Misafir Ferfecir Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 aşk, görme engelli bir coşku, görmezlikten kaynaklanan bir bağdır. oysa sevgi, bilinçlice bir bağ; apaçık, duru bir görmenin sonucudur. aşk genellikle içgüdüden su içer, içgüdüden kaynaklanmayan başka bütün olgular değersizdir. oysa sevgi ruhun içinden doğar, bir ruhun yükselebileceği bütün yerlere, sevgi de onunla birlikte doruğa tırmanır. aşk, gönüllerin genelinde benzer biçimler ve renklerde gözlenmekte olup, ortak nitelik, durum ve görünümler taşır. oysa sevgi her ruhta kendine özgü bir albeni taşır. ruhun kendisinden rengini alır. ruhlar da içgüdülerin tersine kendilerine özgü ayrı ayrı renk, tırmanış, boyut, tat ve kokular taşıdığından; ruhların sayısınca sevgiler olduğu söylenebilir. aşk, kimlikle ilişkisiz değildir. dönemlerin ve yılların ilerleyişinden etkilenir. oysa sevgi; yaş, zaman ve kişiliğin ötesinde yaşar. onun yüksek yuvasına günün, çağın eli yetişmez. aşk, her renkte, her düzeyde, somut güzellikle bağlantılıdır. schopenhauer'ın deyişiyle: "sevgilinizin yaşına bir yirmi yıl daha ekleyin de onun duygularınızda bıraktığı doğrudan etkileri gözlemleyin." oysa sevgi, ruhun içine öyle bir dalgınlıkla dalar; ruhun güzelliklerine öyle tutulup kendinden geçer; somut güzellikleri bambaşka bir biçimde görür. aşk; tufan, dalga, coşku niteliklidir. oysa sevgi durgun, dayanıklı, ağırbaşlı, arılıkla dolup taşar bir durumdadır. aşk, uzaklık ve yakınlığa göre değişir. uzaklık uzun sürecek olursa azalır. ilişki sürecek olursa değerini yitirir. ancak korku, umut, sarsıntı ve acı çekmenin yanı sıra "görüşüm-uzaklaşım"la diri, güçlü olarak kalabilir. oysa sevgi bu durumları bilmez. dünyası başka bir dünyadır. aşk, bir yönlü bir coşkudur. sevgilinin kim olduğunu düşünmez. "öznel bir özcoşu"dur. işte bu yüzden hep yanlışlık yapar. seçimle hızla sürçer. ya da hep bir yönlü kalır. yine de yer yer benzeşmeyen iki yabancının arasında bir aşk kıvılcımlanır, olay karanlıklar içinde geçip birbirlerini görmedikleri için ancak bu yıldırımın düşüşünden sonra onun ışığında birbirlerini görebilirler. oysa sevgi aydınlıkta kök salar. ışığın gölgesinde yeşerir; büyür. işte bu yüzen hep tanışıklıktan sonra ortaya çıkar. gerçekte başlangıçta, iki ruh birbirinin yüzünde tanıma çizgilerini okur. "biz" oluşları ise "tanışım"dan sonra olur, iki ruh, iki kişi değil daha sonraları; birbirlerinin söz, davranış ve konuşma biçiminden yakınlığın tadını, yakınlığın kokusunu, yakınlığın sıcaklığını duyumsarlar. işte bu konaktan sonra birden, iki yoldaş kendiliklerinden sevginin uçsuz bucaksız çölüne ulaştıklarını, sevginin karartısız açık göğünün başlarının üzerinde sere serpe serilmiş olduğunu, "inanış"ın aydın, arı içtenlikli ufuklarının kendilerine açıldığını, tatlı okşayıcı bir esintinin hep başka göklerin, başka ülkelerin yepyeni esinlerinin iletileri ve başka bahçelerin güzel, gizemli çiçeklerinin kokularının birlikteliğinde oyuncu, tatlı, şen bir sevgi ve albeniyle kendisini hep bu ikisinin yüzüne, başına vurduğunu... kendi gözleriyle görürler. aşk, çılgınlıktır. çılgınlık ise "anlayış" ile "düşünüş"ün bozulmuşluk ve yıpranmışlığından başka bir şey değildir. oysa sevgi tırmanışının doruğunda, beyin ötesini aşar, anlamayı ve düşünmeyi de yerden çekip, doğuşun yüksek doruğuna götürür. aşk, sevgilide içinin çektiği güzellikleri yaratır. oysa sevgi, içinin çektiği güzellikleri sevgilide görür, bulur. aşk, büyük güçlü bir kandırmacadır. oysa sevgi; sonsuz, salt, dosdoğru, içten bir doğruluktur. aşk, denizin içinde boğulmaktır. oysa sevgi, denizin içinde yüzmektir. aşk, görme duyumunu alır, oysa sevgi, verir. aşk, kabadır, şiddetlidir. bununla birlikte dayanıksız, güvensizdir. oysa sevgi, tatlıdır, yumuşaktır. bunun yanı sıra dayanıklı, güven içindedir. aşk hep kuşkuyla bulunur. oysa sevgi, baştan başa kesin inançlıdır. kuşkuya yer vermez. aşktan içtikçe kanarız, sevgiden içtikçe susarız. aşk korundukça eskir. oysa sevgi yenilenir. aşk, sevenin içinde varolan bir güçtür. kendisini sevgiliye çeker. oysa sevgi sevilende varolan bir albenidir. seveni sevilene götürür. aşk, sevgiliye egemenliktir. oysa sevgi, sevilende yok olma susuzluğudur. aşk, onun baskısı altında kalabilmek için sevgiliyi belirsiz, kimliksiz olarak ister. aşk, kişinin bencilliği ile alım-satımsal, hayvansal ruhun bir çekiciliğidir. kendisi kendi kötülüğünün bilincinde olduğu için de onu bir başkasında görünce ondan nefret eder, ona kin besler. oysa sevgi, sevileni sevgili, değerli olarak ister.bütün gönüllerin de kendisinin sevdiği için beslediğini , beslemelerini diler. sevgi, kişinin Tanrısal ruhu ve Ahurasal doğasının bir çekiciliğidir. kendisi kendi doğaötesi kutsallığını görebildiği için onu bir başkasında görünce onu da sever. kendisine tanış, yakın bulur. aşkta, rakip sevilmez. oysa sevgide, "köyünün tutkunlarını kendi özleri gibi severler." kıskançlık aşkın özelliğidir. aşk, sevgiliyi kendi lokması olarak görür. bir başkası onun elinden kapmasın diye hep acılar içinde kıvranır durur. kapması durumunda ise ikisine de düşmanlık beslemeye başlar. sevgiliden nefret edilir. sevgi ise inançtır. inanç ise salt bir ruhtur. sınırsız bir sonsuzluktur. bu gezegenin türlerinden değildir. aşk, doğanın kementidir. doğadan almış olduklarını kendi elleriyle geri verip; ölümün aldıklarını aşkın oyunlarıyla ellerinden bıraksınlar diye başkaldıranları yakalar. oysa sevgi, kişinin doğanın gözlerinden uzak, kendi yarattığı, kendi ulaştığı, kendi "seçtiği", bir aştır. aşk, içgüdünün tuzağında tutsak olmaktır. oysa sevgi, isteklerin baskısından kurtulmaktır. aşk, bedenin görevlisidir. oysa sevgi, ruhun elçisidir. aşk, kişinin yaşama dalıp güncel yaşamla oyalanmasına yönelik büyük, aşırı bir "bilinçsizlendirim"dir. oysa sevgi, yabancılıktan dolayı yabansıllıktan doğma, kişinin bu pis, gereksiz yabancı pazar içerisindeki, korkunç özbilincidir. aşk, tat aramaktır. oysa sevgi, sığınak aramaktır. aşk, aç bir düşkünün yemek yiyişidir. oysa sevgi, "yabancı bir ülkede dildaş bulmak"tır. aşkın yer değiştirdiği olur. soğuduğu olur. yaktığı olur. oysa sevgi; yerinden, sevdiğinin yanından kalkmaz. soğumaz, kızgın değil; yakmaz, yakıcı değil. aşk, kendinden yanadır. bencildir, kendisi için ister. kıskançtır. sevgiliye tapar, onu kendi için över. oysa sevgi, sevilenden yanadır, sevilencildir. sevgili için ister. kendini sevdiği kişi için ister. onu onun için sever. kendisi ortada değildir. Ali Şeriati - Kevir adli kitabindan.. Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Bitmeyen Sevgi Genc adam ellerinde bir buket cicek, sahile kosarak geldi... Gözleri söyle bir sahilde gezindi, aradigini göremeyince ilk gördugu banka oturup sevdigini beklemeye basladi. Ellerinde yine her zamanki ciceklerden vardi. Sevgilisinin en sevdigi cicekler bunlardi. Kirmizi, kipkirmizi, kan kirmizisi guller... Sanki dalindan yeni koparilmis gibi tazeydiler, buram buram kokuyorlardi, sevgi kokuyor, ask kokuyor en önemliside özlem ve hasret kokuyordu guller... Hepsinin uzerinde damlalar vardi. Sanki agliyor gibiydiler. Genc adam gullere bakti, sanki onlarla konusuyormus gibi, " Neden agliyorsunuz, bakin ben ne kadar mutluyum " dedi. Az sonra sevdigini görecegi icin kalbi yine deli gibi atmaya baslamisti. Ne zaman onu dusunse, onunla bulusacagini hayal etse kalbi yine böyle yerinden cikacakmis gibi oluyordu. Senelerdir birbirlerini sevmelerine ragmen ikiside sevgisinden hic birsey kaybetmemisti.. Onlari hic birsey ayiramazdi... Ne hasret, ne ayrilik, nede ölum... Genc adam telasla saatine bakti. Sevdigi yine gec kalmisti, 1 dakika gec kalmisti. Ustelik o, sevdigini bekletmemek icin dakikalarca önce kosarak geliyor, onu beklemeyi bile seviyordu. Oysa o her zaman bunu yapiyordu. Devamli kendisini bekletiyordu. Herkesin bir kusuru olurmus diye dusundu... Ve gözlerini önundeki ucsuz bucaksiz denize dikti.. Denizin sonu yok gibiydi, tipki sevdigi kiza olan aski gibi denizinde sonu yoktu. Sonsuzluga uzaniyordu...Aslinda bugun onlar icin cok özel bir gundu. Kendi aralarinda sözleneceklerdi. Delikanli önce bunu sevdigine acmis, sonrada gidip 2 tane yuzuk almisti. Bu kadar önemli bir gunde bari, onu bekletmemeliydi.. Ama alismisti artik beklemeye, zarari yok biraz daha beklerim diye dusundu. Gullerin yapraklari nedense hala yasli idi. Bir turlu anlamiyordu onlari. Hersey bu kadar guzelken neden agliyorlardi ki ? İste az sonra sevdigi gelecek, ona sarilacak, kucaklasacaklardi...Sonra söz yuzuklerini takip, evliige ilk adimlarini atacaklardi. Genc adam öyle heyecanliydi ki sevdigine kavusmak icin can atiyordu... Martilara bakti,birbirleriyle oynasip, ucusan martilara... Ne kadar guzel dansediyorlardi Tekrar saatine bakti genc adam.Endiselenmeye baslamisti. Sevgilisi yine gec kalmisti, hemde cok... Bu kadar gec kalmamasi gerekiyordu. İste hergun burada bulusmak icin sözlesmiyorlar miydi? Her gun sahilde, martilara bakarak, denizin onlara anlattigi masallari dinleyerek birbirlerine sarilip hasret gidereceklerine söz vermiyorlar miydi ? O zaman neden gelmemisti yine ??... Aklina kötu dusunceler gelmeye basladi. Hayir.. hayir..olamazdi. Sevdigine birsey olamazdi. Onsuz hayat yasanmazdi ki... O ölse bile devamli benimle yasar diye dusundu genc adam. Bunun dusuncesi bile hos degildi. Gözlerini yere indirdi. Gözyaslarini kimsenin görmesini istemiyordu. Zaten nedense etrafindaki insanlar ona sanki kacik gibi bakiyorlardi. Rahatsiz olmaya basladi bakislardan. Artik bikmisti... Yine sevgilisi geldi aklina.. Neden gelmedi acaba diye dusunmeye basladi. Gözlerini kapatti. 7 sene oldu dedi. 7 senedir hergun bu sahildeydi, sevdigini bekliyordu. Daha fazla dayanamadi. Kalbi parcalanacak gibi oluyordu. Gözlerinden 1 damla daha yas gullerin uzerine damladi... Yine gelmeyecek galiba, en iyisi ben onun evine gidiyim diye mirildandi...Hic olmazsa gulleri her zamanki gibi yanina koyar, ona vermis olurdu... Genc adam ayaga kalkti. Sevdigiyle bulusmak uzere, yesil tepenin ardindaki kabristana dogru yurumeye basladi... AŞK BİTER AMA SEVGİ BİRYERLERDE KALIR...... Alıntı
Φ sezar1 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Aşk ta bitebilir sevgide.. Diyelimki biri sizi çok seviyor.. Onun çok sevmediği bir davranış yada yapılacak bişey var.. o davranışı yaptınız.. artık sizi sevmez.. diyelimki birini çok seviyorsunuz.. onun istemediği davranışı ve şeyi yaptınız.. demekki artık sevmiyorsunuz.. Alıntı
Φ dilku Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Aşk ta bitebilir sevgide.. Diyelimki biri sizi çok seviyor.. Onun çok sevmediği bir davranış yada yapılacak bişey var.. o davranışı yaptınız.. artık sizi sevmez.. diyelimki birini çok seviyorsunuz.. onun istemediği davranışı ve şeyi yaptınız.. demekki artık sevmiyorsunuz.. 18585[/snapback] ne alakasi varsa.. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Aşk ta bitebilir sevgide.. Diyelimki biri sizi çok seviyor.. Onun çok sevmediği bir davranış yada yapılacak bişey var.. o davranışı yaptınız.. artık sizi sevmez.. diyelimki birini çok seviyorsunuz.. onun istemediği davranışı ve şeyi yaptınız.. demekki artık sevmiyorsunuz.. 18585[/snapback] Kasinlikle katılmıyorum. O zaman aşkın sevginin ne önemi kaldıki.. Siz sevdiğinizi aşkınızı, birtanenizi idare etmiceksinizde kimi idare edeceksiniz. Tabiki aşkta sadakat, güven ve bağlılık ön plandadır ama. Bir hata yaptı diye bırakıverelimmi. Nöbetçi aşkmı bu..)) Bu nöbetci aşk sözü çalıntıydı... Neyse.. Bak arkadaş öyle sevmek olmaz.. Sevgi ölümünedir.. Hani burada ölüm tehlikeside yok.. Sen sevgiyi biraz daha araştır. Yokyok sen bizzat test et. Yani bir işin teoriğiyle deneyselliği arasında baya bir fark vardır. Ben onu çok seviyorum.. O kim...? Bİlenler bilir.. Buradan aşkıma dünyanın en içten sevgi ve muhabbetlerini gönderiyorum.. Umarım okursun aşkım.. Seni seviyoreum gül.. Saygılar-Sevgiler.. Alıntı
Φ KaRaKuRt Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Aşk beyinde bir hormonal salgıdır.. Sevgi ise kalpten gelir ve asla gitmez... Aşk biter Sevgi bitmez Alıntı
Misafir TheLastofMohicaN Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Aşk beyinde bir hormonal salgıdır.. aşkın bir çok tarifini gördüm ama ilk defa bu kadar materyalist olanına denk geliyorum. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Bence doğru. Aşk bir salgıyı salgılar ama bilemem artık adını.. Adrenalin desek tam olmaz.. Ne acaba..?? Alıntı
Misafir TheLastofMohicaN Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 kimse kusura bakmasın ikisde ayrı bir güzel Alıntı
Φ KaRaKuRt Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Materyalist falan değilim çok şükür Alıntı
Misafir TheLastofMohicaN Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Materyalist falan değilim çok şükür bugün hep güldürüyorsun beni sende gül emi.. Alıntı
Φ KaRaKuRt Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Materyalist falan değilim çok şükür bugün hep güldürüyorsun beni sende gül emi.. 18795[/snapback] bende sana mohi diyecem bundan sonra sen gül de bir de seni düşünmeyelim gül ama neye güldüğünü söyle bozuşmayalım sonra Alıntı
Misafir TheLastofMohicaN Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Materyalist falan değilim çok şükür bugün hep güldürüyorsun beni sende gül emi.. 18795[/snapback] bende sana mohi diyecem bundan sonra sen gül de bir de seni düşünmeyelim gül ama neye güldüğünü söyle bozuşmayalım sonra 18801[/snapback] güldüm diyemi bozuşacaksın benle bak yine gülerim bile Alıntı
Misafir şevval Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 ikiside emek ister emek büyütür sevgiyi de aşkı da sevgiler Alıntı
Misafir Ferfecir Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2005 Ali Seriati insani hayran birakan tesbihleriyle sevgi ve aski ayirmis. Aslinda sevgi ve askin ayni kaynaktan beslenmesi gerektigine, yani iki ruhun birbirine duydugu yakinlik olduguna inanan Seriati, tarih boyunca "ask" kavraminin icinin bosaltildigini soyler. Ask surekli cinsel durtulerin esaretinde birakilarak sevgilinin sadece fiziki guzellikleri ovulmus, kaynagini ruhtan aldigi halde derin anlamindan soyutlanarak maddelestirilmistir. Bundan oturu, iki insan arasindaki boylesi anlamli bir duyguyu, boylesi bir guzelligi "ask" diye tanimlamaktan kacinmis yazar. Ve "sevgi asktan ustundur" derken de icgudulerin egemenligine girmis aski kasteder. Askla baslayan iliskilerin bir sure sonra sona ermesinin ve evliliklerdeki bosanmalarin nedenine deginen Seriati, bunun "tanisiklik sonucu olusmayan asktan" kaynaklandigini soyler ve cok guzel bir ornek verir. Askta iki taraf da birbirini yeterince tanimaz, cunku kisi aslinda sevgilinin kendisini gormez. Bu yonuyle kordur ask. Sevgiliyi gormez, sevgilide gormek istedigini gorur ya da caninin cektigi guzellikleri sevgilide yaratir. Karanlikta bulusurlar birbirlerinin gercek yuzlerini goremeden. Sonra o karanligi bir simsek bir anligina aydinlatir ve iki taraf da o isikta birbirlerinin gercek yuzlerini gorurler. Ve aslinda birbirlerini tanimadiklarini farkederler. Bundan sonrasi ise yabanciligin baslamasidir. Birbirini tanimadigini farkeden ciftler dogal olarak birbirlerine yabancilasirlar. Bu da ayrilmalara, anlasmazliklara neden olur. Oysa tanisiklik sonucu baslayan ask daha sonra yerini sevgiye birakir. Sevgiye donusmeyen ask iliskileri bitirir. Ask ise mutlak surette bitmeye mahkumdur. O yuzden sadece fiziki cekiciligin cazibesine kapilarak olusmus derinlikten yoksun bir ask, kiside gercek sevginin insana yansittigi duygusal coskunlugu barindirmaz. Tamamen farklidir... Selam ile.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.