Φ a.y.h.a.n Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 KURAN'DA KELİME TEKRARLARI Kuran'ın "matematiksel mucize"leride vardır. Bu mucizeye bir örnek, Kuran'daki bazı kelime tekrarlarının verdiği ortak sayıdır. Birbiriyle ilgili bazı kelimeler şaşırtıcı bir biçimde aynı sayıda tekrarlanırlar. Aşağıda, bu tür kelimeler ve Kuran içindeki tekrarlanış sayıları verilmiştir. "Yedi gök" tabiri 7 kere geçer. "Göklerin yaratılışı (halku semavat)" ifadesi de 7 kere tekrarlanır. YEDİ GÖK(seb’a semavat) 7 kere GÖKLERİN YARATILIŞI 7 kere (halku’s semavat) "Gün (yevm)" tekil olarak 365 kere geçerken, çoğul yani "günler (eyyam ve yevmeyn)" kelimeleri 30 defa tekrarlanır. "Ay" kelimesinin tekrar sayısı ise 12'dir GÜN yevm 365 GÜNLER eyyam,yevmeyn 30 AY şehr 12 "Bitki" ve "ağaç" kelimelerinin tekrar sayısı aynıdır: 26 BİTKİ AĞAÇ 26 kere 26 kere "Ceza" kelimesi 117 kere yer alırken, Kuran'ın temel ahlak özelliklerinden olan "affetmek" ifadesi, bu sayının tam 2 katı kadar yani 234 kere tekrarlanır. CEZA AFFETMEK 117 kere 2x117=234 kere "De" kelimelerini saydığımızda çıkan sonuç 332'dir. "Dediler" kelimesini saydığımızda da aynı rakamı elde ederiz. DE DEDİLER 332 kere 332 kere "Dünya" kelimesi ve "ahiret" kelimesinin tekrarlanış sayıları da aynıdır: 115 DÜNYA AHİRET 115 kere 115 kere "Şeytan" kelimesi Kuran'da 88 kere geçer. "Melek" kelimesinin tekrar sayısı da 88'dir. ŞEYTAN MELEK 88 kere 88 kere Alıntı
Φ a.y.h.a.n Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 "İman" (tamlama almadan) ve "küfür" kelimeleri Kuran boyunca 25 kere tekrarlanır. İMAN KÜFÜR 25 kere 25 kere "Cennet" kelimesi ve "cehennem" kelimesi de aynı sayıda tekrarlanır: 77. CENNET CEHENNEM 77 kere 77 kere "Zekat" kelimesi Kuran'da 32 kere tekrarlanırken, "bereket" kelimesinin tekrarlanış sayısı da 32'dir. ZEKAT BEREKET 32 kere 32 kere "İyiler (ebrar)" 6 kere tekrarlanırken, "kötüler (fuccar)" kelimesi ise tam yarısı kadar yani 3 kere geçer. İYİLER KÖTÜLER 6 kere 3 kere "Yaz-sıcak" kelimeleri ile "kış-soğuk" kelimelerinin geçiş sayıları da aynıdır: 5 YAZ-SICAK KIŞ-SOĞUK 1+4=5 kere 1+4=5 kere "Şarap (hımr)" ve "sarhoşluk (sekere)" kelimeleri de Kuran'da aynı sayıda tekrarlanır: 6 ŞARAP hımr 6 kere SARHOŞLUK sekere 6 kere "Akletmek" ve "nur" kelimelerinin tekrar sayısı da aynıdır: 49 AKLETMEK NUR 49 kere 49 kere * Sayımda “nur” kelimesinin sadece yalın halleri dikkate alınmıştır. "Dil" ve "vaaz" kelimeleri eşit sayıda -25 kere- tekrar edilir: DİL VAAZ 25 kere 25 kere Alıntı
Φ a.y.h.a.n Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 "Yarar" kelimesi 50, "bozma" kelimesi de 50 kere tekrarlanır. YARAR BOZMA 50 kere 50 kere "Ecir" ve "fail" kelimelerinin tekrar sayısı da aynıdır: 108 ECİR FAİL 108 kere 108 kere "Sevgi" ve "itaat" kelimelerinin tekrar sayısı aynıdır: 83 SEVGİ İTAAT 83 kere 83 kere "Dönüş" ve "sonsuz" kelimeleri, eşit sayıda yer almaktadır: 28 DÖNÜŞ SONSUZ 75 kere 75 kere "Musibet" kelimesi ve "şükür" kelimesi, Kuran'da aynı sayıda geçmektedir: 75 kere MUSİBET ŞÜKÜR 75 kere 75 kere "Güneş (şems)" ve "ışık (nur)" kelimeleri Kuran'da 33'er kez geçmektedir. GÜNEŞ şems 33 kere IŞIK nur 33 kere Doğru yola ileten (Elhuda)" ve "rahmet" kelimelerinin tekrar sayısı eşittir: 79 DOĞRU YOLA İLETEN RAHMET 79 kere 79 kere Kuran'da "sıkıntı" kelimesi 13 kere yer alırken, "huzur" kelimesi de 13 kere tekrarlanmaktadır. SIKINTI HUZUR 13 kere 13 kere Alıntı
Φ yeniceri Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 Isra (88) De ki: "Yemin ederim eğer insanlar ve cinler bu Kur'an'ın benzerini getirmek üzere toplansalar, birbirlerine yardımcı bile olsalar onun bir benzerini getiremezler. Alıntı
Φ a.y.h.a.n Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 "Kadın" ve "erkek" kelimelerinin tekrar sayısı da aynıdır: 23 Kadın-erkek kelimelerinin Kuran'da tekrar sayısı olan 23, aynı zamanda insan embriyosunun oluşumunda yumurta ve spermden gelen kromozom sayısıdır. İnsanın kromozom sayısı da anne ve babadan gelen 23'er kromozomun toplamı olarak 46'dır. KADIN ERKEK 23 kere 23 kere "Hıyanet" kelimesi 16 kere geçerken, "habis" kelimesinin tekrar sayısı da 16'dır. HIYANET HABİS 16 kere 16 kere Onlar hala Kuran'ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkasının Katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok ayrılıklar (çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı. (Nisa Suresi, 82) "İnsan" kelimesi Kuran'da 65 kere geçer; insanın yaratılış safhalarının sayısının toplamı da aynıdır: İNSAN 65 TOPRAK turabun 17 NUTFE nutfun 12 EMBRİYO alak 6 BİR ÇİĞNEMLİK ET meda'a 3 KEMİK ızamun 15 ET lehmun 12 17 12 6 3 15 12 TOPLAM 65 Salavat kelimesi bütün Kuran'da 5 kere geçer ve Allah insanlara günde beş defa namaz kılmalarını bildirmiştir. "Kara" kelimesi Kuran'da 13 kere geçerken, "deniz" kelimesi 32 kere geçmektedir. Bu sayıların toplamı bize 45 sayısını verir. Eğer karaların Kuran'da bahsediliş sayısı olan 13'ü 45'e bölersek, %28,888888888889 sayısını buluruz. Denizlerin Kuran'da bahsediliş sayısı olan 32'yi 45'e böldüğümüz zaman ise, %71,111111111111 sayısını buluruz. Bu oranlar ise, gezegenimizdeki su ve kara parçalarının gerçek oranıdır. KARA 13 kere DENİZ 32 kere TOPLAM 45 kere 13/45=%28,88888889 32/45=%71,11111111 %100 Alıntı
Φ a.y.h.a.n Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 BİZANS'IN GALİBİYETİ Kuran'ın gelecek hakkında verdiği haberlerden biri Rum Suresi'nin hemen başındaki ayetlerde yer alır. Bu ayetlerde Bizans İmparatorluğu'nun bir yenilgiye uğradığı, ama çok kısa bir zaman sonra tekrar galip geleceği şöyle bildirilmiştir: Elif, Lam, Mim. Rum (orduları) yenilgiye uğradı. "Dünyanın en alçak yerinde". Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir . Üç ile dokuz yıl içinde. Bundan önce de, sonra da emir Allah'ındır. Ve o gün müminler sevineceklerdir. (Rum Suresi, 1-4) Bizanslıların Perslere yenildiği savaşın gerçekleştiği Lut Gölü havzası. Yukarıda bu bölgenin uydudan çekilmiş fotoğrafı görülmektedir. Dünyanın en alçak bölgesi olan Lut Gölü civarı deniz seviyesinin 395 metre altındadır. Bu ayetler, Hıristiyan olan Bizanslıların, 613-614 yıllarında putperest bir toplum olan Persler karşısında çok ağır bir yenilgiye uğramasından yaklaşık 7 sene sonra, MS 620 civarında indirilmişti. Ayetlerde Bizans'ın çok yakında galip geleceği haber veriliyordu. Oysa o sırada Bizans o kadar büyük kayıplara uğramıştı ki, değil tekrar galip gelmesi, ayakta kalması bile imkansız görülüyordu. Persler Bizanslıları 613 yılında Antakya'da yenilgiye uğratarak; galibiyetlerini Şam, Kilikya, Tarsus, Ermenistan ve Kudüs'ü ele geçirmeleriyle sürdürmüşlerdi. Özellikle 614 yılında Kudüs'ün kaybedilmesi, Kutsal Mezar Kilisesi'nin tahrip edilmesi ve Hıristiyanlığın sembolü "Gerçek Haç"ın Persler tarafından ele geçirilmesi, Bizanslılar için ağır bir darbe olmuştu. O dönemde yalnız Persler değil, Avarlar, Slavlar ve Lombardlar da Bizans Devleti'ne karşı büyük tehdit oluşturmaktaydı. Avarlar İstanbul önlerine kadar gelmişlerdi. Bizans Kralı Heraklius, ordunun masraflarını karşılayabilmek için kiliselerdeki altın ve gümüş süs eşyalarının eritilip paraya çevrilmesini emretmişti. Hatta bunlar da yetmeyince bronzdan heykeller bile para yapımı için eritilmeye başlanmıştı. Pek çok vali, Kral Heraklius'a isyan etmiş, İmparatorluk parçalanma noktasına gelmişti. Önceden Bizans toprağı olan Mezopotamya, Kilikya, Suriye, Filistin, Mısır ve Ermenistan, putperest Perslerin işgali altına girmişti. Üstte Lut Gölü'nün uydudan çekilmiş fotoğrafları görülmektedir. Lut Gölü'nün rakımı ancak modern çağlardaki ölçümlerle tespit edilebilmiştir. Bu tespitler doğrultusunda da "yeryüzünün en alçak yeri"nin bu bölge olduğu ortaya çıkmıştır. Kısacası, herkes Bizans'ın yok olmasını bekliyordu. Ama tam bu dönemde, Rum Suresi'nin ilk ayetleri vahyedildi ve Bizans'ın dokuz yıl geçmeden yeniden galip geleceği haber verildi. Bu galibiyet öylesine imkansız gözüküyordu ki, Arap müşrikleri Kuran'da haber verilen bu zaferin, asla gerçekleşmeyeceğini düşünüyorlardı. Fakat Kuran'ın tüm haberleri gibi bu da hiç kuşkusuz gerçekti. 622 yılında Heraklius Ermenistan'ı işgal edip Persleri yenerek çeşitli zaferler kazandı.627 yılının Aralık ayında, Bizans ve Pers İmparatorlukları arasında, Bağdat yakınında Dicle Nehri'nin 50 km doğusunda bulunan Ninova harabeleri yakınında büyük bir savaş daha oldu. Bizans ordusu, Persleri burada da yenilgiye uğrattı. Birkaç ay sonra da Persler işgal ettikleri yerleri Bizans'a geri veren bir anlaşma imzalamak zorunda kaldılar. Rumların galibiyeti 630 yılında İmparator Heraklius'un Pers hükümdarı II. Khosrow'u yenilgiye uğratarak, Kudüs'ü geri alması ve Hıristiyanlığın sembolü "Gerçek Haç"ı Kutsal Mezar Kilisesi'ne kazandırmasıyla tamamlanmış oldu. Böylece Allah'ın Kuran'da bildirdiği "Rum'un zaferi", ayetteki "üç ile dokuz yıl içinde" ifadesiyle dikkat çekilen zaman aralığında, mucizevi bir şekilde gerçekleşmiş oldu. Bu ayetlerde yer alan bir başka mucize de, o dönemde kimsenin tespit etmesinin mümkün olmadığı coğrafi bir gerçeğin haber verilmesidir. Rum Suresi'nin 3. ayetinde, Rumlar'ın "Dünya'nın en alçak yerinde" yenildikleri belirtilir. Arapçası "edna el-ard" olan bu ifade, bazı meallerde "yakın bir yer" olarak da tercüme edilir. Ancak bu tercüme, orijinal ifadenin tam karşılığı değil, mecazi bir yorumudur. "Edna" kelimesi Arapça'da "alçak" demek olan "deni" kelimesinden türemiştir ve "en alçak" anlamına gelir. "Ard" ise yeryüzü demektir. Dolayısıyla "edna el-ard" ifadesi de "yeryüzünün en alçak yeri" manasına gelmektedir. Bazı tefsirciler söz konusu bölgenin Araplara yakınlığını göz önünde bulundurarak kelimenin "en yakın" anlamını tercih etmektedirler. Ancak kelimenin asıl anlamı, Kuran'ın indirildiği dönemde bilinmesi mümkün olmayan çok önemli bir jeolojik gerçeğe işaret etmektedir. Çünkü Dünya'nın en alçak yerini araştırdığımızda, bu noktanın Bizanslıların, 613-614 yıllarında yenilgiye uğradığı yerlerden biri olan Lut Gölü (Dead Sea) havzası olduğunu buluruz. Bu yenilginin en ağır darbesi, daha evvel de belirttiğimiz gibi, Lut Gölü yakınlarındaki Kudüs'teki yenilgi ile birlikte Hıristiyanlığın sembolü "Gerçek Haç"ın kaybedilmesidir. Bizans İmparatorluğu ile Persler arasındaki savaşın gerçekleştiği söz konusu yer, Suriye, Filistin ve şimdiki Ürdün topraklarının kesiştiği bölgede yer alan Lut Gölü havzasıdır. Lut Gölü çevresi ise deniz seviyesinden 399 metre aşağıdaki, yeryüzünün "en alçak" bölgesidir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, Lut Gölü'nün rakımının, yalnızca modern çağdaki ölçümlerle tespit edilmiş olmasıdır. Daha önce hiç kimsenin Lut Gölü'nün Dünya'nın en alçak bölgesi olduğunu bilmesi mümkün değildir. Ama bu bölge Kuran'da "yeryüzünün en alçak yeri" olarak tanımlanmıştır. Bu bilgi, Kuran'ın Allah'ın sözü olduğunun bir başka delilini oluşturmaktadır. Alıntı
Φ a.y.h.a.n Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 UZAYIN KEŞFİ İnsanların uzayı araştırmaları ve keşfetmeleri 4 Ekim 1957'de Sovyet uydusu Sputnik'in uzaya fırlatılmasıyla başladı. Dünya yörüngesinden çıkan ilk insan, Sovyet kozmonot Yuri Gagarin oldu. İnsanların Ay'a ayak basması ise 20 Temmuz 1969'da Amerikalıların gerçekleştirdiği Apollo 11 seferiyle oldu. Nitekim Kuran'da 1400 sene önce insanların böyle bir alanda gösterecekleri gelişmelere ve uzaya çıkışın mümkün olabileceğine işaret edilmektedir. Allah bu konuya Kuran'da şu ayetle dikkat çekmektedir: Ey cin ve ins toplulukları, eğer göklerin ve yerin bucaklarından aşıp-geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın; ancak 'üstün bir güç (sultan)' olmaksızın aşamazsınız. (Rahman Suresi, 33) Ayette "üstün bir güç" olarak çevrilen, Arapça "sultan" kelimesi "huccet, burhan, güç, kuvvet, hüküm, kanun, yol, otorite, izin, ruhsat verme, meşru kılma, delil" gibi anlamlara gelmektedir. Dikkat edilecek olursa, yukarıdaki ayetle insanların göklerin ve yerin derinliklerini hiç geçemeyecekleri değil, fakat ancak üstün bir güç ile geçebilecekleri vurgulanmaktadır. Nitekim 20. yüzyıldaki üstün teknoloji sayesinde Allah'ın Kuran'da bildirdiği bu durum gerçekleşmiştir. Alıntı
Φ a.y.h.a.n Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2006 DOMUZ ETİ VE SAĞLIĞA ZARARLARI O, size ölüyü (leşi)- kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan)ı kesin olarak haram kıldı. Fakat kim kaçınılmaz olarak muhtaç kalırsa, taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla ona bir günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Bakara Suresi, 173) Domuz eti yenmesinin sağlığa zararlı pek çok yönü bulunmaktadır. Bu zararlar geçmiş dönemlerde olduğu gibi, alınan her türlü tedbire rağmen günümüzde de söz konusudur. Herşeyden evvel domuz, her ne kadar çiftliklerde, bakımlı ortamlarda yetiştirilirse yetiştirilsin, kendi pisliğini yiyen bir hayvandır. Gerek pislikle beslenmesi gerekse biyolojik yapısı nedeniyle domuzun bünyesi diğer hayvanlara oranla çok fazla miktarlarda antikor üretir. Yine domuzun vücudunda diğer hayvanlara ve insana oranla çok yüksek dozda büyüme hormonu üretilir. Doğal olarak bu yüksek dozdaki antikorlar ve büyüme hormonu, dolaşım yoluyla domuzun kas dokusuna da geçerek birikir. Bunun yanı sıra domuz eti çok yüksek oranlarda kolesterol ve lipid içerir. Bunların sonucunda tüm bu aşırı düzeydeki antikorlar, hormonlar, kolesterol ve lipidlerle yüklü olan domuz etinin insan sağlığı açısından önemli bir tehdit olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bugün domuz etinin yoğun olarak tüketildiği ABD, Almanya gibi ülkelerin nüfuslarının önemli bir bölümünü oluşturan normalin çok ötesinde şişman kimselerin varlığı, artık alışılmış bir durum olmuştur. Domuz etine dayalı bir beslenme sonucunda, aşırı büyüme hormonuna maruz kalan insan bünyesi, önce çok fazla kilo toplamakta, sonra da vücut deformasyona -şekil bozukluklarına- uğramaktadır. Bunların dışında, domuz etindeki sağlığa zararlı maddelerden biri de “trişin” parazitidir. İnsan vücuduna girdiğinde doğrudan kalp kaslarına yerleşerek ölümcül tehlike oluşturan trişin parazitine domuz etinde sıklıkla rastlanmaktadır. Günümüz teknolojisiyle trişinli domuzları teknik olarak tespit etmek mümkünse de önceki asırlarda böyle bir yöntem bilinmiyordu. Bu nedenle, domuz eti yiyen herkes için trişin parazitini kapma ve ölümle karşı karşıya kalma riski vardı. Görüldüğü gibi tüm bu sebepler, Rabbimiz'in domuz etini yasaklanmasının hikmetlerinden bir kısmıdır. Ayrıca Rabbimiz'in bu emri, her koşulda sağlığa zararlı etkilerini sürdüren, denetimsiz üretiminde ise ölümcül bile olabilen domuz etinin yenmesine karşı tam bir korumadır. 20. yüzyıla kadar domuz etinin insan sağlığını doğrudan tehdit eden zararları olduğundan haberdar olmak mümkün değildi. Bugünkü tıbbi cihazlarla, biyolojik testlerle somut biçimde ortaya konmuş bu zarara karşı, daha kimsenin mikrop, bakteri, trişin, hormon, antikor gibi kavramlardan haberi olmadığı 14. yüzyılda indirilen Kuran'da kesin önlem alınması da, Kuran'ın üstün ilim sahibi Rabbimiz'in vahyi olduğunu gösteren mucizelerdendir. Bugün de domuz üretiminde alınan her türlü önlem ve denetime rağmen, domuz etinin fizyolojik olarak insan vücuduna uygun bir besin türü olmadığı, insan sağlığına kesin zararı olan bir et çeşidi olduğu gerçeği değişmemiştir. Alıntı
Φ Terapi Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 Allah razı olsun kardeşimiz... Alıntı
Φ derin Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 MÜDDESSİR SURESİ VE 19’UN BULUNMA TARİHİ -------------------------------------------------------------------------------- Kuran’ın içindeki 19 koduna, ilk olarak 1974 yılında dikkat çekilmiştir. Daha sonra birçok araştırmacının katkılarıyla Kuran’daki bu sistem ile ilgili birçok mucize açığa çıkmıştır. Müddessir Suresi 74. suredir ve 19 ile 74’ü arka arkaya koyduğumuzda çıkan sayı, aynı zamanda bu mucizenin bulunuş tarihidir. Bu mucize ile ilgili ilk veriler Amerika’da yaşayan müslümanlarca ortaya kondu. Mucizenin ortaya konduğu tarihte, Dünya’daki en yaygın takvim miladi takvimdir ve bu takvim tam 1974 yılını göstermektedir. Yani Hz. İsa’nın doğumundan 1974 yıl sonra bu gizlenen mucize, Kuran’ın Müddessir (Gizlenen) suresinde işaret edilen mucize açığa çıkmıştır. Bu mucizenin bulunduğu tarihte Peygamberimiz’in Mekke’den Medine’ye hicreti ile başlayan takvim 1393 yılını göstermektedir. Bilindiği gibi Peygamberimize Kuran, hicretten 13 yıl önce vahyedilmeye başlanmıştır. Yani bu mucize Kuran’ın vahyedilmeye başlamasından tam 1406 yıl sonra keşfedilmiştir. Peki 1406 nedir? Sıkı durun 1406= 19x74’tür. 19 Mucizesinin keşif tarihi 1974 19 Mucizesinin 19'u ve19'un geçtiği 74'üncü surenin arka arkaya yazımı 19-74 Kuran'ın vahyinden kaç yıl sonra bu mucizenin keşfedildiği 19x74(1406) Kuran’daki sayısal mucizeye işaret eden Müddessir (Gizlenen) Suresi’nin kendisi baştan aşağı sayısal mucizeler ile doludur. 19 mucizesinin 19’unu, bu mucizenin anlatıldığı surenin (74) arkasına koyduğumuzda oluşan sayı aynı zamanda 19 mucizesinin keşif tarihi olan 1974’ü vermektedir. Acaba inkârcılar buna ne der? Tesadüf. Peki Kuran’ın inişinden sonra geçen 1406 yıl aynı 19 ile aynı 74’ün bu sefer çarpımını verir. Peki inkârcıların buna cevabı ne olacaktır? Yine tesadüf… Acaba 19 mucizesinin bulunuş tarihinin Müddessir (Gizlenen) suresinde kodlu olduğuna dair vereceğimiz ilave müthiş delillere inkârcılar yine tesadüf deme yüzsüzlüğünü gösterebilecekler mi? Müddessir Suresi’nin ilk iki ayeti şöyledir: 1- Ey gizlenen 2- Kalk ve uyar 74- Müddessir Suresi, 1-2 Surenin ilk ayeti gizlenene (müddessir) seslenmekte ve ikinci ayeti artık kalkış vaktinin geldiğini, uyarmaya başlamasını söylemektedir. İşte bu iki ayet, toplam 19 harftir. Bu iki ayetin sayısal değeri (ebcedi) acaba kaçtır dersiniz. Duyunca inanmakta zorluk çekebilirsiniz. İşte bu iki ayetin sayısal değeri tam 1974’tür. Anlamın, matematiğin ve bir mucizenin gerçekleşmesinin uyumu ancak bu kadar mükemmel olabilir. Sıra No 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Harf Ya Elif Elif Ya He Elif Elif Lam Mim De Sayısal Değer 10 1 1 10 5 1 1 30 40 4 Sıra No 11 12 13 14 15 16 17 18 19 Harf Tse Re Kaf Mim Fe Elif Nun Dhe Re Sayısal Değer 500 200 100 40 80 1 50 700 200 Toplam 1974 Kuran, indiği dönemde Peygambere seslenirken, anlamsal uyum muhafaza edilerek, ileride gerçekleşecek olan mucizenin açığa çıkış tarihi de kodlanmıştır. Bu mucize 19 mucizesidir ve 19 harfle bu mucizeye işaret edilmektedir. Bu mucizenin ortaya çıkış tarihi olan 1974 ise, bu 19 harfin sayısal değerine eşittir. Ayrıca bu 19 harfin sayısal değeri, 19 mucizesinin 19’unun ve 19’un anlatıldığı sure olan Müddessir Suresi’nin numarası olan 74’ün arka arkaya yazılmış şeklidir. Müddessir Suresi’nin birinci ayeti (74, 1) olarak gösterilir. Yine ilginçtir ki sayısal mucize açısından önemli bu ayetten itibaren Kuran’ın sonuna kadar 741 ayet vardır ve 741 (19x39)’a eşittir. Muddessir Suresi 1.ayetin matematiksel gösterimi Bu ayetten Kuran'ın sonuna kadar olan ayet sayısı 74-1 741=(19x39) BÜYÜKLERDEN BİRİ Büyüklerden biri olarak nitelenen 19 mucizesinin (35. ayet) büyüklüğü, bu mucizenin anlatıldığı Müddessir Suresi’ndeki matematiksel kodlamalardan başlayarak kendini göstermektedir. Müddessir Suresi’nde, Kuran’ın insan sözü olduğunu söyleyen kişinin "Sakar"a atılacağı söylenir. 27. ayette "Sakar nedir bilir misin?" diye sorularak "Sakar"ın anlamının ne olduğu gündeme getirilir. Daha sonra "Sakar"; her şeyi kapsayan, insanlar için tablolar sunan bir ceza olarak tarif edilir. Bu ceza, cehennem olarak düşünülebileceği gibi, inkârcılara cevap olan 19 olarak da düşünülebilir. Cehennemin her şeyi kapsayan, insanlara yaptıklarını gösteren özelliği gibi, 19’un da tüm Kuran’ı matematiksel bir sistem olarak kaplayıp koruyan, tablolar sunarak mucizesini belli eden, böylece inkârcıların "Bu sadece bir insan sözüdür." iddiasına cevap veren özelliği vardır. "Sakar"a bu iki anlamdan hangisi verilirse verilsin, 31. ayette, 19’un fonksiyonlarına dikkat çekildiği için sonuç değişmez. Her durumda "Sakar" kelimesi 19 mucizesi açısından önemli bir kelimedir ve Kuran’da 4 defa geçen bu kelimenin 3’ü Müddessir Suresi’nde geçmektedir. Müddessir Suresi’ndeki bu 3 geçişin de matematiksel olarak kodlandığına tanık oluyoruz. Müddessir Suresi’nde "sakar" kelimesi 26., 27. ve 42. ayetlerde geçer. Bu 3 ayetin toplamı ise 95’tir (19x5). Ayrıca bu 3 ayetin matematiksel değerlerinin toplamı da 1900’dür. 1900 hem (19x100)’e eşittir, hem de bu 3 ayetin matematiksel değeri ile Müddessir Suresi’nin numarası olan 74’ü toplarsak gene 19 mucizesinin bulunma tarihi ortaya çıkar. Müddessir Suresi'nde Sakar kelimesinin geçtiği ayetlerin numaraları Toplam 26+27+42 95(19x5) Müddessir Suresi'nde geçen Sakar kelimesinin geçtiği ayetlerin matematiksel değeri 26 556 + 27 683 + 42 661 Toplam 1900(19x100) Sakar kelimesinin geçtiği ayetlerin matematiksel değeri Müddessir Suresinin Numarası Toplam 1900 + 74 1974 (19 Mucizesinin keşif tarihi) MÜDDESSİR SURESİNDEKİ DİĞER MUCİZELER Müddessir Suresi’nin tüm ayetlerinin çok kısa olmasına karşın 19’un fonksiyonlarını anlatan Müddessir Suresi’nin 31. ayeti çok uzundur. Bakara Suresi’nin 282. ayeti en uzun Kuran ayeti olmasına rağmen içinde bulunduğu Bakara Suresi’nin ayet başına kelime ortalamasının 6 katı kadar uzundur. Müzemmil Suresi’nin 20. ayetinde de benzer bir özellik vardır, fakat o ayet de içinde bulunduğu surenin ayet başına kelime ortalamasının 8 katı kadar uzunluktadır. Oysa Müddessir Suresi 31. ayeti içinde bulunduğu surenin ayet başına kelime ortalamasından 12 kattan daha fazla uzundur. Böylece bu ayet, 6000’den fazla Kuran ayeti içinde bulunduğu surenin, kelime ortalamasına oranla en fazla kelimeye sahip ayet olup, özel bir konu-ma sahiptir. Böylece Kuran’da bir sayının (19) fonksiyonundan bahseden tek ayet olan Müddessir Suresi 31. ayeti, matematiksel olarak kelime sayısı açısından da özel bir konuma gelmektedir. Bu özellikten hareketle, bu ayetin kendi içinde, sureye göre konumunu, harf ve kelime sayılarını incelediğimizde; 19’un fonksiyonlarından bahseden bu ayetin, 19’a bağlı kodlanışına tanıklık ederiz. Bu özellikleri şöyle maddeleyebiliriz: 1- Bu ayet 57 (19x3) kelimeden oluşur. 19’un fonksiyonlarından bahseden bu ayet 19x3= 57 kelimeye sahipken "Üzerinde 19 vardır" diye geçen bir önceki ayet 3 kelimeye sahiptir. Böylece bu ayetin 19’un 3 katı olmasındaki 3 katsayısı da bir anlam kazanmaktadır. 2- Bu ayetin "… Allah bu örnekle neyi anlatmak istedi" diye biten kısmında, 19’un fonksiyonlarının anlatımı biter. Ayetin bu kısmı 38 (19x2) kelimeyken, geri kalan kısmı 19 kelimedir. 3- Müddessir Suresi’nin ilk 19 ayetinin 57 (19x3) kelime olması, bu sayının 19’un fonksiyonlarından bahseden tek ayete eşit olması da çok enteresandır. 4- 19’un fonksiyonlarını anlatan Müddessir Suresi’nin 31. ayetine kadar 95 (19x5) kelime geçmesi de Allah’ın 19’lu kodlanışı bu surede ne kadar yoğun kullandığının ayrı bir delilidir. 5- Müddessir Suresi’nin 30. ayeti 19 sayısının telaffuz edildiği tek ayettir. Müddessir Suresi’nin başından bu kelimenin (ondokuz) başlangıcına kadar tam 361 (19x19) harf geçmektedir. Allah’ın mucizesi ne kadar detaylı ve ne kadar büyüktür! 6- Müddessir suresi 56 tane numaralı ayete ve başında numarasız Besmele’ye sahiptir. Böylece Müddessir Suresi 56+1= 57 (19x3) ayettir. Bu altı maddede belirttiğimiz özellikler kadar iddialı olmasa da iki noktaya daha dikkat çekmek istiyoruz. Müddessir suresinin 31. ayeti, Kuran’ın 19 katı kadar kelimeye sahip olan son ayetidir. Ayrıca Müddessir Suresi 31. ayette geçen "Efendinin ordularını kendisinden başkası bilmez" ifadesi 19 harftir. 19'un fonksiyonlarını anlatan Müddessir Suresi'nin 31. ayeti kaç kelimedir? 57 (19x3) 19'un fonkisonlarını anlatan Müddessir Suresi'nin 31. ayetinin 19'un fonksiyonlarını anlatan bölümü kaç kelimedir? 39 (19x2) 19'un anlatıldığı Müddessir Suresi'nin ilk 19 ayeti kaç kelimedir? 57 (19x3) 19'un fonksiyonlarını anlatan Müddessir Suresi'nin 31. ayetine kadar surenin başından itibaren kaç kelime vardır? 95 (19x5) Müddessir Suresi'nde geçen "Ondokuz" kelimesine kadar kaç harf vardır? 361 (19x19) Müddessir Suresi kaç ayettir? (Numarasız Besmele dahil) 57 (19x3) Kuran’daki matematiksel mucizenin üzerine kurulu olduğu 19 sayısına işaret eden Müddessir Suresi’nin kendisinin matematiksel mucizeler ile dopdolu olduğunu gördük. Bu suredeki bir ilginç noktaya daha parmak basmak istiyoruz. Kuran’daki 19 mucizesinin keşif ta-rihi olan 1974 yılının yakınlarında Dünya’daki en önemli olay nedir diye düşünürseniz, 1969 yılında Ay’a gidilmesinin bu olaya en yakın, Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en önemli olaylarından biri olduğunu anlarsınız. Ay’a gidiş tarihi 19 mucizesinin bulunmasından az bir zaman önce, Kuran’daki KUM’ların (Kelime Uyumlarındaki Matematiksel Mucizelerin) bulunmaya başlanmasından az bir zaman sonradır. Bunu göz önünde bulundurduğumuzda 19’un fonksiyonlarını anlatan Müddessir Suresi 31. ayetinden hemen sonra 32. ayette "Hayır, Ay’a andolsun" ifadesiyle Ay’a dikkat çekilmesi anlamlıdır (Kitabımızın ilk kısmının 16. Bölümünde, Kuran’da Ay’a gidileceğine işaret eden ifadeleri inceledik). 1- Yaklaştı saat ve yarıldı Ay 2- Onlar bir delil görseler sırt çevirirler ve "Bu süregelen bir büyüdür." derler. 54- Kamer Suresi 1-2 Alıntı
Φ Panteidar Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2006 Kur'an'da matematik mucizeleri denince aklıma çözemediğim bir problem geldi. Nisa Suresi 11 ve 12. ayetlerindeki miras paylaşımına göre ben içinden çıkamadım. Mucizelerden bahseden arkadaşımız basit matematikten, oran hesabından anlıyorsa eğer şu hesabı Kur'an'a göre yapabilir mi acaba? Varsayalım ki, bir adam öldü ve geride üç kız evlat, bir ana, bir baba ve eşini bıraktı.. Kalan mirasının tamamı da 180 milyar Yukarıdaki ayetlere göre miras paylaşımı nasıl olacaktır: Üç kız evlada mirasın 2/3'ü, ana ve babanın her birine 1/6, karısına 1/8 kalacağına göre bana mucize gerektirmeyen bu hesabı Kur'an'a göre yapıp ayetlerdeki oranların doğruluğunu ispatlayabilir misiniz?. Alıntı
Φ a.y.h.a.n Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2006 Miras paylaşımı 6- Kur’an ayetlerinde bildirilen miras paylaşımında bir hata var mı? Bu iddiayı öne sürenler bir örnek verirler ve bu örnekten yola çıkarak Kur’an’da bir hata olduğunu iddia ederler. Örnek şöyledir. Bir kişi ölür. Mirasçı olarak 3 kızı, anne babası ve karısı kalır. Bunlar nasıl mirası bölüşürler? Ayette bildirilen oranlardan yola çıkılarak bir hesaplama yapılmakta ve toplam oranların 1.25 olduğu yani 1 den büyük olduğu iddia edilmektedir. Bu da matematiksel olarak bir hesap hatası olduğunu ortaya koyar. Fakat konu yakından incelendiğinde yapılan hesaplamada bir hata yapıldığı görülecektir. Bu konuyla ilgili tarafların mirastan alacakları oranlar Nisa suresinin 11 ve 12. ayetlerinde anlatılmaktadır: Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın (veya kız) bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. (Ölenin) Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda bir’dir. (Ancak bu hükümler, ölenin) Ettiği vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Babalarınız, oğullarınız, onların hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. (Bunlar) Allah’tan bir farzdır. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. (4 Nisa Suresi - 11) Eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, geride bıraktıklarının yarısı sizindir. Şayet çocukları varsa, -onunla yapacakları vasiyetten ya da (ayıracakları) borçtan sonra- bu durumda bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Sizin çocuğunuz yoksa, geriye bıraktıklarınızdan dörtte biri onların (kadınlarınızın)dır. Eğer sizin çocuğunuz varsa geriye bıraktıklarınızdan sekizde biri onların (kadınlarınızın)dır. (Yine bu hükümler,) Edeceğiniz vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Mirası aranan erkek ya da kadın, çocuğu ve babası olmayan bir kimse olup erkek veya kız kardeşi bulunursa onlardan her biri için altıda bir vardır. Eğer bundan fazla iseler, bu durumda -kendisiyle yapılan vasiyette ya da (varsa) borçtan sonra- üçte bir’de -zarara uğratılmaksızın onlara ortaktırlar. (Bu size) Allah’tan bir vasiyettir, Allah, bilendir, (kullara) yumuşak olandır. (4 Nisa Suresi,12) Çocuklar 3 kız olduğuna göre: Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır.(4 Nisa Suresi - 11) Alınan oran 2/3tür. Geride bir eş bıraktığına göre Eğer sizin çocuğunuz varsa geriye bıraktıklarınızdan sekizde biri onların (kadınlarınızın)dır. (4 Nisa Suresi - 12) Alınan oran 1/8 Anne babanın alacağı oran: Onların alacağı oran hesaplanırken bir hata yapılıyor. İki durumda anne baba mirastan hak sahibi oluyor: Bir çocuğu ( veledün) ( ولدﱞ) varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır. (4 Nisa Suresi, 11) Şimdi ya ölenin bir çocuğu olması gerekir ya da ölenin geride bıraktığı çocuğu olmaması gerekir. Burada geride bırakılanın bir çocuk ( veledün) ( ولدﱞ)ifadesine dikkat edilmeli. Bu örneğimizde ikisi de değildir. 3 tane çocuk vardır. Bu durumda anne ve babanın mirastan hak alması söz konusu değildir. Böyle bir durumda anne babaya bir pay verileceği ayette söylenmez. Açıklanan çocuksuz ve tek çocuklu olma durumlarıdır. Buna göre toplanırsa 2/3 +1/8=19/24 olur. Bundan sonra artan 5/24 lük hisse ise Nisa suresinin 8. ayetinde belirtilen kişiler arasında paylaşılır.: (Mirası) Bölüşme sırasında yakınlar, yetimler ve yoksullar da hazır olursa, onları ondan rızıklandırın ve onlara güzel (maruf) söz söyleyin. (4 Nisa Suresi - 8) Dolayısıyla bu miras paylaşımındaki oranlarda herhangi bir hesap hatası yoktur. Yapılan hata farklı durumlar için geçerli olan oranlara göre yanlış hesap yapılmasıdır. burada verilmiş açıklamaya göre; 180.2/3 = 120 çocuklara 180/8 = 22.5 karısına 180.5/24 = 37.5 diğerlerine umarım açıklayıcı olmuştur Alıntı
Φ Panteidar Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2006 DİYANET VAKFI Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona varis olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer. Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır (paylardır). Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir. DİYANET İŞLERİ Allah çocuklarınız hakkında, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer kadınlar ikinin üstünde ise, bırakılanın üçte ikisi onlarındır; şayet bir ise yarısı onundur. Ana babadan her birine, ölenin çocuğu varsa yaptığı vasiyetten veya borcundan arta kalanın altıda biri, çocuğu yoksa, anası babası ona varis olur, anasına üçte bir düşer. Kardeşleri varsa, altıda biri annesinindir; babalarınız ve oğullarınızdan menfaatçe hangisinin size daha yakın olduğunu siz bilmezsiniz. Bunlar Allah tarafından tesbit edilmiştir. Doğrusu Allah bilendir, Hakim olandır. ELMALILI Allah size evlatlarınızın miras taksimini şöyle emrediyor: Çocuklarınızda, erkeğe iki kadın payı kadar, eğer hepsi kadın olmak üzere ikiden de fazla iseler, bunlara mirasın üçte ikisi ve eğer bir tek kadın ise o zaman ona malın yarısı vardır. Eğer ölen, ana ve baba ile birlikte çocuklar da bırakmışsa ana babanın her birine ölenin terekesinden altıda bir; şâyet ölenin çocuğu yok da, mirasçı olarak ana ve babası kalmışsa, ananın payı üçte birdir. Eğer ölenin kardeşleri varsa terekenin altıda biriananındır. Bu paylar, ölenin borçları ödenip, vasiyeti de yerine getirildikten sonra hak sahiplerine verilir. Baba ve çocuklardan, hangisinin size fayda bakımından daha yakın olduğunu, siz bilmezsiniz. Bütün bunlar Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah alîmdir, hakîmdir. Ayetler açıktır. "Ölenin bir çocuğu varsa diye yazdığı için ve bu örnekte birden çok çocuk olduğu için anne babaya pay düşmez" diye bir ifade yok. Böyle bir uygulama da yok. Şeriat düzenlerinde uygulanan miras hukukunda Kur'an'daki bu hatayı düzeltmek için "Avl yöntemi" adı verilen bir sistem uygulanır. Bu yöntemle 1.00 olması gerektiği halde 1.25 çıkan oran hatası düzeltilmeye çalışılır. Dolayısıyla izahınız tatmin edici değil, ayet çarpıtmasından ibarettir Ayhan kardeşim. Esen kalın. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.