Φ dilku Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2005 İnfidels kaynaklı bu yazılarınızın hepsini reddediyorum. Tek taraflı ve kasıtlı yazılardır. İslam düşmanlarından beklenende budur. Burada size söylemiyorum sayın canuqur.. İslam düşmanları diye kastettiğim, sizin alıntı yaptığınız sitelerdir... Hayyam ve ibn-i cevziye islam alimleri gerekli cevabları vermişlerdir... Tetkiki mümkün olmayan yazılarla, çamurat izi kalsın taktiğiyle hiç bir yere varamıyacaksınız. Üç milyar insanın dini ve peygamberi bu küçük safsatalarla sarsılmayacak büyüklüktedir.. Saygılar-Sevgiler... 19282[/snapback] sayin kralx, haklisiniz kendi acinizdan. Daha önce de cok söyledim, kisiye özgü inanc tartisilmiyor. Mevzu bahis, din kavramidir. Bu, inanciniz da olsa, kaynak, belge ve tarihte yasananlari inancimizla degistiremeyiz. Buna ramen inaniyorsak, bir sey diyecegim yok tabi. Kisiye özgü dedim ya. Yalnizca yasananlar, ve tarih belgeleri, dönemin sahihlerince ortaya konuyor. En önemlisi de, islama ait belgelerin hemen hemen hepsi, Sahih-i Buhari´nin. Bunlar orijinalinden arapca-osmanlicadan cevrilen kaynaklardir. Diyenet aptal mi ki yalan olsalar Buhari´yi arsivlerinde tutsunlar Eger Buhari asilsiz kaynak verseydi, islam dünyasi onu sahih olarak tanimazdi. Buhari´nin sahih olarak yazdigi tarihi, her halde cok iyi arapca bilen bir yigin Türk, ve arap, bu karsilastirmayi yapar, Buhariyi aforoz ederlerdi degil mi. Aise konusu da, cihad konulari da, öldürme konulari da hep Buhari tarafindan son derece acik anlatilmis, ve dünyaca kabul görmüstür. Yalanlayamayiz, ancak kabullenmek durumundayiz. Buhari´yi dogrulayan ise, yine diger arap kaynaklari olmasaydi, Buhariyi ucururlardi piyasadan, degil mi? saygilar. 19288[/snapback] sana bir sir veriyim mi bugün Buharinin sahihindeki hadisler de tartisiliyor... klasik hadis tenkidi elestiriliyor.. metin tenkidine agirlik verilmeye calisiliyor bilginize.. saygilar.. Alıntı
Φ dilku Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2005 Ok.. Anlaşıldı. Diyanet meselesini de açık kapı bırakıyorum bu arada.. Saygılar-Sevgiler.. 19319[/snapback] kralx ayşe olayı islam ansiklopedisinde de yazar neden bu olayı kabul edemiyorsunuz?rahatsızmı oluyorsun?53 yaşında bir insanın 9 yaşında küçük bir kızla gerdeğe girmesi seni son derece rahatsız mı etti?içinden yüce peygamberim niye böyle birşey yaptı? bunu yapmamalıydı demek mi geliyor içinden? bu sorulara eminim yanıt vermeyeceksin 20824[/snapback] 1...50 yasindaki adam genc 9 yasindaki kiz olgunsa.. ya hic mi isitmediniz sicak bölgelerde kizlarin ergenlige erken girdiklerini... 50 yasindaki adammis george clooney nasil?... 2... rivayet tartisilmis, detayli bilgim yok.. saygilar.. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2005 Ok.. Anlaşıldı. Diyanet meselesini de açık kapı bırakıyorum bu arada.. Saygılar-Sevgiler.. 19319[/snapback] kralx ayşe olayı islam ansiklopedisinde de yazar neden bu olayı kabul edemiyorsunuz?rahatsızmı oluyorsun?53 yaşında bir insanın 9 yaşında küçük bir kızla gerdeğe girmesi seni son derece rahatsız mı etti?içinden yüce peygamberim niye böyle birşey yaptı? bunu yapmamalıydı demek mi geliyor içinden? bu sorulara eminim yanıt vermeyeceksin 20824[/snapback] Hz. Aişe Validemizin doğum tarihiyle ilgili bir takım görüşler ileri sürülmüştür. Bunun sebebi ise o dönemde çocukların doğum tarihine önem verilmez ve tespit edilmezdi. Bilahare çocuk meşhur biri olursa insanlar onun doğum tarihiyle ilgilenir ve tespite çalışırlardı. Hz. Aişe'den bir rivayette; "Hz. Hz.Muhammed henüz Mekke de iken ve bende oynayan bir çocuk iken "onların vadeleri kıyamettir. Kıyamet ne dehşetli ve ne acıdır!" mealindeki (kamer s. 46) ayet inmişti... (Buhari 1.cilt Telifil Kur’an bahsi)" Bu sure Mekke devrinin birinci döneminde(4.yıl) inmiştir. Hz. Aişe validemiz bu sure ve ayetleri net olarak hatırladığına göre en az 7-8(ya da daha büyük) yaşlarda olması gerekir. Resulullah'ın Hz Aişe'yi istetmesi vahyin başlangıcından 10 yıl sonradır. Hz. Ayşe vahiy başlangıcından beş altı yıl önce doğmuştur. Dolayısıyla Hz. Ayşe’nin peygamberimizle evlendiği yaşın en az 15-16 olduğu ortaya çıkar. Bu konu, daha detaylı bir şekilde Mevlana Şibli’ nin “Asr-ı saadet” kitabında geçer. (İst. 1928. 2/ 997) Bunu doğrulayan bir başka delil ise kız kardeşi Esma’nın durumudur. Kardeşi Esma Abdullah bin Zübeyir’in annesidir. Esma yüz yaşına kadar yaşamış ve Hicretin 73. yılında vefat etmiştir. Hz. Aişe validemizden on yaş daha büyüktür. Hz. Ebu Bekir (r.a) kızı Esma ve oğlu Abdullah Abdul Uzza’nın kızı Kayleden, Hz. Aişe ile Abdurrahman ise Ümm-i Rümandan doğmuşlardır. Hz. Esma yüz yaşında ve hicri 73. yılda öldüğüne göre hicret esnasında 27 yaşında olması gerekir. Bundan on yaş küçük olan kardeşi Hz. Aişe validemizin de 17 yaşında olması gerekir ki bu da aşağı yukarı Buhari de Hz. Aişe’nin kendi hadisindeki ifadeye uygun düşmektedir. Böyle olmasını gerektiren bir başka sebep ise Hz. Hz.Muhammed (a.s) ın eşinin vefatıyla çocuklarının bakıma ihtiyacının olmasıdır. Kızı Fatıma henüz çocuk yaşta ve bu işin üstesinden gelecek durumda değildir. Bu nedenle evini idare edip çocuklarına sahip çıkacak bir eşe ihtiyacı vardır. Dokuz yaşında bir çocuğun bunları yapması mümkün değildir. Ayrıca peygamberimizin kızı Fatıma (r.a) nın peygamberlikten bir yıl önce doğduğu ve hicretin ikinci yılında da Hz. Ali ile evlendirildiği bilinmektedir. Evlendiklerinde Hz. Ali 21 yaşından biraz büyük Fatıma’nın ise 15 yaşından biraz fazla olduğu bilinmektedir. Hz. Fatımayı Hz. Ali ile evlendirmeden önce Ebu Bekir ve Ömer(R.A) onunla evlenmek için peygamberimizden istemişler, ancak peygamberimiz onlara cevap vermemiş ve Hz. Ali ile evlendirmiştir. Buradan hareketle şunu söylemek istiyoruz: Bu bölgede ve bu zamanda kız çocukları dokuz yaşında evlenecek çağa geliyor ise niçin peygamberimiz evinde büyüttüğü Ali ile Fatımayı evlendirmek için 15-16 yaşına kadar beklemiştir? Yine dava arkadaşları onunla evlenmek istediklerine göre bu kadar süre (6-7 yıl) niçin beklemiş olsunlar? Hz. Hz.Muhammed (a.s) ile kendi kızını dokuz yaşında evlendirmiş olan Hz. Ebu Bekir niçin aynı yaşa gelince bu teklifi Hz. Hz.Muhammed (a.s) a yapmadı da yedi yıl bekledi? Bu noktadan bakıldığında da bu iddianın doğru olması mümkün görünmemektedir. Hz. Aişe validemiz peygamberimizle dokuz yıl beraber yaşamıştır. Onun Kur’an, hadis ve fıkıh ilimlerindeki yerini bütün islam alimleri teslim etmektedir. O devrinin en büyük alimlerini tenkit etmiş, çeşitli konularda fetvalar vermiş, Kur’an’ın ve sünnetin doğru anlaşılması konusunda insanlara önderlik etmiştir. Sünneti Kur’an’la test etmenin ilk örneklerini vermiştir. Bu birikimi henüz çocuk denecek yaşta bir insanın elde etmiş olmasını kabullenmek oldukça zordur. Bu konuyu aydınlatan bir başka rivayette şöyledir: Hz. Aişe validemiz henüz peygamberimizle evlenmeden önce Cübeyir bin Mut’im ile nişanlanmıştı. Mut’im Hz. Aişeyi oğluna almakla evine müslümanlığı sokacağını düşünerek bu nikahı feshetmişti. Hz. Ebu Bekir (r.a) islamı ilk kabul edenlerden biri olduğuna göre; bu olayın vukuu, islamın alenen duyurulmasından veya şuyu bulmasından önce olması gerekir. İslam alenen açıklanıp müslümanlar Kabe yürüyüşü veya Safa tepesi toplantısından sonra topluma deşifre olduktan sonra Ebu Bekir (r.a) ın müslüman olduğu bilinince kızını almaktan vazgeçmiş olması daha doğru görünmektedir. Bu olayda yine Hz. Aişe’nin peygamberimizle evlenmeden önce evlilik çağına geldiğini ve nişanlandığını göstermektedir. Hz. Aişe validemiz peygamberimizle dokuz yıl evli kalmışlardı. Peygamberimizin vefatı esnasında İse 27 yaşında idi. Peygamberimizden sonra da 48 yıl yaşamış ve hicri 58. yılda ve 74 yaşında vefat etmiştir. Sondan başa doğru gidersek 74 ten 48 i çıkartıp kalandan da evli olduğu yılı çıkartınca evlendiği yaşı bulmuş oluruz. 74 – 48 = 26; 26 – 9 = 17 kalır ki yaklaşık 17 veya 18 yaşında evlendiği gerçeği ortaya çıkar. Bu olayda birkaç yıllık bir yanılma payının olması aklen mümkün iken dokuz yıllık bir yanılmayı akıl asla kabul etmez. Bir insanın yaşının bu kadar önemli olmasının nedeni malum olduğu üzere bir dinin peygamberine uygun olmayan bir işin isnad edilmesidir. Müslümanlar inanırlar ki peygamberler meşruiyetin örneğidir. Onlar bir hata yaparsa Allah onların hatasını düzeltir. Böylece bir dini ilk yaşayan insanın kusursuz olmasını sağlayarak insanlara doğru bir örneklik sunar. Peygamberimizin gerek ailevi ilişkilerinde, gerekse toplumsal olaylarla ilgili düzeltilmesinin Kur’an da örneklerini de görmekteyiz. (Tahrim 1-5, Abese 1-4 ) gibi. Ancak bu konuyla ilgili hiçbir uyarı söz konusu değildir. Bu bizim için en temel meşruiyet sebebidir. Eğer böyle bir yanlış yapılmış olsa idi Allah asla ihmal etmez elçisini düzeltirdi. Allah'ın doğru bulduğunu kimse yanlış göremez ve diline dolayamaz. Müslümanlar "işittik ve itaat ettik, işittik ve iman ettik" derler ve teslim olurlar. Biz de bu minval üzere teslim olup inanıyoruz ki Allah'ın Rasulü en doğru olanı yapmıştır. Bu ve benzeri olayları diline dolayanlar hep olmuş, kıyamete kadar da olacaktır. Önemli olan inananların bunlara pirim vermemesidir. Siz bunların yanlışlığını yüz defa ispat etseniz, onlar yüz bir defa itiraz ederler. Çünkü onlar sizin inandıklarınıza sizin inandığınız gibi inanmayan insanlardır. Yorumsuz.. Saygılar-Sevgiler.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.