sabahlara kadar gözünüzü hiç kırpmadan efkarlı ve çaresiz bir vefasızı düşündüğünüz?Ahh keşke diye umutsuzca iç çektiğiniz?Sonra ağladığınız,yorulana kadar bitiverir diye...

Kahrolası aşk masalını bir kalemde silmek istediğiniz oldu mu?

Her geçen gün biraz daha umudunuz kırıldı mı yarınları düşünürken bir başınıza?

Sonra bir dost aradınız mı hep sadık,güvenilir ve samimi...

Uzaklara bakıp derin derin daldınız mı mutsuz ve umutsuzca?

Uçan kuşlara imrendiniz mi ne kadar özgür,temiz ve saflar diye...

Geçmiş günler canlandığında gözünüzde,neden diye sordunuz mu hiç kendinize?

Şimdi için kaygılandınız mı?

Ve gelecek içinse,satmışım anasını diyip boşverdiniz mi herşeye?

Sizi bilmem ama ben bunların hepsini yaptım,Anlayacağınız HAYATI DENEDİM...Ama olmadı,olamadı...Gönlümdeki öksüz çiçeği büyütemedim,soldu gitti,ruhumdaki mistik melodi sustu gitti..

Açıkçası ben beceremedim galiba umarsızca yaşamayı...

Mutluluğu bir çocuğun gözlerinde aramayı bilemedim,kuşların cıvıltısındaki o dinmez coşkuyu duyamadım..

Korkarım ben hiç kimseyi ölümüne sevmedim,sevemedim.O yüreği görmedim kendimde,kahretsin göremedim...

Önemli değil nasılsa artık bunların hiçbiri...

Biraz sonra dinecek bu feryatların hepsi,hayatını bitirecek bu şanssız,bahtsız kişi..

Yalan dünya;SONSUZA DEK ELVEDA...

 

 

PAUL CELAN

 

Toplama kamplarından kurtulmuş ünlü şair Paul Celan,kendini Seine nehrine atarak canına kıyar.Celan'ın ölüm havası şiirinden:

 

Siyah sütünü içiyoruz,sabahın akşam saatlerinde

Onu içiyoruz,öğle sabah demeden hep onu

Geceleri içiyoruz,habire içiyoruz

Bir mezar kazıyoruz gökyüzüne rahatça yatmak için

Adamın teki,bir evde yılanlarla oynuyor,yazıp çiziyor

Almanya'ya yazıyor karanlık çöktüğü vakit altın saçın Margarate

Onu yazıp evin önüne çıkıyor

Islıkla köpeklerini çağırıyor

Yıldızlar ışıyınca

Yahudilerini çağırıyor toprağa

Bir mezar kazsınlar diye

Ve bize buyruklar yağdırıyor

Oyun havaları çalmamız için........

Gönderi tarihi:

 

 

SABAHAT HASTAOĞLU

 

İntihar Mektubu;

 

Hiç tak ettiği oldu mu canınıza birşeylerin?

Kendinizi şu şehirden ya da dünyadan hatta evrenden dışarı atmak istediğiniz,yapayalnız hissettiğiniz benliğinizi kimsesiz bir sokak kedisi gibi? Ya da izbe bir parkın bankında çiseleyen bir yağmurun altında geceyi geçirmek istediniz mi?Hayatı hergün değişen ve karmaşıklaşan dertler yumağı olarak gördüğünüz,sabahlara kadar gözünüzü hiç kırpmadan efkarlı ve çaresiz bir vefasızı düşündüğünüz?Ahh keşke diye umutsuzca iç çektiğiniz?Sonra ağladığınız,yorulana kadar bitiverir diye...

Kahrolası aşk masalını bir kalemde silmek istediğiniz oldu mu?

Her geçen gün biraz daha umudunuz kırıldı mı yarınları düşünürken bir başınıza?

Sonra bir dost aradınız mı hep sadık,güvenilir ve samimi...

Uzaklara bakıp derin derin daldınız mı mutsuz ve umutsuzca?

Uçan kuşlara imrendiniz mi ne kadar özgür,temiz ve saflar diye...

Geçmiş günler canlandığında gözünüzde,neden diye sordunuz mu hiç kendinize?

Şimdi için kaygılandınız mı?

Ve gelecek içinse,satmışım anasını diyip boşverdiniz mi herşeye?

Sizi bilmem ama ben bunların hepsini yaptım,Anlayacağınız HAYATI DENEDİM...Ama olmadı,olamadı...Gönlümdeki öksüz çiçeği büyütemedim,soldu gitti,ruhumdaki mistik melodi sustu gitti..

Açıkçası ben beceremedim galiba umarsızca yaşamayı...

Mutluluğu bir çocuğun gözlerinde aramayı bilemedim,kuşların cıvıltısındaki o dinmez coşkuyu duyamadım..

Korkarım ben hiç kimseyi ölümüne sevmedim,sevemedim.O yüreği görmedim kendimde,kahretsin göremedim...

 

 

bu cümlelerin şuanda intihar etmeselerde,birçok kişinin içiınde yankılandığına eminim..benim öyle

Gönderi tarihi:

şair veya yazar değeil ama ...eklemek istedim..kusura bakmayın.

intihar mektubu da değil...

 

 

 

PATRICE LUMUMBA'NIN ÖLDÜRÜLMEDEN ÖNCE

KARISINA YAZDIĞI SON MEKTUP:

 

 

 

"Sevgilim,

 

Bu mektubu yazarken sana ulaşıp ulaşmayacağını ya da ulaştığında hâlâ hayatta olup olmayacağımı bilemiyorum.

 

Ülkemin bağımsızlığı için yürüttüğüm mücadele boyunca, ben ve arkadaşlarımın uğrunda hayatlarımızı verdiğimiz kutsal dâvânın zafere ulaşacağına hiç kuşku duymadım.

 

Ama bizim ülkemiz için istediklerimiz; onurlu bir yaşam, parlak bir saygınlık, kısıtlanmamış bir özgürlük gibi vazgeçilmez değerler, o güvendiğimiz ve yardım istediğimiz BM'deki önemli görevliler tarafından asla istenmedi. Çünkü farkında olsun ya da olmasınlar, doğrudan ya da dolaylı olarak Belçika ve batılı dostlarının sömürgeciliğini destekliyorlardı.

 

Yalnız değiliz... Afrika'da, Asya'da ve bütün dünyadaki özgür insanlar, bu topraklarda bir tek sömürgeci ve paralı asker kalmayana kadar savaşacak olan milyonlarca Kongolunun hep arkasındalar...

 

Ayrıldığım ve bir daha asla göremeyeceğim çocuklarıma anlatılmasını istiyorum ki; Kongo'nun mükemmel bir geleceği olacak. Bağımsızlık ve egemenliğimizi tekrar kazanmak görevi kendilerinin ve bütün Kongolularındır.

 

Saygınlık olmayan yerde özgürlük yoktur.

Adalet olmayan yerde saygınlık yoktur.

Bağımsızlık olmayan yerde ise tek bir özgür kişi yoktur.

 

Hiçbir barbarlık, hiçbir acı ve hiçbir işkence, beni merhamet dilemeye zorlamadı. Başım dik olarak, sarsılmamış bir inanç ve ülkemin kaderine dair derin bir güvenle ölmeyi, kutsal ilkelerimizin küçümsenmesini izleyerek yaşamaya tercih ederim.

 

Tarih bir gün sözünü söyleyecek. Brüksel, Paris, Washington ya da Birleşmiş Milletler'in öğrettiği tarih değil; bizim sömürgecilik ve kukla hükümdarlarından kurtulmuş, özgürleşmiş ülkelerimizde öğretilecek tarih...

 

Afrika kendi tarihini yazacak, sahranın kuzeyinde ve güneyinde, bu zafer ve saygınlığın tarihi olacak.

 

Ağlama sevgilim;

 

Biliyorum ki benim çok acı çekmiş ülkem kendi bağımsızlık ve özgürlüğünü savunacak.

 

Yaşasın Kongo!

 

Yaşasın Afrika!"

  • 2 yıl sonra...
Gönderi tarihi:
şair veya yazar değeil ama ...eklemek istedim..kusura bakmayın.

intihar mektubu da değil...

 

 

 

PATRICE LUMUMBA'NIN ÖLDÜRÜLMEDEN ÖNCE

KARISINA YAZDIĞI SON MEKTUP:

 

 

 

"Sevgilim,

 

Bu mektubu yazarken sana ulaşıp ulaşmayacağını ya da ulaştığında hâlâ hayatta olup olmayacağımı bilemiyorum.

 

Ülkemin bağımsızlığı için yürüttüğüm mücadele boyunca, ben ve arkadaşlarımın uğrunda hayatlarımızı verdiğimiz kutsal dâvânın zafere ulaşacağına hiç kuşku duymadım.

 

Ama bizim ülkemiz için istediklerimiz; onurlu bir yaşam, parlak bir saygınlık, kısıtlanmamış bir özgürlük gibi vazgeçilmez değerler, o güvendiğimiz ve yardım istediğimiz BM'deki önemli görevliler tarafından asla istenmedi. Çünkü farkında olsun ya da olmasınlar, doğrudan ya da dolaylı olarak Belçika ve batılı dostlarının sömürgeciliğini destekliyorlardı.

 

Yalnız değiliz... Afrika'da, Asya'da ve bütün dünyadaki özgür insanlar, bu topraklarda bir tek sömürgeci ve paralı asker kalmayana kadar savaşacak olan milyonlarca Kongolunun hep arkasındalar...

 

Ayrıldığım ve bir daha asla göremeyeceğim çocuklarıma anlatılmasını istiyorum ki; Kongo'nun mükemmel bir geleceği olacak. Bağımsızlık ve egemenliğimizi tekrar kazanmak görevi kendilerinin ve bütün Kongolularındır.

 

Saygınlık olmayan yerde özgürlük yoktur.

Adalet olmayan yerde saygınlık yoktur.

Bağımsızlık olmayan yerde ise tek bir özgür kişi yoktur.

 

Hiçbir barbarlık, hiçbir acı ve hiçbir işkence, beni merhamet dilemeye zorlamadı. Başım dik olarak, sarsılmamış bir inanç ve ülkemin kaderine dair derin bir güvenle ölmeyi, kutsal ilkelerimizin küçümsenmesini izleyerek yaşamaya tercih ederim.

 

Tarih bir gün sözünü söyleyecek. Brüksel, Paris, Washington ya da Birleşmiş Milletler'in öğrettiği tarih değil; bizim sömürgecilik ve kukla hükümdarlarından kurtulmuş, özgürleşmiş ülkelerimizde öğretilecek tarih...

 

Afrika kendi tarihini yazacak, sahranın kuzeyinde ve güneyinde, bu zafer ve saygınlığın tarihi olacak.

 

Ağlama sevgilim;

 

Biliyorum ki benim çok acı çekmiş ülkem kendi bağımsızlık ve özgürlüğünü savunacak.

 

Yaşasın Kongo!

 

Yaşasın Afrika!"

 

bu mektup,Patric'in inancından çok daha fazlasını anlatıyor.Çok güzel,teşekkürler.Yine hatırllatınız samimiyeti.

Gönderi tarihi:

Cesare Pavese: büyük şair-yazar-insan-piomente sokak gezgincisi -

otel odasında intihar eden ve...

"sevdaydı, şiirdi, öfkeydi, aşktı

bunların hepsi usul usul intihar evrimleri." diyerek intiharını çok önceden yazan italyan.

 

Kaan Ince: 1992'de sadece 22 yaşındaydı kadıköy'deki ümit oteli'nin odasında kendini astığında, o gün kitabının basımı için görüşmeye gelmişti istanbul'a ankara'dan.

anlayamadığım şey şiirlerinde neredeyse bağıra bağıra ölüme gittiğini yazarken bir allah'ın kulunun bile bunun farkına varamamış olması.

gizdüşüm ve ka n isimli kitapları ölümünden sonra basıldı.

 

ka n

 

yuzun yakamozlanir aksam saatlerinde

kime cikmaz piyangosu huznun

belki de sombaliga en son

ve demir kiri bir taya

ertesi yasakti, es vardi

bir tek uzun gecelerde

 

cikriginda intihar edecegim kuyu

zaman kuyusu, soluksuz ve issiz

inip cikar olum, durana dek yuzumdeki

sevisen kederlerle gulun gumu

adimdan cikardim bir a

gozlerimde gezer geriye kalan

 

Kaan Ince

 

---------

 

sonerken yildizlar gelincikler gulunce

 

yolun hiç de uzak değil umut biliyorum

sesin yağmurla birlikte tutuklu tel örgülerin arkasında

bulamıyorum seni beni unut gidiyorum

 

...

ve kuğuların kucakladığı, kentin denizsiz kıyısı

 

uzak düşler hala gemi mendireğine çekili korsan sevgilere

hasret düş kırklığı ölü sayrısı

güvercin taklaları art arda

kırmızı gece usulca bekler

ah acıları tütsülü acıları

büyük harfle başlayan aşkımızı

kırılmaz kinle

sönerken yıldızlar gelincikler gülünce

sen gelene kadar

 

...

yasak dizelere girebilirdi ancak kaçak sözcükler

ancak ölüm hüzünlü şiirlere

 

bilemiyorum gözlerim kimde?

 

Kaan Ince.

 

-------

ölümün oğlu

 

bir çocuk sesi uzanıyor

geçmişten geleceğe

canevimden geçiyor

eylül’ün pusuna karışarak

 

kuşların kanat çırpışlarıyla

dalıp gidiyorum yine

kıvranan lacivert düşlerime

 

albenisi gözlerinin

gün gibi döndü

bir çiçeğin kayboluşuyla

gecenin yalnızlığında

 

kızgın yüzümde ısınıyor sabah

ve gözlerimde büyüyen kara sevda

sevincin kanattığı sıcaklığı örterken

can çekişiyor buruk sesimde içlenen anlam

yok ağlamıyorum

bir deri bir kemik toz içinde

yemin ediyorum seni sevdiğime

 

kaç kez sarıldım sana

ey sıcacık öpüşlerin

uçsuz bucaksız yumuşaklığı

boğuldum kaç kez içinde

 

ölüm kokusu karışıyor yüreğimden gelen gül kokularına

karanlıkta çepeçevrelenen bedenime sarıldım sıkıca

özlediğim gülüşü yüzünde sakla

 

sen ey ölümün oğlu ve gecesi sevinin

 

Kaan Ince

 

virginia woolf:, 1882 yilinda londra'da dogdu. hiç okula gitmedi, evde egitim gördü.

1929'da yayimlanan kendine ait bir oda isimli kitabi ile adini dünyaya duyurdu. dalgalar, deniz feneri, orlando en ünlü romanlari arasindadir.

 

virginia woolf, 28 mart 1941'de intihar etti. daha önce de birkaç kez intihara kalkismisti. kocasina biraktigi mektupta "senin yasamini berbat etmeye devam edemem" "yapabilecegim en dogru seyi yapiyorum. bundan böyle savasamam." diyordu.

 

ceplerine tas doldurup ouse irmagina atladi. yüzme bilmiyordu.

 

Nilgün Marmara; 1958 yilinda ıstanbul'da dogdu. ortaokul ve liseyi kadiköy maarif koleji'nde tamamladi. bogaziçi üniversitesi ıngiliz dili ve edebiyati bölümü'nü bitirdi. çesitli dergilerde siirleri yayimlandi.

 

13 ekim 1987 tarihinde cok sevdigi ve tez konusu seçtiği sair Sylvia Plath gibi intihari secti...

düsü ne bılıyorum

 

kimdi o kedi, zamanin

esyayi örseleyen korkusunda

egerek kuslari yemlerine,

bana ve suçlarima dolanan?

 

gök kaçinca üzerimizden ve

yildiz dengi çözüldügünde

neydi yaklasan

yanan yatagindan aslanlar geçirmis

ve gömütünün kapagi hep açik olana?

 

yedi tül ardinda yazgi usagi,

görüldügünde tek boyutlu düzlüktür o

ve baglanmistir körler

örümcek salyasi kablolarla birbirine

sevisirken,

iskeletin sevincini aklin yanginina

döndüren, fil kuyrugu gerdanliklarla.

 

yine de, zaman kedisi

pençesi ensemde, üzünç kemigimden

çekerken beni kendi gögüne,

bir kahkaha bölüyor dokusunu

 

düsler marketinin,

 

uyaniyorum küstah sözcüklerle:

ey, iki adimlik yerküre

senin bütün arka bahçelerini

gördüm ben!

 

Vladimir Vladimiroviç Mayakovski [1893 bagdatti/gürcistan - 1930 moskova/sovyetler birligi] nazım hikmet'in ilk esinlendiği şairlerden. elsa triolet'nin ablasi lili(brik) ile firtinali bir beraberligi olmuştur. kalbine ateş ederek son derece cesaret ister bir biçimde intihar etmiştir.

omurganın flütü

 

hepinize birden,

sevenler, sevmiş olanlar,

sığınmış ikonalar mağarasına ruhun,

şarap dolu bir kadeh gibi bir şölende ben

kaldırıyorum şiirler dolu kafamı.

 

düşünürüm sık sık-

ne hoş olurdu

bir kurşunla bitirseydim işimi.

bugün

ne olursa olsun artık

veda konserimi veriyorum ben.

 

ey bellek!

topla beynin salonuna

sayısız sevgilileri dizi dizi.

gözden göze gülüş boşalt.

unutamasın hiç kimse bu gecemizi.

flüt çalacağım bugün

kendi öz omurgamla.

 

***

sonuç

 

hiçbir şey silemez aşkı,

ne tartışmalar

ne ayrılık

bir de bakarsın

yeniden gözden geçirilmiş, ölçülüp biçilmiş,

üstünde düşünülmüştür.

ve şimdi düzyazı parmaklı

sancağımı kaldırıyor,

doğdum doğalı ve yürekten,

sevdiğime,

ölene dek de seveceğime

yemin ediyorum.

 

ben de öyle

 

filo bile sonunda limana döner,

tren soluk soluğa koşar gara doğru,

bense ondan daha hızlı koşmaktayım sana

-çünkü seviyorum-

budur beni çeken, sürükleyip götüren.

cimri şövalyesi puşkin'in, iner

bodrumunu karıştırıp seyretmeye.

ben de, sevgilim

döner dolaşır gelirim sana.

taparım,

benim için çarpan o yüreğe.

sevinçlisinizdir evinize dönerken.

atarsınız tıraş olurken, yıkanırken,

kirini pasını vücudunuzun.

ben de aynı

sevinçle dönerim sana-

evime dönmüyor muyum

sana doğru

koşarken?

yeryüzü insanları toprak ananın koynuna dönerler sonunda.

hepimiz döneriz en son yuvaya.

ben de öyle,

bir şey var

beni sana çeken

daha ayrılır ayrılmaz,

birbirimizden uzaklaşır uzaklaşmaz

 

son mektup

 

(sairin cesedinin yaninda bulunmustur)

 

hepinize!..

ıste ölüyorum. kimseyi suçlamayin bundan ötürü. hele dedi-

kodudan, unutmayin ki, merhum nefret ederdi.

anacigim, kardeslerim, yoldaslarim! bagislayin beni. ıs degil

bu, biliyorum (kimseye de ögütlemem),ama benim için baska bir çi-

kar yol kalmamisti.

lili, beni sev.

hükümet yoldas! ailem : lili brik, anam, kiz kardeslerim ve

veronika vitoldovna polonkaya' dan ibarettir. yasamlarini saglar-

san, ne mutlu bana..

bitmemis siirleri brik'lere verin, ne lazimsa onlar yapar.

"bir varmis bir yokmus"

derler hani :

askin küçük sandali

hayat irmaginin akintisina

kafa tutabilir mi!

dayanamayip parçalandi iste sonunda...

acilari

mutsuzluklari

karsilikli haksizliklari

h a t i r l a m a y a b i l e d e g m e z :

ödesmis durumdayiz ***** felekle.

ve sizler mutlu olun

yeter.

 

Vladimir Mayakovskı

 

Sergey Yesenin: 1925 yilinda henüz 24 yaşındayken yasamina kendi elleriyle son veren sair yesenin, arkasinda kendi kanıyla yazdığı son mektubundaki son siirinde sag kalanlara söyle sesleniyor: "su yasamda yeni bir sey degil ki ölüm, / ama pek öyle yeni sayilmaz yasamak ta."

 

o dönem en iyi dostu olan mayakovski bu intihara atfen ve kızgınlıkla aşağıdaki şiiri yesenin'e yazıyor ama beş yıl sonra kadim dostunun yanına aynı yesenin gibi kendi isteğiyle gidiyor.

"şu yaşamda

en kolay iştir ölmek

asıl güç olan

yeni bir hayata

başlamak..."

 

Van Gogh: hayattayken sadece bir tablosunu satabilen vincent van gogh’u (1853-1890) intihara sürükleyen sebeplerin başında ise haya(t)l kırıklığı gelir. hayatına giren bütün kadınlar tarafından reddedilir. sefalet, hastalık ve yalnızlık van gogh’u iyice bunaltır. “kendi çalışmalarım için yaşamımı tehlikeye atıyorum. bu çalışma uğruna yarı deli bir insan oldum” der. bir bunalım sonucu sol kulağını keser. şiddeti artan nöbetler gogh’u intiharın eşiğine getirir. kaldığı pansiyonda geçirdiği bir kriz sonucu göğsüne kurşun sıkarak intihar eder. cebinde kardeşi theo’ya yazdığı son mektup bulunur: “elinden gelenin en iyisini yapmaya kararlı bir kafanın son kertesine dek zorladığı çabanın içtenliğiyle…”

 

Leo Buscaglia: "birini seviyorsan serbest bırak, dönerse senindir, dönmezse zaten senin hiç olmamış demektir" ünlü sözünü yazan ve 73 yaşında intihar ettiği söylenen (ama kimi kaynaklar kalp krizinden öldüğünü söylemekte) ve intihar ettiğini öğrendiğimde beni şoke eden sevgi kitaplarının unutulmaz yazarı ilk gençlik dönemimizin polyanna'sı, sevgi böceği.

 

Saygılar...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.