Antalya’nın Manavgat İlçesi’nde Ahmetler ve Gençler Köyleri’nin tüm üretim arazilerini, dünyaca ünlü Ahmetler Kanyonu'nu içine alan HES projelerine karşı direnişin kararlı sesleri yükseliyor. Tapulu arazilerine sorgusuz sualsiz el konulan, tarım arazileri yok olmanın eşiğine getirilen Ahmetler ve Gençler Köyü için bu yıl HES’lere karşı eylem yılı olacak

 

Antalya Isparta Burdur Denizli Kaş Platformu Sözcüsü Hediye Gündüz, yapılacak HES’le birlikte kanyonun yok olacağını iddia etti. Köylülerin ana geçim kaynağının tarım ve hayvancılık olduğunu kaydeden Gündüz, “HES yapılınca kanyon ölüme terk edilecek, yok olacaktır. Su kaynakları zarar görecektir. Doğa katliamı olacak” dedi.

 

HES’çilerin 2.5 dönüm arazisine 900 TL karşılığında el koyduklarını anlatan eski muhtar Hasan Hüseyin Coşar da, “Bizi köyümüzde mülteci ettiler” diyor ve soruyor, “mülteciler yüksek komiserliğine sığınma talebinde mi bulunalım?” “Köyümüz 3 km eninde 7 km genişliğnde bir kara parçası” diye anlatıyor Coşar “Bu küçük kara parçasına 14 taş ocağı 4 HES projesi tasarlamışlar. Kendi yurdumuzda yurtsuz olduk” diye ekliyor. Eski muhtar yetkililerin köylülerle jandarmayı sürekli karşı karşıya getirmek istediklerini de dile getiriyor.

 

Köylüler adına konuşan Avukat Ramazan Ecevitoğlu ise “HES, insan haklarına, Anayasaya, Türkiye Cumhuriyeti’nin de tanıdığı uluslararası sözleşmelere, doğal hayatın korunmasına ilişkin temel ilkelere aykırıdır. HES ile Ahmetler Köyü ve çevresindeki tüm köylerin su ihtiyacını gidermesi olanaksızlaşacak. 12 kilometre uzunluğundaki kanyonda, yaşam sona erecek” dedi.

 

 

 Ahmetler köyünde yapımı planlanan HES için köye getirilen iş makinelerine karşı direnen köylülerle, taşeron firma çalışanları arasında kavga çıktı. HES firmasının özel güvenlik görevlileri ile firma çalışanlarının köylülerin üzerine ateş etmesi sonucu biri kadın üç köylü yaralandı. Köylülerin Manavgat'a götürülerek hastaneye kaldırıldığı öğrenildi.

 

Ahmetler köylülerinin sözcüsü Mustafa Koç konuyla ilgili şunları söyledi:

 

HES firması iki gün önce iş makinelerini köye gönderdi, köylüler bu durumu jandarmaya şikayet edince jandarma karakol komutanının köylülere geri dönmelerini iş makinelerinin de geri çekileceğini söyledi. Ancak  işlerin böyle devam etmedi, iş makineleri gece çalışmaya başladı. Bunun üzerine köylülerin protestosu ile karşılaştılar.  HES firması çalışanları da Köydeğirmeni mevkiinde köylülere silah çekti ve köylülerin üzerine iş makinası sürdü. Akseki ve Manavgat'tan gelen jandarmanın olaya müdahale etti.

 

'KÖYLÜLER GÜVENLİKLERİNİN SAĞLANMASINI İSTİYOR'

HES firmasının çalıştırdığı özel güvenlik görevlilerinin bazılarının kayıtdışı ve kimliksiz olduğunu da iddia eden Koç, "güvenlik görevlisi diye getirilen insanlarla konuştuk. Bizim kendileriyle bir sorunumuzun olmadığını, onlara kardeşçe yaklaştığımızı söyledik. Ancak onlar bize 'biz kimsenin kardeşi değiliz' diye karşılık verdiler. Bu insanların arasında hasta ruhlu olduğu izlenimi uyandıran kişiler var. Köylüler güvenliklerinin sağlanmasını istiyor" diye konuştu.

 

MANAVGAT AHMETLER KANYONUNDAN GÖRÜNTÜLER:

(Eğer HES kurulursa bu görüntülerden eser kalmayacak, unutmayın!)

 

 

 

 

 

HES şirketinin silahlı adamları, HES nöbetindeki Ahmetler köylülerine dün gece silahlı saldırı düzenledi. Televizyon kanalları olayı gece boyunca duyurdu.

200'den fazla mermi sıkılan saldırıda köylüler canlarını zor kurtardı. Asayişi sağlamakla görevli jandarmanın gözü önünde ve jandarmayı da hiçe sayarak gerçekleşen olayda herhangi bir can kaybı olmadığı söyleniyor.

Ahmetler Köyünün WEb Sitesinden bir bildiri:

 

Ağla sevgili yurdum ağla...

Kim bu adamlar? Bu gücü kimden alıyorlar? 3. Kez köylülere silahlı saldırı düzenleyen bu şirketi; varsa savcılara, hakimlere, yoksa Türk halkının vicdanına şikayet ediyoruz! Köylülerini koruyamayan bir devlet olur mu?

Olay yerinden nefes nefese telefon eden eski köy muhtarı Osman Koç ağlayarak konuştu: "Bizim devletimiz, bizi korumuyorsa kendimize başka bir devlet mi bulacağız? Yarın o zaman hepimiz TC kimliklerini teslim edelim…”

Ağlayan muhtarının sesini duymayan devletin gülen milleti olmaz... 

Hakka, hukuka uymak ve işleri "kitabına uydurmak" aynı şey değildir. Demek ki kitabına uydurulmuş projelerle hakkın ve hukukun canına okunabiliyor. Herkesin, başını öne eğip bunu iyice düşünmesi gerekiyor. 600 yıllık Ahmetler köylüsü üç kuruşluk şirketlere yem edilmek isteniyor!

"Projeler usulüne uygun" diye fetva veren devlet görevlileri,

Bu projeyi imzalarken vicdanları sızlamayan mühendisler,

"Arazinin müsait olmaması nedeniyle 3,5 km'lik bölüm incelenememiştir" diyerek projeye imza atan uzmanlar!

Bu ülkenin dünyaca ünlü bir doğa harikasını yok etmeden önce gelin, bir kere daha gezelim kanyonu! Gezelim de neler kaybedeceğimizi bir kere daha görün.

Haydi yalnız ve sahipsiz Ahmetler'i gözden çıkardınız; bu ülkenin geleceğini de mi şirketlere pazarlıyorsunuz?

Günlerdir kanyon yolunda nöbet tutan Ahmetler'in cefakar kadınlarının, fedakar annelerinin feryadını duymayan sağır sultanlar duysun!

"Burası bizim Çanakkalemizdir" diyen Ahmetlerlinin acısındaki derin anlamı görebiliyor musunuz?

"Hepimizi öldürün de tarihe geçin" diye haykıran 70'lik köylünün ızdırabını vicdanlarınıza havale ediyoruz!

Çok yazık!