Φ tülvent Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2013 Furuğ Ferruhzad " Arsızlıkla damgalananboş kinayelere gülen bendim.Kendi varlığımın sesi olayım istedim Yazık ki 'kadın'dım " Furuğ Ferruhzad, modern fars şiirinin hemen hemen son 50 yıldaki en büyük temsilcisi. İfade rahatlığı, yalınlığı, geniş görüş yelpazesi ve içtenliği ile günümüz insanının problemlerini çarpıcı bir dille yansıtarak modern fars şiirinin tahtına oturdu. Ölüm, yokluk, aşk ve hayat temaları üstünde çokca durdu. Kadın-erkek eşitsizliği karşısındaki isyan duygularıyla insanlığın kronikleşmiş bu problemine parmak bastı Ferruhzad.İRAN gibi bir ülkenin vatandaşı olarak Furuğ nasıl becermişti acaba şiir tanıklığı ile yaşamı açıklamayı.Hele hele bir kadın olarak şiire nasıl tutunmuştu?Bazı şiirleri nedeniyle eşi, ailesi ve akrabaları tarafından dışlanmış, ''Duvar'' adlı şiir kitabı sebebiyle de bir kadına yapılabilecek en kötü şeylerden birine maruz kalarak, oğlu Kamiyar' ı görmesi Mahkeme kararıyla yasaklanmıştır. Gizlice okuluna gidip uzaktan seyreder oğlunun büyümesini. Sonraları Hüseyin Mensuri adında annesi babası cüzzamlı bir çocuğu evlat edinerek azaltmaya çalışır Kamiyar'ın acısını.İran'daki insanların ne kadar özgür olabildiğini sırf şair olduğu için çocuğundan mahrum edilmiş bu kadından anlayabiliriz.33 yıllık kısa yaşamı en verimli çağında gizemli bir trafik kazasıyla sona ermiştir. GECENİN SOĞUK CADDELERİNDE Pişman değilimDüşünürken yenilgiyi, o acı yenilgiyiÇünkü ölüm tepsinin doruğundaÖptüm yazgımın çarmıhınıGecenin soğuk caddelerindeHep tedirgin ayrılıyor çiftlerBirbirlerindenBir tek fısıltı duyuluyor : hoşça kal! Hoşça kal!Gecenin soğuk caddelerinde Pişman değilimZamanın ötesinde akıp gidiyor benim yüreğimYaşam yeniden doğuracak onuYeniden yaşatacak beni rüzgârlarınGöllerinde yüzen haberci gülü Bak, görüyor musunNasıl çatlıyor tenimSüt nasıl oluşuyor mavi damarlarında soğuk memeleriminNasıl filizlenmeyeBaşlıyor kanO çok sabırlı çizgisinde belimin? Ben senimSevenVe kendi içinde olan kimse oBelli belirsiz bir bağlantı buluyor birdenBinlerce garip ve belirsiz şeyleKoyu isteğiyim ben toprağınYeşersin diye uçsuz bozkırlarKendine çeken bütün suları Uzaklardan gelen sesimi dinle benimGör beni koyu sisinde sabah dualarınınVe aynaların dinginliğinde Bak, gene de nasıl dokunabiliyorumKalıntısıyla ellerimin karanlık düşlerin dibineNasıl bir dövme yapabiliyorum yüreğime kan lekesi gibiSuçsuz mutluluklarından yaşamın? Pişman değilimBenden konuş ey sevgilim bir başka benleGecenin soğuk caddelerindeGene aşk dolu gözlerini gördüğünBenden!Ve hatırla beni, kederle öperken oGözlerinin altındaki çizgileri… 2 Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2013 "...hiçbir şey olmadığında, hiçbir şey olmadığında duvar saatinintiktaklarından başkaanladım birden yolum yok yolum yok yolum yokçılgınca sevmekten başka..." * "ey gönül!kendi sıcaklığınla yanve bir daha kıvılcım arama bendebir kıvılcım olup asice saçılmak istiyordum etrafakafes köşesinde esir düşmüş bir kuş oldum, kuş..." * "yapamazdım, artık yapamazdımyolun inkârından geliyordu ayak seslerimve umutsuzluğum daha büyüktü ruhumun direncindenve o bahar ve o yeşil evhampenceremin önünden geçen gönlüme"bak" diyordu"yol almamışsın hiç sen, batmışsın." Furuğ Ferruhzad Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2013 öpüşgözlerinde günah gülüyorduyüzüne ay ışığı gülüyorduo suskun dudakların geçişindesığınmasız bir yalaz gülüyorduutangaç ve silik bir istekle dolubakışları sarhoşluk renginde olmalıgözlerine baktım ve söyledi:aşktan bir ürün almalıgölge gölge üstüne eğildive gecenin gizlisine saklandıbir soluk kaydı bir yüzedudaklar arasından öpüş alazlandı Furuğ Ferruhzad Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 3 Aralık , 2013 nedir sessizlik, nedir, nedir ey sevgilim?nedir sessizlik söylenmeyen sözlerden başka?susuyorum ben ama dili serçelerindoğa şenliğinde akan cümlelerin yaşam dilidirserçelerin dili, yani : bahar. yaprak. bahar.serçelerin dili : meltem. koku. meltem.fabrikalarda ölüyor şimdi serçelerin dilikimdir bu insan, caddesinde sonsuzluğunyürüyen bir birlik anına doğruve yıllardır taşıdığı saatikim bu, horozlar ötmeye başlayıncadoğan günün yüreği yerinekahvaltının hazır olduğunu düşünenkimdir bu insan, hem başında bir aşk çelengihem de çürüyen düğün giysileri içinde ?demek vurmadı sonunda güneşaynı andaikisine birden kutuplarınve çıkıp gittigövdeni dolduran çınlayışı mavi çinilerinöylesine doluyum ki, tapınıyorlar sesimin üstünde... Ferruhzad Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2013 sokakta rüzgarve ben çiçeklerin sevişmesini düşünüyorumince sapları, kansız goncalarıve bu veremli, yorgun zamanıbir adam geçiyor ıslak ağaçlar altındanmavi damarları boynununkayıyor ölü yılanlar gibi iki yandanyukarılara doğrugelince tam karmakarışık şakaklarınabir kez daha fısıldıyorlar o kanlı sözcüğü"selam!""selam!"ve ben çiçeklerin sevişmesini düşünüyorum.soğuk mevsimin eşiğindeve yaslı buluşmasında aynalarıntoplantısında kederli ve soluk yaşam deneylerininsuskunluğun bilgisiyle döllenmiş günbatımındanasıl dur emri verilebilirsabırlı,ağır,avareyürüyen bu adama?hiç yaşamadığı nasıl söylenebilir, hiçbir zamanyaşamadığı?rüzgar esiyor sokaktayalnız ve içlerine çekilmiş kargalaruçuşuyorlar yaşlı, kasvetli bahçelerdeve tanrım ne kadar kısamerdivenin boyu!onlar bir yüreğin bütün saflığınıalıp götürdüler kendileriyle birlikte masallar sarayınaşimdi artıkartık nasıl fırlayıp dans edebilir insan?nasıl dökebilir akan sularaçocukluğunun saçlarınıve koparıp kokladığı elmanınasıl ezebilir ayaklarıyla? Ferruhzad Alıntı
Φ tülvent Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2013 selam ey masum gece!selam çöl kurtlarının gözlerini bile inanç ve güven oyuklarına döndüren gece!derelerinin kıyılarında söğüt ruhlarıkokluyor baltaların sevecen gölgesinidüşüncelerin, sözcüklerin ve seslerin ilgisiz oldukları bir dünyadan geliyorum benve ne kadar yılan yuvasına benziyor bu yeryüzüseni öperken biledüşlerinde darağacına senin için ipler örenadamların ayak sesleriyle doluselam ey masum gece!her zaman bir aralık varpencere ile görmek arasındaniçin bakmadım niçinbir adam yağmurlu ağaçların altından geçerken baktığımgibi?niçin bakmadımannem ağlıyor sandığım o gece?bir acı duyduğum ve dölün biçimlendiğiakasya salkımlarının gelini olduğummavi çini sesleriyle dolduğu tüm isfahan'ınöbür yarım olan insanın içime geri döndüğü o gece?aynada görüyordum onuaynanın kendisi gibiydi temiz ve ışıklıseslendi birdenve ben akasya salkımlarının gelini oldum...o gece, annemin ağladığını sandığımnasıl anlamsız bir ışık belirdi küçük penceredenniçin bakmadım?biliyordu tüm mutluluk anlarınıyıkılacak senin ellerinve ben bakmadımaçılan penceresinden saatinyaslı kanarya dört kez ötünceye kadarötünceye kadar dört kezsonra o küçük kadınla karşılaştımgözleri simurg'un yuvası kadar boşsalınan kalçalarıyla yürüyüp götürdükızıllığını göz kamaştıran düşleriminkendisiyle birlikte gecenin yatağına...yeniden tarayabilecek miyimsaçlarımı rüzgarla?menekşeler dikebilecek miyim yeniden bahçelere?ve pencerenin ardında durangökyüzüne sardunyalar dizebilecek miyim?acaba yeniden dansedebilecek miyim kadehler üstünde?kapı zili çağıracak mı beni yeniden bir bekleyişe?"artık bitti" dedim anneme"düşünmeye fırsat bile kalmadan olur olanlar...gazeteye bir başsağlığı ilanı versek?" Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.