Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Bir başlıkta bitkilerde bulunan siyanür ile ilgili bir tartışma geliştirdik.

 

Dini savunanların iddiasına göre allah bitkilere siyanür koyduğuna göre, siyanürün de azı faydalıydı. Yoksa allah insanlar yesin diye yarattığı rızıklara niye siyanür koysun değil miydi? 

 

Şimdi bu safsatanın aslını açıklayayım. 

 

Bitkiler insandan milyarlarca yıl önce evrimleşmiştir. Böceklerle kaynayan o günün dünyasında, bitkilerde kendilerini bu böceklerden korumak ve nesillerinin tükenmemesi için zehirli bileşikler evrimleşmiştir. Tek hücreli canlılar evrimleştiklerinde, bu hücreler kimyasal maddeler üretme yeteneği kazanmışlardı. Dolayısıyla bitki hücreleri de kimyasal maddeler üretebilirler.

 

Fakat bitki tabii ki ne üreteyim de böcekler beni yeyip tüketmesin dememiştir. Genlerdeki doğal mutasyonlar, bitkilerin çeşitli kimyasallar üretmesine yol açmıştır. Ürettikleri kimyasalların kendilerine bir fayda sağlamadığı bitkiler yok olmuştur. Geriye böceklere zarar veren kimyasalları üretmiş olan bitkiler kalmıştır. Böylece doğal seçilim, böceklerden koruyucu etki yapan kimyasalların kalıcı olmasını sağlamış ve bitkiler zehirli hale gelmişlerdir.

 

Tabii böceklerde de mutasyonlar oluşuyor. Bu mutasyonlardan zehirleri etkisiz hale getirebilen panzehirler de aynı doğal seçilim mekanizması ile gelişmiştir. Yani ürettikleri kimyasallar etkisiz olan böcekler hayatta kalamamış, panzehir etkisi gösteren kimyasalları üretmiş böcekler hayatta kalarak panzehir üretimi kalıcı olmuştur.

 

Yoksa ne böcekler, ne bitkiler kimyager değildir. İş tamamen mutasyonlar ve doğal seçilimin işi.   

 

Sonra insan ortaya çıktı. Önce bitkileri doğadan toplarken, sonra tarımı buldu ve bitkileri üretmeye başladı. İşte burada doğal seçilimin yerini yapay seçilim aldı. Bitkiler hâla mutasyonla çeşitli kimyasallar üretir hale geliyordu. Bu kez insanlar zehir etkisi göstermeyen mutasyonların oluştuğu bitkileri tercih edip üretmeye başladılar. 

 

Bu yapay seçilim, bitkilerde zehir üretimini azaltmaya ve bitkileri gittikçe daha yenilir hale getirmeye başladı. Sonuçta bugün tükettiğimiz bitkiler ortaya çıktı. Bunlarda başta siyanür olmak üzere zehir oranı ciddi biçimde düştü. Bu durum böceklerin tarım bitkilerine musallat olmasına yol açtı. Böcekler tarımı yapılmayan bitkileri yiyemiyor ama tarım bitkilerini kıyasıya tüketiyordu. Bu sefer insanlar tarım zehirlerini buldular. Bitkilerde kendi azalttıkları zehiri dışardan bu kez kendileri uygulamaya başladılar.

 

Hiç bir meyve eski zamanlarda doğru dürüst yenilir kıvamda değildi. İnsanın seçilimi ile meyveler tatlandı, irileşti, zehirleri azaldı ve besleyicilikleri arttı. Yabani armutu gören varsa bilir. Fındık kadar, ağaç gibi sert ve tatsızdır. Günümüzde afiyetle yediğimiz sulu, şekerli armutlar, insanın seçilimi ile bu hale gelmiştir. İnsanlar sürekli tadı iyi, iri, sulu armutları seçip üreterek yapay seçilim yaratmışlardır.   

 

Tabii tek seçilim sağlayan, insan da değil. Hayvanların da besin tercihleri, bitkileri geliştirdi. Özellikle zeytini tercih eden bir kuş türü, zeytinin ormanlar oluşturmasını sağlamıştır. Zeytinde, bu kuşla olan işbirliğinden dolayı seçilimle kuş ile uyumlu mutasyonlar kalıcı olmuş, kuşa zarar veren mutasyonlar seçilmediği için yok olmuştur. Böylece kuş-zeytin işbirliği gelişmiştir.

 

Her olgu gibi bitkilerdeki siyanür de evrimin kanıtıdır. Siyanürü ne allah bitkilere koymuştur, ne de bitki biraz zehir üreteyim de şu böceklerden kurtulayım demiştir. İkisi de değil, mutasyon ve seçilimin el ele evrimi yürütmesi. Olay budur...

Gönderi tarihi:

Efendim, iyi çarpıtmalar ! Nasılsınız ? İşler nasıl, çarpıtmalar nasıl gidiyor ? original.gif

 

Bugünün çarpıtması bu muymuş. Beyninize sağlık çok güzel olmuş.

 

İşin aslı şudur hanımlar, beyler :

 

democrossian, 18 Eyl 2013 - 08:57 tarihinde, dedi ki
Elbette her şey bir araç haline getirilebilir. Ama dinin farkı şu ki, o zaten direk olarak sömürü için kullanılmak üzere yaratılmıştır. Özünde dogmatiklik, sömürü, baskı ve faşizm vardır. Varlık amacı budur. Yani örneğin ateş evinizi de yakabilir, yemeğinizi de pişirebilir. Su, hayat da verir öldüre de bilir. Bunlar ateşin ve suyun doğasında belli biçimiyle var olan şeyler değil, kullanıma bağlı durumlar. Fakat örneğin siyanür, gıda da olabilecek zehir de olabilecek bir formatta değildir. Siyanür doğası itibarıyla zehirdir. Gıda olarak tüketemezsiniz.

 

Canraşit, 18 Eyl 2013 - 13:21 tarihinde, dedi ki
" Toksikoloji denilince akla ilk olarak Paracelsus gelir. 16. yüzyılda Paracelsus'un (1493-1541) zehiri tanımlarken kullandığı "Her madde zehirdir. Zehir olmayan madde yoktur; zehir ile ilacı ayıran dozdur" şeklindeki ifade, bugünkü modern toksikolojinin de çıkış noktasıdır. "

" Siyanür ve bileşikleri kimyasal yollarla üretilebildiği gibi bazı bitkiler ve hayvanlarca da üretilmektedir. Siyanürü doğal olarak üreten birçok bitki, bakteri ve böcek vardır. Kiraz, badem, kayısı, şeftali, erik, fasulye, patates, turp, lahana, şalgam, brokoli ve mısır siyanürlü bileşikleri doğal olarak üretmektedir. "
( tr.wikipedia )

democrossian, 18 Eyl 2013 - 20:22 tarihinde, dedi ki
Zehiri belirleyen evet dozudur. Bir litre su içebilirsiniz ama bir litre siyanür asla içemezsiniz. Siyanür evet doğal bir bileşiktir. Bu bilgiler siyanür içerek beslenemeyeceğiniz gerçeğini değiştirmez. Sabah kahvaltısında çay veya meyve suyu içersiniz, bardağınıza siyanür doldurup afiyetle içmezsiniz. Bu konunun nesinin tartışmaya açılmasının denendiğine bile hayret ediyorum. Akşam beş çayı değil de beş siyanürü içen var mı? Yok. Eee, o halde?

 

Din için Siyanür örneğini veren sizsiniz. Ama Siyanür bile Kiraz, badem, kayısı, şeftali, erik, fasulye, patates, turp, lahana, şalgam, brokoli ve mısır gibi meyve ve sebzeler siyanürlü bileşikleri doğal olarak ürettikleri için gıda olarak da, ayrıca ilaç olarak da kullanılıyor. Demek ki siyanür bile doğru kullanıldığında yararlı olabiliyormuşoriginal.gif

 

 

 

 

 

Doğada Siyanür

Siyanür doğal olarak oluşur.Bitkiler ve hayvanlar tarafından üretilir ve kullanılır.

Hidrosiyanür (HCN) bileşeni birçok meyvede sebzede istiridye ve de kuru yemişlerde bulunur.Örnek olarak kayısı, fasülye, soya, fındık, kiraz, kestane, tahıl ,mecimek, nektarin, şeftali, fıstık, antepfıstığı, patates, ceviz vs.

2000 ceşitten fazla doğal siyanür kaynağı vardır. Eklembacaklılar, böcekler , bakteriler, yosun , mantarlar , ve bitki türleri gibi.

Yonca ve şeker pancarı gibi bitkilerde insanlarda ve evcil hayvanlarda siyanür zehirlenmesine yol açabilir.

Günlük yaşamımızda siyanür bileşenleri ile temas sigara dumanında ,araba ekzosunda oluşan gazlar ve tuz ile sağlanmaktadır.

Siyanürün Endüstriyel Kullanımı.

Siyanür büyük oranda kimya sanayiinde kullanılmaktadır.
 
Üretilen %80 siyanür vitrilen , naylon ve akrilik plastik üretiminde kullanılır.

Diğer endüstriyel kullanım alanları boya ve metal işleme fotoğraf uygulamaları ,sentetik kauçuk, deri işleme, tarım ürünleri ve hayvancılık ilaçları,sentetik ve metalurjik kaplama ve deterjanlar, vs.

Siyanür ilaç imalat sanayiinde kullanılır.Örneğin kanser tedavisi için laetrile ve hipertansiyon için nitroprusside.

Siyanür bileşenleri cerrahi sargılarda kullanılır.Bu bileşenler tedavi ve ağrı azaltıcı özelliğe sahiptir.

Siyanür üretiminde sodyum siyanür %20 oranında üretilmektedir.Katı ve briket olarak üretilen sodyum siyanür daha güvenli ve kullanımı daha kolaydır.

Bu miktarın %90 (yani toplam üretimin %18 i) metalurjide ve altın kazanımı için kullanılır.

Gönderi tarihi:

Günümüz tarım bitkilerinde siyanür miktarı önemsiz denebilecek derecede azalmıştır. Bu kadar düşük oranlı siyanürü karaciğerimiz etkisiz hale getirebilecek yeteneğe sahiptir. 

 

Ancak siyanürün bitkilerde tamamen yok olmadığını gözardı etmemek gerekir. Örneğin mısır... Eğer hiç başka tahıl tüketmez, tamamen mısır tüketirseniz, bu sağlık için zararlı bir durum oluşturuyor. Tümüyle mısıra dayalı tahıl tüketimi olan eski Güney Amerika yerlilerinde bu tür sağlık sorunları vardı. Belki de aşırı derecede vahşi olan dinleri ile bu durum arasında bir bağlantı vardır. 

 

Bir de patates... Bu bitki ekildiği tarlayı bile zehirliyor. Tarlaya üst üste patates ekmemek gerekiyor. Bir de filizlenmiş patatesleri kesinlikle tüketmemek gerekiyor. Patatesten zehirlenmek insanı öldürmez. Siyanür bilinen en kuvvetli zehirlerden biridir. Çok az miktarları derhal öldürür. Bundan, patates filizlenmiş bile olsa, içindeki siyanürün ne kadar eser miktarda olduğu anlaşılıyor. Patates zehirlenmesi insanı öldürmez ama, çok rahatsız edici semptomları vardır. İnsan kendisini çok kötü hisseder.

 

Diğer yandan evrim, meyvelerin dış kısmının hayvanlar tarafından yenmesi, fakat çekirdeklerinin korunması yönünde geliştiği için, siyanür özellikle şeftali çekirdeğinde yoğundur. Yine de bir yetişkini öldüremez. Ama bir çocuğu öldürmesi ihtimal dahilindedir. Acı bademde yüksek siyanür vardır. İnsanlar seçilimle siyanürü zararsız düzeye inmiş tatlı bademleri üretmişlerdir. Kayısı da böyledir. Seçilimle iyileştirilmiş kayısıların haricindeki kayısı çekirdeklerini kırıp yemek risklidir.

 

Cevizde de yüksek siyanür vardır. Cevizin de seçilimle siyanürü azalmış soyları tercih edilerek yenilebilir cevizler elde edilmiştir. 

 

Özetle siyanür doğal bir zehirdir ve yaygındır. Siyanürü eğer özütler, saflaştırırsanız dünyadaki en öldürücü zehirlerden birini elde edersiniz. Bir fincan kahveye bir damla siyanür damlatmak, kesin ölüm anlamına gelir. Çok güçlü bir zehirdir. 

Gönderi tarihi:

Siyanür zehirlenmesi hiç hoş bir şey değildir. Doz yeterliyse derhal öldürür. Ölüm, insanın havasız kalması hızında gerçekleşir. ABD de idam infazlarında siyanür kullanılmıştır.

 

Kötü olan dozun düşük olması. Bu çok kötüdür. Dokular oksijen alamadığı için soluk alabildiğine hızlanır, kalp oksijen yetiştirebilmek için deli gibi çalışır ama nafile... Kanda oksijen bulunduğu halde dokulara gitmez. Beynin oksijen alamamasından dolayı baş çatlayacak gibi ağrır, baş dönmesi ve mide bulantısından ayakta durulamaz. Muhakeme yeteneği kaybolur, görüş bozulur. Zehirlenen kişi acınacak bir haldedir. Kalkamadan kıvranmakta ve ne dediği anlaşılmamaktadır. Eğer karaciğer zehiri metabolize etmeyi başarırsa kurtulabilir ama çok ıstırap çeker. Karaciğerin halledebileceğinden yüksek dozdaysa ölüm kaçınılmazdır.  

 

Ölüm gerçekleşmezse kalıcı hasar bırakmaz, kanserojen değildir. Karaciğerde metabolize edilir ve atılır. Geriye ızdıraplı günlerin kötü anısından başka bir şey kalmaz.

 

Öldürücü dozu yetişkin için 60 mg. dır. Bu küçücük bir damla eder. 0,06 gram. Bu doz insanı öldürür. Aşağısı daha mı kötü bilmem. Siyanürden bir kez zehirlenen ve ölmeyen, bu ızdırabı hayatı boyunca unutamaz. 

Gönderi tarihi:

Siyanür, siyano grubu (-C≡N ), bir carbon ve ona üç bağlı azot içeren kimyasal bileşiklere verilen addır. Organik ve inorganik çeşitleri bulunmakta yahut endüstriyel prosesler ile üretilmekte ve kullanılmaktadır. Organik bileşikleri nitril grubu altında isimlendirilir ve çoğu zehirli olmaktan uzaktır. Citalopram , fadrozol ve ledrozol gibi ilaçlar bu gruba örnek olarak gösterilebilir. 

 

( tr.wikipedia.org  )

 

Demek ki siyanür bile doğru kullanıldığında yararlı olabiliyormuş. original.gif 

Gönderi tarihi:

Eczacılığı, kadehe sarılmış ve içine zehirini boşaltan yılan simgeler. Ama bırakın zehiri eczacılar ilaç yapımında kullansın. Zehir içerek iyi olmaya çalışmayınız. Çok iyi olur, öyle iyi olursunuz ki, bir daha hiç hastalanmazsınız!!!

 

Bitkilerde bulunan bütün maddeler yararlı değildir. Bademde bulunan çok az siyanürü karaciğerimiz metabolize der. Siyanür bir yarar sağlamadan ve bir zarar veremeden vücuttan atılır. Beslenmemize bir katkısı yoktur. Acı bademse ve çok yersek, bir daha hiç beslenemeyebiliriz...

Gönderi tarihi:

Zehir içerek iyi olmaya çalışmayınız. Çok iyi olur, öyle iyi olursunuz ki, bir daha hiç hastalanmazsınız!!!

kahkaha.gif Ya öldürdün beni gülmekten birader ya! Hay sağolasın, bir porsiyon kadar iyi geldi... Teşekkür ederim... 

Gönderi tarihi:
Diğer yandan evrim, meyvelerin dış kısmının hayvanlar tarafından yenmesi, fakat çekirdeklerinin korunması yönünde geliştiği için

 

 

 

darvinin doneminde ;

 

iki nesil boyunca kollari kesilen bebeklerin torunlarinin da kolsuz dogacagina yatkin bir kanahat vardi : ))

 

tabi farelerle yapilan deneyler bunu curutmekte gec kalmadi

 

ama modern bilim ''genetik'' bilim dali ile bunun olamayacagini kesin olarak ispatladi

 

 

 

kolu kesilebilir ama dna si bozulmadikca 100 nesil boyunca da kol kessen dogacak cocuklar dnanin emri ne ise ona gore dogacaktir !

 

 

 

 

 

 

meyvelere gelince meyvelerde de cekirdeginin ''kalitim kodlari'' isin temelini olusturur ~!

 

biggrin.png

 

 

 

 

diyorsun ki meyvelerin dis kisimlarinin hayvanlar tarafindan yenmesi ile meyveler evrim gecirir !

 

meyvenin evrim gecirebilmesi icin tohumundaki genetiginin akilli yonde degisebilmesi gerekir biggrin.png

 

hayvanlar tarafindan isirilmasi konusuna cocuk olsa guler - yuzyillardir yarvanlar meyve yiyor :))

 

 

 

 

 

 

kaldi ki genetik oyle bir bilim dalidir ki DNA nin genetik kodunun evrimlesmesi olasiligini suna benzetiyor bilim adamlari ;

 

 

 

 

calismakta olan bir motoru taramali tufekle tarasak o motorun degil bozulmak daha guclu bir jenarator haline gelmesinden bile daha zor bir olasiliktan bahsetmis oluruz ...

Gönderi tarihi:

Kayısı da böyledir. Seçilimle iyileştirilmiş kayısıların haricindeki kayısı çekirdeklerini kırıp yemek risklidir.

 

Cevizde de yüksek siyanür vardır. Cevizin de seçilimle siyanürü azalmış soyları tercih edilerek yenilebilir cevizler elde edilmiştir.

 

 

alakasi bile yok ;

 

bizim koyde bir ceviz agaci vardi bir sene tatli bir sene aci ceviz verirdi ..

 

kaysilar da oyledir ; her sene ayni tadi tutturamayabilirler .. bu toparaktaki mineral, vitaminlerin ve suyun genel olarak dogal sartlarin neticesine gore degisir ..

bunun evrimle alakasi uzaktan yakindan yok ..

 

tarlalara her sene degisik urunlerin ekilmesi guzel bir taktik .. her urun degisik vitamin ve mineral kaynagi tuketeceginden iki sene ayni urunu ekmek topragi yipraticaktir -

 

hatta bazi tarlalar direk hasada birakili

 

bahcelerde bile elma agaclari bazen aci meyve verir bezen vermez bazen de cok tatli meyve verir - sen bunu evrime baglasan da bunun evrimle uzaktan yakinda alakasi yoktur ... meyveler evrim gecirmis sayilmaz ... hele hele dogal secilim ile elemine edilmis anlami hic cikmaz ...

 

 

tarlaya arka arkaya patates ekersen ilk sene bolca toparsin ikince sene ayni bollugu bulamicaksindir ..ilk sene bolca tukettigin toprak mineralleri dolayisi ile aci patatesler daha ikinci nesilde hemen evrimlesiyorlarsa bu evrim teorisi ile alay etmek olur ... neden cunku aci patateslerden sonraki sene yeniden toprak mineral depolaracak ve yeniden patates ekilmesi durumunda yine ayni kalitede ureyeceklerdir ...

 

olay acik .. ewrimim sozu bile gecmez ..

Gönderi tarihi:

Evrimin sonuçları ancak milyon yıllar içinde belirir. Bunları bir insanın ömrü boyunca gözleyebilmesinden bahsetmek komik olur. 

 

Doğal evrime göre çok daha hızlı çalışan yapay seçilimin sonuçları bile yüzlerce neslin geçmesi süresinde ancak kendini gösterir. Bunun da insan ömrü içinde gözlenmesi olanaksızdır. 

 

Örneğin bugünkü Atlas okyanusu, geçmişte Pangea kıtasının içinde bir nehir yatağı vadi idi. Vadinin iki yakası zamanla açıldı, şimdide koca bir okyanus oldu. Atlas okyanusu kıyılarında yaşayan Berberilerin:

 

"Biz dedelerimizden hiç buranın vadi olduğunu, karşı yakasının görülebildiğini duymadık. Demek buranın zamanında vadi olduğu yalandır" demeleri ne kadar komik olursa, "ömrüm boyunca, dedelerimin ömrü boyunca evrimi gözleyemedim"  demek de aynı şekilde çok komik olur.

 

Atlas okyanusunun genişlemesi halen sürmektedir. Milyarlarca yıl sonra, Atlas okyanusu ile Pasifik okyanusu aynı büyüklüğe gelecektir. Hiç kimsenin "dedelerimiz Pasifiğin dünyanın yarısı kadar koca bir okyanus olduğunu söylerlerdi" deme şansı elbette olmayacaktır.

 

Aynı şekilde, kimsenin "dedelerimiz bir türün dallanarak iki türe ayrıldığını görmüşler" deme şansı olabileceğini düşünmek son derece ama son derece komiktir.

Gönderi tarihi:

 

 

Doğal evrime göre çok daha hızlı çalışan yapay seçilimin sonuçları bile yüzlerce neslin geçmesi süresinde ancak kendini gösterir. Bunun da insan ömrü içinde gözlenmesi olanaksızdır. 

 

gozlemlenmesi olanaksiz ise kim nerde gozlemlemis te ewrime delil getirmis ?

 

veyahutta bir bulgu - bir ara gecis fosili ?

Gönderi tarihi:
Diğer yandan evrim, meyvelerin dış kısmının hayvanlar tarafından yenmesi, fakat çekirdeklerinin korunması yönünde geliştiği için

 

 

meyvelerin dis kismi yencek ama cekirdek kismi korunucak ... evrimin sarti bu olabilir mi ?

 

cekirdek yere dusucek ruzgar onu sulak yerlere savurucak ve evrim gecirmis bir yeni bitki meydana gelicek ?

 

 

 

 

 

ewrim teorisini evrimciler kendileri elestiriyorlar ;

 

Evrimci Greg Kirby (Biyoloji Öğretmenleri Birliği'nin toplantısında yaptığı bir konuşmadan):

 

''Eğer bütün hayatınızı kemik toplamak, kafatasının ve çenenin küçük parçalarını bulmak için harcıyorsanız, bu küçük parçaların önemini abartmak için çok güçlü bir istek duyarsınız.''

 

 

dogru tespit - nitekim gectigimiz 40 yil icinde sahte fosiller ve dinazorumsu canavarlar in tum yapay maketleri kaldirildi ... dinazor cagi hic yasanmadi !

Gönderi tarihi:

Müslümanların bir takıntısı da dinozorların yaşamadığı takıntısıdır. Böyle bir düşünce yakın zamana kadar müslümanlarda yoktu. Son zamanlarda birden ortaya çıktı ve müslümanları sardı. Bunun nedeni çok ilginç ve müslümanlara akıldanelik yapanların evangelistler olduğunun kanıtıdır.

 

Ne zaman malum şahıs Papa'nın elini öpme merasimini ifa edip amerikanın penisilvanilyasına yerleşti, evangelistlerin hizmetine girdi, olay kıvamını buldu. Evangelistlerin sahte propagandaları ve art niyetli fikirleri müslümanlara akmaya başladı.  

 

Evangelistler dünyanın yaşını asla 4,5 milyar yıl kabul etmezler. Yedi bin yıl mı ne, öyle komik bir rakam kabul ediyorlar. Bu tabii ki dinozorların yaşamamış olmasını gerektiriyor. 

 

İşte işin aslı bu ve müslümanların birden dinozor inkarcısı kesilmelerinin nedeni bu. Halbuki (üstelik nasıl almışsa hayret, prof etiketli) bir müslüman dogmatik, "adem aleyhissselam dinozorlarla savaşmak için beş metre (mi ne öyle bir şey diyordu) boyunda idi" demişti!!!

 

Sonra bu ifadeyi geri aldı. Biz de dedik, ha, ne de olsa aklı başına gelmiş, dinozorların insan ortaya çıkmadan çok önce soyunun tükendiğini öğrenmiş demiştik.

 

Ne gezer birader! Adamın evangelistler kulağını çekmişler! "Ne dinozoru, dinozor yok" demişler! Emir büyük yerdenmiş, sıkıysa karşı gelsin! Evangelistler bunların allahlarıdır. Allahı hiç kaale almazlar, evangelistlere gık diyemezler.  

 

Sanırsın bunlar Muhammedi gözlemlemiş, eşşedü çekerekten yalan yere şahitlik yaparlar. Yalancı şahitlikle başlayan bir süreçten ne beklenebileceğini sorarım. Hiç bir şey... Kölelik, zillet, sömürü...

Gönderi tarihi:

Burada değinmeden geçemeyeceğim çok belirgin bir durum var. Burada siyanürün bitkilerdeki evrimi ele alındı. Kimse demedi ki "siyanür hiç faydalı işlerde kullanılamayacak, hiç olmaması gereken bir maddedir"! Böyle bir şeyi ima eden dahi olmadı.

 

Peki niye birisi çıkıp iddia edilmeyen bir argümanı kendi hayalinde yaratıp sonra da buna cevap yazar? Dennise bile şu anda burada çok daha tutarlı bir tutum gösteriyor. Başlığı anlamış, argümanı anlamış, itiraz ediyor. Bitkilerdeki siyanürü evrimsel açıdan yorumlamama karşı çıkıyor. Çıksın, çıkacak tabii. Kendisi evrime karşı, inanmıyor. O halde tabii ki karşı çıkacak ve tartışacağız. Bu doğal bir şey.

 

Ama iddia edilmeyen argüman hayalen yaratılıp kendin pişir kendin ye yapıldığında olmuyor. Sahi bizim fikir dünyamız niye böyle? Bu ülkede sağlıklı düşünce yapısının olmayışı genetik mi, kültürel mi, nedir bu sığlığın nedeni? Bu çok kafamı kurcalıyor. Bu ülke, bu halk için değmez diye çok kez düşünüyorum, ama sırf Atatürk gibi yüksek bir dehayı içinden çıkardığı için o yüksek insanın mirasına sırt çeviremiyorum. Bu halk eninde sonunda, ben göremesem de mutlaka Atatürk'e layık bir halk olacak diye umut ediyorum.  

 

Atatürk'ün mirasını korumak için ölmeye bile hazırım. Hatta bu uğurda ölmeyi, boşu boşuna yaşlanıp yatakta ölmemeyi planlıyorum. Bu, hayattaki en yüksek ereğim...

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Hatta ben şu iddiayı bile duymuşumdur:

 

"Allah insanları imtihan etmek için canavar biçiminde kemikler yaratıp bunları toprağa gömmüş ve insanların bulması için bırakmıştır. Ta ki allaha layıkıyla iman etmeyenler bunları bulsun ve evrime inanıp dinden çıksınlar diye. Çünkü allah cehennemi de cenneti de dolduracağına söz vermiştir. İnsanları dener ki cehennem de dolsun diye." 

 

Bu inanılmaz iddiayı duyduğumda dogmada bir sınır olamayacağını anlamışımdır. Dogmayı sınırlandırmanın bir yolu gerçekten yok. Onu yok etmekten, beynini dogma kıskacından tam anlamıyla kurtarmaktan başka hiç bir şey, dogmanın zararlarını önleyemez. Küçük bir dogmatik inat, dogmasını bırakamama, tekrar dogma esareti ile sonuçlanır.

Gönderi tarihi:

Burada değinmeden geçemeyeceğim çok belirgin bir durum var. Burada siyanürün bitkilerdeki evrimi ele alındı. Kimse demedi ki "siyanür hiç faydalı işlerde kullanılamayacak, hiç olmaması gereken bir maddedir"! Böyle bir şeyi ima eden dahi olmadı.

Öyle mi ? Bu çok güzel. Demek ki, " Din hiç faydalı işlerde kullanılamayacak, hiç olmaması gereken bir şeydir " diyemeyeceksiniz bundan sonra.

 

Zira, Dini Siyanüre benzeten ben değildim, sizdiniz :

 

Elbette her şey bir araç haline getirilebilir. Ama dinin farkı şu ki, o zaten direk olarak sömürü için kullanılmak üzere yaratılmıştır. Özünde dogmatiklik, sömürü, baskı ve faşizm vardır. Varlık amacı budur. Yani örneğin ateş evinizi de yakabilir, yemeğinizi de pişirebilir. Su, hayat da verir öldüre de bilir. Bunlar ateşin ve suyun doğasında belli biçimiyle var olan şeyler değil, kullanıma bağlı durumlar. Fakat örneğin siyanür, gıda da olabilecek zehir de olabilecek bir formatta değildir. Siyanür doğası itibarıyla zehirdir. Gıda olarak tüketemezsiniz.

Fikir dünyamız, sığlık, Atatürk falan ahkam kesmeden önce biraz Mantık gerekir.

Gönderi tarihi:

Bu inanılmaz iddiayı duyduğumda dogmada bir sınır olamayacağını anlamışımdır. Dogmayı sınırlandırmanın bir yolu gerçekten yok. Onu yok etmekten, beynini dogma kıskacından tam anlamıyla kurtarmaktan başka hiç bir şey, dogmanın zararlarını önleyemez. Küçük bir dogmatik inat, dogmasını bırakamama, tekrar dogma esareti ile sonuçlanır.

 

Dogma nedir ?

 

İnak(dogma) ile inan arasındaki fark , inan’ın asla kanıtlanamayacak olanı kabul etmesi, inak’ın ise herhangi bir yetkeye bağlanan bir veriyi kanıtlamış olarak kabul etmesidir. Yukarıda da belirtildiği gibi bunun en güzel örneği ortaçağ skolastiğinde herhangi bir sözün, eğer Aristoteles tarafından söylendiği tanıtlanırsa, doğru olduğunun da tanıtlandığı fikridir.

 

Kısaca, herhangi bir sistemin veya kişinin değişmez formüller, her yerde ve her zaman geçerli olduğunu ileri sürdüğü mutlak bilgiler (olduğunu) sunması dogmatizmdir. Dogmatizmin karşıtı septisizm yani şüphecilik, kuşkuculuktur.

 

"İleri sürülen düşünce ve ilkeleri araştırmadan, kanıt aramadan, incelemeden, eleştirmeden, tartışmadan doğru ve mutlak hakikat sayan anlayış" olarak da tanımlanabilen dogmatizm her devirde ilerlemenin, gelişmenin karşısında durmuştur.  "

 

( tr.wikipedia.org )

Gönderi tarihi:

darvinin doneminde ;

iki nesil boyunca kollari kesilen bebeklerin torunlarinin da kolsuz dogacagina yatkin bir kanahat vardi : ))

tabi farelerle yapilan deneyler bunu curutmekte gec kalmadi

ama modern bilim ''genetik'' bilim dali ile bunun olamayacagini kesin olarak ispatladi

 

Bu Lamarck'ın varsayımıdır, Darwin'in değil. Genetik Bilimi gelişmeden çok önce yanlışlığı anlaşılan bir varsayım.

 

Darwin'in varsayımını Lamarck'ın varsayımı ile karıştırıp Evrim Teorisini yanlışlayamazsınız.

 

Bilim Diyalektik çalışır. Gerektiğinde kendi kendini yanlışlar. Bunu Evangelistlere bırakmaz. Teoriler mutlak değişmez değildir.

 

Bilim Metodolojisinde tek bir bulgu veya gözlem bir Teorinin yanlışlanmasına yeteceği gibi, yeni bulguları veya gözlemleri açıklayabilen yeni bir Teoriye de yol açabilir.

 

Ama halen böyle bir bulgu veya gözlem olmadığı için Evrim Teorisi halen alanında geçerli tek Bilimsel Teoridir.

 

Bugüne kadar tüm bulgu, deney ve gözlemler Evrim Teorisini desteklemiştir, desteklemeye de devam etmektedir. Evrim Teorisi halen Evrim olgusunu açıklayabilen yegane Bilimsel Teoridir.

Gönderi tarihi:

meyveler evrim gecirmis sayilmaz ... hele hele dogal secilim ile elemine edilmis anlami hic cikmaz ...

 

Anadolu'da " Delice " diye adlandırılan acı yabani meyvalar neden tatlı tatlı yediklerimizle aynı değildir ?

 

Bitkilerin, tohumların Islah yöntemi Yapay Seçilimdir.

 

Bozkurt'tan Köpek alt türünü geliştirmek, Yabani Koyun'dan Evcil Koyunu geliştirmek için kullanılan yöntemin aynısı.

Gönderi tarihi:

" Din hiç faydalı işlerde kullanılamayacak, hiç olmaması gereken bir şeydir " diyemeyeceksiniz 

 

Bu zaten söylenemeyecek bir sözdür. Değil din için, hiç bir "şey" için söylenemez. "Şey" deyince, bunun kapsamına girmeyecek olan, yoktur.

Gönderi tarihi:

Bu Lamarck'ın varsayımıdır, Darwin'in değil. Genetik Bilimi gelişmeden çok önce yanlışlığı anlaşılan bir varsayım.

 

 

ben darvinin varsayimi demedim ki : )

medem genetik gelismeden once yanlisligi ile birlikte anlasildi o zaman GENETIGIN tamami evrimi curutmektedir ..

 

 

her canlinin genetigi kendine hastir ; ve bir canli bir baska canliya donesemez smile.png

 

Darwin'in varsayımını Lamarck'ın varsayımı ile karıştırıp Evrim Teorisini yanlışlayamazsınız.

 

 

sen detaya taktin simdi : )

 

DArvin de Lamark ta devrin yetersiz bilgi birikiminin etkisi altindadir smile.png o donemde elektron mikroskobu olmadigi icin hucreler ici su dolu baloncuklar olarak tanimlanabiliyordu

 

 

sirf bu bile kaba taslak bir teori ortaya atmak icin yeterlidir ..

 

 

Ama halen böyle bir bulgu veya gözlem olmadığı için Evrim Teorisi halen alanında geçerli tek Bilimsel Teoridir.

 

 

nerede ara gecis forumlari ;

 

Darvin ne diyor ?

 

medem canlilar evrimle meydane geldi neden heryerde sayisizca ara gecis forumlarina rastlamiyoruz ? Neden heryer kusursuz ve karmasadan uzak bir gozlem veriyor ?

 

 

 

e evrim yok ta ondan !!! ama DArvin evrimi kendi dini haline getirdigi icin ondan kopamadi - hem ispatlayamadi hem de yaratilis teorisine YAK_LA_SA_MA_DI

 

 

Bugüne kadar tüm bulgu, deney ve gözlemler Evrim Teorisini desteklemiştir

 

 

rica etsem

gosterir misin ?

Gönderi tarihi:
Bugüne kadar tüm bulgu, deney ve gözlemler Evrim Teorisini desteklemiştir

 

 

tam tersi GEnetik te

 

matematik te

 

paleontoloji de

 

 

 

evrimi curutmustur :) evrimi testekleyen tek sey FELSEFI bir dusunme biciminden ibarettir :)

Gönderi tarihi:

ben darvinin varsayimi demedim ki : )

medem genetik gelismeden once yanlisligi ile birlikte anlasildi o zaman GENETIGIN tamami evrimi curutmektedir ..

her canlinin genetigi kendine hastir ; ve bir canli bir baska canliya donesemez smile.png

original.gif Efendim, Darwin'in varsayımı dediniz demedim ki. Lamarck'ın geçmişte kalmış varsayımı üzerinden Modern Evrim Teorisini eleştirmeniz yanlış dedim. Ayrıca, Darwin'in varsayımı genetik bilimindeki gelişmelerle kanıtlandı. Evrim Teorisi geçerliliğini sürdürdü.

 

" Evrim esnasında DNA dizileri birbirinden uzaklaştığı ve değiştiği için, diziler arasındaki bu farklılıklar, aralarındaki evrimsel uzaklığı hesaplamada bir “moleküler saat” gibi kullanılabilir.[/size] Genetik kıyaslamalar genellikle, türler arasındaki evrimsel akrabalığı nitelemede en doğru yöntem olarak kabul edilir, bu yöntem, [/size]fenotipik kıyaslamalarla edinilmiş bazı yanıltıcı değerlendirmeleri de düzeltir. Türler arasındaki evrimsel uzaklıklar “evrim ağacı” ya da “[/size]filogenetik ağaç” denilen şemalarla temsil edilir, bu şemalarla türlerin [/size]ortak bir atadaninişini ve zaman boyunca türlerin birbirinden uzaklaşmalarını gösterir. [/size]"[/size]

 

( tr.wikipedia.org )[/size]

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.